Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHÎFE DÖRT 2 Evlül 1967 CUMHURTYET Detroit cehenneminde dört gün «Tanklar makineli tüieklerini rloğrultmuj, ilerliyorlar. Her kımıldayana, gölgelere bile ate» ediyorlar. «Kımıldayan birini ya da bir jeyi gördünüı mü, demisti albay Herman Streense; önce ateş açın, ne olduğunu sonra sorarız.» Askerl alay harap duvarlar ve yıkıntılar arasından önüne geçilemer bir güç gibi ağır ağır yol alıyor. Bir esinti bir kâğıt parça•ını knnıldatmayı görsün, otomatik tüfeklerin kuru atışları işitilmeye başlıyor hemen. Ama kımıldayan her zaman kâğıt parçaları değil: mahzenlere, pencere ardlanna gizlenmis, damlara «inmi? zenci çeteciler de var. Çarpışma »on bulacağa benzemiyor. lük isyanın lonunda ölü «ayısı ctuzaltıyı buldu. Johnson tarafından gönderilen Onsekizinci uçak filosunun kumandanı general Throcktnorton, Vietnam' da kuilanılan taktiği ele slmaya karar verdi, kendisi de bir zamanlar Kore'de kullanmıştı. Helikopter, diyor; helikopter gerek buraya. Evleri aramak yetişmez, simdiye kadar kaç evi arattıgını bir Tanrı bitiyor, bir kendi. Ikide bir koşar adım bir bölük geliyor, kapıyı tekmeyle ardına dayıyor, ev halkını tartaklıyor, eller yukarı; yüzler duvara, üstlerini araştırıyor. Ama ne süâhları bulmak mumkün, ne isyancıları. Onlar bölük gidince ortaya çıkıyor ancak.» Bunlar Detroit isyanını yasayan bir gazetecinin notlan. leşik Devletlerinin bütün tarihl boyunca rastladığı en kanlı ren ci isyanının merkezi. Bir yağma, cinayet ve kundakçılık furyasının peşisıra vali Romney'in yardıma çağırdığı birlikler az önce çetecilerin şiddetli bir taldırısıyla karşılandüar ve bir süre için mahalleden çekilmek zorunda kaldılar. Şimdi general Throckmorton yeniden temizleme hareketlerinin kimbilir kaçıncısına girişiyor. İki hafif tanktan, iki zırhh arabadan ve asker dolu iki kamyondan mey. dana gelmij alayımız ağır ağır yol alıyor. Askerler tüfeklerine ıarılmı«, ateşe hazır, tetikteler. Başka başka yönlerden aynı tip üç alay daha bizimle aynı zamanda «sıcak bölge» ye doğru ilerlemedeler. Altı yedi helikopter başımuın üstünde daireler çizerek damlarda gizlenen «düşmanlarımızu keşfe çalışıyorlar. «Bir yandan da önüme serilen sahneye göz gezdiriyorum: Yolun her iki yanında kepenkleri kırılmıs, parçalanıp yağma edilmiş mağazalarla, ateşin yerle bir ettiği evler birbirin>»kovalıyor. Yıkıntıların ortasında hâlâ yanmış eşya parçaları ve kiriş artıkları tütüyor. Ama arada sırada yıkıntıların ortasm ria mucize kabilinden ayakta kalmış sağlam yapılar göze çarpıyor: pencerelerir.e acelcci eller kireçle «can kardeşimiz» (soul brother) diye yazmış, çe GÜLIŞIK ra çılgmca ate} açıyorlar. En azmdan beşyüz tüfek ve mitraiyöz mermisi Snümüzdeki'evi kalbura çeviriyorlar, birkaç po lis »eke seke arka kapıya van p içeriye süzülüyorlar, merdivenlere atıhyorlar. Alay kumandanı radyo ile cates kes» emri veriycr. Yarım dakikahk bir gergin sessizliği yalnız uzak larda yankılanan bir takım silâh sesîeri bozuyor. Sonra evde kıyamet kopuyor; memuriar ateş eden çeteciyi bulmuşlar, adam bir polisi kamından yaralamış, ötekiler bir yaylım ateşiyle karşılık vermişler. Kendini balkona atan çeteci işte bir çığıhkla ücüncü kattan boşlu*a uçuyor. Bir saniye sonra onun öcünii Kİmak ister gibi. nereye <:aklı oldukîan bilinmeyen ve o anadek seslerini çıkartmayan başka çeteciler alayı mızın üstüne bir sıkı ate? sçıyorlar ve bizi uzun bir süre ye rimizden kipırdatmıyorlar. «Polisler nihayet isyancının cesedine yanaşıp kimliğini tesbit ediyorlar: zencinin adı John Sennar, çocuksuz evü, yıllardır bir inşaat şirketinde çalışıyormuş. Böyle düzenli, yerinde bir kazanç, rahat bir ev, bir güzel araba sahibi olan, daha önce ele gelir hiçbir suç işlememis bir vatandaş nasıi olmuş da penceresinden emniyet kuvvetlerinin üstijne ateş açmıştı? Kendisine hiçbir şey ka zandırmayacak bir inyana katıl mak yüzünden neden canıyla Bu çocuk yaylım ateşiniıı kurbanı oldu tüne ateş açtıklan tırada ölmüş. Yağma îaslı Detroit'de dört gün süren cehennemin en bulanık yanı. Zencilerin çoğu bunu bir yandan malları kendilerıne beyazlara olduğundan daha pahalı ödettiren beyaz dükkâncı lardan öc almak için yapmıştı. Bir yandan da kendi kazançlarıyla hiçbir zaman erişemeyecekleri bir takım eşyalara, örneğin renkli televizyonlara kavuşmanm tek yolu oiarak kapıp kaçmayı bulmuşlardt. Vitrinler şımdi paramparça, yağmada kapışılmayan mailar verlerde sürünüyor, ayaklar altmda çiğnenmis. Baze.n yaîn:z hınçlarını almak için y.kıp döküyorlardı. Bir çocuk görmüşlerdi, bir çiçekçinin vitrininden girip çıkı yordu, kucakla çiçeği dışarıva taşıyıp ayaklarıyla eziyordu. Kerli ferli, dürüst görünüşlü birine rastlamışlardı, yepyeni bir Pointiac'a sahiplenmis, sonra içini türlü giyecek eşyası ile doldurup çekip gitmişti. Bir kadın, bir çîft şilteyi sırtlanv.ş koşuyordu, bir başkası bir koltuğu mağazasmdan evine sürük lüyordu, bir ba^ka kadın bir araba dolusu yiyeceği çekeliyordu. En çok iltiîat gören mallar içkiler oldu. Detroit cehenneminin dördüncü gününde bile hâlâ ellerindeki şişelere yapıçmıs, memnun içen zilzurna sarhoş zencilere rastîamyor. Her feye kayıtsızlar, kardeşlennin cesetlerinin yanmdan sıyınp geçiyorlar, canavar rlüdüklerinin acı ugultusu içinde ilerloyen polıslere omuz silkiyorlar. lar. Yietnam taktiği •Bir çocuk kaldırımda kıznıldamadan yatıyor. Parçalanmı? kafası bir kara kan maskesi gibi. Daha bu labah burada yoktu. «Bir kadın dördüncü kattan aşağı cansız iarkıyor, ikiye biçilmiş bir kukla gibi: yaylım atesini tam bağrından yemi}. Daha bu sabab burada yoktu. «Bu sabah... dört yaşında bir küçük zenci kıx da öidü, tam «.akağından vurulmuştu; sonra moteldeki kızı vurdular, kur;UD camlardan girmiş. Dört gün «Sıcak bölge > ye doğru Damlardan yaylım atesi... vurulup tokaklara düşen insanlar... yerie bir olmuş mahaljeler... Amerika sivıl sava» iklimine gırmede ve bu çılgınlığın nedenini kimse açıklayamıyor. Olayları yakından izleyen bir başka gazeteci de yine söyle anlatıyor: «Milli Muhafız tanklarından birinde Detroit'in Onikinci sokağı boyunca ilerliyorum. Bu şehir iki gündür Amerika Bir Detroit isyanını bastırmakla görevlendirilen General tecilere bunların zencilerin malı olduğunu hatıriatmak için. Şuradan buradan duman sütunları yükseliyor. Sokaklarda in cin top oynuyor ama çok daha az zarar gören yan sokak pencerelerinden kaygılı zenci yüzleri harekâtı izliyorlar. «Birden çok yakınımızdan iki el tüfek atışı duyuluyor: nıer Throckmorton milerden biri tankm zırhı üzerinde, biri asfaltta sekiyor. 3aş ka beş altı el ateş de sokağın öte yanmdan geliyor, ama boşiiıkîa kayboluyora benziyoriar, Milli Muhafızlar için bu bir îşaret oluyor, ben ortalıkta kim seler göremediğim halde onlar yanlanndaki tekmi! silâhlarla saldırının geldiği sanılan binala Isvansn bulanık yanı Dehşet sahnelerinîn sonuncusu değil bu; harap bir dükkânın vitrini içinde gögsünden vurulmuş biri kanlar içinde yatıyor, polisler yağmacıların üs YARIN «BEYAZ GÜÇ»E KARŞI «KARA Gt'Ç» sond MODESTV BLAISE İSTANBDL Hsfif muztk Rcklânı r r o e r a m l a r ı Cumaıtcsi konseri Gcnclik S s a t i Radvn Arraoni M ı z ı k a s l Solistler Geçidi Eolodan Solova Cav Saati Kısa haberler V. Docu ve arkadaslan Bu hafta DmleveceSlerintz d . Sevimder. turkulpr Bcraber ve Solo ^ ; k ı ! a r Hahcıier. Rcsmi Caze'.cde Bueun 06.25 Acı'ıs orosram 06 ?0 Tıırküler 06.45 Kövden Rooortai 07.00 Kove habeıier 01.05 İ<ted;einız tiırkı.ler 07 30 Habcrier ve Hava durumu 07.45 Utanbul'da Bueun 07.50 Hafil Müzik 0S.00 Bvı sabah sizir.te 08.20 Pasadoblcler 0S.40 Sabah sarkıları 03.00 Dokiorunuz divor kl 09.".0 Pivanc Soioları 09.30 M. Akkus'dan türkuler 09.45 S îıîelodi'.er Besüsi 10.00 . Muzik Kutıısu 10.15 K^erler Arrr.aianKır 10.25 T. K o r m a n d a n sarkılar 10.40 Arkası varın11.00 A.ra haberleri 1105 Sabah konseri 17 20 Yındun Sesi 17 50 Reklâm Droeramları 19.00 Hsberler ve Hava d u u r m u 19 40 Kücük ilânlar 19.45 Ezeüerimizm üetirdiei 20.25 Tevfik Fikıefi .\narken 20.35 Levleein ömru 21.00 24 Saatin Olavları 21.05 Guzide Kasacı'dan sarkılar 21,20 Sizin sectikleriniz 22.00 Rek'.am r r o e r a m l a r ı 22.45 Haberler ve Hava durumu 23.00 Genclerle Basbasa 24.00 Kaoanıs İSTANBVL İL RADYOSU Acılıs ve Droeram Sizin icin Minvatür müzik Cesitli Melodiler Lied Saati Tatil Melodileri Koncerto Saati Caz müzUi Gençler icin Cumartesi konseri Cav Saati Kücük konser İ v i aksamlar Senfonik müzik Hafif müzki Aksam konseri Genclerin sevdtklert Fıkralar ve müıık Ses müziei Gece konseri Bu Hafta Neler Dinleyeceksiniz 22.45 Karısık Sololar 01.00 Proeraın ve kaoaıuj. 23.00 Gökkusaeı 23.30 Hafif sarkılar 24.00 Gece varısı icin 11.55 12.00 12.30 13.00 13.30 14.00 1430 15.00 15.30 16.00 17.00 17.30 18.00 18.30 19.00 19.30 20.15 21.00 21.30 22.00 2230 13.30 13.^0 l.'ı.OO lö.r.O 15.40 15.55 10.15 16.45 17.15 11.45 12.00 12.15 12.30 13.00 BULMACA 123456789 S KJ « B3EH : diŞi Ribi yazılmıştır), zalim hükümdarlann halk arasında dökmekten hoşlandıkları. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1 Eşyayı larlatıcı madde Ua ışıl ışıl hale getirme işi ile uğraşan (iki soz). 2 Boy bakımından faz'.alaşarak. 3 Naylondan biraz donuk şeffaî ve kırılmaz maddelerden, eski Mısır tazınların dan. 4 Çok şefkatli bir kadın tipi, eski manzum eserlerde vezin zorlamasıyle yapılan ahenk sağlama oyunu. 5 Bazı tütün tiryakilerinin hiç ağzından düşmiyen araçlar (çoğul). 6 Tann kimseyi somürücünün kurduğu bu tuzaga düşürmesin, Afrıkada bir şehir. 7 Isviçrede bir şehir, kadırüara mahsus süslenme levazımından. 8 «İstikbali simsiyaiı» karşılığı iki soz. 9 Bir harfın okunuşu, CENTO teşkilâtına Rirmış memia*ekJ) ketlerdea. GartH I SOLDA5J .SAĞA: 1 Olkemizde Osmanlılık devrindeiıi t a t i l günü ila Cumhuriyet devTinden sonraki tatil günü (ayrı ayrı iki soz). 2 «Birinin yerleşip kalıraş ayak belirtilerini takip ederek ona göre yüru!» karşılığı iki sözlü bir emir. 3 Bir adama sonradan takılan ad ve unvan, Afrikada bir çöl. 4 El ve avuç ortası. eski Yunan yazarı Omiros'un eserlertnden biri. 5 Bir edat, dini törenlerde okunan şarkı. 6 Kaybolmuş bir şeyi bulmaya çalışmak, bir takı. 7 îç ekmeği tavuk veya et suyunda ıslatmak suretiyle yapılan yemekler (çoğul). 8 tyi düşünen aklı başmda kimselere eskiden böyle denilirdi (bazan bir erkek ismi olarak da kullamhrdı), tersi bir çekimdir. 9 Fransanın başkentinden geçen akar su (söylen BCTUMACANIN LMtŞ ŞEKLJ NASn HAJJLKDİLECKK Yakarırfak) rakamlı bulmacads « • dece 4 tane anabtar (ipuctı) ve S tane sonuç vardır Bos kalan 12 karenın içine I deo 9 a kadar ayçun birej rakam kovarak ve topm lama. çaıpma. çıkartma. bolme işarederiDe dikkat ederek soldao sağa ve vukarıdan aşağıya bulmarada goslerilen snnurlan hulıınuı Biraz vaktinizi alu ama, boş vaktınizi hoşça geçirtnış olımunuz. TIFFANY J0NE9 YtM... BtCKV STEEL CMLÜ IlLNIMDflKk BIÇflK YflRflSI . 7 Yozon: BURHAN ARPAD vuı Artin, yağmur çayevinden çıkmca yakalarını iyice kaldırdı. Hava buz gibiydi. Akşama kar yağardı bu gidişle. Işler de kötü gidiyordu. Yılbaçma doğru her zaman milletin eli oynar, Artin'in de, bu yoldan geçinenlerin de yüzü gülerdi. Amma bu yılbaşı tatsız geçeceğe benziyordu. Hepsi bu da değildi. Gazcteler bugünlerde hep şu kayıp kızlan yazıyordu. Durmadan fotoğraflar basıyorlar, kayıp kızların anaları babalarıyla röportajlar yayınlıyorlardı. Bu işlerin daha ciddi ele alınmasmı ileri süren yazılar da sıkla şıyordu. Bu yüzden. yeni yeni kızlar bulmak güçleşmişti. Paralı müşteriler, yeni mal istiyorlardı. Bir kal dıklarmı pek pek bir daha istiyorlardı. Soğuktan burnu kızarmıştı. Üşümüştü de. Balıkpa zarındaki me^haneye girip iki kadehçik yuvarlasa! Sonra vazgeçti. Acenta Nuri'yi görmeîiydi. Polisler büroyu bastıktan sonra yer değiştirmişti, daha doğrusu hana pek uğramıyordu; her gün bir başka kahvede, pasta salonunda, bazan da büyük bir mağazanm, ya da sinemsmn giriş yerinde ayaküstü iş yspıyordu. Son görüşünde. yeni kızlar var, fotoğraflarıru getireceğim, demişti. Sözıeştikleri kahve. Balıkpazarına yakm bir çıkmaz sokakta. göze pek çarpmaz az işîek bir verdi. Daha çok balıkçılarm uğrak yeriydi. Artin girdiğinde. Çopur Nuri'yi bekler bulclu. Yanına oturup bekledi. Garson çaymı bırakıp uzaklaşınca, gazeteyi Çopurun önüne doğru masaya yayar gibi açtı: Nuri'nm bıraktığı kslınca zarfı usulca alıp paltonun dış cebine aktardı. Sonra, gözleriyle sordu. Nuri anlamı.ştı. fısıldar gibi: «lyi piliçler düştü» dedi «Çoğu Anadoludan. Öyle kolay kolay arıyanları çıkmaz. Ucuz da oluyor böyleleri.» Artin, iyice sokuidu: «Dikkatli ol da baîin belâja girmesin.> Öteki, bilgiç bilgiç güldü: • İçini rahat tut! Her zaman olmaz öyle şey.» Garsonu çaeınp iskambii getirttiler ve oynamaîa başladılar. Uzun süre oturunca ilgiyi çekpıektsn çekiniyorlardı. KAeıtlan, rasgele stıyor. arada bir lâi sıkıştırıyorlardı: Çopur, hafifce eğildi: «İzmirli îki kızkardeş var, deli ederler!» Artin. heyecanlanmıştı: çevresini falan unuttu: «Fotoğrafları var mı bunların arasında. Çopur Nuri kıs kıs güldü: «Var var, meraklanma. Amma, bunlara önceleri bpşka davranacağız. Artistlik sevdasındalar. Seni iş adamı diye tanıtacaaım. Sen de filim çevirecek zen gin ortağını getireceksin. Alıştıra ahşt:ra. Artin başını salladı: «Anlaşıldı. Ötesi fümin çevrılmesi. Eh. bu işlerin rejisörlüğünü iyi büiriz. Ne zamap bajlayaca4ız?» (Arkası var) HOFMANN BALANS MAKİNALARI ROTOR • KRANK ŞAFT • TEKERLEK • FAN Bafens Maklnatarı İZMR ENTERNASrONAL FUARt ALfAAN Pavyomıntfo Türklye Mümesslll : E T A Kollektif Şirketl I Z M I R G»zl Bulvtrı 72/B (Can Reklâm: 230/10307) Kocaeli Valiliğinden n • 1 Miktarı Mnhammen Mnvakkat Bedel Teminat tbale Tarihi thale Saati 06.25 06.30 07.00 07.05 07.30 07.45 0S 00 0S.10 08.40 09.00 09.10 O9..'î5 O.40 10.00 10.20 1035 10.55 11.15 11.30 12.00 12 15 12.30 13.00 A N K A R A Acılıs. croeram Günavdm Kove haberler Z. Taskent ve K. Tanrıkuttan sarkılar Haberler ve Hava dururnu J Sabah müziBİ f Ankara'da Bueun Her telden T Karabuluftan türküler Hafif müzik Arkası v a î m Kısa h a b e r i e r Arkası varın Kutiu P a v a s l ı d a n s a r k ı l a r A. Gazi A v h a n ' d a n t ü r k ü l e r Melodlden Melodive S. Özder.ses'ten s a r k ı l a r Cocuk Bahcesi Kortîfr Saati M. Erdsl'da.n t ü r k ü l e r K ı b n s Saati X. Tnkaîlı ve T. Keskin'den sarkılar Haberler. Besml Gazetede Busun Hafif mlizik KaviD mektuDları K. T o o l u l u n ı n d a n s a r k ı l a r Cocuk Bahcesi Reklâm oroeramları Kısa h a b e r l e r Haftamn aroeramı Genclîk Saati Haftamn uirküleri Dilek kutusu Kısa haberler Cocuk Saati Reklâm croeramları Haberler ve Hava dııraımı \ . Camhdae'dan türküler V Dosu'dan Ciean müziei Sevim Dcran'dan sarkliar Müzik Palcti Uvkudan once 2! Saatin Oiavlan Turiznı Turk müzie' Özel Droeramı Cesit'i müzik TBBM Saati Yı!d:z Avhan'dsn türkiiler Heberler ve Hava durumu Siün sectiklerinlz G e c v a n s ı n s doftru Kaoanı* DENİZ KUVTETLERİ K0MITANLIG1 Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanlığmdan bildirilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 95 SATHJ BİLDİRİ 12 ilâ 15 Eylül 1967 tarihlerinde 09.00 ile 17.00 saatleri arasında aşağıdaki noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanm 200 raetreye kadar olan yüksekliği can ve mai emniycti bakımlndan tehllkelidir. EGE DENİZİ ÇANAKKALE BOĞAZI GtRİŞİ olan 1 inci nokta : Enlemi 40 derece 02 dskika Kuzey Boylamı 26 derece 11 dakika Doğu E. 4850 No. lu MEHMETÇİK feneri. 2 n d nokta : Enlemi 40 derece 02 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 02 dakika Dogu 3üncü nokta : Enlemi 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Dofu 4üncü nokta : Enlemi 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 13 dakika Doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNN1MLE DTJTtlBDHJE. (Basuı 21783/10308) Kuru Erzak 31 Kalem 93.125,00 8506,25 6/9A967 11 de 1 Akmeşe Yatılı Bölge Okulunun 31 kalem Kuru Erzak'ı kapalı zarf usulü Ue eksıltmeye çıkanlmıştır. 2 Eksiltme yukarıda belirtilen gün ve saatte Milll Eğititn Müdürlüğünde yapılacaktır. 3 Eksiltmeye ait şartnameler mesal «aatlerinde Mill! Egitim Müdürlüğünde görülebılir. 4 îsteklılerin şartnameler gereğince hazırlıyacaklan belgeleri ile kapaiı zarfîannı ihale saatinden bir Baat evvel Komisyona vermeleri. 5 Postada vaki gecikmeler kabul edilmez (Basm 21313/10306) İ L  N Yumurta Sotılacaktıktır Yalova Devlel Üretme Çiftliği Müdürliiğünden: 1 Çiftlik istihsali yumurta 31.12.1967 tarihine kadar tahminen 150.000 adedi 15.9.1967 cuma günil saat 15 de artınna suretiyle satılacaktır. 2 Muhammen bedeli 49.500 lira, muvakkat temlnatı 3712 lira 50 kuruştur. 3 Bu satıga ait şartname her gün çiftlik merkeıind» îstanbul v» Burma Teknik Ziraat Müdürlüğünd* göriUebilit. (Baauı 22143/10311) 13.20 13.3(1 13.35 14.00 14.15 15.15 15.20 15.35 15.50 16.10 16.55 17.0ü 17.50 19.00 19.^5 20 00 20.15 20.31 20.ZS îl.oo 21.05 21.25 21.55 22.05 22.25 22.45 23.00 23 45 24.00 VTI Zührevi Hastalıklar Hastahanesinden boğulur gibi çıktı, Zehra. Bir daha uğramıyacaktı. Asfalt yolda hem yürüyor, hem düşünüyordu. Buraya bir daha uğramamalıydı. Uğramamalıydı, amma, uğramak zorundaydı. Vesikalıydı. Haftada iki defa uğrayıp hekime görünmesi, muayene fişini imzalaması gerekirdi. Polise başvurup vesikanm kaldırılmasıru bir türlü istiyememişti; kararsızdı. Kâzım bıkıverirse günün birinde. Erkeklere güvenilmezdi. Sonra kala kalırdı, eli böğründe. Belki bir daha kolay kolay vesika da alamazdı. Yan sokaklardan birine saptı. Bir süre daha muayeneye katlanacaktı. Artık kimseyle yattığı yoktu, Kâzım'dan başka. îçi rahattı. Kâzun'ı düşününce bir rahatlamıştı. Zehra, onbeş yılın çamurunu, batakların loırtuiun mazhğını arkada bırakacaktı. Her şey düzelecek, diizelir diye, yatıştı; umutla doldu içi. Otuzu yerri geçmişti. Oğlan yirmi beşinde var yoktu. Evleneceklerini tımmuyordu. Amma, beraber yaşarlardı. Kâzım bıkıp bırakıncaya kadar birlikte yaşamak da yeterdi, Zehra' ya. Hava bugün açıvermişti, birden. Son günlerin gri kara bulutlan uzaklaşmış, şehrin üzerinde masmavi bir gökjnizü parhyordu. Zehra. Leman abla'ya uğramah diye aklmdan geçirdi. Leman abla epiydir görünmemişti. Belki küsmüştü biraz da. Çılgmhğı bırak demişti, hazır aranıyorken çalış da beş on kuruş para koy bir yana demişti. Oysa, Zehra'nm umurunda değildi, para pul. Artin'i de ko%Tnuştu, geçenlerde. Eski tanışlardan hep sinden uzak duruyordu. Kapı çalınca, usulca bir bakıyordu, delikten ve çoğuna açmıyordu. Zehra, Leman abla'ya gitmekten vazgeçmişti. Çiçekçi pasajma uğradı. Kâzım'ı ilk gördüğü yere bakü. Fıçı boştu. Pasaj da boştu. Soğukta oturmayı göze almamıştı kimse. Zehra, farkında olmadan o fıçmın başmda buldu kendini. Bir de bira ısmarladı. Gelip geçenlerin yangözle bakması umurunda değildi. Birasını yudumlarken. Kâzım bütün ılıkhğıyla yanı başında gibiydi; kumral bıyıklarınm gölgelediği etli dudaklannı vücudunda duyuyordu. Elini telâşla çan tasma götürüp küçük aynaya baktı, saçlarına bir çeki düzen verdi; güzelliği vardı bugün. îsıeksiz isteksiz kalktı. Kâzun'ın uğramasına iki gün vardı. Bomboş, koskoca iki gün bitmek bilmezdi. Adımlarmı sürükliyerek yürüyordu. Odasma gidecekti. Odayı silip temizliyecekti. Çamaşır yıkayacaktı. Camlan silecekti. Çamaşırlan ütüleyecekti. Kâzım'a son aldığı vişne çürüğü pijamayı bütün çamaşırlardan daha özene bezene ütüleyip konsola koyacak, ara •ına levanta çiçeği kesesini yerleştirecekti. Sokağın köşesini dönerken. küçük dükkânm vitrinindeki terllklere gözü takıidı. Bir çıit rugan terlik, al ben: der fibi pırıl pırıldı.