19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖRT Sl Mart 1968 CCTIHTTRÎYET «Türkiye bizim iç işlerimize lıarişmasın, Y1LMAZ 'in Röportajı EY KIBRIS... cemaat meselelerini bıraksm, aramızda hallcdelim» "Ankara isterse dâvayı halleder,, iç işlerimize karışmasın'... Cemaat meselelerini bıraksın kendi a ramızda halledelim!.. Lefkoşe'de, politika ile meşgul olan soydaşlarunızdan çok defa duydum bu sözleri... Yani, «Siz hiçbir tarafı tutmayın, kozumuzu aramızda paylaşalım> demek istiyorlardı kısacası! Ama o laman ne olurdu? Bir avuç polltikacının ihtlraaı bir büyük dâvayı nereye götüriir? Yeşilaadnın varlıksız Türklerini nasıl büsbütün sıkınülı duruma sokar? Kumlarm kucsgına diisürür? Bunu kimse düşünmüyordu!.. Esasen, Lefkoşe'de günlük siyasüerin aralannda anlasamadıklan, Incir çekirdegini doldurmayan konulardı.. Ve hiçbiri Kıbns'ın gelecji ile ilgili degildi'.. Paylaşamadüdan ise, eski dostlar arasındaki üçbeş iskemleden ibarettü.. 45 mületveküliği (maaşlan 75 şer sterling), 9 Bakanlık, ı Başkan, 1 de Başkan Yarcümcıilğı, biraz daha artırılsa herkesin gon lü olur muydu bilmem?.. Fakat mutlaka yeni yeni insanlar, taze lsteklerle çjkarlardı ortaya... « Türkiye, bizim aşlannın seviyesinde ödenmeye baslanmıştı. Türkiye'nin yardımım, 200 milyon liraya çıkarması neticesi olarak'. Zaten; göçmerüere yardım, sağlık işleri, Milli Eğitim ve mücahıt maaşlan için Cemaat Meclisinin elinde hiçbir tahsisat, hiçbir gelir yoktu ki, Ankaranın yardımından başka!.. Adadaki 120 bin Türkten yıllık gelir vergisi 40 küsur bin sterling toplanacağı tahmin edilmiş, ancak, 3700 sterling tahsil olunmuş Birleşmiş Millelterin ne temsilcisi, ne arabulucusu ve ne de mahkemeler kıünı kıpırdatmıyordu yapüan mtiracatlar karşısında... Yok nedir bilmeyen toplumun çilesi! Ingiliz idaresi altındayken, vergi vermeyen, askerlik yapraayan, aşagı yukarı Britanyanın hayat sevzyesine yakın bir yaşama öiçiisti olan Kıbnslı Türkler alışa tısı ile Anadolu köylüsünü pek tanımayan Yavru Vatanın Türkleri acı acı yakmıyorlardı durum lanndan... Maaşlar çok az.. Yetmiyor.. Geçinemiyoruz... Anavatan bizi iiimal ediyor diye... Teşekkür edenler, «Sağolsun Türkiye şu sıkıntılj halinde bizi düşünüyor.. Onlar para vermese halimiz ne olurdu?» diyenler de vardı. Ama bunlar ekseri, büyük şehirde ve kasaba merkezlerinde değil, köylerde yaşayan, nakikaten fakir olan soydaşlanmızdj... Komuta altında olan mücalıitlcr zaman zaman intizam içinde Lefkoşp sokaklannda yü rüyüş yapmaktadırlar. Fotoğrafta, bir mücahit böiüğünü Saray Otelinin önünden seçer ken görüyorsunuz. «Türkiye isterse dâva hallolur» Eee .. «Türkiye bizim içişlerimize karışmasın, cemaat meseleIerini kendi aramızda halledelim. Kozlarunızı paylaşalım.» Sonra... Sonra, «Türkiye yardım etsin... Bizi ihnıâl etmcsin.. Maaşlan mızı tam alalım. Beş yıldır terfi edemedik... Eğer bu durum olmasaydı. 30 paund fazla elimize geçeoekti her ay!..» Bunu söyleyen .. Bunu düşünenler bile vardı konuştugum seyyar politikacılar arasında!.. Ve her geçen gün fikirlerini etrafa aşıhyorlardı.. Ama, Yeşiladanın birçok uzak köşesinde duyduğum şu sözler bana daha önce söylenenleri unutturuyor, yüregime su serpiyordu: « Türkiye isterse Kıbns dâvası hollolur. Bütün ümiditniz anavatandadır.. Zaten onların sayesinde vaşıyoruz!» Lefkoşe kahveleri işsizlerle dolndur. İşte sıcak bir havada tavla oynayarak vakit öldürmeğe çalıjan bir mücahitle arkadaşı... tu. Yani adam basına 50 kuruş vergi düşmüyordu bir yılda!.. Makarios, dolaylı olarak aldıgı yüksek verginin tek kuruşunu bieim bölgeye harcamıyor. Kıbns Cumhuriyetinin bir kısun vatandaşlarını insanlık dışı bir anlayışla bütün medeni ihtiyaçlann dışında tutuyordu. 400 milyon sterlini geçen Yeşiladadakl mallarının gellrinden de yararlanamıyordu Türkler... Çünkti, çogu Rura bölgesinde olan bu binaların, bu topraklann kirasını Rumlar ödemiyoriardı. Liseyi bitirdim.. Ne iş yapıyorsunuzî Mücahidim . Mesleğiniz?.. Mücahitlik işte!.. Ayda kaç sterling ahyorsunuz? 15 sterling! Peki dışarda bir işte çalışsanız ne kazanırsmız? îş yok ki, iş nerede?.. Üniversiteye gitmek için sıra bekliyoruz!.. Eskiden sizin gibi bir genç ne kazanırdı? 6070 sterling en aşağı kazanılırdı bu adada!. Konuştugum genç bir mücahitti. Ondan daha başka şartlar içinde olanlan, eskiden bir mesleğe sahip bulunanları vardı ki.. Artık çalışma güçlerini kaybetmeye başlamışlardı. Vaktiyle 100150 sterling kazanan bir marangoz şimdi 4,5 jildır askerliği sırasında 1520 sterling ahyordu ayda... Ailesini böylece yeni bir bütçenin içine sokuyordu. Bunlardan iyice bedbin olanlar başka iş yapmak istemiyor, boğaz tokluğuna kazanca razı «Ya askerlik biterse.'» diye kötü kötü düşünüyordu!.. Bu ne hesap bilmezliktir... öie yandan, genellikle hali vakti yerinde olan Kıbnslı Türk leri bir düşüncedir almıştı. Cemaat in sonu nereye varacaktı böyle? Zaten yıllardan beri çok kimse evini, malını toparlayıp Ingiltereye göç etmişti... Türkiye'ye yerleşmeyi arzu edenler de vardı ama, galiba bizim kanunlar buna müsait değildi. Mesela, bir Kıbnslı Türk, Istanbul bankalanndan birine 100 bin, iki yüz bin lira yatıramıyordu. O zaman ne oluyor? Adam parasını Kıbrıstan çıkarmaya karar verdiği için, bu defa Londraya gönderi yordu.. Varı; uu, ne yapıyor, ne ediyor her konuda zarara girmekten bir türü kendimizi kurtaramıyordukl.. Bırak getirsin parasını, bırak satın alsın evinl!. Bu ne hesap bilmezliktir?. YARIN: Izzct Daymın anlattıkları 1 1 2 3 5 6 7 2 3 4 6 6 7 Cemaat Meclisinin ödediği maaşlar 1963 yılındaki kanlı olaylardan sonra bizirakiler tamamen kendi Kabuklanna çekilmişlerdi. Makarios, teşrii görevde bulunanların, Türk memurlann hepsinin aylıklarm kesmiçti... Böylece binlerce insan açikta kalmış, kendilerine cemaat meclfeindlen maaş bağlanmıştı. 1lerde Rum hükumetinden alındığı takdirde iade etmeleri kaydıyla borç şeklinde veriliyordu bu paralar. Örneğin; ayda 40 sterline kadar aylığı olan memurlar tamamını, 80100 ve daha fazlaları kademeli bir şekilde »o 50 sini, »« 60 şını ahyorlardı. Bu yü ise, 1963 ma Boğaz tokluğuna razı olanlar Lefkoşe'de bir barikatın iki ev gerisindeki damm üzerinde nömadıklan bir sıkıntının, yoklubet tutan mücahit, bakınız neler ğun içine düşmüşlerdi. Namlı lnsöylüyor : güiz sigaralan, Ingüiz kumaşları, ince ipek gibi tuvalet kâğıtla Vaila biz bu işin nasıl halrı, viski, Neştkafe ve en medenî ledilece£ini bilmeyiz! Vur dermutfalc öıtiyaçlan, çeşît çeşlt ler vurrmı» Dofmanı bırakma ekmekler... Çukulatalar, Dünyaderler bırakmayız.. Benim anlanın her tarafından gelen ithal eşdığıma göre; Kıbns meselesini yaları arasında yok nedir bilmehükumetimiz bilir. E6er, Ankarayen bir topluluğun zaman zaman daki büvüklerinuz Hükâmet, isbunlardan ve hele paradan mah terse Makarios yatar. Tolu yok rum olması ne demektir... başka, biter bu iş.. Onlar ne fşte bu ârızalı hayata 4,5 yıl derse o olur bu adada!.. dır katlanan ve fakat, bizim Siz hangi okuldan aynldıdertli Anadoluyu, Dogusu ile Ea nız? Ofi 25 06.30 07.00 07.05 07.30 03.00 07.45 08.10 08.10 09.00 09.20 10.00 10.05 10.25 10.45 11.10 11.15 12.00 12.20 12.30 Acılıs. üroeram Gıinavdın (I) Kbve haberler Gunavdın (II) Haberler ve hava durumu Ankarada bjeün Sahah mü?.lği Ovun havaları Diıılpvici istektprl B Aksovdan sarkılar Dinlevici isteklerl Ara haberler. ilânlar Maep.zitı M. Gecevatmazdan turküler Levleâin ömrü Bİ2İ dinler misiniz? Dileklerimiz Sectiklerimiz Gecen hafta Hafif müzi!t Yurttan sesler 8 9 nı ' rim rL T HTH H:• İT ngj i ı i[m\ MM 11 •>«S«««B 1 1M i ı l \m • Ljn • 1 n 1 8 9 10111213141516 böyle seslenirlerdi. Köpek yavrusu. 13 Başka bir şeyin yerine geçme, Devam ettirme, Bir harfin okunuşu. 14 Dolayısı ile anlatma, bir cins kâğıt oyunu, Bir şeyi açıklama. 15 Karşıt olma, Bir şeyin olması için Tannya bağışlayan, Bir harfin okunuşu. 16 Deniz aracmın dümeninde olur, Bir harfin okunuşu, Hürriyetini yitirmiş kadın (çoğul). nâ ITT ıo 11 12 13 14 15 16 E Lt 1 IL LMJ H MJı H Hn \^m \wr\ , H n n n nü ın • M IJWn • [ •rn W H FLJ 1 1 1 1 TTT rU u nw Dişi Bond 3Iİ i MODESTY SLAISE t! iitl s il iüi 18!i 13.15 Hafif müzik 3330 N. Demirdöven ve R«eD Bireit'ten sarkılar 14.00 Ülkeler ve cocukları 14.15 Reklâm orocramları 15.15 Ara haberler. İlânlar 15.20 Ovun havaları 15J5 N. D^mircavdan sarkılar 15.55 Cesitli müzik 16.25 F. Tiirkândan türküler 16.40 Hafif miuik 16.55 Ara haberler. llinlar 17.00 İncesaz 17.30 Ocakbası 17.50 Reklâm Droeramları 19.00 Haberier ve hava durumu 19 "5 A'.Akoldan türkuler 19.50 Bilei kösesi 19.55 Sevilen sçsler 20.15 N. Ersözden sarkılar 20.35 Fransadan müzik 21.00 24 saatin olavları ilânlar 21.10 M. Tüıiineden türküler 21.25 Soor dercisi 21.45 B i r bestecimiz v a r 22.10 Müzik. haberler 22.30 Yerli orkestralar 2245 Haberler 23.45" Gece varısına do2ru 2.3 00 Gece konseri 23.55 Ö^etler. program. İSTANBUL İI KADYOSC 10.00 DiskoteEirtıizden 10.30 Karışık sololar 11.00 Sevüen sesler 11.30 Akordeonia melodiler 11.45 Valsler ve Dolkalar 12.00 Hafif müzik 12.30 Koncerto saati 1300 Patti Paee'den sarkı' 13.30 San soioları 14 00 Lucho Gatica 14.no Sonat saatl 15 00 Caz muziEi 35.30 GencJer icin 17.00 Cav saati 17.30 Kücük konser 18.00 Genclere müzik 18 300 Senfonik müzik 19.00 î ats Domino sövlüvor 19.30 Aksam konseri 20.15 Genclerin sevdikleri 21.00 San reoertuarından 21.30 Dtinvamn dört bııcajından 22.00 îıansadan sarkılar 22.30 Gece konseri 23.00 Caz saati 23.30 Hafif sarkıiar 24.00 Istanbulda eece varısı 00.30 Hafif müzik 01OO Proeram ve karanı* 09 55 ACJJJS ve proeram oTtîaît ^ağa : 1 •^*Sl!fi*RgP' tim Bakanlığı yapmış ve Köy Enstitülerini kurmuş olup 26 şubat 1961 de öimüş bir yazanmızdır (üç isim), Bir harfin okunuşu. 2 Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanriçesi, Bir kadın adı, Ani kabarmadan mejdana gelen şiddetli su akıntısı. 3 Avrupada bir başkent, Bilımle ilgili, En ktiçük topluluk. 4 Kanşık renkli, Bir meyve, Açlık hissetmek. 5 Deniz suyu ile doldurulmuş yüzme havuzu. Paşına bir harf gelirse bıçak kılıfı olur, Proteini bol bir besin maddesi, bazıları buna un sermeye çalışır. 6 Yağma ve tahrik maksadıyla düşman menıleketine yapüan askeri hareket, £serler, Bir şeyi buldurmak isteyen. 7 Bir nevi kahp, Dinle ilgili inanma, Bir harfin okunuşu. 8 Bir harfin okunuşu, Bir erkek adı, Bilim, Kirli. 9 Sıcaklığı artmak, Son aylarda hoparlörlerden duyuyoruz, Bir nota. 10) Radyumun simgesi, Bir isteğin yerine gelmesi için Tannya kar$ı yapüan vaad, Kuş ve balık vurma işi, Gönülde gizli bulunan. 11 Bir kadın adı. 12 Eskiden iki kadın birbiri ile sıkı fıkı dost olunca birbirlerine Tukarıdan aşağıya: 1 Havasını değiştirmek, Senenin bolümlerinden. 2 Bayagılık, Bir RÖZ rengi, Acıklı. 3 Aile ismim, Sıvı haline gelmek. 4 Bunun gibi yâr olmazmış, Tamir etme, Cam hamuruna çeşitli maden ok sitleri katmakla elde edilen bir madde. 5 Büyük anne, Mutluluk. 6 Eski eser, Italyan parası. 7 Adilâne davranış, Kurul, 8 Bazı kemiklerin içtade bulunur, Güzel sanatların tümü, Bir cins bıçak. 9 Rüzgâr, asker, Anlayış, Sindirim sisteminden biri. 10 Bir peygambere . inananlann topu, £k, Cinsiniij . birincisi. 11 Yapılması uysfim olan, Duadan sonra söylenir, Bir harfin okunuşu, Böyle olacalc hastanm doktoru ayağına gelirmiş. 12 Genişlik. Konuğu ağırlama, Sanma, Bir oyun aracı. 13 Bir renk, En kısa za'nan, Pek üstün zekâsı olanlara yakışır şekilde. 14 Susamlı efcmek, Bulgarca konuşan müslüman Türkler. 15 Uzaklardaki bir olayı bilinmeyen ve tabiatüstü sanılan bir yoldan duyma hali, Köpek, Müdafaa için yapılmı? ka lın ve sağlam duvarlı bina. 16 Kalburun küçügU, Düzyazı, Bir ecnebi erkek adı. DUNDEN BUGUNE 29 Deminki bezgin halini hatırladım. Ve, «evenin zavallıhğı yanında, sevilenin «ınırsız gücü, beni korkuttu. Akşarn, büyük hanımı gene gördüm: Bahçede, çiçek tarhlarının arasında geziniyordul xxrv Saçın çok öne gelmi$. Biraz arkaya tarasaa daha iyi olacak. Ayla aksi aksi: Ben böyle seviyorum, dedi. Nevin hanım şaşıyordu: en önemsiz konularda bile, her söylediği sert bir tepkiyle karşılaşıyor. Eskisi gibi açık yüreklilikle, rahat konuşamıyordu artık kızıyla. Bir fikir yürütse, cşimdi böyle düşünülnıüyor» diye burun kıvırıyor. Hava serinse, <üstüne ceket al> dese, kızıyor. Sofrada bir yemekten koymak için azıcık zorlasa, mesele çıkarıyor. Hele bir öğüt vermeğe kalkışsa, hemen parlayıveriyor: Çocuk değilim artık. Ne yapacağımı bilecek yaştayım. Ve sık sık ona tekrarhyordu: Fazla otoritersin. Hepimizi yönetmek istiyor". sun... Kimi vakit, Özer de birlik oluyor: Yalan değil... biraz öylesin anne... Oysa, oysa, onların iyiliğinden başka amacı yok! Hangi kompleksin etkisi altında böyle davranıyorlar? Kendilerine güvensizliicten doğma bir kü çüklük duygusu mu? Özgürlükleri ellerinden alma cak diye bir korku mu? Yardımsız, yalnız başıne işlerini yürütmek, başkasına u>Tnamak gururu mu? Evet, karışmamah hiç. Zaten... kimin kimseye yararı dokunabilir ki! Herkesin yalnız kendinden geiir her şey... Özellikle bu akşam, Ayla'mn içinde sanki bir hmç var. ona karşı. Dinmeyen bir hınç. Annesini iğnelemeğs çalışıyor, hep. Zevklerini, görÜ5İerini, davranışlarını, durmadan yeriyor. Hepsinî geri, mo dası geçmiş buluyor: Beğendiğin o bronzlu, markötörili çirkin stil eşyaiarın.... Yaldızlı kanapelerin, oymalı fildişlerin, içlerine çiçek bile konulamıyan fonksiyonsuz Sevr vazoların... Rokoko çağının süslü sanat anlayışından ileri gidememişsin sen. Modernin güzel sadeliğinin zevkine varajnıyorsun. Gülüyordu: Sizin kuşak caf cafa, gösterişe merakhsınız. Elmaslara, ağır işlemelere... Bir misafirin geldi mi, hemen masana filtireli örtülerinden birisini serersin, mutlaka. Üstüne de çay döktüler mi, tamam! Yıkaması güç.. ütülemesi giiç... Bana da vermiştin bunlardan bir dolu: yatak takımlan... sofra takımlan... Bir tanesini bile kul!anmadım. Sandığın içinf de çürüyor hepsi. Boşuna j er tutuyor. Biz gençler... Nevin hanım sesini çıkarmadı. Onları ne heves lerle kızına çeyiz için uğraşıp yaptırdığını hatırlıyordu. Yemek!c?rini bifirmı^lerdi Sofradan kalktılar. Hava rüzgârlıyda bu aksam. Ijeride, salonda A N K A R A 06.25 06.30 07.00 07.05 07.30 07.45 07.50 08 00 08 15 08.45 09.30 10 05 10.30 10.00 10.35 10.55 II.00 12.00 32.30 32.30 13.00 13.15 15.00 15.30 15.30 1600 3R.15 16.45 17.00 17.05 17.50 17.20 39.00 19.35 19.40 20.00 21.00 21.10 2125 21.45 22.00 2245 2300 23.U Acılıs. Drosram Günavdm I Kftve haberler Gunavdın II Haberler ve hava durumu İstanbulda busün İlânlar ve hafif müzik Ovun havaları Cesitli müzik Istekler Cncuk saati Levleâin ömrü Bizi dinler misinlz? Ara haberler. ilânlar Saz eserleri Hafif müzik Konser nakli Geçen hafta İlânlar ve hafif müzik Yurdun Sesi K. Korosu Haberler Reklâm oroırramları Ara haberler. ilânlar M. Yıldırımdan sarkılar Maç nakii Solistler eeçidi Pazar konseri Sehg Okustan türküler Ara haberler. ilânlar M. Pavdas orkestrası PoViâm oromamları Cesitli Türk müzişi Haberler vç hava durumu Hafif müzik Kentten kente Haftan sonu 24 saatin oUvları. ilinlar H. Peksenden s a r k ı f v Soor dereisi R. Erfenden »arkılar Reklâm Drofframları Haberler PlSkitr •r»mn<Ji Oattlcr. BTotzMro. kınnnıs oturdular. Şimdi de, Özer'le Ayla, anne babalaruiin ahbaplanyla olan ilişkileriyle eğleniyorlardı: Önceki zamanın protokolüne bağhsınız, siz. 20 yıllık, 30 yıllık ahbaplarımzla bile, «hanım» siz.'.bey» siz, «efendim» siz lâf etmezsiniz. Oysa biz. kız olsun, erkek olsun, senli benü ko ; nusuruz birbirımizle. Kocamın bütün arkadaşjarına, adiarıyla söyierim. Mehmet'e, Demir'e, Teoman'a, Ayhan'a; Mehmet bey, Teoman bey, Ayhan bey demek, bana gülünç bile gelir. Onlar da beni «Ayla» diye çağınriar. Bir de düşünüyorum. babamın bir dostu aıvneme «Nevin» desin, vallahi annem yüzüne bakmaz bir daha... Ömer Rüştü bey' Anneniz de. ben de, lâubaliükten hoşlanma • yız, diye karşılık verdi. 'İzer gülüyor: Öyleyse, sakın gençlerle görüşmeyin, hep hanımefendilik, beyfendiiik bekliyorsanız. Geçti artık bunlar... Nevin hanım susuyordu. Zaten bir süredir, sık sık, uzun uzun susuyor. Karı koca, erkenden odalarına çekildiler. Nevin hanım, yatağın karşısındaki şezlonga u/zandı. Düşünüyordu: llgisiz, bencil, şefkatsiz anneler tanıyor; cocukları onlan ei üstünde tutuyorlar; sayıyorlar, dinliyorlar. Böyleleri daha mı sevüiyor? Daha mı kıymetli oluyor? Değii. Fakat daha az sıkıcı, belki. Üstlerine düşülmek kızdirıyor evlâtları. Aşırı bir anne sevgisini çekilmez buluiorlar. Ömer Rüştü bey gelip yanına oturdu: Babadan oğula hayat değişiyor, dedi; durma dan yenileniyor. ÎJerlemek için. kuşakların biıbirlerinden ayrılmaları gerekiyor. Ve her aynlık gibi, bu da acısız olmtıyor. Karısı doğruldu. Başını koJuna dayadı: Sen, üstün bir doktorsun. Een. birkaç yabancı dil konuşan oldukça kültürlü bir kadınım. Herkes bizi böyle bilir. Ve şaştığım şudur ki, çevremizde başka gençler hâlâ güvenle fikrimizi sorarlar, görüşlerimize saygı gösterirler, ükin kendi çocuklarırmz bizi küçük görüyorlar. «Siz aniamazsınız; bilmezsiniz, eskidiniz; bittiniz» diyorlar. Profesör: Doğanin kurah böyledir, diye karşıbk verdi; çocuklar büyüdüler, yetiştiler mi. ana babayı arka plâna atmak. kendileri öne çıkmak isterler. <İnsinler artık tahtlarından; yerlerine biz geçelim.» Bir çaba başlar: «Sıra bizim, siz çekilin!» Ana baba diretir: •Duralım durduğumuz yerde.» Gene onları yönetmek, hiç değilse, bir geri kuvvet olarak arkadan dizginleri ellerinde tutmak isterler. O zaman. genç kuşak büs bütün sinirlenir; >Karışmayın bize!> Ve yavaş yavaş önceki kuşak itilir. uzaklaştınlır Arada atılışlar yapar. ortaya çıkabümek için. Hepsi boşuna. Sonunda siner, büzülür, kabullenir durumunu. Başka çaresi yokl (Arkası var) Sâfıiık Şahans Stereo Sistemi Fisher marka 130 Watlık AMFM radyo ve amplifikatör; AR profesyonel pikap ve EMI cparlörlerden müteşekkil stereo sistemi. Ayrıca hiç kullanılmamij plâklar. Mesaî saatlarında: 27 77 76. Cumhuriyet • 3149 DENİZGİÜK BANKASI T.A.O. DAN: 300 adet Demir Konstrüksiyon (Komple) ARŞIV RAFI yaptırıîacaktır En geç teklif verme tarihi 12/4/1968 akşamına kadardır. Şartnamesi Malzeme Müdürlüğü veznesinden temirv edilebilir. Dosya No. 1084. (Ba*uı: 13195/3154)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle