22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 12 Ekim 1967 ctttglınıs nıznlanna ilim adamlannın da bir mesajını verirsek, belki d« zayıflamada ölçüyü kaçırmazlar. Şu sırada piyasaoa satılan zayıflama haplarım karıştırarak alrnanın ölüme sebep olduğu doktorlar tarafından kesinlikle açıklandı. «Az yemekle» ancak zayıflanabıleceğini bildiren doktorlann tavsiyesine bir de bız kendımiz ikincısini ekliyelim: Blngül Gülseven isminde genç ve guzel bir hanımın piyasaya çıkaracağı kıtaba bakarak resimle go.'terılen jımnastıkleri d'enemelerı. On dakıkada ıkı bin kalori kaybettiren bu hareketleri yapan hanımların mutfağa rahatlıkla gırebıleceği müjdesi bilhassa mıdesine düskün erkeklerı memnun edeceğe benzer. SAHtFE BEŞ Kabare Tiyatrosıı ve diğerleri III Tlyatrolar birer birer perdelerinı açmağa başladılar. Bu yıl en enteresan tiyatro topluluğu Haldun Taner'in «Kabare Tiyatro» su oldu. Istanbul'un eksik taraflanndan biri, tiyatrolardan çıktıktan sonra sanatçılann ve sanatseverlenn oturup konusabıleceği rahat lokallerin olmamasıdır. Tiyatro ve fikir alanında onemli bir yer işgal eden HalaMn Taner de bu eksikliğı duymuş o'malı ki, herkesin rahatça içki içıp, sohbete ve tiyatroya zaman avırabildiği bu kabare tiyatro} u kurdu. Bir de soğuk gecelerde sıcak çorba verseler daha da tutulacağı muhakkak. ayrılışı hakkına'a şimdiye kadar aes çıkarmayan Haldun Dormen ' ın efendilıği bütün sanatsever3er tarafından takdir ediliyor. Daima karşılıkh anlaşma neticesmde tiyatrosundan ayrılan her sanatçı>a çok faydalı olan Dormen, «Nısa da, Ayfer de bu ısı benımle konuşup aostça yapsaydılar ben onlara gıder sahneye pıyes koyar, arkadaşları da mısafır oyuncu olarak gonderirdım. Neden boyle olduğunu bir türlu anlayamadım» dıyor. Asıl anlasılamayan şey Ayfer Feray' ın geçıraığı kazada Haldun Dormen'den gorduğu ınanılmaı ilgi karşısındaki garip tutum. Gazanfer özcan ve Gönül Clkü Topluluğu galasız bir prömiyer yaparak perdelerını sessiz sedasız açtılar. «Özel tıyatrolar geçen yıl birleşıp buyük galalar yapmadan perde açmaya karar vermıstı. Bu j'il bu karara sadık kalan bir bız olduk galıba» diyorlar. Hemen her gece elektriklerının kesılmesı yüzüna'en oyuna bırkaç dakıka ara veren topluluk bazen mum ışığında oynamaâa devam edıyor. O zaman halktan Beledıye içın pek iltifat sayümıvacak sozler yukseliyorl e« c«surâne bir hareket oîduğunu MeN»m»ra'ya söyleoiğını belirtti. Yalnız Buyükelçi, «Kızının bu güzel hareketi karşısında babasının Johnson'a istifasını vermek üzere hazır olduğunu belirtmesi bana çok garıp geldi. Böylelikle evlıliğın ale>hınde olduğunu hissettırdi» dedi. Viyana'da bir dilsiz Hiçbir yabancı dil bılmeden çok az bir parayla ve yapayalnız çıktığım gezinin muhtemel güçlüklermı aklıma bıle getirmıyorum Zayjflama ölçiisü Zayıflamak içın azap içinde yasayan hammlarımıza içlerının rahatlaması için şu haberi verelım : Londra'da yapılan bir musabakada Ingiliz kızlannın en fazla benzemek istedıkleri onıkı kadının atfı tahmınleri altust etti. Butun gençlığın tıpatıp benzemek için gayret sarfettıği mankcn Twiggy'nın birmci geleceğını tahmin edenler listenın haşında Jacqueline Kennedy, Brigitte Bardot ve Elizabeth Taylor'u görduler. Onıki kadın ıçınde birincilığı alan model Shrimpton'a ne duşünauğu ve başansını neye borçlu olduğu sorulunca, «Ben Twiggy kadar sıska olmadığım ıçin bu pâyeye kavuştum» demıştir. Bu izahattan »onra rahathya Moda skandalı Bu yılın yeni Dünya Güzellik Kıralıçe^ı pecı'ınceye kadar eskısınden bahsetmeğe devam eden yabancı ba=mm bildırdiğme göre, Hir.th Reita Faria, modada bu>uk bir skanaale sebep olmuştur. Bundan birkaç hafta önce yaptığı basm toplantısında giydıŞi bır elbıseyı kendisinın çızdıtını belirten Hintli güzelin bu açıklamasmdan uç gün sonra bır tanmmıs modaevi şu açıklamayı >aptı «Muessesemizin yirmi iki \asındaki moda ressamı Jane Fox elbıseyı çızdı, kuması kesti ve patronunu bizzat saklıyor». Ferıa bu açıklamaya saa'ece bır omuz sılkerek: «Fıkri benden aldılar ya!« dedi. Otelden çıkıp tramvaya biner binmez dilsizcilik oynamaya başladım ocukluğumdan bu yana görmek iste diğim yerlerin başında Viyana gelir. Neden bilmem Viyanaya karşı bendc bir hayranhk, Viyana insanlarına karşı da bir sevgi vardır içimde. Ünlü kahvelerini. meyhanelerini, sarapçı köylerini aziz bir dostum uzun uzun anlatmıştı bir zamnnlar. Hayranlık Te özlemle dinlemiştim. Dostum «dünyanm en kibar insanlan V'iyanadadır» derdi. O anlatırken Strauss valslerinin nağmelerini duyar çibi o lurdum. HALDCN TANER TJlvi Uraz Topluluğunun ilk pivesi Necati Camalı tarafından kaleme ahnmış. Katfın basın ata^elerimizden Berin Camalı'nın eM olan Necati Cumalı piyesınin promıyeri içın davet ettiğı dostlarını kapıda bizzat karşıladı, herkesle ayn ayrı meşgul oldu. Pıye^ten sonra sahneye çıkan Cumalı daha sonra sahne arkasııda kalarak tebrıkieri kabul ettı. Ankara'da başlayan piyesinin açılısında bulunmak uzere başkentte onbeş gun kahp donen Cevat Fehmi Başkut ıse meslekdaslannm prömiyerlerıni kaçırdığı için, üzüntüsünü. gönderdiğı telgraflarda belirtti. Bugünlerde Haldun Dormen en çok çalı^an tiyatroculardan bıri. Uzun yıllar birhkte çalıştışı ve herbirme çok yakın ılgi posterdiği Ayfer Feray ve Nisa Serezli'nin tiyatro^an Eeş yıl sonra ilk defa lngiltere'nin eskı Ankara Büyukelçılerınden Sir Bernard, NATO BakanlarıUa birlikte memleketimıze bes yıl scnra ilk [ ziyaretini yaptı. EM Lady Bnr j rows kadar olmasa bıle tıyatrolarımızdaki eserlerı takip ea'ecek kadar ivi Türkçe bilen Sir Bernard'ın ilk ışı kaldığı Tarabya Otehnden sabah ko\a doğru yıiruyüp vaktiyle kendisini sahıllerımizde gezdıren Elçilık yatınm kaptan ve tayfalanyla bir sohbet yapmak arzusu oldu. Ama her gehşinae yatı yerınde bulamayan eskı Buyükelçi, sonunda dostlarına: «Lutfen onları gorurseniz söyleyın kendilerini ne kadar aradığımı. tlk fırsatta bir kart atacağım Parıs'ten onlara» dedi. Halen Parıs'te XATO Buyukelçısı olan Sir Bernard, Dean Rusk'ın kızının bir . zencıyle evlenmesinin son dere C Leylâ Ger»<>r dış gezilerinden birinde.. San Fransisco'da Leylâ Gencer su sırada San Francısco'da kenaısinı dınlejenleri hem hayretler içinde bırakıyor, hem de mestedıyor. Hayretin sebebı Gencer'ın en guç operalardan biri sayılan «La Gıoconda» yı ikı hafta içinde çalısıp hazırlaması.. Bundan bnce Callas ve Tebaldı'nin yerini de âni olarak alan Gencer başarıyla ışin ıçinaen çıkmıstı. Leylâ Gencer'in bu sefer Regina Crespi'nin anjınden oturu sahne>e ç'kamaması >uzünden ikı hafîada hazırlanıp büyuk bır rahatlıkla oynaması sanattan an'.ayan San Francıscoltılan fasırttı. Onlar kadar şaşıran ve heyecandan esen ağlavarak seyreden aktrıs Şirin Devrim ı=e buradakı dostlanna yazdığı mektuplarda Leylâ Gencer'ı uzun uzun methettikten sonra, «Omrumae hiç kımsevle bu kadar iftıhar etmemiştım» diyor. da. ICimseye çaktırmıyorum ama içımden: «Işte diyorum jöhretin faydaları. Her zaman zararını görecek değilim ya?» Hostesler etrafımda pervane gibi. Dayan Ümit Yaşar vıskiye. Avrupada çok ararsın sonra. Uçağımız Türkiye hudutlannı ge çmce anons yaptılar. Birden üzer me bır Avrupa gormüş'.ük hâlı geîdi İlk işim nâzik hostese «Vıskınız Canadıan galıba. Skoç yok mu?» demek oluyor. Gördünüz mü? Daha dönmeden ukâlâlık başladı bende. Bereket versın hostesın ikramseverliği yetişiyor imdadıma. Canadian» bırakıp, Skoçu dikiyorum tepeme. A5ağıya baktım, elle çizilmış gibı muntazam şekıller ve cizgi'er S^Cımızda. solumuzda küçük küçük şehırlerm görünmelerıyle kay bolmaları bir oluyor. Kıbrit kutusundan binalar. sıcımden yollar Sonra hep yeşıllik.. Yeşıllik.. , v * 'G^^t^0m Ar a u Viskiden ba.;ım dönüyor. Hâlâ nasıl güç bır seruvene kalkıştığımın farkında değilim. Hiç bir yabancı dil bilmeden, çok az bir paTürk Hava Yolları idarecilerinin k ğ ^ unutamıyacağıny Ufijleçiy^j, b.ir » rayla. ve^ yapayalnız nnce, nnce gezıme Viyana^âri baçlamak istedim. Geziye çıkmadan once, cüzdanımın ezeli hafıfliğinı bılen yakın dostlarım kulağıma fısıl dadılar: «Oralarda aç kalırsın bu parayla. bari yanına biraz yıyecek ' hma DUe getirmij'o? calgasındayım kısacası. Nıhayet Viyana üzerindeyiz. Anons üzerine kemerleri bağlıyoruz. îyi de oluyor. Çünkü sonra butun gezi boyunca İcemerimi sı Viyana'da bir dilsiz Parlamento binası önünde görduğumüz genç ve güzel kız, elinde bir tepsi içinde kahve getiriyor, fincanlara koyuyor, süt ilâve edıyor ve servis yapıyor. Ben hemen kıza Dankeşdn'ü ya pıştırıyorum. Kız da bana «Bitte» diyor. Kız dısarı çıkınca merakımı yenemeyip Orhan beye kızın kim olduğunu soruyorum. Fröhlayn Brigit Hava Yollanmızın memuresiymış. Mükemmel Fransızca ve lngilizce de bilirmiş, ana dılind'en baçka. Şarkh kafam henüz ÜÇ DtL BtLMEK MEMURİYET YAPMAK v e KAHVE PİŞİRİP İKRAM ETMEK kavramlarmı bağdastırmaktan uzak. Hayretle kar sılıyorum. Öyle ya canım bizde hangi 3 dil bilen ve bir yerde çalısan genç kızımıza kahve pışırtıp servis yaptırabilirsınız? Meğer Viyanada hiç bir iş yerınde ve devlet daıresınde bizim usul kahve ocağı, kahveci ve çırağı yokmuş. Herkes kenaî pişirirmiş kahveyle çayı. Ayıp değilmiş. Ve daha daha neler yok1 muş Viyana'da" Ayakkabı boyacısı da yokmuş, herkes kendısi boyarmış ayakkabısını Bizim usul kapıcı, odacı da yokmuş, her kes kendisi yaparmı? işini. Biz konuşurken Fröhlayn Brigıt telefonla otel işimi de hallea'ıvermış. Geldi haber verdı Orhan beye. Kıza bir Dankeşon daha patlattım. Bitte deyip gıtti. Orhan bey de bana şehrin iyi bir yerınde Favorıten Strasse de temiz ve ucuz bır otel bulunduğunu anlatıyor. Kahveleri bitirip Otele doğru yollanıyoruz. Gerçekten tertemız bır otel. Ucuz da. Günde bızım paramızla 31 lira verecekmışım. Orhan bey ışine dönoü. Yaşlı otelcı de valizlerimı odava kadar çıkardı, Afiderzeyn deyıp gıttı. Birden aklıma geldi, arkasmdan kosup seslencı'im ben de: Dankesön Afiderzevn .. Otelde basımı ellerimin arasına alıp düşünmeğe başladım. Buraya kadar iyi hoş. Ama ya bundan sonrası ne olacak? VtYANADA BtR DİLSİZ Kekemeliğimı belkı duymussunuzdur. Viyanada dilsiz olotığumu da saklamıyacağım Nıtekim otelden çıkıp tr*ımvaya biner binmez; Dilsızcüık oynamaya basladım. Orhan bey gitmeden ehme bir Viyana haritası tutuşturmuş, bir kâğıda da han gı numaralı tramvaya bineceeimi ve nerede inecejjimi yazmıştı. Kondöktöre parayı uzattım ve kâğıdı da gösterdım. Paranm Ü5tıiyle birlikte biletimı verip teşekkürü bastı. Ben oe oturduğum verde, geçtığimız sokak ve caddelerin ısimlerini haritada bulmaya, ineceğım yerı ayarlamaya çalışıyorum. tşte Opera binası solda göründ'ü. Tamam! Burada ıneceğim. Inip yürümeğe başladıktan sonra bir şaskınhktır aldı beni. Zaten ötedenberı yönümü sasırırım. Bakahm şimdı ne yapa cağım? Vitrınler de öyle güzel ki! Her birınin önünde bir kaç dakika olsun durmaaan edemiyor insan Sonra Brüksel'de görduğüm Prof. Bülent Nuri Esen'den öğrendim Buna vıtrin yalamak denıvormuş. Hep mürekkep yalayacak değiliz ya. Biraz da vitrin yalıyalım oldu olacak. Sağımoan, solumdan insanlar geçıyor konuşa konuşa. Mağazalardan alış verış ediyorlar. Her kes sürekli koşusuyor ve konuşuyor. Susan yalnız benim Ağır ağır vürüyorum üstelik, kosuşanlara inat. Ve konusanlara inat susuyor, susuyorum. Dilsizlik oyunu hiç de güzel değil. İnsan susmaktan da yoruluyor. Bugüne kadar bır yabancı dil öğrenemedigim için kendi kendime içerlıvor ve hele bir V C. bulmak gereSi belırince ba^ıyorum kı'ifrü. Sonra üzüntüm, utancım ve kvgınhSım kafamoa mısraıasmaya baslıyor. Diyorum kiAyıp! Ayıp! Snnca yıldır bir gavnrca öğrenememissin Ümit Yasar Kadın deyip sevmıssin Dost devip inanmıssın Siir devip vazmıssın Çalısmıssın Kazanmıssın Harcamıssın Nice vıllar eelip eeomis Bir dil ötrenmeden bn vasa gelmissin Hadi sövle bakalım Simdi bütün bildiklerinle neye vararsın Bovle elin böSründe Sıkısmıs. çare ararsın. TMİT YASAR UNIROYAL bugünden Hibaren perakende lâstik fiatlarını % 15 nisbetinde indirdiğini saygı ile ilön eder. UNIROYAL Hayır! Modern resim değil . Viyana St. Stephan kilisesinin dı; duvarlan... bir şeyler al. Şöyle sucuk, peynır, reçel, zeytin falan alsan iyi edersin. Sonra sigara. rakı almayı da unutna. Oralarda makbule geçer. Benden önce Avrupa görmüş adam olmak bahtlığına eren bazı dostlarım da bana çeşitli şeyler not ettiriyorlar, gezip görmem gereken yerleri öğütlüyorlardı. Viyanada Schönbrunner Saraymı mutlaka gör ha. Mayerling'e gitmeyi ihmal etme. Parise de gideceksen Loiıvr* müzesini ve Pantheon'u mutlaka gör. v.b Ben bu öğütleri bir bir not edi yor, bir yandan da cebimdeki az pa rayla bunlarm hepsini nasıl göreceğimi düşünüyordum. Bazı dostlarımın dediklerine göre aç kalmamak için gittiğim yerlerde kahvaltı veren ucuz bir otel bulmalıydım Sabah yapacağım kuvvetli bir kah valü, öğle yemeğine lüzum bırakmazdı. Akşam da nasıl olsa sandviç, sosis falan idare ederdim. Dost larm, hattâ pek az tamdığım kişilerin çeşitli öğütleri ile kafam karmakanşık olmuştu. Hepsi de ne çok şey biliyorlardı, hayret. tç'.erinde Roma'yı, Frankfurt ya da Münih'i, Londra'yı ve hele hele Paris'i gdrmeyen yoktu. Geziye çıkmadan önceki bir haftam. dostlarm Avrupa anılarmı tâzelendirmek ve dinlemekle geçti. Meğer her biri neler görmüş? Nerelen görmüş? Kendi cehaletüne şaştım, kaldım. Yahu! Ben yıllardır uyumuşum demek. Millet Avrupaları gezerken, buralarda pinekleyip kal mışım. Bayağı kızdım kendime. Gi denlerden neyim eksikti yâni? Onlarm Avrupa jehirleri hskkmdakı derin bilgileri karşısında bayağı bir aşağıhk kompleksine kapılıyor dum ki gezi tarihi geldi çattı. 5 Eylul sabahı Türk Hava Yollannın yepyeni ve güzel bir nçağıyla Viyanaya doğru hava'.andık Uçak personelinin nezaketine diyecek yok. tkram Ikram üstüne. Serde şairlik var ya ! Adımız da içiciye çık mış, Birayı şarap, şarabı viski kovaladı. Bütün uçak personeli ve volculann çoğu beni tanıdığı içın henü? kendime gıivenim tam. Arada bir için ifin gururlanıyorum kacak. gitgide daraltacağım. Havaalanma iniyoruz. «Aman diyorum hosteslere Alan'a Hava Yol larından kimse geiirse, lutfen beni tanıtm da ucuz bir otel bulmama yardım etsinler.» Gordünüz mü şimdi? Ya kımse gelmezse? Sehre nasıl gideceğim, otel nasıl bulacağım? Elim, cebimdeki Almanca Türkçe Seyahat ve Konuşma rehbe rine gidiyor. İlk cümleyi ezberlemeğe çalışıyorum. Können Sie mir ein billiges Hotel empfehlen?Almanca yazılışı böyle. Türkçe okunuşu şöyleymiş, rehber öyle dı yor: Könen Zî Mir ayn Biliges Ho tel Empfehlen? Bu cümlenin mâ nâsı .Bana ucuz bir otel tavsiye edebilir misiniz?. imiş. Ben ezberliyene kadar uçağin kapısı açılıjoı, inmeğe başhyoruz. Berekei versin Hava Yollanmızın Viyana Bürosu Müdürü Orhan bey, her za man olduğu gibi uçağı karşılamaya gelmıs. Hosteslerin tanıtması üzerine imdadıma yetişti Kısa süren bir gıimrük muayenesinden sonra, Orhan beyle birlikte bir tak siye binip jola revan olduk. Düzgün, bakımh bir yol. Araba kayıyor âdeta. Biraz sonra yemye<1 bir orman ve Tuna karşılıyor b:zi. BtTTE DANKEŞÖN AFÎDERZEÎN GLTEXTAG Hava yollannın Opera meydanmdaki yeni ve modern bürosunun kapısına gelınce şoför ka pıyı açıyor ve vaüzlerimızi ındiriyor. Ben de bu araoa ilk Almanca kelimeleri öğreniyorum Orhan bey şoföre para verince şoförün cevabı: Dankesön. Orhan bey de cevaben Bitte, diyor. Sonra ikisi de birbinne Afiderzeyn diyorlar. Kapıdan gırer girmez bizi karşılayan genç ve güzel bir kızdan da a'ördüncü kelimeyı öğreniyorum : Gutentag. Eh! Artık Almancayı söktüm sayılır. Viyanada kaldıgım bir hafta ıçinde en çok işittiğim, i?itınce de anladığım bu dört kelime oldu. Her yerde ve her zaman GUTENTAO BİTTE T DANKEŞÖN ve AFİDERZEYN... Orhan beyın oaasına gırip oturuyoruı. Birai aonra fiıerken r Tarzanca öçrenivorum / L A N Karacabey Belediyesi Başkanlığından: 15, 20, 25 ve 30 Eylül 1967 tarihîerinde Tstanbul Akşam ve Resm! Gazetelerde ilân ettirilen 84815.84 lira keşif bedelli ve 5400,79 lira eecici teminatlı umUTiî hplâ inşaatlarmm ihalesine talip Cı!<madıenrlan avnı işin ihalesi aytu şartlarla ve kapalı 7aH usuUi ile eksiltmeve ko nulmuştur. Eksiltmesi 25/10/19fi7 çarşamba günü Lict 13 de Belediye Encümeninde yapıUcaktır. nur. Postadakl gecikmelerin kabul edilemivecegi ilân olu(Basm 24095/12095) Yaman şoförün Idstigi Manajans: 3286,121 L5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle