Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHtFE DÖRT 25 Temmuz 1967 CUMHURİYET Gerçeklere oranla hislerimiz neden ağır basıyor? Kendimizi tanıyor muyuz? madık. Unntmayalım ki, ne ekonomik sistemler, ne de dinler, mil li kurtnlus savaşları kadar beynelmilel değildir çagımızda. Bu savaşlar sırasında herhangi bir sistemin kullanılması önemli değildir; önemü olan bağımsızlığı kaybetmemektir. Daha güçlü devletler pazarlık eder ve güçsüzler üzerinde oynayabüirîer. Eğer çüesiiz denilen devlette bağınısızlık bilinci varsa, pazarlık hnkümsüz kalır. Örnek, 194550 Türkıyesi. Yok eğer bağımsızhk uğruna yapılan «işbirliği» nin dozu kaçınhrsa. saylamıyacak kadar kötü durumlar çıkar ortaya... Bağımsızhk üzerinde katı israr, bir çeşit romantizm gibi görünür. Halbuki bağımsızhk halkla doğrudan doğruya ılgıüdir ve halkla Ugili olan herşey en katı gerçektır. Kendimizi tanıoaamız; bunun için de bize sıkı sıkıya bağlı olan dış âlemi tanımamız lâıımdır. tçeride görulen pek çok olayın, dışarıdakı birtakım büyük gelişmelerin sonucu olriuğunu unulmayalını. Eğer bu böyle olmasaydı, 194550 arasının Cumhurbaşkanı Înönü, bugün Mecliste kalkıp, «... sosyalisttir diye sabit fikirle bir milletvekilini takip etmeye kalkmak tıaksız ve temelsiz polemik konusu açmaktır» demezdı. O 194550 ki, sola karşı ayırım yapmaksızın en sert tedbirîerin alındığı suredir ve sebep, Boğazlar yuzünden ortaya çıkan Rus • Türk gerginliği olmuştur. Daha da derinine gidersek, sebep, Moskova'daki Churchill • Stalin pazarlığıdır veya Valta'daki, Potsdam'daki diğer Bofazlar üzerine pazarlıklardır. S O N Bu yazı dizisinin hazırlanmasında basvurulan kaynaklar şun lardır : Hitler : a study in tyranny (A. Bullock); Russia and the West (G. F. Kennan); The Origins of The Second World War (AI.P. Taylor); A Dictonary of Modern History (A.W. Pal MEHMET BARLAS 20 eçen yirmi gtinde, dünya politikasının 2530 senelik çizgisi içindeki gelişmelere göz atmaya çalıştık. Bu işi yaparken gayemiz, gelişmelerin içinde Türkiye'nin yerini göstermekti. Çoğu zaman yakındığımızı hatırlarız: «Batı bizi hâlâ fesli, feraceli biliyor!» Acaba, biz kendimizi tanıyor muyduk? Ya ni, kendi durumumuzu, fes ve feracenin ötesınde düşünmeye çalışmış mıydık? Dünya üzerinde yerimiz ve rolumüz neydi? Neden bazı ülkeler ile dost, niçin diğerleri ile düşman olmuştuk? Çoğu zaman, şiirli, edebiyatlı sözlerden ileri gitmedi dostluklarımızın izahı: «Dost ve kardeş. .» v.s. v.s... Halımizi gerçekçi açıdan neden ele alamadık? Belki de hayatta olan Türklerın en gerçekçisi Inönü, 1925 ten daha önce, 25 eylul 1920 de bizi ve halimizi, Millet Meclisıne, şimdi rüyalaşmış cümlelerle döker... Genel Kurmay Baskanıdır o zaman: «Düşmanlarımız garp cephesinde bize karsı iki silâh kullan dılar: Nifak ve Tunan. ... Bnrsa'ds kisvei ülemadan bir takım bedbabtlar, Ynnan vücudunun halâs ve necat getirdiğinl söyltmişltrdir. Edirne' de Sultan Selim Carniinde bir çok adamlar, Ynnan muvaffakiyeti için dna etmislerdir...» Inönü, 1920 de, Milli Mücadelenin başındayken böyle konuşmuştur. 1923 de, muzaffer Türkiye Cumhuriyetinin ilânına iki ay kala da, savaşı arkada bırakır ve 23 ağustosta şu cümleleri sarfeder : «... Mnharebe bir ideal için yapılır .. Sadece mânevi muvaffakiyet yetmez, maddi müsbet neticeler de lâzımdır. Ancak, yirmibeş yaşında bir gencin bir lâhzada taeba olmasına karar vermek için çok düşünmek lâzımdır... Yani, daha başlangıçta akıtılacak kan ve istihsal edilecek netiee, behemehal mukayese olnnmak lâzımdır...» Inönü, daima böyle olmuştur. Sırasında, hiçbir politik endişe~ye kapılmadan gerçeği söylemiştir: «Selimiye'de Yunan mnvaffakiyeti için dna ettiler..» Aynı înönü, savasın gürültüsü henüz dinmemiş, ateşi henüz sönraemiş ken, «Akıtılacak kan ve istihsal edilecek netiee mnkayese edilmeli» denaiştir. ken bunun endişesini en başta çeken înönü'dür. 1950 den sonra, «Savaşa girmedik; erkekliğimiz öldü» diyenler, eğer înönü'nün 1923 deki düşünce seviyesine ve 1920 deki teşhis gücüne sahip olsalardı, değil «erkekliğimiz öldü» demek, ağızlarını bile açmazlardı sanınm... «Oniki Adalar bizim olacaktı» veya «Moskova'nın gözü daima Boğazlar'dadu» yahut «Kara ve Ardahan'ı bizden istediler» gibi cümlelerin derinine inmeye çalıştık geçen yirmi günde Tabii yerin izin verdiği oranda» Doğruydu... Oniki Adalar bizim olabilirdi. Ama ne şartla?. îkinci Dünya Savaşma Ingiltere Sovyetler Amerika yanında girmemiz şartıyla... Burada Inönü'yü yine hatırhyahm: «Yirmibeş yaşında bir gencin, bir anda heba olmasına karar vermek için çok dfişünmek lâzımdır,~» 6 lerdi: «Boğazlarda. Karadeniz ülkeleri dışındaki ülkelerle birlikte tedbir alıyorsunuz..» Lozan'dan Montreux'y« ve 1945 deki notalara kadar uzanan gelişmelerin ışığında cevap bulmalıydı bu taleplere dayanan sorular... Biz, daha kısa süreli bir gözden geçirraeye gittik... Fakat sadece Ruslann değil, Amerikalıların, Almanların, Ingilizlerin de Boğazlarla ilgHi tasavvurları oldugunu ortaya keyabildik sanırız. Bunları ele alırken, Türkiye üzerinde pazarlıklar çizgisinden hareket ettik... Çünkü, bütün bu talepler ve tasavvurun hepsi, pazarlık masalan üstünde şekillenmişti. Sovyetler Birliği bizden Boğazlarda üs istediği için suçluydu... Ancak O'nu bu işe yönelten Nazi Almanyası olduğu kadar. îngiltere ve Amerika da suçluydular. Ve hattâ, Lozan'dan Montretnr" ve kadar uzanan gelişmeler ineelenseydi, özellikle tngiltere' nin asıl suçln olduğn ortaya çıkacaktı. Dünyadan nzak tntmaya çalıştıklan Sovyetler Birligini tehdit için, bizi çok Mfer vasıta olarak kallanmaktan kaçınmamışlardı înçilizler. Tabii daha sonra Amerikalılar bn görevi yüklenmişlerdi... mer); From Yalta to Vietnam (D. Horrowitz); Memoirs (F. Von Papen); The Brutal Friendshıp (F.W. Deakin); The Last Days of Mussolini (.W. Deakin); Stalin (L Deutscher); The Struggle For Survival (Lord Moran); Conversations With Stalin (M. Djilas); Survey of International Affairs; Middle East 194550 (P, Kirk); Second World War, I, VI, VIII, IX, X, XI, XII (W, Churchill); Turkey'ş Politics (K. H. Karpat); Kennedy (T. C. Sorensen); A Thousand Days (A.M. Sclesinger JrJ. Legacy of Strije (C. Foley); Îkinci Adam (Ş. S. Aydemir); Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hâtıralan (S. . Aralou) ve Cumhuriyet gazetesi nin kolleksiyonları... M. BARLAS YEFAT Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. Soma bölgesi şefi Mustafa Conkuroğlu müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak, 23.71967 Pazar günü vefat etmiştir. Cenazesi 24.71967 Pazartesi günü öğle namazını müteakıp Balıkeşir'de kaldırılmıştır. Kederli ailesine ve kendisini seven arkadaşlanna başsağlığı dileri*. Allah rahmet eylesin. Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. Cumhuriyet 8809 O O• t O • irmi gündür devam eden yazı serimizin sonucuna 1 nönü ile başlamamamızın sebebi ortada.. Yazılanmızda ele aldığımız zaman süresinin yarıdan fazlasma tnönü hâkimdir Ikinci Dünya Savaşında bizira üzerimize pazarhklar yapıhr Y Inönii ile başladık • oskova'nın Boğazlar konnlo isteklerini de ele aldık: Alman Sovyet ittifakında, tn giliz ve Amerikahlara karşı tedbir olarak Boğazlarda üs talep etmişlerdi. Sovyetler Birliğine Alman orduları saldmnca da, tngilizlerle anlaşıp Boğazlardan Alman gemilerinin geçmeraesi için tedbir istemişlerdi. Savaş sonrasındaki soğuk harbte ise, Türkiye'ye ihtar etmiş Boğazlar Cerçekçilik e çoğu zaman bizler, bütün bu perde arkası gerçeklere aldırtnadan, nislerimizle hareket ettik.. Perde arkası gcrçekleri bilmek imkân dışı olabilirdi, aneak anyabiHrdik de . Doğu'ya küstük; Batı'yı ihtiyat gözetmeden sevgüimiz yaptık. İleride Batıya küsersek, bilinmez ki Doğu aynı ölçüde dostumuz olmasın... Şiirden öteye bir dostluk anlayışımız olmadı. Pazarlıkları; müttefiklerin satıldığı pazarlıkları hiç hatırla N V T. Ziya Kırbakan tmklU CM PumaUam Dişi Bond MODESTY BLAISE 08.25 06.30 06.» 06.50 07.00 07.05 07.30 07.45 07.50 08.00 08.20 08.40 09.00 09.10 09.30 09.45 10.00 10.15 10.25 10.40 11.00 11.05 11.45 12.10 12.15 12.30 13.00 13.20 13.30 14.00 14.20 14.35 14.50 15.40 15.55 16,00 16.40 36.55 17.15 17.20 17.50 19.00 1940 19.45 20 00 20.10 20 45 21,00 21.05 21.25 21.50 22 00 22.45 2300 23.30 23.55 24.00 BIJLMÂCA Açılış ve proğram Türküler Köy avukatı Oyun havalar» Köye haberler İstediğiniz türküler Haberler ve hava durumu Istanbul'da bugün Küçuk ilânlar Bu sabah sizinle Cigan melodHeri Şarkılar Kadınlar İçin Fransa'dan yankılar A. Ekber Çiçek'ten türküler Piyano solol»rı Müzik kutusu Gelin tartışalım Kendimizi tanıyahm Gülseren Güvenli'uen jarkı. Arkası yarın Kısa haberler Öğleye dogru müzik Minyatür müıik Küçük ilanlar N. İnnaptan türküler Şarkılar Haberler Hafif müzik Reklâm proğraTnlan Salih Dizer'den çarkılar Fehmi Ege OrkestrasSaz eserleri Konser saati Şarkıl»r Kısa baberler Okul radyosu Cocuk bahçesi Türkül«r geçidl Kıs» haberler Erkekler tasıl topluiuğu Reklâm proğramları Haberler ve hava durumu Küçük ilânlar Türküler Kentimizln sorunlan Melodiden melodiye S. ErsSzden şarkılar 21 saatin olayları ve ilânlar Zulme karşı İstanbul'un sesl Hayat ve kitaplar Reklâm proğramları H?berler ve hava durumu Radyo senfonl orkestrası Çağdaş raüzlk Günün haberlerinden özetler Kapanış. 123456789 rihl bir kulenin adı (söylendlgi TüKARroAN AŞAĞITA: I Mısınn kıyı şehirlerinden gibi yazılmıştır). bir edatın 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kısaltılmışı, bir biri. 2 Bir yabancı kadın adı IM*.AI soru tatası 8 (söylendiğl gibi yazılmıştır). 3 «Âzalara manBir erkek adı, tersi «apansız» sus bina fcısmı» karşüığıdır. 4 «Köpeği kiTİl» mânasına iki anlamına iki söz. 5 Bir emir, söz. 9 «Asaeski devirde zenginlerin dua etğıya doğru glme karşılığı sarıklı hocalara verder» karşılığı dikleri bahşişlere böyle denilirbir çeklm, blr d l 6 «Bir yerde üç yüz gün otur ve gitme!» mânasına üç söz. çeşit kadın çan Dunkü bulmacanın halledilmis sekli lii bir emir. 7 Fransadaki ta tasi. <s SOLDAN SAĞA: 1 Bundan bin otuz yıl önce kaybcttigimiz büyük Türk alim ve filozofu (doğuîn yeri Buharadır). 2 Gilney Asya pakünın ilk harflerinden vücude gettrilmış rümuzu, acıklı Anadolu türkülerine böyle denilir. 3 «Bir tsl yapmakta usta durumunda buiunan» anlamına lkl söz. 4 «Çabuk ve çevik naıeketli aşi» mftnasına bir söz, bir nayvanm yansı. 5 Softa kafalı fcişilerin yaptıklan gericiük uareketleri (çogul). 6 Bir sıfat taSaa. bayrak (eski terim). 7 Yaz tnevsimlerinde beliren vücutta fcabar tılar ve kaşıntı yapan bir hastalık, sahip. 8 Bunun dışına çıkanlar düzeni bozmuş olurlar. 9 Rumca «bir» sayısı, «kol ucu beyu rerütte» mânasına iki soz. DÜNKC BTJOdACANIN HAUJEDtLMİS 51EKU Tiffanv Jones NASIt HALLEDİLECEK Yuk«n<J«W raJuunb batmacad* • • dece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 taoe tonoc vardu. Boa kalan > 2 karenin içine 1 den 9 a kadat aygun biret rakam koyank »e to|ilama. çarpma. çıkartma. böüne isaretlerine dikkal ederek «oldao sağa ve yukandan aşagıya bulmarada goslerileD «onaçlan balunuz Biraı vaktinizi aln ama, bo$ vaktinin hoşça geçinnia olununu» Yatss: FRtEDRİCH DÜRRENMATTi NIHAL YEĞİNOBAU AN'KARA 08.25 06.30 07.05 07.30 07.45 08.00 08.05 08.10 08.40 09.00 09.20 0935 09.40 10.00 10.40 10.55 11,15 11.30 12.00 12.15 12.25 12.30 13.00 13.20 13.30 14.00 14.15 14.35 14.55 1500 15.15 15.45 16.05 18.25 16.40 16.55 17.30 17.50 19.00 19.4« 19.45 20.00 20.15 20.35 20.55 21.00 MalkOÇOğlU j konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU | | (JEYflZ GÜL 11 '5 22 ns 22.Î5 Açıhş ve proğram Köye haberler Oyun havalan Haberler ve hava durumu Sabah vnüziği Ankara'da bugün Küçük İlânlar Her telden G. Göksel'den şarkılar Posta kutusu Sabah konseri Kısa haberler ve ilânlar Arkası yarın Okul r«dyosu Şarkılar Melodiden meoldiye Çocuk bahçesi Balete çağrı Oyun havalan Kıbrıs saati Küçük ilânlar Şarkılar Haberler Hafif müzik Reklâm proğramlârt Çocuk bahçesl Mustafa Erses'den sarkılar Bugün İçin seçtiklerlmlz Kısa haberler ve llinlar S. Gultekin'den türküler Konser sasti Ceşitli müzik M. Toper'den «arkılar N, Yılmaz'dan Türküler MOzik dinliyellm Kısa haberler ve Ilânlar Bir meslek üç meslekdaı Reklâm proğramlârt Haberler ve hava durumu Küçük nânlar S. Can'dan türkOler Anllarla Atatürk D. Balkan'dan »rkllar SevdlSniz sesler üykudan önce 24 saatin olaylan 21 05 Evliya Celebi 21.25 Klâstlc Türk TBUM saati K. KnrasüleymanoJSlu'dan tiirküler "aberler ve hava durumu Her hafta bir yorumcu Oece yartsma doğru nt'mün haberlerl Kapams. ( ••• •'•«V».<jW«.».Xı«<AA>W.»»V<*>»* Matthai biraz bekledi.. «îzler nasıl?» «Hiç yok. Her yer çamur.» «Düğmelere filân baktmız mı? "armak lsd mı?.» «Bu sağnaklardan sonra ımKânsız.» Matthai dikkatte bne dogru iğildi. «Ustura kullanılmış» dedi. Etraftaki hamurlaşmış parçalan toplıyarak gene çocuğun sepetine koydu. «Kurabiye» Polislerden biri yaklaştı ve köyden birinin kendileriyle konuşmak istediğinl bildLJl Matthai doğruldu. Sorgu nâkiml yoldan yana dofru baktı. Sol koluna şemsiye asmış, kır saçlı bir adaro duruyordu orda. Henzi bir sedir ağacına dayarunıştı. Yüzünde renk diye birşey yoktu. Seyyar satıcı sepetinin üstün» tüneyip büzülerek Jturmuş, alçak sesle, hep, «Tesadtilen geçiyordum, tesadülan geçiyordumi), diye tekrarlıyordu. «üetirin buraya». Kır saçlı adam çalılann arasından geçerek tlerledl ve sonra donup kaldı. (fTannm» diye mınldandı. lanrım.» Matthai, «tsminizl sorabllir miyim?» dedl. Adam başmı öte yana çevirere".. usulca, «OkuIun müdürüyüm, Luginbühl, diye cevap verdi. «Bı kızı tanıyor musunuz?» «Moserlerin Gritli'sl bu.» «Nerde oturuyorlar?.» ıMoosbach'da.» «Köyden uzalj mı?.» «Ayakla çeyrek saat.» vîatthai öldürülmüş olan çocuğa baktı. Bakmağa cesareti olan tek kişl oydu. Klmseden çıt çıkmıyordu. Sonunda okul tnüdürü, «Na 1 olmuş?» diye sordu? Matthai, «Clnsl bir sapığın İşi,» diye cevap verdl. .aizin okulda mıydı çocuk?». «Matmazel Krumm'un ögrencisiydi. Üçüncü nnıf.» «Moserierin başka çocugu var mı?» «Giritli tek evlâtlanydı.» «Ana babasına haber vermek gerek» Bir sessizlik oldu. Matthai, «Siz yapar mısmız bunu?» diye rnüdüre sordu. Uzun bir duraklama. En sonunda Luginbühl kekeliyerek, ıcBenl korkak sanmaym, ama ben yapmasam daha iyi» dedi ve yumuşak bir sesle, «yapamıyacağun», diye ekledi. Matthai «AnJıvorum». dedi. «Papaz elendi'ye ne dersiniz?» «O da şehre lndi.» Matthai yavaşça, «Pekâlâ», dedi, «Gidebllirslnlz. Luginbühl». Okul müdürü yola çıkü. Burada birilonekte Olan köylülerin sayısı iyice kabarmıştı. Matthat hâlâ sedir agacına \asiahmis duran Her.zi've baktı. Henzi usulca, «Ne olur • yapamam,» dedl. Sorgu hâkimi de başını, olmaz gibilerden yandan yana salladı. Matthai gene cesede ve yağmurla Kandan sı> sıklam bir halde çalılar arasında atümış duran o küçük. vırtık, kırmızı etekliğe baktı. Kurabiye sepetini eline alarak, ı «Öv!e\se ben gidiyorum», d^di. Moosbach. Magendorl yakınlarmda küçük, bataklık bir çukurdu Matthai polis arabasını köyds bırakarak yaya gelmişti Vakit Itazanmak istiyordu. Arkasında ayak sesleri duvarak dönüp baktı. Deminki oğlanla kızdı gene: vüzlerl koşmaktan kızarmıs Kestirme bir yoldan ?elmiş olsalar gerekti, yoksa ona vetişebilmeleri akıl almaz bir şeydl. Mathai yoluna devam ettl Moserierin evi yansı fcârgir. arısı Seresteden yapılma, alçal< bir vapıydı Beva? duvarlan, koyu renk tavan atkılan ve kursımdan bir çatısı vardl. Ardında mevva aâacları Bahçcnin toprağı staıslyahtı. önde bir adam odun varmaktaydı. Matthai'yi görüncp dogrulup bakarak. «Birşey m. ıstediniz?» diye scrdu. Matthai «Ben poHs müfettişi Matthai», diye Icendini tanıtarak rozetini gösterdi «Bay Moser siz misiniz?» Adam «Ev°t» dedi ve gene «Birşey r j lstiyorsunuz?» diye sordu. İlerledi Elinde balta, Matthai'nin önünde durdu. Kırh vaşlannda, alnında derin çizgiler olan, s'rım gihl bir adamdı: kurşunı mavn eözlert karşısındaki erkeği süzüyordu Tam o sırada evin kapısırda bir kadın göründü Onun da kırmızı hir etekligi vardı. Matthai ne söylemesi gerektiglni dvlşünüyordu Yolda bep bunu düşünmüştü ama gene de bilemiyordu. Maser ona yardım etti. Matthai'nin elindekl sepeti görmüştü şimdi Gözleriyle müfettişin yüzünü tanyarak. «Gritü'ye oirsey mi oldu yoRsa?» dtye sordu. »Gritli'vi bir yere mi gönderdiydiniz?» «Fehren'dekt ninesine» Fehren Kom?u kövdü «Giritli sık sık arfder miydi 0 yoldan?» Çiftçi «Her carşamba ve cumartesl öğleder; sonraları.» dive cevap verdt Sonra içine aniden korkunun doğmasıyla, «Neden soruyorsun?» diye bağırdı. «Sepeti neden getirdin?» (Arhası var)