07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİKIAIORYAYA DAYANAK Prof. Bahri SAVCI İ l Türkiyede bazı dinamizmler bir siyasal partiye dayanmadan yapılırsa bunlar, nzun iktidar getirmemektedir. dir ki, 1839lardan beri gelmekte olan demokrasileşme akımı. bir türlü uç noktasına varamamısVakıa bunlar belli bir safhadaki balk Istemtır. lerine uygun düşerek basanys nlaşabilirler. Ancak, bn devre bitinee, yani halk ve aydınlar isEvet bö'yledir, çünkü Batı demokrasisi, 8nce temleri gerçekleşmis duruma girinee, bn dinaticaret kapitalizmi, sonra sanayi kapitalizmi ile mizm havada kalır. îşte 1839 Tanzimat Fermanı, şişmiş burjuva sımflarının, milletlerarası plânda 1856 Islahat Fermanı, Türkiyeye tnsan Hakları örgütsüz ve bilinçsiz geri üikeleri sömürerek kuvvetlenmesiyle; millî plânda da gene örgütsüz ve Doktrinini ve bu yol ile mutlakiyetin sınırlanmabilinçsiz büyük halk kitlelerini soyut hürriyet, sını getirmiştir. 1876 Kanunu Esasi'si de parlâhukuksal eşitlik ve kutsal mülkiyet kavramları manter demokrasi biçimi içinde balkm iktidara ile costurarak, onlara, Ingiliz sarayının duvarlaortaklıfını getirmiştir. rını zorlatmaları, Bastil'in duvarlarını yıktırmaBu hareketler bir partiye dayanmadan gerları ile doğmustur. çekleşmiş siyasal dinamizmlerdir. Bu yüzden de Türkiyede ise, ne Merkantilizmin ticaret kasürekli iktidar getirmemislerdir. pitalizmi olabilmiştir; ne de, sanayi devriminin 27 Mayıs da siyasal yönü bazı korunms kusanayi kapitalizmi olabilmiştir. Ayrıca ne de sarumlan ile donatılmış sosyal demokrasiyi getirnayi devrimini yapan ülkelerdekine benzer bir miştir. Bu da bir parti hareketi değildir. Bir parişçi, zanatkfir olabilmiştir. tiye de dönüşememiştir. Bn yüzden demokrasi Blnaenaleyh, n e de mülkiyeti, hürriyeti, bas satmalanm bertaraf eder etmez, kendisi iktidar kıya uğrama ibtimali olan sımfların bn baskıdan olarak havada kalmıştır. knrtulmak için öteki sınıflan merkezi mntlâkiQ Türkiyede bazı hareketler de olmustnr ki, yet iktidanna karşı kışkırtması ve ondan demokbunlar bir partiye veya grnpa dönüserek yaşama rasiyi alması işi olabilmiştir. Ancak. Batı diisün ürünlerinin serpintileri ile beslenmis bazı Os şansı kazanmıslardır : manlı aydınlarının, Halife Sultan mutlakiyetiönce Ikinci Jön Türklerin, tkinci Mesrutinin sınırlamaları mümktin olabilmiştir. Sonra yett bir işlerlik halinde getirmeleri hareketi olda onun iktidanna ortaklığa kalkılması biçiminmnstnr. Bn islerliği sürdürmek için, İkinci Jön de bir demokrasileşrae olmustur. Bu, her şeye Türkier, önee gizli çalısan, sonra siyasal iktidara lıâkim burjuvanın öteki sınıflan da, çağına çöre, talip olup ona el koyan bir partiye dönüşmüşbazı demokrasi filkülerine inandırarak, kendi yaIerdir. rarına, amma soynt olarak balk temelinde ve Sonra, Anadolu Kuvayı Milliyecileri yepyeni halk yaranna imiş gibi gözükmesini de bilen bir bir devlet knrmnslardır. Bnnnn sonraki süren ikBatı demokrasisi olamamıstır. Burjnva özentisi, tidan olabilmek için Halk Partisine dönüşüm Osmanlı feodalitesi kalıntısı sımfların; sınıf fikyapmışlardır. rinden nzak bir soyntlnk içinde bir soyut kavDaha sonra, Halk Partisi içinden aynlan dört ramlar dfinyası kıırmak istiyen Jön Türkler ile lider, mevcut cumhnriyeti; mnhafazacı • liberal birlesmesindesı doğan bir biçimsel demokrasileshalk Igtemlerine karsılık olan bir soyut hürrime vetiresi olmustnr. tlk defa Mustafa Kemal'yetçilik içinde deyimini bnlan bir hareket yaratdır ki, bn biçimsel ve soynt demokrasiyi balk temısiardır. D.P., bnnnn sürekli iktidar örgfitü olmeline dayatmak gereiHni duymnstur. Fakat ömmnştnr. (A.P., gene bn nitelikteki bir halk hürrü de bnnun gereklerini tamamlamaya yetmeriyetçili&i hareketinfn siyasal kadrosnnnn devamiştir. tnından baska bir sey deîildir.) En sonra da, beson gerçek işçinin tpsebbiisfi ile ortaya çıkan bir işçi elit ittifakı, Türkivede inaenalevh, böyle bir ortam içinde, böyle çerçektcn sosyal mahtevalı olan bîr gerçek debir «nakıs sartlı demokrasi» nin, yerini her mokratik sosyalizm hareketi yaratmıstır. Bunun zaman bir modern diktatoryaya bırakması ihtiiktidarı olmak üzere de Türkiye tsçi Partisi'ni roalini gözden uzak tutmıyanlar olabilir: Hele kurmuşlardır. Bu snretle sosyal muhtevalı hare1950 1960 arası demokrasi satrnalannda şikâyetketin ezilip dağılmaması, bn hareketin ancak bir çi olanların, kendilerinden çok sey bekledikleri partiye dönüserek onda bir temel davanak bul1960 thtilâlinin de. demokrasimizi, gene sattırıcı »~'siyle mümkfin olabilmiştir. kuvvetlerin eline verme sonucunu verdiçini görQ tste, partiye dayanmıyan hareketlerin sürekmeleri üzerine Türkiyenin problemlerinin çözülli iktidar olamamalannın; dayanan hareketlerin me mekanizması olarak bir diktatoryayı, ya da ise bn şansa kavusmalarının anlaşılmış bnlnnmabir yan diktatoryayı görmeleri pek mümkündür. sıdır ki • bn determinizmin kavranmıs bnlunma(Lâ teşbih De Gaulle idaresi gibi bir idareyi önsıdır ki «imdi de, gene ordudan gelen birine dagörmeleri pek mümkündür.) yalı bir d'namizm ile bir parti ittifakının TürkiBnnlann bugünkü siyasal partiler kadrola yede sürekli iktidan mümkün kılacaiı kanısını rında da bulunması ihtimalini ileri sürmek o kayaratmıstır: De Ganlle'ün de Fransız Halk Haredar boş bir düşünce teskil etmiyebilir: A.P. safketi Topluluguna dayanarak bir sürekli De Gaullarında; burjuva özentisi, Osmanlı feodalite ka le otoritaryanizmi kvrması ve yürütmesi gibi. . lıntısı, din ve toprak aŞalığı kurumları üzerine Iste politikososys! determinizm, hem A.P.'ye, dayalı bir oy vetfresi ife iktidarda bulunmava hem CJîJ". içindeki bazı kisilere böyle bir safkarsı, ordn ögrenei basın gibi öncü ve zinde haya gelindigi kanısını pekâlâ vermis olabilir. kuvvetlerce bir allerji dnyulmasından kaygıva A.P.'nin meşhnr Emirnameyi tüm alkıslaması, düşenlerin, iktidan, bir yan diktatSre teslim edip onun siyasal dayanağı ve kadrosu olmayı akılla tnönü'nün de parti İçinde bazı kisilerin demokrasiyi knşa çevirme niyetierini açıklıyan telmihi nndan geçirmeleri pek ihtimal içindedir. böyle bir ihtimali akla getiriyor. CBJ». saflarında da; cumhuriyet ve demokBn ise, bir diktatoryaya dayanak olmak herasiyi içerde biçimsel reformasyoncniuk, dısarda vesinden ibarettir. örnek aldıfı Fransadaki olayı da, biçimsel ba&ımsızlık iddiaları ile sürmeye da hiç kavramamaktan getmekfedir. Egcr bir derağmen, esasta bir statükocu çizgi üzerinde tuterminizm varsa, bu, bn gibi diktatorya ve ona tarak, hem dıs destek, hem de bazı öncü ve zindavanak olma heveslerinin felâketle sonnçlanade kuvvet desteğini sağlıyacak bir «Pek kuvvetli cagını bildiren determinizmdir. icra» yani bir yan diktatorya safhasına girerek bunun siyasal kadrosu olmayı akıllanndan Bir kere De Gaulle iktidan. bilhassa büyük geçirenlerin bulunabiieceği ileri sürülebilir. bir dıs buhrandan çıkmıstır. Türkiye örnek olaVe binaenalevh, Türkiyenin iki büvük parti maz. Cflnkii Türkivede böyle bir bnhran voktur. sinin icinde demokras'yi knsa çeviren bir diktaSonra De Gaulle hareketi. nihavet, «lcra iktorvaj'a veya yan diktatoryaya karsı geltidarının takviyesi» hareketinden ibarettir. Bizmekten ise. böyle bir rejimle bir itdeki İse, «osval muhtevalı bir nolitikadan nefret tifak kurarak onun siyasal ve yönetimsel fdenlerin hareketi olacaktır ki. hükfimet prenkadrosu balinde iktidarda kalmanın vollarını düsibindpki bir zavıflı£ı gidermekten çok, Türkiyesünenlerin külliyen bulunmıyacagını söylemek, rteki do^al gelismeler sonncu sosyal bünyeve ge tnönü'nün 6 Subat tarihli bevanianndan sonra len yenilikleri tras etme teskM edeeektir. Bn da son derece zorlasmıstır d'vebiliriz. telisim prensiplerine aykın hareket ederek, nehri trrsine akıtmadan baska bir sey oimıyacaktır. Sayın Genel Kurmay Baskanının bütün kötülüklerin sebeplerini bir anda giderme eSilimini Nihayet, De Ganlle reiimi. yürütmenin, yasadeyimleyen emirnamesindeki otoritaryanizm efcima karasındaki nek üstiinlük kazanmasına ve limini A.P. n>n alkıslaması, tnönü'nün kendi parvürütmen'n son derece dinamik olarak problemtisi içindeki bazı akımlara yaptı&ı telmihier, her ler cörme isine girismesine raSmen. sivasal rejim, : iki parti icinde, s»erekirse partilerini bir d ktatorgene de demokrasi cizgisî üzerindedir: yava veva yan diMatoryaya davanak bir siyasal • Siyasal hürriyetler gene de vardır. kadro haline getirip. iki numaralı mevkiden eene iktidarda kalmavı arayanların hic bulunmıvaca• Binaenalevh çok parti gene de vardır. ğını sSyİpmeyi zorlaştıran birer âmil olmustur. • Ve binaenalevh. De Gaulle'e siyasal muhalefet vardır. Yani onun iktidarına karşı, gelecek iktidar olmıya savaşan orgaimdi konuyu ihtimaller hanesmden çıkarıp, nize bir hareket vardır. ' teorik bir analiz alanına indirelim: GerçekQ Vatandaslann bfltün meseleier üzerinde tam ten, Türkiyede, A.P. iktidanna öncü ve zinde aydınlanmssı esasmda olan demokratik seçimler knvvetlerin hemen tümünce bir alerji dnyulmakyolnyle De Ganlle'ün elinden iktidarın alınması tadır. Bu pekâlâ, A.P.'yi bir yan diktatoryanm yoln tam olarak açıktır. siyasal ve yönetimsel kadrosn haline gelerek bn alerjivi giderme veya etkisiz kılma yolunu araOysa ki, Emirnameyi alkışlayanlann ve tnömıya itebilir. nü'nün teshiri ile belli olan C.H.P. içindeki ban kisilerin kafasındaki rejimde bunlar olmıvacakTürkiyede C.H.P. nin mevcut seçim oynnn tır. tktidar degistirmesine elverisli bir serbest içinde iktidara gelme imkânsızlığı. onnn içindeki seçim olmıvacaktır. Sosyal muhtevalı pol'tika bir grnpu, dışardan Amerika desteei, icerden bir güden gerçek partiler olmıvacaktır. Ancak ve anyan diktatoryavı knrma güclüsü ile ittifak ararak sosyal muhtevalı bir tntnmdan ideoloiik ve yarak, kendilerini, memlekete «En iyi idareciler» duygusal nefretler ve bu nefret ile besienmis bir olarak sunmaya itebilir. diktatoryaya ve vabancı emneryalizme dayanak Tnrkiyedel hem A.P.'ye. bem C.H.P. içinde olma gayreti bulnnaeaktır. Bu ise Türkiye için bir grnpa tnönü'nün dediji üzere: demokrasivi V* eeri bir safhadır. knşa çevirerek politikososyal determinizmin bn yolda hareketi emrettigi kanısı gelebilir. Çünransamn siyasal gelenefi De Gaulle'e. s'vakü, politikososyal realite. herhangi bir siyasal sal hnrriyetleri, siyasal muhalefeti. iktidan hareket ile. siyasal islem ile, partiler arasında bir değistirme imkânını veren serbest seçimleri nailişki olduFnnu gözlerden gizliyememektedir. sıl bertaraf ettirmiyorsa. Türklyenin Tanzimattan. Meşrutivetlerden, Cnmhnriyetten, 27 Mayıs sorval devletinden bn yana gelen sivasal ve sosyal geleneSi de, ne bir kimseve bir diktatorya > erçekten bir siyasal hareketle partiler ve « kurma imkSnını verir; ne de bir partiye, ona daV partilesme olavı arasında şöyle bir ilişki yanak olma gücü verir. olduğu görülmektedir : ürkiyedeki siyasal ve baT kımından,sosyal ortamısosyal ortam, esasiçinBatı burjuva demokrasisinin dogal siyasal ve değildir. Bunun ••••••••••••••••••••••• I ULUSAL SAVUNMAMIZIN SORUNLARI g g ^ J ^ ^ j ^ Bugün imzalanıyor Bir "UusaL, Savunmâ Politikası gereği Doç. Dr. A. Haluk ÜLMAN Türk savunma araçları ülkemizde yapılmaya başlandıkça, bu ok değil, bundan daha pek gelişmeden yararlanacak kişilekısa bir süre öncesine karin savunma giderleri üzerinde dar, savunma konularını söz sahibi olmak istemeye kalkıdüşünmek, tartışmak ve karara şacaklarından şüphe edilemez. bağlamak, sınırlı kışilere, özellik Bu bakımdan, eğer ileride Türle genelkurmaylara bırakılmış kiye'nin başına Eisenhowor'in bir ayrıcalıktı. yakındığı dertlerin açılmasını istemiyorsak, Türk savunma enOysa, savaşlann yalnız sınır boylannda çarpışan orduları de düstrisini günün birinde kuvvetli bir baskı gurubu olabilecek öğil, bütün bir ulusun varhğını zel sektör elıle değil, devlet elile ilgilendirdiği ve ulusal savunkurup işletmek zorundaylz. manın yalnızca genis ordular besleyip çogu kere bir işe de Türk ordusuna gelince, Türyararaayan savaş plânları hazırkiye'de busrün ordunun çok öİamaktan çıkarak ekonomik kaynemli bir siyasal baskı gurubu naklann kullanılmasından artık olduğu gerçeği gizlenemez. toplumsal bilimlerin aynlmız bir Ulusal savunma politikasının bölümü niteliğini kazanan olasıçizilmesi konusunda siyasal lık hesapları ve oyun teorileriiktidarla ordu arasında çıkane dayanan «karar alma» (decibilecek anlasmazlıklar, özelsion making) mekanizmasına kalikle bngünkü ortamda, çödar uzanan pek karmaşık bir «izülmesi güç sorunlar yaratyasal sorun durumuna geldiği maya adaydtrlar. Ancak, tağünümüzde, genelkurmaylar karihin genel çizgisi, Türk ordar siyasal bilimciler de bu kodusunun kendi çıkarlarından nuyla ilgilenmek zorunu duyuçok ulusun genel çıkarlarını yorlar. Nitekim, bugün Batılı düşündüğünü açıkça ortaya ülkelerde ulusal savunma konukoymuş bulunuyor. Lâtin Alarıyla ilgilenen birçok sivil kumerika, ya da Orta Do|u orruluş ve uzmanlar vardır. (1) duları için çok ö'nemli olabilecek kfiçiik prestij endiseleUiusal savunma politikasıyla ri Türk ordnsn için kolayca ilgilenmek ve bu konuda düşünasılacak engeller olmak geduğünü söylemek yalnız siyasal rekir. bilimlerle uğraşanlar için değil, fakat bütün uyanık vatandaşlar için bir görevdir Biraz önce de değindiğimiz gibi, bugün savas dediğimiz yalnız smır boylannda ılındiği gıbı, Kuzey Atlanolmuyor. Bilimsel ve teknolojik tık Andlasmasma katıldıgı devrime tanıkhk eden XX inci günden başlayarak, Türkiye yüzyıl aynı zamanda, bu devrıgüvenlığinı Batının ortak savunmın insanlar arasındaki çarpısma düzenleri, özellikle NATO imalara getirdiği korkunç yoketçinde korumaya çalısmaktadır. me gücüne de tanıkhk etmekteBuyük ölçüde bu düzenler öydir. Çekirdekli silâhlann henüz le gerektirdiği için de. ortak sabilinmediği Birinci ve tkinci Dün vunma sloganı altmda her yıl ya Savaşlannda ölenlerin sayıbütçesinin çok önemli bir bolüsı bile milyonlarla ölçülüyor. münü silâhlı kuvvetlerinin bakıVa bir de çekirdekli savaş patlak mına ayırmaktadır. Batılı dostverirse durum nice olacaktır? larımızın bu slogana sarılarak Bu bakımdan, her aydın kisi Türkiye'den katlanmasını istekütleleri savunma konulan üdiği yükler, öyle anlasılıyor ki, zerinde uyarmak, ulusu için en önümüzdeki yıllarda daha da aelverisli savunma politikasının ğırlasacaktır. bulunmasına yardım etmek zoAncak, son yıllarda gelişen orundadır. Unutulmamahdır ki laVlar, katlandıff a|ır "yüklere Savunma politikası dediğimiz zarağmen, Batılı savunma düzçni man söz konusu olan çoe'uklaniçinde olmanın Türkiye'nin ulumızın, torunlanmızın geleceği, sal çıkarlarını ve güvenliğini korefahı, hattâ varlığı, ya da yokrumaya yetmediğini, ortak saluğudur. vunma sloganını bir yana bırakarak «ulusal» bir savunma politikası izlemesi gereğinin belirdiğini açıkça ortaya koymuş buugün savunma konularının lunuyorlar. enine boyuna tartışilmadığı Bir kere şurası açıkça anlasılülkeler pek sayılıdır. Anmıştır ki. Batılı savunma düzencak, bu tartışmaya katılan çevleri içinde bulunmak Türkiye'nin relerin genişliği bir ülkeden ökarar ve davramş hürlüğünü ötekine pek deŞişmektedir. Bazınemli biçimde kısıtlamaktadır. larında tartısma yüksek kademeÖrneğin. Türk yöneticileri Kıbli birkaç yöneticiyle yüksek rütrıs'ın Yunan egemenliği altma beli birkaç subay arasında yapıgirmesini Türkive'nin ulusal çıhrken, bazılarında buna yasama karlarına ve güvenligıne avkırı organları, bilim kurumları, babuldukları halde, NATO içinde ol sın ve kamu oyu da katılmaktaduğumuz için, bu konuda ulusal dır. Fakat, tartışmaya katılan bir politika izleyememislerHir. çevrelerin genişliği ne olursa olBaskan Johnson, o günlerin Bassun, çağdas devlette, kamu habakanı îsmet Inönü'ne yolladığı yatını ilgilendiren her konuda ol5 Haziran 1964 tarihli ünlü mekduğu gibi savunma konulannda tubunda, «(Amerikan) Dısisleri da son söz siyasal iktidarda buBakanı (Dean) Rusk. La Haye'de lunmak gerekir. Yapılan tartısyapılan son NATO Bakanlar malar siyasal iktidara ışık tutKonseyi toplantısında, Türkiye maktan baska amaç tasıjamaz. ile Tunanistan arasında bir harbin kelimenin tam manasıyla Bununla birlikte. gene kamu düsnnülemez olarak telakki ehavatını ilgilendiren her konuda dilmesi gerektiğini beyan etmisolduğu gibi savunma konulannti» demekle. NATO içinde kalda da, bir karar verirken siyadıkça, Türkiye'nııı kendi yönetisal iktidar çeşitli baskılar altıncilerinden çok Amerikan yönedadır. Bu baskıyı yapanların baticilerinin kararlarına bağlı olşında, savunma harcamalarıyla duğunu pek açık bir dille anlatyakından ilgili endüstricilerle tnaktadır. (2) kendilerinin saydıkları konulara sıvillerin kanşmasından hoşlanmayan askerler geliyor. Eski Amerikan başkanı Eisenhower'in görevinden ayrılırken okudugu veda mesajında «bazı. çevrelerin " kincisı, Batılı devletler bir Amerikan savunma Ve dış poliyandan ortak savunma sloganı tikasının çizilmesine yaptıkları çevresinde bizden kendi gutek yönlü ve olumsuz baskılarveniiklerine daha fazla katkıda dan nası! yakındığını hâlâ pek iyi bulunmamızı isterken, öteyandan hatırhyoruz. Aynı biçimde, Sov Türkiye gibi fakir bir ülke için yetler Birliginden zaman zaman çok ağır olan savunma giderlealınan haberler de. ordunun sarimizi paylaşmakta büyük bir isvunma gereklerini her isin başıteksizlik göstermektedirler. Gerna koymak için nasıl çaba harcaçi Birleşik Amerıka'nın Türk sidığını açıkça gösteriyorlar. Eğer lâhlı kuvvetlerine savaş araçlaen ileri sayılan iki ülkede durum rının hemen hemen bütününü böyle olursa, siyasal bakımdan yardım olarak sağladığı bir geroturmamıs ve az geüsmiş ülkeçektir. Fakat bu araçlar acaba lerde görüntü elbette daha kötü kimindir? Bunları istediğimiz olacaktır. gibi kullanabilir miyiz? Başkan Johnson, aynı mektubunda, bu konuda da şunlan söylüyor: «... Askerî yardım sahasında Türkiye ile Birleşik Devletler emnunlukla söylemek gerearasında mevcut iki taraflı kir ki bugün Türkiye'de saanlaşmaya dikkatinizi çekmek vunma siderİTmi kabarık görmek isteyen bir endüstrici kütlesi voktur. Bununla beraber, I C •••• • maa • ••• • ••• • •*• • ••• • •«a • ••• •••• isterim. Türkiye ile aramızda mevcut Temmuz 1947 tarihli anlaşmanın IV. maddesi mucibince, askerî yardımın veriliş maksatlarından gayri fayelere kullanılması için, Hü kumetinizin Birleşik Devletlerin muvafakatini alması icab etmektedir. Hükumetiniz bu şartı tamamen anlamıs bnlundufunn muhtelif vesilelerle Birleşik Devletlere bildirmiştir. Mevcut sartlar tahtında Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacagı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmis olan askerî malzemenin kullanılmasına Birleşik Devletlerin muvafakat edemeyecefcini size bütün satnimiyetimle ifade etmek isterim.» (3) Bu bildiri. kullanan kım olursa ONUD, 1947 anlasması gereSince Türkiye'ye venlen Amerikan savaş araçlarının bizim deçil. Birleşik Devletlerın mah olduğunu, kullanma yolunu ve yerini yalnız Washington'un seçebileceğinı açıkça ortaya koymamakta tnıdır? Dehşet dengesi urkiye'nin ortak savunma sloganını bir yana bırakarak «ulusal» bir savunma politikası izlemesi gereğinı gösteren üçüncü olgu da dünyada özellikle 1957 yılından buyana kurulan ve kolay kolay depısmeyeceğe benzeyen çekirdekli dengedir. Bu denge Sovyetler Birliğinin başka bir ülkeye karşı açıktan açığa saldırıya kalkışmak olasılığım yok denecek kadar azaltmış bulunuyor. Anc.k, Sovyet tehlikesı azalmaya yuztuttukça. her ülkenin karsısına daha başka tehlikeler dikilmıstir. Baska bir deyisle, bütün Batıyı ilgilendiren toptan bir «uluslararası» saldırı olasılığı azaldıkça, çoŞu eski hesaplara dayanan «ulusal» endışeler yeniden ön plâna geçmeye başlamıştır. «Ulusal» endişeleri karşılamanın tek y«lu da, «ulusal»'savunma politf İca(arı izlemektir. Bü"*g"erçegi biimezükten gelmek, Türkiye'ye, Kıbns konusunda pek pahalıya patlamıştır. Şimdiye kadar her fırsatta tekrarladığımız gibi, Türkiyenin bugün ulusal ve uluslararası alanlarda düştüğü acıklı durnmun başlıca sorumlusu Batılılar değil, sırtımızı Batıya dayayınca her türlü güçlüğü kolayca çözeceğimizi sanan düşünce okuludnr. Tukarıda sıraladığımız olay ve gelismeler, artık bu düşünce okulunnn yanlışlığını ortaya koymuş olsalar çerektir. Nitekim, dış politikamızda, yöneticilerin kişiliğine göre değisen ölçülerde de olsa, ümit verici bir gerçekçiliÇe d5nüsün baslandığını görüyoruz. Şirndi sıra savunma politikamızda da gerçekçiliğe dönüşe gelmis bulunuyor. Bunnn için de, ilk iş olarak, «ulusal savunma» politikası üzerinde serinkanlı bir tartısma açmalıyız. Eğer bu tartışmayı açmakta gecikirsek, günün birin de hem ulusal çıkarlarımızın zedelendijini, hem de besleditrimiz yanm milyonluk silâhlı kuvvete rağmen, hızla dejisen dünyada hızla baskalasan tehlikeler karşısında ulusal savunmamızı sağlamak eücliiÇü çektiÇimizi eöreceSiz. Fakat o zaman da, tıpkı Kıbns buhranında olduğu gibi, son pismanlık fayda etmeyecektir. :::: • «•a • ••a Nakıs şartlı demokrasi Eskiyen slogan I B B • ••a ••«a •••a • •a< • •• • •*! •• •• Bugün telefon ihalesi konusunda bir yazı daha yazacağız. Çünkü bugün imzalanacak anlaşmayla Türkiyenin telekomünikasvon «n»5?j b:r yabancı kumpanyanm tekeline verilmektedır Biliyoruz W j w konn yerine sözgelişi emekli maaşlannı ele alsak, oncehkle çok daha ilgisini çekecek bir fdmı yazm.ş olurduk. Ama Turkıyede m1 sanlar kendilerini ilgilendirmez gibi SÖrünen konulara « " ™ ? « * topvekun memleketin nasıl kaz.klandığmı »^enmeden kurtulamıya. caklardır. Emeklilik dram. da şu telefon ihalesmın ıçındedır memur arm maaşlan da şu telefon ihalesinin içindedir, ışçı davalan da su telefon ihalesinin içindedir. Biz TÜrk toplumu olarak yabancı kumpanyalann oyunlanna karşı gözümüzü .çmadıkça, yabanc kapitalizmle ilişkilerimizi duzenleyemedikce. memleketi sömürülmekten kurtaramadıkca. ve bir gerçek kaikınma disiplini içine giremedikçe ne emeklinin işi çozumlenır, ne memarun. ne köylünün. ne subayuı, ne öğretmenın... Memlekette bir zengin azınlık saltanat sürer, ve yoksul çogunluk aa sızlanır darur. Bu sözlere inanmıyan. açar herhangi hlr gazete koleksiyonunu ve orada kırk yıldan beri emeklilerin, memurların. işçilerin şikayetlennı okur. Şikâyet hiç bir şeyi halletmez. Türkiyede emekli. memur, «şçi ve köylünün gözii açılıp da memlekete sahip çıkmadan. ve bir avuç fırsatçı azınlıkla yabancı ortaklığınm iktisadi sultasmdan toplumu kurtarmadan hiç bir sey olacağı yoktur. Telefon meselesine daha önce bildiğiniz gibi eğilmiştik. Son giinlerde gene bir sürü belge. şartname. rapor. yazı, mektup. tekllf üstünde çalışmak grerektl. İsin iciııe yeniden girince anladım ki çeşitli oyunlarla kasten karısık bir mesele haline getirilen. nice tath Işleri şu uykulu ortamda millete kolayca yutturmak mümkündür. Kim okuyacak sayfalarla teknik raporları, kim geceler ve geceler kafa patlatacak uzmanlarııı guriişleri üstünde.. İktldann Bakanlan da bilmedikleri, incelemedikleri konularda ellerine verilen yazılı bilgileri okumakla yetiniyorlar. Yabancı kumnanyalara bağlı politikacılar Ankaranm dumanlı kulislerinde faaliyette.. Ydııetim kademelerindeki bazı milliyetçi memurlar. müdürler, ge>ıel müdürler türlü çeşitli. tatlı (eklifleri reddederek bu vatanın çık.ırhınııı korumaya çalısıyorlar. Bakıyorsunuz ki tepeden inme bir emlrle ya «ürülmüşler, ya kovulmuşlar. ya işten uzaklaştınlmışlar.. >Ieydan «rittikçe fırsatçıların emellerine açılıyor. Ve Iktidar zaten yerli ve yabancı kapitalizmin savunucusu olduğundan koskoca bir ihalenin yıllardan beri süren iç ve dış çatışmaları soıııında bakıyorsunuz ki Türkivenin telekomünikasyon sanayii verilmiş f>ir vabancı kumDanyanm tekeline, ve cmrine... lşte bugiin Türkiyenin çok önemli bir sanayi dalının geleceği, bir vabnııo kumpanya hesabına kaoahlmak üzere imza alilacaktır... Bu yabancı kumpanya ile PTT. 350 milyonluk bir anlasmayı Imzalıyacaklar.. Simdilik iki yüz bin küsur telefon hattı bir o kadar telefon ınakincsi. bir telekomünikasvon sanayii fabrikası.. Ve bu fabrikanın Tiirkiyedeki baş müşterileri kimlerdir biliyor musunuz: Posta Telgraf Telefon tdaresi.. Ve ordu. Sahilleri yabancı kumpanyalann cline geçmiş, topraklan yabancı askerî üslerle donanmıs bir memleket. Atatürk Türkiyesi oiamaz.. Petrolünden demirçeliğe ve bor cevherine kadar bütün stratejik maddeleri yabancı kumpanyalann elinde bulunan bir memleket Atatürk Türkiyesi olamaz.. Simdi bunlara telekomünikasyon sanayiini de katıyoruz. Millî savunma açısından gerekli bütün maddeler ve malzeme endüstrisi yabancı kumoanyaların nüfuz alanındadır. Bari kuşa çevrilmiş Kırıkkale fabrikasının kapısuıa kilit asalun, tersancleri kapıyalım.. Ordumuz zatcn tümüyle NATO'daki yabancı Tümgeneralin emrüıde. Ve de sonra milliyetciiik ve Atatürkçiilük öyle mi? Efendiler! >er>riizünde bir millete bundan büyük yalan söylenmedi. Atalürkün hayatuıda toz kondurmadığı millî bağunsızlık kavramıdır. O Türk ulusunun değerlerine inanıyordu. Şimdi bu noktada birisi kalkar da: Biz kendunize yetemeyiz, petrolümüzü çıkaramayız, telefonumuzu yapamayız, kendi kendimizi savunamayız, jabancılara muhtacız,, der ise.. Yalan söylüyorsun efendi! deriz biz ona. Kırk yıl önce geri sö'mürgc olan nice ülke, bugiin atom bombası yapmak yolundadır. Biz de eğer istersek her şeyi yaparız. Ama millî gclirin yuzde 57 sini bir küçiik azınlığa sağdırır ve kendimizi yabancı lumnanvalnra sömürtürsek hiç bir şey yapamayız. ÇUnkü milletin yarattığı millî geliri yabaııcılara ve bir zenghı azınlığa sağdıran iktidar, milletin hamle gücünü yok edlyor demektir. ::: :::: Baskı grupları AGI BİR KAYIP B a«a aaa a«a •*• Zonguldak eşrafından merhum Haci Mehrnet Çelikel ve esi Servet Çelikel'in biricik oğullan, Mebrure Çelikel'in sevgili eşi, Şenda ve Mehmet Çelikel'in sevgili babaJarı; Ereğli eşrafından Hacı Raif Çaştaban va Hacı Makbule Çaştaban'ın damatları, merhum Şaziment Pakel'in ve Behice Gürol, Hatice Direkçi'nin sevgili kardeşleri, Zihni Çaştaban ve Ayfel Anıl'ın enişteleri, Ahrnet Pakel. Mehmet Gürol ve Şevket Direkçi'nin kaymbiradeıleri, Fikri Anıl'ın bacanağı ESKİ ARMATÖRLERİMİZDEN, TÜCCAR flfl ::: aaa aaa • ••l ••• • •• • ••I • ••I • ••I • ••I • ••I •••I ::: • •• • •• • •• • ••I • >>ı • •• aaa • •• • •a • •• • •«. • •> • •• • ••l aaaı ::: • ••ı IMI • ••I • ••I • •• 13 Şubat 1967 pazartesi günü anî olarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 15 Şubat 1967 çarşamba günü öğle namazuıj mutaakıp ŞisU Camiinden ZincirUkuyu Aile Kabristanına dernedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. NOT: Çelenk gönderilmemesi rica olunur. AİLESİ HASAN ÇEllKEl Teorik bir anatiz • ••I • ••I •••t • ••* •••a Hâncılık: 8793/1630 Kimin silâhları? YAPI ve KREDİ BANKASI Kültür ve Sanat Hizmetleri Serisinden I :::: F a*aa • ••* • ••• Çeşitli ilişkiler Türkiye'nin durumu (1) Bu kuruluşların en tanınanı Londra'daki Institnte for Stratejic Studies'dir. «Karar alma» konusunda en ilgi çekici çahşmalar da Birleşik Amerika'da yayınlanan Jonrnal of Conflict Resolution dergisinde bulunabilir. (2) Mektubun tamamı Dışişleri Bakanhğı Belleteni (Ankara), no. 16 (Ocak 1966), sh. 100103'de yayınlanmıştır. (3) Aynı kaynak. Çeviri benim değil, Dışişleri Bakanlığınındır. 26ncı Sergi: Anadolu Mozaiklerinden Örnekler YAPI ve KREDİ BANKASI Sanat GalerisiGalatasaray 8 Şubat 4 Mart 1967 Pazardan başka hergün saat 9.19 arasi Tablolar: Nalân A. Kuşlu Şeref K. Kutsal ^ Moran: 323/1603 C •••••«•••aa ••••••••••a ınıııımifiıflııııııııııııııııııııııııııı •• !••••••• ••••••••••••••••«•••••••••• «••••• •••••••!•• M YARIN : Ulusal savunmanm amaçlan ıııiKitıııiHiııiMMiııııımaııııııı ••>• { • •• • • • • • • • • • « « • • • • « • • • • • • « • • • • • • • • • ••• • • • •• • • • • Aylak Musa Silivri Belediye Başkanlığından 1 Belediyemiz elektrik işletmesi ihtiyacı için 160 ton motoriı; ve 6 ton makina yağı şartnamesi gereğince satın alınacakiır. 2 AJınacak malın tahmini bedeli 154.200. lira olup geçici teminatı 11.565. liradır. 3 İhalesi 24 şubat 1967 tarihine raslayan cuma günü saat 15 de Belediye Encümeni huzurunda yapilacakür. 4 Açık eksiltme suretiyle yapılacak olan bu ihaleye ait dosya İşletme Muhasipliğinde görülebilir. 5 İhaleye girmek isteyenlerin aynı gün belirtilen saate kadar teminatlanru yatırarak istenilen belgelerle birlikte Encümene müracaatlan ilân olunur. (Basın 11363/1618) BUYUK FIRSAT Cumhuriyet 1632 Salacakta meşhur ÇÜRÜKSULU AHMET PAŞA YAL1SI Üsküdar Icrasmda satılıyor. Son ve k?tî saüş 16 şubat perşembe saat 1415 arası. DENIZGILIK BANKASI T.A.O. DAN: Bankamız Camialtı Tersanesine ait KUDRET ROMORKORÜ kapatılmış zarf içinde teklit alma usulü ile saüşa çıkanlmıştır. Bu satış için son teklif verme tarihi 28/2/1967 dir. Şartname bedeli mukabilinde Malzeme Müdürlüğü veznesinden temin edilebilir. (Basm 11428/1633)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle