26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEÎKİ 5 Ağustos 1966 CUMHTJRİYET ••••••a YASAHA GÜCÜ, ICRA 0RGAN1ARI ve ITİSADİ KAlKMfM Prof. Dr. Ahmet KILIÇBÂY Türkiye yılJardan berl devam eden bir kalkınma çabası içindedir. Buna rağmen yeterli bir hızla h«IkınaınaiTin v« ekonomik anlamda ayağını yerden kesip havalanamamıştır. Kalkınmantn gecikmesinde bir çok âmülerin rol oynadığı şüphetizdir. Bunlar arasmda yer alan ve en önemlisi zeyılabilecek olanı, yasama gücü ve icra organlarmm Iktisadl kslkınmamızdaki rolüdür. Yasama re lcr» organının oynadığı rol flzerinde durmamın gerekttren başk» bir aktüel sebep de vardır. O da Millet Mecllsi, Senato, basın ve halk efkârann »on aylarda üzerinde durduğu meselelerin Özelliğidir. Af kanunu, maas zammı ve benzeri diğer konnlar, tasanlsn hazırUyan uzmanların, komisyonlann, Millet Meclisinin ve bakanlarla ilgili personelin sayısız is saatini almıştır. Buna, basının ve halkın konulara ayırdığı saati de eklersek astronomik rakamlara varan iş ve ilgi saatlerinin topyekun kalkınma davimızın dışındaki alanlarda barcandığmı görürüz. Burada af ve diğer konulann tahlil ve tenkidlni yapmak niyetinde değilLz. Sadece, herseyl iktisadl kalkınmasına bağb bulunan ve bnnnn başanlı olması için çözümlenmesl gereken bir ülkede bir çok mesele dururken milll enerjinin ne kadannın af ve benzerl konularda harcanabüeceğini tartışmaktır. Iktisadî Kalkınma davâmız bugüne kadar, milll tasarruf yetersizliği, yatınmlarm uygun olmayan dağıhşı sermaye piyasasının yokluğu, işçi kalitesi yönlerl fle ele ftlınmıy fakat yasama gficfl fle icra organlannm oynadıklan rol üzerinde nadiren duruhnuştur. çalışma gflcünfln mffll meselelerin Snemine gSre dağıtılmasıdır. Türkiye'nin en önemli dâvalarının basında «iktisadi ltartnnm» gorunun» bulnnduğunu kimse ink&r edemez. tktisaden kalkınma dogmdan doğrnvm ve dolaylı olarak bir çok sorumların çözümünü sağlayacak, sosyal refabın, tauzurun, siyasi istikrarın anahtan olacaktır. Milliyetçiyiz Eğitimin psikolojik temelleri Yazan: Haiis ÖZGÜ Insanın hayat yolu, bu yola çıkış şekiine göre devam edebilir. Bugünle desteklenen dün bugıinü olduğu kadar yarıru da değerlendirebillr. Însan geçmişini, olumiu veya olumsuz şekliyle varlığmın bütün dfivrelerinde yaşıyabilir. Geçmişini yaşadığı şekilde bir bugüne ve yarına ulaşabilir. Ulaşabilir; çünkü, bazan insanın hareket noktası ile vanş noktası bırleşebilir. yetiştirmeğe çalışırlar. Onlan varlıklarımn bir tamamlayıcısı ve yokluk karşısındaki koru>Ticusu gibi sayarlar, Onların varlıklannda ideallerini gerçekleştirebileceitlerini, yokluklarmı önliyebileceklerini düşünürler. Onları her türlü üzünrülerden, endişelerden uzak tutmağa çalışırlar. Onu önemsizleştirmeğe elverişli her türlü davranışlardan çekinirler. Yalnız burada, çeşitli nedenlerin etkisiyle normalliğinl kaybetmiyen, aşınlığa kaçmıyan, çocuklan şımartmıyan bîr sevgiden söz açıyoruz. Anneler, babalar vardır. Çocuklarına karşı olağan üstü bir düşkünlük gösterirler. Onlann yanından ayrılmak, onlardan uzak kalmak istemezler. Onlann en küçük bir şekilde bile yorulmalanna, kendi kendüerine iş yapmalarına tahammül edemezler. Çocuklannı gereğinden fazla konımak lhtiyacını duyarlar. Böylelikle, çocuklannın çağlariyle ilgili hayat tecrübelerini yapmalarını, hayata hazjrlanmalannı önlerler Çocuklarında, kendi kendllerine iş yapamamak inancmı yaratırlar. Çocuklannm, basanlan ve hayata normal bir şekilde intibaklan için gerekli varlık güvenini sarsarlar. Yok ederler. suzluk, hırçınhk seklinde belirtmelerüıin nedeni yalnız sıcak ve tath anne sütünden yoksun kalmaları değildir. Burada anneden ayrılma, anne ile bir bütünlük meydana getirmekten tamamiyle vazgeçme zorunluğu da rol oynamaktadır. Bu zorluklar ise ancak annenin çocuğunu eskisinden daha çok sevmesi, onunla daha fazla ügilenmesi, çocuğunu anne sütüne yakın yiyeceklerle beslemesi ile azalabilirler. Yok olabilirler. sütten kesilmesinde gösterdiği hırçınlıklar, huysuzluklar, çıkardığı zorluklar karşısmda annesi, babası tarafından azarlanan, hırpalanan çocuk yeni hayat evresine uymakta güçlük çeker. Daha rahat ve mutlu saydığı eski hayat evresine bağlı kalmak. bu evreye geri dönmek, daha doğrusu, geçmişi daima yaşamak, ebedilestirmek arzusunu duyar. Kimi kimselerin sürekli olarak geçmisin özlemini duymalarının, içinde bulundukları zamandan durmadan yakınmalannın, gelecekten korkmalarının nedenlerinden biri de bu olabilir. öte yandan, sütten zamamndan önce kesilen ve yaşma uymıyan yiyeceklerle beslenen, daha doğrusu, beslenmeye çalışılan çocuklar bazı vücut rahatsızlıklarını gösterebilirler. Bu rahatsızlıklar sonraları da devam edebilirler. Kimi psikanalistler, bazı kimselerde görülen sindirim organlan. özellikle, mide rahatsızhklan ile zamamndan önce sütten kesilme ve istenmiyen yıyeceklerle beslenme arasında bağhhklar bulmaktadırlar •••• •••• •••• Sosyal tercihlerin sıralanması Bugün, parlAmento ve hükumetin üzerinde durduğu meseleler sosyal bakımdan önemli olan, ve bir sonuca bağlanması arzu edilen konular olabilir. Fakat hemen loralım. Bu sorunlann uzun vadell milll dâvalar içindekl yerl ve öneml nedir. Çok kıt sayüan yasama, icra, idare ve ihtisas enerjisinin ne kadanna hak kazanacaktır? Ortada henüz tartısılıp bir karara bağlanmamış bulunan kalkınnıa plânı, çözümlenmemiş bir iktisadi devlet teşekkfiHeri yeniden düzenlenmesi komısu gittikçe tehdit edici bir güç kazanan enflasyon, işsizlik, ödemeler büânçosu, zirai raform, vergi reformu ve daha birçok önemll iktisadi meseleler dururken yalnız af ve tam tasarılan ve diğer tali meselelerle nğraşmak ne dereceye kadar «rasyonel» bir davranıştır. Yukanda saydığunız iktisadi davâların sosyal önemleri itibariyle başta geldiğine şüphe yoktur. Sadece ele alınmaları değU, sür'atIe halledilmesi gereken sonımlardır. Tercih sırasından başa getirflip en iyi uzmanların en tecrübeli ve bilgüi parlâmento üyelerinin en başarılı idarecüerinin üzerinde durup kıt ve kıymetli zamanlanm harcmmalarım gereken problemlerdir. Bu iktisadi sorumların çözümlenmesi ona bağb diğer sosyal ve siyasi dâvalann dolaylı olarak halledilmesini sağlıyacaktır. iiii En büyük ejjitim 1 faktörü • !•• • ••• • ••« • ••• • ••• •••• :::: Refahın ve siyasi istikrorın anabtarı Devlet bir gerçektir. Tümü Ue toplum hayatında büyiik rol oynamaktadır. Demokratik bir dürende Devlet, Millet Meclisi, Senato, Hükumet ve Idare Mekanizması Ue karşınnza çıkar. «Planlı Karma Ekonomi» dfizenine sahip bulunan ülkemizde Devlet, yapacağı iktisadi plânlarls ve bunun uygulanması Ue iktisadî hayatın gidişinde büyiik ölçüde tesir eder. Bu hüviyeti Ue Devlet iktisadî kalkmmada, tabii kaynaklar, sermaye ve iş gücü kadar önemlidir. Sermayesi ve tabii kaynaklan kıt olan bir ülke, bunlan en iktisadi bir şekilde kullanmak, verimsiz alanlardan sakınıp verimli olan koüara yönelmek zorundadır. Ayni prensipi Devlet faaliyetlerine de uygulamak ve yasama gücü Ue idare gücünün faaliyetlerini «ekonomize» etmek gereklidir. Başka bir deyimle Millet Meclisi, Senato, Hükumet ve tdare Mekanizmasının sınırlı iş saatlerini en iktisadî sekilde kullanmak ve bu güç yardımı Ue en büyük sosyal faydayı sağlamak zaruridir. Okuyucular devlet faaliyetlerinde iktisadüik prensibinin nygulanamıyacağı ve kamu hizmetlerınl iktisadi ölçüler dışmda tutmak gerektiği görüşünü savnnabilirler. Bunda hakhdırlar. Üzerinde durmak istediğimiz husus kamu hizmetlerinin niteliği ve önemi değUdir. Üzerinde durmak istedlğimiz dâva Devlet Teşkilâtında yer alan kişilerin yülık çalışma saatlerinin sayılı olduğu ve bu •••• >••• • ••• • ••• yasama ve idare gücü MUlet Meclisi, Senato ve Hükumetlerin bir seçim dönemi içindeki çalışma ve iş yapma gücü sınırhdır. Gerekirse yaklaşık olarak, iş saati balinde tesbit edilebilir. öte yanda yine ayni dönem içinde başanlması gereken ve parlâmento ile icra enerjisine ihtiyaç gösteren işlerin bir dökümü yapüıp her birinin mulıtaç olduğu çalışma saati de tâyin edüebUir. tçüncü olarak, çözümlenmesi gereken sorunlar, uzun vadeli sosyal önemlerine eöre tercih sırasına dizilebilir. Kanunlann meclise sunulmasında bUe bu sıraya uymak «ereklidir. Hukuk ve Anayasa bilginleri buna itiraz edip kanun teklifi prensiplerinin iktisadî plânlama tekniği ve metodları ile haUedemiyeceğini iddia edebilirler. Bugünkü hukuk düzeni ve hukuk anlayışı içinde haklıdırlar. Buna rağmen, sınırlı yasama ve icra gücflnün ekonomize edilip işlerin sosyal önemlerine göre sıralanması lüzumunda ısrar ediyoruz. MUlet meclisinin, hükumetin, idare mekanizmasınm, basının hattâ halk efkârının gözünün ve dikkatinin önemli ana dâvalardan ayırıp tâli nitelik taşryan işlere büyük önem vermesi \Vembley'de Dünya Kupası finâlini izleyen seyircilerin, stadyumun damına konan kuşlarla uzun uzun UgUenmesine benzer. DÜNYANIN HER TARAFINDA BİLİNEN VE ARANAN JUNKERS HAVAGAZI VE BÜTANGAZI ŞOFBENLERİNİ (su ısıtıcısı) Mutlulukla başhyan hayat mutlulugun süt anası olabilir. Anne, baba sevgisine doyarak hayat yoluna çıkan insan mutluluğun ills ve en önemli adımını atabilir. Hayat yolunda sarsılmadan, bocalamadan yürümek imkânlarından birini elde edebilir. însan her yaşta ve çağda, başkalan tarafından, özellikle, kendisi için önemli, kaderi üzerinde etki yapabilecek durumda bulunan kimseler taralından sürekll olarak sevilmek ister. Sevildigi zaman ve sevildigi ölçüde sevinç duyar. Varlıgmda huzur verici, hayata bağlayıcı önemli bir değişiklik olduğunu anlar. Bu sevincin ve mutluluk adını verdifimız huzurun bir kaynagı saydığı varlığına daha ;ok bağlanır. Bu bağlılığı yaratanlara karşı biiyUk bir yakınlık duyar. Bütün insanların aradıklan sevgi çocuk için daha büyük bir önem taşır. Çocuk yalnız başına yaşıyamaz. Bu kendi kendine yaşamak imkânsızügı bilincine daha hayatının ilk yıllarında ulaşır. Hayat güvenliğini annesinin, babasının kendisiyle ilgili yakınlan ölçüsünde sağlar. Onlann yanında, özellikle, kendisini seven, kendisini sevdiklerine inandığı annesinin, babasmın yanında yalnızlığını, yetersizliğini unutur. Yalnızlık, yetersizlik acılannın etkilerinden kurtulur. Endişesiz, üzüntüsü'v hır hayat şeklini idrâk etmek in nı bulur. Kendisini seven aımüuiu, babasun sevindirmenın çareleruil arar. Onların istemedikİerini yapmaktan sakınır. İsteklerini yerine getirebilmek için çırpınır. Onlann acılarını, sevinçlerini paylaşır. Onlann aracılıklariyle bütün insanlara karşı yakınlık du>"ar. Bütün insanlarm annesi, babası gibi iyi kimseler olduklarına inanır. Daha dogrusu, bütün insanlan, bilinçaltında yer alan iyi anne, baba hayaliyle değerlendirir. Bu sevgi sayesinde, psikanalistlerin hayat iranıının bir kaynağı saydıklan ödip kompleksini beş, altı j'aşına doğru zararsız bir hale getirir. Bilinçaltına ittiği bu kompleksle ilgili duygularmın olumsuz faaliyetlerini önler. Yine anne, baba sevgisinın yardımiyle doğal (tabii) bir rnahiyet taşıyan kardeş çekemezliği duygusunun olumsuz yönde gelişmesini durdurur. Bu duyguyu yüceltir. Kardeş sevgisi haline getirir. Getirir; çünkü, insan sevdiği kimse lere ait bulunan her şeyi ve herkesi sevmek imkânını bulabilir. Sevdiği kimseler taralından sevüen kimselerde sevdikleri insanlara ait bir şeyler bulur. Sevdikleri kimseler tarafından sevilen insanlarda sevdiklerine sanlar. Bütün bunlardan da kolayca anlaşılacağı gibi, eğitimin, özellikle aile eğitiminin en etkin ve güçlü faktörü sevgidir. Çocuk, kendisini sevdikleri için bütün kalbiyle bağlandığı annesinin, babasının isteklerini istiyerek yerine getirmek arzusunu duyar. Bunun için annesinin, babasının isteklerini en iyi ve mükemmel bir şekilde gerçekleştirir. Her yaşta ve çağda insanın en iyi yapabildiği iş en çok istiyerek yaptığı iştir. Çocuğu iyi bir şekilde eğitebilmenin en önemli koşullanndan (şartlarından) biri de hiç şüpha yok, cocuğu tanımaktır. Çocuğun her hayat evresindeki varlığı özelliklerini bilmektir. Çocuk çok erkenden, kimi psikoloklara göre, altıncı aydan itibaren annesini diğer varlıklardan ayırmağa başlar. Onun kendisiyle ilgili davranışlarım, belki de, insanlığın knşaklardan kusaklara geçen evrensel tecrübelerinüı, bu tecrübelerin yarattıklan bir ortak bilinçaltımn etkisiyle, değerlendirir. Sürekli olarak onun yanında bulunmasını arzu eder. Onun yanında kendisini rahat, huzur içinde bulur. Annesi yanından uzaklaşır uzaklaşmaz ağlamağa başlar. Kimi psikanaüstlere göre, bu ağlamanın amacı anneyi, uzaklaşan anneyi geri getirmektir. Çocuk, annesi yarundan uzaklaştıgı zaman bir yainızhk duyar. Daha doğrusu, varhğından bir şeylerin aynldığmı, koptuğunu, varlığmın parçalandığını, bu haliyle yaşıyamıyacağını sezer. Bu parçalanmayı ve bu parçalanmanın yaratabüecegi yokluğunu böylelikle önlerneğe calışır. Yırmmcı vüzyılın en nnemli fikir akımlanndan biri olan ve eğitırnle yakından ilgili bulunan kültüralizme göre, annenin çocuğunun yanında sürekli olarak veya zaman zaman bulunması ile karakter özellikleri arasında bir baâlıhk vardır. Bu akımın en önemini temsilcilennden biri olan Kardiner, Okyanus'ta. Alor takım adalarında yaşayan 70.000 insan üzerinde yap* tığı araştırmalara dayanarak, ilk hayat yıllarında, çocukluk çağında anne ile çocuk arasında kurulan ilişkilerin büyük etkiler yaptıklarını, bu adalarda yaşayan insanların karakter özelliklerinin bu ilişkilerle sıkı sıkıya bağlı olduklarını söylemektedir. Yine Kadiner'e göre, doğuşlarır.ı izleyen ilk günlerden itibaren anneleri tarafından düzenli bir şekildi emzirilmiyen, günün önemli bir kısmmda annelerinden uzak ve yalnız kalan, anneleriyle güniHı rastgele zamanlannda karşılaşan çocuklar daha sonraki yaşlarmda düzenli bir hayat sürmekte zorluklarla karşılaşabilirler. Işlerini rastgele yapmak eğilimini duyabilirler. Işlerini sonuçlandırmakta güçlük çekebilirler. Hayatları boyunca yainızhk, terkedilme duygusunun etkileriyle değerlenebilirler. Çocujju tanıma zorunluğu Üç yaş krizi Çocuk üç yaşına doğru varlık bilincine ulaşır. Kendisini başkalarından ayırır. Bu andan itibaren kendismi yeterli bulmaya başlar. Işlerine kanşılmasım istemez. Büyükler gibi hareket etmek arzusunu duyar. Kendisini göstermeye, değerlerini belirtmeye uğraşır. Artık eskisi gibi büyükler tarafından söylenen her şeyi yerine getirmek itteroez. A'nne»ine, babaşına itirazlarda bulunur. Bu yüzden aüe çevresine uymakta zorluk çeker. Annelerin, babaların, bu yaşlardaki çocuklarmda gördükleri bu değişiklikleri olağan saymaları, bu davranıslann geçici olduklarını düşünmeleri, çocuklarına karşı anlayıs göstermeleri gerekmektedir. Evet, milliyetçiyiz, ve bfcim milliyetçiliğimi2, born, davnl, mehter takımı, kavuk, külâh, ve içi boş nutnk edebiyatiyle süregelen ne idüğü belirsiz bir milliyetçilik değildir. Koşnllan kesin, sınırları açık, yönü belli, akıl ve bilime dayanan bir milliyetçiliktir. Milliyetçilik, çagımınn Türkiyesinde duygnların besledigi bir fantezi değildir; düpedüz bir mecburiyettir. Şöyle ki : 1 Atatürk'ün deyişıyle, «imtiyazsız sınıfsız bir millet» olmak için milliyetçiyiz. Millet içinde her türlü imtiyazları yok etmek için milliyetçiyiı. Bugün halk kavramı millet içindeki fakir çofunlnlu ifade eder. Halk kavramı ile millet kavramını birbirine es yapmak için milliyetçiyiı. Halk dışmda bir millet kavramı, ve millet dışmda bir halk kavramını yok etmek için milliyetçiyiz. Demek ki, halkçı olduğumnz için milliyetçiyiz. 2 İktisadi bakımdan halktan ayn bir azınlıgın millet içinde yerini tanımadığımız için milliyetçiyiz. Bir azınlığı gitgide lengin ve imtiyazlı. ve millet çoğunluğnnn gitgide fakir ve yoksnl yapan iktisad) düzenin karşısmda olduğumuz için milliyetçiyiz. 3 Kökü dışarda iktisadi kurumlara karşı olduğumur için milliyetçiyiz. Millet içinde imtiyazlı bir «ümrenin yabancılarl» İş ortaklıçına rirerek «gayrimillî» müesseseler kurmasını millî çıkmrUr açısından çok tehlikeli bulnyonu. Çeşitli sirketlerle, bankalarla, ve öteki knrnmlarla çıkarlannı ve kaderlerinl yabancılara baglamış bir zençin azınlık, yabancılarla ortak çıkarlarını millî çıkarlardan üstün tutmaktadırlar. Çünkü refahlarını, düzenlerinl, Istlkballerini, yabancılarla menfaat ortakhgı düzenine oturtmuşlardır. Bn İktisadi bağlantıdan onlan da kurtarmak ve kökü dışanya bağlı «gayrimillî» kurulnşlan «milli» knrumlar haline getirmek ıor«ndayız. 4 Milll varİığımızı hiçbir yabancı milletin varlığına bağlı saymadığımız için milliyetçiyiz. Türk milleti tek başına kendi varlığını kornyacak ve kalkınacak güctedir. Yabancı milletlerle Uişkiler ve karşılıklı yardımlaşmalar başka şeydir; bir büyük yabaneı devletin himıyesi altına sığınmak zilletl, ve bir yabancı devletin çüdümünü kabnl etmek şerefsizliği başka şeydir. Bugün Türkiyeyi yeryüzünde Amerikan uydusu gaydıracak «gayrimillî» p«litlkayı «millî çıkarlar» yönünde ve milliyetçiliğe vygun biçimde dflzenlemek milliyetçilerln çörevidir. 5 Ahlâk açısından insanın insanı ve milletlerin mületleri sömürmesine karşı olduğumuz için milliyetçiyiz. İnsanın, kişinin değerlerini tanıdığumz için milliyetçiyiz. Türk milletinin iç yaşayısında bir Türkün vatandaşını sömürmesi, vatandaşının emeğini çalması, vatandaşlannın sırtından sengin olması, ahlâk knrallanna aykmdır. Bunün gibt milletlerin birbirini sömürmesi de çağımızın moral Slçülerine aykındır. îç ve dış sömürücülere karşı millî çıkarlan karamak. memleketin millî kaynaklannı milletin bütününe yanyacak biçimde işletmek, yabancılara peşkeş çekmemek, milli yetçilifimizin görevlerinden önde gelenidir. 6 İktisadi kalkınmanın ve iktisadi bağımsızlığın metodunu bildiğimiz için milliyetçiyiz. tktisadi kalkınma önce Türkiyeyi bağlamış yabancı emperyalizme karşı başkaldırmak ve sonra içerde milletçe fedakSrlığa katlanmakla mümkündür. Bu ortak fedakârhkta mntln azınlığa biçbir imtiyaz tanınamaz. Millî kalkınma taeyecanmm rüzgân. ancak sosyal adalete saygılı bir kalkınma seferberliğinde vatandaşları barekete getirebilir. Tabancılaruı yardımına degil, millî kaynaklarımıza dayanan bir iktisadi kalkınmayı mümkün gördfîğümüz için milliyetçiyiz. 7 Ümmetçiliğe karşı olduğumuz için milliyetçiyiz. Atatürk'ün millivetçiliji Batı emperyalizmine ve Doğn ümmetçiliğine karşıdır. Arap kültürünün egemenliğini tanımadığımız çibi Batı empervalirminin değer yargılannı kökünden reddediyornz. Çafdaş medeniyetin bilim verilerini, matematikten iktisada kadar bütün alanlarda kabul ediyoruz. Milleti bnrafelere eötüreeek. milli bâtünlüğü ve kiiltürü yok edecek ümmetçiliğe karşıyız. R Hümanist olduŞumuz içîn milliyetçiyiz. Çağımızın insanIık toplumunda söz bakkı öncelikle milletlerdedir. Milletierarası örgütlerde, insan, öncelikle millet gerçeği içinde değerlendiriliyor. Ve insan ancak millî vasıtalan kullanarak ağırlığını duynrabillyor. Hümanizm yolunda ilerlemek, ancak millet olarak bafımsızIığa ka\uşmakla mümkündür. Birlesmis Milletlerde Amerikan nydnsn gibi oy kullanmak, emperyalizmin hizmetine girmek, millî knrtulns savasları karsısına çıkmak, yalnız milliyetçiliğe değil hümanist anlayışa da aykındır. Çağımızın hümanist akımı, toplumculnk yolundan geçer; toplumcnlnk ise millet gerçeği içinde yürürliige konabilir. Çağımızın biimanfst anlayısına ancak bağım«ız bir millet olarak kattlabiliriz. Milliyetçiliğimizin amacı bümanizm oldut* icin milliyetetriz. Bütün ferekçesir^e milliyetçilik 1968 TBrklyeslnde şartlan çayet açık bir akımdır; ve çağımızın medeniyetinde olumln görevi, çağımızın insanlığı içinde olumln yeri vardır. Bn, Atatürk milliyetçiliğidir; ve o milliyetçilik bizim milliyetçiliğiraizdir, biz de o miHiyetçiIiğin bir neferlyiz. Dünkü fıkramızm 23'üncü satırı «Kolomb, Fatih Sultan Meh met Han'ın İstanbulu fethinden kırk yıl «onra» olacaktır. Düzeltirim. Annelerin, babaların ayni anlayışı çocuklan okula başladıklan, erğinliğe ulaştıkları zamanlardakj intibaksızlıkları karşısmda da gös termeleri zorunluğu vardır. Bü ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"•^ tün bunlar insan için mukadder şeylerdir. Bütün insanlar bu geçitlerden geçmek zorundadırlar. Erinlik (bmug) çağı İnsan hayatında yer alan ve idrâk şekiine göre insan hayatında büyük değişiklikler meydana getiren en önemlj krizlerden biri de erginlik krizidir. İnsan 13 14 yaşlarına dojru. gerek vücut, gerekse ruh bakımından büyük değişikliklere uğrar. Bu hayat evresinde sahsiyet önemli bir gelişme gösterir. Bu andan itibaren insan kendisini her bakımdan yeterli bulur. Bir çocuk sayılmasına tahammül edemez. Bağımsızlığına fazla düşkün olur. Çevresinde herkes tarafından beğenilmek, sayılmak, sevilmek ister. Kendisine karşı anlayışlı hareket eden annesini, babasını. öŞretmenlerini ve yöneticileri faza sever. Onlan üzecek her türlü hareketlerden sakınır. Tersine olarak, kendisini kıranlara karşı koymak arzusunu duyar. Bu arzusunu, çeşitli şekillerle gerçekleştirmeye çalışır. Onların isteklerini yerine getirmaz. HÜMEYRA ARMAN ile SAADETTtN ÖZER Kvlendiler tst. 4.S.1966 Cumhuriyet 9080 ACI BİR KATIP Rüsumat Müdür muavini merhum Emin Bey ile merhume Nezihe Yelkencinin oğullan, Güzin Çapın eşi, Şükrü Çapm ağabeji, Semiramis Gündeşin babası, Uğur Gündeşin kayınbabası, Pakize Denizak, Muhsine Ongan, Meliha Cici, Hayri Görkkey ve Şadan Yelkencinin yeğeni, Kemal Onganın eniştesi, Necdet Cicinin dayısı, Ayten Dilligilin amcası, Cem Gündeşin dedesi HAMDİ EMİN ÇAP ârıi olarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhumun cenazesi 5 Ağustos 1966 Cuma günü Moda Devriye sokak Marmara apartımanından alınarak Kadıköy İskele Camiinden öğle namazını müteakip Kartal Maltepesi Asrl mezarbğına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eylesin. AİLESİ Cumhuriyet 9086 PİYASADA DAİMA TEMİN EDEBİLİRSİNİZ 5 LİTRE Anne, baba arasındaki anlaşma Annelerin, babaların çocuklarını sevebilmeleri için her şeyden önce birbirlerini sevmeleri, birbirleriyle anlaşmalan gerekmektedir. Gerçekten birbirlerini seven anneler, babalar, ortak bir eserleri olan, sevdikleri varlıklardan bir şeyler taşıyan çocuklarını da severler. Çocuklarının varlıklannda sevdikleri kimselerin varlıklarına da rastlarîar. Bunun için çocuklarını daha çok severler. Çocuklarını, Hem kendi, hem de sevdikleri kimselerin varhklannın bir de\*arru gibi düşünürler. tki sevgili varlığı bir varlıkta birleştirirler. Hem kendi, hem de sevdikleri kimselerin varlıklarını çocuklarının varlıklannda ebedileştirebileceklerine inarurlar. Çocuklanru en iyi koşullar (şartlar) içinde Sütten kesilme krizi İnsan hayatında, bir hayat evresinin sona erdiğini ve yeni bir hayat evresinin başlamak üzere bulunduğunu beîirten çeşitli krizler yer alrnaktadırlar. Doğuş bu krizlerin ilkini, sütten kesilme ikincisini. şahsiyetin meydana gelmek üzere olduğunu bildıren üç yaş zorluğu üçüncüsünü, okula başlama dördüncüsünü, nihayet, erinlik (büluğ) beşincisini meydana getirir. Psikanalistlere nazaran, insanın kaderi ile bu krizleri idrâk etmek şekilleri arasmda bir bağlılık vardır. İnsan dokuz ay on gün bir bütünlük meydana getirdiği annesinden ilk defa doğuşunda ayrılır. Kimi psikanalistlere göre, bu ilk ayrıhşm yarattığı acılar ancak annenin yakın, sıcak ilgisiyle hafifletebilir. Böyle bir yakınhk karşısmda dünyay» yeni gelen çocuk annesiyle beraberliğini devam ettirmek imkânını bulur. İnsan için sütten kesilme de büyük bir önem tasımaktadır. İnsan bu olayla annesinden bütün bütün ayrılır^ Artık »nnesinin varlığmın bir parçası olmadığını anlar. îlk ve gerçek yalnızlığını bu zamanda duyar. Bunun için fazla üzülür. Çocukların sütten kesilme zamanlannda fazla ıık'.ntı ccktnelerinln, iizülrnelerinin, bı «kıntıltnnı, tzüntülarinl, E L İ M BİR ZİYA Şirketimizin kurucularından, İdare Meclisi İkinci Reisi ve Teknik Murahhas âzası, Türk Matbaacılığının hocası, eşsiz insan MEYLİT Sevgili ve kıy. metli eşlm Hamdi Emin ÇAP âni olarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhumun cenazesi 5 Ağustos 1966 Cuma günü Moda Devriye sokak Marmara apartımanından alınarak Kadıköy İskele Camiinde öğle namazını müteakip Kartal Maltepesi Asrî mezarlığına defnedilecektir. Kederli ailesi efradı ile is arkadaşlarma baş sağlığı diler Tanndan sabır ihsan etmesini niyaz ederiz. ÇAP BASIM ANONİM ŞİRKET1 Cumhuriyet Ö087 Suyun tazyiki ne kadar as olurna ulsun aıami randımanla çalışır. Tam emniyetli) çok ttağlam re fetkalâde kullnntşlıdır. VEFAT Cahide Kaplangı'nın sevgill ej leri, Bılgf. Bengl, Senemin ve merhume Şerrain'in tevgill babal«rı, Orhangazl Hükumet Tabibi Dr. Cemll Mandı'nın «evglli ka. yınpederl, Neşet v« Nükhet'in dedelerl, Msiul Gazl ve Emekli Hâkim TÜRK DEMİR DÖKÜM FABRİKALARI A.Ş. Silâhtar Istanbul OSMAN KAPLANGI çarşamba günü Hakkın rahmetine kavtışmuştur. Cenazesi Edlrnekapı Şehitllğine tevdi edîlmistİT. AtLESt aziz ruhuna ithaf edilmek üze re: Vef atmın kırkıncı gününe rastlayan 6 Ağustos 1966 cumartesl günii öğle namazını müteakip Kadlkby İskele Camiinde memleketlmizin tanınmıs ehli Kur'an ve Mevlithanlarından Hacı Hafıx Hasan Akkus. Hafız Zekl Altın, Hafız Azl2 Bahriyell, Hafız M»h. mut Hataylı, Hafız Osman Bek tsrafından Mevlit kıraat ediıecektlr. Mersiyeler tanınmıs Mersl yeci Hüseyin Sebilci tarafından okunacak ve dualar tanınmıj ve genç Duahan Hacı Hafız S«deddin Evginer tarafından yapılacaktır. Bütün akraba, dost ve din kardeşlerimizin tesriflerinl rica ederim. Eji: SEYFt GÖKMEK FASİHA Gökmen'in MÜHENDİS AUNACAKTIR Merkez Tejkilâtımızda çalıştırilmak üzere İnşaat YükMühendisi veya Mühendisleri alınacaktır. İsteklilerin Genel Müdürlüğümüze müracaatları rica olunur. sek ET VE BALIK KURUMU GENEL MÜDÜBLÜĞÜ (Baaın 18278 A 10307.) 9076 CurahuriyM Mtt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle