23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 24 Ocak 1967 CUMHURİYET # UZflK KOMŞU RUSYAOAN GEZİ NOTLARr Sultan Galiev'in macerasıdır. Sultan Galiev, Müslüman bir Ta tardı Komünistti. 1923 e kadar Sov yet yönetiminde önemli mevkilerde bulunmuştur. Milliyetler Masasmda Staiinin muavini olarak hiz met görmüştür. Sultan Galiev ve arkadaşı Hanefi Muzaffer'e göre Asyalı Miıslü man toplumlar açısından en önemli çelişme, sömürgelerle metropoller, yâni proleter milletlerle kapi ı7 VÎ İLHAN SELÇUK Azerbaycan'a doğru Ne vsr ki Rus komünistlerinin gözleri devrımden sonra da Avrupaya çevrik kaldı. Bununla beraber ortak diiçman Çarlık rejimine karşı Lenin ve arkadaşlarıyla elele vermıs Asyalı komunistler, daha başka deyisle Çarhk sömürgelerınin komünistleri, yüzleri Avrupaya çevrik Rus komünistleri içın bir dâva idi. Çünkü «ömürgelerdeki aydın3ar, Çarlık yjkılınca bağımsızhk ve özgürluğe kavuşa<j»klan jnancında idiler. Bu inancı onlara Lenin vermısti. Somürgelerdeki Çarlık Rusyasına karşıt hareketleri de iki bıçımde ele almak doğru olur : Bu hareketlerin bir kısmı sağcian çıkışlı mılliyetçilik hareket lerı idi. Bir kısmı da komünist akımı içinde bağımsızhk umuduna kapılmışlardı. Bütün bu akımların bir de yerine göre aşiretlerden, göçebelerden, millet olamamış cemaat]erden süzülüp geldiğini düşürıürseniz 1917 ihtilâlinden sonra Çarlık sınırları içinde nasd bir kazan kaynadığı ortaya çıkar. Avrupalı kapitalist ülkeler de dolaylı ve dolaysız olarak bu işe karıştılar. 1918'de Rusya'da iç savas ba?lamıştı bile. kaldıranlar ezilmij, mtrkeze bağlı otorite kurulmuştu. Ne var ki bu komünist toplumun kurulması demek değildi. Memleketin bir yanında göçebelik, bir yanında derebeylik, bir ya nında kapitalist düzey hayatı vardı. Tarihin çeşitli çağlannda bulunan toplumlar, Sovyetler Birliği sı nırlan içinde yaşıyorlardı. Okuma yazma oranı bu toplumların bazılprında yüzde 2,5 bazılarında daha aşağı idi. Hayat düzeyleri anlatılamıyacak kadar aşağıdaydı. Kullandıkları dil. sosyalist kültürü hazme decek gibi değildi, doğru dürüst edebiyatlan, hattâ alfabeleri bile yoktu çoğunun. Asyanm yeri ve gö ğü arasında, yüzlerce yıldan beri değişmez bir kaderi sürüklüyorlarîardı. Kim bunlara varacak? Devrimi kim bunlara götürecek? Kim bun ları Marks'ın kafasındaki toplum ha line sokacaktı? tşte bu sorunun karşılığmı uzun uzun düşünmek gerekirdi. Rus Çarını deviren ve Rusyada iktidara el koyan kadro, sömürgelerin kaderine de el koymus oluyor du. Moskovadan uzanan irade, Asyanm ve Sibiryanm çehresini deği?tirecekti. Gerçi Asyanın Müslüman aydm lan içinde kendi toplumlarmın ka derini kendilerine göre çjzmek isti yenler çıkmış, ve bunlar Avrupaya değil Asyaya, yâni kendi köklerine dönük bir komünizmi kurmak istemişlerdir. Ve sonları hiç de iyi olmamıştır. Bunlardan pek ilgi çekici olanı Sultan Galiev SULTAN GALJEV teJist milletler arasmdadır. Sömür ge halkının tümü, yoksul proleter sayılabüir. Bu ezilmis halklar Asyada bir Müslüman Komünist Enternasyonali kurmalı ve zengin ülkelerin komünistierinden ayrı ve bağımsız olarak kendi başiarının çarelerine bakmalıdırlar. Bu yoldan giderlerse yoksul ve Iç savaştan sonra İç sava? Kızılordunun başansı ile bitti. Çarlık sömürgelerinde baş mazlum milletler yalnız iktisadi değil, aynı zamanda kültürel kurtulusa kHTusabilirler. Çünkü Rus komünisti de Rus kapitalisti gibi yoksul Müslüman ülkelerin t"**"'*™ tepeden bakmaktadır. 1917 de Sultan Galiev Bolçevik lerle beraberdi. Fikirlerini parti içinde yürütmek için çalıstı durdu Sultan Galiev. Sultan Galiev Islâm kültürimün sogyaliımle kaynaştmlması tezini savunuyordu. Asya halklannı bir Müslüman Komünist Partisi yö netecekti. îslâmm komünizmle bağ dasmaması için hiç bir sebep yoktu. lslfim dini sınıf dini niteliğindedeğildi. Sultan Galiev ve arkadaşlannın fikirleri bir soy «Turan» devleti ül küsüdür. Demek ki bir yandan Enver Paşa eliyle gerçekleştirilmek istenen, ve tohumları Istanbulda aülan Turan ülküsü gelişirken, öte yandan Ural lann ötesinde filizlenen bir ayn Turan ideali de vardr. Başlangıçta Sovyet ihtilâline düsman kuvvetlerle dövüşmeyi ilk bedef sayan Bolşevikler bu gibi tasarılara yatkın göründüler. Milletlenn kendi kaderlerini ken dilerinin tâyin etmesi ilkesi zaten 1917 devriminden önce kabul ve vaad edilmişti. Ama 1921 den itibaren Rus yöneticilerde Galiev gibi düşünenlere karşı tutum değişti. Beklenen dünya ve Avrupa ihtilâli hayaii boş çıkmıştı; eğer Çarhk sınırları içindeki milletler de çeşitli yonlere ka yarlarsa durum büsbütün kotüleşe cekti. 1923 te Komünist Partisinin 13. Kongresinde Kalinin diyordu ki: « Kırgn, Öıbek, Türkmen step Ierinln halklanna Leningrad isçlsinin ideallerini beoimsetmek ama cıyla eğitim politikası izlenecektir.. Sultan Galiev fikirleriyle beraber gözden düstü. 1923 te tevkif edildi. Ve Turan ülküsü de böylec» sona erdi. Rus kadrosu, devrimin Orta Asya steplerinde nasıl yürütüleceğini tesbit edecektL Gelismemiş ülkelerin halklanna bu bakımdan yön göstermek öncülüğü Stalin ile arkadaşlanna özgüydü. Şimdi bize masal gibi gelen bu yakın tarih hakkında pek az bilgimiz var. Orta Asya Türkleri edebi yatından geçilmez Bâbıâli basırunda... Ama iç ve dış kaynaklan bir adamakıllı tanyarak ve gerçekleri yerli yerine koyarak yazılmış esere rastlamak mümkün değildir. Oysa biz bu tarihi bihneliyiz. Bu tarihi ve Orta Asya ile Kaf kasyadaki Türk toplumlarmın nitelıklerini bilmeden fikirlerimizi yerli yerine oturtmaya pek imkân yoktur. Nitekim Azerbeycana uçar ken bütün bunlan düşünüyordum. AZERBAYCANLI FOLKLORCULAR BİB GÖSTERİ SIRASINDA Moskovadan Baku'ya gidis kolay olmadı. Kar, soğuk, fırtına, hava alanlanm zaman zamar. kapatıvordu. Nitekim otelimizden Vnukovo Hava Alanına geldiğimiz vakit. uçağm saatınde kalkmıyacağını öğrendik. Meydan buz tutrauştu. Goj; » Azerbaycan labildiğine bir beyazlık uzanıyordu. Ve bu beyazlığın bir köşe^inde uçaklar bekliyordu. Cçaklar, uçaklar, uçaklar... llyuşinier. Tubelof'lar sıra sıra. Bekleme salonu ise bir ayn âlemdi. Yüzlerce insan koltuklara kanapelere serilmişler. Kimisi gazetesini kitabını açmış, kimi uyuyor, kimi gevezelik ediyor. Bir kosede askerler akordeon çalıyorlar, bir başka köşede pek neseli bir grup konyak ?işe?inî elden ele geçirerek demlenıyor. Sovyetlerde hava istasyonları Batıdakilerden ayn bir manzarada. Gerçı binaların yapısı klâsik ölçülerden farksız görünüyor. Aynı biçim sal5nlar, aynı satış mağazaları; sigara, dergi, gazete, hediyehk eşya tezgâhları.. Bu bakımdan bir değişiklik yok. Degişiklik bekleme salonlarını dolduran insanların niteliğinde... Batının hava alanlarında çoğunlukla üst sınıflardan bir kalabalık doldurur. Sovyetlerde ise köylüsü. işçısi, neferi, çavusu uçaklann ba? yolcusu. Temiz fakat kaba giyinmiş köylüler, çizmeleri ve kalpaklanyla serazad dolaçıyorlar ortada.. Herkes kendi uçağının kalkıs saatini büyük bir sabırla bekliyor. öğleyin 12,15 te kalkması gereken uçağımız gece yarısına doğru havalanabildi. Üçbuçuk saat sonra Baku'da idik. Cumartesiyi pazara bağlıyan geceydi. Kimsecikler yoktu Baku Hava Alamnda. Bizi bekliyecek olanlar, beklemişler beklemişler, ve de sonunda : Gelmiyecek bu uçak, deyip ayrılmışlar. Bir koltuğun üstünde sabahladık Baku Hava Alamnda. Sabahleyin Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Gazeteciler Birliginden Oktay Selâmzade geldi. Aldı bizi otelimize götürdu. <Bizi> derken yanhs anlamayın. tbrahim Çamlı Moskovada kalmıştı. lbrahim, Türk Sovyet ilişkilerini dış politika açısından incelemek istiyordu. Onun işi Mos» kovadaydı. Belgelerle, kitaplarla uğraşacak, kütüphanelere dalacak, konusmalar yapacaktı. Ben bambaşka bir açıdan tanımak istiyordum Sovyetleri. Ve bunun içindir ki, bizim için daha önce hazırlanmış programı, Moskovaya vardığımızda değistirttik. Ev sahipleri ricamızı yerıne fretirdiler Ben Azerbaycan'ı gormek istiyordum. Azerbaycan, gerçi benden önce giden Türk gazetecileri tarafından gezilmiş îrörülmü? ve çeşitli röportailarda anlatılmıştı. Ne var ki, böyle olması daha da iyi idi. İzmire benziyen güzel bir kent. Baku ı Dişf Bond sA# « v İ S T A N B UL 06 25 06 30 06.45 06.50 07.00 07.05 07 DO 07 45 07 50 08.00 08 29 03.40 09 00 09 10 09 M 09.45 10.00 10.15 10.25 10 40 11.00 11.05 11.50 12.1(1 12.15 12.30 13 00 13 20 13 H0 14.00 Acıhs. Droeram Turkuler eecidi (1) Konusma Turküler eecidi (2) Köve haberler Turk halk muziKİ Haberler ve hava durumu Kucuk ilânlar Studvo G'den v« Ist»nbuld« bumın Hafif müzik Ooeret müzlfti • Pivano soloları Gunümüz Sonjnianmız Gulseren Guvenliden larkılar Fransadan vankılar Ekrem Varoldan »arkıUr Mu2ık kutusu Is havatında kadın Hadife Erttnden sarkılar Arkası varın Kısa haberler Sabah konserl Öîleve doeru Kucük Uânlar Seha Okus'tan türkülfr Beraber v e » 1 0 Mrkılar Haberler. R. G. de buzül Studvo G'den Reklâm Droeramları Kaoanıt BULMACA TUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 «Elinde bulunan küçuk nimetle yetinen» anlamına iki söz. 2 Etrafı yivli çlviler (çogul). 3 tAptal beyglr» mânajına iki s6z, bir emır. * Büyüyüp gellşme isi (osnıanlıca), çevrilınce Azerbaycanda bir kent belirlr. 5 Kuzey Vietnam"» karsı Guney Vietnamı destekllyen hükümet. 436789 hoş görüntırlük. 7 6 Güzellik v« Mtmacuıa halledllntt «akU Bir erkek adı. şaır Nedim'in yasadığı devra ve • rılen ad. 8 Binnci Dünya Savaşında Osmanll tahtında oturan padisah. bır çejit ayakkabı. 9 Ay (D.van Edebryatın SOLDAN SAĞA: 1 Bayramdan once memurların maaşlarına zam seklinde aldıkları paralar (çojul). 2 Türkiyenin ilçelerinden biri. çslışıhp ortaya ko nulan sey. 3 Yürümek İçin lâzım olan hareketi yapıs (iki söz). 4 Itip durtuştürememek. 5 Hoş ve mükemmel. bir harfin okunusunun teni, motorlü mavnanın yarısı. « Ozerinde islem yapılmamış normal ve tabi! maddelere bdyle denir. 7 Güzel sanat. mezartası üzerindeki yazı. 8 Bir cin» Asya bküzü, bir peynir çeşidi. 9 «Hangi amaç ujjrunda çalısıyorsan onda diren!» Karsıhjı İki sözlü bir emir. Garth ITIFFANY.JONES 15 55 16.00 16.5î 17.10 17.20 17 25 17.50 19.00 11.40 19.45 2(1.00 20 15 2.141 2.15i 21 110 21 20 21 35 21 4(i 21 50 22 01 22 45 2?, f 1 23 sn 24 no konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU BEYAZ GÜL Acılıs Droeram Eğıtım radyosu Cocuk bahcesi Trafiie dikkat Kısa haberler Erkekler fasıl tooluluîu Reklâm Droeramlan Haberler ve hava durumu Kücük ilânlar Vasfi Ucaroelu orkestraıı B. takımmdan türkuler Plâklar arasında Rıza Rit'ten sarkılar 24 saatin olavları. K. ilânlar Tanzimattan bu vana Gönül Akkor'dan sarkıüır Kücük ilânlar Bitmez tükenmez Anadolu Süor aazetesl Reklâm DroKramlan Haberler VP hava durumu Radvo senfoni orkestraıı Caedas müzik KaDanıs ISTAVBUL IL RADYOSU 16 ^5 Acılıs v e Drosram 17 00 Sizin icin 17."»' Kücük k o n s e r 13 no I v l aksarrüar İS 'Î0 Senfonik m ü z i k 19 0(i Cesitlı melodıler ı ° "0 Aksam konserı 2ıı 1 ' Genclerle beraber 21 00 Karısık sololar 21.15 Koncertolar 21 45 Hafif müzik 22 01) Gece koııseri 2." 00 Caz saati 2.; .1) Cesitli müzik 2 nıı Diskotekter. secmeler OH30 Hafif müzik (ıl 00 Proeram ve kaoanıı D BULMACANIN ŞKKI.I HAf.l.RT>h.MTş NASU. BALLEDİLECEK? Yukandald rakamlı balmaeada «adece 6 taM anahtaı (tpoca) ve S tane «oouç rardır B05 olao 12 karenİD içtoe I deD I a kadu uygun birer rakam koyarak ve topbuaa («rpma. çıkartma, bölme tşaretlerine dikkat lerek toldan »ağ» ve yukarıdao «sağiya balınaeada gosterilen sonoçlan bulunuı. Biraz vaktinizi alır ama. bos vakünizı bosça g( ıij olursunuz. AŞK ve ÖLÜM "% 43 «Ama, hızlı gidiyorsun. Ondan önce arar.ız nasıldı, onu anlat sen bana. Hoşlanır mıydın ondan?. «Kimseden onun kadar hoslanmazdım. Ikimiz de küçükken, derece bir yere set çeker, yüzme havuzu yapardık, her gün oraya giderdik. Sonra. eski bir battaniyemiz vardı, onun ıçine girer jatar uyurduk, kalkma vaktı gelince kalkar eve dönerdik. Yazm aşağı yukarı her vakit beraberdik. Sonra bir gün birdenbire ortadan kaybolurdu, nerede olduğunu kimse bilmezdi. Sonra bir de bakardım bir sabah bizim evin önüne gelmiş, bana sesleniyor. «îşin kötüsü şuydu ki, babam nereye gittiğimi sorunca hep yalan söylerdim, yalan söylediğim için de kendime kızardım. Donald babasma doğruyu sövlerdi hep: Hiç yalan söylemezdi o, hiç. Ama, benden daha yiğitti o. bakm bunu söyleyirn. «Derken, ondört yaşındaydım, babam anladı benim Donald"dan ne kadar Jıoslandığımı. Bunun üzerine, beni okuldan aldı, eve kapadı. Şimdi Donald'ı pek göremiyordum. Babam benden söz almıştı onlan bir daha gezmiyeceğim diye. Donald biriki kere beni görmeye gelmişti ama, çıkamıyacağımı söylemistim. Bir gün gene geldi, babam evdej'di. «Babam kostu gitti kapıya, «Bir daha buralarda dolaşma!» dedi ona ama, Donald diklesti. Kotü davranmadı ama. karşısında sankî sinek falan varmıs gibi baktı babama. Babam evden içeri deli gibi girdi, «Benim kızlarımlan gezmeye falan gidemez o!» diye söylendi, beni dövdü. sonra pisman oldu. ağladı... içmişti çünkü, anlarsınız ya. Donald'lan bir daha konuşmıyacağıma yemin ettirdi bana. Ben de yemin etmek zorunda kaldım. Ama. ne kadar eğlendiğimizi düşünüyordum da ö'.mek istiyordum. «Böylece, uzun zaman Donald'ı göremedim. Sonra, o.. o.. kızlan evlenecekmi? diye duydum. Biliyordum Donald beni pek sevmezdi, kimseyi sevmezdi o; ama, o kızlan evlenecekmiş diye duyunca .. «Uzatmıyalım, geceleri pek uyuyamıyordum, Kaç kere soyunup giyindikten sonra, sundurmada oturup onu düşünüyordum, her gece aym biraz daha büyudüğünü seyrederekten. Derken, bir gece, ay asağı yukarı yusyuvarlak olmustu, ortalık gündüz gibiydi, baktıra bizim bahçe kapısına doğru biri geliyor. Geldi, or'da durdu. Donald'dı bu. Benim or'da olduğumu görmüş kı : «Gel buraya Emmy> dedi. «Gittim. Gene eski günlere ddnmüş gibiydik. Onun o kızlan evleneceğini falan unutmuştum; değil mi ki bunca zamandan sonra gene dönüp bana gelmisti, demek ki benden gene hoşlanıyordu. Elimden tuttu, yoldan asağı doğru yürüduk, hiç konuşmadan. Biraz ionra, yoldan ayrılıp bizim o yüzme havuzuna giden yere geldik. Parmaklığın arasından sürunüp geçerken gecelik entarım takıldı k»ldı. «Çıkar onu» dedi. Çıkardım, ufak bir erik agacının üzerine koyduk, gene yürüdük. «Ay ısığında su öyle tatlıydı kı, su var mı, yok mu. bılemiyordunuz. Biraz yüzdük, sonra Donald da elbiselenni sakladı. bir tepeye doğru çıktlk. Her sey öyle güzeldı kı, otlar insanın ayaklarına öyle ho? geliyordu ki! Birdenbire Donald ilerı doğru kofmaya basladı. Ne zaman istesem kosmacada Donald'a yetisırdim ama, o gece ıstemedım. yere oturuverdim. Bakıyordum yamacın tepesinde ko?up duruyordu, ay ısığında panldayaraktan. Sonra yamaçtan asağı dereye doğru ko=maya başladı. «Bunun üzerine, ben uzandım yattım. Gökyüzünden baska bir şey göremiyordum. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum, birden baktım başı tepeme dikilmis, göğün üstünde duruyor. Gene ıslaktı, ay ısığı ıslak omuzlarından, kollarından akar gibiydi. Bana bakıyordu. Gözlerini göremiyordum ama, üzerime değen bir şey gibi seziyordum. O size bakarken.. kuş gibi oluverirsiniz : Yerden süzülüp uçuverecekmiş falan gibi olursunuz. Yalnız, simdi başka bir şey daha vardı : Koşmadan soluk soluğa kaldığını duyuyordum, benim de içimde bir şey soluyup duruyordu. Korkuyordum da, korkmuyordum da. Sanki her şey ölmüstü de bir biz kalmıştık. «Sonra: «Emmy» dedi, «Emmy...» İşte öyle... Sonra.. sonra...» «Evet. sonra, sevistiniz.» Emmy biıdenbire döndü, öteki ona sıkı sıkı sarıldı. Kız: «Şimdi de beni tanımıyor bile, beni tanımıyor bile!» diye sızlandı. Margaret Powers onu tutmuş bırakmıyordu. En sonunda, Emmy elini kaldırdı, saçını yüzünden attı. Margaret: «Sonra?» diye üsteledi. «Sonra, birbirimize sarıhp orada öyle yattık. İçimde öyle bir durgunluk, öyle bir hoşluk vardı ki I Birkaç inek geldi, bize baktı. çekilip gitti. Donald elini omzumdan böğrüme doğru yavas yavaş gezdiriyor, ta aşağı inebildiği kadar iniyor, sonra gene yavas yavas geri çekiyordu. Hiç konusmuj'orduk; yalnız, eli böğrüme doğru inip çıkıyordu, öyle yumuşacık, öyle tatlı k i ! Biraz sonra uyumuşum. «Sonra uyandım. Gün doğuyordu, yanım belim tutulmuştu, sırsıklamdım, üşüyordum. Donald gitmisti.. Ama, biliyordum ki gelecekti. Geldi de. birkaç kocayemislen. Kocayemişleri yedik, doğunun ağarmasını seyrettik. Sonra, kocayemişler bitince üsüdüm, altımdar da otlar ıslak ıslak geliyordu. Gökyüzü Donald'm başmın arkasında sapsarıydı, çığılçığıl. «Biraz sonra gene yüzme havuzunun oraya gittik. elbisesini giydi, benim geceliği aldık, giyriim. Hava çabucacık aydınlanıyordu, o eve kadar benlen gelmek istiyordu ama, ben bırakmadım gelsin: Bana ne olursa olsun, aldırmıyordum artık. Bahçe kapısından içeri girdiğimde sundurmada babam ayakta duruyordu.» (Devamı var) AN K ARA 06 25 07.00 07 05 07 311 07.45 CS 00 08 05 08 10 O8.40 08 45 ııo.ro 119 2.) 09 G5 09 411 10İII1 10 55 11 15 Acılıs. Droeram Köve haberler N. Demirdovenden sarkılar Haberler ve hava durumu Sabah rrmzığı Ankarada bugun Kücük İlânlar Her telden Kucük ilânlar Osman Turer.den turküler Günumuz Sorunlarımız Sabah konseri Kısa haberler ve K ilânlar Arkası varın EŞitim rad\osu <11 Melodiden melodıve Cocuk bahcesi Balete cağrı Öele muzıeı Kıbrıs saati Kücük ilânlar S. Deran ve T. ToDer'den sarkılar Haberler. R. G. de bucün Plâklar arasında Reklâm crogranları Cocuk bahcesi Mustafa Sevrandan sarkılar Bueün icin seçtiklerımiz Kısa haberler ve K. ilânlar Eiitim radyosu (H) Bedıa Akartürk'ten turküler Hafif müzik Gül Batu'dan sarkılar Bir bando calıyor Kısa haberler ve K. llânlar Ince sazdan Acemkürdl faslı Kdv odasl Reklâm DroKramları Haberler v e hava durumu Kücük ilânlar Yıldırav Cınar'dan türküler Uvloıdan önce Istekleriniz mikrofonda Klâsik Türk müziei tODİulueu 24 saatin olavları. K. ilânlar Tivatro Okuhl Kücuk konser TBM.M. saati Hafif müzik Salih Uvgundan türküler Haberler v e hava durumu Her hafta bir yorumcu Gece v s n ı ı n a doiru Procram v« ktDanıs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle