Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHIFE DÖRT 31 Mart 1967 CUMHURtYET Saracoğlu Moskova'dayken Almanlar Rusya ile anlaşıp Polonya'ya saidırdılar Ve Ikind Düngra Hatbi başladı tkinci Dünya Harbl 1 Eylül 939 da patladı. Hitler ordulan o gün Polonyaya saldırdı. Harb öncesinde bizim korkumuz, Faşist Nazi cenahuıdandi. Müttefikimiz yoktu. Tek anlaşmamız, Türk • Sovyet sal dırmazlık paktıydı. Fakat Hitlerle Stalin anlaşıp 16 Eylülde Polonyaya saldırınca, İnönü, hayatının bÜTÜk sürprizi karşısında kaldı. Halbuki tam o günlerde Türk Dışişleri Vekfli Saracoğlu Moskovadaydı.. Atattirk'ün tklncl Dünya Harbini ve bu harbden daha 8 yıl önce Ankarada, Amerikan GeneraH Mc Arthur'a nasıl haber verdiğini. hattâ bu harbin 1940 1946 ara6mda cereyan edeceğini, ama sonunda, n e Almaniarın, ne Fransızlann, ne Ingilizlerin değil, ancak Sovyetlerin kârlı çıkacağını nasıl anlattıgını, Mc Arthur'un hâtıralarını vererek bundan önceki yazılanmızda nakletmlştik. Atatürk ve înönü, yakın bir dünya harblnl dalma bekledüer. Ino'nü'nün Cumhurreisi olunca, Avrupayı nasıl gördüğü hakkmda, gene evvelce verdiğimiz beyanları na, şu sözlerini de ekliyelim: «Dıs âlemin yeryüzfi ölçüsünde çatışmaya gittiğini. kesin inantnayla görfivordum. t'fukta beliren bu çetin fırtınayı selâmetle peçirmek en çok fikrimi işgal ediyordn. n z ve temelsizdi. Sovyetlerle mü Dış münasebetlerimiz kararnasetetlerimiz gölgeli, Naıilerle münasebetlerimiz şüpheli ve Garp âlemi ile münasebetlerimiz temelsizdi.» Reisicumhur olunca çıktığı Kas tamonu seyahatindeki şu beyanları da ilgi çekicidlr (9 Aralık 938): «Bugün bir çok mUletler, jerek kendi içlerinde, gerek birbirlerine karşı kararsız bir haldedir. Bir çok memleketlerde gerek komşulan. rerek kendi halkları arasında yarının beklenilmiyen ne gıbl hâdiseler meydana çıkaracağını bil meraek endişesi vardır.» Evet, nihayet harb patladı. Biz, yalnız ve müttefiksizdik. Gerçl İnönü cephesini seçmişti. Türkiye, Batı devletleri safında yer alacaktı. Ama o batı cephesi deyince, İngiltere, Pransa ve Rusyayı aynı safta görüyordu. Nitekira 12 Mayıs 939 da Ingüizlerle, 23 Haziran 939 da Fransızlarla, dostluk deklârasyonlan açıklanmıştı. Bu deklârasyonlann ardından, Türk, Ingüiz, Pransi2 ittifaklan gelecekti. 21 Eylül 939 da Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu nu bir heyetle Moskovaya gönder mişti. Kökleri îstiklâl Savaşının ilk günlerine varan Sovyet Türk dostluk, tarafsızlık ve saldırmazlık paktını, Batılılarla kurulacak ittifaklara paralel bir genişliğe ulaştırmak için. Halbuki Moskovadan gelen haber şuydu: Alman Sovyet yakırüaşmâsı, 22 24 Eylül arasında, iki devlet arasmda, Polonyanın taksimi andlaşma sına varmıştır. Alman ordulannın ardından Kızılordu da Polonyaya girmiştir. Hitler, Rus Alman ebedl sulhünden bahsetmek tedir. Türk Dışişleri Bakanı ve heyetl ise, hiç bir resml müzakereye dâvet olunmadan, tiyatrolar, at yanşları ve ziyafetlerle oyalanmaktadır!... Haberler iyi değildl. Bu andlaşma, bu inanılmaz faşist ve komünist sulhü nasıl oldu? Bunun ardından daha hangî ülkelertn paylaşılması vardır? Türklye ne olacaktır? Bir takım sualler kl, o gün lerde ve daha sonra nlce zamanlar, Ankarayı ve tnönü'yü uykusuz bırakacaktır. Halbuki Hitler bu dostluğun fel sefesini, Rayhştag nutkunda ne kadar tabUlikle açıklıyordu: «Biliyorsunuz ki Rusya ve AImanya, a y n ayrı doktrinlerle idare edfliyorlar. Bu durum, aydınlanması icabeden bir meseledir. Rusyanın kendi dolrtrinini Al manyaya ihraç etmeyi düşünmedifi bir devrede, Almanya da kendi doktrinini Rusyaya ihraç etmek niyetinde değildir. tki milletimizin, bir daha birbirlerine karşı gelmeleri için bir sebep görmnyonım. tki milletimiz arasında yapılacak bir muharebeden, ancak başkalan istifade edecektir. Bu sebeple, iki millet srasında kuvvete müracaati ebediyen meneden bir pakt akdine karar verdik.» «Bu karar istikbal için, birinci derecede ehemmiyeti haiz bir dönüm noktası teskil eder ve kat*îdir.» Stalin ise, her zamanki gibi susar. Ama ilerıde ve Almanlaria Sovyet ordulan birbirlerinin gırtlaklarma sarıldıkları zaman, Stalin bu anlaşmadan kısaca: « Biz onu, sadecft vaklt kaDışişleri Vekili Saracoğlu Moskova'ya yolcu edilirken zanmak İçin y«ptık!» dlye bahsedecektir. tşte o günlerde, 1939 Eylülünde Saracoğlu Moskovadadır. İnönü, en ziyade çekindiği Faşist Nazi cephesiyle işbirliğine kayan Sovyet dostlan yüzünden, büyük kay gılar içindedir. En ziyade çekindigi diyoruz. Evet, şu sözler Inönü'nündür: «Nazilerin ve îtalyan Faşistlerlnin Türkiyeye karşı tutumlarını, fırsat bekliyen hırslı bir istilâ hevesi olarak görüyordum. Habeşis tan saldınsının başında, ciddl endişeler geçirdik....» Doğru. Bu saldırılar başlarken değil miydi ki Atatürk Mussolini yi kastederek şöyle konuşmuştu: «Harb isteyen bu adamdan, her şey beklenebilir. Çünkü harbin ne olduğunu bilmiyor...» Ama n e var ki, işte harbin ne olduğunu bilmiyen ve kendısinden her şey beklenebilecek olan bu adam, 1934 te Habeşistana sald ı n p onu Italyaya katmıştır. 7 Nisan 939 da Arnavutluğa saldırıp onu İtalya Kırallığı ve Habeşistan Imparatorluğuna eklemiştir. 9 Mayıs 1939 da ise Berlinde, Îtalyan Alman askeri ittifakını imzalamıştır. Çekoslovakyayı, Avusturyayı, Polonyayı yutan Hitler'in yanında, yeni maceralara bazır görünür. Bizim deniz diye her nutkunda haykırırken de, sağ ko lunu havaya kaldınr, parmağıyla boyuna Küçük Asya istikametini işaret eder durur. Evet, İnönü kaygılarında elbette ki haklıdır ve şimdi de bu iki macera gücünün yanında, tek ve eski dostumuz Sovyetler Birliği yer almıştır. meliyiz: : Teni TUrklyenin Sovyetlerle ilk diplomatik mtinasebetleri, Birinci Millet Meclisinin açıldığı 20 Ni san 1920 den hemen sonra başlamıstı. Meclis 26 Nisan 1920 tarihli toplantısında, Sovyetler Birliğine bir heyet göndermeye karar vererek bu münasebetlere kapı açmıştı. O günlerde İnönü, Albay İsmet Bey olarak yeni Türk hükümetinin kabinesinde Erkânı Harbiyei Umumiye Vekili olarak bulunuyordu. Yeni devletin, Sovyetler Birliğini ilgilendirebilecek ve bizim yakın tarihimizin ilk milletlerarası andlaşması 3 Aralık 1920 de Gümrüde, o zamanki Nasyonalist Ermenistanla yapıldı. Fakat aynı günlerde Nasyonalist Ermenistan idaresi yıkılarak Ermenistan Sovî'etleştirildiğinden bu muahede yürümedi. Mı! letlerarası münasebetlerimizde ikinci ve esaslı bir merhale teşkil eden «Türk Sovyet dostluk andlaşması» 16 Mart 1921 de Moskovada ımzalandı. Bir taraftan da Güney Kafkasyada ge lişmeler devam edip Gürcistan da Sovyetleştirilince, 21 Ekim 1921 de Sovyetler Birliği ile, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan Şuralar Hükümetleri ve Türkiye arasmda Kars Muahedesi imzalandı. Bu muahedeye göre Sovyetler, yeni Türkiye için Sevr andlaşmasına göre çizilen sınırları değil, Misakı MUlî sınırlarını kabul ediyorlardı. Doğuda, bugünkü sınırlarımız böylece tesbit edildi Sovyetler Birliği ile Türkiye arasuıdaki ahdi vesikalara bir de, 17 Aralık 1925 de Pariste imzalanan «Tarafsızlıklar ve Saldırmazlık Andlaşması» nı eklersek, kuzey komşumuzla aramızdakl dılpomatik münasebetlere esas olan ve karşıhklı iki taraflı taahhütler yüklıyen vesikaların tamamını belirtmiş oluruz. Bu arada gerçi bir de Ukrayna ile 2 Ocak, 1922 tarihli Ankara Andlaşması varsa da, bu ülke ile zaten sınırlarımız olmadığı ve Ukrayna Sov yet CumhuriyeUeri Birliği içinde bir federe ülke olduğu için, bu andlaşmanm tatbikatta bir değeri olmamıştır. İşte Sovyetler Birliği ile Türkiyenin münasebetlerine esas olan ve taraflan karşıhklı taahhütlere sokan bütün andlaşmalar bunlardır. İkinci Dünya Harbınden sonra ve Sovj'etlerce yapılan ihbar ve alınan kararla, iki devlet arasmda. yukarıdanberi kaydedüen ahdi andlaşmalar feshedilinceye kadar, Türkiye ve Sovyetler arasındaki münasebetler bu vesikaların hükümleri dahilinde yürümüştür. Ama artık şartlar değişmişti ve Saracoğlu bu yeni şartlara uygun yeni anlaşmalar için Moskovaya gitmişti. Hattâ kabil olursa, Sovyetleri de, Türkiye ile Fransa arasında ilk deklârasyonları yapılıp, metinleri hazırlanmakta olan ittifaklara celbetmeye çalışacak ve İnönü'nün tasavvur ettiği Batılılar Cephesi, yani İngiltere, Fransa, Sovyetler dayanışması 1 le Türkiyenin kader birliği, böyle vücut bulacaktı. Fak£t Hitler Stalin ittifakı, bu ümidi, bırden çokertiyordu... beklenmiyen kararın ilânından sonra, bizim, müttefiklerle harbe girme şartlarımız, esaslı bir müzakere konusu oldu. Şundan dolayı: Rusya ile harbe tutuşmak is temiyorduk ve zaman göstermiştir ki, Rusya ile harbe tutuşmamak için koyduğumuz bütün ihtirazî (çekimserlik) kayıtlar, Fran sa ve İngilterenin de menfaatine uygun düşmflştür.» Fakat olaylar bu cereyam alınca, arada başka bir şey de oldu. Moskova'da neler oldu Hikâye basittir ve ben o günlerin havasını, bu heyete katılan bir yüksek hariciyecimizden de, bütün bulantılan ile dinlemişimdir. Heyetimiz Moskovaya 24 Eylülde vardı. 25 Eylül sabahı Kremlinde, aynı zamanda Başvekil durumunda olan Molotof ziyaret edildi. Öğle yemeği sarayda yenildi. Her şey iyi gidiyor gibiydi. Fakat o sırada Hitlerin Hariciye Nazın Ribbentrop Moskovaya varınca, heyetimizle temaslar ertelendi. Ve Saracoğlu ziyafetler, geziler, tiyatro temsilleri ile tam 23 gün oyalandı. Arada ondan istenilen ise şuydu: Boğazla rın müşterek müdafaası!.. 21 Ekimde Saracoğlu ve heyeti Istanbula, eli boş ve kırgın dönüyordu.. İnönü bu gelişmeleri şöyle değerlendirdi: Harb, çok muğlak (kansık) şartlar içinde başladı. Ama biz bu harbi, tngiltere, Fransa ve Rusya ile, aynı cephede bulunmak karan ile karşıladık. Bu hesabın başında şartlar, düşündüğüm bu ihtimal içinde, mukadder vaziyetini almış görünüyordu. Yani biz; İngiltere, Fransa ve Rusya ile bir safta olacaktık. Harb başladıği zaman, bu istikamette ümitlcr mevcuttu. Yani Fransa ile, tngiltere ile, Rusya ile Htifakın bütün umitleri mevcuttu: Ama yıldırım niteliğinde bir sflr priz. Rus Alman ittifakı, berabcrliği ve müttefiklerle bilhassa Türkiyeye karşı. en siddetli ıthamlarla patlak verdi? Tani harb de beraber olacağımız cephe, ikiye ayrılmış oldu. Bu suretle de, bizim ilk anda harbe çirmemizin, artık esaslı bir teallül (oyalama, savsaklama) konusu haline geldijrini farkettim. İnönü müttefiklerle yaklaşm» ve anlaşma konuları üstunde görüşlerini de şöyle özetledi: «Rusya ile Almanya arasmdaki ••• Türk Sovyet dosiluğunun hikâyesi ıŞükrü Saracoğlu ve arkadaşlarının Moskova günlerini özetlemeden önce, yeni Türkiye ile, Sovyetler komşumuz arasmdaki münasebetlerin akışını kısaca ver Hitler'in Hariciye Nfinn Ribbentrop Saracoğlu henüz Moskovadan İstanbula dönüş yolunda iken Ankarada, 19 Ekim 939 da, Türk • îngiliz Fransız ittifakı imzalandı. Bunun adına ÜçU İttifak dediler ve Başbakan Refik Saydam bu vesile ile konuşurken Mecliste Moskova görüşmelerine, yalnız şu iki cümle ile dokundu: «Türk • Rus dostluğu devam etmektedir. Ancak Sovyetlerin bizden istediklerl fedakârlıklar, taahhütlerimiz sınırını aştıği için yeni bir anlaşmaya varüamamıştır.» İkinci Dünya Harbi başlarken, Inönü'yü bu harb içinde, nice geceler uykusuz bırakacak olan, Sovyet Alman dostluğunun ve Sovyet • Türk anlaşamamazlığının Jasa hikâyesi budur... A R I N : Disi Bond MODESTY BLAISE İSTANBÜL 06.25 Acılıs. Droeram 08.30 Kur'anı Kerlm v e türkc* acıklaması 08 45 Saz eserlerl 07 00 Köve habfrler 07.05 Turküler eecidi 07 30 Haberler v e hava durumu 07.45 Kücük ilânlar 07.50 Stüdvo G'den 07.55 Istanbulda burtn 08 00 Hafif muzik 08.20 Darvas v e ark*d«sl«n 0S 40 Keman soloları 09.00 Gunhık vasantımuda kücük sorunlarımız 09 10 G. Guvenliden farkılar 09.30 Rumba ve Ca Ca'Ur 09 45 Beraber turküler 1000 Müzik kutusu 10.15 Sanatta kadın 10 25 Afıfe Edibo&ludan Hrkılar 10.40 Arkası varın 11.00 Kısa haberler 1105 Sabah konseri 11.40 Valsler 11.55 Taneolar 12 10 Kucuk ilinlar 12 15 Ovun havaları 12 30 Alâaddın Yavascadan sarkllar 12.45 N. Tufekciden türkuler 13 00 Haberler. R. G. de bueün 13.20 Studyo G'den 13 30 Reklâm Droeramları 14.00 Tuiin Yakarcelikten sarkılar 14 20 llhan Feyman orkestrası 14 35 Saz eserlerl 14.50 Sazîarın unlüleri 15 20 Caz dunvasından 15.40 Turküler 15 55 Kısa haberler 16.00 Eeitlm radvo»u 16 55 Cocuk bahcesl 17.10 Gdreü kurallan 17 20 Kısa haberler 17.25 Beraber sarkılar 17 50 Reklâm oroSramlan 19.00 Haberler ve hava durumu 19.40 Kücük ilânlar 19 45 Kücük orkestr» 20 00 Aile sohbeti 20 10 Turk sanat müzlSl bestecllerl 20.35 Sükran Doruktan sarkılar 20.55 24 saatin olavlan. K. İlânlar 21 00 Yuvarlak masa Yoneten' Ecvet Güredn 21 40 Kucük ilânlar 21.45 Yıldırım Gursesten larkılar 22 00 Reklâm rjroeramîarı 22.45 Haberler ve hava durumu 23 00 Her zaman lstenen Dİâklar 24.00 KaDanıs ISTANBUL IL RADYOSU 16.55 Acılıs ve Droeram 17.00 Sizin icin 18.00 Ivi aksamlar 17.30 Kücük konser 18 30 Senfonik muzik 19 00 Cesitli melodiler 19.30 Aksam konseri 20.15 Genclerle beraber 21 00 Oda müziBi 21 30 Hafif sarkılar 22 00 Gece konseıi 23 00 Caz muziei 23 30 ODeretler 24 no Cesitli müzik 00 20 Hafif müzik 0100 Prosram ve kapanı» DÜNYANIN PAYLAŞILMASI BULMACA 1234S6789 Garth ^ a r 'çalışarak meydana çıkardığı disindea bahsettiğüniz Uçüncü i a ş yapıt (karaıa söz). 2 Gra şahLS. 7 Çamaşır yıkarien kulmerde bir bahis, tavla oyununda landığımız araç şanssız olanlarm sık sık attığı lardan, bizden zarlardan. 3 Vidalardaki girinince gelmiş ati ve çıkıntı, «maddeler» karşılıalarımızın köğı eski usul bir çoğul. 4 «Yan 4SZEE0İIIÎpl <ü. 8 Bir sı a t tak^nm t e r lış» ın dörtte ikisi, gök problem 3WMIPMK\S\«\B\ leri ile ilgili» anlamına Osmanlısı, tersi eski ca bir terim. 5 Kaşınan. 6 Yunan mitoloİkinci Abdülhamid tahtmdan indl•ısinin tanınrruş rilip Selâniğe götürüldüğü zaşansıyetlerinden man b u adı taşıyan köşkte otur UOnkH bolnMrnnın dendir. 9 DaJ tulmuştu, içimizde olmayıp kenve keçi yolu. LTIFFANY JONES ST€ \ I I I I I SOLDAN SAĞA: 1 Eski ve büyük şairlerimiBden «HüsnU Aşk» eserinin yazarı (lâkabı ve adı). 2 «DUştlk muhitte yetişmiş familya» anlamına iki söz. 3 Bu söz tekrarlarun ca köpeklerin bağırtısı belirir, «etrafındaküere birer tane ver!» mânasına bir emir. 4 Başlıca besi maddelerimizden biri, eskiden dört tarafı duvarla çevrili olarak kurulmuş bulunan şehir halkından. 5 Kalitesi düşük deri cüısi. 6 Demokratik idarelerde millet bu durumdadır, bir edatın kısaltılmış ve kalmlaştmlmışı. 7 İrmik ve yumurta ile yapılan tatlılardan birinin satıcısı. 8 Yanardağlann etrafa akıttıklan, bir göz rengi. 9 Geveze ve boşboğazlann kendilerine konu olarak "'dıkları söylentiler (karma söz). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Bir sanatçınm uzun yıl 71 DUNKt BULA1ACANIN HALLEDILMIS ŞKKU NASIL HALLEDİLECEK Tnkandald rakamlı bulmaeada sadece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sorruç vardır. Bos olan 1 2 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun bireı rakam koyarak ve toplama, çarpma. çıkartma, bötme işaretlerine dikkat ederek soldac sağa ve yukandan aşağıya bulmaeada gösterilen sonuçlan bulunuz Biraz vaktinizi alır ama, bog vaktinizi boşça geçirmis olursunuz konu veresim: AYHAN BAŞOGLU BEYAZGUL ANKARA <X> 2 5 Acılıs. Droeram 06.30 Kuranı Kerim v e tOrkea acıklaması 06 45 Baelama T. ovun havaları 07 00 Kuve haberler 07.05 Gunavdın 07.30 Haberler ve hava durumu 07.45 Sabah müziii 0S J) Ankarada bueün 03 05 Kucük ilânlar 08.10 Her telden 08 40 Kucük ilânlar 08.45 Yıldırav Cınardan türküler 09 00 Günumuz Sorunlarımız 09 20 Sabah konseri 09.35 Kısa haberler v e K. ilânlar 09 40 Arkası varın 10.00 Eeitim radvosu (I) 10 55 Melodiden melodiye 11 15 Cocuk bahcesi 11 30 Konser saati ' 12 00 Ösle muziei 12.15 Kıbrıs saati 12.25 Kucuk ilânlar 12.30 Beraber ve solo sarkılar 13.00 Haberler. R. G. de bueün 13 20 Plâklar arasında 13 30 Reklâm Droeramlan 14 00 Cocuk bahcesl 14 15 Meral Armaâandan sarkılar 14.35 Bueün icin sectiklerimiz 14 55 Kısa haberler v e K. ilânlar 15.00 Eğıtim radvosu (2) 15.55 Kemal KarasülevmanoSludju» turküler 16 10 Yerli orkestralar 16.25 M. Saevasardan sarkılar 16.40 Müzik dinlevelim 16.55 Kısa haberler ve K. ilânlar 17.00 Yurttan sesler 17.30 Kov odası 17.50 Reklâm Droeramlan 19.00 Haberler v e hava durumu 19.40 Kücük ilânlar 19 45 M Geceyatmazdan turkttler 20.00 Uvkudan önce 20.05 M. Yıldızdoeandan sarkılar 20.25 S. Erorhandan türküler 20.40 Radvo C. muzik orkestran 21.05 Gece konseri 22 05 TB.M.M. saati 22.25 Turhan ToDerden sarkılar 22.45 Haberler v e hava durumu 23.00 Haftanın bestedsi 23.45 Gece varısına doiru 24.00 Proeram v e kaDanıı OSKveOLÜM 104 Yürüdü, yürüdü, biraz sonra ağaçların arasındaydı; o gittikçe ağaçlar da, tepesinde gidiyordu, gökyüzünün yıldız dolu ırmağını yaran kara gemiler gibi; yanlan sular da onların arkasından, hiç kırışıksız, yeniden birleşiyordu. Göl karanlıkta kapkara duruyordu: Üstünde gökyüzü, ağaçlar, altında ağaçlar, gökyüzü. Islak toprağa oturdu. Ağaçlann arasından, kararan gökyüzünde gittikçe daha parlaklaşan Ayı görüyordu. Bir köpek de gördü, u l u d u : Sessizlik yamacından a^ağı pürüz^üz kayan yumuşak, uzun bir sesti bu ama, gene de Emmy'ye uzak bir üzgünlüğün fısıltısı gibi ortahkta dolaşır gibi geldi. Aydan jşık alan üç ağaç gövdesi, suda ay ışıgmdan çizgiler. Onu gölün karşı yakasında ayakt s dururaken görür gibi oldu, yanında da kendisi; suya eğilirken, kendilerini, ay aydınlığında parıldayaraktan, keskin. tetik, çıplak ortaya çıkıverirken görür gibi oldu. Toprağın elbisesinden içeri bacaklarına, karnına, dirseklerine degdiğini seziyordu. Köpek gene uludu, umutsuz, üzgün, sesi kısıla kısıla kaybolarak. Bir süre sonra ağır ağır kalktl, ıslak elbisesini yoklayaraktan, eve kadar olan uzun yolu düşünerekten. Yann çamaşır günüydü. V Margaret Mahon duvardaki tarifeye bakarak: «Hay Allah» dedi. Joe Gilligan onun o sık meşin ba^'Uİlannt lstasyonun duvarınm dibine koj'arken, kısaca : «Çok mu var?» diye sordu. « Yarım saat. Ne talih!» « E, n'apahm. Istersen eve dönelim bekleyelim?» « Yo, hayır. Yola çıktıktan sonra geri dönmeyi hiç sevmem. Benim biletimi «lıverir misin.» P a r s çantasmı verdt. P a r m a k l a n m n ucuna kalkarak yüksekçe bir pencerede kendine baktı, ustaca biıiki vuruşla şapka^ını düzeltti. Sonra, rıhtım boyunca dolaşrnaya koyuldu, işsizgüç TMMİ •. IVİItlüIlilîilülMil 3 süzler de ona hayran hayran baktılar. Bu i«sizgüçsüzler şu Amerika'nın her yerındeki istasyonlarda bulunur; bir de Avrupalılar sanırlar ki bir bütün vaktimizi çalışmakla geçiririz! özgürlük kararla gelir: eylemi beklemez. Margaret kendıni aylardan beri hiç bukadar özgür, bukadar huzur içinde bulmamıştı. Yalnız, bunun üzeTİnde düşünmemeliyım, diye mahsus karar verdi. En iyisi özgür olmaktır, okadar; onu biünçli kafanın içine sokmamah. Bir şey bilinçli oldu mu ölçüstürmeye yol açar, bu da karşısava sürükler. Düşünüzün içinde yaşayın, ona ulasmayın, yoksa doymuşluk basları ya da üzgünlük, ki bu ondan da kötüdür sanırım. öyle değil mi? Dr. Mahon'la düsü: Gitti, yerine geldi, gene gitti. Bir insan için çok tuhaf, bence. Donald da, yara izi, kaskatı kesilmiş eli sıcacık toprağın içinde, sıcakhk, karanhk içinde... orada birincisi ona dokunmaz bile, ikincisine de onun ihtiyacı olmaz. Onun için düş falan y o k ! Şimdi onun birlikte uyuduğu kimseler yüzü nasıl olursa olsun aldırmazlar. Per ardna ad astra... Jones'e gelince, onun düşü ne? Margaret yüksek sesle, kötü kötü: ckâbustur insallah» diye söylendi. Yakahksız, tütün çiğneyen biri, ilgiyl e : «Eıendim?» dedi. Joe Gilligan, onu biletini almıs, göründü. Margaret, para çantasmı alırken: «İyi bir çocuksun sen, Joe» dedi. Joe onun teşekkürünü İ5İtmemç7İikten gelerek: «Gel, bir yol, yürüyelim» dedi. « Bavullarım orada durur mu. ne dersin?» Joe: «Elbette» riedi. Sövle bir bakındı, sonra bir telefon direğine doğru y u k a n kıvrılan bir çelik telin üzerine şaşılacak bir ustalık'.a uzanmış olan bir arap delikanlıya işaret etti. «Bana bak, oğlum.» Arap, hiç kımıldamadan: «Efendim?» dedi. Duvann dibinde topuklarımn üzerine çömelmiş olan bir arkadaşı: «Kalk be ulan» dedi. «Şu beyaz adam bir şey sövlüyor sana.» Çocuk kalktı, Joe Gillgan'm elınden bir para havada bir yay çizdi. (Arkası var)