18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
îAHfFE DÖRT 11 Aralık 1968 CUttHURÎYET O'Yfl Tfl Bugünü anlamak ıçm dunu bilmek lâzım afaları govdelerın<fen ayrılmıs ınsan vucutları .. Açlıktan iskelet hahne gelen çocuklar . Ağaların kırbaçladığı koleler . dayak yiye yıye sapan suren, kağnılara koşulan koylu kadınlar . Işte hep bu tablolarla doluydu Enstitunun duvarları. . Bir kısmı yağlıboya, bir kısmı o devirde çekılmıs tarıhî fotoğraflar Hem de Batıh fotoğrafçıların tek kelımeyle «Sanat eserleri» !.. «Çin Mılli Koylu Mukavemet Enstıtusu» nun Mudiresi Hsiao TsuYu o yumuşak, o munıs hah\le : amparatorun itjoA ya*«|ı İle tatbik «dilirkcn, Batılı u)k«•ler Kanton yoluyla Çine kaçak âfyon »okmanın çabası içindeydiler. Eski tas. eski hamam... hiç bir scy değifmtmifti!.. Yine yolumı bulmuftu adamlâr.. yalnız bu defa kaçak olduğu için afyon Catları yiik jelmişti.. Öte yandan, ba|ta îngilt» re olmak üzere, menfaatı bulunan diğer devletler Imparatora baskı yapmaya başlamı?lardı .. Alınan tedbirler sirasında bir miktar kaçak afyonun imha ediime si ve Çinliler ile îngilizler artsmda jiddetli çaüsmalar olması üzerine tarihin ünlü Afyon Savajları pat lak verdi« (1839) Birbuçuk yıl kadar «üren tavas sonunda Çinliler Ingilizlere karşı agır bir yenilgiye ugradılâr... ve îngiltere Donanması Çinin bütün limanlannı i;gal etti.. 1M2 afustosunda yapılan Nanking AntUsfnasıyla afyon ithâli serbett bırakıldıgı gibi, Çinliler Ingilizltre îl milyon dolar tazminat ödemeyi Honkong adasını vermeyi kabul etmtk ten baıka çare bulamadılar... Gerçekten bu antlaama, A»y*da, Çinin beynelmilel tarihinde batılılar tarafından bir insafnzea sömüriilme, bir Utismar devrcsini açıyordu. lanny«nıt ki, bagktntiniı Lo*dra'ıU, lsk«çy» ve triandk'da afyon tklMİM yâMk etw»#i1ı»lı. Af yon ekimi ıa4e««, «11111 k«ntr«lünutde »«laaaıl Benral, Midr»f, Bonbay. Pktna, Benar**, M»lwa cibi Hindistan biljelerinde y»»'lıy»"»«» Si» liyın Kıraliçe haıretleri Udcec «is barolirdâki âfy«B eklMinl ya»akUyâbllirsinia. Ey Kırsli«e haırctteri, Intfedini» bir e»irle ba afy*n tarlalannı sSksinler Te yerine be« kntsal flrSna yaai; arfâ, çatdan darı, piftae ve baHajn eknnler. Böyle kare ket tientnit kıttal vtrtıklana ö«tön İleral sitlerin artft İa?a tımn daha da aıataeak, hanedanıaıca aran tcleeekltr »anrlavaeak, tiıe ve mhnmıa k«dret fcaıandıracaktır.* «Ticâret serbtttisi ln«*nlann kutsal hakkıdır» diyen Ingiltere Kıfalicesi bu mektuplar* cevap vermedı bile... «... $ıoı 6s Jfrenmf* M K ENSTÎTCNÜN MSdiresi Hsiao Tsu ¥u 35 yasında. ama 2t den a gögtermiyor Bütnn Çinliler böyle zaten, yaşlannı anlamak mkön değil. Sade bir kıyafet var üzerinde Ayda 60 Tuan slıyor. •asınm maası da o kadar «Bn para bize yetiyor da artıyor» di(ar . Ve genç kadın Çin Komünist Partisinin üyesi « Biz> dedi, «şu gördfigiinüz acıhayatı çok iyi biliyornı. Hatti çoğumuz onon içinden geldik bngüne !..» Ufak tefek 20 yaşlarında bir kızcağızdı karşımdaki... DoğruJU, Müdire alduğuna bile inanamamış, «Devrimlerin cılvesi; boyle gencecik kızlara da boyundan buyük gorev vermisler» diye düşunmüştura!.. Meğer Bayan Hsiao TsuYu Edebiyat Fakultesini yıllarca önce bitırmis; evlenmiş, çocuğu olmus ve sımdi de 35 yasındaymıs!.. Butun Çinhler istisnasız onun gıbiydi. Yaşlarını anlayabilmek mumkün değıl!.. Kadın, erkek, hep çocuk yüzlu.. hep genç gorunuşluydüler!.. O halde, Bayan HıiaoTsuYu Çin'de komünist devrimı yapıldığı zaman ortaokula gıden bir kız öğrenciydi... Hele, biraz gerıye dönünce ülkesinin çok acı sosyal hayatını, katı gerçekltri o zaman çocuk yaşında da olsa gayet iyi hatırladıjı anlasılıyordu... smanh Imparatorlugu ile birçok yönlerden benrerlikleri gorulen Çin tmparatorluğu, 19. yuzyılda kapitülisyonlar a.1tında ezilen, inira inim inleyen Asya'nın bir baska «Hasta Adam» ıydı... Ingilizler, Fransızlar ve onlarm yanında diğer irili ufaklı Avrupa devletleriyle nıhayet Amerika tam mftnasiyle sömuruyorlardı Çin'i... Ashna bakarsanız, bu büyük ülkenin Batı ile ilk temâsı 13. yuzyılda ta Marko Polo'nun gezilerine kadar uzanıyordu... Venedikli ünlü gezgin. Avrupanın Asyaya gönderdigi bir iyi niyet elçisi olmustu. Sonra bir süre, Italyanlar, Portekizliler. tspanyollar ve Ruslar, Çin ile ticari iliskiler kurmuslardı .. Bu arada, niifusu kalabaltk ve dini inançları çok karısık bir ?ekılcfe kumelenmiş bir toplum bulan Hırıstlyan misyonerleri, akın etmislerdi Doğu'ya... Ve yakın zamana kadar orada kalmıs, Çinlilere Hıristiyanlığı kabul ettırmeye çalısmıslardı.. öte yandan toprak ağalanna, beylere, zenginlere dayanan Çin Imparatorları hiçbir Avrupa devletini kendileriyle eşit tutmuyorlar, onları çok küçük gdrüyorlardı.. Halbuki, 45 bin yı'lık koklü bir tarihi olan; barutu, kâğıdt, basma kitaplan, ıpegı, he<;ap cetvelini, geramik sanaylını ınsanlığa armağan eden bu ko^koca medenıyetin sahipleri, ortaçağdan sonra gün geçtikçe yıkılmaya baslamıştı... Açlık ve sefaletten insanlann ölduğu sıralarda, Çinlilerın cYabancı seytanlar», «Barbarlar» dedığı Avrupahların somurusu de gıttikçe artıyordu ln?ıliz endustrısinın geh«ımesi ve tngihz d'onanmasının daha da kuvvetlenmesı, Brıtanya Imparatorluğunu dunyanın uzak koselerine gotürmuş, Çın'le ilışkıleri bu sekilde baslamıştı... O zamanlar (18. yüzyıl) Kanton Hmanına giren ticaret gemilerının °»60'ı Ingıltereye, oo25'i ıse Amerıkaya aıttı... Fakat Çinle asıl ticaret, «Dogu Hindiıtan Kumpanyası» (East Indıa Company) adı verılen sirket kanâUyle yapılıyor ve ülkeye afyon satıhyordu... Insanları somürmek ıçin. once uyutmanın daha iyi sonuç vereceğını bılıyordu Batıhlar:.. O tarihlerde Çin'de afyon serbestçe içiliyordu.. Özel evler vardı bunun için... tıpkı bizim kahvehaneler gibi.. Ahlâksızlık, hırsızlık, cinayet, fuhuş ve öte yandan açlık, hastalık kırıp geçiriyordu Çini.. Olof Hojer'in yazdığına göre, 1773'den 1905 yıhna kadar İngilterenin Çine afyon satışından net kârı 10 milyar 500 milyon altın franktı... vrupalılar Çine mal vermek içia birbirleriyle yanş ediyorlardı 4deta.. Oradan aldıklan ipekli ku maj, kıymetli vazolar, maden ve eli| lerine karşılık Hindistanda. îranda yetijtirilen afyonu satmak Çin'i ku rutuyor, suyu emilmiş bir meyvanm posası haline getiriyordu... Daha sonralan, dısardan alınan afyon da kâfi gelmemif. . O güzelim pirinç tarlalarında haşhas fidanları yükselmeye bajlamıstı.. Birçok aüelerde evlenme teklifi gözden geçirilirken birbirlerinin du rumlarını anlamak için «evlerinde kaç afyon çubuğu» bulunduğunu sormak âdet haline gelmişti!.. Bunu bilmek, ailenin zengdnliğini öğrenmek demektü. Derebeylerinin. toprak ağalarının da sosyal ve iktisadi krizin yanı u ra zulmü artıyordu... Kadının hiç bir yeri, hiç bir hakkı yoktu toplumda... Insanlar köle olarak satıhyordu, hattâ «tapu. gibi kâğıt veriliyordu bunun için... Bir kadmı veya erkeği kole diye satm alan bey; memnun olmazsa onu başkasına devredebıliyordu... 20 yıl öncesine kadar bu korkunç. bu iğrenç usul devam etmişti Çinde!.. Nihayet daha önceleri öle birkaç defa denenmış ve istenen sonuca va rılamamış olmasına rağmen, Çin Im paratoru afyon sâtışını durdurmâk mecburiyetinde kaldı... Fakat Batıhlaruı işine gelmedi bu yasâk Yalnız 1832 ylıınd* Çm'e 24 bin sandık, 15 milyon dolâr değerinde afyon gönderilmişti.. Her yıl devam edecek ve daha da artacaktı bu gelir... Ama, milyonlarc» insan zehirleniyor. açhktan, hasta* lıktan, öluyontıuş kime •? lî. yüz yıhn milietler arası ilifkileıdeki anlayifiydı bu!.. larâ hepsine, hepMne ayni haklarla!.. Çinliler «Tientsın» anja$tnatirını imtalamakla beraber, ağır sartlann yürürlüğ» gırmesini gedktirmek istediler. 1860 yılında ortak donanna, ortak kuvvetler tekrar ülkelenne girdi.~ yaktı, yıktı sehirleri hattâ Pekinde Jmparatorun «aravını topa tuttular. tmparttor Pekindeo kaçtı. Faktt Çin hükumeti kar$t koyamayacagını anlayarak an lâımanın yfirürlOge gırmesini kabu! etti... Bu arada. Ruslar, Ingilızler bir takım topraklar, haklar alırken Fransızlar da katolik misyonerlerin Çlnd« dia müesses#leri kurabilmelerini ka bul ettirdi... Ve böylece, Çin'de, Batılılar tam anlamıyla hera sosyal, hem ekonomik hikimiyetlerini kurarak eskisinden daha da süratlı, daha da ezici bir «eküde tömıirmeye bâsladılar... 0I Dişfi Bond ODESTY JUSE ayan HsiıoTsuYu ince ve tatlı sesiyle duvarlarflaki tabrtık bir büyük »ski medenila'arı teker teker izah edıyete tahip olan Çinliler yok yor, onları de|erlendlriyordu... olmu» gibiydller.» Şanghay, Her biri ayrı bir yıl, ayrı bir Kanton ve Pekin gibi »ehirlerde devre, ayrı bir olaydı bunlann... bacilardan afyon dumanlan |Ök Çinin muhtelif verlerinden selere yukseliyordu.. Yer yer isyan Ur oluyordu köylerde.. bin ve çilen çocuklir Enstitüye yatilı eendilerlne «îllhf Iraparatolarak gellyor, 8 ay öğrenim g«mezhep çatıjmaUrı korkunç bir rumuz, on binlerce ülkelehil almıştı. Hergün yeni yeni rüyorlardt... Sosyal hayat, cofrin hakimi» dedirten Impadevrim cemiyetleri kuruluyor, rafya ve k6y çalısmalan için ratorlar, i$in farkındaydılar ama aydınlar, köylüler Çinin b«»ındersler veriliyordu onlara.. bu gidişe mani olamıyorlardı da çöreklenen Mançu htnedaaı* bir türlü... Vâktiy!e, Mao Çe Tung v* nı yıkmaya çahsıyerlardı... Bakınız; «Hanedanlık saraf Çu En Lay*ın da burad» öğretnâzırı LinTseHsü'nün yazdığı menlfk yâptıfını iftiharla anlaEvet, aslında, Çinli olmayan mektuplarla Çin împaratoru, tn ttn Bayan Hsf»oTsuYu, çâyınbir Impârator yÖDetiyfttdu Çingiltere Kıraliçesi Viktoryaya dan bir yudum aldıktan sonra : lilerin ülkesini... Kutey Doğu* afyon savâslannın öaleameai îşte, dedi, gördünüz, duydan gelen Mançulâr. Ve fittelik için neler söylüyor: (1). dVınuz eski havatıtnızın sadece insan mutmelesi de yapmiyor «öfrendltiraiıe t»n, t l ufak bir kısmmı... Dahan var : lar, Çinlilerin «açlarını kesm«!e kenif Britany» biıim ülkemi» Sun Yat Sen'in, Mao Çe Tung'ua rine, Mançulirla *vlen«ı*!erine Çinden altmış veva yetmis bin bile izin vertpiyorlardı... Erkekmücadetell devirlerinde Çin'in mil «takiıkta imiı. Buna r*r* durumu inanılmıyacâk derecede ler bMlert hırasln» k*rtar 1*014 men ölkenizden aayinı barbar korkunçtu... Taşmak üzere olan nnı uzatmava mecburdular.. Bu gemileri kıyılarımızi (elm«kte bir kazanın son seklini almıstı sayede Mançulardan ayırd edive Çinin zenginliklerin! sömöre toplum... Ama her seye r*gmen leceklerdı ki iliskileri tt ölsun!. rek zenfinlesmek istemektedirbiz bütün milletlerle dost olmak Kaynayan kazan nihayet 1851 ler. Onların hize tattiklart «evistiyoruz... Sadece, emperyalistyıltnda «Taypinglerin Ayiklanler, bep ise yaramaz teylerdir. ması» adıyla patladı... Çin kar lerin (Amerika) ve revizyonistNe yenilerek, ae 4e kailanılalerin (Rusya) düsmanıyız.. Çok makanşık bir hâle gelmil birirak iyilife yaramaları mümkfin acı çekmis, bu acıya asırlarca kat birine girmi^ti artık... •Imayan teylerdir. Farzedtniı ki lanmı$ yumusak ba?lı insanlarKırım savasları dolayısiyla iiıin aikenitin kıyılanna da bar dır Çinliler.., Dünü bilmeden barlar (relmlşler ve balkının alAvrupa pek istifad* «dememijbugünümüzü dejerlendirmenize datarak fllkenize afyen tatmak ti bu olaylardan ama, Rusya kuimkin yok... iatemektedirler. Ba daramda, zeydCn Çine do}ru tarkmaya yfikıek ve sereftl ySnetininlzin baslamif ve fatliyetlerin) git* A RIN : •laya g6« yamamayaeacindan tıkçe arttırmıstı... ve derhll en «iddetli tedbtrleri Sun Yat Sen'dcn 1856 yılmda bazı friıtyunerlealnak irteyeeeginden eminiz™ rin öldüHilmesi ve sonra K*nMao Çe Tunja... tonda kansıklıklar çıkmatı InHalbuki, o vıllarda Britanya giltere ila rt*ht*yi tekrir trrBadalarmda afyon kullanan veya satan tngilizlerg^verilen «etai ftıv> dahaje fınarı verdi. Ve 18S8 Hazîranında Ortak devletler Çin lıimdür!.. Yani, Çindftkinin tam (1) Çin Htlk Cumhuriyetinin ku. tularına ortak bir dooanma gön terM... Bir tarafta zehirlenmerulusu. Asit. ÜflsaJ Oskay'ıa derdiier. mek, yaşamak isteyen bir mileserinden. let afyon tatın almaya mecbur Bunun flzerine Çin, batılılirm (2) Çin Halk Cumhuriyetinin Kuediliyor; diğer tarafta ayni afbir defa daha boyun efmek zo* rulusu. • Asis. Ünsal Oskay. yon için siddetlî vatakltr konurunda kaldı... Üttelik bütün imDi|«r kaynaklar: Prof. Fahir Aryor... kânlannı yabaneilara ••ferber maoglu, Dünya Tarihi, Anıikedip, bfltfin kapüarını s6nıürücü Knraliçe Viktoryaya, tmparalopediler... Edgar Snow'un, lere açarak... tngillzlere, Frantorun mektupları devam ediMao Çe Tung'un Otobiyograaızlara, Amerikalılara ve Rusyor: (2). fisi. Çev.: M. Ardot A B R •••' • • Tiffony Jones ;ANY JONES «llCOÇOğltJ konuvercsim.AYHANBAŞOĞLU §g| BUDIN KOPRUSÜ â Buo pev <5îu7.. i Anne de cumbadaydı. Çiçekli bajm» entârisiyl*, babanm tam karsjsına geçmif oturmujtu; elleri iki dizinin arasmda. Topuz yaptıjı açık k\ımr»l saçlan şündi çözük ve dağınık. şimdi güzel. Çocuklânn yâ« tak botuamasına bakıyordu, sessiz v« gülümseyerek. Baba: Şunlan göriiyor muzun? dedi. Kan çekti Hanım. baka türlü olâmaz. Anne onayladı: Kan çekti evet Baba, çocuğa: E kalksanız artık! Diye seelendi. Sen giyinsen, kahvaltını etsen, çarsıya çıkitak.. Çocuk, biri ikiletmedi. Kardeflerinden «ynlıp, fırladı kalktı yataktan. Asagı kata inip. anne ile babanm yattıkları odada kahvaltı tepsisini, o tep*ide zeytin ekmeği bulup, kıvılcımlı mangalda çaydanlıgı gö'rüp, karnını dovurmaği bâllâdı. Biraz sonra baba girdi odaya. Çocuk tıkınıyordu. Baba, gömme dolabın fozüaü açıp, oradaki kâsenin içini kanştırdı. Ijte buradaymıı, dedi. Bulduğu ciletlc odadan çıktı. Dıaarda, az sonra, ıtlık çalarak üraı oluyordu. Setleniyordu: Hanun, pamuk! Gene kanattın mı Bey? Çabuk ol, fena akıyor. Bu sesleniş ve bu sözler, çocuğu eski günlere g8tfîrdü: «Sen benim kanundan çıktın. Sen bftnim kanımdansın..» denilerek bağra basıldıgı eski günler* (ki, baba. uzun ayrılık yıllarından sonra, daha bir kerecik olsun onu okşamamış ve öpmemifti); Kadıköy'deki revde, kendisi cumbada oturmuş babaya bakarken, bağıran baba Mevlut okurken, Babaannenin, «Sus evlâdım, Allah rızası için sus, günaha giriyorsun!> dediği günlere.. Ama içlenmedi. neselendi. Keyfi, gücü çogaldı. Baba, yolda giderlerken ona dedi ki: Ijler böyle oğlum. Ben seni bü ba|ına Konya'larda okutamam. Sıtmalık olmayan, ortaokulu olan daha büyük bir yerde Ui arayifim bundandır biraz. Çocuk ona dedi ki: Babacığım. isterteniz ben yeniden Antalya'ya.. Baba sanki duymâdı bunu, hızlandı birden. Çi| gün ısığında bile, benzinin attığı belli oluyor, çocugun yarattıgı düş kınklığını hem gizlemek btiyor, hem gizleyemiyordu. Hulı hızlı vüriimekte, ağzını bıçaklar açmamaktaydı. Çocuk, adımlarını uzun uzun atarak, babaya yetiameğe çâlıjıyordu. Yolun yansına kadar bSyle gidildi. O düstügünüz yeri göreyim mi ben? Ses çıkmadı babadan. Gösterir misiniz babacığım? diye yalvardı çocuk. Sen demin bir şey söyledin, dedi baba. Naydı 0?.. Çocuk stiklüm püklümdü: Bir fey demedim baba, dedi, düjtügünüz daını görmek istiyorüm. Olür nıu?« Kurnazsın. Kurnaznn ama.. Huyu gereği. ainirli sinirli bıyıklannı kemiriyordu. Bundan cayıp, ömürleri boyu gerçek bir dost v« arkâdaç edinememif kimselerin, bulduklânyla yetinen o içe iıleyici uysallıil ile: Olur, dedi kesti. Çok merak ediyonaa göst*ririm. Bir eli pantolon cebindeydi. Öbür elinl «allayarak yürüyordu. Çocuk, »llanan eli tutmak istedi. Tutmak, «lel» yürümek... Ama o kâdannâ yüreklenemezdi. Üzerinden ta? silindir geeirilml$, kıyılan gene otlu, toprak bir damdı babanın düstügü yer. Şu nühuset odadan çıktım, uyku sersemi yürüdüm. Sola kıvntmam gerekirdi, düjünmeden düı gitüm. Bo$luğu görüyor musun? Şu sivri aivri tasları görüyor musun? Tasjann üzerine beyin üstü düfmek ten Allah sakladı. Yoksa gitmistik oğlum. tkl ay, bir >ahp y*tmi|ım. Bafımm içinde bir damar çatlamı?. Burada.. Sag jakağının üstünü göstermekteydi • Gel, seninle Kaymakama gidelün! Kaymakam Bey, yakuıı gSrmez. Gözlük kullanır. Sâesız kafası, yüz biçimi. yumurtayı andırır. Kas kir pik de yoktur onda. Gözlüklerini çıkardığı zaman çipil gözlerini durmidan kırpıftınr. Onun için gözlüğüoü çıkarmasıya, camlarmı hoblayıp, silip takman bir 61ur. Bab* ile çocuğu görünce ayağa kalkar. Gülümser. Biba ffte büyük oğlum, Kaymakam Bey amca«.. Kaymakam Bey Masallah azisim. maçallah. Si»ârt bu yasta oğlunuz olsun? Böyle şey olmaz, inannatt. Kardetinizi mi yoksa? Bu basbayâgı koakoea delikanh, birader. Baba Allah bagı$larsa, benim. Kaymakam Bey E aşkolsun yini, hiç ummazduh. Buytun, |8yle buyrun. Baba Amcan oturun diyor oğlum, oturalun. Sen su «andalyaya.. Çocuk Peki. Kaymakam Bey Ne içersiniz, kafive, çay, ga» zoz? Babâ Sizc söyle âyaküttü bir uğrayalım dedik, bir sey içmesek olmat mı? Kaymakam Bey Yo olmaz, icirmeden bıraknam, Baba * Bı, madem israr ediyortunuz, bir kahv*nizi içeyim. Kâymâkam Bey Sen, delikanlı? Çocuk Gazoz. efendim. Kaymakam Bey (Zile basar. Odacı girer) fii. te iki kahve, bir gazoz~ Odâeı Bajüstüjie. Nasıl olsun? Baba Kahvesi bol, şekeri orta. Odacı Basustüne. Sizinkini biliyorum. Kaymakam Bey Evet beaiınki sade. (Odact çıkar.) Baba £ahmet ettinir. Kaymakam Bey Aman efendim.. llâhi Mahmut Bey, hiç adını anmamı?, söylememUtiniz b8y» le bir oglunuzun olduğuau. O yüzden, görünce aaşırdım. Bab* Biz erken evlendik. Kaymakam Bey Herhalde. Baba Antalya'da, Halasının yanında okuyordu. Kaymakam Bey Ya peki bu delikanlı tleride tie oUcak? Karar verdin mi, ne Olacaksın bakaytra delikanlı? Mülkiye müfettiji mi, mühendis mi, dok tor mu. beybaban gibi eczacı mı? (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle