Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AHİFE tKİ 15 Afııstos 1968 CUMHURÎTET ••••••••••••••• Iki oyrı hoyot iki nyrı şiir Raut MUTLUAY (Edebiyat ögTetmeni) J* sinde tekrarlanarak yankılanan ünleri, eserlerinin yeni ve özel etkileıi, gzgfin (Orijinal) halleri ve yargılariyle ayn hayranhk merkezleri olmuş, daha sonra y»rattıklan geçimsizlik ve dargınlıkla birbirinden tamamen uzaklaşıp karşıt kutuplarda ayn şiir anlayışlarını sürdürtnüşlerdi. Ömürleriyle kaderlerinin hirbirine çok benzer başlangıçlan, hem tarihimizin, hem edebiyat hayatımızın önemli düğüm noktalarında, onlan büsbütün syırdı birbirinden. tkisi de aynı yılda (1884), tmparatorluğun İW nzak uç noktasmda doğmuslardı. Bn ayn fetih toprsklannın artık çözülüp dağılan soyhı ailelerindendiler. «Bilâ tefriki cins ü din» ilkesinde Osmanlılığı kaynaştırmak istiyen Mesrutiyet tttihatçıhğı Bağdatlı Alusizade ile Üsküplü Şehsüvarıade'yî aynı değerde görecekti şüphesiz. Sonralan Türkocaçında mayalanmaya baslıyan milliyetçilik ülkiisü de Türkçenin bu iki söz ustasına aynı sayçm ıröstermekte kusur etmedi. Ama onlar hep birbirlerini, «Arap Haşim», «Nişli Agâh» Aiyrek, yurt sitnrlan dışında kalmış doğum yerlerinin garip damgalariyle küçümsiyerek annukta inat ettiler. "16 yıl önce ve bugün„ umhurtyet'te «16 yıl önce ve bugün» başhğı altında yayınlanan Ord. Prof. Dr. Philippe Schwartz'ın tinıversite reformu üzerine raporunu büyük bir ilgi ve zevkle okudum. Bugün birçok 6ğretim üyesi, üniversite reform taslaklan üzerinde durdular. özelhkle sag duyulu basın bu konuda büyük çaba gösterdi. Ne var ki, bana göre, 16 yü önce Schwartz'm yazmış oldugu raponın dışına çıkabilen, ya da ona varabilen düşünceler çok azdı. Şimdi bütün üniversitelenmiz bir takım yenilikler için çalışmaktadır. Çahşmalara ışık tutabilecek niteliktekı bu rapor üzermde durulacağ'.nı samyorum. Belirtmek istediçim nokta, sayın Pror. Schwartx'ın förüşlerindeld yeniliklerin bugünkü görünümüdür. Bunu şöyle özetleyebiliriz: 0 Sayın Prof'e göre «Çıplak gerçekleri aramak ve çekinmeden belirtmek yeteneği» Ünlversitenin tanımıdır. A 1933 reformunu yöneten Sayın Prof., başansızlıgın nedenini bilimsel etmenlere baglamıştır. Örneğin, öğrenci artışını neden olarak gösterenlere, bunun ancak üniversitenın başanh bir sonucu olarak belirtmektedir. Yabancı Prol. lerin yurdumuıdan gitmesi onca başansızlıgın bir nedeni değıldir. A Orta ögretirnde öğrencilerin yetiştirtlemeTOesini önemli bir neden saymakta, fakat gerçek olumsuzlugun da bu olmadığı gösterilmekte. O Üniversitenın genel bütçesi, öğretim görevülerinin yaşama ölçüleri sondan gelen bir neden olarak gösterilmektedlr. A Ögrenciler üzerine söylenen ler ilgi çekiyor: a) Askerlik sorunu, b) Hoca • ögrenci ilişkisi, c) Hocalann bütün gücUnU, çahşmasını Üniversiteye, ögrencilerine vermest gerektiği belirtilmektedir. Kendini yalnız sanan öğrenci, benzer biçimde hocasını erişilmez bir varlık olarak görmektedir. Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde uygulanan öğrenci hoca ilişkisi anlamının doruğuna vanlırsa beklenen sonucu verecektlr, kanısındayız. Prof. Schwartz, bütün görüşlerinl bugün de sözkonusu olan şu Uç bölükte toplamış ve bu görüşe bilim adamlanmız katılmaktadırlar. A Ort» öğretimâen gelenler üniversiteyo girmek istiyorlarsa engel olmamak. B Üniversite öğretim üyeleri tamgün çalışmalıdırlar. Hocalanmızı loskanmamız, yalnız bizim yanımızda olmalannı istememiz hakkımızdır samyorum. C Üniversite reformuna sftreklilik kazandırmalı, yeniden ve yeni görüşlerle önayak olunraabdır. Sayın Pro!. Ün görüslerini bi tirirken söylediği son sö2 ilgi çekicidir. «tlmi araştırma ve yetiştirme arasındaki kitayetsizlik ve ahenksizlik devam ederse, yakın veya uzak bir zamanda iç teşebbüslerle beraber binbir türlü muvazene bozukluklarını bekleyebiliriz.» Tüketim toplumu Yirraincl Yüzyı" özgürlük çağıdır. İnsanlann ve miUetlerln özgürlük çağı... İnsan ile millet kelimelerini yanyana anmamızın nedeni var: Çünkü çağımızla insan özgürlügü, millet özgürlüğüne bagll. Bir mil • let hür olmadıkca. o milletin bir ferdinin hür olması mümkün mudur. • Türkiyemiz bir başka devletin uydusu kaldıkça vatandaş sıfatıyla: • Özgürüz... diyc duşünebilir miyiz? j Hayatımız ve gflcceğimiz konusunda bağımsız kararlar vermek öz • gürlüğu bizim için kutsaldır. Bu özgürlük de ancak iktisadî bağımsız • lıkla sağlanır. Toplumun iktisadi hağımsızlığı ve kişinin iktisadî ba J ğımsızlığı... Bu ikisini sağlamadan bağımsızlıktan v e özgürlükten *n • edüemez. Bu ikisini sağlamak İçin insana ve topluma musallat her çe • şit sömürüyü tasfiye etmek gerekir. Bir millete musallat dıs sömutüye \ emperyalizm denir. • Emperyalizm bizim açımızdan jabancıların Tiirkiyeyi somurmeM . dh. Bu korkunç ahtapotun vantuıları Türkiyeye yapısmış somuruyor , Son yirmi yılda milletçe itildiğimiz çukur cağımızın insanlık bilıncıne , yakısmıyacak bir felsefcnin karaıılığıyla doludur. Bu karanlıkta çırpı . nan Turk toplumu özlenmiyecek birtakım nitelikler k»zanmısUn . 1 Türkiye blr büyük devletin ileri karakolu derekesine duşürul . müştür. Millî savunma geleneğimize aykırı bir iştir bu. «ıstıklalı tanı» . suuruna terstir. Biı savafin ilk dakikalarında otuz ıki milyonu tenu . keye sokacak bir takım Rizli anlaşmalarla millî savunmamızı duzenle a mrye kalkmışız: bir nükloer savaşın ilk hedefi. bir füze savaşının ram , leti pası ve Amerikan savunma strateji'i"*» Wr » durumuna düjüriil • müjiiz. ' » 2 Türkiye ysbancı kapitalizmin açık pazan niteliğine girmiştir. Bu • »çık pazırm tlcaret ve «ermaye kanunlarını Amerikalılar hazırlamış • lardır. Yabancı kumpanyalara ve kapitalizmin sömiirüsüne bu «açık • pazar»ın bir takım yabancı tekellerine kapatılması da geııe aynı kötii • «elismenin Mr <;onu<udur. Petrol. kaucuk. otomontaj. demir çelik. • vağ. oto lâ«t!«i çibi alanlarda yahancı tekellerle ortaklık yapan komp • radorlar. devletten berat çıkararak acık millî pazarı kendi inhisarlarına J kapatmışlnr ve tek fiyat yüksek fiyat. uygulayarak milleti yabancı ; larla birlikte gömürmek sanatinın doruğuııa ulaşmıçiardır. \ 7 Tiirkiyp .tükptım toplumu» felsefe«ine aşılanmıştır. • Tüketim toplumu fel«efe«inin mihraki Amerikadır. Bir takrm bü • yiik kapitalUtlerin toplum yararinı hiç diişünmfden salt kâr amacıyla • tüketim eîyan yapmnya yönelmesl ve halkı reklâm. propaganda. ilân • b«ısk<«ıyla tüketinıe itmesi. Amerikan iktisadiyatının ve hayat felse • fesinin temellıJlr. Ne var ki bugünkü Amerikan toplumu kendi tüket • tifcinl kendi üreten hir toplumdur: hattâ ürettiği tüketim mallarını dı^ • pa7arlarda satarak Amerikaya gelir tağiayan bir tktisadi mekanizma • i|ler Amerlkada... J Amerlknn vatandaşının refahı. yedlğl, giydigt. kullandığı. dillere • dMtaııdır. Etbisrsır.den kundurasına. evinden mobilyasına, otomobilin • den deniz motorcına kadar... Dergiler, gazeteler, sinemalar, televizyon • lar. radyolnr, duvar ilânlan Amerikan vatandaşım tüketim seferberli • gine çatmr: • Ye. giy. kullan. tüket... • Ne var ki bu emir yalnız Amerikan toplumu «ınırlarmda kalmaz, • »osyali'.t dtvletl"r dışında bütün dünyaya Amerikan emperyalizmlnin J propagandası olarak daîiiır. Çünkü Amerikan sınırlan içinde refah J «tânıptl olarak eorülen tüketim fel«efesi, bizimki «ribi yoksul bir ülke • de sefalciin ve geriliğin yoğunlaşmasını ve sürmesinl sağlar. 2 Türkiye temel sanayi yatınmlarını yapamamış. üretim yeteneii S düşi'i. mâkine vt elektrik gücünden yoksun bir ülkedir. Böyle geri bir J tarım ülkeslnde tüketim toplumu mukallitliği millî enerjinin çürüme 5 sine. somürülme«ine vol açar. Yoksul halk Ue lüks tüketiml alışkanlık S haline getlrmiş zragin azınlık arasmdaki uçurum tüketim toplumu si S yasetind* derlnleflr. 3 Türkiye gibl dünyanın daha birçok yoksul ülkeslnde kapitalizmin • en büyük kumpanyalarının rafcaflı reklâmlarına raslarsınız. Az gelis • mi? iilkeleri lüketim yoluna iten. ve az gelişmiş ülkelerde tüketim mad J deleri Imalatmın kurulmasını iç ve dış politika olarak kabul «ttiren • kapitalizm. gerçekte yeni sömürgeciüği yürürlüğe koymaktadır, Nitekim bu politika sayeslnde Türkiyede halk, yanaç, yan . çıplak. okulsuz. <usuz, elektriksiz. doktorsuz, hastahanesiz iken büyük kentlerde görülmemiş bir tüketimin israfı ve lüksü dalgalanmaktadır. Yabanti kumpanyalarla yerll ortakları, giyimde. kuşamda, yiyimde. kullanıjt.i tüketim maddelerint üretecek imalâthaneler kurmaktadır. Üretifre geçmeden tüketime geçmek istiyen yoksul ülkelertn hali oküze özenip sişen kurbaga hlkâycsi gibidir... Biz de aynen Amerikadaki hikâyeye özendirilmişiz; tüketim toplumu ilkeleri yolunda yürüyo ruz. Bunun Içindir ki büyük bir Amerikan pazan olmaktan öteye geçemiyoruz. Amerikada tüketim toplumu önce insanlık aleyhine Işliyetı bir J mekanizmadır. Türkiyede tüketim toplumu. öncelikle Türk milleti alpy j hine dönen bir çarktır. Bunun içindir ki Türkiyede «milliyetçiyim» di g yen kisi tüketim toplumuna kar;ı çıkar. Tüketim toplumun» karfi çık Ş mak, Mmürgelrsmeye. uydulaşmaya karşı çıkmatc demektir. Amacımıı Gazi Mustafa Kemal AUtürk1*!» Mze ııaı>B(ıt ettigi va tanı «ileri katakol» «açık pazar» vt «tüketim toplumu» sıfatlarından kurtannRk olmalıdır. ^y aşarken iirîsl de avnı dogt halkalan çevre yat nimetlerinden yoksun, kişiliğiyie ilpisiz işlerde yorgun, akşamlann düşlerine sıçınır. Yahya Kemal, sağhklı ve dayanıklıdır. Bedenini cömertçe kullanır, rahat koşullarda gönlünce yaşama fırsatlan bulur, her zaman fenişleyen bir hayranlar çevresinin içinde her zaman değerlendirilir. Sade bu aynlık bile. aralannda kapanmaz bir uzaklık açar. Ahmet Haşim 1933 de ölür. Namık Kemal, TevHk fikret, Sait Faik gibi hemen kırk sekiz yasında, kanmadan, Yahya Kemal ondan yirmi beş yıl fazla yaşar; çevresini de, eserini de, düşnncesini de, finünü de bulmuş ve kunnnş durumda, gittikçe yankılanıp bflyumesini saShyan olgnn ve verimli bir yinnt beş yıl daha; gerçekten yasamaktan bıkıp ölümü dileyecek şekiV de, doyarak. Hem Ahmet Haşim, hem Yahya Kemal, şilrde vaptıklarına son derece inançlı, titiz, güvenli ve ödünsüzdürler. BUerlerini satır satır savunur, eleştiriye hak tanımaz, yalnız kendilerini onaylayan hayranlannın befenilerine rnanır, hırçın, çeçimsiz, alın^an ve kavgactdırlar. Bu mizaç benzerliği ile şair Rururu, aynı türdeki iş ve emek ortaklifinın rekabetiyle birleşinee onlan uzlaşmaı uçiara iter, birbirleriyle konuşmaı. barışmaz, v»r saymaz, birbirlerini kabul etmez görünürler. Meşrutiyetten sonra başlıyan hece vezni 6»enine iki.;i de katılmanuş, balk edebiyatma y6nelmeniş. büyük akuna karşın ikisi de arnzdan vazSeçmemiş, onca büyük olay arasında şiirlerine KÜncel konulan da sosyal sorunları da almamışlardır. Yalnız Yahya Kemalin tarih sevgisi ve öcrenim olanaklan, onu çesitli yollardan yurt • ulııs kavTamlannın bileşimini aramaya götürm&ş, iş Tahathfı içinde politik mevkileri ve üniversite hocalığı bir düşünür ohnanın görevini de ytiklemiştir. Böylece Yahya Kemalin açık ve aydınhk, l. yimser ve güvenli, tarih düşüneesine ve dünva tasvirine dayanan düşütıce ve emek şiiri; Haşimin belirsiz ve kapanık, kdtfimser ve kararsız, anların izlenimlerini ve hayal öğelerine yaslanan sim çeci şürinden tamamen aynlır. İkisi de geçmi?^ özlemle başladıkUrı halde işe, biri bunu kişisel mutlulufunun yitirilmiş, ele geçmez anılannı şiirleştirmek için kuUanır; öteki kend) tekil seruv«ninden, olusal bir bilincin fiiktt arayışını çıkanr. C süreli hazırlık okulu eleme amaa gütmemelidir, A üniversite •ltesl «asa sUr*. de kurulmalıdır. O Mali özerkük saglanmalıdır. Yurdumuz için çaba gösterenlere ak duygular sunarım. Alâattin AKYÜREK Cerrahpaşa Tıp Fak. öğrencisi * * * Genc kuşaktaki çatışmalar» artışma sütununda, sayın meslekdaşım tlköğretim Müfettişi Sükrü özkan'ın «Genç Kuşsktaki Çatışmalar» başhklı yazısımn bir yerinde şu satırlar yer almaktadır: «Bir ulusu ulus yapan. çagdan ça|a aktaran bu kültür değerleridir. Bir ulusun varlığı \eya yokluğu bu kültür degerlerinin bonılmadan kuşaktan ku^aga aktanlmasına ve bu kültür deferlerinin bu aktarma eyleminde Uofeasal ve toplumsal değişmelere uyumunnn «ağlanmasına bağlıdır.» Burda insam yanütan bir husus buiunuyor kan&atimce. Şöyle ki: Kültür degerlerinin bozulmadan kuşaktan kuşağa aktarılması, sozünden şavet «Kültür denılen 6rf, adet ve çeleneklerin değişmemesi ve olduğu gibi aktarılması» anlatılmak istenmişse, ifadede, bir yanUşlık dikkati çekmektedir. Çünkü Kültürün degerleri olan örf. adet ve gelenekler, zamanla eğitim yolu ile değişebiHyor. Zaten eğitimüı amacı da, kUltUr cieğerlerinin, iyi olmayan taraflarau değiştirmek ve iyi olan taraflannı geliştirmektir. Bu bakımdan bundan elll yıl önceki kültür değerleri Ue, şimdiki kültür degerleri arasında bazı farklar bulunmaktadır. Öyleyse bu hususu, daha iyi bir deyişle, söy'.e tamamlamaya çalışalım: Kültür değerlerinin iyi olmayan taraflan atılır, iyi olan taraflan aktanhr. ancak kültürün «öz degerlerine» dokunulmaz. Yani, kültürün öz değerlerine bağlı kalmmak şartıyla. eğıtım. külturel değerlerin olumsuz yönlerini degiştırir. Eğitimin görevi. kültür muht«vasını tanıtmak, içinde ?&' şadığı kültüre fertlerin uyumuna (intibakmı, sağlamaktır. Biliyoruz ki toplumda ahlâki yönden değişik inançlar bulun maktadır. Fert, çok kez bu inançlardan hangisine uyacağını şaşınyor. Işfe eğitım, kişiyi bu bunalımdan kurtarmak için, günUmUzde esas seçerli sayılan kültür muhtevasını tanıtıyor. Fert de o zaman, bu inançlardan hangisinln ahlâki kaidelere uygun olduğunu anlamış oluyor. Bövlece egitlmin olumlu saymış oldugu kaidelere uymaya lert caba jtöstermis biılunuyor. Haydar BAŞTÜRK (Maraş) T Paris yılları em Ba$dat, hem üskiip; ayn yftnlerden kültür başkentine koşan bu iki edebiyat adavı lçin yasanası yerler değildi artık. Hâlâ çocuk dünyalannda. aynldıklan sıla topragınm özlero «ancilariyle küçük yaşta yitirdikleri analarının öksüzlük acm vardı. «Şiiri Kamer» le «Açık Deniz» in anl baalangıç tohumları, bu mutsuz ve umudonu bulamamış çocukluk izlenimlerlnden gelir. H tkisinin de babaları yeniden evlenmiş, ikisl de aile yuvasmdan uzakta yatüı okullara sıgınmak zonında kalmışlardı. Ne var ki birinin Galatasaraya geç basvurması, kaydı ertesi yıla erteleninee bir akraba evindeki etkilere kapılarak Parise gidişiyle, yollan buluşmaz birbiriyle. Biri Türkçeyi yeni öğrenen, öteki «Bu dil ağzımda annemin sütüdür» diyen iki genç ,aynı yıllarda öjtrencl ve yilr hereslisidirler. Haşim Hk olarak «Hayal 1 Aşkım» ı yayunlatır (1900), Yahya Kemal tehta çıkış yıldönümünrte padişaha bir ÖTgfi muhammesi (1902). Ahmet Haşimie Yahya Kemal arasındaki kader, dönem, zevk, davramş ve yaşama yatonhklan Mnıldıgından çoktur. Yalmz birini şartlıyarak »ydınlatan. rüçlendirip olgunlaştıran P r i s yıllan hem kfiltür. hem ülkü, hem mevki bakımmdan binne ayrıcalıklar sağlıyan o önemli Paris vıllan aralanndaki en büyük ayrılıği yaratır bence. Oysa Ikisi de Fransızcayı vaktinde öğrenmişler, hemen aynı edebiyatla beslenmişler. aynı siir akunlarivle ortamının içinde yetişmişlerdi. tkiM de politika ve tytem dışı kalmaya dikkat edecekler ve sanatlannı kullanmıyacaklardır günlük oUyUrda. tkisi de yemek ve içH «ever, yalnız yaşar, rvHHfe cesaret edemez, yuvasız ve dölsür kahrlar. tkisi de şiir düşünür ve vasar, arada biraz gazetelere yax«uv 3fcre4nı«nlik!f>r yaparlar. tkisi de ' ne dürtya «avaşiyle, ne mütareke ve Milli Mflcadele dramivle yakından ilgilenlrieT. tkisl de bir bakıma uzak «taşralı» olduklan halde yalnıı !*• tanbnla baflanır ve Anadoluya çıkınak lstemev Sonuç ep birbiriyle karşılastınlan iki doruk sibl, Haşimle Yahya Kemalin adlan. şiiriımze yeni aşamalar getiren aynı kuşağın içinde hep birlikte anıhr; ister bir yakmlıfı, ister bir karşıtliğı belirtmek için. Sonraiarı da aynı tutumla, toplumsal ferçeklerimizi görmezlikten gelme davranışıyla eleştirilecekler. «Hayal Şehrin Hayal Şairi» olarak çağlarının tarih ve toplum gerçeklerinin bile bile dışında kalma umursamazlıgıyla »uçlanacakJardır. ömür dönemleri ve kişisel k*derleri bakımından bir kaç yakınlığına baktıgımız bu iki şair, eserlerini ajrnı kaynaktan, aynı yöntemle çıkar. mamışlardı. Onun için de edebiyatımınn bujünündekj etkileri de degişik oluyor. Nicedir «»rîmitv Ahme* Haşimin ln»j'tO*lfl, belirsizı çağrışnn kanşıklığıyla kapalı UldV dünyasmdan esinleniyor. Gariptir, her biri kendi alanında frününün gerçeklerini ve ülkülerini savunan Tevfik Fikret, Mehmet Âkif, Yahya Kemal, hatta Kâzım Hikmetle Daflarca'ya karsın yeni şiir kuşağı Haşimin gizli, uzak, bireysel ve dfişsel şürine daha yakın duyuyor kendini. Ezilmiş ve degerlendirilmediğine inanmış »ağlıksız bir fimrun bu dünyaya kırgın ve hayata küskfin, onun için de düşlerin çağnsına sığınan mutsuzluk şiiri, yeni ozanlanmızin çoğuna daha üstfin ve güçlü törünüyor. H lisler tarafından şehit ediîen Ve dat Demircioglu. Bizlerı keder içinde bırakarak »ramızdan ayrılan genç üniversiteli arkadaş, şimdi sertin gibi vatanın bagımsızlığı için, hürriyeti için canmı feda edenlere kavusmuş bulunuvorjun. Turan Emeksizler, thsan Kalmaalar ve Kubilay'lar gibi rievrim jehitleri seni bekliyorlardı. Vatan için ve Ata'nın hıraktığı kutsal emaneti ebediyete kadar korumak için onun m<>nevl huzuruna ettiğin andı verine getirmek için çizdiği yolda sehit oldun... Am» ne ya?ık ki, Tevfik FİKRET ve Nnmık KEMAL'ler gibi vatan ^âirierinin vatanda istediSi ba*ım«ızlıSı ve feyzi sen de görmedin. Onun için mahzun olarak arsmı^dan ayrıldın. Ama üzülme ve rahat uyu Ved»t. Şimdi geride bıraktığın bütün devrimfi TÜRK Gençliği, Atasının çı?di6i yolda milli mücadelesini devam ettıriyor ve daima da dev3m ettırecek. Avrupa'yı her sahada asu'.arca geri bırakan ortaçaS zıhniyeti, 20. asnn »tom çagmcls ır.env leket sematarını kara bir bulut gibi yavaş yavaş tehdit eriivor ve Gazi Mustafa Kemal Türkiyesine yıllarca silinmez yüz karası lekeler sürülmeye çalısıljyor. Yobaz ve ?çriatçi vavırlar vasıtasiyle açıkça 31 Mar» vak'ası denemelerine gınsilıvor ve bu yobaz zihniyetln temsilcileri bütün devrimd g t r c l i | i yoketmeli ve kardeşi ktrdeşe vurdurmak için Vedafın arkası.dan, devrimci gençlik kssdedilerek «Dansı diğerlerinin basına» diyebiliyor. Meydanı bu derece boş ve sahipsiz butuvor. Fakat şunu d« kısaca belirteyim ki, devrimci Türk Gençligl vatanı ve milleti u2rura Atasının çizdiği yoldan bir adım dahi sapmayacak ve blıgün bunların hesabını veremıvecek kadar suçKı olanlar utanacaktır. Moharrem KAKAHAN DT.C.F. Felsefe öğrencisi 3 (Devrimci Eğitim Şurasi) ter. E Ayrılıklar dönemi nndan sonra ayrılıklar başlar. Hssimin Canakkale zabitliği, sanatını hiç etkilemes ama Yahya Kemal hiç askere alınmaz. Birinin Galatasarayı bitirdikten (1907) hemen sonra başlıyan küçük memur hayatı, çesitli öğretmenliklerle «lümüne kadar sürer. Yahya Kemal yurda diindükten sonra (1912) ö^retmenliğe başlar, Darülffinuna geçer ve gittikçe yükselen maas ve mevkilerle sonuna kadar desteklenir. Bu Reçim toklağu ve hayat füveni ayrılığı, iki şairin fizik yapılarımn benzemezliğiyle çoğalır Rİttikçe. Ha*• şim, kendisini oldnğundan çirkin ve yakışıksız sa•' yan bir iç düğümflyle yaralı, hasete varan kıskaoçlıklarla kinli; yalnızlık, aşksızlık, dostsuzlııkla Mhirlidir. Sık ve çabuk hastalatur, çesitli h* B Açık ve aydmtık, doğnı ve Rerekli, tnanca ve fllküye dayalı, kalabalıklan etkileyebilecek güçte yayfan ve güçlü bir şiirden besbelli bir kaçış akımı var. Bu, toplum gerçeklerinden önce insamn, bireyin konu olmasını îsteyişten, «ben» lerin başkaldınşından doğuyor. Mutsuz. yalnız, kfiskün ve uzak, okuyucusundan bile yoksun ve ona umursamaz küçümseyişiyle, topluma dargın ve kıxp n bir şiir bu; «biz» demekten kaçman. Onıın için de binlerce şiir yazılıyor, yayılıyor ama kim•e şiir konuşmuyor, şiir oknmnyor şimdi. MilletleVfelâkele sürükleyenler lıklı yazısında şu doğnı sözü söylüyor: <A> gelişmiş bir filkeyi a* ge> lişmiş kafalar kurUTamaı.» Bız, sayın Tunaya'nın bu »özüne şu gerçeğı de katmak zorunlu olduğuna ınanıyoruz: «AÎ gelışmış kafalar» yalnız «Az gelışmış bir ülkeyı kurtaramaz» değıl teknik jlanda çok gelışmış ülkelerı de akıl ve havsala almaz sosyal felâketlere «üruklemektedırler!. İki büyük dünya savaşı, bunun hiçbır zaman unutmamaklığımıı zorunludur kı: «Az gelışmış kafalar>ın toplumların kaderı üzerinde etkili olmalarına kesin olarak engel olacak bilimsel tedbırler alınmadığı takdirde onlarm ınsanhğı üçüncü dünya savaşı felâketıne sürüklemeleri de mukadderdir!... Çünkü onlar, yeryüzünde birbiriyle her hangi bir snrette iliskiler knrarak yaşamak tornnda olan insanlar ve insan toplnlukları arasında anlasma, u/laşma. dostluk, istikrar, âhenk, bnzur, güvenlik ve refah yarstmıyan mânevî, raaddî hiçbir vasıtanın ve hiçbir şeyin eerçekten doğru, iyi, «rüzel, gerekli ve yararlı olmasının mümkün olmadığı ve hiçbir zaman da mümkün olanuyacagı apaçık hakikatini sörmemekte, bilmekte ve b» bilmezliklerini bilmedikleri için, bnnu öîrenmtyi de hatır ve hayâlierinden seçirmemektedirler'.. SONUÇ # Orta ögretimden gelenlerl Üniversite bütünü içinde kurulan bir «Temel Bilimler Okulu» nda yetiştirilmesl düşüncesi gözönüne aunmalıdır. Ne var ki, bu bir yıl Cayın Prof. Dr. Tunaya : ** «bençler ve nrhlıter» baş MUSA, ACAEA \ BİZİM ÇÖP TEMEı1 • Tunceli Lisesi Müdürliiğünden 1 Okulumuz kalorifer ve sair onarımı 2490 sayilı kanun hükümlerine görejcapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 2 İşin keşif bedeli 98.882.00 liradır. 3 Eksiltme Tunceli Lisesi Müdürlüğü odasında ihale komisyonunca 2'9'1968 Pazartesi günü saat 11.00 de yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve diğer evrak Baymdırhk v« Lise Müdürlüğünde görülebilir. 5 Eksiltmeye girebümek için, a) 7416,15 Hralık gecici teminat, bi 1968 yılına ait Ticaret Odası vesikasmı, e) Müracaat dibkceleri ile birlikte verecekleri eksiltme sartnsmesınde beHrtilen ve usulüne göre hazırlanmış olan plân ve teçhizst bevannamesini. sermaye ve kredi imkânlarmı bildiren malî durumu bildirisini, teknik personel bevannamesini, taahüt beyannamesi, Baymdlrlık Bakanlıgmdan ahnmış olduklan (C) grtıbundan işin keşif bedeli kadar müteahhUlik karnesini ibraz suretiyle H Belge Komisyonundan alacaklan yeterlik belgesir.i teklif mektuplan ile birlikte zarfa ko^Tnalan lâzımdır. 6 tstekliler teklif mektuplannı 2'9/1968 Pazartesi günü saat 10.00 a kadar makbuz karşılığında İhale Komisyonu Başkanlığına vereceklerdir. 7 Yeterlik belgesinin Tunceli Baymdırhk Müdürlüğünden alımnas, için son müracaat tarihi 29'8'1968 Perşembe eünü me?ai saari sonuna kadardır. Telgrafla müracaatlar v« postada vâki gecikmeler kabul edilme». Keyfiyet ilân olunur. (Ba»n: 22814) 9616 İstanbul (6.) İcra Memurluğundan Cad. İlânen Tebligat ğitim düzenımızi beğenen ç o * az kişi çıkar saruyorum. Öğretmenler, bozuk egittm düzeninin yarattığı huzursuzluklarla doludur. Çocugunu okutan baba öğreniminden. bir okula veremeyen okutamamaktan üzgündür. öğrenciler de İyi yetiştirtlmediklerini belirterek boykota kadar gitmişlerdir. Eğitimımizl bu çıkmazdan kurtarmak şarttır. Bunu yapacak olan da toplumdur. ÇUnkU milli egitimi her toplum kendi yaratır. uç beş kişinin dUzenlediği, t«peden inme, blze göre olmayan, bilimsel gerçeklere dayanmayan, partlcilik kokan eğitim düzeni sakattır. Blz yıllardan berl bövlesinin acısını çekiyoruz. Bakanlar değiştikçe eğitimimlzde de degişmeler olmuştur. tş olsun diye top ktnan eğitim şuralanmn kararlan askıda. kalmıştır. Demokratik, bilimsel olmayan bu yol bırakılraaUdır. Bu yönde TÖS, olumlu bir adım atmıştır. Fakir Bayktırt'un «Devrimci Eğitim Şurası» yazısı gönlümüze su serpti. Öğretmenlerin en güçlü, ilerici ve güdümsüz kuruluşu olan TÖS, efiUrnımize yön vermede öncü olabilir. Bunu başaracak gUçtedir. Öğretmeni, öğrencisi, işçisi, köylüsü, kentlisi, bilim adamının bir sraya gelerek eğitim işini tartısması ne güzel şeydir. Bu, tabandan gelen Uk hareket olacaktır. Bütün gerçekler ortaya serilecek, kendimize uygun eğitim yolu belirecektir. S O N D Ç : TÖS. çok gerekli ve ağır bir çalışmaya girişmiştir. En basta Millî Eğitim Bakanlığı olmak şartıyla hepimiz yardımcı olmalıyız. Nitekim Şuranın rüzgân yurd yiizeyine yavılmaea başlamıştır. Devrimci Eğitim Şurası toplumun gerçek sesi olacaktır. Bir Öğrenci velisi olarak buna tnanıyorum. Cahit RENDA Biga Jülide TAMER Ue Bfllent OMAT evlendiler. MANİSA 14.8.1968 Cumhuriyet 9613 •••••••••••••••*••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Tikvesli merhum Dr. Mahmut Sinangın oğlu, Eskişehir Halk Eczanesi sahibi Bctacı VEFAT KÂMİL SİNANOĞLU Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 15 Ağustos Perşembe günü (Bugün) Haydarpaşa Nümune Hastanesinden almarak Kadıköy Osmanağa Camiinde ikindi namazı kılındıktsn sonra Karacaahmetteki aile mezarhğında ebedi lstirahatgâhına tevdi edilecektir. AİLESİ lUdar Reklâm: 800 9626 Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden Derneğimizce 1969 yılına ait 60.000 adet masa takviml basünlacaktır. Buna ait şartnameler Ankara'da G*nel Merkezden, İstanbul'da Kızılay İstanbul Müdürlüfünden temin edüir. Ihaleye lştirak edeceklerden aranao vaaf: Benzeri 210.000, TL lık masa takvimi basıp kat'! kabulünü yaptırmış olduğuna dair belg« ibrar edilecek. İştirak belgesi muracaatı için en geç gün re saat ve yerler 20.81968 Ankara'da Genel Merkez, İstanbul'da Kızılay İstanbul Müdürlüğü. Teklifler en geç 26.8.1968 *ünö saat 11 00 e kadar Genel Merkex Muhaberat Servisine verilmiş olacaktır. Poptada vâki gecikmeler nazan itibare alınmaz» Derneğimiz 2490 sayilı kanuna tâbi değildir. Cumhuriyet 9611 Borçlu: Orhan Ali Dörter: Kıreç Kuyusu sokak No. 6/2. Alacaklı Şekerbank T.A. Şirketine olan borcunuzdan dolayı 3048.14 liranm takip tarihinrfen itibaren 0/ol0,5 faiz, gider vergısi, ıcra masrafı, ve mukavele gereğince "/olO ücretı vekâletle birlikte tahsili için hakkınızda emre muharrer senede müsteniden yapılan icra takibı sırasında adinıza gönderilen ödeme emrı bilâtebliğ iade edilmiş ve yaptınlan zabıta tahkikatına göre de adresinizin tesbitı mümkün olmadığından ödeme emnnra 7201 sayilı Tebligat Kanununun 28 inci maddesı gereğince fcanuni süreye 20 gün ilâvesi ile ilânen tebligata karar verılmiştır Yukanda yazılı borcu masrafları ile birlikte ışbu ödeme emrinin ilân tarihinden itibaren (30) gün içinde ödememz, takıbin dayandığı senet kambiyo »dnedi niteliğinı haiz değilse (25) gün içinde mercie şıkâyet etmeniz, senet altındaki ımza sıze ait değilse yıne (25) gün içinde ayrıca ve açıkça bir dılekçe ile ıcra daıresine bildlrmeniz, aksı takdirde kambıyo senedı altındakı ımzasından sadır sayılacağı, ımzamzı haksız yere ınkâr ederseniz 100 lıradan 5000, liraya kadar para cezası ile mahkum edileceğınız, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edıldiğı veya alacağm zaman aşımma uğradığı hakkında itırazınız varsa bunu sebeblerıyle birlikte (25) gün içinde tetkik merciıne bir dıiekçe ile bıldırerek mercıden ıtırazınızın kabulüne daır bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacagı, itiraz edılmedıgı ve borç ödenmedıgı takdirde (30) gün içmde 74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, bulun • mazsanız hapısle tazvık olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beysnd» bu!unurs»nız htpnle ^ezslandmlacağınu 6deme emri yerine kılm olmık üıere ilâne'n teblig v« iht«r olunu». (Baua Dosya No. 967/7075 İstanbul Karaköy Mumhane SONUÇ P ğ e r Türk Milleti ve bütün *• dünya milletleri savaş tehlikefinden kesin olarak kurtulmak ve devamlı bir huzur, güvenlik ve refah içinde gerçekten hür ve mutlu yaşamak istivorlarsa ki, tek gerçek budur bu apaçık ve pratik hakikati görmeyen, bilmeyen ve onun gösterdiBi yolda yürümeyenlerı, üniversiteleı den başlamak şartlyle. i» baçından uzaklaştırmalan şarttır. Haluk Needet G tstanbul * * * Zeylinburnu Ordudonahm Ağır Bakım Tamîr Fabrikası Müiedavîl Sermaye Satınalma Komisvonu Baskanlıcından Satın aiınacak Malzemenin. Clnsrt Antimuanlı kurjun Mürdesenk Akü Sülyenl Muham. Fiatı Mtktan Lira Krş. 12 000 Kğ. 9.00 10 000 Kğ. 1100 3.000 K | 11.00 Muhammen Tutan Lira Rrs. 108 000.00 Geçlcl Teminatı Llra Krş. 6 650 00 VEFAT Bandırma tüccarlanndan merhum Ali tslimyeli'nin oğlu, Tevfik ve Fenni Islimyeli ile merhum Esfer YUcel'in ağabeyileri, Gozen ve HUsamettin Tekçam ile Feriha ve Hasan Akarca'nın babaları. Merhum Kevser Islimyeli'nin eşl, ııo.noo no 33.000 00 6 750 oo 2 475.00 Tüccar Sıtkı tslimyeli içi Vedat için Sayın tlhan Selçuk'un Vedıt için kaleroe ıldiğı yszıyı ibretle okudum Evet «1968 yılı temmuı »yının ııeak bir fcectlnda 9.8.1968 Cuma günO ebedt istirahatgâhına tevdi edilmiştir. Bu vesile ile derin acımızı paylaşan akrabalanmıza. dostlartmızs ve hemşehrilerimiz» minnet ve «ükrınlarımiTi a n edeıis. AtLEAt 1 Yukand» clns ve miktan yazılı üç kalem malzeme 4 Eylül 1968 günü saat 15.00 de kapali zarf usulii ile satın ahnacaktır. 1 Bu malzemeye ait fenni ve idari şartnameler bedelsiz olarak Ko misyondan temin edilebilir 3 Geçici teminat akçesinin Mütedavil Sermaye veznesine yatınlması ve makbuzun teklif mektubu ile usulüne uygun olarak Komisyons verilmesi lâzımdır. 4 Teklif mekruplannm en geç ihale günO saat 14.00'e kadar Komlsyona tesliml illn olunur. 5 Postad» vâki gecikmeler nazan itibare alınmu. (Baaın: 5609) 96M ÜniyeririU yurdunu b u u * p »