25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE İKÎ 25 Mart 1968 CUMHURİYET TopEumsal gerçeğin uzağında dolaşmalar Prof. Bohri SAVCI aşbakan sıkıntı içindedir. Bnnalımlara nğramaktadır. Bu gidişin bir iyi gidiş olmadığını sezmektedir. A.P. fikriyatının \e kendi jonetimmdeki eylem biçiminin kendisini iyi bir cixgi uzcrine koymadığını da sezinlemektedir. Fakat ote >aııdan A.P. fikriyatından \e eylemlerinden fedakârlık da edememektedir. Bunalımı bundandır. Bu bunalımdan kurtulmak için de toplumsal gerçeğin uzağında dolaşmalar teşkil eden dıişıinceler yaymaktadır. Sola açık muhalefetlerl; ihtilâli dürtme. sokağa inme, yeraltına gizlenme ithamları ile kıiçultmeğe de uğraşmaktadır. Durum ise sudur: Bana saglamak için de, Başbakan, toplumsal gerçek olarak ortava cıkan ve yukanda anlattığımız durumu ka\ramalı, kendisinin ve partisinüı felsefe«ini \e e\lemlerini, duzen değişmesi aramalannın karşısına siMiııur gözüktüğu hukuk diızeni usflllerinin meşrü gormiyeceği metodlarla çıkarmaktan kaçınmalı idi. Oysa ki Başbakan. bo>le yapmamıştır, bo>le japmamaktadır. Once, siyasal rakiplerine yonebniş zorbalıkları De\let gucu ile tasfije etmemektedir. Üstelik. memlekette bir ihtilâl fobisi yaratıp, Ana>asal haklar \e azselişmişliktcn çıkma zorunlan içinde bir duzen değiştirme arajan akımları, jeraltı ve sokak faalivctleri suçlannın faili, meşru otorite \e duzene karşı gelmişliğin suçlusu olarak gösterrae eğllimi içine girmektedir. Toplumsal gcrceğin \ukanda belirttiğimiz olunılu ku\vetlerinin bir cıkış yolu bulamaması halinde patlamış bulunan Dunya ilıtilâllcrinin determinizmlerinden habersiz, kendi taraftarlarının düzen bozuculuğu ı c irticâ eylemlerini çonnemezlikten gelip bir genel düzen sojutlnmnları tas\ir elmektedir. • ••a Yabancı kumpanyafar Türkiyede vaktiyle ysbancı knmpanyalan mühürlü mnmls vatan topraklanna davet eden bir kanun yoktu. Gazi Mustafa Kemal çagında Osmanlı çöküntüsünden artakalan kapitülâsyonlar kaldırılmış, yabancı knmpanyalar millileştirilmiş, Cumhoriyet devletinin »iyasi hayatı yabancı nüfuzundan arınmıştı. Atatürk 1938'de öldü; îsmet Pasa Cnmhurreisi oldu. Hemen ardından Birinci Dfinya Savası çıktı. 1945'e kadar devlet fabrikalarının üretimi sayesinde ayakta durabildik. Halk çok sıkıntı ve ıjhmet çekti; ama dört tarafı ates içinde bir Türkiye kendi kendisine yeterek altı yıl yaşayabilmisti. •••• Savaş bittikten sonra Rn^ya'nın lânetle anılacak talepleri bizi kapitalist emperyalizminin kucağına doğrn itti. Içerde mfitegallibe komprador takımı avaklanmıstı. Tarihî bir fırsat geçmisti ellerine.. Türkivede durumu bütün vönlerivle degerlendirecek asker rivil aydın kadrolan da yoktu.. Felâketin çnkurnna doğrn itildik. Ismail ERİM 1929. CUMA. New York borsasmın «Kara cuması». 16 milyon hisse senedi, değerinden % 50 % 90 kaybederek bir günde satıhyor. Ameıikanm en büyük altı bankası paniği nnlemek vc satışı dıırdurmak için ışe kanşıyor: Hisse senetlerini yüksek fiata abp değerlerin düşmesini önlemek istiyorlar. Günümüzdeki Amerikanın g^inümiizdeki doları kurtarmak için ona değerinden fazla altın vermesi gibi. Ve bu altı büyük banka iflâsm eşiğine gelip hisse alraaktan vazgeci> or... M İki güç, iki akım oplumsal, ekonomik ve kiiltüre! kalkmma eelişim ciztrisini izlemek ve butünlemek zorunda olan iilkelerde olduğu gibi Turkiye'de de bupın, herhalde iki &üç, İki kuvvet akımı varthr. Ve bunlar dopal olarak karşı karşı>adırlar: Gelişmeci . devrimci öııcü ırüç ile, bunu durdurmj;a, bunu taraf olmaktan çıkarıp etkisiz kılmaya. hartâ bunu zorbalık >o?larıyla mahvetmeŞe kalkışlı durucu tutucu durdurucu guç \c akım.... Bunlardan birincisi; daha özgür, daha âtfil, daha eşit bir ioplum ve siyasal hayat ister. Çağdas uygarlığın açık kültür değerleri ve kurumlan \olu ile kitleye yaygm bir kalkınma ister. tkincisl Jse; BZ gelisnıişliğin egemen niteliğini teşkil eden arkaik değer ve kurumlar yolu ile yasamakta devam edlp, böyle bir yapı içlndeki statükolasmış çıkarlann arttırtlması, büyük kitlenin de, bu artmadan kpndisine yannyaeak olanla yetindlrilmesl İle yetinit. İşte Türklye'de böyle iki guç ı e akımın iarIığını. toplumsal gerçek üzerinde bir kıymık bilgisi ve bilinci olanlar inkâr edemezler. Az gelişmis ülkelerin çağdaşlaştırılması *orumiuIuŞunu yüklenmis siyasal ve sos>al seekinIer butün sosyal ve siyasal davranışlarını bu gerçeğe gore a>arlamak zorıındadırlar. tlk Tabancı Sermaye Kannnn 1950 martında çıkanldı. Bn kanunu Amerikalılar beğenmiyorlardı. Demokrat Parti iktidara geçtikten sonra 1951'de bir kanun daha çıkartıldı. Ama Türkiyeyi altmışaltıva bağlayan asıl kanun VVashington'dan öıel olarak yollanan Mr. Clarence Randall'ın hanrladığı 1954 Kannnudnr. Böylece Türkiye millî pazan yabaneı knmpanyalara istenilen şartlarla snnnluyordn. Türkiye bJr yandan Amerikaya borçlanırken blr yandan da yabaneı fcrnnpanralar memlekete lerlesmeve ve siyasi hayatımııda nüfnz kademeleri knnnaya baslamıslardı. Memleketteki komprador çevreleri : Elbette efendim, yabaneı ısermaveye mnhtacız.. diyorlardı. Kompradorlnk nizamının bir vahanfi «ermave nizamı oldu&u açıktı. Nitekim bnırün Türkivede 122 adet tabancı knmpanya bnlnnmakta; bn 122 knmpanyanın lflO'e vakını verli ortaklarla i* eörmektedîrler. Tabancı kumpanyalarla >erli kompradorlann ortakhklan çesitli biçimlerdedir : Ta yabancı knmpanyalar Ankarada islerini çabnk f»rdOr mek üzerenüfnıln yerli is adamlarını ve politikacılan küçuk bır hisseyle ortak edinmektedirler. Veya blr yerli şirket kârlarını dısarı kacırmak için blr yabancı firmanın paravanasına mnhtaç olmaktadır. Tabancı knmpanyalar 1951'den 1965 sonuna kadar Türklyeye 434^19.44* llra cetinMer. Bnna karsılık "avnı dönem içinde kirlan rj6.465.WKl llradır. Demek ki, ynvarlak rıkamla 430 milvon llra getiren vahanrı kumnanralar 875 milvon lıraM milli pazardan sSmürmiislrdir. Buna Türkçede 4 kov 8 al derler ki, ticaret değil §oycundnr adi. 12° v?hancı knmnanva arasmda dışardan rn çok para getlrenler kancıık sanaviıne vönelenlerdir 4:î0 milyonnn 146 milyon lirasını vabancı lâstik knmpanyaları dısardan eetırmislerdır. Ne var ki, Türkiyede l&stik îşi. bir altın ynmnrtlayan tavoktur. Bn knmpanvalardan bir Amerikan lâstik sirketinin valnız 1966 yılında Galata Verri Dairesine beyan ettifi kâr 82524.994 liradır. Tani bir vıl içinde Türk tnilletinin cebinden 82 milvon lira kâr edivor yabancı knmpanya» Lâstik nam maddesinin dısardan Ithal cdildiÇini de hesap edeneniz ne muazzam sömürü mekaniıması karsısında bnlandn&nmnz ortaya cıkar. Tabancı tirhetler tmn maddeyi Türkiveye ithal ederken birinci vnrn""i 'âstik vapın millî paıarda satarken Ikinei vnrgnnn, hem de alnından, vnrnyorlar. Bnnnn yanısıra Türkiyevr 5 milyon lira ile gelen blr yabancı va* knmpanyasının yalnıı 1962 kârı 20.997.000 liradır. Sermayesi 1.400.000 lira olan bir yabancı ilâç firmasının 1956 M n 7.079.000 liradır. Demek ki, birincisi 5 koymuş 20 kaıanmıs, ikincisi 1 koymns 7 kazanmıstır. Peki Türkiveve 430 milyon lira eetlrip 870 mllvon lira kâr ederek milli pazarda kazıktan bir orman yetiştiren yabancı knmpanyalar bu kârlannın hepsini transfer etmisler midir? Hayır! Tabancı knmpanyalann yoksnl ülkeierdeki ticaret mekanizması baska biçimdedir. Türkivedeki 122 knmpanya kânn yaJnıı 174 milyon lirasını dısan çıkarmıslardır. Bnnlar az parayla Türkiyeve telmekte, halkı soyarak elde ettikleri parayla »ermayelerini büyütmektedirler. Bn sekilde iki yarar gağlamaktadırlar.. Birincisi : Bakınıı blz kfinmızin hepsinl transfer etmivornz.. diye sâf kisilfri aldatmaktadırlar. tkincisi: sermaye büyüdükçe kâr nlspetUri «I rSrünece^inden ilerideki yıllarda daha büyük transfere bazırlık yapmaktadırlar. Üstelik bir memleketin »iyasi hsyatında nfitvt gâhihi olabilmek, «eçimlere, gazetelere ve partilere tesir edebilmek için yabancı knmpanvalann elinde memleket dahlilnde hazır büvük para bnlnnması gerekmektedir. Türkivedeki 122 vabancı kumpanvanın 98'i tstanbnlda, 11'1 Ankarada, 10 tanesi tzmirdedir. Bnnlar zengin vhirlerde yerlesip voksnl Anadolnyn sömürmek üstüne kompradorlarta iş tnttnklarından bn daftılısa saşmamak gerekir. Bn 122 knmpanyanın yerli ortakları da avrıca baska ithalât knmpanyalarına, iktisadi devlet kurnmlarına, devlet fabrikalarına, resmî ve 8zel bankalara ortaktırlar. ve vnrt dısındaki yüzlerce yabancı knmpanyanın Türkiyedeki temsilcileridirler. Şebeke böylece biribirl içine girmekte ve Türki» evi iktisadi bakımdan dısarı bağlayan zincirler halinde milletin boynuna, bileklerine vurulmaktadır. T >sa ki mesele şuradadır: Teraltı ve sokak faaliyetlerini. ongörecek kimse yoktur. Fakat. bunların kuru öğutlerle. bicimsel demokrasi ve bicimsel düzencilik sovutlamaları ile onleneceğine de toplumsal gerçeği gorme gucu kazanmıs hiç bir idrâk inanmaz. «Sokağa dui;mek, yeraltına inmek, otoriteyı tahrip edıcj ihtilâllere kalkmak iyi değildır. Bu yolları harıtadan sılelım» demek yetmez. Aslında. butün bunlara varacak veya varmayacak durumları. sosyal koşullan, dinamikleri bilmelidir. Devlet adamlan davranıslarmı da buna gore ayarlamalıdır. Oysa ki. O • ••• • ••• • ••• • ••• ••;§ Toplumsal olusu etkileyen arkaik değer ve kurumların tasfıvesinde; onların yerine ça#das uygarlığın ve bilimln sağladığı değerlerin ve kurumlana getirilınesindc bn seçkinler, elhirliği yapmaIıdırlar. Bu. knllanacaiı sivasal araclar ve yapacağı tasarrufların sırası, dizisi, uvçulama bicinıî birbirinden ayrımlı da olsa, bütun seçklnlerin üzerinde blrlesme zorunda oldaklan bir prensiptir: Arkaik değer ve kurumlan tasfiye: daha özgur, daha âdil. daha eşit bir dun>a\a ulasmak için toplumu açık kültür. çağdas uygarlık deeerleri ve k"r"m)arına dnğru bir değişmeye uğra'ma... Bicimsel demokrasi şte toplumsal gerçek hu zorunu ortaya koymaktadır. Buna gore; iılkenin sosyal ve siyasal eliti. seçklni. tarihsel determiııizmin karsj karsıja gethdiği bu iki akımdan arkaik değer ve kurumlara dayalı durucu, değişmevi reddedici olanını yenmcğe yönelmck zorundadır. Hattâ hangl parti safında olursa olsun... Durum bu iken, zorunluk bu iken. busrünkü sosyal ve siyasal elitin iktidar kanadıhattâ muhalefetteki bazı kanatları da esas bakımdan arkaik değecJereve kınunılara dayalı olan durncu, tntacu akınim yanıoda, yrr abnaktadırlar. Ama bunu da gizlemektedirler. Arkaik değerlere ve kurumlara dayalı bir akımın, csas bakımdan durucu tutucu statükocu bir duzen teskil edeceğini, ettijini. aydın güclerin ve buyuk halk kitlelerinin gözünden saklamak için bir Bicimsel demokrasi", bir «Bicimsel düzencilik» ilkesine sarılmaktadırlar. Demokrasivi. işleyen değerlerin ve kurumlarm somut özgürlükler, adaletler, eşitlikler hayatl olmaktan çıkarıp, bazı lâfazaniıklar ile boğnlan soyutlamalar halinde tasfiye etınektpdirler. Düzenciliği. muhtevası ne olursa olsun mevcut durumu değiştirmeden, gelişünnedeıı muhafaza etmeîe yönelmis bir sözde jandarma kanunculuğn ile anlamava ve anlatmaja yönelmektedirler. Bir dflzen değiştirme arayışına direnmektedirler. Bu akım ve eğilim. 1!K8 biitce tartışmaları sırasında ayan bojan ortava çıkmıştır. Bir yıllık devlet hayatının değil, butun rejimin muhasebesinin yapıldıeı biitce tartışmaları. bu >ıl, az gclişmislikten kurtulma surecinin analizi olmaktan çok uzak kalmıstır. Tersine: hcnle bir anaiize >onelen hafif «ertip hir sosyal mııhte\a aramaya çıkmış bir CHP usubundaki değişmecilik ile. emeii değerlendirmcde daha tutarlı ^ollar aramaya cıkmış bir TIP üslıibundaki radikalizmciliği. Elılisalip saldırılarına hedef kılmıştır. t ilkesi Bugun, toplumsal ilişkilerin, her hareketi, bir toplumsal dinamik içinde, kendiliğinden yonelt:::: •••» • ••• tiği bir dunyada vaşıyoruz. Hareketlerin ortaya çıkış saikleri, gelişme cizgilerini. bu sosyal iliş ]••• kilerin ve dinamiklerin mahiyetlerini çozerek go •• ;• rebiliriz, kavrayabilıriz. Sosyal ilişkilerin Âsiyaî, .::: arkaik mahiyetlerine nüfuz etmeden. onlan bu !"! niteliklerinden kurtarmaya elverecek modern '.i" prensiplere yönelmeden. kuru soyutlamalarla sos:::: yal istikrara kavuşmak mümkün olamaz. Hele bir Hîî de zorbahklara son verilmezse.. ;;;; Binaenaleyh, tnplumsal ilişkilerin tabiatını ;;;; nnalizden geçirmekten gelen gerçeklerin uzağin;;;; da yapılacak so> utlamalardan vaz geçip, nafile ;•;• şupheciliklerin, boşuna suçlamalarm, yersiz fo ;;;• biler >aratmaların ustüne çıkmalıdır. Ayrıca, öğüt •;;! vcrmeııin otesindc. değişmeci modernizasyon "« preıısiplerine yonelmelidir. Hiç olmazsa bu prenŞŞîî siplere jonelmiş meşru kuv^etlerin meşru eylem jjş: hnklarını zorbalıklarla adalete itmeye kalkışmaÎİ:: malıdır :• •• Bugıın. iilkeyi az Relişmişlikten kurtarmak Isteven gplişmeci. devrimci giıçleri, ihtilâl arayıcılığı ile ithrm ederek sindirmek ı e bertaraf etmek mumkım docildir. Düzen değistirme akımını, siyasal devlet vapısını ve mekanizmasını zorla kırma girişimi gibi tas\ir edip. bunu, ortaçağ değerleri içinde tutulan mnsum kitlelerin direnmesi yolu ile tasfiveye kalkmak boşunadır. Radikalizm isteyen akımları, hurrijet ve demokrasinin elden gitme tahrikçisi gibi gostermek pek kolaydır. Fakat bu kolaylık, sonundâ, türlü zorluklar doğurur. Bu zoriuklardan kaçınmak rada fççrraelidir: •• •: •;;; • ; •• jjj; İİİ: İİİİ Iİ\\ siîî :::: ••:: 27 Ekım 1929. Pazartesi. 1. Cenel Savaştan sonra Avrupanın dünyadakı yermı alan, tıcarete, sanayıe ve tarıma onderlık eden Amenka, tanhinin en buyuk buhranı içindedir artık. Bankaları kredı ve remez bır durumdadır. Geçnıış kredılere temınat olarak göstenlmiş hisse senetlerınm değeri sıfıra inmiştir. Tasarruflannı hisse senetlerine yatırmış olan binlero» Amenkalı, bu tasarrufun bir anda değersiz kâğıt parçalanna dönüsmesini izlıyor. Taksitle satışlar, siparışler hep donduruluyor. Ürkeklik, korku ve endişe koca bir ü!keyi kaplıyor. «.Kimse cebinden para çıkanp» bir şey alamıyor, kirr se yannın ne getireeeğini bilmiyor. imse cebinden para çıkarıp «mal» almaymca, o malı üro1 ten sanayıcıler «daha az üretmek» zorunda kalıyorlar. Daha ta ürettikleri zaman, bu kez çalışfırdıklan işçi sayısı gereksiz bir şekilde fazla gelıyor. Bu gereksiz işçileri işten çıkarıyorlar. İşsiz kilanlar, eskiden paı kazanıp «mal* alırlarken, bu kez parasız kaUp hiç «mal almaz» oluyorlar. Dolayisiyle, başka yerlerde üretilen malların da alıcısı azalıyor, oralann patronu da üretimi azaltmak, goreksiz işçilerini çıkarmak zorıııda kalıyor. Talebın azalması ürotimi düsürüyor, üretimin düsmesi issizlığı doğuruyor işsizlik yeniden talebi azaltıyor. Fâsıt daire kurulmuştur artık. Koskoca ulke bır anda donuyor. Sonra yerinde sayıyor. Yavaş vavaş, sonra buyuk bir hızla gerıliyor: Amerıkan ekonomisınin can daman otomobil sanayiınde ürntim üç ayda ° o 50 azalıyor (1). / Ford fabrıkalan haftada sadece uç gün çalışıyorlar. 1930 yılı baslarken çelık sanayımde uretım vaarmueta. Demır^ v»aJtB3ynr» Witün d i t e larında kazançlar düşer. kredi mü esseselen faalıyetı durdururken, ışsız sayısı korkunç bır hızla artıyor: 1930 başındakl 2 milyon, 1332 de 15 mılyona ulaşıyor; işçi ücretleri % 20 düsüyor. Ifiâslar, sok?k çctışmalan, orta gelırli zumrelenn yok olması, lsçi ve köylulenn f» lâketı birbirinı izlerken Amerika, koruyucusu ve bnden olduğu kapıtalist düzene baŞlı bütün dünya ulkelerını, yarı somurgelen ve sjmürgeleri beraberinde sürüklıyerek dokuz yıl surecek bir buhrana gırıyor .. 1929 dakı gıbı büyük değişım ve tftvizlere zorlayacak mı? Yani, tarıh tekerrür edecek mı?.. Bu yazı dizlsinde yukandaki s > rulan doğrudan doğruya değil, tarıhten gunümuze ışık tutarak cevaplandırmaya çalışacağız. Ancak, 1929 buhrar.ının patlamasiyle gıinümüzdeki krizin doğuşunu karşılaşbrarak konuya gırmek ve Türkiyenın durumunu kısaca uıcelemek istiyoruz. 1929 929 buhranı hiç beklenmedik anda, buhranı yaratacak önemli nedenlenn yokluğuııa rağmen ve basıt bır olaydan ötürj patlak vermişti. Gerçi Amerikadakı bakır, kurşun, çelık fıyatlan buhrandan üç ay kadar önce düsmuş; otomobil sanayıınin kazancı azalmıştı ama XIX. yüzyıl krizlorini yaratan önemli nedenlerin hiç biri yoktu. tşte bu durgun ve güven verici ortamda İngılız spekillâtörü Hatry iflâs eder. Hatry'nin iflâsı onun sirketlerinde hisse sahıbi olan diğer tngılız şirketlenni ve tngütereyi güç durumda bır»kır. Londra iskonto haddıni yük> seltirken Amerikada hisse sah:bi olan Ingilız şirketleri bu hısseleri elden çıkarmaya başlarlar Hisse senetlerinın birdenbire ve çok mıktarda satışa arzedilmesı aynı şirketin di*er hisselerine sahip olanları telâşlandınr ve onlar da borsaya kosarlar. Fiyatlar düşmek tedır. Kimin elinde hisse senedi varsa fiyat daha fazla düşmedpn onu elden çıkarmak ister. Böylece bır günde 16 milyon hisse senaıli satılmış. iktisadi huzur yok olmuş ve buhran başlamıştır. K 1 1 tık dunyanm kayıtsız şartsız liderı değıldjr. Bır yandan sosyalıst ulkelerle uğrasırken öte yandan Gn. De Gaulle ve tarafsızların hücumuna da karşı koymak zorundadır. Buhranın nedenleri, buhranı başlatan olav ve ortam açısmdan 1068 yılı 1329 dan daha tehlikelıdır. Ancak 19fi8'ın Amerikası ve kapitalist dun\a«ı geçirdıklerı tecrubeler, degı«ıklıkler ve verrfikleri tavızlerden ötürü 1929 dan daha temkınlı, akıllı ve becenkhdir. Amerikanın 1929'a oranla lehmdeki ve aleyhindeki bu faktorlerle, dığerlerinin gelişmesi, ganu müzdeki buhran baslangıcının 1929 yıllarındakıne dönüşüp donüşmeyeceğinı gn^terecektır. Ve Türklye... H enuz bır buhranın yokluğuna ragmen Amerıkan dolânnın sırat köprüsünden geçmekte olması Türk ekonomısini etkılemiş, Amerikanın verdiği askprî yardım ve dış borç miktarı bu \ıl yarı yarıya azalmıştır. 1929'un da gösterdiği gıbı, buhranlarm. az gelişmis tarım ülkelerine van^ıyan niteliklerı, hu ülkelerin ıhracat yapamamak durumuna dusmeleri, chşardan aldıklan yardım larla borçların kesilmesi ve vabancı sermavenın gelmemesıdır Buhran 1929'da tarım ülkelerını ve ürünlerini de büyük çapta etkilemis raten zavıf olan bu ulkeler krızın yıkımına katiyen karsı ko' nmamıslardır. 1929 «onrası başgösteren tarımsal buhran, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri köylüsüniin 8o7O oranda he«l°nrne vetersi7İıgıne vol açT'i^, ^r^ıpril'aria tanmsal ür ." rol Sonuç ' ukanda anlattığımız bir akım defişmeciük akımı bugün Turkiye'de de elbette vardır. Çünkü böyle bir akım az jrelismislik • • •• ten çıkmaTc isteğinin. niyetinin. bilincinin oldu?• «? ğu her ü.kede olur. tçinde bövle bir akım olan bir ülkede de, asivai bir dunrunluk, Ortaçağ çelişmezliçi, artık süremez. Binaenaleyh. bir hareket olnr. Bu hareket; herkese hürriyet, herkese adalet, herkPse modern anlamı ile eşitlik getirme hareketidir. %dalet; tiretimi toplum ihtivaçlanna yöneltmede. daçıtunı spekülâsvon becerikliliklerine göre değil «katkı» esaslanna göre ayarlamadadır. Modern anlamı i!e eşitlik de, emekkazanç ilişkilerini bu katkı temeli üzerinde rasyonalize ctmededir. Hürriyet isr. kişisel davranışlardan tutun da, devlet davranışlarına kadar bütün tutumlarda ve vöntemlerde, asiyaî arkaik metafizik tleğerlerin haskısından kurtulmuşlukta, bilimsel trtnellere davanan serbestliklere kavuşmadadır. • ste bütün bunlan saglamak için toplumu. M • toplumsal vapıvı, onun içindeki insan iliskilerini, Anavasamn mahfuz kurumlan içinde VPniden ve köklerine doğru düzenlemeye yönelmis kuvvetlere. düzen de?ismezliği çüden kuvvetlerin zorba baskısını devlet giicü ile bertaraf edeb<liyor musun? Demokrasinin yeraltına, sokağa, ihtilâle lüzum göstermeven istikrarının kilit noktası bundadır, buradadır.... Hiç suphe \ok kı, 1929 buhranı belırlı bır ıktı^adı sıstemın ve .m«kjtiiizmanın lişmeterdeja, koca bır iüzenijtpa, muk ipliğıyle bağlı olup fın??ncı katırı g:bi urkmesınden me'.da'ia gelmiştir. Ancak bu koca *»IRInı başlatan kıvılcım son deıoce küçük ve önemsizdır. 1968 5"lırını be>; \ıi içinde 1800 milvon a'tın do'ardan 800 mılvona (İMsurmuş; avnı ülkede buğday fırtlfirını yarı yarıya ındırmış; Bıezılya, Arjantın ve tüm tarım5>l memleketîeri ihracat yapama7, dışardan mal alamaz duruma getirmıstır. S Diin, bugiin, yarın... G Başbakana diişen nedir? o;. le bir durumda, bir kanun adamı olması gereken Başbakana düşen nedir, ne olabilir, ne oltnalıdır? Ne olmalı idi? DeUetin butun ağıriığı ile, rejimin vazgeçilmez unsurları olan ımıhalefetlerin duzen değiştirme aramaları yolundaki guvenliğini saglamak olmalı idi. H ünumuz altına hucum gun'i. Dolarm değeri duşecek mı, duşmıyecek mi? Dolann krı?i pelişıp dunyayı saracak mı, sarmıyacak mı? Ingiltere kendi paras;nm değerını duşurdü bıle. (19?9 buhranmda da parasının değer'ni ılk duşuren ulke Ingıltere olmuçtu). Gunumuzun buhran başlangıcı 1929 dakı gıbı once sosyalıst tUCİere yanyacak. sonra gıderok demokrasilerın yıkılmasma, totdlıter rejımlerın kurulmasma varacak mı? Butün smıf ve zümreler 1929 daki gıbı olumsuz sekilde etkılenecekler mı? Kapıtalıst dü^sran çekırdeğındekı çelişmeler onu bir kez daha buhrana surukleyıp ununvızün buhran başlannıcı ıse çok daha köklu temel'ere dayanır Burada buhrant ha^latan olay tek bır adamın ıf'ası değildır. Soz konusu oİEn. butun dun\anın değer OIÇUFU ve kapıtaIızmın temel tası dunımunriaki a'oıarın iflâsıdır lî)68'ın Amerıkası 1921'dakı gibi «her yerde var olan ve hpr SPye kadır olan» bır ulke değUdır. Cıddî ıktivadi ve sivası sorunlarla karsı karsnadır tklısariı gelısmesı yavaşlamış, 1962 donemınde ° J6 olan büvume oranı 1967'de O o26 duze\ıne riusmu'tur (2) önceleri Amerıkan ekonomısine guc veren ve bu amaçla sürdurulen Vıetnam savası artık ülkenın başma belâ kesılmiş, vılda 26 milvar dolâr (Turkıvenın mılli gelırının dort katı) bır harcamayı yutan canavar durumuna gelerek Amerikanın rfış odeme dengesını ve butçesını altust etmıştır. Amerıka, 1929 larda oldugu gibi ar G ünümüzdeki buhran gelişırse. Türkiye gibi tanm ulkelerı 1"29 da oldu»u sekilde çok guç duruma duşecek, kurunun yanında ya'î da vanacak, hem de pek fena yanacaktır... <1) Bu varı dirisinde knllanılan rakamlar, eçer aksi belirtilmpmisse. ^azılara kavnak o %•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• larak kullanılan su üç e«erden alınmıstır: Histoire Generale des Civilisation VII. Cilt: Britannica Ansiklopedisinin 1 2 buhranıvla RR ilsili böliimlerı; Laronsse Ansiklopedisınin 1929 buhranıvla ileili bölümleri. (2) Teni Gazete. 17 Mart 1968 ZAMAN GEÇİYORL. YARIN: Parasının değerini ilk düşüren gene İnariltere olmustu >••»••••••••»•»••••••••< 6/rtlERA alınız sahibi olmak ,,/ıs ğistiyorsanız fBUZDOLABI OTOMOBİL Niıtıbüs MEVLİD Elîm bir kaza neticesinde Hakkın rahmetme kavuşan kıymetli hayat arkadaşım, yegâne varlığımız, evlâdımız çok • • • (Radar Reklâm: 254/2910) HÜMEYRA ÖZER'in (Ağırnas) vefatının sene1 devnvesi münasebetiyle azız ruhuna ıthafen + 26 Mart 1968 Salı günü (yarın) Kadıköy Osmanağa Camiinde oğ • le namazını mütaakıp Mevlidi Şerif okunacağını, es, dost ve ak J rabalara duyururuz. • EŞİ ve AİLESİ X ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ELEMAN ARANIYOR Sosyalist Federatif YugosUvya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğunun Tirkçe lisanmda muhabere yapacak Fransızca, İngılizce ve imkân dahilinde Slrpça, Hırvatça hsanlarına âşina memura ihtivacı vardır. Aylık (maaş) anlaşma mucıbınce tesbit edilecektir. İsteklilerin şalısen Başkonsolosluğumuza müraoaat etmeleri r.ca olunur Kubul günleri cumartesi, pazar hariç, her gün saat 912 ye kadardır. Adres: Valı Kongğı Caddesi 96'A Nişantas İstanbul. ••••••••»•••••»••••••••••••••»•••••••••••»••• (Rcklâmcılık: 1417/2915) Sayın Galatasarayiıiar DENÎZ KUV VETLERİ R0MUTANL1G1 Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanhğından bildirilmiştir: DENİZCİLERE VE HAVACDLARA 30 SAYIL1 BlLDtRİ 4 ve 5 nisan 1968 tarihlerinde 14.00 ile 08.00 saatleri arasında aşağıdski noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 9000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. KARADENİZ SİLE VE KEFKEN ARAS1 1 ınci nokta: E. 5830 No. lu Kefken Adası fenerinden 214 derece ve 2.5 mil mesafede. enlemı 41 derece 11 dakika Kuzey, boylamı 30 derece 14 dakika Doğu. 2 nci nokta: Enlemi 41 derece 20 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 14 dakika Doğu. 3 üncü nokta: Enlemi 41 derece 20 dakika Kuzey, Boylamı 29 derece 26 dakika Doğu. 4 üncü nokta: Enlemi 41 dereee 08 dakika Kuzey, Boylamı 29 derece 58 dakika Doğu. DE?TtZCÎLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUH. LPG Distribütörlüğü Verilecek Yurt çapında LPG distribütörlüğü kurmak arzusunda bulunan ve aşağıdaki niteliklerı hai; olan belirli sayıda firmaya dıstribütörlük verilecektir. Müıacaat edecek firmalarda aranan şartlar şunlardır: 1 Bu sahada iştiça! eden mavcut distribütörlerle herhangi bır iş alâka veya bağlantısı bulunmamak; 2 LPG distribütörlüğüne nazırlıklı bulunmak veya bunun için gerekli her türlü teskilât, tesisat ve teçhızatı kısa bir süre içerismde tamamlaya muktedir oldugunu tevsik edebilmek; 3 LPG distribütörlüğünün Sicil Ticarette tescilinin yapüıp yapılmEdığını bildirmek ve tevsik etmek Yukandaki şartları haiz firmalann en geç 31 Mart 1968 tarihine kadar (P.K. 654 Galataİstanbul) adresine lüzumlu vesaikleriyle müracaatları rica olunur. tlancılık 5804 3923 Oknlumuznn 100 ünrü kunduş yılı münasebetiyle hazırlanan kitaba konmak üzere asFÎıdaki suallerin cevaplarmı karşılarına yazıp keserek Gablasaray Lisesi Mudürlüğüne yoUamanızı rica ederiz. G. S. Lisesi 10C üncü seneyi kutlama derneği fsim ve Soyadı : Calatasarayda Okuduğu Yıllar i Mezuniyet Yılı : Lâkabı : işl veya mesleği : H&H hazır adresl : Okul No : •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••I (Basm: 30532/2928) Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Yardımlaşma Cemiyetinden 1966 1967 yıllanna ait bilânço ve hesaplann tetkiki, lcfare Heyeti âzasının ibrası ve yenı tdare Heyetı âzası ile Murakıplann seçilmesi için Umumi Heyet'ın âdi olarak 9 Nisan 1968 Salı günü saat 16 00 da; ekserivet olmadığı takdirde 16 Nısan 1968 tarihinde avnı saatte mevcut üve ile Ankara'da Türkiye Cumhunyeti Merkez Bankası A. Ş. bınası dahilındeki yemek «alonunda toplanaeağı ilân olunur. (Ekspres Reklâm: 429/2938) (Basın: 12813/2935) (Cumhun>et • 2941)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle