17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE ÎKÎ r 30 Nisan 1968 CUMHURtTET Köy Enslilüleri ve sonrası Vatandaş Ahmet' in başma gelen . /Nisan/1940'ta Tfirkiye Büyük Millet Meclisinde (3803) sayılı Köy Enstitüleri Kannnu kabul edilmişti. Bn kannn köylerimizde, ilk öfretimi belirli blr süre içinde gerçeklestirecek ve köy hslkını her bakımdan kalkındıracak, köye uygun öğretmenlerle diğer meslek elemanlannı yetiştirmek amaciyle çıkarılmıstı. Buradaki «köye nyçun Sgretmen» deyîmi, yüzyıllardır unutulmuş ».80 bir toplomn ortaçag düzeyinden çıkararak onlann nyanraasını, kalkınmasını ve insanca yaşamasını saflayacak nitelikte çesitli yönleri olan bir «Köy Lideri» anlamında idi. Su halde bu öğretmen, yalnız çoeakları okntmak \e öfretmekle kalmıyacak, köv halkını da sağlık, tarım ve teknik bakımlardan yetiştirecekti. Onlara, uvçarhk ve dünya fidişi karsısındaki çörevleri kavratacaktı. Şüphesiz ki, bu kadar çeşitli görevleri olan yeni tip öğretmenin hem yetişmesi hem de bunl a n gerçeklestirmesi çok zor bir isti. Fakat; kanunun Köy Enstitülerine ve oradan yetişec«k elemanlara sajrladıfı çenis yetki ile plinlar, proçramlar tam bir anlayısla gerçekçilige dayanıyordu. Kanunun her maddesi ekonomik ve «osyal defismevi sağlavarak kövün kaderini temelden deçistirecek bir nitelikte idi. Kısacası bn kannn, Türk toplumnnun köklü bir uyanı« bavusmasını önı*örüyordu. "W2T öv Enstitülerinden çıkacak bu veni ele•* manlann kültürlü, devrimci, dinamik niteliklerinden baska onlann simdiye kadar yetisen öfretmenlerden en biivük ayırımı, köve elverişli teknik, tarım bilgileriyle birer uygulavıcı olarak yetistirilmelerinde ve köyün lorlnklanna davanacak bir güce sahip kıhnmalınnda görülmektedir. Bu köv öfrctmenleri, Kanunun 6. maddesi nyarmca öfretim ve ejitim eörevlerinin yanısıra. Enstitüde öğrendikleri köy halkına yararlı bir sanatı da uvgulayacaklar: avnca fidanlık, sebze bahcesi, fennî ancılık, tavukçuluk ve havvan bakımı icin örnek üretim verleri ktıracaklardı. Bunun icin Pcvlet. Köv Enstitüsünden yetisenlere, köve ilk sidişlerinde serekli sanat \e teknik âletlerivlp kosnm havvanı. araba, pulluk, fennî kovan tihi tarım: deniz kıyısındaki kövlerde çalısacaklara balıkrılık araçlan: kız öfretmenler icin dokuma teıeâhlart, diki? maklnaları gîbi gerekii avadanlıkları gağlamakta idi. k Bn elemanın basaruı Için Devlet ve Hiikumet onun vanında ve arkasında en büyük destek olnyordu. Enver KARTEKiN TATBÎKİ GÜZEL SANATLAR AKADEMÎSİ DEVRÎM TARÎHt ÖĞRETMENÎ Kahramanlar devriııin uııııı Şevket Süreyya AYDEMIR Tarihi insanlar ya • par ama, bu insanları da tarihin şartlan doğurur ve olaylar, şart ların neticesidir. Ama bu insanlar ve olaylar bir defa sahnede yer alınca, tarihin şartlanna ve akışına, karşılıklı olarak tesir ederler. ayın Samet Ağaoğlunujı daha ilk yazısında değindiği bir konuyu hemen cevaplandırmalıyım: Bir Üçüncü Adam var mı? Hayır, yok!. Çünkü Tek Adam ve ÎJrinci Adam, bir inkılâp devrinin önder simalarıdırlariöyle insanları, tarihin akışı içinde bir takım aartlar yaratırlar. Bu şartlar. böyle insanlara, toplumun kaderine topyekun müdahaleye imkân ve yetki veren şarUardır Bu şartlar, yüzyıllarda bir doğar. Fakat înkılâp yerini, sosyal bir tekâmüle bıraktığı zaman, meselâ Tek Şel ve Otoriter JJevlet nizamı çok partili bir demokrasiye ddndüğu zaman, Önder Kahramanlar da sahnedeki roüerini bitirirler. Nitekim Ikinci Adamın tkinci Cildinde, hattâ Atatürkten sonraki merhale, Kahramanlar devrinin sonu olarak adlandınlmıttır. cerasmı anlatırken ilk göze çarpan, izlediği metoddur. O olayları, daha çok şahıslann raizaç ve ruh hallerine baglıyor.» Fakat ben, izlediğim metodu eğer iyı tatbik edebilmişsem, bunun böy le olmaması lâzımgelir. Çünkü bence olaylar, şartlann neticesidir. Şahıslar ise, şartların yarattığı, fakat şartlar onlan bir defa sahneye atınca, bizzat şartlann akışına müessir olan varlıklardır. Gerçi bu sahneye çıkış ve topluma müessir oluşta, on ların eğilimleri, mizaçlan, karakter lerı hattâ simalarının görünüşü, göı lerinin reîıgi bile ayn ayn müessir dir Ama esas olan şartlardır. Nitekim Samet Beyin, 27 Mayıs th tilâlini bir «Dedikodular temeli» üs tune oturtmasına karşılık, ben bu ıhtılali şartlann eseri sayanm. ö y l e de isledim. O kadar ki, hattâ ihtilâlin lideri olmadığını, teşkilâtı olmadığmı, ihtilâl sonrası için programı olmadığını inceJemekle beraber, şartlann ihtilâle hazır olduğunu belirtmeye çahştım. Nitekim bu ihtilâli yalnız thtilâlciler değil. gerek iktidar, gerek muhalefet yöneti cıleri de beklıyorlardı. Bu gerçeği onlann nutuklarından aksettirdim. Yalnız bu arada şunu da kaydedeyım. Ağaoğlu bir 'Demokrat Parti macerasından» bahsediyor. Eğer aldanmıyorsam, ben Demokrat Parti ve ıktıdarı için Macerâ kelimesıni kıtabımda kullanmadım. Çünkü bu bir macerâ olarak gelişmedi. Kitabımda işlediğim gibi, şartlar bu iktidan hazırladı. Çanlar zaten onlar için çalıyordu. Halk Partisi tam bir ıküdar yorgunluğu içindeydi. 1950 seçimlerine giderken halka bir şeyler vâdedecek hiç bir sloganı yok tu. Harb içinde ve iyi bir kararla hazırlattığı Harb Sonrası Kalkınma Plân ve Programlarmı da bir tarafa itmışti, Kısacası Halk Partisı ıktidarının devTi bıtmişt;. Söz artık yeni bir hareketin ve yeni ınsanlarındı. Öyle de oldu... UJ. \ | ülâsa Demokrat Partiyi şartlar yarattı ve bu parti ülkede, bir ' takım sosyal çelışmeleri beslemek pahasına da olsa. yeni bir hareket dalgalandırdı. Sıyaseti halka götürdü.. Siyaseti memleketin en uzak uçlarma kadar ılettı. Yalnız Meclıste yeni adamlar değil. kentlerde, köylerde de sıyası liderler yarattı. Bu bızım tarihimizde bılınmeyen bir şeydi. tktisadi hareketli hk, toprağa yavılış, üretimin her alanda artışı. Kapitalist bir yönde ve Ticari Olıgarşi ile bir ihtiraslı or ta sınıfın gelıştınlmesı şeklinde de olsa, memlekette siyasi vatandaş ve ıktisadi vatandaş tipini sekillestirdi. Nitekim benım bu alanlarda ve çeşitli rakam tabloları ile de desteklenen tahlillerimi sayın Samet Ağa oğlu, bizzat Demokrat Parti tktıda rı lehine argiunanlar olarak kendi yazılarına aktanr. Ama ben bir de Madalyonun ters tarafını» veririm. İşte o noktada durmaz. Fakat onun asıl yanlış aksettirdiği nok ta. benim «Menderesin Zuhuru» kelımeleri ile ifade ettığim gelişmedir. sözde ve bu zuhuru halkm sevgiüsi olarak tasvirde yadırganacak bir şey (örmüyorum. Hattâ Tek Adam isim li eserime «Tek Adam» ismini vermeden önce münasip gördüğüm isim: Atatürk'ün Zuhuru idi.. rulusun faydalan blr dflsnnceye mak mümkündflr. Bütün bu çalışmalann yanı başında köyün iç yapısında da bazı defişiklikler göze çarpıyordu.. Köylülerin; toprak ağalanna, yobazlara ve tefecilere karşı totumian başkalasnuş; kendi kaderini kötüye götürmek istevenleri senneğe başlamıstı. Bu kunıldanış, buyük bir nyamsın ba^laagıcı idi. Köyün kaderi •» u davranış, mutlu azınlıfın yannlan için •• elbette büyük bir tehlike idi. Bu pdişle yobaz, köyde kimseyi aldatanuyacak; Toprak Ağa> sı köylünün sırtından geçinemiyecek; oy avcısı atını bildiği fibi oynatanuyacaktı. Oyie ise k » ranlığı sürdürmek için, Cmnhuriyetin ışık $etV ren bütün kaynakfarmı kurntmafe gerekti. ATATÜRK'ün ölümünden sonra lâik Türkiye'nin milliyetçi ve devrimci davranışlarını durdurmak için sinsi bir kuvvetin çabası başlamıştı. Çıkarcı düzenin Reri gelmesi için seriatçıhğın ve ömmetçiliğin kurulması gerekiynrdu. Köylünün uyanışun saglaysn Köy Enstitüler:ni kapatmak; onları bn dünva islerinden uzaklaştırmak için en iyi çâre idi. Bn düşünce, Köy Enstitüsü Kanununu çıkanrken onu ayakta alkışlayanlann arasmda 1946 da belirmeğe başlamıştı. ilk önce; Hasan ÂIi Yücel, Hakkı Tonçuç, Rüştü l'zel gibi bu toplum uvamşmm raratıcı \e uyjfulavıcılan olan büyük değerlerl kötülemek le işe giriştiler. Daha sonra Köy Enstitülerinin proeramlannı degiştirerek onlan. yalnız tahta ile tebeşir arasmda ders yapan klâsik birer «Mektep» haline çetirdiler. Oradan yetisenleri köylerinde başladıkları islerinden ayırarak sürgüne fönderdiIer.. Artık, kanun defiştirilmiş, köylerdeki halkı uyaran. onlara yurt sevgisi, milliyet duypusu, dunya görüşü kazandıran devrim bekçileri sehirlere aunnustı. Devlet ve Hükümet bu defa; Köy Enstitüsünden çıkan ö^retmenjerin vanında deJÜ, kar. şısuıda yer almıştı. Her çeşit destek ve vakınlıktan yoksun, araç ve gereçsiz bırakılan bu iilkücü öğretmen bn defa diliyle, kalemiyle kendini ve inancını savunmaya basladı. Köylere onlann yerine; halkı nyustnran, gelenekçi, ümmetçi düşüncelere saptıran, sömiirü düzenini yaratacak kisileri getirdiler. Arkasmdan Halk Evleri kapatıldı. Cumhuriyetin eserleri birer birer sarsümaya, yıkılmaya başladı. En sonunda o çünden bu pune geldik. Soda boğulan at S S •••> ••*• •••• •••• Ama bir zaman bir kahramanlar devri ve bu devirde bir Tek Adam vardı. Görüj, karar ve irade öncülüğü onundu. Bir tkinci Adam da vardı. Tek Adamın karar, irade ve öngörüşlerini. birinci plânda hayata tatbik eden Adam. Ve sonra nice adamlar... Ama Ikinci Adam bu yerini ve yetkisini, Tek Adamla olan ayrılmaz kader birliğinden aldı. Bu kader birliği. Milli Mücadelenin o tek.birli, tehlîlli, yeşil bayraklı kor. kunç iç isyanlar günlerindeki Genel Kurmay Başkanhğından başlar, Garp Cephesi Kumandanhğına, Mudanya ve Lozana, Ankaranm Başkent oluşuna, Saltanatm, Hilâfetin ilgâsına dayanır. Ve sonra, bugün hepsi de ne kadar yıpratılmıs olursa olsun ve o zamanlar ona hayran olanlar, sonra ona ne kadar cephe aimış bulunurlarsa bulunsunlar, bir sıra İnkılâp kanunlarına ve hamlelerine kadar bağlanır. Ama ne var ki Atatürkten sonra Tek Şef, Tek Parti ve Otoriter Hükumet sistemi sona erip de inkılâp yerini Sosyal Politik bir tekâmüle bırakınca, Kahramanlar Devri so na erer. Fakat Ödnci Adamın, tarihin akışı içinde gelişen tkinci Adam lık vasfı, ondan geri alınamaz. Gene bu tarih içinde onun yeri ve hâtırası ile beraber devam eder. gider. Üçüncü Adama gelince, bizim înkılâp tarihimizde görev ve sorumluluk alan mücahit saflan elbette var. Ama bir Üçüncü Adam başka vasıflar ister. Kahramanlar devrincTen sonra yeni bir kahramanın doğuşu ise, toplumun hayatına Topyekun bir müdahaleye imkân verecek şartların yeniden doğmasını icabettirır ki, bu da bir inkılâp kurdelasının yeniden dönmeye başJaması demek olur. Sonuç ğer 1940 da başiayan bu olumlu hareket dnrdurulmasaydı; memleketunizin bugünkfi durumu daha baska olacaktı. Milletçe, içinde buİunduğumuz çıkmazlara düşmeyecek, boynumuzda az celişmişliğin yaftasmı taşımayacaktık. Bugiin, sayıian iki milyonu sşan Türk yavmsu okulsuz ve öğretmensiz kalmayaeak; bütün k5vlerimiz ışığa kavnşacak, bir araba tekerleğini onart mak için ıcasabaya taşınan köyl" bunları okuluo işliğinde )&pabUectk, ornjanlar ypk olmaktan tcurtulacak, »üzlerce çocuk bu devirde kızamık vözünden ölmeyecek, halk sömürülemiyecekti. Her köy, Cumhuriyetin \e devrünlerin bekçileri olan ülkfîcü elemanlann çoğaldıği birer kültür merkezi haline getecek; bunun somıcunda da ekonomik düzeyimiz yükselecekti. O zaman Türkiye; XVIII. jüzyılın sömürülmek için yabancı devletlerin i?tihasını çeken bir ülkesi deçil, kalkınma çâreleri arayan milletlerin özendiği bir rarlık olacaktı... Yabancı kapltalizmin pençesine düşmeyecek, saldıran seriatçıhğın, aldatan komünizmin etkisindcn kaygı duymayacaktı. Köy Enstitülerini kapatanlar, bu memlekrte Damat Feritierden, Şeyhül tslâm Dflrri ZadeHerden daha çok ihanet etmişlerdir. Köy Enstitüsünden vetişenlerin ve TürkHüğÜT yiiz akı olan bu kuruluslarda çalışanlann vatanseverliklerine, millî duyenlanna re doğru söz.'erine tahammül edemiverek onlan yerden yere çalanlar; Anayasayı ciğneyerek Yassıada'da hesap verenlerden daha büyük suç işlemişlerdir. ^ " öyü okuldan ve öğretmenden yoksun tnla•"• rak, meydam \obazlarla çıkarcılara bırakanlar; Kurtulus Savaş>mıza, Curahuriyetünize, Devrimlerimize ve ATATÜRK'e karşı olduklannı açıkça göstermişlerdir. Türk Mflleti bunlan affetmiyecektir. H Neler yapılmişti annnun eösterdiii amaclar. kısa, sürede ırerrekle'îme voluna jirmisti. tlk denemelerden sonra vurdumuznn resitli bölçelerinde el defmemis topraklar üzerinde birer «kiiltür ve köv tekni^i vuvalan» olarak 21 Köy Enstitüsii kuruldu. Bu Enstitülerde kız erkek binleree köv çocnfn. fcdyitn kadcrini detfştimtek, vannın çafdas TürkiveVni kurmak iiıere vetistiriidi. Kısa bir sürede kültürlü, milliyetçi. iilkücii. teknik bileilerle donatılnm «31000» köy öjretmeni ve saŞlık mrmuru köylerde »örev p'dı. B i n l e r c köv oknla. işlife. örnek savılaeak öğretmen evine, fidanlıga ve diğer knruluslara kavnstnruldu. Buradan, daha küçük köylerde çalışmak üzere kuıslarda yetiştirilen «Eğitmen»lerin köye fitmesi i!e bu köylerde okuryazar oranı birdenbire artmava başladı. Memleketimizde 19331934 Sğretim yıbnda çofcu yıkıkdökük ancak (5000) kövde okul ve (6786) köy öğretmeni vardı. Bu sayılara ancak 125 yılhk bir uğraşmadan sonra ulaşılabiltnişti. Köv Enstitüleri örgütünden yetişenlerle 1946 • 1947 ö'sretim yılında işlikleri ve evlerivle yeni yapı olarak köy oktılu (13.000), köv öğretmeni sayısı (30.000) olmuştu. Aynı yıllarda köv okullannda okuyan ÖğTenci sayısı (380.000) den (1300.000) ne yükselmişti. Aynca, bölffeleştirilen (7300) köy sağlık memurnna kavuşturolmustu. Yapılan plânlara göre (19401955) arasmda Türkiye'de okulsuz ve öğretmensiz köy kabnayacak, bu yeni akıncılar, yeni Türkiye'yi kuracaktı. Yalnız bu sayılar üzerinde durmakla, bu ku ayın Samet Ağaoğlu eleştirmelerinde, benim Demokrat Parti tarihini, aşağı yukarı daha Atatürk devrinde başlamış büyük bir sosyal değişikhk eğilimini ihmal ederek, daha ziyade bir Bayar Muam ması, bir Menderesin zuhuru ve bunlann çevresinde bazı yeni adam ların politika hayatına girmiş bulunması gibi olaylar ve bunlara bağ lı kulis faaliyetleri ile izah ettiğim iddiasmdadır. Ama Ağaoğlunun bu sözleri. onun bizzat benim kitabımdan alıp, kendi yazılarına aktardığı önemli iktisadi gelişmeler ve siyasetin halka maledilişi çabalan ile çelişir. Kaldı ki kendisinin, daha Atatürk devrinde başiayan gelişme Ier dediği oluş, tkinci Adamın bılhassa ikinci cildinde, büyuk bahıslar haluıde yerahr. Tek Sef, Tek Parti ve Otoriter Hükumet rejiminin istihâleleri, Halk Partisinin. tarihi mis yonunu yitirışi, «Atatürkü devam ettirmek ve Atatürkü ikmal etmek» bahsmda işlediğim olaylar, yani bu devam ve ikmâl görevlerinin yerine getırilememesi suretiyle <Çanlarm artık Demokrat Parti için çaldıği» bahsı, benim kitabımın önemli ve oldukça derin tahlilleridir. Bunların üstünde durulmalıdır. Bayar Muammasına gelince, evet bugun de bir Bayar muamması vardır. Ve henuz aydınlanmamıştır Bayarın, Demokrat Partinin âkibetindeki pa yı henüz işlenmemiştir. Ve bunu bir gün Samet Ağaoğlu ve arkadaşlan işlemezse, yann daha başkalan, ama belki de eksık olarak işleyeceklerdir. Bır gun bir Kara Kuvvetleri Kumandanı Cemal Gürselin,'kendi Vekiline Celâl Bayar çe kilmelidir» diye mektup yazabilme si. hattâ saygıh da olsa bir ültimatum verebilmesi için, Celâl Bayann icraatında ve tutumunda, çok şeylerin dikkati çekmiş olması lâzımdır. Suyu geçerken at değiştiril mez ama. eğer bu yüzden at sulara kaptırılırsa, bu da düşünülecek bir sonuçtur. Kaldı ki bu sonuçta, DJ>. Meclis Gmpunun, Adnan Menderese 1957 den sonra, aşın ve kayıtsız şartsız kader bağlayışımn da bir pa yı yok mudur? Yani acaba Demokrat Parti. Bayar ve Memlereai * » . kunulmazlar halîne getırmekle, biı zat demokrasi kavramını zedelemiş olmadı mı? Vatandaş Ahmet'in babadan kalma bir eski evi var. Gel zaman fit zaman, nasıl olmuşsa olmuş, evin bulundufu arsa değerlenmiş, önüne koskocaman bir cadde açılmış, Bu eski evceğizin daba da kıymetleneceği, hattâ milyon edeceği zamanın açıkgözlerinden Bay Muteber'in gözünden kaçmaz. Bay Muteber zengin mi zengin.. Hangi bankaya el atsa kredi tümen tümen.. Siyasi nüfuz deseniz, ohooo... Bay Mnteber bir telefonla memnr kovdnrnr, komiser sflrdnriir, öğretmene kıydınr... Ankaranın Bakanlıklannda tıklattı mı açılmıyacak kapı yok. Bay Mnteber, vatandaş Ahmet efendiye der ki : Ahmet efendi, gel senin evi degerlendirelim.. şunn bana sat! Yooo, diye itiraz eder Abmen efendi, hem bâtıradır, hem de çolnk çocnfa kalsın isterim. ö y l e y s e ortaklasa bir apartman dikelim şnraya .. Nasıl? Arsanın imar dnrnmunn incelettim. Dört kata müsaade veriyoriarmış. Belediyede adamımız var, ben bunu altı kata çıkartırım; bir de çatı katı, etti mi yedi! Sana iki kat veririm, bir de cadde üstünde dükkân... Va mı bunun baska yolu? Vatandaş Ahmetin içinde bir şeycikler kıpırdamaya baslar Emekli bir öfretmendir kendisi.. Nicedir şöyle küçük bir kitapçı dükkânı özlemekte.. vitrinlere renkli renkli yeni yayınları dizse, her okul mevsiminde dükkân cıvıl cıvıl öğrencilerle dolsa... Ama sermayeyi nereden bulacak? Mnteber bey sıp diye anlar vatandaş Ahmet'in gönlünde bir aslan yattıgını... Bira» kurcalayınca, vatandaş Ahmet tasarılaruiı anlatır. Mnteber bey : Bnndan kolay ne var! Ben sermayeyi veririm, dükkâna ortak olnruz, bir de mnkavele imzalarız, bazı şartlarım olacak tabii.. Nasıl? Muteber bey ciddi bir eds ile : Dükkânda satılacak kitaplar terbiyevî, dini, ablâkî olmalı.. Son zaraanlarda zararlı yayınlar aldı yürüdü. ö y l e sol yayınlarıymış, gosyalist yavınlanymış istemem. Dini neşriyat, Nurcu neşriyat, Süleymancı neşriyat, karınca duası, her sey satabilirsin.. Bir de sportoto bâyilifi alırım sana.. Ondan sonra kekâ!.. Vatandaş Ahmet efendi, Bay Muteber ile konustukça ötrenir ki, bu iş pek derindir. Bay Muteber yedi katlı apartmanı babadan kalma arsaya dikecektir ama, gerçekte bu is sivasidir, çünkü Bay Muteber komprador partisinin ıleri çelenlerindendir. Beledhe Meclisinin varıdan fazlası Bav Muteber çibilerle doludur.. Tedı katlı apartmana ımar ruhsatı almak için nüfuz ticareti yapılacaktır. Bankalardan kredi avnı yolla elde edilecektir. Buna karsılık Bav Muteber, apartmanın bir katını Komünizmle Mücadele Dernefine, bfr baska katını Amerikan Dostluk Dernegine, ve alttakı dükkânlardan birini de partinin sokak kabadajılarından birisine kiralıyaeaktır. Vatandaş Ahmet efendi, kitapçı dfikkânına Atatürk'ün resmini asamıyacak. devrimct yavınları satamıyacak, sağcı gazeteleri \e derfrileri kapının önüne dizecektir. Vatandaş Ahmet efendi «Havır» dedi bn işe .. Sn yukarıda anlattıgımız hikâve aslında çesitli olaylara uygulanacsk bir semadır. Meselevi daha da büvüttüîiimüz zaman vatandaş Abmet efendinin babadan kalma evi bütün Türkive, \e arsası bütün Türkiye toprakları olabilir. Bize ortaklık teklif eden, kredi açan nice Muteber'in de eırtlajına kadar sivaset yaptığı ve Tflrkiyevi ideolojik bir sartlanma\a düsürmek istediği açıktır. Bunun son iki o'rnefini förelim : 1 Geçen haftalar içinde bizım «ivasi iktidar, Federal Almanya ile 175 milyon marklık bir kredi anlasması imzalamıstır. Ru kredi Türkiyeye kapitalist ideolojinin ihracı sartiyle verilmistir. Nitekim anlaşmayı imzalayan Alman heyeti başkanı açıkca söylemiftir bnnu : « Federal Almanya Hükumeti özel sektörün çalışmasına öncm vermektedir. Türkiyenin kalkınmasında ozel sektor, kamu sektoründen daha faydalı olacaktır.» Aynca aynı zat, Elbistan'da linvit vatakları üstüne Alman jfologlannın çalıstıjını bildirmistir. Amerikanın Avrupa şubesi olan Alman kapitalizmi iste bövlesine eirivor Türkiyeve . 2 Karadeniz bakır tesisleri üstüne aynı ovnn dönmektedir. Bn tesisler için Amerika, önce ^üzde 51 hissesi Amerikan kapitalistinin olmak üzere ortaklık teklif etmis, Türk milliyetçi memur ve nzmanlar bn baskıya direnince : « öyleyse kurulacak tesısın yuzde 51'i kapitalistlerin olmalı ki 5 L5 milyon djjlârjtredi acalım» demisierdlr. STürkîyede özef sermayecîTer takımı Âmerikava bağTı~"oldnğnndan, Karadeniz bakırları üstüne kapitalizmin kontrolü ve sömürüsü kendili^inden oturacaktır. Süleyman Demirel iktidarının baskı»iyle bu teklife evet» dennıis, ve vatandaş Ahmet efendinin babadan kalma bakır madenleri Bay Muteberlerin eline tevdi edilmiştir. Efendiler, Türkiyeyi dıs merkezlere işte böylece bağlıyorlar; bn nsul yeni değildir. Osmanlı Devletini de böyle bağlamışlardı. • TanzimaHan beri mi? ğaoğlu •Demokrat Parti hareketini, bu memlekette tanzimattan bu yana, çağdaş kavramla ra göre bir devlet ve bir mille» ol ma cabalannıo büyük bir merbalesi» J olarak kabul edıyor. Samet beyd» •, bu gdrüş, bir taraftan da bir baba mirası olarak gelişmiştir. Çünkü ba bası rahmetli Ağaoğlu Ahmet beyın de bu konuda gdrüşü buydu. Ve ben bu gün oğlu ile olduğu gibi, nice yıllar önce ve gene bu sayfalarda rahmetli Ahmet Ağaoğlu il« de bu konuyu böylece tartışmışızdır (1), Hem şu oldu ki, bu mücadelede siperleri ben kaybettim. Benim savunduğum ve o zamanki Halk Partisi programmın ve Anayasanın benimsediği tnkilâpçılık, Halkçılık. Devletçılık, Özgür Milliyetçilik gibi prensipler, simdi Batı anlamında kîâsik ve özgürlük bahasmda çok zedelenmiş, sosyal yapıda çok çeliş meli bir düzene inkilâp etti. Bu çelişmeler nereye varır bilmi yorum. Ama yann Türkiye bir takım sosyal sıkmtılar içine düşerse, bunda Demokrat Partinin yoğurduğu hamurun büyük bir tesiri olacak tır. Bu noktada biraz duralım. A • J J j j • Menderesin zuhuru vet. Menderesin zuhuru bahsına gelınc» Ağaoğlu, bu sozü ve tâbıri sert bir tepki ile karşılıj'or. Zuhur kelimesıni, meselâ Deccalın zuhuru gibi kötü mânâda kul lanılan bir kelime olarak alıyor. Halbuki Osmanhcada Zuhurun büyük bir mânâsı var. Meselâ Sahipzuhur kelımesini Samet bey bilecektir. Bu bakımdan Atatürk de bir Sâhipzuhur'du. Nitekim 1927 de Istanbul zıyaretınde meselâ Ikdam gazetesı onu, bir Sâhıp Zuhur olarak selâmlar. Zuhur'un Fransızcadaki Emergence ve tngilizcedeki Emergency kelımelerinın karşılığı olduğunu, bu dılleri çok iyi bılenler teyıd ediyorlar. Bernard Lewic'in Yeni Türkiye hakkındaki eserınde, Turkiye ile liderlerı için bu Emergency adı kullanılır. Kald) kı benım kıtabımda Adnan Menderesin Zuhuru da «Halkm Sevgılisı» olaraK çıkış ve yükseliş şeklinde uzun uzadıya tasvir edıhr. Halkm sevgilisı. elbette Deccal veya Eşkiva demek değildır. Hâlâsa ben bu E VEFAT İtalya'da 15 gün e\r\'el bir yol kazasmda ağır yaralanan s Metod bahsi ayın Samet Ağaoğlu eleştirilerine girerken şunu kaydeder: «Aydemir Demokrat Parti ma Emin Vafi'nin Verona şehri hastanesinde yapjan tedavi ve bütün ihtunamlara rağmen pazar günü vefat ettiğim teessürle bildiririz. Cenazesi yurda getırılmek üzeredir. AİLESİ Yüdız: 304/4541 MEVLIT Merhum. Maarif Nazırı Zuhtu Paçanın kızı, emekli Yarbay Agah Perin'ın eçı, Semih ve avukat Tarık Perm'in valdelerı G Ü L E R B E N G I YARIN : Bugünkü nizamın mayası dün yoğuruldu Ue NEJAT EBCİOĞLU Evlendiler. 26 4.19«8 Beyoğlu llâncıllk ... /4536 GÜNÜN KUNASURINDİ aziz ruhuna ithaf edılmek U2ere, Kızıltoprak Zühtüpaşa camıinde 3 Mayjs Cuma gunu ikmdı namazından sonra Mevlıt ve Kur'an okunacaktır. Arzu edenlerın tesrıflerı rıca olunur. AİLESİ Cumhuriyet 4537 AFİFE PERİN Hanımefendinin ucuzluk... Ö LÜ M 22.50 Lira 65. Lira 3 0 . Lira 70. Lira 5 0 . Lira 35. Lira 115, Lira 8 5 . Lira Merhum Müher.dıs İrfan Elti ve Fitnat Elli'nin oğlu, eski Ankara Milletvekillennden Übeyde Elli'nin eşi, Can Elli ve Serap Özbaşar'ın sevgili babaları. Bıhzat Keskin ve merhum Dr. Cevat Elli'nin kardeşleri, Keriman Elli ve Doktor Asım , Özbaşar'in kayınpederi, Demir, Sedef, Tunç Özbaşar'ın ve Übeyde, Mine, Nihat Elli'nin büyükbabalari, Kemal, Şirzat ve Ali Keskin'in dayılan, Halit, Sabri ve Macıt Sirel'ın enisteleri eski Beyıxıt Baçkonsolosu , Ipekiş Şifon Emprime 1968 Yün Terrylene Simli Brokar AkTek Ipek Trevira °O1OO Yün Nadide Tayyörlük Poliester Emprime Su geçirmez Hazır Terrylene Pardesü Hazır Poplin Pardesü 28/4/1968 günü Hakkın rahmetıne kavuşmuştur. 30'4/1968 salı günü Hacıbayram Camiinde öğle na/nazı kılındıktan sonra Asrî Mezarlıktan toprağa verılecektir. AİLESİ Tanrıdan rahmef dileriz. Cumhurivet 4535 N İ H A T E L L İ Emprimeler Kefenler Pamuklular GELMİŞTİR . J " JADROLINIJA " Şırketıne aıt tekmil konforlu, Aırcondition tertıbath, yüzme havuzlu, 5465 gros tonluk luks Fütriye KARASU İle Güngor TF.KİN evlendiler 29 Nisan 1968 Istanbu! I Milyon Çatal, Bıçak. 700, BinKekve Rol Ekmeğî Zarfları Yaptınlacakhr tşin muharamen bedell 133.000. TL. olup son teklif vertarihi 8/5/1968 çarşanıba günU saat 15.00 e kadardır. Şartnamesi Ortaklığınuzm Taksim, Gümüşsuyn DUmen sokak Giimüşpalas Apt. d a Levaara Müdürtügünde görülebilir. me TÜRK HAVA YOLLARI A.O. Bir kızumz eldu Adınl ECE ZKYNEP koyduk. Akrat» v« dostlar» duyururuz. Haeer Burhan Önenç 28 Nisan 1968 Zeynepkâmil Tel: 11 2180 ANKARA Tel: 22 29 74 Suitanhamam bttobul Reklâm; 3083/4531 m/v "DALMACIJA" Yolcu ve Yük Gemisi, 17 Nisan 1968 tarıhınden ıtıbaren Venedik Rfjeka Split Dubrovnik Pire ' Beyrut Famagnsta Rodos Istanbnl Pire Dubrovnik Venedik arasında muntazam seferlermde Istanbul'dan her 15 günden Perşembe günü hareketle yolcu dövizli ve yuk kabul eder. Mütemmim malumat için : DABKOVÎÇ ve ŞKİ. Vapur Acenteıl. P J t 389 Karaköy Tel. : 4917 08 Telex : İST. 345 f î l â n c ı l ı k 6486/452B) Cumiıuriyet 45X6 (Basın: 14497/45U) Cumhurly«t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle