07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 1 Arahk 1967 CUMHURÎYET urt dışında yaşamak zorunda kalmıj çeşitli göçmenler gördüm: Bunlann içinde «ollan da vardı, sağlan da; zen' ginler de vardı, fakirler d'e; ken dine güvenenler de vardı, güvenlerini kaybetmiş olanlar daBunlann İçinde Ruslar da, Almanlar da îspanyollar da, Frangızlar a*a vardı. Bunlardan kiınisi, derin derin içini çekerek geçmişi düşünüyordu, kimisi de gelecek için yaşıyordu. Ama, çeşitli devirlerde yaşamış, çeşitli eğilimler taşıyan, bu, çeşitli milletlerin insanları arasmcîa ortaklaşa bir seyler vardı: bunların hepsi de, ellerinde olmıyarak bulundukları yabaneı ülkelerden kendilerini uzaklaştıran bir gücün etkisi altında idiler. Hepsi de derin bir yurt özlemi çekiyord"u. Hepsi de. bir arada, sıkı bir topluluk halinde yaşamak ihtiyacında idi. Bunun tabii bir sonucu olarak, hepsi de devamlı bir hır gür içinde ömürlerini tüketiyordu. Y Hepsi de yabaneı ülkeleri yarfırgıyorlardı ki Bolseviklerden Şapova!ov, 1905 ihtilâlind'en sonra Avrupaya göç etmek zorunda kalmıştı. Bir konuşmamızda, arkadaşlarının, Belçika geleneklerinden nasıl yakmdıklarını şoyle anlatmıştı: «Pek övülen özgürlüğü ile birlikte şu Belçika yere batsın! Meğer, gece saat on dan sonra, kendi odanda bile kunduralannla gezemez, şarkı soyleyemez, bağıramazsın!» Bun fîan çok önce Gertsen, Londradaki politik göçmenleri anlatırken şunları yazmıştı: «Fransızlar, pazar günleri meyhanelerin kapah oluşu «geleneği» ile bir türlü bağdaşamıyorlardı». Kart bitkileri bir yerden çıkarıp bir başka yere dikmek çok zordur. Bu bitkiler ya hastalanır, ya da kururlar. Şimdi bizde bu iş kış, bitkiler kış uykusunda iken yapılıyor. Bahard'a, bun lar, yeni dikildikleri yerde, hiç bir şey olmamış gibi canlanıveriyorlar. Bitkilerin hafızaları olmadığı için dogrusu bu çok iyi bir usul. Paris'te Miguel Unamuno'yu E hatırlıyorum. • Pnmo de Rıvera zamanında o da politik göçmendi.. «Rotoncfe» kahvesinde otururken kâğjttan ejderhalar, bogalar yapardı. Sonra masasına Ispanyollar gelip otururdu. Unamuno onları, Fransada mahzun yüzlü Şövalyenin bulunmadığını ve olmıyacağını söyledi. (Kendisi de Don Kişot'a benzerdi.) LondYa'da, sisten ve iki yüzlülukten bunalan Ernest Toller'i hatırlarım; bugöçmen yaşayışına dayanamadı ve kendıni oldürdü. Jean Richar Blok, savaş yıllarını Moskova'da geçirmıstı. Iradesi çok guçlu bir adamdı; uzüntüsünü hiç belli etmemeğe çalışırdı. Ama, Fransa'dan söz ettiği zaman mahzun gozleri daha da üzüntülü bir hal alırdı. €Nasyonal» otelinin odasmda, duvarda asıh duran mavi bir kutu göze çarpardı. Bu, çoktan içilmiş bir Fransız sigarasının boş kutusu irfi. ...yurt özlemi ğünü söylüyordu. Odasının duvarlarını Rus tabloları süsluyordu. 1932 yılında, Fransadaki Beyaz Ruslar için şunları yaznv'" Fransa'daki beyaz Ruslar jrorlardı. Rttaeayı m a t m a t l t r , ama, Fransııeayı da öfirenememişlerdi. Küçük Ruı tiyatrosunda «Vanüşin'in Çocuklan» m «eyrettikleri saman aglamaktan kendilerini alamıyorlardı. Vertinski'nin şarkılannı mınldanıyorlardı. «Hemşeri» gecelerini hiç kaçırmıyorlardı. Eski takvimden bile va*geçmemişlerö"i, yeni yılı 13 Ocakta kutluyorlardı. Bunlardan birinin evinde, su yu havagazı ocağında ısıtılan bir semaver görmüştüm». Ellerinde olmıyarak yabaneı ülkelerde bulunan bütün insanlara özgü, ortaklaşa bazı duygularcfan söz ettiysem, bu sadece, 1909 yılı ocak ayuıda, mobilyah bir oda kiralayarak, kltaplarımı yaydığım ve artık burada uzun bir süre kalacağımı anladığım sıradaki, ruh halimı anla EREHBURG'un ÇEVİREN: HASAN ALI EDIZ kendime kızıyordum. Ben artık çocuk da değildim, benı topraksız olarak bir baska bahçeye dikmislerd"i, işte ben de hastalanmıstım. Bir turist, görmediği bir tabıat karsısında, yabancıların geleneklerı karsısında bir hay ranlık duyabilirdi O burava görmek için gelmişti. Ama. politik bir göçmen, hayranlık duyarak başmı çevirirdi. Paris'te kışın bile otlar yeşildi. Genel olarak buraö*a kıs yoktu. tçim burkularak Moskova'daki sokağının kar yıSmlarını, Nadya'yı, dudaklarındaki üzüntülü kıvrımı acı ile hatırladım. Fransızlar bana çok nazik, ama samimî olmıyan, hesaph insanlar olarak gorundü. Burada hiç kimse, ilk rastladıgı kisiye oturup da içini rfökmez; kımse, bir başkasının penceresinden içeri bakmaz. Herkes içer, ama kimse, üzüntüsünden, bir hafta durmadan içki içmez, gömleğini içkiye vermez. Herhalde, kimse kendini asmaz. ründü. Ama ben yine de her dersı defterıme not ettım. Kısa bır süre sonra da, bu derslerı, kitap okuyarak çok daha ıyi bgrenebileceğimı anlad'ım. Yenıden, yutarcasına okuma yılları basladı. Kıtaplan Turgenyev kitaplığından alıyordum. Bu kitaplığın sonu çok acıklı oldu. 1875 yılında Paris'te Turgenyev'in, G. Uspenskı'nin, Polina Viyardo'nun, şair Kuroçkin'in katıldığı bir «Edebiyat Müzik Sabahı» düzenlenmişti. Biletleri Turgenyev rtağıtmıştı. Biletleri satarken de: «Elde edilecek para ile. varlıksız öğrencılerin kıtap ihtiyacını karsılamak üzere bir kitaplık kurulacagını» soy lemekten geri kalmamıstı. Buyük romancı, kimisının sahifelerınde kendi notlan da bulunan olelın caddesındeki Parti kitaplığına da arasıra uğruyordum Orada kımı tanıdıklara ra^tlamak kaabıldi. Bu yarı karanlık ahırda, örümcekler, gaHıtler'ın yakın arkadaşlarınzeteler ve ezılmıs sapkalar aradan, Bltık Almanlarından ve sında, bir çok in<=anlar, Mıren'in: Rus edebıyatını beğenenlerden «Arkadaşlar, burası kitaplık!» Rozenberg, Turgenyev kıtaplığısözlerıne alArmadan, habıre tarra Almanyaya tasıdı. 1945 yılıntı?ıp durur'.ardı. Kımı zaman da, savaşın bitiminden az önce, Petersburg'dan, ya da Moskova'tanımadığım bir Sovyet subayı, benim 1913 yılında Şair M. G. dan yeni gelenler olurdu. Artık onları soru yağmuruna tutarlarTsethn'e gondermis olduğum bır dı. mektubu getırdı Subay, Alman tren ıstasyonlarından bırınde bır çok sandıklar gbrmüş; yerlerde Yarın de Rusça kıtaplar, el yazıları, mektuplar vuvarlandığını farket Uzak geçmiş büyüleyici mış Bunlarm ıçmde Gorkı'nın bir etki yapıyordu bır kaç mektubunu, bu arada da, ımzamdan tanıdığı benım mekkitaplarını bu kıtaphğa bağı^Iamıştı. İki ınkılâpçı goçmen kusağı bu «Turgenyev» kıtaphğından yararlanmıs, ayrıca kendi kitaplarıyle de, kitaplığı zenginlestirmisti. tubumu bulmı.;ş. îşte TurgenyeT kıtaplıgının sonu. M P. Neruda bir Astek ilâhı gibi otururdu ablo Neruda, Brağ otelinin odasmda, bir Astek ilâhı gibi kocaman ve hareketsiz otururdu. Ama, Pasifik Okyanusu kıyılarındaki midyeler, istridyelerden söz açmaya görün, ossaat yüzü canlanırdı. Şili tfiktatörlerinden birinin dalaverelerini öfke ile ama tatlılıkla anlatırdı. Ne de olsa bu diktatör Şili'li idi. 1946 yılında Pariste bulund\ığum sıralarda Remizov'u şöyle bir yoklayayım demiştim. Ağır hasta idi. Yapayalnız, sefalet içinde yaşıyordu. Yurt dışında niçin bulunuyordu? Bunu kendisinin de açıklayabileceği şüpheli idi. Rüyalarında Rusyayı ve eski okul arkadaşlarını gördu P BULMACA 123456189 şey (karma söz). 2 Başkan, çok eski bir kadın sinema yıldıTanrıya ıbidet ve kulluk etme i zımn adıdır (öteki adı May ıdı). şı (eskj terım). 3 Tersı Bırln 7 Çevrilince «siyah. renktekl cı Dünya Savaşında üzennde kan köpek» mânasına iki söz De'.lrır. bır çeşit kıs lı savaşlar cereyan etmış olan bakardeşin yarısı. taklık bir bölgenin adıdır, Olr 23456739 8 Pek fazla şeyin genışlik tarafı 4 Pofcer o yununda dört blrliyı elmde top 2lol.jİİAİptAİATbTT| miktar veya salamış olan kışlnln açıp ortava 5J21 f İRKİATfMÂÎci yıda tesvıyecllekojduğu kâğıda Döyle denilir (lkı rln kullandıklv söz ve arada bır takı) 5 Bır en ftietlerden 9 dat, çevrılınce «su üzerınde nak Bir renk. buliyat yapan bir taşıt ele geçır!» nu işlıyen mahkarşılığı iki sözlü bir emir belikum olur, bir rir. 6 Bir çeşit halat, tersi takırun tersi. Paris'te Turgenyev kitaplığı TURGENYEV «Çevrelerinde onlan hiç ilgilendirmeyen bir yaşantı var. Onlar Pariste, lüks bir otelin tavanarası hucresınd'e yaşar gibi yası P tabilmem içindir. arıs'e hayranlık duyuyordum. sonra da, hayranlık du yacak ne var? diye kendi aha hapishanede bulunduğum sıralarda hiç bir şey bıl metfiğimi anlamıstım. Sosval Bilimler yüksek okuluna dınleyici olarak yazıldım. Dersler bana, hafif ve özden yoksun gö D MODESTY B'AISE İSTANBÜL V \ MASA A COtEATU ÇW 06 25 Acılıs, Droeram Ofl.30 K u r a n ı Kerira. acıklaması ve vorumu 06.50 Saz eserlerl 07 00 Kove haberler 07.05 Gunavdın 07.30 Haberler ve ava d u r u m u 07.45 Istanbulda bueun 07.50 HaJif muzik 08.15 Beraber ve solo sarkllar 08.45 Hart) soloları 09 00 S.Uveundan türküler 0915 Kftnan soloları 09.30 Ovun havaları 09.40 Bv icın 10 00 Ara haberler 10 05 Rumba ve Ca Ca'lar 10.20 A.Büvukatamandan sarkılar 10.40 Arkası varın 11.00 Sabah konserl 11 45 M Birtandan sarkılar 12.00 Ara haberler 12.10 Dıvan baâlama. Cura 12.25 Kücuk orkestra 12.40 M Demirkırandan sarkılar 13.00 Haberler ve R G de bueun 13 15 A.Üstünden sarkılar 13 30 Reklâm o r o e r a m l a n 14.00 Pasifik vedılisi 14.15 F Canerden sarkılar 14.30 Ü Tokcandan türküler 14 45 K Gule=oelu orkestrası 15.00 Ara haberler 15.05 Afıfe Ediboâludan sarkılar 15 20 Caz muziâi 16.00 Okul r a d v o s u 17.00 Ara haberler 17.05 Kadınlar faslı 17 30 Kov odası 17.50 Reklâm Droeramlan 19.00 Haberler ve hav» d u r u m u 19.35 Hafif müzik 19 45 M.Akeunden türküler 20 00 Acık ohırum 20 40 M.Mukadderden sarkılar 21 00 24 saatin olavları 21 10 R.Bireitten sarkılar 21 30 Aksam konseri 22.00 Reklâm Droeramlan 22 45 Haberler ve hava d u r u m u 23 00 Hafif müzik 23 10 Hafif Batı müziH 24.00 K a n a i ı * ISTAVBVL IL RADYOSÜ 16 55 Acılıs ve Droeram 17 00 Cesitli müzik 17 30 Kucuk konser 18.00 Cesitli müzik 18 30 Senfonik müzik 19 00 Hafif müzik 19 30 Aksam konseri 20.15 Gençlerle beraber 21.00 Öda muziel 2130 Liedler v e ozanlar 21 45 Hafif müzik 22 00 Gece konseri 23.00 Caz muziei 23.30 Hafif Batı müzi&i 01 00 Proeram ve kaDanıs . , ;. f,. f. '** ' SOLDAN SAfiA: 1 Adrıyatık kıyısında ve Sovyet Rusya ile dargın komünıst bir küçük ülkenın halkının konuştuğu dıl. 2 «Yen yurdu behrsiz bır insan halıne gel!» mânasına iki sözlü bır emir 3 Herhangi bır işın tam yapılma zamanı (eski terlm), bır kuşun bağırtısı. 4 Koruk agaçları (çoğul). 5 Tersı «son derece mahcup olan» karşılıgı bir sözdür. fi «Benkı» nın tam aksı bır lâkırdı. damızlık erkelt kOyun. 7 •»'J^Ş^^3' kinin yansı, irmikten yapılan«ir çeşit tatlı. 9 «Onu kumarda bul maya çalış!» anlamına iki söz'.ü bir emir YUKARIDAN AŞAGlYA: kıtasında bir kanal. 8 ^ f f r > Ç 38ı 'OHH.'NEGUZEL. " N 1 Kaç yıldır tstanbul Bogazında «kurulsun veya Kurulmasın» dıye çekışme konusu olan DÜNKÜ BULMACANTN HALLEDTLM1S ŞEKU NASIL HALLEDİLECEK YukarıHakl rakatnh balmacnda M . dece i (ane anahtaı (ipuru) ve 8 taue sonııı; vardır Boş kalan !2 karenin içine I den 9 a kadar uyjpın hircr rakam koyarak ve tnp< laııtd. çarpma. çıkarima, bölme işarellerino dikkat ederek soldan sağa vt yuknrıdsn aşağıya btıtmacada gostcrilen sonuçlan bulunuz. Biıa7 vaktinizi alır ama, boş vaktinizl bofça geçlrml? oluraunuK. j ^ 4 /! F. W. KENYON Çevtren: Vahdet GÜITEKİM İ^ÜEE Elıza: «Size bunları söyleyecek cesareti bulabüe ceğım hiç aklıma gelmezdi» diyordu. Kızın temız. tâze kokusu hiç bir şey sürünme mişken, kendisinin kokusu pek hoştu. Byron onu hemen dizlerinin üzerine oturttu, yanağını hafıfçe yanağına sürttü. Eliza biraz sonra başmı arkaya doğ ru attı, onun gözlerinin içine baktı. « Gözleriniz kara sanıyordum, değilmiş. Kır pikleriniz kara da. hem de uzun, onun için gözleriniz öyle görünüyor. Iri iri, kurşuni... şimdiye kadar gördüğüm en güzel gözler... bakışlan ruh dolu gözler.Byron içinden: .Bakışlarım ruh doluymuş, ben ise şimdi ona bir monık gibi bakıyorum» diyordu. Bakışlarma ruh vermektense sözlerine canlıhk vermeyi daha kolay buldu. . Bır daha buluşmayalım daha iyi» dedi. «Yok sa, bizim bu maceramız da birçok maceralar gibi sona erebilir.» Ehza baygın baygın bir göğüs geçirdi, ona sıcacık sıcacık sokularak dudaklarından dolu dolu optu. Byron ise bir türlü onu öpemiyordu. Bir şey olmuştu ona. Kabahat de Annabella'mndı: tçinde yarattığı ihtiras onun başka bir kadına karşı istek duymasma engel oluyordu. Artık hiç bir sevgilisi olmayacakü! Buna sevinmeli miydi. yerinmeli mi? Eliza Francis'i sıkıca bir tutup ayağa kaldırdı, sonra cebinden evlenme müsaadesini çıkarıp ona gösterdi. « Dürüstlüğe pasaport» diye fısıldadı. • Eliza hıçkırığını zor tuttu. « Şerefli bir erkek, dünyanm en şerefli erkeği. Bağışlayın beni sizin akhnızı .. Başını gururla arkaya atarak, lâfmı değiştirdi: «Zayıf bir ânımda benim aklımı başımda nalmanıza müsaade ettiğim için.» Byron ayağa kalktı. Bir ara hiç konuşmadan birbirlerine baktılar « Saçımdan bir lüle ister misin. Eliza?» « Ah, n'olur! Ömrümün sonuna kadar en değerli hazinem olarak saklarım.» Byron seke seke gitti uçağını buldu. Fletcher mut fakta gazete okuyordu. « Makas. Fletcher.» Uşak, emre boyun eğmeye hazır bir bakışla, gitti makas getirdi. « Eğ başını, Fletcher.» Biraz sonra Byron. uçağının saçından kestiği bir lüle saçı gazetenin baş yaprağuıa sarmış, Eliza'nın yanma geliyordu. « Alnından kardeşçe bir öpücük?» diye sordu. Eliza: «İşte ona dayanamam!» diye boğuk boğuk haykırarak, hıçkırığım zor tutup, odadan dışan fırladı. İki gün sonra, Byron'la Hobhouse Londra'dan yo la çıktılar. Ertesi gün Noel'di. Byron ablasının yanına gidiyordu, Hobhouse da Chesterfield'de arkadaşlarının yanmda kalacaktı; sonra Cambridge'de bulu şup kuzeye doğru yeniden yola koyulacakiardı. Byron, elleri ablası için, yeğenleri için aldığı hediyelerle dolu, evden içeri girip de eniştesini orada görünce nevri döndü. Albay Leigh: «Evleniyormuşsun... sen ha?» diye bir kahkaha attı. «Olacak şey değil bu! Daha doğrusu, inşallah ounaz. Neyine istersen bahse girerim, evlenemezsin sen.» Agusta kıskıs gülerek: «Evlenirse kendisi de pa ra kaybedecek» dedi. Byron, kaflarını catarak; «Ben mı?» dıye sordu. 75 SAYCV MtSSJONES, *.,*, POP PROO0AXI /L£ İLİŞkfİŞİ OL^N B/« KIŞ/YLE ILCİLI AGlB y/ Ü RlHB. •BİBİKİ ÛÇ .. ABTIki BAĞU S&Y A N K A R A 06.S5 06.30 06.30 07.00 07.05 07J0 07.45 08.00 08.10 08.40 09 00 09.20 09.35 09 55 10.00 11.00 11.05 11.25 11.55 12.00 12.15 12.30 13 00 13 30 14.00 14.15 14,35 14,55 15 00 16 on 16,15 16 35 16.55 17 00 17.30 17.50 19.00 19 35 19.50 19.55 20 05 20 25 20 30 21.00 21.10 22.05 22 45 23.00 S3.45 Açılış. program Kur'anı Kerim, acıklaması ve yorumu Saz eserleri Koye haberler Gunaydın Haberler ve hava durumu Hafif müzik Ankarada bugün Her telden Türküler geçidl Çocuk ve gelişiml Sabah konseri Arkası yarın Ara haberler Okul radyosu Çocuk ve gelişürd • Hafıi müzik Y.Kipten sarkılar Konser taati Ara haberler AEÇiçekten türküler Kıbrıs saati Beraber ve solo şarkılar Haberler, R.G.de bugün Reklâm programlftrı Oyun havaları Ali Rıza KÖDrülüleroSludan sarkılar Hafif Batı müziM Ara haberler Okul radvosu M.Tüfekciden türküler N Ersözden sarkılar Plâklar arasında Ara haberler Yurttan sesler KBv odası Reklâm Droeramları Haberler ve hava durumu N.Sesiırüzelden türküler Uvkudan Bnce Tabiat ve lnsan N Demlrdovenden sarkılar Trafik Dlnlevicl lstekleri 24 saatin olavlan Acık otumm TBMM «aatl Hsberler ve hıv» duruımı Htftanın bestecisl Hafif müzlk M3C7 Karadeniz Bölge Komutanlığı Garnizon Saiır.alma Komisyon Başkanlığuidatr. KDZEREGÜ CİNSİ 1 Kalorifer malzemesi MİKTARI 66 Kalem. İskenderun Dz. Sat. A!. Kom. Bşk. lığından. Deniz birlikleri için (57) ten 2. nri ne\i zeytin tanesi kapalı zarfla satınalınacaktır. Muhammen bedeli (262200.) lira. Geçici teminatı (14238.) liradır. İhalesl 12 Arahk 1967 salı günü saat 11,30 da Komisyon binasmda yapılacaktır. Evsaf ve şartnamesi Komisyonda. K.K.K. Ankara ve İstanbul Levazım Âmirliklerinde görülür. Teklif mektuplarının engeç ihale günü saat 10,30 a kadar Komisyon Bjk. lığına verilmeti lâzımdır. (Sayı 2060 (Basın: 26386/14339) 1 Karadeniz Bölge K. lığı Ast. Subay Gazimsu ihtiyacı clan yukarıda cins ve mıktarı yazılı kalorifer malzemesi; keşif özeti, teknik; kapalı zarf; kslorifer tesisatl keşif ve şartnamesi dahilinde, 2490 sayıh kanunun 31 Inci mpddesi uyarınca kapalı zarf usulü ile, 15 Aralık 1967 cuma günü saat 15.00 de Kdz. EreğHsindeki Satınalma KomUyonunda ihaleye çıkarılacaktır. 2 Keşif bedeli (47.563.55) lira olup, geçici teminatı (3.567,30) liradır. 3 (66) kalem kalorifer malzemesi, sözleşme akdinl takip eden is gününden itibaren (15) onbeş gün içersinde teslim edilecektir. 4 İsteklilerin usulüne göre düzenleyecekleri teklif mektuplarını belirli ihale gün ve saatmden bir saat evveline kadar Komisyonumuzda bulundurmaları postadaki gecikmelerin dikkate alınmayacağı, keşif özeti, evsaf şartnamelerinin nıesaî saatleri içersinde Komisvonumuzda; malzeme listesinin ise Ankara, İstanbul Levazım Âmirliklerüıde görülebileceği ilân olunur. (Sayı 2090 Basın: 26984/14334) Izmir Levazım Âmirîlği I.No.Satınalma Komisyon Başkanlığından: 1 tzmir Deniz ficmâl Destek Komutanligı ihtiyseı için 24.000 Kg. zeytin tanesi kapalı zarf usulü ile satın almacaktır. 2 Muhammen bedel tutan 108.000 TL. lira olup geçici teminatj 6750 liradır. 3 Eksilrmesi 16 Aralık 1967 cumartesi günü snat 11 de İzmir Lv. Âmirllği 1. No. lu Satın'lm» Komisyon Bşk. lığında yapılacaktır. 4 Evsaf ve şartnamesi mfsfî saatleri içersinde Ankara, İstanbul, Lv. Âmirlikleri ile Konıisyonda görülür. Teklif mektuplarınm ihale saatinJen bir saat evveline kadar Komisyon Başkanhğına rerilmesı şarttir. Vâki gecikmeler kabul edilmez. (Sayı: 2063 Basıa; 26987/14336) € Hobhouse hatırlatmadı mı sana bunu? Cambridge'deyken bahse girişmişsiniz. «Bire karşı ellisine bahçe girerim ki ben evlenmiyeceğım. demişsin. O da sana bir altın vermiş.» Byron hemen: «öyleyse evlenmem!» diye haykırdı. «Hemen şimdi Annabella'ya mektup yazayım, nişanı bozayım.» Augusta bunları şakaya dinliyordu. Pasta pısmiş. Lady Milbanke'in etekleri zil çalıyormuş, Sir Ralph da hârikulâde bir kaside hazır lamış. Geçen mektubunda yazıyordun sen bana bütün bunları.» Albay Leigh alayh. alaylı «Kaside de ne demek?» diye sordu Augusta: «Özel bir ilâç» dedi, «düğün törenindo uyku getırmek için bire birdır.» Byron pek penşan bir Noel geçirdi. Çocuklarla oynuyordu ama, isteksiz isteksız Medora bebecik de onu pek çekmiyordu; boyuna ağladığı ıçın değii. babası ona evde Elizabeth denilmesinde ayak dıremışti de onun için. Ne densizlikti su adamınkı de! Byron ilk zamanlar kendısını Seaham'da nasıl ya bancı gibi görüyorsa şimdi burada da öyleydı. Cambridge'de Hobhouse'la buluşup da ona elli altınıık bir senet imzalarken: Artık Annabeila'dan başka kimsem yok» diyordu «Hadi bakalım! Kuzeye doğru âkibetimize koşalmı!» XXII Yılbaşı günüydü Annabella ile Byron. sabah kah valtısından sonra, köskün dolaj'larında yürüyüşe çık mışlardı. Byron'un topallığı elverdieı kadar hızh yü rüyorlardı, ikisi de soğuğa karşı sarınıp örtünmüşler di, çünkü kışın en zorlu donlarından biri. ağaçlann çıplak dallarını beyaza kesmiş, toprağı kaskatı yapmıştı. Byron'un gelmekte gecikmesinden doiayı Annabella'nın duyduğu öfke geçmiştı; ablasının yanında birkaç gün geçirdi diye ona kızmıvordu artık Onu sevindırmek ıçın şunu da sdyledi: Annesını. babasını en sonunda kandırmıs, düğün eğlentisı falan olmaya cakmış. Nıkâhta da annesiyle babasından. Byron'un sağdıcı Hobhouse'dan Seaham Başpapazıyla papaz, Noel'den bır iki de hısım akraba başka kımse bulunmayacakmış Annabella: Bir de biz, mutlu çlft bulaeağız elbette» diye ıçını çekti. Byron elındekı bastonunu hırsla kavradı. Mutlu ha? Annabella heyecanla anlatıyordu: Balaylarını babasınm Yorkshire'dakı malikânelerinden birı olan Halnaby Köşkünde geçırecekıermiş Sonra, Londra ya yerleşeceklermiş, çünku Byron böyle istıyormuş, Anna1. 3İla da onun istediğini yapmaktan başka bir şey düşünmezmış. « Nikâh yüzüğünü unutmadın ya?» Byron cebine el attı. « İşte. Eski bır yüzük, görüyorsun, Annemindi. Ölümünden önce kaybolmuştu Sonra bahçıvan buldu annemin penceresınm dibinde.» Annabella sol elınden eldivemnı sıyırdı. « Bir deneyeyım.» Byron ürker gibi oldu. « Nikâhtan önce? Uğursuzluk getirir.» « Bakalım parmağıma uyacak mı.» « Nikâhta bakarız. daha önce olmaz Evienmernl le uğursuzluk mu gptirmek ıstiyorsun9. Annabelli kızmışü. (Ucvaoıı var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle