28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHfFE tKf 18 Nlsan 1967 CUMHTJRÎYET ••••••••>••••••••••• Petrolde fRıraklama vor mı? Dr. Melih TüMER sayısı 60« dür. O tarihe kadar yabancı ve özel jirketlerin açtığı kuyu saym İse 300 dür. E.N.L, 8 yıl içinde yılda ortalama 75 kuyu açmıştır. (Bir fikir vermek için belirtelim, 1955 1965 döneminde Türramsar bir tablo tfzerek Tiirk Kamu oyukiyede TPAO ve yabancı şirketler tarafından açılan na petrol üretimimizin geleceği hakkında bilgi kuyu sayısı 450 kadardır. Yâni yılda ortalama 45 kuveriyor ve yabancı petrol sirketlerlnin gitme hazıryu). Bugtin İtalya, yabancı şlıketler olmadan petrol lığı içinde bulunduklaruıı duyuruyor. Çizilen tablo iki nedenle çok karamsardır. (1) Ham petrol üreendüstrisini dev adımlarla geliştiriyorsa bunu bütiminıizde son yıllarda önemli gelişmeler olmuştur. yıık ölçüde petrol kahramanı Enrico Mattei'ye borç 1966 yılında 1964 e oranla °» 125 daha fazla petrol ludur. Martei, yok denileni bulmuş, bulduğunu İyi üretilmiştir. Üstelik, ajiıı dönem içinde bütün dünişletmiştir. Mattei'nin desteği İtalyan halkı ve Parja ülkeleri arasında yıllık potrol üretimindeki arlâmentosu olmuştur. Bu destek yalnızca sırt sıvazla tış hızı bakımından Türkiye dördüncü sırayı almaktan ibaret de olmamıştır. Jeolojik ve jeofizik kı maktadır. Bunların çok ürait verici gelişmeler ol sımlarda girişilen aerofotografik, manyetometrik, ması gerekir. (2) Fakat Profesörün yazısından öğgravimetrik ve seizmik arastırmalar için olduğu ka reniyoruz ki, Türkiyenin petrol rezervleri 19W da dar yeterli sermaye, lüzumlu idari Te teknik persoulaşılan üretim seviyesinin, uzun yıllar, muhafazanel yetiştirilmesi ve mevcutlann kaçırılmaması için ıı için yeterli değildir. Tahminler, beklendiği gibi de geniş imkânlar ve haklar tanınmıştır. Elde oluçıkmamıştır. Yabancı şirketler de araştırma faalinan teknik bilgiler yabancı şirketlerden sıkı sıkıya yetlerini birakmak istemektedirler. 1966 tahminlesaklanmıştır. Göriilüyor ki İtalyan örneğinde cesur rine göre Mobil Şirketi sahalaruıda 4 milyon, Shell kararlar vardır, devlet kurumlarına sağlanan geŞirketi sahalarmda ise 10 milyon ton kadar rezerv rekli imkânlar vardır, fakat yabancıların gidişine vardır. Mobil bütçesine bu yıl hiç bir araştırma üzülmek yoktur. gideri koymamıştır. Shell zaten biiyük bir arama ve yatınm programına sahip değildir. Diğer küçük yabancı şirketler de öyle. TFAO ise batalı tahminler yapmakta ve israfçı ve rasyonel olmıyan ezerv tartışmalan ile llgill ikinci örnek bir yatırım ve arama politikası yürütmektedlr. YaArjantindir. Güney Amerikanın önemli pet bancılar gider de biz bize kalırsak işler daha ters rol nretidleri arasında yeralan bu ülkede de sıragidecektir. Yabancılan kovalım diyenler onlardan sıyia önce petrol araştırmalan, sonra rezervler, nidaha iyi petrol araştıramıyacaklannı göreceklerdir. hayet i?'etme konulan büyük ve devamh tartısmalarla yürümüştür. 1958 yılma kadar petrol üretiminde kaydedilen zayıf artışlar karşısında ihtiyaç, abancı şlrketler lehine ve TPAO aleyhlne ileithalâtla karsılanmıya çalışılmıştır. 1958 de lç üreri sürülüyor izlenimini, açık olarak, veren ba tim 5,5 milyon metreküp, ihtiyaç 22.5 milyon metre lthamların teknik yönü bizi ilgilendirmez. Ama bir küp idi. Fark, 289 milyon dolâr tutanndaki ithalâtla Türk Ekonomisti olarak petrol gibi önemli bir en ikame edilmiştir. Nüfusu 20 milyon civannda olan düstrinin geleceği hakkındaki iddialar bizi ilgilenArjantin'in çoğunluğu fukara halkı bu döviz malidirir. Çünkii biiyük mücadelelerle dolu dünya petyetinin yüküaü çekmiştir. llerici güçler, yetersiz rol savaşları tarihinde Sayın Profesörün yabancı üretimin yabancıların bir oyunu olduğunu ve Milli lirketler lehine ileri sürdüğü gerekçelerin benzerPetrol Idaresinin sabote edildiğini ileri sürerlerken lerine sık sık rastlanmıştır. Üstelik bu iddialar, şim 1958 yılında Başkan Frondizi Hükumeti, Millî Petdi>e kadar yine petrol tarihinde görülmemiş bir şerol idaresine yabancılarla sözleşme yapmak emrinl kiide dünya ham petrol üretimindeki yıllık artısın rekor teşkil ettiği bir döneme rastlamaktadır. Ger vermiştir. Bu tarihten itibaren üretim, sihirll bir el değmiş gibi, başdöndürücü bir hızla artmıya başlaçekten 1966 yılında dünya ham petrol üretimi 1 milmıştır. 1959 da 7.5 milyon. 1962 de 15.6 milyon metre yar 632 milyon tona yükselmiştir. 1965 yüına göre küp petrol üretilmiştir. Üretim. dört yılda bir misli bu üretim seviyesi 100 milyon ton'un üzerinde bir çoğalmıştır. Bu sonuçlar üç gerçeği bir kez daha or artışı ifade etmekte ve yaklaşık olarak İran'ın yıllık üretimine eşit olmaktadır. Bu ilk kez ulaşılan taya koymuştur: (1) Rezerv yetersizliği problemi bir artış hızıdır. Dünya petrol üretimindeki bu ardoğru değildir. (2) Teknik, malî ve ekonomik işlet tış hızı elbette milletlerarası tröst ve kartel biçimecilik ilkeleri uygulandığı takdirde arama ve üreminde örgütlenmiş olan petrol şirketlerinin arama timin devlet ya da yabancılar eliyle yapılması arave yatınm kararlannı olumsuz yönden etkiliyeceksında bir fark yoktur. (3) Yabancılara lüzum yoktir. Bu nitelikteki kararlan dikkatle değerlendirtur. 1963 yılmda Başkan Frondizi devrilince yenl mek gerekir. Fakat asıl sorulması gereken sonı şu Lhükumet, halkm isteklerine uyarak, eski petrol olmalıdır: Petrol rezervleri hakkındaki tahminler politikasını değiştirmiş ve yukandaki üçüncü gerbakımından, uzun vâdeli bir perspektif içinde, Türçeği hemen uygulamıştır. Yabancı şirketlerle yapı kiye petrol ekonomisinin geleceği nasü görülmeklan bütün sözleşmeler feshedilmiştir. Fakat bu ace ledir? Kısacası; petrol hakkındaki ümitlerimiz nele karar, yukandaki ikinci gerçek için gerekli teddir? Ümitler olumsuzsa, yabancı şirketler petrol birlerin öngörülmesi ile birlikte verilmemiştir. Ve, arasm mı? Bulurlarsa işletsinlcr mi? gibi soruların tabii, beklenen olmuştur. Üretimin artış hızı düşyeri de yoktur. Olumlu ise mevcut olanı, bir devmüştür. 1965 yılmda 103 milyon dolâr değerinde pet let kuruluşu mu arasm, bulsnn ve işletsin yoksa yarol ithall zonınluğunda kalınınca, hükumet jreriye bancı şirketler mi? Bu ikinci soru, yazımızın başındönmiye ve yabancılaria bezduğu sözleşmeleri yeda belirttiğimiz karamsar tabloyu değiştirlr. niden yapmıya başlamıştır. Göriilüyor ki Arjantin örneğinde; önce «petrol yok> iddiaları vardır. Sonra «biz yapamayız, yabancılar daha iyi yapar« iddialan vardır. Nihıyet «yetersiz ve noksan kararlar» vardır. erek petrol rezervlerinin durumu, gerek bulunan rezervlerin lşletilmesi, gerekse petrol satış ve nakliyesi konulan çeşitli ülkelerde önemli tartışmalar yaratmış ve yabancı çıkarlan ile milonuç olarak şunu belirtmemiz gerekiyor: Buli çıkarlar devamh çatışma halinde bulunmuşlargün ne petrol araştırmaları ne işleülmesi ne dır. Petrol savaşları tarihinde bu konular ile ilgiH de satışı ve nakliyesi, ne kadar teknik işler olurlarsa örnekler pek fazladır. Millî hükumetlerin arama ve olsunlar. yalnızca milletlerarası özel tröst ve kartel yatırım kararlan daima bu çıkar çatışmalannm etörgütlerinin ihtisas inhisarına girmemektedir. Üstelik kisi altında kalmıştır. Millî Çıkarları gözeten bazı söz konusu örgütler, her yerde ve her dönemde dünhükâmetler yalnız cesur kararlar almakla kalmaya petrol üretimini, stoklannı ve rezervlerini, satış mışlar, fakat devlet kurumlarına, aynı zamanda, İle birlikte, kontrolleri altında tutmak istemektedirscrmaye, teknik bilgi, yetişmiş eleman ve işletme ler. Bu bakımd/tn onların alacaklan yatırım ve işletcilik konulannda gereken imkânları da sağlamışme kararlan, çoğu zaman, millî ekonomilerin çıkarlardır. Bu iki yönlü karar, özel tâbiriyle, petrol olan ile de çatışma haline düşmektedir. Dolayısiyle yununun tek kuralıdır. Bu konuda en ilgi çekici yatırım ve işletme kararlan değişmişse bu muhakkak» ömeklerden birisi Italyadır. Bu ülkede 1926 yılma ve kat'iyen «ıpetrol kâhinleri» yüzünden değildir. Çı kadar devlet tarafından sağlanan bütün teşvik edikarları öyle gerektirdiği içindir. Saym Profesör Gökci tedbirlere rağmen özel ve yabancı şirketlerin pek su, çizdiği karamsar tabloda bir yandan Türkiyeaz petrol bulduğu ve bunlardan da ancak en yükde rezervlerin yetersizliğinden söz ederken, öte yan sek verimi olanların işletildiği görüldü. Var, yok dan yabancılann arama faaliyetlerini bırakmak istartışmalan arasında Devlet A.G.I.P. i kurdu. Ya tediğine üzüntü duyuyor. Hele, yabancı şirketlerbancı petrol şirketlerinin çıkarlannı savunanlar kıden Mobil'in bu yıl bütçesine arama gideri koymayameti koparttılar. Tenkitler. devletin petrol anyamasmı «Biz daha iyi yapanz, kovalım yabancılan. mıyacağı. buUa bile bunun yetersiz ve çok israflı odiyen petrol kahmlerinin davranışlaruıa bağlıyor. lacağı merkezinde toplanıyordu. 19261944 döneminde Üstelik, yerli emek ve sermaye ile başanlması istenen petrol arama faaliyetlerine hiçbir katkıda buA.G.I.P. in elde ettiği başarı yabancı petrol şirketleri lunmak istemediğini ve böyle bir başarıdan hiç bir •in çıkarlarmı savunanlar için yüz kızartıa bir kıvanç duymıyacağmı belli ederek: « Şimdi keha sonuç oldu. Aynı tartışmalar, bu kez, Po vâdisinnetin birinci kısmmı bekliyoruz: Bizim onlardan deki arama ve işletme faaliyetleri için başladı. 1953 daha iyi petrol aramalan yapacağımız günleri» di;ubatına kadar uzanan bu tartışmalar aynı tarihte yor. Ben, kendi payıma, Saym Profesörün söz koParlâmentodan gecen bir kanunla özel ve yabannusu yazısını hiç bir yönüyle olumlu bulmadım. cı çıkarlan savunanlann hezimeti ile sonuçlandı. Türkiyenin ilerici güçlerine «kâhinlik» izafe edişiÇünkü Parlâmento, halkm isteklerine uygun olane ise tek kelimeyle uzüldüm. rak, Po vâdisindeki petrol arama hakkı ile tabiî gaz boru hattının yapılması ve işletilmesi hakkını yeni kurduğu E.N.I. ye vcriyordu. 1 ocak 1953 den 31 ara (x) Bkz. Prof. Dr. Göksu, Ekrem «Petrolde Dulık 1960 tarihine kadar E.NX nin açtığı kuyuların raklama» Milliyet, 31 Mart 1967. yeni yayınladığı bir makalede (x) petrol S ayın Prof. Drö Ekrem Göksu, mlllî olarak üreümimiz konusunda, olabilecegi kadar, ka•••• • ••• •••• ••>• **•• •••• • ••• •••• •••• • ••• •«•• •••• •••• •••• •>•• • •ca • ••• :::: •••• ••«« •••• llll • ••a KOY ENSTİTULERİNİN 27. YILI s Loyd George'un dediği.. İki gün önce yazdığım «İşte böyle Paşam» başhklı fıkrad» bir kflçfik yanlışlık yaptığımı sonradan farkettim : « Suud'i Arabistan Kıralını gelişinde hava alanında karşılayıp gidişinde hava alanında uğurlıyan Johnson'un Cevdet Sunay Washington'a gelip giderken Beyaz Saray'da ayaklannı masanın üstüne uzatıp sigarasım tüttürmesi acıdır» diye yazmıştım. Meğer durnm daha da betermiş; dün gezi tarihlerine dikkstliee bakıp anladım ki, Cumhurbaskammız Cevdet Sunay Amerikadaki turistik çezisine devam ederken Johnson da uçağa atUyıp Güney Amerikadaki Punta del Este'ye uçmuş. Birisi evinize misafir geldiği zaman sizin evi terketmenlıdekı •nlam neyse, Turkiye Cumhurbaşkanı Amerikada misaflrken Jobnson'un Amerikayı terketmesindeki anlam da odnr. Bu durumda Sayın Cevdet Sunay'ın Amerikadaki turistik gezisi büsbütün olnmsuzlaşıyor. Bizim yetkililerimiz gezi tarihlerini, gezi programını inceden inceye gözden geçirip hiç olmazsa zevahiri kurtaracak tedbirler alamazlar mıydı? Sunay'ın gezisi Johnson' un Amerikayı terketmesinden bir gün öncesinde bitirilemez miydi? Sunay'ın Amerika gezisinde bazı şeyler oğrendik. Sözgelişi New York Timea gazetesi Dofn illerimizdeki atom nuıyınUrının bnlnndngnnn yazdı. Mülî gavnnmamıza ait bilçileri Amerikan baaınından öğrenmek nsulü böylece devam etmiş oldu. Ba srada «Amerikanın siyasi yönden en etkili üç gazetesinden biri» oldugu föylenen Christian Science Monitor, ince bir istihz» ile sn satırları yayınlıyordn : « Amerikan yardımlarınm artınlacağı hususunda kibarca ümitlerle iki yabancı lider Washington'u ziyaret etmek üzeredir. Onların ayakları altına kırmızı hah serilecektir. Fakat ek para verilmiyecektir. (...) Ziyaretçi liderler stratejik Afganistanın Başbakânı Muhammed Haşim Mayvandval ile NATO gemisinin en Doğuda attıgı demir olao Türkiyenin Başkanı Cevdet Sunay'dır (...) Bu gezileri düzenleyen Amerikan yetkilileri iki ziyaretin de esas itibariyle törensel nitelikte olacağını söylemektedirler. tkı ülke ile de iliskiler iyidır. (...) Türkiye, Washington ile egemen eşitlik temelleri üzerinde ilişki kuruyor görünmeye önem vennektedir.» Göriilüyor ki, «Amerika ile egemen eşitlik temeller üzerinde ilişki kuruyor görünmeye önem veren» Türkiye Başkanı İçin «Amerika yetkilileri törensel bir gezi tertiplemişler» dir. Ne var ki, o törensel gezinin törenlere deginen yanlan da do|rnsu pek iç açıcı olmamıştır. lç açıcı olması için bir sebep de yoktur. Yardım istemeye gidenler, yardım talep ettikleri devletin koşnllanna razı olmak durumundadırlar. Ve bn yolda Türk insanınm millî bilincini ründen güne tahrip eden bir propaganda toplum katlarına adamakılh i|letilmiştir : Amerika olmass Türkiye yaşıyamaz.. inaneı ortalifi ısrmıstır. Amerikaya bağlı iktisadi mekanizma, Amerikays baglı Imalât sanayii, Amerikaya baflı millî savnnma stratejisi, Amerikaya ba|lı bankacılık, Amerikaya baflı sigortacılık, Amerikaya bağlı sendikacılık, Amerikaya bağlı üniversite, Amerikaya bağlı petrol endttstrisi, Amerikaya bağlı kültür merkezleri... Ve yirmi yıl sürece vatanın harimi ismetine nüfaı eden bu büyük tuzağa öylesine girmisiz ki, ister istemeı bazı vatandaşların aklına füpheler gelmektedir : Sahi yahn! Amerika olmasa ben bir gün yasıyamam. Bn felsefeyi benimsiyerek yasamak, ölümden beterdir. Bucün ber vatandasın asgarî mantıkla soracağı sual sudor : Bu Amerika denen devlet acaba benim sırtımdan daha çok menfaat çıkarmasa bana yardım eder mi? Amerikanın verdiği borçların faizlerini, Amerikanın Türkiye pazanndakl kârlannı, Amerikanın Türkiyedeki çevirdiği işleri üstüste koyduğumnz zaman Amerikan yardımını kat kat geçmektedir. Truman doktrininden yirmi yıl sonra borç harç içinde, yüzde altmışı alfabesiz, ve yirmi milyon köylüsü adam basına yılda 900 lira gelirle yoksallar yoksalu bir millet olarak 196Tye varmamıı insanlarımızın şnurunda bir gerçeği pınl pınl aydınlatmalıdır : Amerikan yardımıyla bu millet kalkınamaz; yeryüzünde hiçbir yoksnl millet Amerikan yardımıyla sanayileşememiştir; tersine köleleşmiş ve nydulaşmıstır. Amerikan yardımı bir milletin kalkınması ve bağımsızlasması için değil Amerikaya «açık pazar» olması için isletilir. Amerikan yardımı bir milletin refaha nlasması için değil, o millet içinde Amerikaya bağlı bir komprador mütegallibe takımının zenginlesmesi ve gücienmesi için verilir. Yirmi yıl sonra Türk toplumn bu gerçeğe varabilirse o da bir kazanç sayılabilir. Bn yazımızı iki tarih dersiyle bitirmek isteriz. Derslerin birincisi : Lord Curzon, Lozan'da tsmet Paşa'ya : Göreceksiniz, gene bizden yardım istiyecekslnlz, blze muhl k . dıtejrtl. Ingiliz dıs politika belgelerinln açıklandığı ttzere Loyd Georre tt Haziran 1919'da şu mnhtırayı yazıyordn : « Türklerin manda yapılmasını istemem, nasıl olsa bizden ilerde ekonomik yardım istiyeceklerdir.» Kırk beş yıl önceki tarihimizden, ve yirmi yıllık yaşantımızdan ders almasını bilelim artık. :::: Baltalanan bir kalkınma hamlesi Ord. Prof. H. V. VELIDEDEOĞLU undan tam 23 yıl önce, 17 NK san 1944 t» köy enstitülerinln kuruluşunun 5 lnci yıü bütün yurtta büyük bir heyecan ve umutla kutlanmıştı. Bugün enstitülerin 27 ncl yıluu anarken, bu vatanı, bu milleti gerçekten ve yürekten sevenlerin gönülleri kınktır; fakat azimleri ve umutlan asla kınlmamıştır. Bu sebeple bugün bu mutlu yıldönümü aynı heyecanla hatırlıyoruz. Devrin Milll Eğitim Bakanı rahmetli Hasan Âli YUcel, 29 Mayıs 1944 tarihll bir yazısında çöyle dlyordu: «Türfc milleti, artık buçünü ve yarını, fcendini ve etrafındaki canlı cansız varlıklan. nihayet bütün dünyayı bilecekiir. Büimsizlik, kendi, etrafındaki canlı cansız varlıklara, milletine ve insanlığa faydalı obna. âletinden mahrum bıraktığı için, korkunç ve kötüdür. Zaten mahdut olan beşer hayatını bilimsizlik yüzünden en fena şekliyle geçirmek, tabiatın ancak bilenlerden esirgemediği saadetlerden kendi kendimizi lorU mahrum bırakmaktır.» Yücel, bundan sonra köy enstitüleri sayısının 20 ye, bunlardaki kız ve erkek öğrenci sayısının 16.400 e çıktığını, bunlardan 2000 inln 1945 ders yılı başmda enstitüyü bitirerek köy okullarına öğretmen tâyin edüeceklerini, Enstitülerin türlü ihtiyaçları için 306 bina yapıldığını, 15.000 dönüm yerin ilşenip ekildiğini, ayrıca meyvalı meyvasız 250.000 fıdan dikildiğini; 1500 ddnümlük yer seb ze ziraatine elverişli duruma getirildiğini; 1200 dönüm bağ yapıldığuu; enstitülerde 9.000 baş hayvan olduğunu, enstitülerin atölyelerinin 16.400 öğrencinin giyecek, vapıcılık, dericlıik ve ziraatle ilgill her tıirlü işleri yapabilecek duruma geldiğini; bu atölyelerin yer yer dolaylanndaki köylerin ihtiyaç lanna da cevap vermeye başladıgım; 16 enstitünün, öğretmen ve öğrencilerin emeği ile elektrige kavuştunılduğunu yazmakta ve yazısı m şöyle bağlamaktadır: «Türk mılleti emin olabilir ki, Maarif teşkilâtında vazife almış kardeşleri bu dâvayı canla, bafla gerçekleftirmenin yolundadırlar. Tek bekledikleri karşüık, adım adım Türk çocuklarının yetişmesi için sarfettikleri emeklerin doğru ve faydalı oluşuna inanılmasıdır» (Köy Enstitüleri II, Ankara 1944 s. 1). I iiü •••• B milll ftdetlere göre kutlanan iş gün lerinde törenler yapmak, bunları halk türküleri, oyunlan, marşlan ve müzik ftletleri esas tutulmak su retiyle tertip, tanzim ve ldare etmek, köy hallanı radyodan faydalandırmak vazifesi eğitmen ve ögretmenlere verilmiştir (...). Köyü derinliklerine inerek ele almak, bütünü ile canlandınnak lâzımdır.» (Köy Enstituleri II. 1944, sı 15, 19, 24). Eseri yıkan politikacılar ayet kısa parçalannı aktardığım bu yazılar gösteriyor ki, köy enstituleri Türk milletintn topyekun kalkınması için meydana getirilmiş ve yüzde yüz Türk buluşu milll kuruluşlardı. Türk halkı 1945, hattâ 1947 lere kadar, adım adım Türk çocuklarının yetişmesi için harcanan bu emeklerin doğru ve faydalı olduğuna, gittikçe genişliyen ve bütün yurda yavaş yavaş ve dalga dalga yayılan bir imanla inanmaya başlamıştı. Daha körpe bir fidan halinde iken bile, az önce Hasan Âli 'nin "ve Tonguç"un kalemlerinden belirttiğim muazzam meyvalan vermeye başlıyan ve milletimizin sağlam geleceğini, dil ve kültür birligini, iktisadi kalkıntnanın temelini kurmaya başlıyan bu aydınlık yuvala^ rma kıyanlar, onlan hiç acımadan yıkanlar, Türk halkı değil, bu halkın uyanmasını istemiyen, onu doğru yoldan saptırıp. her cahil toplumun kolayca kayabileceği statükoculuk batağına iten. sözde aydm, sözde milliyetçi, gerçekte ise düpedüz oy avcısı vc. çıkarcı politikacılardır. • •• Arjantin örneği R G liyetçiligi, ırkçı, turancı, hayald değil, kaynağını bugünkü Türkiyemizin geri bırakılmış Türk halkından alan gerçekçi Atatürkçü bir milliyetçiliktir. Onlara komünist damgasını vurarak köy enstitülerini kökünden baltalıyan zihniyet, bugünde, sosyal adalet, vergi adaleti, toprak reformu istiyenlere, kı sacası şimdiki Anayasamızın ?ereği gibi bütün koşullan ile uygulanması dileğinde bulunanlara aynı damgayı vurmaya yeltenen mel'un iftiracı zihniyettir. Başta, kendi yazüarından parçalar aktardığım bu insanlar komünist olabilir miydi? Fakat eserlerinı yıkmak için onlara bu iftirayı atmak lâzımdı, attılar ve emellerine muvaffak oldular. s::: • ••• • ••• •••• •••• •••• •«•• •••• : : : : Mukaddesatcılıkla birleşen I e yazık ki, bugün Türk milleJ tinin yükselmesini istiyen, men • faatten uzak, idealist bazı gençler, milliyetçiliği bir yandan ırkçılık zannetmekte: öte yandan da, kendilerine mukaddesatçı adı takan ve tarihimizin son 250 yıllık yapraklannı okuvanlarca bilindiği gibi Osmanh Türk tmparatorluğunun batmasmda ön plânda rol oynamış bulunan müspet bilim düsmanı müteassıp kisilerin zihniyeti ile işbirliği yapmaktadırlan. Oysa ki mukaddesatçılık, gazetelere geçen (tslâm Anayasası) nda gorüldüğü eibi, milüyetçiligi toptan red ve inkâr eder. Mukaddesatçı tıpkı bir komünist gibi, beynelmilelcidir. Cunkü bu zihniyete sahip müteassıp bir sünnl Müslüman için, sünnl bir Endonezyah, sünnl bir Çinli, sünnî bir Mısırlı ya 4a Suriyeli veya sünnî bir zenci. Türkiyedeki alevl bir Türkten üstündür. Cünkü onun mantığmda, zihnhetinde, felsefesinde Türklük ve milliyetçilik şuuru degil, ümmetçilik ve mezhepçilik bilinci hâkimdir. Daha çocuklufumuzda alertler hakkında işittiğimiz ithamların ve onlara yakıstırılan hareketlerin, güya din adamı geçinenter tarafından uydurulnauş masallar * olduğunu ve alevilerin de, sünnj Türkler gibi. katıksız Türk oğlu Türk olduklarını ancak çok sonralan öğrenebildik. Y A R I Dünya petrol üretimi Y •••• ••>• Ni Yücel ve Tonçuç üyük bir milll dâvanm yıkılması üzerine her ikisi de kahırlanndan için için sönerek simdi rahmetli olan Hasan Âli Yücel'i ve Hakkı Tonguç'u yakından tanınm. Onlara çok iftira edilmiştir. Her ikisf de komünist degildi. KomünisHik, hürriyetsizlik onların yaradılışına, özgür düşünce aşkına aykın idi. Onlan bugün yurt düzeyinde bir azınlık tarafından değerleri takdir edilen, fakat eminim ki yarın bütün Türk milleti tarafından eserleri ve hâtıraları baştacı edilecek olan gerçek Türk vatanperverleri, gerçek Türk müliyetçUeridir. Onların mıl • >*• • aaa B • ••• • ••• • • Çatışmalar G Sonuç • ••ı am«f • •• S • a* • a* aa> tMlıt :::::: evrin llköğretim Umum MUdürü rahmetli îsmail Hakkı Tonguç da ylne aynı tarihte (Köy Eğitim ve öğretiminin amaçlan) adlı geniş bir incelemesinde şöyle yazıyordu: «Köy ens, titüleri, bilimsizligin en çok yayıldığı köylerimize Öğretmen ve lüzumlu diğer mesleklerin erbabım yetiştinnek, parasız ve mecburt ilk öğrenimi yüzde yüz gerçekleştirmek amacıyla açılmış kurumlar dır. (...) On sene gibi kısa bir zaman içinde köy enstitülerinden mezun olacak en az 30.000 öğretmen Türk köylerine dağılarak türlü vasıflı yerlerde vazife alacaktır. Bunlann yanıbaşmda yine enstitülerde yetiştirilen 10.000 gezicl köy sağlık memuru ile köy ebesi çalışacaktır. ( ) Köylerimizde mevsimler korkunç bir sessizlik içinde geçmektedir. Yalnız düğünler'.e dinî bayramların köy toplum hayatında uyandırdıklan kıpırdanışlar oralarda canlı bir hava yaratmaya yetmez. Köy eğlencelerinin, zehirleyici içkiler, değersiz müzik parçalan ile zevksizce tertiplenen kadın oyuatmalan yüzün den yer yer soysuzlaştığını da unutmamak gerekir. Bunu oluruna bırakırsak, çok zarar görürüz. Onun için köy toplum hayatını yeni değerlerle bezemek gerekir. Bu sebeple millî bavram günlerinde, okullarm açılıslarmda mahalli ve D Var olmanın şartı: Müsbet ilim TEŞEKKÜR AjansTürk mcnsuplanndan arkadasımız Bahallın KAŞDARMANIa birlikte Adapazan civannda gcçırdıgımız buyuk trafık kazasında çok yakın ilgılerını gordugumuz: Saghk Bakanı Dr. Vedat Alı ÖZKAN. liilcn Bakanı Dr. Faruk SUKAN. Turızm ve Tanııma Bakanı Nıhad KÜR5AD. Sanavı Bakanı Mehmet TURGUT. Sakarya Valısı Ertugrul 0M0ER. Emnıyct Müduru Sükrü BALO ile Ankara cian Adapazarına gelen Dr. Turan GONEN ve Op. Dr. Zıva ERE\ e, Adapazarı Devlet Hastanesı mutehassısları Op. Dr. Hasmet KOPRULU.Dr. $efık DEDEOĞLU, Op Dr. Cevdet ÇAVUŞOĞLU. Saglık Muduru Dr. Muammer GU\ER. Bashekım Op. Dr. Sureyya SANDER. Dr. Şakır KOSEME. Dr. Burhan 8EKTAŞ, Pansumancı Bay Ismaıl e ve Iş Bankası II. Müdurü Imadettın AĞLUŞa. Sakarya ılı trafık teşkılâtina, bızı kaza yerınden büyulc bir sür atle hastaneye goturen Boru Fabrıkası ^^üdurü Alparslan AKMAN. Nebıle ANBARCI, şöför Mehmeı SOMER'e. hemşıre Sıdıka İŞCAN'a ve Adapazarı Devlet Hastanesme kadar gclerek vefakar alâkalarını csırgemıyen akraba vc dostlarımıza. lelefon, telgraf vc mektupla hatırımızı soran yakınlarımıza teşekkür ederız. B£ZAN «• $EVKET EVÜYAGH ••••••••••••••••••••••••••••••••aı •••••••••••••••««•••• ••• Çarşamba eşrafından merhum Şükrü Bey'le merhumt Fatma Hanımm oğlu İSTANBÜL MÎLLETV'EKÎLİ ORDÎNARYtS PROFESÖR VEFAT Ali Fuat Başgil Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün (18 Nisan, Salı) öğle namazından sonra Kadıköy Osmanağa Camiinden kaldınlarak Karacaahmet Mezarlığma defn edilecektir. Ailesi adına Eşi: NÜVÎDE BAŞGtL N o t : Çelenk gönderilmemesi rica olunur. (Moran: 889/4128) Cumhurivet 4123 Aylâlc Musa MEVLtT c / ^ U G.AZETT&Vİ. . . O ADAM*lM, RESMİKIİ CÖCÜMCE Kıymetli eşim, sevgili babamız, AKBABA mecmuasının kurucusu ve başyazan, eski Ordu miUetvekili, jair, muharrir, Istanbul Üniversitesi Rektörlüğünden: Istanbul Üniversitesi ve Rektörlüğü büyük ilim adanu Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ordinaryüs Profesörü kaybetmenin derin elemi içindedir. 18 Nisan 1967 salı günü, ailesinin izhar ettiği arzu üzerine Kadıköy Osmanağa Camiinde öğle namazından sonra yapılacak dinl merasirai mütaakıp Karacaahmet'teki ebedî istirahatgâhma uğurlanacak hocamıza mağfiret, ailesine, memlekete ve talebelerine başsağlığı dileriz. (Basın 14038/4129) YUSUF ZiYA ORTAÇ'ın vefatının kırkmcı günü münasebetiyle 19 Nisan 1967 çarşamba günü ikindi namazını mütaakıp Şişli Camiinde aziz ruhuna Hafız Yahya EskişehirU, Hafız Ali Rıza Altınbay, Hafız İbrahim Çanakkaleli, Hafız Kerim Ozbakır, Hafız Aziz Bahriyeli, Hafız Fahri Kaya'nm iştirakiyle okunacak olan Mevlidi Şerife sayın akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşrifleri rica olunur. Jtli Fuat Başgil'i YAP^MERKEZİ Taksim CengAver Han Kat 4 Tel.: 44O9S4 Feza: 1106/4131 Eşi ve çocuklan ART MODERNE Cumhuriyet 4119 DENIZGILIK BANKASI T.A.O. GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN: Genel Müdürlügümüz Malzeme Müdürlüğü Tercüme Bürosunda istihdam edilmek üzere îngilizce ticarl muhaberata ve teknik metin tercümelerine bihakkın vBkıf, çok iyi llsan bilen bir elemana âcilen ihtiyaç vardır. tsteklilerin 1 Mayıs 1 f/ *tu1hlne kadar Genel MUdUrlüğümt)* 9f Personel Müdürlügüne müracaatlan rica olunur. (Basın 13946/40P6) SATIŞ MEMURU ARANIYOR Şirketünizde çahşmak üzere askerbğini yapmıs, 35 yaşım geçmemis lise mezunu ve pro/esyonel soför ehliyetli Satış Memuru aluıacaktır. İsteklilerin İzmir Gazi Bulvan No. 31 de ust kata müracaatları. Türkiye Yağ ve Mamulâtı A.Ş. «TURYAĞ» Manajans: 872/4121
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle