Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KURBAN Türk tiyatro tarihinin en çok dlkkati çeken yazan Güngör Dilmen Kalyoncu'nun yılın büyük ilgi gören eaeri. Aziz Nesin diyor ki: cGüngör Dilmen'in bu oyunu, yeryüzünün hangi ülkesinde olursa olsun, oyunlar içinde birind « rayı tutacak has Türk oyünudur.» 6 llra BİLGİ YAYINEVİ Yenişehir ANKARA Cumhuriyet 6294 44. yri tayı 1S589 umhuriyeC Telgrai v « m e k t o p adresfc Cumhuriyei LstanbuJ Posta Kurusu: tstanbul No. 246 T e l e f o a l a n 22 4 2 9 0 22 42 96 2 2 4 2 8 7 2 2 4 2 0 8 2 2 4 2 8 9 Wm Jöş Görgu zluğu " ^ ^2/6313 KURUCUSÜ: YUNUS KURUCUSÜ: YUNUS NADİ ^ Pazar 4 Haziran ^ İyi Yaşama Bügisr demek olan ttün kurallarmı ve isterlerini kı alfabe sırasına göre veren bju gerçekte. yararh eser Varlık YayınkhS arasında Faydalı Kitaplar SerisiJîden mıştır. Fiyatı 5 liradır. 1967 Dış İşleri Bakanı Çağlayangil Rus Büyük Elçisi ile 2,5 saat goruştü Sağlık Bakanlığı Temsifcrsı Duatepe: Diin de Boğazdan 5 Sovyet gemisi geçti iin sabah îstanbul Boğazından 3 harp ve 2 Sovyet nakliye gemisi daha geçerek Akdenize açılmıştır. Böylece son 4 gün içinde Boğazlardan 4 harp, 2 nakliye ve 20 kadar küçük tonajda balıkçı gemisi geçmiştir. 383 borda numaralı 2850 tonluk fiize rampalı 36 mil süratli muhup «398 dolarhk bir ilâcm ham maddesi 13 bin dolarâ ithâl ediliyor» ADANA (Özer Öztep bildiriyor) Tıirkiye Eczacı Odalan'nın Adanadaki toplantısı zaman zaman tartışmalı geçmiş ve bu arada îstanbul 1. Bölge Eczacı Odası Başkanı Nural Vural ilâçlarm fiatlanna değinmiş, «Aşın gelirler, Türkiyede yerli ilâç «anayiinin gelismesinl engelliyor. Yabancı ilâç firmalannın tutumnna seyirci kalmak millî intihardır» demiştir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı adma toplantıya katılan Eczacılık ve Tıbbî Müstahzarat Genel Müdürü Fahrettin Duatepe ise yeni sistem tatbik edildıği takdirde, bütün ilâç fiatlarmm ineceğini söylemiş ve •Bunun vebalini siz eczacılar aIıyor musunur» demiştir. Duatepenin bu sözü tepki ile karşılanmı; ve kendisine «Vatandasın soynlması vebalini kim üzerine alacak» diye cevap verilmiştir. Konuşmasına devam eden Bakanlık temsilcisi Duatepe, Uâçlann fiatlarının çok yüksek olduğunu. 398 dolarhk bir ilâcm ham maddesinin yurda 13 bin dolara sokulduğunu söylemiş, bir çok ilâçlarm gerçek fiatla satılması fikrinde olduğunu bildirmiştir. Îstanbul Odası Başkanı Nural Vural, fiatlar konusunda tenkitlerinde şöyle demiştir: «Sivri ilâclann, yanl yabancı firmalardan imal edilen ve fâhls fiatla ynrdumuza soknlan ilâçların fiatlannda büyük dengesizlik Körülmektedir. İmal fjatı 3 kuruş olan Librium II, M 20 TL. dan satılmaktadır. Aradaki korkunç fark kimin cebine rirmektedir. 630 kurnsluk (Arkası Sa. 7 Sü S de) GUNUN DRAMI SAT KÖSEOĞLU Y.X»B, ŞÜKRAN. SONER D Dün erken saatlerde 626, 514 ve 383 numaralı Sovyet harb gemilerinin Boğaz'a gırmelerinden önce 7011 bordo numarası taşıyan Rus nakliye gemisi Karadenizden gelerek Îstanbul Bogazına girmiş ve Tellıbaba önünde kılavuz almıstır. 826 borda nomaralı 2600 tonluk muhrip (Fotoğraf: Selâhattin G1Z) 626 bordo numaralı ilk Rus muhribi Karadenizdeki fenerler hattını geçerek tstanbul Boğazı ile Marmara Denizini takiben Akdenize geçmiştir. Iki bacalı ve iki direkli muhripte er ve subaylar sıyah ceket ve beyaz pantolondan ibaret üniforma giymis olarak guvertede yer almıslardır. Mubribin grandi direginde Türk bayragı il« Rut bayrağı, kıç gönderinde ise Rus harb filouınun beyaz kırmızı çizgili bayrağı dalgalanmaktaydı. Muhriplerin bütün topları ve I namluları branda bezleriyle «ı^J 4 » ^ I kı bir şekilde örtülmüştü. Muh•• ffl T I riplerde kumanda köprüsü ile W «• A I direklerinın üstü çeşıtli radar antenleriyle dolu olup, bas ve kıçtaki füze rampaları d» toplar gibi örtülü idi. Boğaz'dan geçen en son gemi ise 7035 bordo numaralı nakliye gemisi idi I . urkiye'de düşünce özgttrÖzellikleri İJ| U lüğü var mıdır? Batı uy383 bordo numaralı Kıshin sıJ I garlıgına katılma yolunda nıfındaki muhrip, 2850 tonluk o v a Tanzimattan bu yana gölup 36 mil sür'atindedir. Füze ze aldığimız kanlı kansız bnnca rampasından ayn olarak 45 roıdevrim ve evrimleri hatırlarsahmetrelik 16 top ve silâhlarla nız, yukarıki soru yersiz gibi gödonatılmıştır. rünebilir. 514 ve 626 sayıh muhripler de Ne yaparsınız ki, özçürlüğün «skori> sınıfına mensup 2600'er sasmaz bir ölçüsü bildiğimiz dütonluk 45 milimetrelik 16 top isündügünü korkmaksızın açıklale mayın ve diğer silâhlar mev>abilme olanağı yurdnmuzda bucuttur. gün hâlâ tartışılan ve nfrnna s>avasılan bir ülkü olmaktan Bugün geçecekler kurtanlıp gerçekleştirilememişBugün de bir destroyer ile bir tir. hidrografi gemisi yine boğazlar Aslına bakarsanız, düşündüfüdan geçerek Akdenize açılactknü savunma özgürlüğü her za tır. man ve her yerde azçok cesaret 7 Haziran Çarşamba günü, bir isteyen bir seydrr. Çoğunluğnn yardımcı harp gemisi, bır hübağlandığı inançları yıkan, alışcumbot ve hidrografi gemisi, 8 kanlıklara karsı gelen, kimi çıHaziran Perşembe gabahı ise bir karları altüst eden bir yeni dühidrografi gemisi tle yardımcı sünüyü, kanunlar ne denli korugemi. Karadenizden gelerek boğazlardan geçecek ve Akdenize sa da, kalabalık önünde ortaya açılacaktır. atmak, onun zaferi uğruna didinmek kolay değildir. GerçekAkdenize, Ortadoğu buhranı ten yürekli ve ülkücü olmayanile ilgili olarak gidecekleri evlar yapamazlar bn işi. Bir Bervelden bilinen Sovyet savaş getrand Russel, bir JeanPaul Sar(Arkası Sa. 7, Sü. 1 de) tre, bir Truman Capote, çağımızın en özgür ülkelerinde yasadıkları halde yapıtlannı ortaya koyarken alısılmısa savas açtıklan için gene de her defasında bir yenilgiye ufcramanın rizikosunn göze almıslardır ve altnaktadırlar. Bu açıdan Türk toplumunun Batı uluslarına kıyasla daha az hazımlı olduğunu ileri sürebilmek için elimizde güvenilir bir ölçü yoktur. Zira bizde düsünce özşürlüğünden rahatsız olan sta(Dış Haberler Servisi) tükocu çevreler halkın hakemliğine hiçbir zaman yanasmak ELGRAT Akdenizdeki Sovyet savas gemilerinin istememisler, özgür düşünceyi Yugoslav limanlanndan yadaima kanun baskısı altında ezrarlanması talebinin Yugoslav meyi denemislerdir. hukumetınce reddedıldiği, hükuBir zamanlar gâvurluk, masonluk, zangoçluk derken, bu hal mete yakın ıyı haber alan kaynaklardan öğrenılmıştır. lerin artık pek göze batmaması Bu kaynaklara göre, Sovyet üzerine, simdi beğenmedikleri donanma kuvvetlerı komutanı her yeniyi, çıkarlarını zedeleyen Amıral S. G. Gorşkov, geçen her öneriyi komünistlikle damNisan ayında Belgratı resmen galamayı bunlar is edinmişlerdir. ziyaret edcrken. Sovyet sava? Toplumun ilerlemesi, ulusun gemilerinin Yugoslav limanlakalkınması, sosyal adaletin gerrında ikmal yapması ve Sovyet çeklestirilmesi ufruna ileri südenizcilerinin bu litnanlarda irülen bir düsünce onlart tedirzinlerini geçirmeleri konusunda gin etmiye görsün. Düsüncenin temaslarda bulunmus, daha doğdo|Tuluğiınu, yanlışlığını tartış(Arkası Sa. 1 Sö. 6 de) mazlar, bu konuda kamu oyunun hakemliğini de beklemezler. Hattâ davranıslan ile öyle bir hakemlikten ödleri koptağnnn Birleşme haberini belli ederler. Yaptıkları yüksek sesle «komünist!» diye bağirmak Y1P yetkilileri ve savcıyi imdada çağırmaktır. Bu konuda o denli ileri gitmiştepkiyle karşıladı lerdir ki. komünistlerin sosyalist ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) maskesi arkasına gizlenecekleri Bazı YTP li Milletvekillerinin gerekçesi ile son zamanlarda deAP'den gelen dâvet isteği üzerine mokratik sosvalizmi de yasaklatemaslara geçmesi, YTP nin yetma gayretine düsmüslerdir. ¥âkili mercileri tarafından tepkiyle Arkası Sa. 7. Sü. 3 te karşılanmıştır. YTP yetkili merci ''Buradan kolay çıkamıyacağımı düşünmüştüm,, «Delil kabul ettikleri şeylerle mahkum olabileceğime inandım» | | zerime yüklenen suçun aI I ğırlığını, gittıkçe büyu™ yen bir kâbus içinde, her geçen dakika biraz daha fazla hissedıyordum. Bizim için herşeyıni fedâ etmiş olan köydekı anamı düşünüyorTrabzonda okuvan kardeşimı hatırlıyordum. Babam ol dükten sonra benım ve kardeşımın okuyabılmesi için tarlamızı satmıştık. Sabırsızhkla okulu bıtireceğim gü nu bekleyen anam herhalde bu acıya dayanamaz olürdü.. Kardeşim acaba bu caravarca ithamın doğruluğıına inanır, bana olan sevgısını kaybeder mıydi? Köyümüz. evimız, çocukluğum, sevinç ve acılarım... Hepsi bir sinema şeridi gibi önıimden geçip gi diyordu... Bana harcanan emeklerin karşılığı bu mu olacaktı? Hayatta mutlu olduğum günler henüz o kadar azdı ki... gerekiyordu. Sucuk pahalıydu «Ben sucuk yemem, soğan da i»temiyorum. Bana düşüncelerimi toplayabilmem için biraz reçel alın» dedim. Zorla birşeyler yemem ve devam ed»>cek olan, bit mez tükenmez sorgular ıçın. biraz olsun kendimi toplamam şarttı... diyeceğiz Petrol Kanununun malî hükümleri değisecek ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Millet Meclisi Petrol Araştırma Komisyonunda önceki gün komisyon üyelerınin sorularmı yazılı olarak cevaplandıran Maliye Bakanı Cihat Bilgehan, petrol kanununun mall hükümlerinin değiştirileceğini, bunun için çalışmalar yapıldığını bildirmiştir. Bakan, petrol kanununun mall hükümleri değiştirilirken özellikle tükenme payırtLı hesaplanması ve devlet hakkı oranı üzerinde durulacağıru belirtmiştir. Petrol Ofisi Ue Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının birleştirilmesl için çalışmalar yapıldığını belirten Bakan, «Devletçe işletilen petrollerin dağıtma ve satışının sorumluluğu, arama, işletme ve rafineri sonımluluğu ile birleştirilmesine çalışılacakttr» de miştir. Delil dedikleri O akşam bır ınsanın suçsuz da olsa. insanların delil kabul ettik lerı şeylerle ve yürürlükteki kanunlarla mahkum olabıleceğine inandım. Insanların adaletine guvenım kalmamıştı. Dehşet içındeydım. Gazeteler soğukkan lı olduğumu yazıyorlardı, oysa ben korkuyordum... Dua ediyor, gerçek suçlunun bulunuıası için Allaha yalvanyordum. Çevremdeki insanların bana katil gözüyle baktıklannı hıssediyordum. însanlann bakışlannda beni suçlayan, beni lânetleyen. benden nefret eden bir ifade vardı... Ellerindekı delıllerle beni mahkum edeceklerini anlamıştım. Tarih boyunca kim bilir kaç milyon mâsumun aynı şekilde mahkum olduğunu düşünüyordum... Ve çittıkçe daha fazla paniğe kapıhyordum'... Üzerime taşıyamıyacağım kadar ağır bir suçu yüklemişlerdi. Benı sekiz yaşındaki bir çocuğa tecavüz eden ve sonra onu boğan bir canavar olarak suçluyorlardı. Bu ağır ithamın altından kalkamıyacaktım. Belki mahkeme delil yetersızlığı yüzünden beraet karan verecekti. Fakat bu karar hiçbir ışe yaramıyacaktı. Beraet etsem ne olacaktı sanki. Beraet karan beni bütün ınsanlann, ıtham eden, nefret dolu bakışlanndan kurtaramazdı ki. Cemiyet ıçın ben artık en âdi suçu işlemiş bır ınsandım. Keşke üzerime yüklenen suç bir adam öldürme, bır kaçakçılık veya bir siyasi suç olsaydı.. Cemiyet bir kaatili, bir siyasi suçluyu belki affederdi, belki de suçunu zamanla tamamen unuturdu, küçük bir çocuğa tecavüz ederek öldüren bir canavarı asla. Hayır, delil yetersizliğinden beraet etmenin hiçbir faydası olamazdı.. Benım bir tek kurtuluş şansım vardı: Gerçek suçlunun yakalanması. Allaha bunun için yalvanyordum. Polislere de yalvarıyordum, «gerçek suçluyu bulun» diye. 514 borda numaralı 2600 tonluk muhrip (Fotoğraf: Selâhattin GİZ) Adalet Bakanından soruldu: " Menderesin vasiyeti var mıdır, yok mudur?, ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çıldırabilirdim 28 yıl bunun ıçın mi yaşamış, didinmiştim?... Kâbus birkaç gün daha böyle devam ederse çıldıracağımı hissediyordum. Nezarete gelişimin ıkinci aksamı, başımda duran polisler ye mek için üçer yumurta, ikişer baş soğan ve bir mittar sucuk alacaklardı. Cebimde 40 lira pa ram vardı. Buradan kolay kolay çıkamıyacağımı düşündüm. Benim durumumda olan bır insana kimse para da göndermezdi. Elimdekini idareli kullanmam Doğumu önleyici hapların kanser yapmadığı açıklandıl ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Hacettepe Hastanesı Nüfus Etüdleri Enstitüsü yöneticileri Nusret Fişek ve Hüsnü Kişnişçi dün bir basın toplantısı yapmışlar ve doğumu önleyici hapların kanser yapmadığını, bilâkis bazı hallerde kanseri önlediğini öne surmüşlerdir. Belgrad, Sovyet savaş gemilerinin limanlanndan yararlanması isteğini reddetti B Bir gazetenin, Adnan Menderes'e ait olduğunu ileri sürerek yayınladıgı vasiyetnamenin başka bir gazete tarafından Menderes'e ait clmadığmm iddia edilmesi üzerine AJ». Hatay milletvekili Talât Köseoğlu, dün Adalet Bakamna yönelttigi soru önergesinde «Böyle bir vasiyetname bulunup bulunmadıfını» eğer böyle bir vasiyetname yokANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) sa «sahte vasiyetname tanzim edenler hakkında adli bir tahkikat açılıp Önceki akşam Gazi Terbıye açılmadığını» sormuştur. Enstitüsü öğrencisi Şafak Çorakçının yüzünden sınıf arkadaşı teğ Köseoğlu, konu ile ilgili önermen Teoman Kartal'ı tabanca ile gesindeki sorular «öyledir: vurduktan sonra intihar eden teğ «Bilindiği gibi 1 Haziran 1967 ^ men Kâzım Kostar kaldırıldığı tarihli Hürriyet gazetesi, mer gWHWiMHWBH8HBBHMBBBWl hastanede gece yarısmdan sonra hum Adnan Menderes'in infaz sıölmüştür. rasında bir vazifeliy° tevdi ettiğı vasiyetnamesini neşretmiştir. 3 Haziran »967 tarihli Son Havadis gazetesi ise. Yassıada mahkemesi sırasında kendisine isnat Osman Bölükbaşı, «Türkiye edilen bütün .suçların zimnen kanereye gidiyor?» diye feryat ebulü ve itirafı mahiyetirıde olan diyor. Bugünkü mitingte nerebu vasiyetnamenin. merhum Adye gittiğimizi anlatacakmış. nan Menderes'e ait o'madığını ve Oysa Türkivenin nereye değil, olamıyacağını, bu vesikanın vey» nasıl gittiğini gazetelere göz rasiyetnamenin sahte olduğunu gezdirince, parlâmentodaki koileri sürmüştür. nuşmaları okuyunca görmek Bu durum karsısında aşaçıdaki mümkün. Hele merhum Mensorularımın Sayın Adalet Bakanderes'in vasiyetnamesi mesele Arkası Sa. 7, Sü. 4 te si, gidisin pek cümbüşlü olduğunu ortaya koynyor. Ortadoğu buhraniyle 3 fincü Dünya Vvjklş, Iş Kanurnt Harbinin ilk basamaklarına gelindiği, Amerikan nçaklannın Zomisyonundan Vietnam'da bir Sovyet gemisini bombaladıkları şu günlerde çekildi Türk kamn oyunun en fazla ü.NKARA, (Cumhuriyet Bürosu> zerinde durdu^u, ya da dnrdu Türktş tarafından dun yarulmak istendi&i konu Mendeyınlanan bır bıldınde bazı parres'in vasiyetnamesidir. Bir galâmento üyelerımn ıs çevreleriT|m. Kâzım KOSTAR zete bunun, «kadirsinas bir zanin isteğıne uvarak, Iş Kanunuttn» hediyesi olarak Tüksel Çorakçı'nu isçılerin aleyhine çıkarmak Askerî savcılık. Menderes'e verildiğini yazdı ve için çaba gösterdikleri ileri sünın ifadesini almıstır. metnini açıkladı. Ertesi gün rulmektedır. Şafak Çorakçı bu ifadesinde, Tüksel Menderes teyid etti. Cumhuriyet Senatosu Geçici teğmenlerin ikisıni de tanıdığıDah» ertesi gün bir A.P.Ii, gaKomisyonunda ışçi haklarını genı, birbirlerini vurmadan önce zete haberinin düzmece oldnriye göturme zıhniyetinin hâkim yanlarmdan uzaklaştıklarını, teğğvnn ispatlamağa çalıstı, Egemen Kâzım Kostar'm silâhı ile a olduğu ıddia edılmekte ve bu sel'i konuştnrdu. Bir diğeri Ue durum karşısında Türklş'in Kote; ederek arkadaşını vurduğunu, yine «24 gaatten önce iktibas misyon toplantılarından çekildisonra da kendisine ate§ ettiğini BIR VASIYETNAME HİKAYESI edilmez» kaydiyle merhumun son sözlerini yayınlauı. Vasiyetname ile son sözler arasında eğer her ikisi de doğruysa gerçekten büyük fark var. Vasiyetnamede Menderes âdeta hatalannı itiraf etmekte ve oğlu Yüksel'e bunları tekrarlamaması için öğüt vermektedir. ötekinde ise hiddetin, kızgınlığın ifadesi açık açık görülmektedir. Bunlann hangisi doğrn, hangisi yalan? işin içinden çıkmağa simdilik imkân herhalde yok. Çünkü merhumun yazı yazıp, bn yazılan bir kadirsinasa verdiğini gören yok. Bakalım kamu oyuna yön veren gazetelerimiz bu tarihi \e büyük meseleyi nasıl halle decekier? *** Onlar birbirlerini ylyedur unlar, bizim işaret etmek istediğimiz baska bir nokta var ve son patırtı arasında bu nokta biraz daha belirlenmistir. Meseleyi ortaya koymak için A.P.'nin teşhisine gitmek ve teshisi de iyi yapmak gerekir: A.P. ibtilâlden sonra Demok OLAYLARIN ARDINDAKİ rat Parti kitlesinin oylan ile başanya ulaşan ve nihayet iktidara gelen partidir. Kritik yıllarda D.P.'ye tamamen bağIı olanlar ve Iiderleri A.P.'yi daima desteklediler. Adalet Partisi bu destekten büyük kuvvet aldı. Ancak aldığı kuvvetin karşıbğını da «idareli af» isteğiyle yerine getirmeğe çalıştı. İdareli diyornz; zira, AJ>. daima kendisiyle eski D.P. arasına, hem ordunun allerjisini artırmamak, hem de oturduğn postu muhafaza etmek için, bir mesaf" koymustur. Sıkıya geldifi zamanda mense iliskisini inkâra gidebilmistir. Nihayet C.H.P. koalisyonu zamanında C.H.P.1ilerin de gayretiyle Af Kanunu çıktı. Çıîrtı ama, mahkum olmuş D.P.Iilerin siyasi haklarını kısmtılı bırakarak. (Arkan S». 7. Sü. 2 de) Polis inanmıştı Polis ise benim suçlu olduğuına katî olarak inanmıştı. «Suçlu değilim» demem, «Ne olur bana inanın» diye ağftyapek yalvkt^ mam bir netice vernrİyordu. «Sö> ]e Esat, cinayeti nasıl işledin?» sorusuyla karsılaşmaktan kur'tulamıyordum Kahrediyordu beni bu soru Her seferind*. cesaretım adaletin gerçekleşeceğine olan inancımı biraz daha fazla yıkıyordu.. Bana ınanmıyorlardı, bana inanmıyacaklardı.. Bana inanmıyan yalnız polis değildi herhalde. Bana inanacak birine o kadar ihtiyacım vardı ki O kaHar yalnızdım kı.. Benı suçlayan bakış(Arkası Sa. 7. Sü. 7 de) V1I1İD Mllll