02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kamu efkârı onun şahsiyeti hakkmdaki çekişmelerle doludur Inönü'ye hücuıtt etmeU gagret tolagrdır iind adam. ne bir Svgfi, ne ir yerfi fcitabıdır. İkinci Aun'da biz, Ismet İndnü'nün »yat mihveri etrafında, bir evrin hikâyesini vermeye çajtık. Butün şartlan, olaylan s yaşanılaa havası Oe bir devn hİkâyesi... d n d Adam'uı ikinci cfldi, ba ikâyenin 1338 • 1850 devresini ıpsar. yunca daima ve ergeç, o suçu işliyenler aleyhine hesap terazisine konulagelmektedir. Bir usul meselesi: Işte şimdi bizim tkinci Adam'ın 2. bdlâmânâ verirken önümdeki ko nu, İnönü'nün hayat hikâyesini, bütün bu şartlar, olaylar ve atmos fer içinde derlemeye çalışmaktır. Bu bölumde bu derleme 19381950 arasındaki devri, yani înönü'nün Atatürk'ün ölümünden sonraki en yalnız zamanını içine alacaktır: Atatürk'ten sonra ve onun boş bıraktığı yerde bir devletin ve bir milletin sorumluluğunu yüklenış, sonra korkunç bir dünya harbi 1çinde TUrk gemisini kayalara çarp tırmadan yönetiş, sonra tarihimizin en muammalı tecrübesi, yani tek partı ve otoriter hükümet sis teminden bizzat onun önderligi ile ayrılış, yeni sorumluluklar, ve nihayet iktidardan aynhş.. Yeni çileler, yeni red ve inkârlar.. Şimdi bana sorabilirsiniz: Peki iyi ama, bu kadar kanşık şartlar, olaylar, bu kadar çok ınsanlar ve kanaatkr arasında yo lunuzu siz nasıl bulacaksınız? Bu sual yalnız benim degil, gelmiş geçmiş bütün yazarların önünde ve daha kalemi ellerme aldıklan zaman beliren bir mukadder sualdır. Eğer bu mukaddet sual yazann kalemini bağlasaydı, değerleri çeşitli olsa da, dunya bir takım şahsiyetlerin hayat hik&yelerinden mahrum kaiırdı. Kaldı ki benim için dâva, baslt; bir usul meselesidir ve bu usul şudur: Değerllyi değerslzâen ayırmak, daglar gibi yığınlar teşkil eden değersiz hüküm, kanaat, anı ve belgeleri bir tarafa iterek; azın, doğrunun ve değerlinin üstünda çalışmak. Ama her şeyden önce, hayatı ve devrl bahis konusu olan şahsiyetin; içinde yaşadığı şart Tarihî şahsiyetîn kaderiı Bir tarihî şahsiyeti kendi hay*J, belki en zor kendui yazar. ınkü, kendisıne karşı tarafsız P d i r . Bu türlü hatıralardan '., ancak malzeme derleriz. Bir •ıhl şahsiyetin kendi kaleminn, onun içinde yaşadığı şartlaı, kanştıgı olaylann ve bu orlar içinde teneffüs ettiği hava1 hikâyesini dınlerız. Ama bunn degerlendirmek; kendi açıinuza gore ve kendi gücumuı anında, bizim isimız olur. fcma bir tarih! şahsiyetin hayau yazarken, yazar da elbettekt m taratsız değildir. Çünkü bu hsiyet hakkında gerek kendi ka sında, gerek halk efkârında yer >miş fikirler vardır. Bu fikirler şahsiyetin, bazan lehine, bazan eyhinedir. Yani bu fikir ve kaıat!er durmadan çelişir, çarpışır. ızan da öyle olur ki, bu tarıhl şahsiyet gerçek köklerinden, gerçek şartlanndan tamamen kopar. Gerçeklerle, yani o şahsiyetin ıçinden çıktığı şartlar ve yaşadığı olaylarla bağmbsı kesilır. Şahsiyet, ya putlaştırıhr, efsaneleştirillr ,yahut da toplum içinden gelen bir takım ruh tepkileri; kinler, garazlar, hmçlarla bir I&netleme yaratık haline getirilir. Evvelft şu bir gerçektir ki, bugun yurdumuzda kamu efkarı, Inönü'nün etrafında olduğu kadar hiç bir şahsiyet etrafında çatkın ve çekişmeli defildir. Sopra şu da v&r: Bu kıtap gerçl înönÛ"yU ve Inönü'nün hayat hikâyesi etrafında bir devrin akışmı verir. Bu akış, eserin daha önce verilen biıinci ve şimdi gün yüztine çıkan ikinci ciltleri ile, hem bu hayat hikâyesini, hem bu akışı kendi sayfalannda derlemeye çalışır. Ama bu akış içinde Inönü yalnıs değildir ki? O da her insan gibi dogru veya yalnış çıkan hesapları, Isabetli veya isabetsiz davranışlan , çelişmeler, direnişler, hayranlıklar, alkışlar veya red ve inkârlarla yürüyen dalgalı hayatiyle, evvela kendi kendisi üe bagdaşmaya çalışır. lan, olaylan, atmosferi, onun mlzacınıi ruh yapısını dile getirmeye çalışmak.. Hulâsa bir tarihi şahsiyetta hayatını ele alan yazar; aslında Iş lenmemiş topraklaruı öyle bir a raştırıcıdır ki, her adımda karmt kanşık bir malzeme yığıru için de kendısine, ancak sezisi, sağ duyusu ve kalemi ile yol açmays çalışacaktır. Bu hem bir kanun, hem de gtl zel ve doğru bir kanundur... ATATÎİRK'ÜN SON ARZUSU: İnonünün son gunlerdeki tutkusu mitolojidir. Elinde bir kitap gördünüz mü bilin ki Olimpos tannlannln akıl kariştıncı ffişkilerini okuyor kı mesela Atatürkün gene bugun bazılannca «tüyü bozuk biri, maceracı bir Makedonya komitecisi...» sayılabıldıği gıbi.. Ama buna şaşmamalıdır. Red ve inkâr, bütun n r bîlerin, kurtarıcıların, kahramanlarm hulâsa butün tarihl şahsiyetJerin kaderidır. Bu hal, bütün büyük hareket lerin, ihtüftllerin, inkılâplann bir kanunudur. Bu kanun önünde tarıhi şahsiyet, eğer halka hizmetlerıni, halkın elinde başı ile ödememişse, bu bile tarihin, onu bir koruyuşudur. Çünkü fiku; önderlerin, şahsiyetlerin, mütefekkirlerin yarattığı bir kutsal vergidir. Halk fikir yaratmaz. O fıkre yalnız sürüklenır ve ona ya bağlanır, ya bağlanmaz. Eğer Halk bir gün yolunu şaşırıp da halkın başına, ya bir demagog, ya macera adamı, ya değersız polıtikacı geçti mi, yani fikir yenildl mi, fikir adamı veya kurtancı, hizmetlerinin bedelini pekala kanıyla ödeyebüir... Bu bakımdan ona hücum etmek o kadar kolaydır ki, bu hucum, basmda veya radyoda rnı olur, ya hut da vaktiyle Uşaktaki gibi bir taşlama mı olur. Vaktiyle Topkapıdaki gibi bir cana kıyma taşkınlığı, yahut Ankarada bir suıkast mi olur, o bunlara karşı daima sessız, mudafaasız ve şikâyetsiz kalmıştır. Ama tarih hiç bir hatayı affetmez. Bu gibi suçlann da muhasebesi, bütun tarih bo Ve bütün bu olaylarla bu insanlann mânalan ve değeri hakkında, hem kamu effcân, hem bi2zat bu filmin kahramanlan, çeşit çeşit hükümlere varmışlardır. öyle hükümler ki, bugun, hem de TUrkiyede yazılan bazı yasalara göre, meselâ Çerkes Ethem milll kahraman, îsmet Paşa ise neredeyso bir vatan hainidir! Tıp Şikâyetsiz bir adam: înönü'ye gelince, înönü o adamdır ki, kendini ne alkışlara, ne red ve lanet seslerine lüzumundan fazla kaptırır. Yani o, ruh yapısı ve mizacı bakımmdan, hem kendini ovmeye, hem kendini savunmaya. en az vakit ayırabümiş bir toplum ve siyaset adamıdır. Turizm Reklâm: 467/3 Dişi Bond MODESTV BLAISE BULMACA İSTA N BUL ^gf 1Î3456789 " W r\ ^ v ı . M vA V Er r/M konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU BEYAZGUL 06.25 Acılıs. Droeram 06 03 Turkuler geçid (1) 06 45 Konusma 06 50 Turkuler «tecıdi 07 00 Köve haberler 07 05 Turk halk muziti 07 30 HabeHer ve hav* durumu 07 45 Kucuk ılânlar 07 50 Studvo G'den 07 55 Bu sabah sızinl» 08 00 Hafıf muzîk 08 20 Pasadobleler 03 40 Pıvano soloları 09 00 Doktoruııuz divor M 09 10 Sabah sarkılart 09 30 Carlı Rahci orkestrast 09 45 Sabah tuıkulerl 10 00 Muzik kutusu 10 15 Bozkır ruzeirı ^v 10 25 Saz eserleri 10 40 Arkası varın Kısa haberler » 1100 Sabah konseri 11.05 Kadvo arraonl mıııkMi 1145 12 00 Bu hafta dinliveceklerinll 12 10 Kucuk ilânlar 12.15 Dıvan sazı. baSlama T« «uradan ovun havaları 12 30 Kume fasJİ toDİuluîu 13 00 Haberler. R. G. de bueün 13 20 Stüdvo G'den 13 30 Beklâm Droarsmları 15 00 Cumarte<il kon«eri 15 30 Mac nakli Genclik saati 16.15 18 30 Orhan Senerden sarkıüır 16 50 Badvo dans orkestıaVarı 17 15 Kıs« haberler v« K. Utnlar 17 20 Yurdun se«i 17 50 Reklâm croeramları 19 00 Haberler ve hav» durumu 19 40 Kucuk ılânlar 19 45 Studvo G'den 20 00 G.KaMCidan sarkılar 20 15 Sizin sectikleriniz 20 55 24 saatin olavları. K. llinlar Lvseler arâsı bilei vansması 2100 Turk halk müzlSı özel Droe2130 ramı 22 00 Reklâm Droeramları 22 43 Kucuk ilânlar 22 45 Haberler ve hav» drumu 33 00 Genclerle basbasa 24 00 Kauanıs ISTANBCL IL KADYOSU 11.55 Acılıs ve Droiram 12 00 Şlzın içm 12.30 ÖSle konsert 13 00 Tatll raelodılerl 13 30 Koncerto »aatı Naooliten melodiler 14.00 14 15 Valsler ve oolkalar 14 30 Caz muzitl 15 00 Kucuk konaer 15 30 Gencler ıcın 16 00 Cumartesi konıeri saati 17 00 Cav 17 30 Karısık aolelar 18 00 Ivi aksamlar 18 30 Sonat saati 19 00 Cesıtli melodiler Aksam konseri 19.30 20 15 Genclerın sevdikleri 21 00 San soloları Her ulkeden halk sarkılarl ( 2130 22.00 Hafif müzık 22 15 Gece konseri 23 0O Caz toDİulukları 23 30 Sevllen melodiler 24 00 Gece varısı icın 00 30 Hafif muzık 01 00 Proiram ve 2 «Metodu fena» mânasıng iki sırtlarında taşıdıklan. 7 «Î! kabuğunun içinde söz. 3 Zaman zaman sa rıdye •aş yavaş değ bahın erken saatlerinde tstanlı taş haüne bulu kaplayan, iki ağaç arasına len»mânasına kurulan büyüklere mahsus salınsoz 8 Ümits cak. 4 Alaturka nmsıki topluUğe düşme hi luklarında çalınan musıkı âlet'.ebir sıfat tak nnden, yere yıkılmış buyuk ağaç 9 «Beygi gövdesı. 5 Güneşın dogusunun yavrusuna ı ük belırme hareketi (Osmanlıca), vermeye m 6 İdare bolumlerimızden, gesus üyesi» ar ziei yemış ve rebze satıcılarınm mına iki sbe SOLDAN SAGA: ı »M&tt gözlertoi kapayan ş çımız'rsoyromdan gerf*ltala adı). 2 Meşhur bir Arap yemeği, flu degil apaçık görünür durumda. 3 Komşumuz olan bir memleketin halkından, bir çeşit kilim. 4 Bır sıfat takısının tersı, Hırıstıyan tapınağı. 5 Okuma yazma bilmıyerüerin eskiden dilekçe ve mektuplarının altına bastıkları. 6 İlk çağda Mezopotamyada gelişmış Turk devletlerinden, altın veya gumüş paralarm içıne konmasına yanyan küçük torba. 7 Birınin gelirini kendi yararına kullanış 8 Çevrılince «sert» manasma gelir, acıklı ve dehşet verıci. 9 Tersi «dinlenme ve permz etme» suretiyle yapılandır, eskilikle hiç ügısi bulunmıyan durumda. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 «Elli yıl» karşıüğı ikl söz. 1 X + rs. 1x111 X T Q « T NASIL HALLEDİLECEK Tnkandakl dece 4 tane anahtar 1a 1 I X T iH»İT|ıh Q Q B a Q DÜNKtl rakamlı BOUAACAI ŞEIK bnlnucada (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. B05 olan ederek sol olursuı karenin içine 1 den 9 a kadaı aygun birut rakam koyarak ve I lama, çarpma, çıkartma, bolme isaretlerine Biraz vaktinizj altr ama, bo» vaktiıüzl hojça dikkat sağa ve yukarıdan aşağıya bnimacada gösterilen sonnçlan btünı geçirmig flSK ve OLÜM Januarius Jones, yaradıhştan, eğilimleri bakımmdan bir Türk'tü, şimdi de bir doğulu oluyoryordu. Kendisi ıçın uğurlu olan saymın kesin olarak geleceğini biliyordu; gelmeyişi onu sıptala çeviriyordu. Geceleri dü§ünde Emmy'yi göriiyordu, başka kadınları o sanıyor, başka sesleri onun sesine benzetiyordu. Her saat papazın evinin oralarda, somurtuk, dolanıp duruyordu; içeri girse aklı başında kimselerle aklı başında olarak konuşabilirdi ama, bunu yapamıyacak kadar bitkindL Kimi vakit, papaz, daldığı duş içinde dalgın, heyula gibi yürürken, onu ayak altından uzak saklanma köşelerinde baskına uğratırdı, hiç de saşırtmadan. Papaz, üğendire yemiş fil gibi, irkilerek: «O! B. Jones» derdi. «Günaydın.> Jones, gözleri eve yapışmıg olarak: «Günaydın» diye karşılık verirdi. «Yüriiyüşe çıktmız?» «Evet, efendım. Evet, efendim.» Jones ters yöne doğru hızlı hızlı gider, papaz da, gene dufüne dalarak, yeniden yoluna koyulurdu. Emmy somurtuk bir öfkeyle bunu Margaret Mahon'a anlattı. Margaret: «Niye Joe'ye söylemiyorsun?» diye sordu. «Ya da bırak ben söyliyeyim.» Emmy güçlü bir bağımsızlıkla burun büktü: «O ağaç kurdunu söyleyeceğim ?Ben onun üstesinden gelLrim pekâlâ. Tek başıma dovuşürum ben.> «Bu işte ustasındır da bencej Emmy: «Öyle sanınm» dedi. V Nisan, mayıs olmuştu. Güzel günler. yağışlı günler... çimlerin üzerine yağmurun gümüş kargılarla yağdığı, kuşlar ağaçların altındaki sessız ıslak yeşillikte gene ötüşürlerken, sevişip, evlenip, ev kurup gene ötüşürlerken yağmurun yaprak yaprak döküldüğü yağışlı günler; yağmurun üzüntü duymak için üzüntü duyan bir genç kızın üzüntüsü gibi tatlılaştığı yağıslı günler. Donald Mahon artık hiç ayağa kalkmıyor gibiydi. Oradan oraya götürülebilir bir yatak bulmuslardı şimdi ona; bunun içinde, kimi vakit evde, kimi vakit de Japon asmasının serin eflâtun alevlerini döktüğü sundurmada yatıyordu, Joe de ona kitap okuyordu. Roma'yı bitirmişlerdi, şimdi Rousseau'nun İfiraflar'mm bezdirici büyüsü içinde yüzüyorlardı, Joe Gilligan da bundan sessiz bir çocukça zevk ahyordu. tyi yürekli komîular geliyorlardı hatır sormaya. Atlanta'lı uzman bir kere onlarm çağırması üzerine geldi. bir kere de kendiliğinden. Bir dost olarak onları görmeye gelmişti; Joe Gilligan'a hep «Doktor» deyip duruyordu; akşama kadar onlarla oradan buradan konuştu, sonra kalktı gitti. Bn. Mahon'la o birbirlerinden pek hoşlandılar. Dr. rîo>t. A* v,ir ifei kere eeldi. heDSİni hepsıne hakaret VVilliam FAULKNER lendire çekilip gitti. Bn. Mahonna o birbirlerin hiç hoşlanmadılar. Papaz gittikçe pusarıklaşıyor, sessizleşiyo ne mutluydu, ne mutsuz; ne sesini çıkanyordu boynunu büküyordu. «Hele bir gelecek ay gelsin. Daha güçl< Hastalar için zor bir aydır bu ay. Öyle degil 1 diye soruyordu gelinine. Margaret de, dışarıya yeşil dünyaya, o < ilkyaza bakaraktan: «Evet. diyordu. «Evet, ev VI Bir posta kartıydı. On kuruş verip alır, pu sınız o kadar. Yazmak için gerekenenleri pos bedava verir. Mektubunu aldım. Daha sonra yazacağım. ligan'a, Teğmen Mahon'a selâm verdim. Julian L. Donald Mahon sundurmada uyuyordu. öte rin üçü de çimlerin üzerinde ağacın altına < muşlar, güneşin alçalışma bakıyorlardı. En so da, tekerleğin luzaran ucunu asma kaplı kafes var peynirdiler gıbi kesti, kimseden yana o yan tomurcuklar olen öğlesonrası üzerinde gun bır telâş oluverdiler. Birazdan akşam y kavağın tepesınde gorunecek, lekesiz. sözle aı lamaz, crada öyle dururken, kavağı şaşkına recektı; kavak da, birdenbire durdurulmuş kendmdengeçiş içinde kara kara, bir genç kı bi kendini beeğnmişti. Yanm ay, gökyüzünün bi kendini beğenmişti. Yanm ay, gökyüzünün dı, çimenliğin sonunda da ateşböcekleri soğuk lerden tembel tembel fırlamış kmlcımlar gibi. dan geçen bir arap kadın dinî bir şarkı mml yordu, pırtlak, ateşsiz, düzgün. Oturmuşlar. usul usul konuşuyorlardı. Otlaı den gumüşüleşıyordu, Margaret de o incecik 1 kaplannra üzerinde çiğ sezdi. Birdenbire evin sinden Emmy geldi koşa koşa, basamaklardan y fırladı, gırış yerinden geçti, elacakaranlıkta çal cık. Margaret Mahon: «Ne var allahaşkma...» yordu, baktılar Jones. şişko bir cm gibi, yetişeı ceği kadar uzakta kalmış, sıçraya sıçraya, kızm smdan geliyor. Onları gorünce yavaşlayıverdi, c doğru gene her zamanki gıbi, yavaş yavaş kabs ba gelmeye başladı. O san gözleri durgun bir c luktaydı ama, Margaret onun ağır ağır soludv gdrüyo'du. Kahkahadan kıvranırken en sonund nuşabildi. « tyi akşamlar, B. Jones.» Joe Gilligan da, ilgiyle: «Sey...» dedi, «ne yordun . » Margaret Mahon: >Sus Joe» dedi. Jones'ın gözleri, duru, sarı, keçi gözü gibi d kın. gunaha kanıksamış, onların aralarında ge Papaz birdenbire onun farkına vardı. • İyi akşamlar, B Jones. Gene yürüyüşe nız ha?. Joe Gilligan: «Koşuya» diye düzeltti. Papaz, gözlerini Jones'ten Joe'ye çevirerek, 98 ANKARA Acılıs. croeram Günavdın Köve haberler CesitU sarkılar Haberler ve hava durumu Sabah muzlH Ankarada bu«ün Kücük ılânlar Her telden Kücük ilânlar Salih TJveundan türküler Günümüz Sorunlarımız Sabah konseri Kısa habeıler ve K. Uinlaı Arkası varın Mustafa Sevrandan »arkılar Oda müziği Hafif muzik Nida Tulekciden türküler Cocuk bahcesi Konser saati Ö61e muzıH Kucuk İlânlar Emel Savın ve Nevıat Güverden »arkılar Haberler ve hava durumu KaviD mektuoları Kadınlar tot)luluSu Haftanın oroeraml Cocuk bahcesi Reklâm oroeramlan Kısa haberler ve K. İlânlar Hacer Bulustan türküler Genclik saati M Güverden »arkılar Dilek kutusu Kısa haberler ve K. ilânlar Cocuk saati Cocuk korosu Reklâm Droeramlan Haberler ve hava dunmMi Kucük Hânlar Erkekler T. türküler Uvkudan önce M Saîvasardan g«rkılar Muzik dünvaaı 24 saatin olavları. K. llânlar Sanat olavlan Sarkılar T J M M . BaaH Italvadan müztk Haberler ve hav» durumu Sizin sectiklerinlî Gece varıaına doftru vn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle