23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Uzun Mehmet Kara Elması buldu Vatan Hizmeti diye bulduğu Kara Elmastan ikramiye aldı sadece 50 altın Uzun Mehmet'ln hikâyesî bu. Zonguldaklı saf Türk çocuğunun hikâyesl. Maden kömürü denen kara elması buldu Türkiyede. Vatan hizmeti dedi ve hükümete bildirdi. Bize gelelim. Cenklerden ve fütuhatlardan bas kaldınp da yeraltı madenlerini «ıramak, Islemek kimsenin akhna gelmemis pek. Yıllar geçmiş, meueniyet ilerlemiş ve makine çaS' ba?lamış. Eloğlu bulmu? vakıtını. Daha doğrusu çok önceleri bulırıu? da makine çağının geasmejine uygulamaya bile başlamış. Biz de koca Osmanh Imparatorlugunda ufak bir kıpırdams bile yok. Bahriyemizin çemileri el' an Ingiltereden gelecek kömürlerle ancak yerinden k»lkabi)iyor. Onlar bu kara elması vermese donanma oldujju yerde ka lacak. SAJÖFIDÖRT 12 Eklm 1968 CUMHURtYET Yazan: JOIKlthan Çeviren : AZİZ Sonuç: Elli altın ikramiye verildi ve altı altın aylık bağlandı kendisine. Uzun Mehmet'in dokunduğu altın olmuştu ama kendisi zengin olamadı. gidip gelirken gSzünü dört açıyor, bulduğu numune'ıeti evine getirip ocakta yakmava çalısı yor ama aradıgı bu taş narçaları değil. Mehmet karnrlı. Bulacak aradığını. Ne varki bütün çabaları iyi sor.ııç vermeyirce bıkkınlık geliyor '.endisine. Hattâ unutuyon bile kara eîması. Günler, aylar ç?7iyor böylece. Zonguldak bölgesinrie kara elması yatıyor ve insanlar ondsn habersiz günlük işİTİr.i «örüyorlar. Uzun Mehmet unutuyor eibi ama maden kömürünü, içinriek; vatan hizmeti duygusu onu bırakmıyor. Nitekim bir gün degirmeoe un öğütmeye gittiğinde suların getirdiği bir kaç kara tas parçası ile alâkadar oluyor. Onlan eve götürüyor ve ocakta yakıyor. Bu defa netice oiumludur. Yanıyor fiyah taslar, hem de çok iyi yanıyorlar. Daha fnce gördüklerinden, hattâ asker oca ğındakilerden daha iyi. Uzun Mehmet o geceyi zor çıkarıyor. Sabah olunca »el yatağı boyunca kara elmas'ı aıaınaya Uzun Mehmet'in bulduğu maden damarı bugün Tiirkiye'nin can damarlarından biri haiiue koyuluyor. Pek kolay oinıuyor damarı bulmak tabiî. Günlerce araştırdıktan sonra bir yamaçta buluyor kara taşların menbaını. Kendisini, özei çıkannı hiç düşünmeden topladığı nunıur.elerı çuvalına dolduruyor ve evine dönüyor. Vatanına hizmet edebilmenin esenliği içinde rahıt bir gece geçirdikten sonra ?abahın crken saatinde tstanbulua yolunu tutuyor Uzun Mehmet. Bugünkü vasıtalar yoktu o zaman. Yaya gidecek bütün yolu. Buna rağmen al.iırdıgı yok Uzun Mehmed'in. Omuzuııda hey besi düşüyor yola. Bir ba?kası olsa buluşuyla ne kadar zengin olabüeceğini düşünerek belki de bu meşakkate katîanmazdı. Fakat âsil Türk genci «vatan hizmeti» deyip uzun yolu yürüdü ve tstanbula geldi. Komutanını buldu ve heybesındtki kömürleri gösterdi. Komutan; «Evet, bu maden kömürü. Hem iyi cins bir maden kömürü. Nereden buldun bunlnrı?» dedi. «Zonguldakta» diye cevap verdi Uzun Mehmet. «Aferin Mehmet!.. Vatana hizmet işte böyle olur» dedi komutan. Anadolunun saf ve âsil çocuğu bu iltifattan çok n'emrıundu. Milyonlar verilse onu bu derece tatmin etmezdi. Komutanı «Aferin» demisti, «Vatan bulunuyor hizmeti» demişti. Bundan iyisi can sağlığıydı. Hükumet Uzun Mehmet'e elli altın lira ikramiye verdi ve altı altın lira aylık bağladı. îşte böyle. Bizde de böyle insanlar çıkıyor, buluşlarını kendilerine değil, vatan hizmetine veriyorlar. Bundan başka d» kendi buluşlarıyla memleketimizde zengin olmuş kimse tanımıyorum ben. Ticaret ve başka yollar buna dahil değil tabii. köyünde dogmus njker ocagına gelineeve dek tarlasında çalışmı? ?a? bir deliksnh. Her Türk gibi vakti gplince o da asker olmuş ve îstanbulda deniz eri olarak vatanî görevini yapmaya başlarmş. îşte o sırada görmüs maden kömürünü ilk kez. Gemi kazanlarında i«tim kaldırabilmek için ocağa atılan kara ta? pavçaiannın ne Kar» elma» diye ad takmışkadar kıymetli o!du2unu afker ocağında öğrenmi?. Terhis oiup lardı ona. Bugün ilmin ve fenta köyüne döneceSi raman eline nin bu kadar llerlemesine rağbir parça maden kömihü tutuşmen yine de kara eimastır o. turmu? komutanı ve demiş ki; Atom çağında olmamıza rağ «Ara bunu köyür.de evlât rnen maden kömürüne el'an ihBulurjan vatana hizmet etmif olursun.» tiyacımı* var. Mehmet dönmüş kövüne ve aTarihlerin yazdığına göre nacığının yanına. Yanında nüeski YunanlıUr Milâttan 300 yıl mune var ama, ıradığını bulurönce bulmuslar ve kullanmışlar sa kendisine değil vatanı için Her jeye rağmen uyanık Türk maden kömürünü. Belki bilerek bulacak. Gözü yok Uzun Meh•ubaylart memlekette kömür med'in zenginlikte. Komutanı belkl de bilmiyerek istifade etona «vatan hizmeti» dedı ve o bulunabileceğin e inanan kimsemisler bu siyah taş parçasınsırf. bu gaye uğruna arayacak ler, erlerine bunu telkin edidan. îngilizler is* Milâttan 852 kara elması. yorlar. Işte Uzun Mehmet bu yıl lonra oldukça bilinçli o)aerlerden biri. Mehmed'in köyü küçük yer, rak kullanmıçlar bu kara tlmaUzun Mehmet iddiasız bir A fakat Zonguldak büyük. Tarlasından evine, evinden tarlasına nadolu çocuğu. Zonguldağın bir Dişf Bond BLAISE jnuuts ÇEVİftİMCE. üZEBi J KAViOA S!LÛ.U:i4ı İST1NBUL 06.25 06.30 07.00 07.05 07.30 07.45 08.00 08 05 08.10 0S.25 08.45 OP.0O 09.20 09 40 10.00 10.05 10.25 10 45 11.00 1145 1200 12.10 12 30 13.00 13,15 13.30 !5 05 15.20 15 30 15.45 16.15 1640 1705 17.20 17.50 19.00 1935 19.55 20 00 2030 21.00 21.10 21.40 22 00 22 45 23.00 23.45 24.00 11.55 12.00 13.00 13.30 14.00 14.30 15.00 15.30 1600 17.00 18.00 18.30 19 15 19.30 20 15 21.00 22.00 22.30 23.00 0030 01.00 Açıhş. program, h^berl^r Günsydın ( I ı Köye haberlcr Günaydın (II) Haberler v e hava durumu Dört ses ve dbrt saz'dan t ü r . İstanbuTda bugün Küçük ilânlar Hafif Batı müzljl Solistier geçidi Keman soloları Ev için Özdal Kale'den jarkılar Arkası yarın Ara haberler Hafif Batı müzigl Saz eserteri M. Geceyatnmz'dan türküler Dinleyici istekleri Serap Mntlu'dan «arkılar Ara haberler. ilânlar Haflf Batı müziği Beraber ve solo şarkılar Haberler. R. Gazetede bugün Oyun havaları Reklâm programları Tur»n Engin'den türküler Hafif Batı müziği Göniil A k k o r d a n ^arkılar Radyo Armoni mızıkast Ümit Tokcan'dan türküler G. Güvenli'den şarkılar Giiven Avdın orkestrası Yurdun sesi Reklâm programları Haberier. hava. yol durumu Ahmet Üstün'den sarkrlar Bir vartnı». bir yokmuj TürltiıliT gecidi Hafif Batı mıizijl 24 saatin olaylan. lUrJar Beraber ve solo ssrkılar Ülkeler ve meiodi'cr Reklâm programları Haberler Plâklar sra«ında Gece müziği Kapanış. İSTANBL'L TL Açılıs ve program Diskoteğimizden Hafif şarkılar Lied saatı Chad Mltcheü Üçliisu Konçerto saati Hafif Batı müziği Caz müziği Cumartesi konseri Cleo Laine'den şarkılar Gençlere müzik Senfonik müzik Radyo ile Fransızca (46ders Ak^am konseri Gençlerin sevdikleri L. Amerika'dan halk şar. Tatil akşamı İçin Gece konseri Hafif melodiler Hafif Batı müzijö Program ve kapanıs. IT3 456789 jj 2 6 8 9 GÖ2E. &ZTY. HEM Tiffany Jones SOLDAN SAGV. 1 Anadolumuzun en kuzey noktasındakl (Sinop çevresinde iki sözlü bir sivrilik). 2 Nedim ve Bâki gibi listadlar meslegine girmiş hale gelen (iki söz). 3 Hir durumu gizlemeyip açığa vurma işi (eski bir terimdir ve Arapça kaynakhdır), tufan olayına şahit olmuş bulunan peygamberden sonra gelen peygamberin adı. 4 Bu da bir erkek adıdır, kesin olarak mânasına b.r eski terim. 5 Çevrilince «letanet ve anlayışı bol» karşılığt bir eski terim belirir (erkek adı olarak da kullanılm, Asya kıtasında bir çöl. 6 Bir seslenme edatı, kendisinden bir çok araç yapılan ve toprak altından çeşitli cınsleri çıkanlan maddeden yaP'lmış eşyaya böyle denilir (sonunda eski usul bir nisbet eki vardır). 7 DayanıkU olma ha li. 8 öğrenciler için kurulmuş ra gözü almamalan için konulan olan müessese. bir emir. 9 Bi buzlu camdan arr.ç. 6 «Millet» riîci ve siftah, ta.ihimizin kay in dörtte ikisi, timarhane kaçkını. dsttigi en büyü': mimanmız. 7 «SUkun ve VLKARIDAN AŞAĞIYA: içinde huzur 1 «Yapmakta olduğu görevi dinlen!» anlamı ehemmiyetli» anlamma iki söz. na iki sözlü bir 2 Bir kadın adı. 3 Yön, böyemir. 8 Haö le evlerin aç kedileri de bulunur ^ası zayıf olandiye bir atalar sözü vardır. 4 larm yaptığı ha «Bir yiğit erkek bulmaya çalışreketi yapan, mak» mânasına iki söz. 5 Bir bir edat. 9 atalar sözüne göre «bu adı taşıÖldükten. sonyan yerin pazan geçti mi eşeği Durjtü bnlmacanıo ra tekrar hayaNiğdeye sürmek gerektir», ışıkla bâlledilnu. «ekU • ta kavuşan. DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLÎ NASIL HALLEOİLECGK Ynkandakl rakamlı bulraacada sadece 4 tane anahtar (ipncn) ve 8 tane sonuç vardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma, çıkarrma. bölrae işaretleruıe dikkat ederek soldan cnfa ve yukandan aşağıya bulmacada gösterilen sonuçlan bulunuzBiraz vaktinizi alır ama, boj vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuı. •» 44 Bir gün doktorlar, hastalan muayeneden ayrılırken. birinin ötekine: «O ak saçlı ihtiyar bahkçı yok mu? Yâni Salih Dede «Galiba sabahı bulamaz.» dedi. Bunu gülümsemeii hastabakıcı kız duydu. İçi cızz etti. Sahiden de ölümün o soğuk kül rengindeki göl gesi Salih Dede'nin yüzünde adamakılh belirmişti. Kediden korkan fare gibi yatağında büzülmüş, ürkek ürkek bakınarak ağır ağır soluyordu. îhtiyarın yatak ucuna varınca, genç hastabakıcıya, Palamut bükünden zorlukla birkaç söz edebildi. Genç kız güçlü bir merhamet harlayışıyla €Üede artık iyi oldun. Bu ak şam seni Palamut büküne gönderiyorlar» dedi. Ama büsbütün sağır olan Salih Reis, söylenenden hiç bir şey anlayamadı. Bunun üzerine hastabakıcı kız el işaretieriyle anlatmaya uğraştı. İhtiyar da neden sonra anladı. Gözleri yuvarlarmdan uğrarcasına açıldı, sevinçle parlar gibi oldu. Eh Palamut bükünde, o kulübesinin önünde oturacaktı gene. Gece, bütün yıl dızlarıyla fukara kulübesine girecekti. Kıyıyı buğu larından süpüren serin kıyı yeli, yıldızlara üfleye üfleye, bütün yüdızları hanl harıl tutuşturacaktı alabildiğine. Gene Ayşe Nineyle oturacaktı kıyıda. Evet kulakları tüm sağsrdı, ama gene can kulağıyla dinle yecekti gençlik denizlerini. Eh, daha ne isterlerdi dünyadan. Çok şükür! Yeterdi bu! Sonra düdaklan bir gülümsemeye, ama daha çok bir sırıtışa yayıldı. O gülümseme, artık bir daha gülemiyecek olanların, ya da şen ölerek sırıtanlarm dudak yayılışıydı. Genç hastabakıcının yüreğine bir kama gibi saplandı. Söndü Salih Dede. O sırıtışıyla, aşağıya morga taşıdılar ihtiyar denizoğlunu. O dudaklarından eksilmeyen sırıtışıyla, köylülere kan ağlatan Hacı Latif, böylece kaparozdaki tez canhlığmda muradma erdi. Aradan onbeş gün kadar geçince Çakır Ay?e, Sa lih Reis'in Palamut büküne dönüp dönmediğini an lamak. için, eline değneğini aldı, yürüdüğü değnek !e tak tak yoklayarak Palamut bükü yolunu tuttu. İçinde bir sıkıntı mı. bir gönül açıklığı mı, pek kes tiremediği olağanüs'ıü bir hal vardı. Kulübeye yak laşırken ormandan geçti. Ormanın o canh ve diri gecesinin sesini duydu. Sanki apaçık koca bir ağız dan «O!Ooo!» diyen bir ses. Sonra uzaktan derin iniltili bir darbuka gümleyişi... Durakladı, dinledi. Gerçekten darbuka mı çahyorlardı, yoksa yüreği mi çarpıyordu, pek ayırd edemedi. Tak tak ede ede büke vardj. Çıplak ayaklarmın altında kumdan daha yumuşak rıhın fısıltısuıı duydu. Salih Reis'in evinin önüne geldi. Orasını kolay buldu, çünkü yelpazeleyen meltemde açık kapı şimdi aralanıyor, limdi kapanıyorken acı acı «cık» cık ci.. i... ik> ediyordu. ÇaJcır Ayje'nln gSzleri görmüyordu ama, kör olan tözlerinln yerin» bir »ltıncı duygu peyda olmuftu. Gecryi (flndüza çeviren «7 ısığuun ağar IUDİH HÖPRÜSÜ AMA ÇOK A N KA R A 06.25 06.30 07.00 07.05 07.30 07.45 08.00 08.05 08.10 08.30 08 45 09.00 09.20 09.40 10.00 10.05 10.55 11.10 11.30 12.05 12.20 12.25 12.30 13.00 13.15 13.35 14.00 14.15 15.15 15.20 15.40 16.40 17.00 17.05 17.50 19.00 19.35 19.50 19.55 20.25 20.40 21.00 21.10 22 05 22.25 21.45 at.00 M 00 Açılıs. program, haberler Günaydın (I) Köye haberler Günaydın (II) Haberler ve hava durumu Sabah müziği Ankara'da bugün Küçük ilânlar Sabah ş a r k t l a n ÇeşitH müzlk Bedia Akarttrrk'ten türküler Ev için Sabah konseri Arkası y a r ı n Ara haberler. llânlar Güler Göksel'den şarkılar Ziya İzgin'den türküler C. Bolvadin'den şarkılar Konser saati HaceT Buluş'tan türkUIer Kıbrıs saati Küçük ilânlar \ e r m i n Demlrçar ve M n i U fa Erses'den şarkılar Haberler. R. Gazetede bugün Hafif müzik Kadınlar topluluğundan j a r . Nida Tüfekçi'den türküler Reklâm programları Ara haberler. ilânlar Solmaz Teğmen'den şarkılar Batı san'at müziği istekleri Türküler geçidi Ara haberler. ilânlar Çocuk saati Reklâm programları Haberler, hava. yol durumu Muzaffer Akgiln'den türküler Bir varmıs. bir yokmus Türk müziği istekleri Yeni dünyalarında yaşıyanlar İtalya'dan müzik 24 saatin olaylan, ilânlar Kadınlar topluluğundan t ü r . Yenl plâklar Muıtafa S e j r u ı ' d a n «arkılar Haberler Cumartnl U * M 1 K«pani| s . J tısını derisinin üzerinde duyuyordu. Dikildiği yerde, elini bir yana sallayarak, «Şuraya kara gölgera düşüyor, ağaran kumlara,» dedi. Ayşe, »Salih Amca» diye yavaşça seslendi. Ses çıkmadı, yalnız deniı fışş.. dedi. Ayşe usul usul kapıyı itti. Başını içeri uzattı. İçerden dışarıya bir kanat şakırtısı uçtu. Ayşe, «Eve kumrular girmiş ellem!» dedi. ştçeriye bakmca, «Burası zindan gibi karanlık ellem» (Ellerh = Allahü Alem^ diye ekledi. Başını geri çekti, ama dayanamadı, kapıyı gene itip içeri girdi. Orada elleriyle, taşları, ocağın kenarmı, kıjru tahta sedirl* sedirin altmdaki yamru yumru kaya parçalarmı ok şarcasına yokladı. Avucuyla sıvazladı. Oturdu karanlıkta bir taşa. Arasıra bir canlanıyor, gönül gözü aydınlanıyor, sonra üzerine bir karanlık çöküyordu. Ama o güne değin görmediği duymadığı bir karanhktı bu. Böylece şimdi karanlık, şimdi aydınhk oluyor, karanlıkla ayduılık birbirini kovalıyordu. Çakır Ayşe karanlığın birinde Hamza'yı görür gibi oldu. Başı sanki bir gelin kuşağıyla çevriliydi. Yüzünde de bir hoş iç açıcı gülümseme vardı. Ama gülümseme de değildi. Hani, kayığın güvertesinde su tgştisini bırakmca, testinin ağzını silip geçen rüzgâr tatlı tatlı u.. u.. u..! diye öterdi ya! İşte onun gibi bir tathlıktı o gülümseme. Sohra her yan karardı. Hiç bir şey görünmez oldu. Hani kandil, büsbütün sönmezden önce bir yanar, bir sönerdi ya. İşte tıpkı öyle oluyordu. Çakır Ayşe'nin yüreği hop etti. îçinden «Ah bir daha görünse de ona atılsam!» dedi. Bir harlayışın ortasmda Çakır Ayşe kendinl gördü bu yol! Gençti, öyle yalabuktu ki demeyin gitsin. Ata, «Yonca>ya sıçradı, bir bacağı atın bir yanında, öbür bacağı öteki yanında. Alınca atı apış arasına, fırladı dört nala boşandı ovaya! Nereye? Av lonya'da denizci Hamza'ya! Gözleri, geceyi de karanlığı da delen iki mavi yeşil kükürt aleviydi. Uçuyordu Avlonya'ya. Yonca'nın uçan nalları, ateş ve toza çeviriyordu j'eryüzünü. Yine karanlık bastı. gönül gözü köreldi. Ama atın dört nalının güm güm edişini duyuyordu. Bir de tokatlanan darbuka nın inleyişini. EHyie yüreğini bastırdı. Yoksa yüreği mi çarpıyordu? Hayır, hayır! Gene çıkakoydu karanlıktan, atın dört nalı kıvılcımlar püskürtüyordu arka arkaya. Atın yelesi. Ayşenin uzun sarı saçlan, atın kuyruğu uzun alev dil'eri gibi uçuyordu gecenin zindan bağrında. Kuyruklu yıldızdı sanki yol yol upuzun süzülüşü, Pars, geyik ve karaca ya tağı dağları vızıldatmca haydaaa! daldı yine dip karanlıklara. Her şey söndü, ama karanlık hiçlikt» uzaktan uzağa gene nalların gürleyişini duydu. (Arkısı var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle