18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFE tKİ 13 Mayıs 1968 CUMHURtYET SURGUNDEKI ÖGRETMEM • •w Fakir BAYKURT geçtik, iki yuz metre kadar sonra köy başladı. Karayolu da var yakından geçen! Ama köy bep o köy. Bir tepenin eteğinde. Gün doğnya doğru 25 kadar balçık ev. Kerpiç avlu, çalı, çit. Arada ahırlar, ağıJIar. Baharın başındayız. Dışarda toprak işi başlamış. Ortaiıkta in cin \ok tfibi. Nüfus da 160 kadarmış zaten. Vardıktan varım saat sonra Muhtar Hasan geldi: «Seferberlikte batmış bu kov!» divor, Okumamış, orta j aşlı bir köylii.. Seferberlikten once ne kadardı kimbilir? Şimıli böyle. Tükenmiş. Hiçbir yerine el değmemiş gi bi. Yola benzeven yol vok ana karavolundan bu yana. Suja benzer su, okula benzer okul yok. Agaç yok. Çiçek yok. Görünürde tek tuk pencere. ama çiçek vok. şenlik yok! Bu fıızeleri. sputnikleri yapan teknikten el kadar bir işaret, gonyeden geometriden bir nişan vok... clplvle pittik Dinar'ın KabakB lr arkadasınNecati'yi Aşağıdan demiryolunu lı koviıne. Erzurumdan oraya •ürdıiler. Onu göreceğiz. fibi iki yanı da Iceskin blr Bakan, kızıp kopiirüyor: •Somiirü düzeni yook!» diye bağırıyor. Bunlara sorarsan ulkemizde verem de yok. Işsizlik de yok. MTA'nra İC odacı için açtıği sınava iki bin kişinin katıldığı, ijsizlerimizin A\rupaya, Afrikaya akıp gittiği yalan. «Bir öğretmen böyle somürü düzenınden soz edemez!» diyor. Öğretınen değil, tek yanlı bir plâk, ya da kapı kulları duşunuvorlar okullarda. Ankaradan ne buyurulursa, her yerde harf harf sadece onu oğretecekler. Yurdun, halkın hali şu deyip kafadan, gonülden bir şey katmayacaklar!.. geliyor Erzuruma. M üfettişler sendikacılıkkurulu... Soruşturma, koğuşturma, dhiplin Bakana rapor verdiğinden, japrığından, sömuui •••• Çekişmeler S ayın Ecvet Guresın, «Çekışmeler» başhklı yazısında toplumsal çatışmalarımıza dikkatı çekmekte, gunumuzun Turkıyesındekı sokak çatışmalanm kısmen 19201921 yıilannın ve sonrasının Italyasına benzetmektedır. Kendılerıne katıldığımızı behrtmekle beraber, konu hakkındakı fıkır ve goruslerımızı en kısa «eklıyle açıklamak ıstiyoruz. Çekosldvakya ve ötesi... Bir ülkede komünist partiii iktidarda bulunabilir, ve o filke bagımsıı olabilir. Nitekim Yngoslavya, Küba, Kuzey Vietnam mll• lî bafımsızlılr ilkesinden kJmseye »eıre kadar tâviı vermemişlerdir. Bir ülkede komünist partisi iktidarda bulunabilir, ve o ülke «uydu» olabilir. Nitekim Fidel Castro, Moskova nydnlan için : Bunlar Kremlih ne söylerse alkıslar, Kremlln »oylediklerinln tersini söylerse gene alkışlar diyor. Kazakistan Cnmhuriyetinln millî baÇımsızlıgi yoktur, Dofu Almanya uydulnk politikası yolnndadır. Romanya bağımsızlık kolvannın şampiyonudnr. Çin, kendi başına buyruk bir devlettır. Aynı smıflamayı kapitalist dünyada vapabllîriz. Fransa, kapitaHst iktidarlar elinde bağımsızlığı sördürmektedir. Filipin, Washlngton avdnln^nnda serefsiz bir söhret kazanmıştır. Güney Amerikanın kapitalist partilerle yönetilen irili ufaklı nice cumhnriveti Amerikan kumpanvalarının snbeleri olarak Beyaz Sarav güdümündedirler. Türkive, lkinci Oünya Saya<îindan bn vana Amerikaya bağlı bir yönetiml sürdürmüş ve A'tatürk'ün millî •bağımsızlık mirasına ihanet etmistir.' Iste Çekoslovakya'da: olan bitenleri bn tablomın içlnde yerli yerine oturtmak çerekir. Çafımızda yervüzünü kapsavan en büvük dalsra özgürlük dâvssıdır. İnsan Szgürlüğü ve millet Szçürlüfü !.. fnsanlık çapında bir ortak yasamaya bn yoldan geçilerek vanlacahtır. tnsanlar ve milletler nzak merkezlerden alınan emirlerle vönetilmekten hoşlanmırorlar. Çekoslovakva'daki Jcıpırdanmaları «tek merkezden yönetilen komiınırm> iddissının tasfiyesine dofru veni bir adım sayablHriı. Dojhı Blnknnda bn yolda ilk adımlar, biIindiiH çibi, Romanva'da atılmıstı. Rumen halkı için ivi olanı Kremlin değil, Bükres kararlrfstıracaktı. Şimdi Prag aynı şeyi sö'iüvor : Biz bir fvf fg yapırornz, blre kansmavın . divor, Ceko>!lo\akyanın sosvallst temel üstiinde bir Ö7sürleîme hareketıne ?irdigi sörülmektedir. Krem'ine bajlt ortodoks komünistler reni akımdan hoslanmıvorlar. Mosko\ a. ideolojik açıdan kav?ılarİ3 doln bir dille yeni heveslerı kmamıstir. Ne var ki, Sovvetlerin Prag'a bir askerî müdahalede hubmacağın» ihtimal verilemez. Bövle bir mudahale Sovyet dış politikasının tutarsızlık içine vnvarlanması vp Kremlin'in millî bağımsızlık Hkesine yürekten baflı ülkeler Snünde suçln durnma dtismesi demelrtlr. Gazeteleri saran «askerî mudahale» baberieri Batı kaynaklannca slsirilmis ajans haberlerine davanmakta'tır. Ama bövlp bir abartmaya yer verilmesi. ve bütün diinyanın eöz lerinin CeUo<ilovakva'va çevTİlmesi. Türkivemiz açısmdan ibret dT'lnrnle dohıdur. Çünkfi : Cekoslo\akva Varsova Paktına baüıdır. Tıpkrbmm NATO'va ha*lı olduğumuz çibi Prag'da Moskovacı bir iVtıdar \ardı, tıpkı Tıirkiyede Amerikancı bir Iktidar bnlunduih! eilıi Cekoslovakya'da Kremlin'in hosuna titmiyeepk bır iktiHarın kurtılması östiine askerî mudahale »Bylentileri dolasmaktadır. Ov>;a ainı söylentiler ne Taeoslavva irin söz konnsu olabilir, ne de Kuzev Vietnam ıcin MiMî biîım<îi7Îıl<tarını kendi kanlanyla va7mıs ve rejimlerini dıs desteklere mııhtaç olmadan gerçekleştirmi? ülkeler bu goy kaygılardan uzaktırlar. Acaba bİ7im halimiz n)e*dlrT Praç'da Moskovanın hosuna gitmivecek bir iUfîdarın kunılması dıplomatik çevrelerde çesitli vorumlara yol açmı^tır: Ankarada Ua^hineton'nn hosona eitmiyeeek bir iktidar aynı biçimde söylentilere vol açmıvacak mıdır? , , Yasadıfcımız ortamın gTadosunu böylece Blçebiliriz. Buırfln Turkivede N \TO Antlasmasına davanarak AmeriUaTİa vinılmıs 9 Ma>ıs 1960 tarihli Dolaylı Saldın Anlasma«.ı varH.r. pu anlasmava eore Ank.iradaki bir Amerikancı ik'idar. efer Tiirk sol kanadı <ieçimlerde kazanır da iktidara yönelirse fVashrngton askerî müdahalesini isteyebilecektir. , tste bizim halimiz, devletin resmi anlasmalanna s;5re büdnr. Ovsa Türk solu, milletlerin millî bağımsızlığına sonnna kadar savçılıdtr, ve bn ilkenin dısıns kayacak ber so.r bareketin karsıs:ndadır. Ne Macaristan'a Sovvet müdahalesi onavlanabilir, ne Dominik'e Amerikan müdahalesi. Türkiyedekl Amerikaya da »ynı temel ilkeyle karsı çıkıvornz. Ve i<Ue bn temel düsünce terazlsinde değerlendlriyonız Çekoslovak olavlannı Bn vorum Atatürk'ün bıraktığı tarihî mirasa ve dıs politika çorüsüne nygundur. Marksist ideoloji açısmdan Pekln, Moskova'yı crevizvonizm» ile suclarken. Moskova da Praşj'ı «sapma» ile itham edebilir. Bu sov suçlamalarm gercekte bir ideoloji tartısması olmaktan Stede dejerı voktur. Her iktidar, Marksist Leninist düşünceyi kendi aktüel politikası açısmdan değerlendirerek kullanmaya çalışmaktadır. Ama Moskovalı Snslov'nn, Prag'daki, Pekin'deki, Hava'na'daki Marksist'ten ille de daha iyi ve doğru düşüneceği gibi bir kanun şüphesiz Marks'ın kitaplannda yoktur. Sıvalar çatlıyor Memleketımızın a\nadaki tasvırıne gırişecek değıliz. Herkesin kendı çapında bır rol aldığı su vatan adlı mılli sahnemızdekı, bır bakıma olumlu, bır bakıma olumsuz çatısmalar ıstısnalar hanç herkesin gozune sıddetle batmaktadır. Istısnalar ise ancak bılınen zaman gehnce gözlenni açacakları için memleketımizın aynadaki tasvirine girişmiyeceğız. Buna dilimiz de varmaz. Evet, sıvalar çatlıyor! Çimentosu unutularak yapılmaya kalkılan harcın, rfuvarın yuzunde durmayacağı beUi ve mukadderdı Şoyle kı : Osmanlı Imparatorluğumuzdan sonra Anadolumuza sahıp çıktık. Karsımızda; ulusal bılınçten çok uzak bır halk vardı. Yapılması gereken ilk is; onda bu bıhncı yerlestirrnekti. Atatürk'un başlattığı bu is, ömrünün vefa etmemesıyle yanda kaldı. Ondan sonra gelenler ve bılhassa 1950 1960 arasındakiler ise Atatürk'un aksıne, Türkiye'ye yakısmaz sıj aset oyunlan uğruna faydalandılar. Onun katıksii. Turk özellıklerını soysuzlaştırdılar. Dejenere ettiler. Evet, ınsafsız davranmıyoruz: Onu kullandılar. O, dunyanın belki de en temiz, en saf, en ınsancıl halkıyrfı. Ona hıç de uymayan, onun ustunluğune vakışmaysn cılız siyasi faaliyetler)e onun cbuyuk hareket yaratma» kabiliyetlerini kısırlastırdılar. Bir çocuğunki kadar saf ve samiml din duygulannı, bızzat kendi elleriyle irticaa dönuşturduler.. Velhasıl belki de her şevlerivle halkımıza ters düsmıislerdi. İki zıddiyetin uzlaşmasına ımkân yoktu. Nitekim öyle oldu. Ve nihayet bugünu buldular. Oyuncular değıstı. Gaynsı eskı ta» eski hamam. Bu bozulmada, en buyük vebalin irticaın omuzlarında cldugunu biliyoruz. O sızmasaydı, bozulma, halkımızın arasında bu denli başgösteremezdı. Ancak. ınsafsız olmayacağız: Hep veşıl ışık yandığını goren irtıca kervanının durması dütünülemezdi.. Nitekim şimdi de dusünülemez. Her seye rağmen, ırticadan baskası özumüze henüz el atamarnıştır. Bır tek jrtıca yetmez mı? denebılir. Bız yetmiyeceğıne, yetmedığine inanıyoruz. Çunku okumamışın irticaından korkulmaz. Ona sunulacak berrak ve ılerı bır eğitim sistemi kafasını kolay temızliyecektır. Butun bunlaıla, hâlâ bır «öze» sahıp olduğumuzu, bu özden, diğer bir deyımle mayadan çok ümıtlı olduğumuzu belırtmek ıstiyoruz. Evet, hala gururlu ve umıtlıyız. Bu yazöhklanmızdan sonra, gunumuzdekı çatışmaiarımızın nedeninı anlamak kolaylaşmaktadır kanısındayız. Tutarlı bır temele oturtulmaroıs olan toplumumuz, belki de her sahada bozuk bır düzene sahıp olmak zorunda bırakılmış ve şimdı de bu bozukluğun sancılarmı çekmeğe başlamıştır. Sancılar gün geçtikçe şıddetıni artırmaktadır. Gözleri bo Bir inilti... knldayız. Sürçün öjjretmen Nccati Fcrzloglu derste. Belli belirsiz bir inilti geliyor. Büyüeek bir kerpiç yapı. Kapı pencere, tavan taban yok. Öğretmen odası olması gereken bir odayı açılmaz iki pencereyle kapamışlar. Tabana çakıl serpip girmişler içine. Kapının dibindeki gazocağının başında, sağlığı banüz bozulmamış bir kadın, pişirip taşıracağım, o dar yerde sağa sola döneceğim diye çabalıvor. Necatinin Emırumlu eşi. Beş arkadaş geldik. «Buvur buyur» etti bizi. O dar kapı önünden hemen sağa bir kapı açılıyor. l'facık, iki buçuk çarpı üç bir oda. Bir soba, bir karyola. Sandalye koyacak yer yok. Dtrvarlar doğru dürüst sıvanmamış. Taban çakılmamıs. Biraz çakıl da buraya serpip hasır atmıslar. Eşi buyur buyur derken Necati'nin haberi oldu. Eski gevrek gülüşfiyle çıktı geldi. Odaya iki tabure sıkıştırdı. Onlann ve yata;m tizerine oturduk. Gülüşüyle, bıvıklarıvla hep o eski Necati! Sırtında hep o iki yil önceki urhaIar. Traş olmuş, hoyunbağı takmış kazağı bile avnı, TÖS'ün Genel Yonetim Kunılu üvesiydi. Erzurnm Şubesi Başkanı ve bölge ternsilcisivcH. Taşa çalsan giderdi. Bu okulu değil, bir Uin e»itim islerini çevirirdi. Bilçili. becerikli, metin, savasçj tipten bir öğretmendi. O duzeni \e tam bağımsızlıktan bah«ettiğinden dolayı sıiriıyorlar Necati'yi. Erzurum nere. Dmar nerc? Beri yanda Erzincan, Sivas, Kayseri, otede Agn var. Hayır doğudakini batıya, batıdakini doğuya sürecek, attı mı yedi il, 11 il aşın düşürecek. Enezden ahp tâ Hakkari Yuksekota'va fırlatacak ki. yalnız sürülene değil, cumle oğretmenlere ibret olsun! Ama Kaya Turan da diyor ki, «Sağhk olsun. daha otesi yok ya!» Necati'yle arkadaşları da ajnı şeyi sojluyorlar: «Bız bu sozlerın alüna sadeee imzamızı değil, canımızı koyarız. Her turlu esbabı cefanızı toplayıp gelın, kalırsak kahpeyız doğruları soylemekten, öğretmekten...» Öğretmenler ve öğretmen dostlan toplanıp bir uğurlama yapıyorlar. Erzunımlu bir arkadaşım yazıyordu mektubunda: .Bakan boyle ağırlanıp uğurlanmamıstır. Necati ıçın herkes yollara dökuldü > Soruyorum da ba$ını >ere eğiyor kendisi: «Arkadaşlar bızı çok mahçup ettiler, sevgıye boğdular. utandik'» diyor. yavan sıvanın çatlaklan geniçlemektedır. Gençhk dalgalanmaya baslamıştır. Gerek faşıst faalıyetlere alet oîan gençlerın tuttuğu yol ve gerekse T.I P 'ın ışçılen ve oğrencileri kendisine çekmek için kullandıgı metotlar mevvalarını vermeje ve caddeler Karagomleklılerle, devrın ttalvan komunıstlerının seslerme benzer se^lerle dolmava başlamıştır. Perde gerısınden kazanın altına odun atılmaktadır. Kazan kaynamaktadır. Bugun ancak belırlı gruplar arasında ^er alan kavqaların seçımler yakla«tıkça halkımızın arasına da sıçramamasını dılenz. Durumumuz ve geleceğımız gerçekten du=undurucudur. Iktıdarın ve Ba^bakanın o\alavıcı taktıkleri bızı endıselendırmektedır. alkımız sessız bır kıpırdanma devrine gırmıştir. Ancak, cev henni islemesinde öncter olacak reformıstlere ıhtışacı vardır. Kuvvetle ve cesaretle bu akışa mudahale edeceklere ıhtıyacı var dır. Bız, ustunluğune ve yaratıcılığına ınandığımız bu halkın onları da bulup çıkartacağına ve onlann yardımıyîa cevherinı gene kendısının işlıyeceğıne inanıyoruz. Onun ıçın de ne bır Mussolını'ye, ne de bir Hıtler'e ihtıyaç duymıyacağını şimdıden gorür gıbiyız. Salim KOÇAK Bornova Izmır ma gücünü sağlamıs oîurlar. Melâhat TA.NGÖR Emeklı Öğretmen Adres: Ruştıye Sok. 2/1 Kızıltoprak Kadikoy tstanbnl *** Yargıçlık stajı uzerıne H Geleceğe bakış Tâ ezelden beri unden defil, tâ ezelden beri çile çekip gelra r öğretmen soyu var yurdumuzda. Bugün de «Tam bağımsızlık» sözü ediyorlar. «Somuni dıizenini kaldırın !> diyorlar. Bu sozü eden öğretmendir. Öğretmenın bir bildiği \ardır. Bir dayandığı vardır. Konnşan ağızlan kapamakla. yazan elleri tutmakla, oğreten oğrctmenleri sürmekle \e zindana atmakla dünyaya gtilunç oluyoruz. Yok da somürü duzeni nedir fu köyün hali? Muhtar Hasan Tosun: Nolur bizim koye birez gayrat edin !> diyordn. Neden bu koy bn kadar yoksul duşmuş? Tembelliğinden, talihsizliğinden, akılsızlığından değil, içerden ve dışardan sömürüldüğünden. Kabaklı'dan kalkıp Çivrile, Sivaslıya. Karahallıya, Uşafa, Banaza gittim. Bayramda ufacık bir kış olmuştu. Sular azmış, dereler taşmıştı. Butün köpruler Rİtmiş, ekinler batmış. Tarlalar kuma kesmis. Somürü olmayan ülkelerde değil kocaman ırmaklar, en kucuk çaylar bile disiplin altma almmı;tır. Yatakları taranmıstır. Sedlenmiş ve boğenmiştir. Tanm sulaması ve elektriklendirme tamamdır. Sade bunlar değil. her şey tamamdır. 130 Mİ once yururlüğe giren Inçiliz Ticaret Muahedesi. hep pahalı mamul madde alıp ucuz ham madde satışımız İM yıl once kunılan Ouyunu Umumiye jonctimiTicaret açığımızı kapamak için, incir, iizum, fuıdık, ceviz, nemiz varsa vermişiz. Madenleri vermişiz. Gotürüp salonlarına mobilya yapsınlar diye cevU ağaçlanmızı kesip vennisiz. Uzun anlasmalarla bütun ticaretimizi, petrollerimizl onlara bağlamıjız. Gene de açıklanmızı kapatamamısız. 1954 te Düyunu Umumiye taksitlerlni bitirmişiz, bu sefer de Tnıman Dokrrinlnin borçlarında boğulmaya bajlamıju. Gerici akımlar çok kotu bır koydur, insan yasamaz, dedıler. lyi insanlann oturduğu bir koymüş. Her aksam bır eve çağnlıyoruz. Varlarmı yoklarını çıkarıyorlar. Yıyip ıçıp konuşuyoruz. Ellerinı ustümuzden eksık etraıyorlar. Eksığımiz, gelip gıdecek bır şeyımız var mı diye sorup duruyorlar. Gunduz okulda ders yapıyoruz. gece onlavla hasır neşır. Dcmıryolu şurada. Ama tren sahdan salıya duruyor. Sekiz kız. iistu erkek 27 oğrencunız var. Eskıden Kızıllı ve Yuksel koylerıne gıderîermış, şimdı dört sınıf halinde biz okutuyoruz > Karısını gosteriyor: «Çocuğumuz yok, öğrencilerlc uğraşıyoruz» nlatıyor: cBir ay kadar önce geldık. Alıştık. A Buraya sürüldüğümüz belli olunca, bılenler S Necati'nin Erzurumdan buraya surıilmesl neden diye merak eder misiniz? Orada TÖS Başkanıydi ya. öğretmenleri örgütlüyordu tabü. Eğilmeden, bükülmcden, öğretmen onurunu yerlere düjürmeden çahsıyordu. Arkadaşlarıyla ahenk içinıjpydi, Büyükle büyük, kuçukle kuçüktü. Genel Merkezdeki toplantılara duzenli katılıjordu. Devrimcl, ilerici bir meslekî savaş için çırpınıyordu. Bolgesinde fırsat bulup bir oraya bir buraya kofuyordu. Horasan olaylarmda \aliyi, kaymakamı uyanyordu. tlgililcıi sıkıstımoıdu. Daha orta öğretimde bile, hastalıkların mikroplardan, eksik beslenme ve yoksul yaşama şartlarından ileri geldiğini öğretemiyorduk. Geri politikaeılar halkı cin peri peşine takmış, hastalık bunların eseridir deyip cami halkını oğretmenlerin ustiıne surüyorlardı. Bir cumhuriyet cocuğu olan \ali de. ortaokul müdüninü, öğretmenleri geri çekiyordu. Bu tutumla •avaşıyordu Necati. Neden ? ene borçlu, gene taksitliyiz. Neden? Yabaneı sennaye bir yatınp dort goturujor. Neden? Bir otomobilin yenisi yurdunda beş bin lira, burada eskisi alrmıs bin lira, neden? Aynı değerdekl bir ilâcı, yerli şirket 97» kurusa, yerli ozel teşebbüa 13 liraya, Amerikan firması 20 lira 29 kurusa satıyor, neden? Bir sişedeki 339*"kuruşluk, 19 lira 50 kuruşluk bu farklar somürii değil de ne? Milyonlarca sişedeki, milyar tane ilâçtaki fazla fark ne? Boyle bir ticaretin kafalarda ve gonullerdeki ortamını sürdürmek için sadece millî eğitimde 195064 arasında tam 12 tane Amerikan projesi uygulanıyor. Öğretmen yetiştirmeden, program gelistirmeye kadar karıjmadıkları alan kalmıyor. Değilse bu yurt, bu halk bu kadar yoksul olur muydu? Neden hizde fert başına yıllık gelir 2000 lira, onlarda 20.000 lira? Ve neden Necati böyle konuşmak gereğini duyuyor durduğu yerde? Fol yok, yumurta yok da, sömurü yok da... ve madem yok, bu öfke, bu sıirgünler neden?.. Doludizgin değisen bir dünyada bunlar da değişir: Surgüne devam! O on günlerde gerici akımlann son haddine varrfığı ve polıtık bır çehreye büründugunü gormekteyiz. Artık iyiden ıyıye çıban bası olan bu irtica hareketleri ve mânasız şahlanış gösterileri Cumhuriyet Turkiyesinde hiçbir zaman bu kadar ileri gıtmemışti Ov goygoyculugunu «anat halıne getırmıs bır ıktıdarın bu hareketlen korukleyıcı davranısları çıkarları \onunden ele ahnırsa gayet tabıidır bence Lâkın çunu belırtmek isterım ki" «Din elden gidivor, mini rtek ıciven komünisttir, Ccllât Ali xengin olacaksın» feryatları ve boyle davranı«lara yon veren bır anlavıs çoktan ıflâs etmıstır. Çunku saf ve tcmız halkımız ne kadar uvutulmağa çalışılırsa çalışılsın, onu uyandırmağa azmetmı? gerçck mıllıyetçi ve Ataturkçü gençlık hedefını bılmektedır. Erdal ALVN l • Keçıoren Köy Enstitiileri ve ImamHalip Okullan evrım Tarıhı Oüretmen) Savın Enver Kartekının vazılarını okuvup da vureğı sızlama yan bır avdın ojama^ Koy Enstıtulerının aım.ı ne ldı ve nere%e ula^mıstı7. Bunu blr kere daha gnzlerımızın onune v e fıkırlerımızın a\dıniığına açıyor. Dıyor kı: «Kdye nygvn ögretmen» Yuzyıllardır unutulmus V» 80 bır toplumu ortaçağ duzeyınderi çıkararak onlann uyanmasını, kalkınmasını ve lnsanca vaşa masını sağhyacak nıtelıkte çeşıtlı yonlerı olan bır «koy iıderı» anlamında ıdı Bu oğretmenler yalnız çocukları okutmak ve oğretmekle kalmıyacak. koy halkını sağhk, tanm ve teknık bakım lardaa da ye'ıştırecektı. Bu amaçla kısa zamanda 21 Kov Enstıtusü kurulmuş. Yarının çağdaş Turkıvesını kurmak üzere kultürlu, mıllıvetçı, teknık bıl gilerle donatılmıs .21000. köy öğretmeni ve sağhk memuru köyler de çorev almış Okur vazar orani bırden bire yukselmıs Yapılan plânlara göre «19401955» arasında Turkivede okulsuz ve öğretmensız koy kalmıyacaktı. Kısa zamanda urdumuzun en eldeğmemiş yerlerine serpiştirilen bu ülkücü öğretmenlerin sesi duyulmaya başladı. Binlerce kby birden okula, ışliğe, fidanlığa, arıcılığa, tavukçuluğa ve diğer ku ruluşlara kavuşturuldu. Bu muh tesem sese kulaklarımızı, bu eşsiz tabloya gözlerimizi ve gönüllerimizi çevirmeye vakit bulamadan yel aldı, su götürdu. imdi ümitlerimizı «Imam Hatıp Okuüanna» bağlıyalım. Olakı toprak ağalarına, tefecilere, yobazlara cennetin anahtarları ile öteki dünyada kadın lan davak viven bir devlet kur Gel zaman, git zaman «Öğretmenlerm ıhtiyaçları şu Eğıtımın hali bu. Yurdun ve halkın durumu da bu. Olanaklann kısalığmdan, butçe vetmezhğınden soz edıyorsunuz, kaldırın sömurü düzenıni, olanaklar çoğalır. Kamunun olması gereken gehrlen bütçeye akıtın. çok iş yapılabilir.» Bunlar siyaset olujor. Sanki Anaya*a yok. Sanki Anavasada duşunce ve söz özgüılüğuyle ilgili bir yirminci madde yok! Kılıç el pit Gyor.zaman adınazaman, Bakan Erzuruma geliTOS bir rapor verhorlar kendisine: D ukuk Devletının Temel llkesı butun Devlet faalıyetlerının ve dolayısı ıle fertlenn faalıyetlerının hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Bu uygunluğu ise yargı organları sa^iar. 1961 Anayasasına, hâkunler ve mahkemeler uzennde her turlu tesırleri bertaraf edecek hukumler konulmuj. mahkemeler surutme ve yasama orgam karşısında tamamıyle bağunsız hole getınlmış, hâkımlerın hakları teminat altına alınmış ve Du cnok satla Yuksek Hakımler KurJİu kurulmuştur. Yıne Anayasanın 132 tnaddesı «Hâkimler görevlerınde ba>ımsızdırlar. Anavasa\a, kanurıa. bukuka ve vicdanı kanaatiarına göre httkiım verırler» hukınunu koymuştur. Gorulduğü gıbı; cemıyetlenn temel unsuru olan Adalet tevzıı baska bır soyleyışle. mulkün temelı olan Adaletın dağıtımı Hâkımlere duşmektedır. Bir Hâkımın önüne gelen bır dâvâ konutunda hakıkatı ortaya çıkarabıimesı ıçın, yaylnız yasalan ı>ı bılmesı yeterlı değildır. Tum cla rak her yonu ıle yetısmış olması gerekır. Bugün Turkıyede Hukuk Fakültesı mezunuları, 2556 sayılı kanunun 3. maddesındeki şekii bır takım vasıfldra haız gorulu yorlarsa, ıkı yıllık bır sta] daneminden sonra Hakımlık mesleğıne atanmaktadırlar. Bız esas olaidk staj donemi uzerınde durmak ıstıyoruz. Yasalar ne kadar ıdeal olur'arsa olsunlar. tatbıkçısı belli yeteneklerden \oksun olursa, «ııieal» bırer ya^ılı belge halınde kalırlar. Muhım olanı bu yasalan cemıyet h<ı\atına aktarabılmektır. Tatbıkı oncmlıdır Bu durumda, bu yeteneklere sahıp olma bakımından staı dönemının ehemmıvetr kendılığınden ortaya çıkmaktadır Batı ulkelerının bazısında bu donem, fakulte oğrenım süresi ıcınde olup, fakulte bıtıren fert butun yönü ile tatbikatçı olarak vetışmektedır. »••••••••••••••••a Bazı ülkelerde ise staj er.stıtulerı kurulmuş olup. burdda staja tâbi tutulmaktadırlar. Bızde de bu ıkıncı yol benımsenprek musbet çalışmaların başladığını duymaktayız. 2556 sayılı Hâkımler Kanununun 2. maddesı adaylar yargıçkumpanyası 10 Mayıs 1968 tarihinden itibaren eski lık ve savcıhk sınıf ve dereceleIstanbul acentesi ARABOĞLU VAPUR ACENTELİĞİ rıne dahıl değıldırler. Bunlaıa LİMİTED ŞİRKETİ ile olan acentelik mukavelesini Devlet memurları aylıklarını tev hıt ve teadülüne daır olan 3656 feshederek yeni Istanbul Mıntıkası acenteliğine ^a\ılı Kanunun 11 dereceye tahsıs ettığı aylık venlır demekted.r GorulduRU gıbı dda\ldi Hukuiayin etmiş ve bu firma yeni işine fiilen başîamıştır. kı bakımınrian memur bimflarına dahıl olmadıkları eıbı hakım ve Böylece, sayın müşterilerimizin aşağıdaki adresa müsavcı sınıfına da dahıl değıldırracaatlarını istirham eder hayırlı işler dileriz. ler. Mesulı\et yonunden l>e ancak başkdtıp, katıp ve tutanak" ANADOLU DENİZ ACENTELİĞİ LİMİTED ŞİRKETİ katıbı olarak ıstıhdam edıldıklerı Rıhtım Cad. Çıracı SokaK No. 28/30 Rehan Han Kat 5 KarakSylttanbul zaman bunlann sorumluluğu gıbı Telg: ANADOLSHIPUtanbul Tel: 44 26 00 49 2116 49 69 67 Gece: 555285 sorumlu tutulmaktadırlar. Adav Teleks: ANADOLSHIP 169. ISTANBUL P.K. 905 Karaköy istanbul lıktan doğan sorumlulukları yoktur. H AMERICAN EXPORTISBRANDTSEN LINES İNC. NEW YORK ANADOLU DENİZ ACENTELlĞf LTD. ŞTİ'ni S O N UÇ (Ilâncıük: 6753) 5173 S tajın, staj enstıtülerinde tırılması en ıdealdır Bugunun şartlan ve mall kulfetı zorunlu olarak bu yola gldılmesını engelhyebılır. Ancak mevcut muessesenın duzettılmesı mümkündür. Şoyle ki ıkı yılhk adaylık süresi yıne kalmalıdır İlk yılı 2556 sayılı Kanunun adaylar hakkındakı hukumlenne uygun yürütülmeli, genye kalan bir yılı ise bulunduklan mahke melerde yargıç'ın denetımi altm da sınırh yetkı verilerek ba>sıt dâvalara bakarak fiilt yarşırlık yapabilmelidir. Nitekim avukatlık stajı yapanlar da belli sure sonunda bulunduklan avukatın gösterdigi basit dSvâlara (rirebil mektedirler. Adayhk süresi bitiminde muavın olarak tâvin. hukuk mantığı ile bağdaşmamaktadır. Kararı ke sın olan ve kürsüyü namına isgal eden ya yargıçtır veya değildır. Muavinlik ancak yukardaki sekil de düsünülebilir. Süre sonunda o kürsüve hiç oturmamıs bir insanı Anadolu' nun çesitli bölgelerine yollamak hiç te tutarlı bir iş sayılmamahdır. Yargıç Adayı Refik ER DAKTİLO BAYÂN ALINACAK Süratli daktılo yazan ve iyi Ingiluce bilen daktilo bayan alınacaktır. Müracaat: Turk PHILIPS T. A.Ş. Tel: 44 74 80 İLÂN Tıırizm ve Tanıtma Bakanlığından: BakanJ'ğım.z Turizm Genel Müdürlüğü, Fiziksel Plânlama Dairesinde çajıştınlmak üzere lısan bılir (İngilizca ve Fransızca) sekreterler alınacakbr. Ingilizce re Fransızca lisanları Ue stenodaktilo bilenler tercih edilecek ve ücret hususu yapılacak mülâkattan sonra tesbit edilecektir. Fazla bilgi ineyenler Turizm Genel Müdürlüğü, Konur sokak No: 6 Yenişehir ANKARA adresine müracaat edebilar (Basın: A. 507817309/5189) S | Bayan Sekreter Aranıyor j Ingılızce Fransızca u Türkçe lısanlanna bıhakkın vakıf SEKRETER DAKTtLO ARANMAKTADIR. Müracaat : Şahsen OERLİKON A. Ş., Tünel Perçemî: Sok. No.: 1115 KARAKÖY (llâncılık: 6743/517» I Hurda Kurşun Satılacaktır Gübre Fobrıkolon T. A. $. Umum Müdürlüğünden Özalp jandarma Satın Alma Komisyomı Başkanlığından: Birliğirniz ihtiyacı için bölük ve takım merkezlerine şartnamesınde yaalı miktarlarda 700 ton beş sınıf ıkmâl maddesi kapalı zarf eksiltrne usulü ile 24 Mayıs 1968 curna günü saat 15. de ihale edilecektir. Tümünün tahmini bedeli 17290 lira olup. gecici teminatl 1297 Uradır. Şartnamesi mesal saatleri dahilinde ANKARA. İSTANBUL. VAÎî J. Satm Alma Komisyonu Bşk. lıklarmda ve Komisyonumuzda görülebilir İsteklilerin ilk teminat makbuzu ve diğer kanunl vesaike havi teklif mektuplannı ıhale saatinden bir *aat evveline kadar Komisyonumuza vermeleri. (Basın: A. 4865 17048/5194) Pastörize sütlüdür Yanmca süperfosfat Fabrikamızda mevcut takriben T ton hurda i kursun Bankalar Caddesi Zafer Han kat 4'tekl Umum Müdürlüğümüz' ' den ahnacak şartnamesme göre satılacaktır. 1 Tekhflerin en geç 29 31968 günü saat 17'jr» kadar Umum Mfidürlfl| jtumÜM verılmesi ilAn olunur. OUdar lUklâm: 3T8) 5167
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle