04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE 14 Nlsan 1967 CUMHURÎTET ÜHİVERSİTEde BÖLÜNNE yılı agnstoranan İJ ttncu günü idL Dttnya» gazetesmln tarih incelemeleri sütnnnnda, Ittihat ve Terakki iktidan ile 1911 yılının mnhalefetinl ve bnnlann arasındakl didişmeleri inceleyen bir makalem yayınlandı. Bn makalede, Anayasa dışı davranışlarıyla düsünce htirriyetinl boğup, ttlkeyi karanlıklara sürükleyen Ittihat ve Terakki iktidannı, tarih belgeleriyle eleştiriyordum. Şnnu ispatlama£s çalısıyordnm ki, her devirde düsünce hürriyetinin boğnlmasını, ihtilfiller izlemektedlr. Tazımda, sadece ülkülerine ihanet eden ve diktatörlüğe yol açan Ittihatcılan bahis konnsn etmiştim. Ama, ne o günün iktidarına, ne de iktidar adarnlarına, dolayısiyle olsa bile doknnmamıştım. Makalem kesin olarak tarihsel bir nitelik tasımakta idi. Fakat bir bafta sonra, fstanbul Savcıhfmın Basın Bürosn, 1958/1167 sayılı dosya İle hakkımda bir kovuşturma açtı. Suçumuz, balkın hnznr ve sükununun boznlmasını doğuracak mahiyette yayında bulnnmaktı. 8/6 '1956 gününde yüriirlüğe girip, temel hak ve hürriyetlerimizin kornnması maksadiyle, basın hürriyetini kısıtlayan 6732 ssyılı Kannnun 3 fincu maddesine gört, bir yıldan 3 yıla kadar hapis ve 10000 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılmamıı istenmekte idi. Tam birbnçnk ay kovuştnrma altında kaldım. Şunu söyliyebilirim kl, bn yazımı yüıon yıl Bnce Tanzimalın başlannda, devrin resraî gazetesinde yayınlayabilseydim, o günlerdeki Mnstafa Reşit Paşa iktidan, düsünce hürriyetine inantnış bir hükumet olarak, hakkımda kovuşturmaya kalkısraazdı. Benim bn yazım ancak Snltan Hamit dlktatörlttgfi devrinde suç sayılabilirdi. Demek ki, temel bak ve hürriyetieri kornma bahanesi ile, biz bir kez daha gerilere dönmttstük... : : E::: •>•• • ••• •••• :••: •••• • ••ı •••••••••••••••••* 1958: Prof. Reşat KAYNAR lamayınca, d e n vermekten feragat eyledik. Rektörün bn sSılerlni dinleyen Ulnğ bey, bir hoeayı görevden çıkarmanın ne büyük bir yanlıabk oldngnnn hemen kavrayarak : Yanılmısım. Bundan sonra üniversite işlerine kanjmam. Hocaları, görevlerinden çıkarmaya girismem. Azlettiğim hocanın hemen görevine baslamasını emrederim, dedi. Kadızâde hükfimdara tesekkür ederek flnivenitedeki görevine yeniden başladı.» Çocuğun ve gencin sokaktan kurtarılması Vedat Nedim TÖR ocuğun ve gencin sokaktan kurtulması ve sokağın kötü etkilerinden korunması sorunu, simdi bütün dünyada, fakat ille bizde ve kalkınma yolunda olan ülkelerde en önemli toplumeğıtim konularından biridir. Niçin ille bizde ve kalkınma yolunda olan ülkelerde? Çünkü, bizde ve kalkınma yolunda olan ülkelerde eğitici faktörlerin yetersizliği ve çokluk yoklugu yüründen sokağjn çocuk ve genç üzerindeki çekiciliği VR olumsuz etkileri büsbütün zararlı ve yıkıcı olmaktadır. «Insan» ın ruh ve kafa yapuını biçimlendiren etküere «Egitiel faktörler» diyoruz. Bunların bashcalan sunlaTdiT: Aile • Okul Massmedia denilen çesitli yayınlar Çeşitli sosyal ve kültürel örgütler. I ÇOCÜK ve GENÇLtS SORÜNLARI Sinirlerimize hâkim olalım Son gelen «Prenves» dergisinde Melih Cevdet Anday'.n d W ; lan Bağh Odyssens» şiiri vardı. Derginin kapağında Melih Cevdet in adını gördüfümde içimi bir sevinç doldnrdu : Selâml dedim sessizce. i . ; S „„.. . „ Teskilâtının Mahmut Makalı göklere çıkanr, Prenves dergisı sayfalar ay.nr. Ve bizim sağcılanmı* slyasi iktidarm ktipüne bl ; 11 P Dermansızlık ngflnfln iktidan bası, bn hkranın tersine bir yol izllyor. thtiaMİanns giren konnlar flzerinde, düsüneelerinl y»zan ögretim üyelerimizl, hafiften alıyor. Neden böyle yapmaktadır? Bn meydan oknmanın sebebi nedir? Biıce bnnnn sebeplerinden biri, ünivenitede otokontrolnn işlememesi dolayısiyle, bir kısım öfretim üyelerinin üniversite hocalıgım iklnei derecede bir görev saymalan, özel sektörün y»hut devlet sektBrünün emrinde bir iş adamı glbl çalışmalandır. Ne yazık ki, bn dnrnm üniveniteyi dermannı bir hale düşürraüştür. Bn dermansızlık, onnn hafiften alınmasını aonnçlandırmaktadır. Her şeyden önce »nnn belirtelim ki, Kadızâde gibi Sgretim üyeleri, kendilerinl ilme vakfeden ve dünya nlmetlerine aıla deÇer venniyen kişilerdi. Bn nitelikleri ile, iktidardan saygı görüyorlardı. Bilim müesseMİeri ve bn arada ünlversiteler, insandaki beyin merkezlerine benzerler. Beyin merkezlerinln lnsanlarda if» ettikleri görevleri, onlar da toplnm bayatında yerine getirirler. Fakat bn görevi if» edebilmek için, öfretim üyelerinin çalısmalannı İlim müesseselerine hasretmeleri ve ıfimre temsilcisi olmak dnmmona düsmemeleri gerekir. albnki, ögretim üyelerimizin bir kısraı, enatitfilerde, künülerde bfitün lamanlarmı ve varhklannı ögretim ve llim yolnnda harcarlarken, bir kısmı da, özel veya devlet sektörünün işcileri gibi hareket etmektedirler. Bnnlar btr çesit iş adamlan gibi davranmaktadırlar. Üniversiteler, kendilerini Anayasa teminatı ile cihazlandırdıklan için, bn aoı dnrumun önüne gene, üniversite organları geçebilir. Sornmln orşanlar ise, kapı yoldaslıgı ııhniyetinden sıyrılamamakta ve bn yüzden, üniversitelerin kamn oyundaki etkilerlni kaybetmek tehllkesl de her geçen günde artmaktadır. Her halde Anayasa teminatı, bir kı«ım ögretim üyelerimizin, iş adamlıgını rahatça yapmalan için knmlmns değildir. B tsıt •«•• • ••4 llll llll • ••• • III • ••• :::: • III • aaa • ••• aaaa :::: C n yttiıtirecek «Egitim ocaklan» olmaktan, ne yazık ki, henüz çok uzaktırlar. Yayınlar M s::: iili •aaa •aaa •aas İİİÎ aa • •aa :::: •••• Aile B Küçümseme t ste, Temel Hak ve Hürriyetlerimizi Kornma Kannnn Tasansı dolayısiyle, bn fünlerde İktidan uyarmaya girişen hoealarımızm ve yazarlanmızın uyandıneı yaıılannı, bn noktada değerlendirmek lâzımdır. Düsünce hürriyetinin boğulduğu istibdat şünlerini hatırlamak, son 60 yıIın olaylarını öğrenmek ve bunlan siyaset tarihimizde incelemek gerektir. Şüphesiz, simdlye kadar bu konuda yazılan makaleler, kamn oyunun uyarılmasına yaradı ve hepimize ileride yapacajtımu mücadeleler için sağlam bir ortam haıırladı... H Temel hak ve hürriyetlerin kornnması yolnnda, kalem denemelerine girişen aydınlar arasında, Üniversite hocaları da bnlunuyordn. tktidar başı, bn hocalara «Vesayet kurmak heveslisi, aklı evveller» dlyerek onlann etkilerine önem vermedl ve kurümsedi. Halbnkl, Türk tarihinde İktidar baslarının üniversite hocalanna saygı göstermeleri, bfr eelenek halinde sürüp gitmistir. Bn çelenekle Ilrill tarihsel fıkralardan biri de sudur : yıl önce, Semerkant Ünlversiteslnl kuran Türk hükümdarlarından Uluğ bey, üniversite hocalarından birini, üniversite organlarının kararını almadan görevinden çıkarmıstı. O sıralarda üniversitenin reCtörü «Dariilfünnn Emini» KadızâdeJ Rumî idi. Rektör, hükümdarın bn davranışmı ilim özgürlüğünü harap eden bir hareket sayarak, üniversiteden çekildi ve evine kapandı. HUkümdar Ulng bey, Kadııâdenln flniversitedeki derslerine gelmediğini öfrenince, onnn hastalandığım sanarak, kendisinl evinde ziyaret etmeye karar verdi. Hükümdarı saygı İle karsılayan Kadızâde, gayet dinç ve sıhhatli görünüyordn. L'luğ bey şaşırmıstı. Söz arasında üniversiteye gitmemesinin sebebini sordu. Aralarındaki bn konnyla ilgili konnsmayı, Mecdi Efendinin «Şekaiki Numaniye» tercümesinin 39 uncu sahifesinden Türkçeleştirerek anlam bakımından naklediyorum : «LluJ bey : Birkaç günden bu yana üniversiteye gelmemekte ve ders vermemektesiniz. Hasta olduğunuzu sanmıştım.. Kadızâde : Evet, üniversiteye gitmiyorum. Sebebi de şudur: Biz ilim alanına siyasî kuvvetin kanşmıyacağını ve ilim adamının muhtar kalacağını sanıyoıduk. Gördük ki, iktidar sahipleri, ilim adamlarını da azledebilirlermiş. Umduğumuzu bu 152 ler bildirisi irkaç gün önce, tstanbnl Cnivenlteıinin Temel Hak ve Hürriyetler Kannnn T s s a n n dolayısiyle yayınladığı bildiri de, aynı derdln ve dermansızlığın izlerini taşımaktadır. tstanbnl Vniversitesinde otokontrol işlese ve «ornmln organlar bazı boslnklan önleyen finivenite dlslplinini knrabilselerdl, bir bakıma açık bir bölünmeyl belirten bn bildiri yayınlanamaıdı. Temel Hak ve Hürriyetler Kannnn Tasansı İle yapılan bir mücadelede, 152'ler bildirisi, bn mücadeleyi knvvetlendirmez, hattâ uyıflatır. Çttnkü kamn oynnn şöyle bir problemle yflı yö»e getlrir. Düsünee hürriyetinden yana olan hocalar, Istanbnl Üniversitesinde yalnız bnnlar mıdır?.. 152 Bgretlm «yeııl tstanbnl Üniverıitesindekl Sjfretim üye ve yardıracılarının dörtte blrinden atdır. Bn dnmm» göre, Istanbnl Üniversiteslnin dörtte üçü, düsünce hürriyetinin yanında degil midirler?.. Blldlrinln mnhtevaıı da, zlbinlerl tırmalamaktadır. Düsünce hürriyetini savnnan bir blldiride, öfretim fiyeleriyle Rektörün arasında bir mücadele varmıs çibi gösterl yapmağa neden 10zum görülmüstür?.. Böyle bir bildiride şahsiyata yer vermek dâvayı zayıfiatmaı mı?» B u eğitici faktörlerin ilk önemli halkası, muhakkak ki, a i 1 e'dir. Aile, çocuğun, bilhasaa doğumdan okul yaşına kadar, temel kişiliğinin gelişmesinde en büyük kader tayin edici rolü oynıyan ortamdır. Oysaki, bizde varlıklı ve aydın aileler bile, çocuk eğitimi konusunda, çokluk, yetersiz ve hazırlıksızdırlar. Bu yüzden çesitli aile geçimsizlikleri, kavgalan, dedikodulan içinde büyüyen, büyüklerin kumar, içki ve eğlence âlemlerinde geç vakitlere kadar uykusuz kalan, süs, gösteris, israf ve mo8a dü$künlüğü havası ıçınde hayatın gerçeklerinden uzaklaşan. gelişiguzel sinemalara, tiyatrolara, hattâ balolara. içkili gazinolara beraber götürülen, zararlı yayınlara tiryakilik derecesinde ahsmalarma göz yumulan, korkuya, dayağa dayanan sakat bir disiplin baskısı altında yılıp bunalan, ya da sınırsız bir başıboşluk, kayıtsız bir özgürlük içinde sımaran çocukların akıl ve beden «ağlıkları daha körpecikken derin yaralar almaktadır. assmedia denilen çeşitli yayınlar, eğitici faktörler zincirinin çok önemli bir bölümünü kapsarlar. Massmedia kavramı içine gazete, dergi, kitap, sinema, radyo, televizyon gibi yayın ve telkin araçlan girer. Bizde, gazeteler ve dergiler, çokluk, clnsî sehvet ve kaba kuvvet mihverli, sansasyonel aşk ve. cinayet haberleri, röportajlan, hikâyeleri, romanlan, fotoğrafları, karikatürleriyle dolup taşmakta, pronografik yayınlarm piyasası da, negatif seleksiyon kanununa uyarak, gittikçe azıp genişlemektedir. En gözde filimlerde de ya hep fırlak göğüsler, süzme bacaklar, göbek oyunları, en mahrem pozlarda öpüsüp sarılışmalarla dolu, seksantrik konular, ya da vurucu, kırıcı, döğüşlü, boâuşmah, öldürmeli, haydut gangster maceralan etrafında dönüp durmaktadırlar. Radyo programlannda da, çocuklann, gençlerin ve geniş halk yığınlarının zevk eğitimi, karakter ve ahlâk yapısı için çok zararh, hiç bir sanat değeri olmıyan, seviyesiz, yeye'li yansak şarkılar, âdi entrikalı piyesler, skeçler bol bol yer almaktadırlar. Görülüyor ki, bütün bu yayın ve telkin araçlarındaki ortak nitelik, Prof. Dr. CHAUCHARD'ın animalisation = Hayvanlastırma, brntalisatlon = hoyratlastırma, deshumanisation = insanlıktan çıkarma diye vasıflandırdığı bılimsel teşhise çok uymaktadır. öğrenirler. Bu kadar hoyrat ve kaba değillerse, onlan kandınp «vlerde veya diskoteklerde dans ve seks partileri organize ederler, bir kolaymı bulup ellerine bir otomobil geçirebilirlerse binbir maceralı bir Boğaz turuna da çıkarlar. Ya da pis havalı izbe mahzenlerde langırt, dumanlı kahvelerde kumar oynarlar, sinemalara dalıp en dekolte filmleri gözleri kayarak, iniltiler ve naralar savurarak seyrederler. Ya da stadyumlarda, azgın ve kaba bir kulüpcülük fanatizmi içinde coşup şaşa'lar ve yuha'larla avaz avaz bağmrlar ve kendilerinden geçerler. Sık sık yayınianan röportajlarda anlatılanları, pek tabü ö , bütün Türk gençliğine teşmil etmek doğru olmaz. Yalnıa her gün ve her gün gazetelerde, 'dergilerde gittikçe artan bir ölçüde bu gibi seks ıç güdüsünü kamçılavıcı haber. ro portaj ve fotoğraflann kahramanlaştırdığı, idealize ettiği tipler ve davranışlar insandaki «taklid» hassasının etkislyle, bilhassa zayıf lra deliler, bozuk sinirlüer ve çürük karakterliler üzerinde bir «vığm hipnozu» tesiri yaptığı da inkar edilemez. Hayatı sadece bir «dolce vita», blr eğlence sanan, gününü gün etmekten başka bir ldealı olrruyan, çabuk para kazanmak, çabuk şöhrete kavuşmak İçin her asağılıga katlanan. dizginslz bir clnst zevk düşkünlügU içinde kıvranan. hiç bir otoriteye, disipline ve bağa tahammül etmiyen, sosyal sorumluluk duygusundan yoksun, yapıcı ve ciddl her işt»n kaçınan. avare ruhlu, bozuk sinirll. hattâ suça vö nelmiş gençlerin sayısı gittikçe art maktadır. • şte ailenin, okulun hazırlıksız * ve yetersiz oldukları İçin btr trülü başedemedikleri ve bir yandan çeşitli yayın araçlarının, otr yandan da sokağın büsbütün zıvanadan çıkardıkları çocuklanmızm ve gençlerimizin tamamen sahipslz bir bölge olan akıl ve beden sağlıklarını koruyabilmek için, hiç değilse, eğitici faktör T zincirinin boş kalan halkalarmı muhakkak tamamlamak zorundayız. Inanımıza göre, bu da ancak ma halle ve semt ölçüsünde örgütlenmekle mümkün olacaktır. t r So'lcnİsr milleti zehirliyor, bnnlann bepsini tepelemeli, içe ; ri atmalı, icabına bakmalı! diye. ; Onlar bağıradnrsnnlar, Melih siirinl ne güzel yazıyor x . Büyüdük çocukluğumuzdan • Büyüdük tarihe usulca ; Biz bir yana, doga bir yana • Doğanın yanında bir baska doğa • Karşıdan bize gözlerimiz mi bakani • Prenves'de Fransızcası çıkan şiir böyle başlıyor. Zahlr Batılı i lar Melih'in şiirlerinde «tehlikeli ve zararlı bir eğilim» bnlama . mıs olacaklar ki, dergilerinde yer ayınnışlar kendlsine~ • Peki, onlar böyle davranırlarken şairlerimlıe, yw»rl»nmııa, • ssnatçılanmıza bizim düşmanlığımız nedendir? J Son gtinlerde gazete haberlerinde yürüyen bir tartışm», sanat Ş çılanmıza diişman olanlann düşmanlık nedenlerinl pek gtiıel açık « Iıyor. Bn tartışmayı izlememis olanlara dnyunnak Isteriı : • C.H.P. Milletvekili, emekli Kurmay Mustafa Ok blr konıışma • sında sömürücü tütün tüccanndan söz açarken : J « Tütün Koçeroları!» dedi. J Bnnnn üzerine atesli siyasi demeçleriyle pek meşhur Odalar • Birliği Baskanı Sırn Enver Batur fırsatı kaçırmadı, ve hemen : • Siyaset Koçeroları.. diye cevabı yapıştırdı. J Batnr'a göre : S c Türk müteşebbisi vatan ve yurt sevgisiyle doludur. Hiçbir Ş kimsenin yolunu kesmez, yol bağlamaz. Asıl sekavet yapanlar her • gün özel teşebbüsün önüne sayısız barikatlar çeken, onun yolunu • kesmeye çalısan ve idarecilerinin ideolojilerinin ilhamını nereden • aldıklan bilinen poütika Koçerolarıdır.» J Tabiî Odalar Birligi Baskanının bn asîl, yüksek, hamlyetlt, can ; siperane çıkışı Mnstafa Ok tarafından cevapsız bırakılmadı. Ve • Mnstafa Ok bu konnda su açıklamalan yaptı : J « Bazı meselelerde açıkhğa kavuşmamız lâzım. Evvelâ tütün • ekicisi ile tütün ihracatçısı arasında tütün gelirinin nasıl insafsız ve • adaletsiz bir dağılım mekani?ma<:ına tâbi olduğunu, Ticaret ve Te • kel Bakanlannın Meclis tutanaklarından aldığımız resmî rakamla • ra ve ihracatçı tüccarlardan a!dı5ımız rakamlara dayanarak ortaya • koyulım : • Bir taraftan ahm için sarfettiğl 611 mllyon llranın 600 milyonunu S devletten alan ve bununla bir yıl İçinde 231.408.640 lira karanan 100 S tütün ihracatçısı tüccar... • öbur tarafta seklz yasındaki yavrusundan yetmlş yasındakl pe i derlne kadar çalışan ve ürününün rüccara sattığı kısmmdan 50.620.640 S lira kazanan 454 bin müstahsil köylü ailesl var. S Blr tarafte devletten aldıgı krediyi kullan&rak blr yüd» her blrl 3 2.314.086 lira safi kâr elde eden ihracatçı.. ; Öbür tarafta Tekele ve tüccara sattığı tütünden toplam yülık ; kârı 223 lirayı geçmiyen ve banka borcunu ödemekte güçlUk çeken S tütün ekici köylü ai'esi var. S thracatçı, köylUntln ve tütün ekicinin kazandığından tam 10J31 Ş misli daha fazla kazanmaktadır. Yani ihracatçının bir yılda kazan • dığmı köylü yaşarsa ancak 10.377 yıl çalıştıktan sonra kazanabilecektir.» Ve sonunda bir yere rellyor Id Mustafa Ok: Buna sömürü düzeni derler. buna soygun nlzamı derler, bu dUzpni savunanlara da Koçero derler. Biz Mustafa Ok'un söylediklerine bir sey katacak degiliz. Önemli olan, bütün bunları konusabllmek; tütünden fındıga, pamuktsn çeltiğe kadar ürünlerl yetistlrenle aracı, alınteri dökenle komlsyoncu ı.asmdakl lllskileri ortaya dökebilmektir. Rakam rakam, sayı sayı konuşnlur, ve millet önünde hesaba kitaba burulur bu işler.. Eğer gerçekten tütün İhracatçısı bn kadar çok kaıanıyorsa ve tütün ekicisi bu kadar yoksul kalıyorsa, blrisi çıkıp da: thracaü devletleştirelim, dedi mi kompradoru, tefeciai ttstflne atılıp: ! Vay hain! Sen komünizmi istiyorsun.. diye fervat edecektir ! elbette. Ne vaı ki sdırirlenank bir fayda satlamaz: feryat etmek yararb olanuz; cümlenio âsÂtunk htkim olup gurültü rtmeden şu konu lan sakin sikin konusmaaı değil midir demokrMi? Oysa bn heaabı konuşmak bir yana, bizim komprador • mütegallibe takunı daha aalrlere yazarlara tahammül edemlyorlar; çünkü hsksızUk düzenlerine ilk isyanın ozanlann nısralannda başladığını çok iyi biliyorlar. Bizimkiler ellerinden gelse şairlerimiıi bir kasik «ada boğacaklar, sonra d» tütündür, ithalâttır, ihracattır, bütün iktissdi besaplann konuşulmasını vasaklıyacaklar. Bakınız son olarak ne yaptı komprador iktidan: 8»lr Nevıat Üstün, Beyrutta toplanacak Asya • Afrika yazarlan konferansma re» nen dâvet edllmişti. Hiç bir sebep gögterilmeden seyahat bürriyeti tehdit edildl, ve pssaport verilmedi kendisine.. Tekrar edeUm ki çok ayıp oluyor ele güne karşı.. ve Tflrkiyeyi faalst, karanhk knvvetlerin lsteri nöbetlerinde görmek bütün vatanseverleri üzüyor. Sosyal ve kültürel örgüller ğitici faktörler zmcırinde büyük ve çok önemli bir yer alan anaokulları, çocuk bahçeleri, çocuk ve gençlik kıtaplan, çocuk ve gençlik kulüpleri, oyun ve spor alanları, boş zamanlan değerlendirme merkezleri, izoilik teskilâtı. tatil karnpl.^ v.«. gibi çesitli sosyal ve küŞu rel tesisler ve örgütler bizde y« hiç yoktur. y . da yok denilecek kadar az ve yetersizdir. Iste, bizdeki eğitici faktörler rincirinin bu büyük boşluklarıdır I ki, çocuğu ve genci sokağa, âde ta, zorla iter. Fakir ve cahil ailelerde ise, yetersiz ve olumsuz eğitim kosullarına bir de çocuklann anababaları ve kardesleriyle aynı odayı psylasmaları, çalısmak, oyj^âmak için r»h«t bir Tcöşede.n yrfksun olmalan gibT^ltotnıt d»rİığından doğan bozucu ve sarsıcı etkiler de katılınca, bizde ailenin millet ölçüsündeki ejiticl gücünttn ne kadar düsük kalitede olduğu kolayca anlasıhr. E J N örgütlenmesl Çağımızın Unlü Yazarı Sonuç duymaktayız. Bildirileri bfitfln ünlversiteyl temsil eden sornmla organlar yayınlamahdırlar. Eğer bu organlar böyle bir bildiriyi yayınlamak lüznmnnu hissetmemişlerse, yapılacak şey, bn nğurda iç çalışmalara girişmek, ve organlan iknaa nğrasmaktır. Üniversiter kisilik bölünmeyi değil, birlikte çalışmayı gerektirir. B ir kez daha tekrar etmek lomnlnlngnna ŞŞij j;jj :• •• •;;; •• •; j;;j jjj; ••:: • ••• • ••• •!•••••«••••••«•••«•*••••••••>•••••••••••••••••••••••{••••»•ttia••••§§••«•••••• «•••••«•••••»••••••••••••••••••a••••>*•••••••••••••••••••••••••<••••••«•••••> gitid faktörler zincirinin 1kinci halkısı o k u l'dur. Okullanımzın da, genellikle, ne kadar yoksul bir durumda olduklannı hep bilmekteyiz. Kalabalık sımflar, ikiliüçlü ögretim, zamammum ve memleketimizin ihtiyaçlarına cevap vermiyen demode müfredat programlan, çok luk uygulama kabhiliyeti olmayan yanlış anlaşılan aktif metod denemeleri, zayıf formasyonlu öğretmenler, kalitesiz kitaplar, laboratuvar, 1$ atelyeleri, ders araçlan ve kitaplık yoksunluğu, okul yapılarının ilkelliği v. s. gibi bir çok nedenler ve bosluklar yüzünden, okul yapılanmız istenilen vasıflardaki vatandaşla E Sokak vde, okulda ve ille uzun tatil aylannda canı sıkılan çocuk ve genç, sokağa can atar. Sokak, onların can sıkıntısından bunalan ruhları için blr nevi kurtancı sığınaktır. Sokakta, tash toprakh arsalarda alt alta üst üste boğuşurlar, ellerinde tabancalar, bellerinde kamalar, suratlarında maskeler hırsız polis oynarlar, zıpzıp oynarlar, eeksek oynarlar, barbut oynarlar, futbol oynarlar, sözün kısası azarlar ve kurtlarını dökerler. Bu arada çeşitli söğüşrae, döğüşme idmanları yaparlar. Sigaraya, hattâ içkiye de özenirler. Kızlara sarkıntılık etmesini, çimdik ve lâf atmasını ı E Aziz Nesin Kitaplannı imzalıyor 14 nisan cuma 15 nisan cumartesl BİLGİ KİTABEVİ lenifehlr ANKARA Cumhuriyet 3908 : • : ^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••* ANADOLU TASFIYEHANESİ A.Ş. (ATAŞ) Mersin Petrol Tasfiyehanesi için KİMYA MÜHENDİSİ ve SEKRETER istihdam edecektir. Proses ve plânJama mühendisi olarak çahştırılacak KIMYA MÜHENDİSrnin iyi İngilizce bilmesi ve askerlik hizmetini ifa etmis oİTuasit SEKRETER'in: İyi İngilizce bilmesi, daktiloda on parmakia dakikada en az kırk kelime net yazöbilmesi ve asgarı iki sene fiili sekreterlik tecrübesi olması lâzımdır. İlgililerin: ANKARA'da: 19 Nisan çaramba 09.0013.00 saatleri arasmda Çankaya, Şehit Ersan caddesi Panorama Apt. 20/4 adreaimizdeki mümessUliğimize (Tel: 12 86 77). İSTANBUL'da: 21 Nisan cuma 09.0012.00 veya 13.3016.30 saatleri arasında Cumhuriyet caddesi, Pegasus evi, kat6, Harbiye adreaindeki, Mobil Oil A. Ş. Zat İşleri Şubesine (Tel: 48 32 50) bizzat müracaatlan rica olunur. Aylâk Musa TESEKKÜR 4 Nisan 1967 günü vefat eden 1967 tüccarlarından ın esira ve babamız eşim babaı istanbul İZMİB'DE RAKTİ ŞİNASINlA ALMA FAİK LÜTFÜ SOYAY'ın gerek cenazedne katılarak, gerekse zdyaretimize gelmek, telefon etmek ve telgraf ve mektup yollamak lutfunda bulunarak derin acunıza iştirak eden akraba, dost ve yakmlarımıza, Türkiye Genel Sigorta A.Ş. İdare Meclisi Başkan ve üyelerile Umum Müdürü ve Muavinine ve memurlarma, SEKA Genel Müdürü sayın AZİZ GÜMÜŞ'e, Yönetim Kurulu üyesi sayın EKREM ALPAGUT ve Genel Sekreter sayın DURMUŞ LUTFULLAHOĞLU ile sayın ULVİ TUKSA'VTTL'a, Beyoğlu Kulübü yöneticı üye ve personeline ve bilhassa büyük bir vefa örneği gösteren İstanbul Porselen Sanayii A.Ş. İdare Meclisinin sayın Baskan ve üyelerile Müdür, Memur ve Tuzla Fabrikası işçilerine ayn ayrı teşekkür ve minnetlerimizi arta derin teessürüroüz imkân vermediğinden bu hislerimizin lletilmesini sayın gazetenizden rica ederiz. Cumhuriyet 2932 ACI BİR KAYIP MERKEZI SISTEMLE KALORIFER TESİSATI YAPTIRILACAKTIR Hastahanemizin mevcut kalorifer tesisaö merkezileştirileceğinden taîiplerin mevcut keşif, plân ve şartnameyi tetkik etmek üzere Başhekimliğe müracaatlan rica olunur. İ. V. S. D. Erenköv Sanatorvumu Tel: 55 12 69 70 Cumhuriyet 3939 EŞİ VE ÇOCTJKLAM Cumhuriyet 3909 Ardeşen Rize eşrafmdan merhum Enderzade Hacı Osman Efendi ve merhume Nefise Hanımın oğlu, Ayşe Enderoğlu'nun kıymetls eşi, Güngör'ün sevgili babası, Trabzon avukatlar>ndan merhum Enderzade Fsik Bey, merhum Tevfik Enderoğlu, merhum Hasan Enderoğlu, Mehmet Enderoğlu ve Ayşe Kırımm kardeşleri, Fatma Sifoğlu, Abidin Enderoğlu, Mustafa Enderoğlu, hâkim Saadet Hergüner, İş Bankası Müfettişlerinden Temel Enderoğlu, Atiye Artan, Zahide Gencer, Ayfer Enderoğlu ve Savcı Nusret Erginer'in sevgili amcalan, hâkira Mehmet Kırım'm kjymetli dayisı, Kemal Sifoğlu'nun teyzezadesi, haritacı Mehmet Kangal, Senatör Hasan Kangal ve hâkim Ibrahim Kangal'ın çok kıymetli enişteleri, Hasan ve Gamze Enedroğlu'nun biricik dedesi, Isılma Tesisatı Yaptırılacaktır Etibank Ergani Bakır İşletmesi flotasyon atölyesi İçin ısıtma tesisatı yaptırılacaktır. Konu ile ilgilenmek isteyenler fenn? ve ticarî şartnameyi Şubemizden alabilirler. Kapab tekliflerin 25/4/1967 akşanuna kadar Şubemize teslim edümesi gerekir. ÇAYA&Z! (RİVA) KÖYÜ MUHTARUĞINDAN Muhammen bedeli 10.000, (ONBİN), geçici teminatı 750. (YEDİYÜZKT.T.T) lira olan, köyümüz içinde inşaab yan m vaziyetteki Turistik tesisler köy hudutlan dahilinde hertürlü turistik tesis kurma ve isletme hakkı kapalı zarf usulü ile artırmaya çıkanlmıstır. Bıi ise ait şartname ve tesisler hergfln Çayağ» (RÎVA) k8yflnde görülebilir. Teklif mektuplannm ihale gunu olan 21.4.196/ tarihinde saat 14 e kadar İhtiyar Heyetine verilmesi illn olunur. (Basın 2116/3928) Besim Enderoğlu L2 Nisan çarşamba günü Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 14 Nisan cuma günü (bugün) Erenköy, Tellikavak Ongun sokaktaki evinden alınarak cuma namazinı mütaakıp Fatih Camiinden kaldırılacak ve B'dirnekapı Şehitliğindeki ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. Allah rahmet eyleye. NOT: Çelenk gönderilmemçsi bilhassa rica olunur. Yeni Ajans: 2855/3926 İstanbul Tüccarlarından Sarıkamış Devlet Orman Işletmesi Müdürlüğünden 1 îşletmemizln muhtelil bölgelertnden 4792 adet karşılığı 9T7.T63 M3. emval açık arttrrma suretiyle satalacaktır. 3 Arttırma 17/4/1967 tarihıne rasüıyan Pazartesi günü saat 14 de tşletme MüdürlüğU binasında toplanacak komlsyon huzurunda yapılacaktır. 3 Temlnat her parti İçin a y n ayrı olmak Uzere lhale günU saat 12 ye kadar kabul edüir. 4 Şartnaıne ETzurum Orman BaşmüdürlUtü, ESTurum tşletme MUdürlüğü üe Kars ve flgül bölge şefliklerinde gOrülebüir. 5 Tallplerln belirll gun ve saatta temlnatlanyla blrlDrte komisyona mtiracaatlan ilftn olunur. (Basın 13252/3904) ETİBANK İstanbul Alım Satım Şubesi (Basm 13564/3917) ELEMAN ARANIYOR Ecnebi iştiraki olan bir sirket, Almanca veya Fransizea bilen bir 1 Ticarf mnhasebede tecrübeli, âzaml 35 yaaında MUHASEBE ŞEF MtJAVİNİ, 2 Önemli bir vazlfe için yetiştirilmek üzere âzaml 30 yasında bir genç. arsmaktadır. Mür. Tercumcli hal ve 1 rotografla P. K. 1087 İSTANBUL. Üâncüık: 9769/3912 KOTA 32 Sud Kostik Tahslsleri Telefon: 27 41 4< •İ1TITP. KOTA 41 Karbonat dö tud n 44 N İlâncüık: 9773/3913
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle