22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5ARİFE DÖRT 24 Asustos 1967 CUMHTJRtTET yonya, deneye dayanan bilimin beşiği olmuştu TARIH ve | HELLENİZM I ANflDOLU'nun T«ı«: HALİKARNM! A | £ Milet'in düşünürleri arasında unyanın ilk Coğrafyacısı ve aritacısı Hekateos çıkar. Heateo3 aynı zamanda bir kitap ayılabilecek ilk yapıtı yazan e bundan başka düz yazıyı (nes i) ilk kullananlardandır. Y»zı e yazmanın, emeklediği erken ağlarda. yazılacakların çogunun zberlenerek hatırda tutulması erekiyordu. Anadolu düşünürleri batıda hep küçümsendi der. Platon'a göre, bir düşünürün, bir filozofun kitap yarması, filozo'a yakışmayan hir işdi. Çünkü Platon, kendisi birçok kitap yazdığı halde, alfabe ve yazıya ait aöyle inciler saçar, «yüzmekte mantarlann yardımı gibidir yazı. öyle bir yardımdır ki, önce bir dayanaktır. ama scn ra onsuz olmaz bir alışkan lık olur ve böylece yüzme öğrenilmesini engeller. Yâni çabayı önce gereksiz, sonra da imkânsız kılar.» Bu aldatıcı yardım olmasa Platona göre kafa gücü daha da gelişir ve insan. gerçeği «kendi» ederdi. Şimdi bilgi kâğ'.dm üzerine yazıhnca, ruha oyulmaz, insan istediği bil giyi kâğıt üzerinde bulabilir. Adatnın böylesi, gerçeği tam ola rak bilir denemez. Onda hikmetin kendisi değil. görüntüsü vardır. Bu fikirleri Platon, bir eski Mısır kralına söyletir. (Platon. Fedrus) Ama metnin akışından fikirlerin kendi sözleri olduğu beüidir. Quintüianus da bunlan Platon'un fikirleri ve kanısı sayar. Zaten bütün Platonik sısteme tıpatıp uygundur bu. İnsanoğlunun en yararlı buluşudur yazı. Platon'un bu söyledikleri ukalâ dümbelekliğinden ibarettir. Kimi dâhüerin Platon ger çekten dâhi bir artisttir saçmaları ijte böyle inci yerine ge çer. lenistan'ın Sokrates, Platon ve Aristoteles triyosuyla ve Neoplatonizm lle birleşmiştl. Hattâ Hazreti Muhammed'in «ben sizin gibi insanım» deroesine rağmen neoplatonizm, tasavvuf yoluvîa islâmiyeti de etkilemiş, Şeyh diye kudsal ve tannsal kisılerin türemesine sebep olmuştu. Avrupa'da ancak denemeye dayanan olumlu bilim siyans eksperimantal gelişince, Anadolu düşünür'.erine önem veriîdi. Thales (.1.0. 640 550) sonradan Ök'.it'e mal edilen çizği geometrisinin çogunu keşfeden candır. Thales açık Uenizdeki bir geminin uzak'ığını, bir dağın yüksekliğini hesap tdebilecek bir çeşit trigonometri de buldu. «Doğa» da maddenin eeşitüüğini akıcıhkla görmekle, realiteyi, La Voisier gibi katıhkta ve duru culukta görme geleneğini yıktı. Thales güneş ve aym madde kütlelerinden ibaret olduğunu, ve ay ışığının güneş ışığımn angısı olduğunu biliyordu. Onun bu bilgisiyîe, Hellçnistanhların ayj kudsal bir varlık sayarak (Spartahlar ay tamamlanmadı diye Maraton savaşına gitmemişlerdi. Bu örneklerin yüzlercesini sayabiüriz) ayın durumuna göre savaşdıklan, bir karşılaştmlsın. Thales «Doğa» da görülen çeşitlıligi, maddenin tek olduğuna v e bu tek maddenin kılık ve gorünüş değiştirmesıne veriyordu. Maddenin akıcılıgını suda gorüyordu. Günümüzıie hidrojen yâni sade bir deyıçle suyu yapan madde bütün öteki maddelerin sintetize olabileceğı e=âs kimyasal ögedir. Soru ve cevabın ilkelliği inşanı yanıltmamah. Dünyada ilk kez olarak çıplak akı.lla sorulan. ve çıp ]ak akılla verilen bir cevaptır bu. Fennin başlanşıcıdır, ve insanoğlunun akıl yoluna ilk adım atışıdır. Deniz Miletos'a da yakındı. Thales suyun bL'harla bulut olduğunu gorüyordu. Bulut da yağmur kılığında yere yağıyordu. Yerin koyulaştmlmış sudan ibaret olduğu yargısma varmak epeyce hayali gerektirir. Ama yine de maddenin dtğişık kıyafetine rağmen aynı kaldığını keşfetmek güzel ve bilimsel bir zekâ eylemidir. Ve bu eylem bir laboratuvan zorunlu kı'.ar. Akıl bu doğrultuya girınce aya varmak, ve nizami âlemi düzenlemek işten bile dejildır. Sırat el müstakim işte budur. Thales'den birkaç yıl sonra dünyaya gelen, yine Mi'.etos'lu Aneksimandros bir mucit ve pratik bir adamdı. Selefinin koz molojisini eleçtirdi. «Keden Su?» riedi. Maddenin değİMk kıhklarmın bir tanesi, maddenin esa?ı ve kökü olamaz. Cünkü maddenin başka başka şeküleri birbirıne karşın olarak birbirıyle savaşır. Örneğin ıslak, kuruya, sıcak. soğuğa karşındır. Bu kı'ıkların biri esas madde olsaydı otekilerı venerdi. (Atomistlerin bugün zedelenmiş olan ikinci termodinamik yasasmı, taa o gün zedelemış bulunuyor Annksimandros) Esas maddenin daha derinde aranmasır.ı savunarak, eninde sonunda, onu «sonsuz £ a e E r «Sözcük yazanlar Başta Hekateos ve Anadolulu rkadaşlan ilk düz yazılı kitapırı yazdılar. Bunlara «sözcük azanlar» anlamma gelen, «loografi» deniliyor. Bunlar Mist'li Kadmos, Stanköylü Pereıdes, Lapsekili Karon ve Lida!ı Ksanton'tur. Şiirde Homer, üz yazıda da bu Anadolulu uddaşlar gelir. Efesli Heakleitos'la, düz yazı. güzel saatlar mertebesine getirildi. Deıokritos'dan kalan parçalardan üz yazıda bir artist olduğu anîşılıyor. Stanköylü Hippokrat a kesin ve kısa yazıyordu. Yaacağının yalnız kemiğim veriordu; yıldınm telgrafı yazarasına. Yalnız iîk yazarlardan ahsettik. Hekateos'un yazılann an azbuçuk parçalar kalmıştır. •nlardan, Hekateos'un aklın ilk ez sesini duyuranlardan olduğu n!aşı]ıyor. Hesiodos'un teolojiini eleştirir. «Helenlerin maallan çoktur ve gülünçtür» die başlar, «kadınlar doğurdukm piçleri. (tann dölüdür) diye anıtarak ayıplârını örtmeye ça alarlar. Tann dölündendir deilenlerin çoğu bu takımdandır» Anadolu düşünürleri Anadolu düşünürleri Bat'da hep küçümsendi. Adları ondokuzuncu yüzyılm sonuna dek anılmazdı. Çünkü önce anlatıldığı gıbi Avrupa uygarlığı üçüncü yüzyıldan onsekizinci yüzyıla dek. Hıristiyanhk yoluyla, Hel luk» sözcüğüyle ıfade eder. Mad denin her yönde sonsuz olduğunu, ve dünyamızın sayısız başka dünyalarla çevrili olduğunu savunur. tnsanın da ••ımdı olduğu gibi olagelmış olmasının ımkânsızlığını savunarak. evnmı (evolü.siyonu) kabullenır ve ınsanın balıktan gelme olduŞunu ıddıa eder. Aneksimandros maddenin değişmesını ıkı vönde görür; gelışme ve bozulmada. Ünlü Mıletos'luların üçüncübü Anck?imenes'dir. O can doğa'da kılık baçkalıklarını yoğunlanma (soHdıfikasyon). ve seyrekler.meye (rarefaksiyona) venr. Burada gene tekrar edelim, Sokrates, P'.aton ve Aristoteles'in Hellenik niteiiğinı v e çeşnisir.i taşır, ve bu nedenden o.ilar Hellenık kültürüne aittirler. Onları korent mimarisinden ayıramazsınız. tyonya düşünürleri, akıl aşamasına ilk varmış olmakla, bölgesellikten kurtulmuş ilk insansal kültüre erenlerdir. Hendese. bö'.gesel değil insansaldır. Bunların Anadoluluk ve lyonyalıjk gıbi bölgesel şanları. bu insansallığa erışlerindendir. îyon mımarisi ve uslubundan ayırd e.iılemezler. Homer'i yaratan lvonyanın, aynı zamanda deneye dayanan bilimin beşiği olmasına şaşmamah. Mistisizm ağıriıjıyla ezilmeyen bu Anadolu toplumunda böylece bilimsel düşünce gelişti. l.Ö. Beşinci yüzyılda Efes'de n KEMBRİC ÜNİVERSİTESİNDEN: ATİNA EVLERİNİN PLÂNI: A Protıron Büyük kapı B1 Avleos thira Avluya giriş D Alıhrab EYatak odalan ve misafır oda:an F Andronitrs Erkekler dairesi GGunaikonitis Kadmlar odalan ya da harem dairesi H Kiütli kapı İ BalanoU thira Kadınlar dairesini kilitleyen K 1 Metavlos thira P Ne olduğu belli değil. Herakleitos doğdu yetişti. Herakleıtos Anadolu anlayışını Heizenberg, Maks Plank ve son sovut «Guanta» matemotıkcılerir.in eşiğine kadar getırdi Herakieitos. Mıletos'luların ebedi atomlarını bir j'ana atarak. objektif realiteyi deği^iklikte gör dü. «Panta reyi, kay avrien meneyi. panta reyi» *Hep devinır (hareket eder) ve hiç (bir yerde) durmaz. Hep akar» «Hıçbir yerde durmaz» sozleri «Doğada statuko yoktur» anlamı na gelir. Herakleitos, «objektif realite burda ve fimIidır» dedı. Çunkü realite «leğişmektedır. Bir nehire iki kez s:r;lmez. çün kü suyu değişmiştir. «Herhangı bir insan herhançi bir nehıre ikı kere gıremez» cier. Çünkü insan değişmiştir. «Realite «olma» ile colmama» arasında dır.» der. Bu deyişte Türkçe «olmama» sözcüğü insanı yanıltır. «Olma» sağdan sola bir değıçme ıse «olmama» da so'.dan saga gıden bır deyimdır. demek ıster Herakleitos, Burada Anariolulu düşünür, varlığı «tez» ile «antitez» in zıt evımleri üzenne cturtur. örneğin («yokuş» la «inış» aynıdır) der. Eir dağ yamacında yokuşla iniş, yukardan a = ağ:ya. ya da aşagıdan yukarıya bakıldlğına göre iniş ya rta yokuş olur. Yokuşu ortadan kaldırmak için dağ vamacını ortacian kaldırmak gerekir, o zan»?n da iniş kaldırılmış olur. Herakleitos'un (zıdlar) teorismde celisir gibi görülen zıdlar bir durumun özel yönleridir. YARIN ATİNA VE AN'ADOLU UYGARLIKLARI BULMACA lamış olrnak yiizünden gösterilen lirir, îotoğratçının çektiğl. 7 beceriksizlik. 2 Eskiliklerle h;ç Bahis tutuşmaya yarıyan kemik;, ilgisi olmama durumu. 3 Dı1 2 3 4 5 6 7 8 9 b i z i doğuran kavan şairlerinin ustalıkla kullandıit cün. 8 Bir ları vezin şekli, bazı apartıman çeşit alaturka banyolarında iulunan temiziis saz sanatçıları tertibatından, 4 «Düzene gır(çoğul), bir samesini sağla!» karşılığı ikı söziü yı. 9 Çevrilın bir emir. 5 «Kütük gibi herif» ce «bazı insanmânasına iki söz. 6 Yanına ların başına mu Ksoru» kelimesinı getirırseniz sıs sallat olan arsık Millet Meclislerinde Bakanla UUnko oulmntanıo şi» bellrir. ra karşı açüması istenılen şey belekiı şi belirir. 06 ./ 06.45 06.50 07.110 0705 07.30 0715 07.50 0S 00 ns 20 03.40 09.00 09.10 09."0 09.45 10.00 10.15 10.2.1 10.10 11.00 Gorth Tıffany'Jones TİFFANY JONES ve p r o e r a m T'irkultr Saâhk oSutierı Ovun haval.îrı Kovc habrrirr Sabah rnelodilrrl Habcrler ve hava durumu Istanbul'da bucün Hafif ruizik Bu sab;ıh »izııılc Mıızikıi ovunlardan Her teiden Sosval hizmrtte k.ıdın Fransa'dan vankılar Dbrt ses ve dört saz Gr.ar snlfiiarl Muzik kıılu? ı Pratik bileikr ta.kılar Arkası varın ' •• • Kısa hnberler s: .05 Sabah kcn^ori 12.15 A. Ekber Cicekten tıirküler n.ro Saz eserieli Sarkılar 12.45 Hatif nui/.ik ı:;..ıo Rekiânı Droeramları 14.00 Sarkılar • 1420 Dans orkestrası 14 35 Sarkılar 1 14 50 Konser saat . 15.10 M. Akku<'an turküler 15 55 Klsa hoberlcr l v 00 Okul radvnsu 1610 Cocıık bnhcp^ı 16 35 Scvilcn sesler 17 15 Kısa haborler 37.20 Karma fasıl tODÎukîEru 17.50 Reklânı urocramları 19.00 Habeı'lcr ve hava durumu lfMS Tiırküler Kitaolar arasında Kadvo müzik orkeslrası ?. Yüzbasıofclu orkestrası 20.45 Sarkllar 2100 24 saatin otavlrırı 21.0.. Radvo tivatro.j ıırogr^mlar! 22 00 Feklâjiı 22.45 Haberlcr ve hava .iurıinv.1 2H.no Caz severlcrle ba.«b^=a 2! 00 İSTANBUL İL RADVOSU 10.55 Acıhs ve oroaram 17.20 Kucük konser Ivi akiar.ılar 1B.0O 18.30 Senfonik muz:k 19.30 Aksam konseri Gcnclerle berabfr 20.15 21.00 Klâsik Batı M'izıâi 22.00 Hafif müzik Gece konseri 22.15 23 00 Dansedclim 2330 Caz nıuziei 24.00 Gece varısı icin vc kaüanıs. 01.00 Proeram '% SOLDAN SAGA: S 1 Son günlerde jubilesi yaİ pılan sahne ve beyaz perde sanatJ çımızm soyadı. 2 «Gazete is•; mi» anlamma iki söz fbirinci söz i Tanzimat devrinde kullantlan ke* limelerden idi). 3 «Çok faz.a t" boyu otaıv konuşma vasıtası» mâ1 casına ttç«üaC 4 Tarttna' aitBC* % (Dıvan Edebiyatı dilinde), bir ^ göz rengi. 5 İdare bölümleriK mizden, bir Pransız erkeğinin aDÜNKC BUUaACANtN * dı (söylendiği gibi yazılmıştır). 6 HALLEDtLMÎg gEKLJ Y İstanbuîda Üsküdar çevresint deki bir semtm adı, nota. 7 NASIL HALLEDİLECEK Yukarıdald rakamlı bulmacada sa% «Çift sayıda para saklamaya mah; sus demir dolap» mânasına üci dece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sonııc vardır Bos kalao 12 ,• soz. 8 Kahvelıanelerde vakit ga karenin içine 1 den 9 a kadar aygun bireı rakam koyarak ve ropçırmek için oynanan oyunlardan. lama. çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek »oldan £ 9 Nesne. bir türkü çeşidi. sağa ve yukarıdan aşağıya bulmacada gösterileo sonuçlan bulunur. t.\ VUKARIDAM AŞAĞIYA: J 1 Herhangi bir işe yeni baş Biraz vaktinizi alır ama, boş vaktinizi hoşça geçirmij olursunuz. I Ama zannetmiyecek.rruşim Ki Bayan Schroıt la ablası kavga ederlermiş. Birbirlerine karşı daima gayet tatlı ve şefkatlı davrarurlarmış. Sırl nispet olsun diye, tabıi! Kusursuz bir naziklik ma&kesi altında iğnelerlermiş birbirlerini Papaz efendi. «Anlat Bayan Schrott» diye araya girdi gene, «Anîat anlatacağını. Pek vaktimi2 kalmadı». 1S95 yılında Bayan Schrott sevgili müteveffa, Dr. Galuser'le evlenmiş. Chur"lu bir doktormuş kocası. Albay Stüssi'yle evli olan ablası buna da bahane bulmuş. Alelâde bir doktorla evlenmesmi münasip görmemiş ve hele ilk cihan savaşından herr.en sonra albaycığı öldükten sonra abla hanım gitgide çekilmez olup çıkmış, Albay kocasımn hatırasma nerdeyse tapmacakmış. Papaz efendi durup durup, «Anlat Bayan Schrott», diyordu. o Anlat anlatacağını». Ama sabırsız bir hali yoktu. Ben de durup durup da!ıyor ve sonra sıçrayarak uyanıyordum. Yapılacak bir şey yoktu. Yataktaki buruşuk ihtiyar konudan konuya sıçrayarak konuşuyor ama sözlermi bir noktaya bağlıyamıyordu. Benim de zihnim dağılmıştı. Sadeoe hayâl meyâl onun, doksan dokuz yaşındaki ablasını çatlatmak için, polis teşkilânna >üklüce bir bağışta bulunacağım tahmin ediyordum. Kısa bir teşekkür demeci bile hazırlamıştım içimden ve bir an önce evime dönüp karımla kızımı alarak Kronenhalle'de yemek yemeğe 3itmek için sabırsızlanıyordum. Ve ihtiyarcık anlatmasına devam ediyordu: Se\gili müteveffa Doktor Caluser'in ölürnünden sonra bu sefer de sevgili müteveffa Schrott'uyla evlenmiş. Schrott başlangıçta onun hizrr.etkârıymış. Şoförlük, bahçıvanlık, kâhyahk yapıyor, evin bakım ve tamır işlerlyle rr.eşgul oluyormuş. Sonra evlenmişler ve Bayan Galuser böylece Bayan Schrott olup çıkmış. İhtiyarcık derin bir göğüs geçirdi. Dışarda bir yerde hastaoakıcılar noel i'.âhileri söylemeje başlamışlardı. Kadm bir slre buna kalak verdı'îten sonra. Albert'çiğime belki biraz güç gelmiş olabüir. Evlendifimizde ancak 23 yaşındaydı zira. bense 55 indeydim. Ama gene de biliyorum ki bu onun hakkında en hayırlısı olmuştu. Yetimdi Aibertçiğim. Anası da o türlü bir kadındı. Babasınm adını bile bilen yoktu. îlk kocam onu onaltı yaşmda delikanlıyken içeri almıştı. Albert okulda güçlük çekiyordu. Oku>"up yazmasmı bile doğru dürüst kavrıyamamıştı. Her neyse.. İlk kocamın ölümünden sonra Albert'le evlenmek en akıllıca iş gibi geldi bana. Kadın kısmı dul kalınca dile düşmesi kolay olur. Albert'çiğimle aramda hiç bir şeyin geçtiğini sanmayın ha.. hattâ evlendikten sonra bile... Ama o koca eve, koca bahçeye bakacak bir erkek gerekJ. Sonra yol vermiş olsam Albertçik ne yapardı? O yarım akılcığıyla sokağa salıversem telef olup giderdi gayri. • Böylece nikâh yaptık. Ne yalan söyleyeyim, aslan gibi çocuktu, iri yarı, kuv^'etli, gayetle de düzgün ve resrr.i giyinirdi. Çok az konuşurdu ama itaatliydi Evet anneciğim. peki anneciğim'den başka lâf işitmezdim ağzından. fçkiyi de nâdiren ağzına koyardı. Yalnız boğarına düşkundü. Hele makarnaya, her tür. lii hanvjr isler'ne ve cıkolataya bayılırdt, Daha doğ FRİEDRİCH DÜRRENMATTi Çeviren: , NİHAL YEĞ/NOBAL/ n.oft Sizın icin A\ K ARA 06 25 07.30 07 00 07.05 07.43 08.00 08.10 03,40 09.00 09.20 09.35 09.40 10.00 10.10 10.55 14.00 11.30 12.00 12.15 12.30 13.00 13.20 13.30 14.00 14.15 1 1.35 14.55 15,00 15.15 15.45 16 ns 16 25 16.40 16.55 17.00 17.30 Î7 50 19.00 19.45 20.00 20.10 20.15 20.35 21.05 21.30 21.45 22 05 22.25 22 45 23X0 23.45 24.00 Acıhs ve nrocram Gunavdın Kove haberier Ovun havalarl Sabah muzüi MalkOÇOğlU ! konu veresim: AYHAN BAŞOGLU BEYAZ GOL Ankara'da bıiaurı Her teldcn SarkHar Hafit ıniüik Sabah kon>eri Kiba haberler Arkası vann Okul radvosu Türkiıler İste^inize eöre Oceralardan seçmeler Türküler Klbrıs ssati Sarkılf.r Haberler ve Rcsmi Gazetede buaur. Hafif müzik Heklânı Droaramları Corı; k bahcesi Vedat Gürselden sai'kılar Eucıin icin sectiklerimiz Kısa haberier Turkuler Kcnser saati Cesitli müzik Gh?rj? Sövlerden sarkılar Türküler Mü^ik dinîiveLim Kısa haberler Ince saz Türkü'.er Rcklâm Droerarnları Haberler ve hava dun. Türküler Din ve ahlâk sohbeti Saz cserleri Sarkılar İ?reklt?riniz mikrofonda Tonlıım ve sanat T'.ırkuler Krcıik konser TBMM saati Sarkılar Haberîer ve hava durumu Gece konseri Gcce vansına do^ru Kanants ANK.VRA İL RADVOSL" COCLIİV bahçesi Acılıs ve nroeram Sevilen meiodiler Vivotonsel soiolan Hafif melodiler Orkestra konseri Giip.ım melodıleri Aksaın koı^seri Sevdiklerıniz. sevecek'.eriniz CesitH müzik Gece konseri Spvrîigini? sesler Gece varısına dc&ru Gec* ve müzik yoktu. îyi kalbli, terbiyeli, sessiz sedasız bir çocuk. Benim Albertle evlenmemden dört yıl sonra ablam da, sırf bana nispet olsun diye otuz yaşındaki şoförü ile evlendi ama, doğrusu benim Albert'çiğım onun şoförünü bin defa cebinden çıkarırdı...» Pencere önünden papaz efendinin sesi, «Anlat, ba yan Schrott, anlat anlatacağını» diye yükseldi. «Komiser beyciğim, 1940 yılmdan sonra Albert kötüleşmege başladı. Nesi vardı. bılmiyorum ama ka fasındaki tahtalar iyice eksilmiş olsa gerekti. Gitgide daha durgun, sesşiz bir hal alıyor, gözlerini boşluğa dikip unutuluyor ve bazan günler günü hoç konuşmadığı oluyordu. îşini her zaman düzenli olarak yapıyordu ama her gün bisikletine binip saatlerce dolaşıyordu. Belki de savaş onu sarsmıştı, ya da askere almayışlan. Kimbilir? Sonra iyice obur da olup çıkmışu. İyi ki bahçede tavuk, tavşan füan besliyorduk. Derken bir gün size anlatmam gereken olay oldu, Savaşın sonlarına doğıuydu ilk defası. Hastabakıcıyla bir doktor içeri girince kaduı sustu. Onlar çıktıktan sonra da sessizliği devam edınce papazın sesi. • Anlat, Bayan Sch:ott.> diye gürledi. «Anlat ania tacaşım.» İhtiyar kadın, «Hor hafta Aibertçiğim Zürih'deki sblama yumurta götürüıdü,> diye yeniden anlatmaya başladı. »Sabah erkenden siyah kostümiyle melon şap kasını giyer. yumurta sepetini bisikletinin arkasına takar ve yola çıkardı. Sonra da akşam üzeri eve cönerdi... «Temmuz sonunda sıcak bir gün. gene sabah erkenden yola çıktığı halde akşam geç geidi eve. gece yarısından sonraydı döndüğünde. Banyoda uzun uzun meşgul olup sular akıttığını duyarak gittim. bak tım. Eli yüzü, üstü başı kan içindeydi Albertçiğimm. Aman Aibertçiğim bu ne hal böyle? Ne oldu sana? diye scrdum. Gözleri yuvarlarından fırlamışcas r.a bana bakarak, Bir kaza oldu anneciğim, hiç b;r =ey değil. sen git yat! diye cevap verdi. Ben de gidıp yat tım ama hiç bir yarası beresi olmadığı için garibıme gitmişti doğrusu. «Sabahleyin kahvaitı sırasmda... Albertçiğiın bir oturuşta dört yumurta birden yerdi, yağlı, reçelli ck me|i de caba... Gazeteye baktığım zaman St. GHLI Kantonunda küçük bir kızın usturayla kesilip öldürülmüs olduğunu okudum. O zaman bir gece önce banyoda Albertin usturasını yıkamakta olduğunu hatırladım. Sanki içime doğdu, gayet sert bir tavırla, «Bu kızcağızı sen öldürdün, deği! mi cğlum?» diya sordum. Aibertçiğim de «Evet anne> diye cevap ver di. .Öldürmek zorur.daydım. Göklerden geien bir ses bujiırdu bunu.» ve sonra gene yemeğine devam etti: «Onun hu derece hasta olduğunu anlayınca kaygulandım. Öldürdüâü kıza da yüreğim yanmıştı. Dok•.or Sichier'e telefon edeyim dedim ama sonra aklıma ablam geldi. Böyle bir şeyi duyarsa kimbilir ne sevinirdi. ça'ırnından geçiip.pzdi gayri... Böylece sade Albert'i bir sıkı paylamakla yet'.ndim. Bir daha sakın böyle bir şey yapmasın diye iyice tembih ettim. O da .Peki anneciğim' dedi. sonra bu işi nasıl yaptığmı scrdum, o da anlattı. Her hafts Zürih'e giderken s'arı örgülü. kırm:z] entaıili bir kı? çocuŞuyla karş'.laşıyormuş. Derken sonımda vukardan gelen ses Albert'çi^ime bu küçük kızla oynam^mı emreüniş. Sonra çikolata verm=sini, dahs sonra öldur me.'ini emrctmic;. Yukar:dan gelen ses öyle buyurdu anneciğım» diyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle