20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
INTİHAR 01AYIARI Doç. Dr. Cavit Orhan TÜTENGIL ÎKTİSAT FAKÜLTESÎ ÖĞRETÎM ÜYESİ Ekim 1967 tırüüi pazeteler, tstabulda e » reyan eden Uç Intihar olayıru yazıyor lardı. Verilen bilgiye göre yaslan 24 Ue 38 arasında değişen ttç erkek, biri kendini denize atarak, ikincisi başına kursun sıkarak, Oçüncüsü de bir bahkçı sergisinden kaptıgi bıçağı karnına saplıyarak canlarına kiymıslardı. Her birini intihara sürükliyen sebep ne olursa olsun sözü edilen Gç insan ölümün gelmesini beklemeden kendilerini ölümün kucağina atmıslardı. Ya hayat vükünü taşıyamıyacak kadar güçsüz, ya da devramn gidişine kafa tutacak kadar kuvvetli idiler. Kendini denize atan genç bir motörden fırlatılan cankurtaran «imidine Utifat etmiyecek kadar kararlıydı. ÜçUncüsü ise intihar projesinl meyhanede tasarlamış görünüyordu. «İntihann Psikodinamikjeri» (İstanbul 1963, XXIII^168 s.) adlı kitabın vazan olan Dr. Ne. zahat Arkun'a göre «intihar» kelimesi dilimUe Tanzimatcı girmiştir. Olayı bellrtmek içln öne siirülmüş olan tanımlamalar arasında şunlar hatırlatılabilir. Littre intihan «kendini öldüren insanın fiilî olarak tanımlar Durkheim'a eöre fse «Ö'üme götüreceğinl bilerek, olay kurbanı tarafından Ririşilen menfi bir fiilin doğrudan doğruya, ya da dolaylı olarak meydana getirdiği her ölüme tntihar denir». Durkhelm'm tanımını geniş bulan Halbwachs ve Delmas sırasiyle su t,v nimlan Ueri sürmüslerdir: «Kendisini öldürmek; niyeüyle olay kurbanı tarafından yapılan bir aksiyonun sonucu olan her ölüm lntihardır». «tntihar, aklı başında bir insanın, vaşamakla b'lmek: arasında bir seçme yapabileceği halde, her türîü ahlftk baskısı dışında ölümü aeçip kendini öldürmesidir». (1). de de grupun genişliğinin sayılan yükselttiğine şüphe yoktn . Bu sebeple, şehirde ikamet edenler arasındaki intihar oranının köyde oturanlardan daha yüksek olacağı muhakkaktır. öğrenim derecesi Ue intihar olayı arasında tersine bir Uişki dikkati çekmektedir. tntihara sevkeden sebepler arasında hastalık hali başta gelmektedir. Ne var ki, ayrıntılan ile açıklanmıyan bu istatistik verUere dayanılarak kesin sonuçlara varmak mfimkün defildir. tnsanın kendi eliyle hayatına son vermeye hakki var mıdır? ölümlerden ölüm beğenme halinde bir seçim söz konusu olabilirse de, genelIikle böyle bir hakkın mevcut bulunmadıği kabul edilmektedir. Bütün dinler de intihara karşı çıkmaktadırlar. Konunun hukukî ve felsefi yanlarının yanısıra su soru da cevap beklemektedir: İntihar mevcu» düzene bir isyan mı, vokss devamlı bir mücadele olan hayat sahnesinden bir kaçıs mıdır? Fransız vazan Albert Camus'nün cevabı bilinmektedir: «Ben felsefî intihan değil, kısaca intihan ele alıyorum. tntiharı, içindeki heyecanlardan sıyırıp intihann mantığim anlamak, ıntihann bir dürüstlük olup olmadığını bilmek Istiyorum. Bazılanna göre, ölüme atlayış bizi ölümsüze ve ondan gelen rahata yeniden karuşturur. Bazılanna eöre de, bu atlayıs aşın bir tehlike sayılmaz. Tehlike. bana kalırsa. atlayıstan önccki o nazik andadır. Bu başdöndürücü keskin çtzgi uzerinde tutunabilmek, işte asıl dürüstlük bııriur, gerisi kaçrnaktır.» Camus'nün deyişiyle «ölüme atlayıştan önceki o nazik an» nasıl örülmektedir? Bunda psikolojik vapının, beden sağlığının, sosyal çevre. nln. eğitim e öğrenimin, iktisad! durumun ve dflnya görüffinün payı ne ölçüdedir? Sosyolojlar, insanı hayata bağlayan bağların çevşemesi ile intihar isteği arasında iliski kurmuslardır. Ortaklaşa iilkelerin. bağlanılan değerlerin intiharları frenlediğini ortaya koymuşlardır. Buna karsılık (jsikoloçların olaya bakısı bireysel açıdan. dir. Bunlar intihar olayını bir iç çatışmaya baglamaktadırlar. Ruh doktorlan dahs da ileri giderek intihurları patoloflk olaylar arasında savmaktadırlar. Elbette intihar olayı çok sebeplidir ve iç dünyadan dış dfinyaya uzanan genis bir alanla «nazik an» arasında Uisküer vardır. Fakat insana n.utluluk duygusu içinde dengell bir vasama. düzen içinde gerekli bir yer ve yeterince Taı>ama sevinci vermek suretiyle Intiharlar önlenebilir. Utangaçlığın nedenleri 1 * nsanm rahat, huzur içinde yaşamasını önliyen, olumsuz bir varlık bilinci ile kendisini değerlendirmek zorunluğunda kalmasına, bunun da sonucu olarak. çevresine gerektiği gibi uyamamasına, her türlü başarılardan uzak kalmas'.n» yol açan utangaçlığın meydana gelmesinae, Eelişmesinde, patolojik bir mahiyet almasında ve dramatik, trajik bir hayat şeklinin ortaya çıkmasında çeşitli nedenler rol oynamaktadırlar. ı Universiteli gençler yüröyorlar... 1 Halis ÖZGÜ suz, yetersiz varlık profilı ile değerlenir. Bilinçaltının derinliklerınde yer alan olumsuz varlık hayalinin etküerini duyar. Kendi kencrine bir iş yapmak istediği, bir toplantıda konuşmak arzusunu duyduğu. bir işe başladığı zaman iç dünyasından yükselen ve yaptığı, yapmak istedigi işde başarısızhkla karşılaşacağını, çevresinae daha da önemsizİpşeceğini, değerden düşeceğinı bildiren bir ses duyar. Bu sese uyar. Daha doğrusu, başarısızlığı korkusunun etkisiyle başarı ümidini kaybeder. Daha yerinde ve açık bir aeyişle, yetersizligi bilinci ile değerlenen çocukluk çağındaki hayatını devam ettirir. rine, kendilerini yeni baştan yarat ma eğilimlerinden, güçlerinden yararlanma olanağının (imkânının) verilmemesidir. Kimi anneler, babalar da çocukla rının üstüne fazla düşerler. Onların yorulmalannı, çağlarıyle ilgili hayat tecrübelerini yapmalannı önlerler. Çocuklarınm kolaylıkla yapabilecekleri işleri kendileri yapma ğa kalkarlar. Yaşları ilerlemesine rağmen, onlara karşı bir bebek gibi hareket etmekte devam ederler. Bü tün bunların etkisiyle bu çocuklar daha sonraki hayatlannda, okullarmda kendi kendilerine bir iş yapa mıyacak bir hale gelirler. Kendilerini arkadaşları kadar becerikli bul mazlar. Başanh arkadaşlan yanında kendilerini önemsiz bulurlar. Gittikçe daha çekingen, utangaç bir varlık haline gelirler. Aşınlığa kaçan bir disiplin anlayışını taşıyan ve uygulayan okullar da, özellikle gençük çağuıdakiler üzerinde zararlı etkiler meydana ge tirirler. Bilindiği gibi insanın varlı ğiyle ilgili her şeye karşı en fazla hassasiyet gösterdiği, çevresi, başkaları tarafından en çok beğenilmek istediği çağ gençlik çağıdır. İnsan bu çağda başkalannın yanında önemsiz tanınmaktan, küçük görünmekten çok korkar. Değersiz bir varlık halinde tanınmamak için her şeyi göze alabilir. Hele vücut yapılarında kusurlar bulunan, ruh yapı larında yetersizlik olduğuna inanan veya inandırılan gençlerin varlıklariyle ilgili hassasiyetleri alabüdi ğüıe artar. I III ••• • ••I ::: • ••1 lstatistiklere göre eni yayınlanan «Adalet tstatistikleri» 1960/65» intihar olayları hakkında Türkive ölçüsünde bügiler vermektedir. Buna göre 19K3 yılında 593. 1964 yılında 308 ve 1965 vılında da 139 intihar olayı kaydedilmiştir (3). Genel toplam sayılan üıerinde dumlarak Türkiyedeki intihar olayları hakkında şu sonuçlara vanlabiltr: 1983 • 1965 yıllarında intihar eden 1040 kişinin 516 sı erkek, 534 ü ise kadındır. 14 vaşına kadar olanlardan intihar edenler 51 olduğu halde 15 • 64 yaşlarında intihar edenler 816 ve 65 ten yukan yaslarda intihar edenler 73 tür. tkamet ettikleri vere göre intihar olaylarının darılışı şöyledir: tlrte 236. Uçede 302 ve köyde 502 kisi intihar etmlstir. . tntihar edenlerin ötrenim durumuna gelinre, 536 sının tahailsiz olmagına karşılık 216 sı Uk, 59 u orta, 32 si lise ve 19 u ise yüksek tahsillidir. öğrenim dunımları bilinmiyenler «ayısı 138 dir. tntihara gevkeden sebeplerl bir tablo halinde fizetllyecek olursak durum sudur: • ••L • ••• •••• Y Sonuç T öteki sebepler Bilinmiyen Toplam 257 287 1.040 firkiyedeki intihar olaylarını Inceliyrn araftırmaları tanıtan bir yazımızda (3) 1916 • 1926 tstanbu) Intiharlannı ele alan Max Bonnafous ve 1427 • 1946 dönemini inceliyen Nezahat Tanç (Arkun) ın farklı açıklama yollan tuttuguna detinmistik. 1947 1950 yıllarinda Türkiyenin 9 UİOdeJsJ. intUuclarL kHMtan «894 tntihar HâInket» "flSîl)" tse ada so»rat re ekonomik n*beplerin ruhi sebeplere nazaran daha ajhr bastıjh sonucuna götürmüstü. Bu durumda, her intihar olayı karsısında ortaklasa sonımlulugumuzu aramak verinde olur. II) Bk. Adı geçen kitap, s. 13. (2) Adalet tstatistikleri 1960/65, Ankara 1967, S. 236 • 247. (3) Bk. C.O. TUtengil, tntihar oîayı üzerine memleketimizde yapılan araşurmalar, Dünya g»« t e s l , 3 Agustos 1955. g*v layın 0ç yıllık serrine baksrak şu tonuçla. ™ " ra varabiliriz: Kadınlar erkeklerden daha çok İntihar ediyor görünmektedir. Çalışma yaşında olanlar, ihtiyarlara ve çocuklara kıyasla daha çok intihar etmekte. köyde ikamet edenler daha çok sayıdj k a r ı ı n u » çıkmaktadırlar. Her ikl hal •• •• •"•«•••«•••••••»"••••••»••••••••»••••••"•SS"«Sâ««SSX5S*âS>S"S**««"â«»SSSSSSSS"S"«Sik v ! uuuusisr ıne anneler, babalar vardır. Çocvıklarına karşı sert davranırlar. Her fırsatta onlan kırarlar. Onlan kardeşlerinin, arkadaşlarının, başkalannın yanında azarlarlar. Küçük düşürürler. Onların düşüncelerini, duygularını belirtmelerine. söze karışmalarına izin vermezler. Bütün bu davranış şekillerinin çocukları için iyi sonuçlar vereceklerine inanırlar. tnanırlar ama yanıhrlar. Çocuk. genç kendisine karşı sert, kırıcı hareket eden, başkalannın Çocuk psikolojisi ve eğitimi ile yanında kendisini küçük düşüren ilgili bütün yazılarımızda da be annesinin, babasının istedikleri lirtmeğe çalıştığımız gibi, insan, bir varlık olmak arzusunu ouyahayatının ilk yıllarında, çocukmaz. Tersine olarak, onların i?luk çağında annesini, babasını temedikleri bir varlık haline geldünyanın en önemli, en büyük rneğe çalışır. Bu durumu olağan varhkları olduklarına, söylediksaymak gerekir. leri her şeyin tamamiyle doğru Gerekir; çünkü, insan kendisibir mahiyet taşıdığına. onların ni kıranlan, küçük düşürenleri her şeyi en iyi bir seküde düşünsevemez. Sevemediklerinin isteka'üklerine inanır. Bu yiizden, anlerini yerine getiremez. Sevemenesinin, babasının bu davranışladiklerini sevindiremez. Tersine ola rını. utangaçlıkla ilgili görüşlerirak, sevmediklerinin sevmedikleri ni de benimser. Onların çizdikleişleri yapmak arzusunu duyar. Böy ri utangaç insan portresine göre lelikle onlardan öcünü almağa çalıbir varlık olmağa çalışır. Büyük şır. Kimi çocukların, gençlerin ken bir istek duyduğu zamanlarda dilerine karşı sert, kırıcı hareket bile, büyüklerin yanında konuşeden babalarının, annelerinin hiç is mamağa, daima susmağa, evin temedikleri işleri yapmalarınm neiçinde hızlı yürümemeğe, kosmadeni budur. mağa, kardeşleriyle oynamamaÖte yandan, sert, kırıcı bir anneJa. her söyleneni yapmağa, en nîn. babanın yanında büyüyen çohaklı olduğu zamanlarda bile cuk çekingen, korkak, kendi kenhaksızlığını kabnl etmeğe, çevredına bir is. yapamıyan bir jfarlık osinden gelen ve kendi istekleriylur. Normal bir hayat seküni onlile çatışan bütün istekleri y.erine yen bu özellikleri daha sonraki ha, n getirmeSe, kısacası, çevresinin yat evrelerinde de devam ettirir. gerçek bir uydusu olmağa, silik Yaşadığı sürece sert, kırıcı babanın bir varlık haline gelmeğe uğrayerini alan ve iç dünyasında faaliyette bulunan üst beninin etkilerişır. Düşüncelerini, duygularını ni duyar. Sert, kırıcı annesinin. ba saklar. Büyüklerine sormadan basının yanında geçen hayat evrebir is yapmaktan çekinir. Kendi sini hayatı boyunca yaşar. Birçok kendine yeterli bir şey yapabileinsanların bütün hayat şekillerinde, cegine inanmaz. Böylelikle, gedüşüncelerinde, duygularında davrek içinae yaşadığı zamanda, geranışlarında yetersizlik göstermele rekse daha sonraki hayat evrerinde, silik bir varlık olmalarında lerinde silik, kendine güvenemibu durum rol oynamaktadır yen, inanamıyan, bir iş yapmakBir daha tekrar edelim. Bir defa tan çekinen bir varlık haline geyaşadığını insan daima yaşıyabilir. lir. Hayatı boyunca süekli olaBir defaki varlığmı her zamanki rak, yanlıs egitimin çizdiği olumvarlığıyle bir arada bulundurabüir. TANLIŞ EĞtTtM ŞEKtLLERtNtN OLUMSUZ ETKlLERt: Anneler, babalar vardır. Bu konu ile ilgili zararlı, hattâ tehlikeli geleneksel bir görüşün. ar.layışın etkisiyle, utangaçhğı önemli bir karakter özelliği gibi sayarlar. Bunun da sonucu olarak, çocuklannın utangaç olmalannı arzu ederler. Onlan utangaç yapmağa çahşırlar. Çocuklarına, utangaçlığın iyi yanlannı belirtirler. Sosyal hayatta utangaç insanların beğenilöiklerini söylerler. Kendilerini görmeğe gelenlere utangaç çocuklarını tanttırlar. Onların yanında utangaç çocuklarıyle övünürler. Bu davranışlarmın çocuklan için taşıdıkları tehlikelerin farkında olmazlar. Çocukluk çağında meydana gelen olumsuz varlık hayalinin yer aldığı büinçaltındaki sürekli zararlı faaliyetleriyle insan hayatını bir cehenneme çevireceğini akıllarına getirmezler. Sertve kırıcı egitimin rolü Y Büyük kentlerde mantar gibi biten özel yüksek okullar nedir? Kısaca anlatalım: Türkiye her yıl liseyi bitiren on binlerce genç üniversitenin kapısına dayandığmda profesör ve doçenüerimiz: Biz sizi okutamayız.. derler. Araya açıkgöz kapitalist girer, parayla profesörü ve doçenti kiralar, ve üniversite kapısmda kalmış öğrenciye döner: Eğer beş bin lira verirsen ben seni okuturum, der. Devletin üniversitesine başvuran genç kız veya delikanlıya; ^ Ben seni okutamam» diyen sayın profesör veya doçent de kapitalist cebıne parayı koydu mu «okutamam. dediği genç kızın ve delikanlının karşısına çıkar ders veıir. Böyle bir skandal Türkiyede bilim ortamının ve üniversite eğıtıminin komprador kapitalizmi eliyle nasıl yozlaştığını nasıl çürüdüğünü göstermek bakımından paha biçümez zenginlikler taşu. Bir ara memlekette her köş» başında eczahane açılırdı. bir ara bankalara donüştü bu furya.. Şimdi yüksek okullara rağbet var. Sermayenin kanunu bu: Nerede nerede yüksek kâr varsa, sermaye o tarafa yonelir, kapitalist o yaııa yatınm yapar. Şimdi de Türkiye'de vurgım, özel yüksek okulcuîuk sahasında!. Hem özel yüksek okul açtınız mı. memleket kültürüne hizmet eder gibi görünüyorsunuz; itibarı da var mesleğin.. Devletin lise mezunlarına ulaştıramadığı profesörü ve doçenti siz parayla bağlarsınız, bir bina kiralayıp öğrenciyle karşıkarşıya getirir, aradan komisyonu ahrsınız. sonra da vatana hizmet etmiş olursunuz. Fena iş midir yani? Sineğin kanadından yağ çıkaran ve yüksek kârın biley taşmda memiekete attığı kazıkları sivriltmesini çok iyi bilen komprador kapitalisti yapacağı işi, kıvıracağı numarayı bilir. Üniversite öğretim üyeleıinin çoğu maaşlarıyla geçinecek ve istedikleri kitapları alabilecek imkânlara sahip de|ildirler. Özel yüksek okullardan kendilerine uzanan tekliflere evet demeieri bazı ahvalde kınanamaz. Özel yüksek okullara giden gençler de ne olursa olsun okumak isterler; bir şanssızlık eseri veya bir başka sebeple üniversiteye giriş sınavını kaybetmişlerdir, ellerindeki son imkânı kullanmak isterler. Burada asıl dâva şunu bunu suçlamak değil. özel yüksek okulların mantar gibi bitmesindeki gerekçeyi iyi anlamak, ve Türkiye'de üniversitelerin komprador iktidarlan elinde ne hallere düştüeünü görmektir. Özel yüksek okullardaki öğretim üyeleri gökten zembille inmediğine göre elde belirli bir kadro vardır. Devletin üniversitesi kapılarını gençlerin suratına her yıl daha çok kapatııken, özel okullar her yıl daha cömertçe açıyor. Nedir bu işin sırrı? Paıa. para, para, kâr, kâr, kâr... Türkiye'de artık insanların taptığı başka Allah yoktur. Bre meğer ne bezirgân imişiz biz! Taıihimize bakıp «Bizim millct ticaret bllmez» diyenler haltetmiş. Biz ticaretin daniskasını biliyoruz. Bilim kurumlarında bile ticaret yapıyor, üniversite kürsülerini kâr tezgâhı haline getiriyor, Tıp fakültesi kliniklerinde şirket kuruyoruz. Böylece eğitim dâvasındaki adaletsizlik katmerleştikçe katmerleşiyor. Yoksnl çocukları iyi eğitim görmedikleri için üniversitenin giriş sınavlannda kaybediyorlar. Hakkâri Lisesinden gelen çocukla Sen Josef'ten gelen bir mi? Urfa'dan gelenle Kolejden gelen bir mi? Haydi diyelim ki bu baraj aşıldı: ikinci bir adaletsizlik çıkıyor ortaya.. Üniversiteye giremiyen iki gençten biri yoksul biri zenginse, zengin özel yüksek okula girmek imkânını kullanıyor.. Ve yoksulun ise elleri böğründe kalıyor. Bu dâvaya ne yandan bakarsanız bakın cürüktür. Üniversite öğretim üyeleri üniversiteden sonra özel yüksek okullara gidip ders verirler. Vakitleri mi boldur. Bilim adamına bir günün yirmi dört saati yetermi? Araştırma yapacak, gürül gürül yayınlanan yeni kitapları izleyecek, seminerlere katılacak, dış ve iç konferansları kaçırmıyacak. temaslar yapacak... Bütün dünyanın bilim kuıumları başdöndürücü bir yanşa çıkmışlardır. Eskiden bilim adamı tek başına çalışırdı, şimdi ekip çaliîması geçerlidir. Bilim adamları, profesörler. doçentler: profesyonel boksörlerin maçlara, atletlerin yanşlara hazırlanma'i disiplininde her dakikalarını bilim ülküsüne bağlamışlardır. Bütün dünya milletleri bu başdöndürücü yarışın kulvarındadır. Bizde ise kimisi zaruretten, kimisi çıkarcılıktan olmak Ozere profesör ve doçentler para peşine düşmüşlerdir. Ticaret şirketleri müsavirliği. zenein doktorluğu, Ticaret Odalarına akıl hocalığı, özel oku) öğretmenliği... Ayıptır ayıp!. Universiteli gençler dün özel yüksek okulların devletleştlrilmesi için yürümüşlerdir. Bu yürüyüşün bir kolu başkent Ankara'ya kadar uzanacaktır.. Yerden göğe kadar haklıdırlar gençler.. Ve bu gençlerin yüzlerine bakacak halleri yoktur hocaların. Özel yüksek okullar ticareti, komprador kapitalizminin eğitim borsasında vatanımızın geleçeğini satanlafm marifetidir. Bir memleket milli egitimini ve biUmi de ticaret mirtaı yaparsa vann gerisini »iz he^e/p edin.. > •• • • •*• .,,î; Cevap: Değer eksikliği 2 nsanlann çeşıtlı ruh düzenI sızliklerini, sarsıntılarını gös• termelennde, utangaç olmalarında vücut, ruh yapısı ile ilgili bozukluklar. kusurlar, yetersizlikler genış ölçüde rol oynarlar. Gerçekten, vücut yapısında kusur bulunan insan, kusurluluk bılincine ulaştığı andan itibaren ve özellikle, gençlik çagınria büyük bir ızdırap duyar. Baskaları tarafından kusurlü tanınmamak için yalnız kalmaga çalı?ır. Kendisini beğenmez. Aşırı derecede alıngan, çabuk kırılan, küsen, sinirli, hırçın, saldırgan bir varlık olur. Başkalarıyla anlaşamaz. Başkalannın yanında kendisini eksik, küçük bulur. Sıkılır. Utanır. Kendisinden daha üstün bulduğu baskaları ile karSilaşınca utangaçlığın bütün be,t lirfıİerinY gösterir. Duşünmekte, konuşmakta zorluk çeker. Bulunduğu yerden biran önce uzaklaşmanm çarelerini arar. Rahatsızlanır. Başı ağırmağa başlar. Başı döner. Vücut yapısındaki kusuru, bazan çok tehlikeli bir şekilde, yok etmek ister. Bir genç kızın fazla ıri ve çarpık bulduğu bacaklarını düzgün bir hale getirmek için jiletle kesmesi bunu açıkça ortaya atmaktadır. Zihin bakımından yetersiz veya yetersizliklerine inandırılan çocuklar, gençler de değer ekçikliği duygusunu ve bu duygunun en doğal sonuçlanndan biri olan utangaçlık duyabilir. Bu gibi hallerde çocuklar, gençler evlerınde, okullarında. sokakta silik birer varlıklar haline gelirler. Sınıflarında daima gizlenmek ısterler. Derslerine çalışsalar bile basanlı olamazlar Kenrlilerıne güvenemezler. Bir şeyler vapabileceklerme inanmazlar. Başkalarının yanında küçük düşmek korkusu ile çok iyi bildikleri konularla ilgili soruları cevaplandıramazlar. Parmaklannı, öfretmenlerınin görebilecekleri şekilde kaldıramazlar. tangaçlık bir iyi olmak arzusu ve olamamak endişesidir. Korkusudur. Utangaç kimse bir yandan kendisini göstermek ister. Öte yandan da kendisini gösteremiyeceğine inanır. Bu iki duygu arasında bocalar. Utangaçlık, insanın iç dünyasında, özellikle duygusal dünyasında, iki kendisi arasında cereyan eden bir savaştır. Kendisini beğenmek isteyen insanın kendisine bu isteğini gerçekeştirmek olanagını vermemek için direnen beğenmediği kendisine karşı giriştiği bir mücadeledir. tnsanın bu savaştaki, mücadeledeki kaderi zafere ulaşmak arzusunun güçlülüğüne göre bir mahiyet kazanabilir. İnsan her an daha yeterli, tam ve mükemmel bir kendisini yaratabilecek olanaklara (imkânlara) sahip bir varliktır. •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••4 derglsl TÜRK TARIHÎ Atatürk'ün son Kırk Günü'nü okuyunuz. MENTEŞ Ki'jbevi Ankara Cadd. 48/B İstanbul. Cumhuriyet 13381 Aylâlc Musa VaHık süreklili^i İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları ve değişiküği »nsanız. Sürekli olarak değişiriz. Her an biran öncekinden a y n | bir varlık, varlığımızı meydana getiren bütün anların her birinde bir başka biz oluruz. Oluruz ama, bazı koşulları 'şartları) gerçekleştirmeden hiç bir zaman tamamiyle başka bir biz haline gelmeyiz. Geçmişteki bizleri de kapsıyan, devam ettiren, bugünkü kendimizle geçmişteki kendimizi bir arada bulunduran bir biz olarak ortaya çıkarız. Daha önceleri bizden olan hiç bir şeyi bizden tamamiyle koparıp atamayız. Çözemeyiz. Biz, hayatımızın her ânında geçmişteki varlıŞımız boyunca bizden olan şeylerle bir biz oluruz. Geç mişteki kendimizi her zamanki ken dimizle birleştiririz. Bu sürekli ve çok çeşitli kendilerimizin her birinde tam bir kendimiz olabildiğimiz öl çüde hayatımızın her ânında olabileceğimiz bir kendimiz haline geliriz. Normal insan bütün kendilerinde normal oiabilen insandır. Bütün kendilerini bir kendisi halinde yaratabilen kimsedir. FATİH TİYATROSUNDA 14 Kasım Saltdan İtibBien Bekir Büyükarkın'ın ARISI (Oyun 2 Bölüm 8 Tablo) Sahneye Koyan: Kâni Kıpçak Dekor Kostüm: Aydoğmuş Plârin u (Basın: 25705/13378) Sekreter Aranıyor Ingilizce ve Fransızca bilen tecrüb«lı sekreter aranıyor. Neyir Örme Sanayii ve Ticaret A.Ş. Levent Radar Reklâm: 750/13370 Bafra Devlel Haslanesi BaştabibHğtnden: 1 Bafra Devlet Hastanesi elektrîV tesisatı onarım işi 2490 sayıii kanun hükümlerine göra açık ihal« usulü ile eksiltmeye konulmujtur. 2 İsin ke«if bedeli 28.527.00 TL. dır. 3 Eksiltme Bafn'da Devlet HasUnui binasmda İhale Komisyonunca 24/11/1967 euma (ÜnU ıaat 10.30 da yapılacaktır. 4 Eksiltmeye girebilmek için; •) 2139.53 TL. Uk mııvakkat teminat, b) 1967 yıluıa ait Ticsret Odaeı belgesi, c « tstekliler. müracaat dilekceleri Ue verecekleri " teknik personel beyannamesini ve bu isir. teknik öneminde v e kesif bedeli kadar bir isi taahhüt ederek ikmâl ettiğine ve geçicî kabulünü yapttrdıŞınn dair belgeyi ibraz »uretivle Samsun Vilâyeti İstirak BelgeM Kcmisvonundan alacakları yeterlik belgesini Komisyon Br.?kanlıftına vereceklerdir. 5 Yeterlik helgesi almak için taeklilerin dilekçelerinl en geç 21/11/1967 tarihine kada» Samsun Valiliği veya Bayındırlık Müdürlüğüne intücal ettirmis olmaları aerektigi ilân olunur. (Basm 25328/13346) r l LÂ N Karadeniı Eregli Beledive Başkanlğndan ~ 1 Belediyemizee NATO Yolunun insaatı 2490 sayılı kanuna göre kapalı rarf usulü ile sarl taahhütlü olarak eksiltmeye çıkanlmıştır. K.B 133760.85 TL. olup G.T 791R.04 TL. dır. 2 İhale 5/12/1967 salı (rünü saat 154» de Encümende yapılacaktır. Kesif ve şartname Fen tş. Md. görülebiUr. 3 t ş sari taahhütlü olup tstihkaklar 1968 mall yılı büt> çesinden ödenecektir. • 4 Talipler ihale Urihinden üç gfln ervellne kadar ttaleye gW« belfesi «imaUn ve teklif mektuplarını ihale saatinden bir ıaat evveline kadar Encümen Basksnhfına tevdi etmeleri, postada vîki olacak gecikmeler nazan iiibara alınmı•acagı ilân olunur. (Basın: 25659 13365) tnsan hayatını meydana getiren bütün anlarmda kendisini yeni baş tan yaratmak eğilimini taşır. Hayat, bir anlamda, sürekli olarak yeni baştan var olmak demektir. tşletmede çalışmaya arzulu mühendisier için her baktmdan Normal bir yaradıhşla dünyaya ge ideal Dir ışyeri olan Döküm Pabrikamızda çalıştınlmak Uzere aşalen ve norma! bir yaşayış şeklini ğıdaki sartlan haiz mühendisler alınacaktır: idrak edebilen insanda kendini her 1) Makina ve tzabe Mühendisi veya Yüksek Mühendia olmak, an yeni baştan yaratma gücü her an 2) Askerliğini vapmıs bulunmak, yeniden var olma eğilimine eşlik 3) 30 vaşından vukan olmamak. yapar. Başka bir deyişle. insanda yer alan her an yeni baştan var olAJmanca veya tngilizre bilenler tercih edilecektlr. ma eğilimi ile var olabilme gücü TÜRK DEMİR DÖKÜM FABRİKAS1 A. Ş. birbirlerine kaynakhk yaparlar. Bu (Silâhtar) eğilimle gücün güçlüğü ölçüsünde insan hayatı dinamik ve diyalek tik bir mahiyet kazanır tnsan varYeni Ajans: 8388'13339, lığı için olduğu kadar varlığı dışında kalan her şey için bir yaratıcıhk özellişini kazanır. Çalışkan, yaratıcı dediğimiz insanlar her şey den önce kendilerini yeni baştan Şırketimlzm Malı Bulunan Harbiye, Cumhurlyet Caddesl, Orvar etmek isteşini duyabilen ve bu duevı karsısında 450 M2 tki Kapılı Mağaza Ue altında ikl kat bodisteklerini kendilerini var edebilrum kiralıktır. me güçleriyle destekliyebilenler. Müracaat: Gayrtmenkul Ticaret A. Ş. Telefon: 48 13 56 beşliyebilenlerdir. TURK DEMİR DOKUM FABRİKALARINA İŞLETME MUHENDiSLERI AUNACAKTIR Tekel Genel Müdürlüğünden 1 Mevcut şartnamesine göre 90X25,1 mm. eb'atlı 160 m i l y o n adet selüloz asetatlı filtre u c u d ı ; piyasadan pazarlıkla satın alınacaktır. 2 Pazarlığı 6/12/1967 çarşamba günü saat 11 d e Unkapanındaki Merkez Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. 3 Şartnamesi her g ü n Komisyonumuzda görülebilir. 4 Isteklilerin 48.000.00 liralık geçici teminat m a k b u z l a n v e sair lüzumlu vesikalariyle birlikte belirli g ü n v e saatte Komisyonumuza müracaatiarı ilân olunur. (Basın 25532) 13355 Yarın Utanjçaçhktan kurtulmanın çareleri M I Z A H M E C M U A S I KİRAUK MAĞAZA VE BOORUM Bu haftaki sayısında: Cumhurıyet V3MS Aiatürk Üniversitesi Reklörlüğünden: f nlversltemrz Fen Edeblytt Fakfllteci Klmy» Bölümüne asistan alınacaktır. 14 Kasım 1967 tarihinde yapılacak imtihana isteklilerin gerekli belgeleri ile 13/11/1967 akşamına kadar Dekanlığa baçvurmalan ll&n olunur. (Baaın: 25624 Ş. 628 13363) ünyaya yeterli bir vücut ve ruh yapısıyle gelen her insanda bu her an kendisini varatma «ğilı mi ve gücü vardır. Normal ysrsdı lıjll birçok insanın bunlardan ya rarlanamamalannın nedeni hayatlannm ilk anlanndan itibaren olum lu bir varlık anlayışlarına ulasams malarıdır. ESitse! çevrelerin olumsuz etkileriyle kendüerini >lmadık lan gibi tanımalarıdır. Ön°m=i'Hk lerine inandırılmalarıdır. Kendile D B a şya z ı Çilelceş Oğretmen Necmi Rıza'nın 5 renkli kapak karikatürü. A y r ı c a 45 karikatür, 4 hikâye, taşlamalar ve fıkralar 6. S A Y I ÇIKTI Cumhuriyet 13349
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle