04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHlFE DORT 24 Kasım 1967 CUMHÜRÎFET TOLSTOY'LA KARŞI KARŞIYA Noskovo'ya göç ediyoruz en bes yaşmda iken ailem Kiev'den Moskova'ya taşmdı. Hamovniki'deki bira fabrıkası görünüşte bir şirketin malı idi. Ama gerçekte, yukarıda kendisinden söz ettiğim Kiyev'li zengin Brodski'nindi, babam da o fabrikanın direktörü oldu. Bu, 1896 yıhnda olmuştu. 1903 yıhnda babamı fabrikanın başından attılar. Moskova'da okula başladım. Annemle babam, benden bir şey gizlemek istedikleri zaman aralannda Yahudice konuşuyorJardı. Ben hiç bir Allaha, ne Ruslann ne de YahudUerin Allahına, ibadet etmiyordum. «Ya hudi» sözcüğünü kendime göre anlıyordum: Ben, hakaret görmesi alnında yazıh bir ırktantfım. Bu bana, hem haksız, hem tabii görünüyordu. Din inancı olmayan babam, sonuçlannı garantiye almak için Hristiyan olan Yahudileri ayıplardı. Ben daha çocukluğumdan beri, bir İnsanın aslından utanmaması ge rektiğini anlamıştım. Yahudileri n Isa'yı çarmıha gerdiklerini bir yerde okumuştum. Lev arncam, tsa'nın da Yahudi olduğunu bana söyledi. Dadım Vera Platomovna, Isa'nın, bir yanağına vurduklan zaman öteki yanağım da çevirmesini insanlara öğrettiğini bana anlatmıştı. Jimnazyoma ilk girdiğim gün, hazırlık sınıfındaki çocuklardan biri: «Iğneli fıçı, Yahudi piçi» B diye bir tempo tutturcfu. Hiç düşünmeden suratına bir yumruk indirdim. Kısa bir süre sonra da o çocukla arkadaş oldum. Bundan sonra da bana kimse sataşmatfı. Sınıfta üç Yahudi idîk. Okulda kendimizi hiç bir zaman yabancı hissetmedik. Yalnız din derslerinde biz avluda dolaşırken öteki çocuklar bizi imrenirlerdi. Çocukluğumu ve ergenlik çağımı geçirchğim Moskovada, hiç bir zaman Yahudi düşmanlığı ile karşılaşmadım. Herhalde öğretmenlerim arasında, ya da arkadaşlarımın ailesi içinde ırkçılık kör inancı hastalığına yakalanmış olanlar yok değildi. Ama kencfilerini belli etmiyorlardı! O devrin aydınları, böyle bir ikiliği, kötü bir hastalık gibi, açığa vurmaktan çekiniyorlardı. LEON TOLSTOY ya da yılanlar fırlayan bir takım kutucuklar satın alıyordum. Evde sıkıhyordum. Misafirler geliyor, Kristina kardeşlerin koloratur sesleri olduğundan, avukat Labrori'nin, suçsuz Dreyfüs'ü, çok parlak bir konuşma ile savuncîuğundan; Moskova'da Endülüs mimarisi biçiminde, ayrı ayrı odaları olan lüks bir restoran açıldığından, Zumerman'ın bir komedisinin Sanat tiyatrosundakı prömiyerinden, Tolstoy'un mektubundan, en azılı kaatilleri bile kurtaran bümem hangi avukatın parlak savunmalanndan söz ediyorlardı. Fıçılarda tozlu palmiyelerin bulunduğu fabrika avlusunu bizim misafir salonundan çok daha ilginç buluyordum. Orada, çok güzel bir kokusu olan ahıra da gidebilirdim. Her atın hu yunu çok iyi biliyordum. Kırk kovalık fıçıların içinde saklambaç da oynanabilirdi. Fabrikanm atölyelerinden birinde, şişelere marfeni bir çubukla vurarak onların sağlamlığmi de nerlerdi, bunu yaparken m e y dana gelen müzikal sesler, kimi misafirlerin bizim evde çaldık!arı piyanodan üstündü. Işçiler, y a n karanhk, boğucu kışlalarda, ranzalarm üzerinde, gocuklariyle örtünerek, uyurlardı. Bozulmuş ekşi biraiarı içerler, kimi zaman kâğıt oynarlar, sarkı söylerler, küfür ecferlerdi. tçlerinde okuma yazma bilenler çok azdı. Kimi zaman da canlı bir farenin üzerine gaz döker, alevler içindeki hayvanın şuraya buraya kaçışını seyrederek eğlenirlerdi. Sefil, korkunç. karanhk yaşantıyı görmüş, iki dünyanın; işçilerin yaşadığı karanhk, boğucu kışlalarla, akıllı kişilerin koloratur seslerden söz ettikleri bizim misafir salonunun bağctaşmazlığl beni çok sarsmıştı. Işçiler bazan bana, köylerine mektup yazdi'irlardı. Bu mektuplarda, masraflardan. hastalık lardan, ölümlerden, düğünlerden söz ederlerdi. Fabrikanın bir duvarı akıl hastanesine bitişikti. Duvara çıkar, hırkalarına sarınmış, pis, bitkin bir takım insanların, bir çöp yığmı haline gelmiş avluda nasıl gezindiklerini seyrederdim. Kimi zaman gardiyanlardan biri bunlardan birine saldırır, korkunç çığlıklar ortahğı kaplardı. EREHBURG uıı ÇEViREN: HASAN ALI EDIZ ve Bojeninov sokaklarınrfa nasıl tfolaştığını sık sık görürdüm. Yazarın «Çocukluk ve Ergenlik Çağları» adlı kitabını bana hediye etmişlerdi. Kitabı sıkıcı buldum. Anbardan «Nivar» dergisinin koleksiyonunu çıkardım. Burada Tolstoy'un «Diriliş» romanı tefrika halincfe çıkmıştı. Annem: «Sen bu kitaptan birşey anlamazsın» demişti. Romanı bir solukta okudum ve Tolstoy'un biitün gerçekleri bildiğini düşündüm. Babam, Tolstoy'un, sansurca yasaklanmış bir bildirisini bana kopya ettirdi. Bundan göğsüm kabardı. Bildiriyi büyük bir cfikkatle ve matbaa harfleriyle kopye ettim. L. N. Tolstoy bir gün fabrikamıza geldi ve babamdan, nasıl bira yapıldığını göstermesini rica etti. Babamla fabrikanın bütün atölyelerini dolaştı. Peşlerinden bir adım bile aynlmadım. Büyük yazarın. boyca babamdan biraz kısa oluşuna çok canım sıkıldı. Tolstoy'a bir maşrapa ile sıcak bira ikram ettiler. Lev Nikolayeviç, şaşkın bakışları arasında: «çok lezzetlı» c(edi ve avucu ile sakahnı sildi. Vazar, bu arada babama, biranın. votka ile mücadelede bir yardımcı olabileceğini ileri sürdü. Sonraları Tolstoy'un bu sözleri üzerinde uzun uzun düşündüm ve: belki Tolstoy da her şeyi anlamıyordur, diye kuşkulanmağa basladım. Ben onun yalan yerine gerçeği getirmek istedigine inanmış tım. O ise, votka yerine birayı getirmekten söz ediyordu. Ben o zamanlar votkayı işçilerin sözlerinden tanıyordum. Işçiler votkadan büyük bir sevgi ile söl ediyorlardı. Bana ikram ettikleri birayı ise ben beğenmemıştim. Yarın Gerçek öğrenciler, Yalancı öğrenciler... BULM4CA 12345678? lcrası karşılıgı alınan hisse» an7S9 lamına iki sözdür. YXJKARID<\N AŞAftlYA: 1 Bir okula veya bir işe girilirken gösterilmesi gereken saslik vesikalarından (iki söz) 2 «Intizama sok!» mânasına İki söz İU bir emir. 3 Bir renk, tersi «kunı soguk» tur. 4 «Misal ve göstermelik vücude getir!» mânasına iki sözlü bir emir 5 Gü nunktı nuim»c»nın zel sanat, tersl «keder ve Uzün haiiediim tü» dür. 6 Ya bancılar (k&rma söz). 7 «Sayısı kaybolmuş durumda» karşılıgı tk! soz. b Rumcaıla «on» sayısı cefa ve ışkence. 9 Kansızlık (tıp terımı). çoit hoş ve güzel. l L N. Tolstoy bira fabrikasında N. Tolstoy'un evi, bira fabrıkasma çok yakındı. Lev Nikolayevıç'ın Hamovniki | imnazyomun ilk iki yıhnda [ derslerime çalışıyordum. Son raları, havuzlu problemler çözümlemek bana usanç verdi. Evdeki lüks ciltli klâsikleri aşırıp sahaflarda satmağa başladım. Elime geçen para ile rfe «Yeni buluşlar» mağazasından kaşıntı tozları, aksırık tozları, açılınca içinden kauçuk fareler, I Kitap satıp aksırık ve kaşıntı iozları saf;n alıyordum 3 1SOLDAN SAGA: 1 Geçenlerde 530 çöpçUnüa grev yaptığı güneydekl bir illmlzin başşehrl, bir cogralya tertmi. 2 Halinden memnun görünüp Tannya teşekkürde bulunan (iki söz). 3 Tersi eski alfabedefcl bir harfin okunusudur, ancak bu susl ilftçlarla giderilebilen kirüliklerden. 4 «sır saklayan ve ağzından laf alınmıyan kişi» anlarnına iki söz. 5 Bir zaman parçası, tersi «gazeta reklâmı» dır. 6 «Seyahat ede ede ve dola şa dolasa» mânasına bir sözün tekrarı. 7 Çevrilince bazı hastalıklara karşı vücuda yapıştınlan belirir, geçmişteki zaman parçası. 8 Midesini doldurup gık diyecek hale gelen, ok atmaya yarayan alet. 9 Tersi tbir görevin "xjB 3 İX / 1+ 2. \X MOSKOVA KURULURKEN Dişi Bond MODESTY BLAISE Acılıs. Droeram Kur'anı Kerim. acıklaman ve vorumu 06 50 Saz eserleri 07.00 Köve haberler 07.05 Günavdın 07.30 Haberler ve hava durumu 07.45 Istanbulda bueün 07.50 Hafif müzik 07.55 Sabah fimnastiSl 03 00 Hafif müzik 08.15 Solo v e beraber sarkılar 08 45 Han) soloları 0900 Türkuler eecidl 09 15 Keman soloları 09.30 Ovun havaları 09.40 Ev icin 10.00 Ara haberler 10.05 Rumba ve Ca C»nat 10.20 R.Bireitten sarkılar 10.40 Arkası varın 11.00 Sabah fconseri 1145 G Erselden sarkılır 12.00 Ara haberler 12.10 F.Türkandan türküler 12.25 Kücük orkestra 12.40 H. Peksenden sarkılar 13.00 Haberler ve R.G. de bueün 13.15 G. Kasacıdan sarkılar 13.30 Rekiâm Droeramları 14.00 Mavi çocuklar orkestrası 14.15 M. Birtandan sarkılar 14.30 S. Yastımandan türküler 14.45 Orkestra altı 15.05 Solistler ırecidl 15 20 Caz m ü z i a 16.00 Okul radyosu. Toplum v e Ülke (İlkokul 4 ) . Denlmiz 17.00 Ara haberler 17.05 Kadınlar fasll 17.30 Köv odası 17.50 Reklâm Drofframları 19.00 Haberler ve hava durumu 19.35 Hafif müzik 19.45 M.Akeünden türküler 20.00 Türk »anat M. be«tecilerl 20.40 Dans müziii 21.00 24 saatin olavtarı 21.10 T. Kormandan sarkılar 21.30 Koncerto saati 22.00 Reklâm orosramları 22.45 Haberler ve hava durumu 23.00 Hafif müzik 23.10 Hafif Batı müziH 24.00 KaDanıs ISTANBUL IL RADYOSU 16.55 Acılıs ve çroeram 17.00 Cesitli müzik 17.30 Kücük konser 18.00 Cesitli müzik 1830 Senfonik müzik 19 00 Hafif müzik 1930 Akşam konseri 20.15 Genclerle beraber 21.00 Oda müziei 21 30 Liedler v e ozanlar 21.45 Hafif müzik 22.00 Gece konseri 23.00 Caz müziei 23.30 Hafif Batı miiziiH 01 00 ProSram ve kat>»nıı 06 25 06.30 • • \T • \T • / X X U z21 X T '•t I ? •T i \z • t Z. 1 ' i DÜNKÜ BULMACANIN HAJULEDtLMİS SEKU • • • z\ NASIL HALLEDİLECEK Tukandaki rakaraJı balmacada wıdece 4 tane anatıtar (ipucu) ve 8 tsne SODUÇ vardır. B05 kalan 12 karenİD içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve loptanuk çarpma. çıkartma, bölme işaretlerinc dikkat ederek soidaa sağa ve yukandEiı a^ğıya bulmacad» gostprıler. sonuçlan bulunuz. Bira* vaktinizi alır ama, boş vaktinizi bo$(ü geçirmiş olursumız. Çevven: Vobdet GÜLTEKİN 68 Şimdi, alayh alaylı gülümsüyor, «Sakın beni kolumdan tutup kapı dışarı etme> diyordu. «Doğum gününü tebrike geldün. amca.> Byron, soğuk bir tavırla: «Benim doğum günüm geçeli bir ay oldu» dedi. . öyle mi? Yirmi alU yaşını doldurdun değil mi? Ne acı! Zavallı Byron, ömrünün en iyi yıllarj geçti gitti.» Hayır, tersine. En iyi yıllan daha yeni bashyor.» « Bizim şu taşralı dayı kızıyla evleneceksin. öyle mi? Hiç sanmıyorum» Caroline kapıya kadar gitti, orada arkastna dön dü. «Yirmi altı yaşına geldin, daha hâlâ uslanmadm. Annabella seni üçüncü defa reddedince ağrına gitmiyecek mi?» « Üçüncü defa mı?» < Şimdiye kadar iki reddetmis seni.» < Saçma!» « A, güzel bir hikâye doğrusu!» Caroline kapıyı açtı. gider ayak bir ok daha savurdu: «Augusta'ya selâm söyle... yoksa, Zeliha mı desem?» Zeliha Byron arük iyice anlamıştı: Lady Melbourne'un söylediği bütün o dedikoduları Caroline çıkarıyordu. Caroline ona yirmi altı yasını dol durduğunu hatırlatmakla da keyfini kaçırmıştı. Evet, yirmi altısını bitirip yirmi yedisine basmıştı, yani hayatındaki en tehlikeli o iki dönemden birin cisine giriyordu. Byron korkuyla ürperdi, kendini gene hayallere kaptırmıştı. Caroline büyücüydü. Byron daha önce de onun kendisine büyü yaptığından kuşkulanmıştı. «Augusta.ya selâm söyle.» yoksa, Zeliha mı desem?» Bu sözlerle ona bir büyü oku muş oluyordu besbelli. Bu büyücü karı onun bir benzerini yapıp ateşte de yakmamış mıydı? Onun büyülerine uğramasaydı Lady Melbourne'a yanlıj kanılar vermek aklından bile geçmezdi. Byron, birdenbire, meydan okur gibl bir kahka ha attı. Ne dedikoduya aldıracakü, ne rezalete. Azametli, vakur, her şeyin üzerinden yükselecek, ailenin düsturu olan «Byron'a Güven» şarkısını söyleyecekti. Augusta'nın güveni vardı ona; göriinüje bakıhrsa Annabella'nm da. Lady Melbourne'un «Evlenmek senin için simdi her zamankinden daha çok sart oldu» dediğini hatırladı. Evlenmesi mi tehlike liydi, evlenraemesi mi? Acı acı gülümsedi: Annabella ile evlenmesi Caroline'in en istemediği şeydi. Kıs kandığı gibi, korkuyordu da: Yaptığı büyüler bozu lacak diye korkuyordu. Byron'un gülebilmek için Augusta'ya ihtiyacı vardı ama. Lady Melboume'un dediği gibi, aklmı başına toparlayabilmesi için de Annabella'ya ihtiyacı vardı. O gün Annabella'dan mektup aldı. Sağlığını soruyor, haber vermesi için yalvanyordu. Byron, verdiği karşılıkta vücutça sapasağlam olduğunu, ama kafaca ateşler içinde yandığını yazdı. Bunun sonucu olarak da, sanki bir nçurumun ocundaymışım, ya da bir jeyin altında kalıp ezilecekmişim, mektuplasmamız birden »ona eriverecek miş gibi geliyor bana. Bunun Augusta Zeliha dedikodusunu mu söy lemek istemişti. yoksa evlenme isini mi, bilmiyordu. tşittiğime göre Miscs Annabella MUbanke admda biri benim evlenme teklifbnl iklnd defa reddetmiş. Ne tuhaf! Ben hiç hatırlamıyorum. Bu mektubu gönderdikten sonra ferahladı. Böylece, Annabella'ya, kızdıysa. mektuplasmaya son verebileceğini anlatmış oluyordu. Annabella. kızmak şöyle dursun, hemen karşıhk yazdı Evlenme tekllflnizi Ikfad defa reddettiğim lâktr dısına gelınce, bu o kadar saçma bir şey ki, insan gülümseyemiyor bile. Reddedecek bir durumda kalmak thtımalıni onlemis olmakla, hiç de ikinci defa reddetmis sayamam kendimi. Byron pek sevinmisti. Annabella onu reddetmek ıhtımalini gerçekten önlemişti! Demek ki böy le bir teklif bekliyordu! Verdiği karşılıkta şu cüm leyi yazmaktan kendini alamadı: 8M ne kadar gOrmek Istlyorum, bilemezsinlz... GUnleı ge^tl, Annabella'dan karsılık gelmedL Ezici ağırlıkta bir sessizlik. Byron, oyalanmaK için, birkaç günlügüne, Augusta'ya gitti Dönüp geldiiS'nde baktı Annabella o uzun sessizliği en sonunda bozmuş ÜTun bir mektuptu bu, din Uzerlne heyecanlı bir konlerans. Onun hâlâ kalbinin derinliklerin'le bir din duygusu olduguna lnanıyormuş Sonra, Byron'un onu görmek isteylşine şöyle bir dolayisıvla dokunuyor. «Yanılmıyorsam nizi görmeye gelmeK niyetindesiniz, öyle mi?» diyordu. «Bizi» mi? Belli ki annesiyle babasmın, be!kl de ana • babaların en meraklısı olan bu iki tclsinin de şu Hınzır Lord Byron"u tanıyıp. kendlsi kara« rını vermeden önce. onların karar vermelerini ÎStiyordu. Byron'un l'k defa olarak yüreği oynamarl:. îleride kaynanasıyla kaynatası olacak kimselerin kusur arayan bakışlan karşısma çıkmak onun icn yeni bir yaşantı, pek basdöndürücü bir duyçru olacaktı. Kendi kendine gülerek, hemen oturdu. ir.a bir karşıhk yazdı. Sir Ralph Milbanke onu çağırmak lütfunda bulunursa seve seve gelecegini bildirdi. Sir Ralph'ın onu resmen çağıran mektubuyla birlikte Annabella'dan da mektur geldi. Bu seîPt din üzerine daha da uzun uzun yazıyor, Byron'un görüslerini de öğrenmek istedigini söylüyordu Byron o gece bir yemekte Lady Melbourne'a rastlayınca: «Haberiniz var mı, ağabeyiniz beni resmen ca&rdı?» diye sordu. (iGiötjor musun?» «Hemen degil. Gelecek hafta. belki. Belkl gelecek ay, belki de gelecek yıl. Önce AugTista'yı, Medora'yı görmeye gideceğim. Anlarsınız ya. bu daha önemü bence » Augusta dördüncü çocufunu diinyaya getirmi?, kız olan bu çocuğun adını Elizabeth Medora koymuştu. * * * Sir Ralph Milbanke kızına. biraz çıkışır gibl bir tavırla: «E, Lord Byron ne zaman geliyor?» diye sordu. «Geleceğini söyleyeli çok oldu» Annabella. tok bir sesle: «Lord Byron. başlca türlü tanınmış olmasına rağrnen, çoğu zaman çekingendir» dedi. Baba, kız, Durham'da ufak bh liman kasabasi olan Seaham'daki malikânelerinin, Seaham Köskü'nün bahçesinde geziniyorlardı. Yaz sonunda, fırtmah bir ründü ama, şimdi nava açmıştı Annabelli. biraz ilerideki deniz kıyısından gelen dal^a seslerinı dinledi, şairane bir duyguya kapılaraiî, alışık olduğu bu tabiat sesleriyle iendl içind»ki 'izli heyecan, kuşkuyu birbirine bağlamaya çahştı. Byron'un gelmesini çok istiyordu ama. nu bekleyişe bir korkunun karıştığı da oluyordu A n nesi babası onun ne diyeceklerdi acaba? Şairin çekingenliği tutar da gene uzun bir Bvron sessizliğine gömülürse çok kötü olurdu doğrusu Herkase yüksekten bakan, kendini • beyenmişin biri sanırlardı. Sir Ralph, pek damdan düşerçesine: «Seviyor musun onu?» diye sordu. Annabella babasına karşı da, kendine Sarşı da doğru söylemeye çalıştı: «Evlenme teklifini reddettiğim günden berl gittikçe daha iyi anladım ki evlenmeyi düşünebilecegim tek erkek odur.» Sir Ralph kızına, pek inanmıyormuş gibî, şöyle bir baktı. Ağırbaşh, kimi vakit şaşırtacak derecede zeki bir kız olan şu tek evlâdmı bir türlü anlayamamıştı. «Kendini bir kocanın eline bırakmak senln için pek kolay olmayacak» derken sesi titriyordu. Birdenbire bir sağanak boşandı. tçeri kaçtılar. Annabella, düşünceli düşünceli. odasına gitti. Yatak odasından çok bir çahşma odasıydı burası. Raflarda güze'ce, düzgün sıralar tıaünde dizili iuran kitaplarına sevgiyle baktı Sonra. pencerenin yanmdaki yazı masasma oturdu. babasmın çaŞırışmdan sonra Byron'un yazdığı mektupları iist gözden çıkardı, difckatle yeniden okumaya koyuldu (Uevamj var) 888838 i Garf h ME UMUT EOl y^Zlk^'ŞU DUCBUM DUŞUMCELE k; c M u ş M u yct?»^? , Ei OkruMU Tiffany Jones TlrrANY A NKA R A Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden: 1 Topkapı Sarayı Müzesinde münhal bulunan bir adet 450 lira ve bir adet de 400 lira aslî maaşlı memur kadrolarma askerliğini yapmış memur adaylan alınacaktır. 2 İhtiyaç göriinen kısımlarda istihdam edilecek memur adaylarının durumlarmm 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 48. maddesine uyması şarttır. 3 İsteklilerin 1 Aralık 1967 cuma günü saat 10.00 da yapılacak yarışma sınavından önce gerekli belgeleri ile Müze kalemine müracaatları ilân olunur. (Basm: 26644/14028) DENİZCILIK BANKASI T.A.O. Denizyolları İşletmesinden Sirkeci iskelesinden kalkmakta olan Mudanya. Bandırma sürat ve Çanakkale sürat postalan; 27 Kasım 1967 pazartesi güniinden itibaren, kış aylan müddetince, Karaköy rıhtım yerlerinden hareket edeceklerdir. Muhterem yolcu ve yuk sahiplerine ilân olunur. (SW»T/99992 Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden: 1 Topkapı Sarayı Müzpsine satın alınacak olan 250 metre 85 m.m. lik, 100 metre 110 m.m lik keten hortumla 50 adet 85 mjn. lik ve 15 adet 110 m.m. lik rekor ve 20 adot de 85 mm. lik Lans işi 2490 sayılı kanunun 43. maddesi gereğince 10 gün süre ile açık eksiltmeye çıkanlmışür. 2 Muhammen bedeli (8667,50) lira olup geçici teminaü (650,06) liradır. 3 Buna ait şartname ve diğer vesaik mesaî saatleri dahilmde Müze kaleminde isteklilerce görülebilir. 4 İhalesi 4 Aralık 1967 pazartesi günü saat 15.00 de Topkapı Sarayı Müzesinde toplanacak Komisyon tarafından yapılacaktır. 5 İsteklilerin jrukarıda açıklanan belirli gün ve saatte geçici teminat makbuzları ve Ticaret Odası 1967 yıh belgesi ile komisyona müracaatları ilân olunur. (Basın 28645/14027) İLÂNEN İCRA EMRİ TEBÜGİ Tarsus İcra Memurluğundan: Dosya No: 966/805 Alacakh: Tarsus Hazine Vekili Av. Sadi Kurt Borçlu: Hamit Gündoğdu Tekelli Cad. No: 254 de Injaat Müteahhidi İZMÎT. Borç: 3034 lira 35 Krs. ve masrafları. İşbu alacağın tahsili için Tarsus Asliye Hukuk Mahkemesinin 8/5/951 tarih ve 948/756 esas 951/523 sayılı ilâmma isünaden yapılan tâkipde size tebliği icap eden icra emri bilâ tebliğ iade edilmiş, zâbıtaca yapılan adres tahkikinde ise de adresiniz tesbit edilemediğinden îcra emrinin ilânen tebliğine karar verilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 inci maddesi mucibince kanuni süre olan 7 güne 25 gün ilâvesiyle 32 gün içinde ödemeniz itirazınız varsa yine bu müddet içinde İcra Hâkimliğine müracaatla icranın geri bırakılmasına dair karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı ve İc. îf. K. nun 74 üncü maddesi mucibince mal beyanında bulunmadığınız takdirde hapisle cezalanacağınız icra emri yerine kaim olmak üzere ihbar ve ilânen tebliğ olunur. (Buuu 26568) 140» 24 Kasım Cuma ANKARA RADYOSU 06.25 Acılıs. Droeram 06.30 Kuranı Kerim. •cıklaması ve vorumu 06.50 Saz eserleri 07.00 Köve haberler 07.05 Günavdın 07.30 Haberler v« hava durumu 07.45 Hafif müzik 08.00 Ankarada bulün 08.10 Her telden 08.40 Türküler eecldl 09.00 Cocuk ve eeliıunl 09.20 Sabah konseri 09.35 Arkası varın 09.55 Ara haberler 10.00 Okul radvosu. Toolum ve Ülke (tlkokul4). Dersimiz 11.00 Hafif müzik 11.05 I.Yazardan şarkılar 11.25 Konser saati 11.55 Ara haberler 12.00 T.Emrinden t ü r k ü l « 12.15 Kıbrıs saati 12.30 Beraber ve folo larkılar 13.00 Haberler ve B.G.dt bıurün 13.1f lafif müzik 13.30 Reklâm Drosrunlftn 14.0f rürküler 14.15 î.lDck ve T.Öıekten larfcıUrı 14.3.71 lafıf Batı müzlSl 14.5. \ra haberler 15.0? •>kul radvoıu 16.0f1 \ Akkılıctan türküler 16.1. V.Tokaüıoeludan s a r k ı l u 16.3: Jlaklar arasınd» 16.55 \ra haberler 17.0( furttan sesler 17.30 Çv 17.50 • ö odası 19.00 Reklâm Droeramlan 19.35 Haberler v e hav» durumu S.Gülteklnden türküler 19.50 (Tvkudan önce 19.55 Tabiat ve lnsan 20.03 M Ersesten sarkılır 2025 Trafik 20.30 Dlnlevici lstekleri 21.00 24 saatin olavları 21.10 Klâsik Batı müziBi 22.05 TBMM saati 22.45 Haberler v e hava dunıımı 33.00 Haftamn buteelıl 38.45 Hafif mUllk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle