26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEİEİ 26 Hariran 1966 'UMHURİYET ••••••£ CUMHURBAŞKANUGI Dr. Abdullah Pulat GÖZUBÜYÜK balmuuı bu husuımı An» Hukuk (Droit constituttonnel) afumdaıı mcelenmesl faydalı görülmüs«to (1). Lausanne tîniversitesi Hukuk Fakültesi değerli ve Türk dostu profesörlerinden Sayın Marcel Bridel (An» Haknk) eserlnde (Halkçı yönetimin • demokrasinin • kaderi, devlet adamlarının mânevi değerine ve dfisünfirlerin, devlet adanüannın inançlannı siyasî ahlâk yönünden yükseltme kudretine bağlıdır) demistir. Konunun bu açıdan değerli düşünürlerimizce ele ahnmasında sayılanııyacak faydalar vardır. umhurbaskanı devletin başıdır. Bu sıfatU Türkiye Cumhnriyetini yani Turkiye devletini ve mületin ülktt, kader, varlık ve deTSnu bakunlanndan birligini temsü eder. Yürütme kuvveti, esas itfbariyle yasamanm gösterdiği alanda bareket eden, ona bağh bir organ olup Cumhurbaşkanı re Bakanlar Knrulundan ibaret olmak iizere iki yönlüdür. Cumhurbaskanının, Türkiye Büyfik Millet Mec11si (Millet Meclisi Te Cumhuriyet Senatosu fiye» lerinin birlikte toplanması), tarafından ve özel bir oy çoğunluğu fle seçflmesi, fistüste iki defa seçilmemesi, seçilmesi ile Meclis üyelifinin sona ermesi, partili ise seçiminden itibaren partisi ile Hgisinin kesilmesi, görev süresi yedi yılm bitimin 1) Dilimizin Turkçeleştırılmesınde bazı onemü yande Cumhuriyet Senatosunun tabiî üyesi olması, hslıklar yapümaktadır. Nitekim eskiden, Esas Cumhuriyet Senatosuna, Askeri Targrtay ve diğer Teşkil&t Hukuku (Drolt constitutıonnel) yeribazı organlara üye seçmesi gibi yetkileri dolayıne bu defa tamamen yanlış olarak (Anayasa siyle siyasî* mfinasebetler alanmda bir denge unhukuku) deyimi kullanılmaya başlanmıştır. Esuru olmasmı şpğUma amacını gütmektedir. N'isas Teşkılât Kanunu, karşılığı doğru olarak tekim 1961 Anayssammn yeni hükümleriyle bugün (AnaYasa) alınmış ye fakat bu temel yasada Cumhurbaskanı, aiyasî münasebetler alanında bir yer alan konulan incelîyen büim için, deyim, denge unsuru olma niteliğint kazanmıştır (21. anlam ve kavrama uygun olarak seçilmemiştir. Nıtekım deyimin adı iızerınde, (Ana ve yasa), umhurbaşkanı, bukuken, yürütme, hükümetin başka tâbirle (Anakanun) anlamını taşımakbaşıdır. Nitekim 1961 Anayasamızın (Cumhuta olduğuna göre, kamu hukukunun bunu konu riyetin Temel Kuruluşu) başhğını tasryan III ünalan dalına (Ana Kanun Hukuku) denemiyeceği cfi |n«nnnın (yürütme) adını alan II nci bölümüaçık ve kesindir. Bu duruma göre sözü geçen nfln başında (Cumhurbaşkanı, ra. 95101) yer albilimin adı ancak ve yalnız, dilimize uygun omıştır. larak, (ANA HUKUK) veya (ANA KURULUŞ Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesi, de, yüHUKUKU) şeklinde Turkçeleştirüebilir. Ne rütmenin başı olmasmın tabiî bir neticesidir. Cumyazık ki bu yanlışlığı üniversıtelerimiz ögretim hurbaskanı, Bakanlar Kuruluna baskanlık edebilir uyeleri de yapmışlardır. ve devlet işlerinin olumlu yürümesi bakımından 2) Anayasa Komisyonu • Temsılciler Meclisi Rafikir ve görüşlerini de bildirir. poru, Sayı, 35, sayfa, 5, 38. Gerçekte, yürütme organı olan hükümetin hukukukî tasarruflan Cumhurbaşkam tarafından ya 3) CHATELAIN, La nouvelle constıtution 24. eclıt, p. 38. pılır, ilgili Bakan ve Başbakan tarafından imza edilir. Fiiliyatta ise Bakan tasarrufu hazırlar, Bas 4) LAFERRIERE, Droıt constitutıonnel, 26, 6dition, p. 1051 • 1052. bakan imzalar ve daha sonra Cumhurbaşkanının p5rev ye yetkileri fizerlnde ban flldrler Soo fflnlerdo basında, Cumhurbaşkanının flerl •flrfilmüştür. Böyleoe günün konusu haline gelmiş tasribine cunar, tasvip edilemeiM tasaımf hokfimsüs kalır, btr değer taşımas. Halkçı yönetimlerde demokrasilerde, Devlet Bak&nı, memleketin siyasi hayatına karsı ilgisiz kalamas. Günün meseleleri üzerinde Başbakan tarafından aydınlatüan Cumhurbaşkanı, hükümet üserinde nüfuzunu memleket yararına olarak kullanmak durumundadır. Cumhurbaşkanının timsal (symbolique) nitelikte olan görevinin memlekete, za raana, toplum sartlanna göre gerçek ve özel bir değeri vardır. Bnnun gereği gibl kullanılmasının Sneml çok büyüktfir (3). umhurbaşkanı, yüksek milli kurum ve kuruluşlan temsil, milli hayatn daimiliğini, partilerarası çatışmalar üstünde, siyasi hayatın zaruri akışını temsil ile milli hayatın ve milli birllğln BÜreklüiğini sağlamak mânevi ödevine sahiptir. Kısaca, Cumhnrbaşkanı, partüerin (hakem) i, millî topluluğun ortak unsurlannı ve sürekliliğini temsil yoluyla yfice mâne\i görevleri yerine getirir. Anayasada, açıkça yer almamış olmakla beraber, bu görev ve ödevlerin kaynağı, Cumhurbaşkanının üzerine aldığı ve temsil ettiği yüce makam ve mânevi mertebededir. Bunun sonucu olarak Cumhurbaşkanı, millî siyasi hayat Üzerinde yapacağı bir hareket veya nüfuzu ile, deyimin tam anlamiyle, (hakem) lik etmek dnrumundadır (4). ÎÜRKİYE ::: ::: • •a :::: :::: :::: •••• :::: :::: Yaşarken yaşamak ayın Ühan Selçuk'un «Yaşarken Yasamak» başhklı fıkrasındaki görüşle aynı doğrultuda bulunan biriki söz de biz etnıek istiyoruz: Canlılar, ana karnını veya yumurtayı terkettikten sonra yaşama savaşı içine girer. Savasın cetinliği. canlmın biyolojik ve psikolojık karmaşıklığına göre değişir, basit yapıda olanların savaşı, karmaşık olazüara bakarak daha az çetindir. Yaşama savaşında zaptı zorunlu iki kale vardır: Ekmek ve eğitim. Bu iki kaJeyi ele geçiren insanlar mutlu yaşar, diğerleri İse huzursuz ve bilinçsizdirler. Hapse girenlerin çoğu, bu iki kaleden açılan yaylım ateşinin çaprazmda kalan mutsuzlardır. O halde bu iki tarrakamn susturulması zorunlu6u vardır. Ancak birey, bunu tek başma başaramaz; anne, baba, komşu. köylü, yurttas ve bütün insanlık içten bir dayanışmayla bu mutlu sonuca ulaşabilir. Ulusal ve enternasyonal örgütler de bu paralele oturma yönünde gelişmektedir. Halk diye diye Üstüne gökkuşağı gibi yedi renk edebiyat yapılan kavramlardan biri de halk kavramıdır. Hele son zamanlarda halk adına ileri sürülen dillerin zenginliğine şaşıyor insan. Adalet Partisi üstüste iki seçim kazanmanın verdiği hızla daha da cömert davranıyor bu konud». Halk kelimesi yerine paşa gönlünün keyfine göre millet kelimesini de kullanıyor: Millet bizimle diyor, millet karannı verdi diyor, milli irade A.P. nin yanmda diyor. Öte yandan aydınlarımızda halktan ayrı düşmek korkusu alabildiğine gelişiyor. Doğrulan söyliyeceksin ayduı isen, ama ya halktan •jrı düşersen doğrulan söylerken? Halkın sesi hakkuı sesi olduğuna j8re aydının sesi ne ki? B8ylece belâb ve çataUı bir konu ortaya çıkıyor. Halk kelimesi çofu kişinin kaleminde ve dilinde bayrak gibi geziyor. Oylesine bir halk kavramı yaraUlmış ki neredeyse cümlemiz öniinde diz çöküp tapınacağız. Ama ne var ki önünde diz çökeceğimiz şeyin ne olduğunn bir araştınnak, bir incelemek zahmetinden çoğumuz kaçmıyomz. Halk kelimesi yeni bir buluş değildir. Kölelik çağlarından başlayıp zamanunıza kadar geuniştir. Bir zamanlann toplumiarında köleler vardı, vatandaşlar vardı. Köleler çahşır, vatandaşlar yönetirlerdi ülkeyi. Halk kelimesinin kökü işte o çağlardan kalmadır. Şimdi çağımızda halk dev ince aklımıza gelen nedir? Derebeylik, ya d« kölelik toplumunda halk deyince aklımıza gelen ne idi? Şüpnesiz derebeyi ve avenesi değfldi halk kavramına giren. lnsan toplumlan gelişip millet olduktan sonra da halk gene milletten ayrı bir anlamı dile eetirir oldu. Bu köşede daha önce de yazdığimız gibi halkın bugünkü yaygın anlamı, bir millet içindeki fakir çoğunluktur. Zenginlerin. imtiyazlıların dışındaki fakir çoğunluk uzun çağlar boyunca halk kelimesiyle ifade edilmiştir. Ancak halk kelimesinin, sınırlan kesinlikle çizilmiş ve bilimsel cizgileri açıkbkla çekibn<ş bir kavram ohnadıgı da meydandadır Öyleyse öniinde diz çöküp tapınacağımız kavramm enini, boyunu, 6nünü ardını bir iyi besaplamak zorundayız. Hele son seçimlerden sonra: Halk, Adalet Partisini tutuyor lâfı iyice yaygınlaştığı için bir de seçimlere göre kimin A.P. yi tuttuğunu aydmlatmakta da fayda vardır Elimizdeki resmi rakamlara göre 1950 de seçmen sayısi 8.905 743 ve Demokrat Partimn aldjğı oy sayısı 4 242.833. 1954 de seçmen sayısı 12.077.413 ve Demokrat Partinin aldığı oy sayısı 4.405.190. 1961 de seçmen sayısı 12.925 395 ve Adalet Partısinin aldığı oy sayısı 3.560.675 1965 seçimlerinde seçmen sayısı 13.679.753 ve Adalet Partisinin aldığı oy sayısı 4^21.235. İşte halk kavramı ile oy mekanizmasmı birbirine karıştırdığımız için çoğu zaman fikirleri de birbirine kanştırıyoruz. 1965 seçimle rinde sandık başma çiden ve gitmiyen 13.679.753 secmenden Adalel Partisinin aldığı oyları çıkarırsak 8.758Jl8 vatandaş kalır geriye Demek olnyor ki ynvarlak hesap 13,5 milyon secmenden 9 milyona yakını karşısmda Adalet Partisi 5 oıılyona yakın oy almış. 32 milyoD içinde aldığı bo 5 milyon oyla. bfitün milletin yaşayısına sahip çıkacak bir eda ile konuşmak yalan edebiyatıdır ancak. Adalet Partisi halkın azınlığınm, seçmenlerin de azınlığının. ama seçimlere katılan vatandaslann çoğunluğunun oylarını toplamıstır. Bu sonucun fcendisine verdiçi yetkiler pek simrbdn. 9 Haziran 1965 Senato seçımlerinin resmi sonuçlanna göre de Adalet Partisi seçmenlerin azınlığınm oylarmı toplamıstır. Sandık başma gitmiyen seçmen sayısı 2.393.891 dir. Adalet Partisi ancak 1.688.316 oy almıştır. Oy vermesi gereken 5.466^84 seçmenin içinde yuvarlak rakam 1 j milyon vatandaş Adalet Partisi ne oy vermis demek . Bu azınhkla 32 milyona «tesahüpn edecek edebiyatı kıvırmak ancak politikacılara özgü outukculuk mesleğiyle mümkündiir. Çünkü sandık başına gitmiyen seçmenlerin sayısı bile Adalet Partisinin aldığı ovların savısından faziadır. Vukandaki hesaplar halkır kerrat cetveli bakımından bir siyasi partiye eğiliminin ne olduğunu gösteriyor. Gerçekte «halk bizden yana» diye ortaya çıkıp devleti istedikleri gibi kullanmak istiyenler kendi kendflerini aldatırlar. Halk helimesinin sosyal ve iktisadî biiimdeki müphem yeri bir vana, en basit seçmen besabı içindeki durumu iste vukandadır. Bu bakımdan yersiz hayallere kapılmak politikacılan tehlikeü eğilimlere, aydınlan da gerçek dışı hayallere götürür. Adalet Partisine oy veren, halkın bir hasmıdır. İsçi Partisine oy veren de nalkın bir kısmıdır, Halk Partisine oy veren milyonlarca vatandaş da halkıo bir kısmıdır. Her partiye oy veren halktır. Halkın biitünü adına söz söylemek iktidar partisinin haddi değildir Iktidar partisine oy veren seçmenleri halk diye ersaneleştirip, doğrulan söylemenin faydasız olduğuna inanmak da avdın sifatınıo vakısığı değildir. S larımız yeterll eşler vatsndaslarımıı gaycılı kifiler olacaktır. Türk kadını, Atatürk inkılâplarının getirdigi ilkelere dört elle sanlmalı ve • yold» »ysklarına engel takacaklar çıkarsa, onlarla yalnız kendi haklan için defil, milli bütünlüğü, güvençli yannı için bir Tfirk kadını olarak savaşmalıdır.» Bu konuda biz de bazı noktalara değınmek istiyoruz: Kadınlanmız, her yerde ezilmiş, hakir gorulmüş, sömürülmü?, karanlıklar ıçinde kendi kaderleriyle başbaşa kalmaya mahkum edilmiştir; örneğin, köylerimizde erkekler kadınlarını tarlada çalıştınp, ken dileri kahvelerde zaman öldürürler. tktisadî sebepler yüzünden ekmek parası kazanma uğruna namusundan fedakârhk yapmak zorun d a bırakılanlar kadınlanmızdır. Bazı yerlerde imam nikâhj ile bir erkeğın birden çok kadın alması, Doğu'da kız babalannın «ağırbk veya baslık parası» almadan kız vermemeleri, kadınlann erkekler tarafından istismanna bırer örnektir. u olayların temel nedeni kadın ile erkek arasındaki iktisadi ve sosyal eşitsizliktir. Türkıye'de kadın iktisaden hür ve bağımsız değildir Ya aılesine veya kocasına tâbidir. Memleketımızdeki ekonomik sarsıntı sosyal hayatı, özellikle kadın erkek ılişkilerini büyük ölçüde etkilemektedir. Bu yüzden toplumda gençler, zamanında evlenraek olanağından yoksun kalmakta, ister istemez gayrimeşru ilişkilere doğru itilmekte veya zorlanraaktadırlar. Neticede fuhuş, zina, ırza tecavüz. kız kaçırma, sarkıntılık v s. suçlan gittikçe artmaktadır Kadınlar fizıkman erkeklere nazaran, daha zayıf ve guçsüz olabilirler Fakat bu hal, bir cinsin dığennden daha aşağı olduğu şeklinde, bir değer yargısı vermeye yeterli bir sebep değildir. Kadın sosyal hayatta, erkekten hiç de daha önemsiz bir varlık değildir. Belki rolleri değişiktir. Erkek hayat mücadelesinde ön safta çarpıştığı halde, kadın evinde, ev işlerıni duzenlemek ve çocuklannı yetistırmekle uğraşmaktadır. Toplum içınde saygı değer bir varlık olmak istıyen kadınlar buna lâyık olmaya çalışmalıdırlar Na«ıl ki bır erkek. sırf erkek olduğu için saygı gormuyorsa. kadın da sırf kadın olması dolayısivle saygı goreceji zehabına kendısmı kaptırmamahdır. Mucerret kadın olunmakla veya salt guzellıkle saygı görmek arzusu biraz hayalperestlık olmaz mı' C celbetmek durumunda olmahd.r Kadınlarımız kendilerine saygı gostenlmesını sağlamak için, «Haklar verilmeı, alınır» düsturu gereğınce mücadele etmelidirler. Bunun için evvelce de belirttığimız gibi, kadınlar moral nıtelıklerini geliştirmeh, saygı celbedısı mânevî vasıflarla kendılerını donatmalıdırlar. Bilgıli, kültürlü, gorgulü olmaya gavret etmeli, en az lıse öğreniminden geçmıs olmalıdırlar Fakat şunu da kaydetmek gerekır kı dıploma sadece bır etıkettır. Öğrenimden geçmeden de ınsan kendi gayret ve çalısmasİ3'le kendi kendini yetiştirebılir. Kadınlarımız hislerıyle ve kaprıslenyle değıl, akıl ve mantıklar'vle dusunerek hareket etmelıdırler. Kocalarına kul köle misali itaatten çok, sevgı, anlayış ve mânevî destek gorevlerinın gerekleriyle bağlı olmalıdırlar. Ayrıca devlet de, kadın haklannı korumak ve kadın erkek esitliğini sosyal hayatın her alanında yerleştirmek için, kanunlar çıkarmah, gerekli tedbirleri almalıdır. Kadın haklarını çiğneven, örf ve âdetierle (agırlık veya başlık parası, ımam r.ikâhı v.s. gıbı) mücadele edılmelid'r GürtaD DEMtRER Hukuk öftrencisi C jjjj İ:j: İ Biz, hiç kimseyi duygusuzluk ve kavrayıssızlıkla suçlamadan, Türkjyemiz için cesur atılımlarrn geregini hatırlatmak isteriz. Hesap meydandadrr: Her köyde bir öğretmen, sağlık memuru, ebe, veteriner memur, tanm uzmanı, 1 mam v.b. görevlilerin bulunması zorunludur. Bu zorunluk, hem iş dallan hem de aydın bir baskı gru PU oünalan yönünden kaçuulmazdT. Cumhuriyetten bu yana (43 yıl) kaç köyümüz bu düzeye ulastınlmışör? Bırakalım istatistikleri, çevremizdeki köylere bakarak bunun hiç denecek kadar az olduğu gerçeğini görürüz. Bu bizim yüreğimizi burkmalı ve yUzumUzü kızartmalıdır tnsanhğunızın bilinci, bunu gerektirir. Özellikle aydınîanmızın yüreği bu heyecanla çarpmahdır. Dümen çevirmek veya dümen suyunda sallantısız gitmek pısırıklığı yerine, «yurdan, ulusun» sorunlarını savunmak ve çözmek yigitliğini ruhlanmıza sindirmeliyiz. Nadir ŞENER öğretmen Mersin *** B TEŞEKKÜR DoŞum sırasında yavrusuyla birlikte Guzelbahçe Klmığınde genç yaşta ebedıyete intıkall ile bızlerı sonsuz acılar klnde bırakan kıymetli Neclâ ÖZGEN'imizin cenazesine iştirak eden. çelenk gonderen bızzat eve gelerek ve ya telgraf, telefon veya mektupla taziyet vc teselllde bulunan akraba. dost ve arkadaş'.arımıza ayn ayrı teşekkure teessurumüz engel olduğundan gazetenizin tavassuhınu rlca ederız. AILESİ Cumhuriyet 7326 NOT: Gazetemize gönderilen yazılar yayınlansın lanmasın iade edilmez. "SSSSÜSS! veya yayın Aleviliknedir? TEŞEKKÜR Çok sevgıli kardesım S aym Sadettin Evrin'in (Alevilık nedır?) J)asi>klı y^zısını okuduktan sonra ducgulanmamakrfet haldevtSîumkun degıldir. Sayın yazarın da belirttıgı gıbi bugune dek nedense Alevüere karşı ilgısiz kalınmış ve onlar ayn bir kıtle olarak düşüntümustur Dusunuyorum da, bu ayn gayn olan şey nedır? Tümümuz Tann yaratığı degil mıyiz? öyleyse neden DU ezgi, neden bu soğukluk ve niçin bu mutsuzluk? Ve yine düşünüyorunı, inanç farkları, insanlan birbirinden soğutmamalı, her şeyden önce in sanlık ve Türkluk önemlidir. tnsan lar inanç farklanna göre değerlendirilmetneli. Hangi inancın, ya da haagi kişınin iyi ve kötti oldugunu Tanrıdan gayri kimse bilemez. Asırlardan bendir devam eden , bu mezhep anlaşmazlığı artık son bulmalıdır. 20. asırda inanç farklanna göre kişileri değerlendirmek msan haklan ve demokrasi prensıpleriyle bağdaşamaz. Başka ülkeler Ay'a nasıl gıdüeceğini düşünürken, memleketimızde bazı cahil insanlar hâlâ kişiler arasındaki inanç farklanru ve mez heplerı dusunmektedirler Haydar BAŞTÜRK Ankara Nerlâ ÖZGEN'in . ebedıyete ıntıkali dolayffiiyle garkolduğum derln acıyı paylaşan akraba dost ve arkartaçlarınııza teşekkur ederım. Sııleyman NT.'RAL Cumhuriyet 7327 !••••• Ç AĞR I Cumhurıyet Gazetesinde Yunus Nadi Makale Yariîmasına bir yazı ile katılan ve bu yazı yüzünden mahkemeye verılerek, üç defa beraet ettikten sonra, altı yü üç ay ağır hapis ve iki yıl sürgün cezasına çarpürıhp maas ve emeklilik haklarından mahrum bırakılan beş çocuk babası, 25 yıllık devlet memuru HAKLAR VERİLMEZ ALINIR adın saygıyı celbedecek moral nıteliklerle keodisini donatmakla, yeteneklerıni gelışlırmekle yani, kısılik sahıbi, külturlu, terbiyelı, ağır başh, azım ve irade sahıbi, anlayışh. kibar ve zarıf olmakla gerçek bir saygı K •S N Yu. Muh. FFHMI ÖZELTIRKAT Evlendıler 25 Hazıran 1966 Tarsus SEEAP GURANt ile i ŞADİ A L K I L I Ç ' a Cumhuriyet 732S bütün vatandas'arımızı yardım için göreve çağirırız. Yardım Komitesi Komıtemizce eşi Hikmet Alkılıç adına İş Bankası İstanbul Turbe Şubesınde 20846 numaralı hesap açtırümıstır. Cumhuriyet 7347 DEVIE1IİYAIROSU SAN'AT ve iDÂRE iŞLERi SEKRETER ARANIYOR İYİ ALMANGA VE İNGİLİZCE BİLEN BAYAN SEKRETER ARANMAKTADIR GAZ ÂLETLERl A.S. Müracaat: Cumhuriyet Caddesi No. 179/4 Harbiye Telefon: 48 29 63 Ilâncüık: 4278'7332 BÖYLECE BİLİNE 9 Aynı konuda Mahir Kıyıcı şunları yazmaktadır: «Anasıl Türk ve AUahı ile onun Resulüne gönülden bağlı olan bu insanlar, nasıl oluyor da sâkim düşüncelerle Müslümanlık dışında tutuhnak isteniyor. Türkün bütün örf ve âdetlerini atalanndan devraldıkları ve öylece >aşattıklan için mi? Yalan söylemeyi, bile yapmayı, başkasınm mal, a n ve namusuna van bakmayı şiddetle takbih ettikleri için mi? Garibe dost, dostuna vefafa oldnklan için mı? Hurafeye inanmadıklan ve ince ze kâları ile yobazlığı alay konusu yaptıklan için mi? Devrimci ve Atatürk ilkelerine içten ba^lıhklan için mi? Nihayet Türk ve Müslüman oldukları için mi, bu kadar haksizbğa ve teca\üze uğruyorlar. Bizim olan, bizden olan bu dost ve vefalı insanlan müslümanlıktan ayn tutmak, millet için. yurt için, millî birliğimiz için günahlann en biiyü |ünü islemektir. Böylece biline.» Ciineyt Gökçer 2, 3,4, 5, 7, 8, 9,10 Temmuz 1966 günleri saat 21.15 te Lufthansa güvenebileceğiniz bir havayoludur. Uçağın motorunu teker teker söküp takaAlmanların kılı kırk yararcasına bir işe bilecek kadar usta makinistten biletinizi kesen nasıl başladıklarını, o işl ne şekilde bir ihtimamla takib etttklerini ve sonucu nasıl başarı veya yerinizi ayırtan memura ve hava alanınile aldıklarını bilirsiniz. Uçağın motorundan daki veya uçakdaki hostese kadar bütün zamanında inip kalkmaya, yolcunun yemeğine, Lufthansa mensupları yolcuyu memnun etmek Istirahatine ve hizmetine mükemmel bir şekilde için çalışmaktadırlar. bakabilmek ancak bir Alman kadar tıtiz olLufthansa dünyanın her makla kabildir. yerinde kendi evindedir. Bütün bu mükemmel servisıne ilâveten Lufthansa, dünyanın en rahat Jet'i olan Boeing 727 ile Türkiye'yi Avrupa'nın butun şehirlerine bağlamıştır. Kuzey Amerika'nm hemen her şehrineaynı günde veya Avrupa'da istedii ğiniz yerlerde istedığıniz müddet kaldıktan sonra gidebilirsiniz. ISTANBUL'da HISAR TEMSİLLERI OtDtPUS (TRAGEDYA) Yazan: SOPHOKLES Çeviren: BEDRETTIN TUNCEL Sahneye Koyan: TAKİS MOUZENİDİS BİLETLER 7,5 ve 10 LİRADIR. Tepebaşı DRAM Tiyatrosunda ve Şehir Tiyatrosunun FATİH Tiyatrosu gişelerinde satılmaktadır. ALTIN SERi YALNIZ Bir Türk kadını olarak S Lufthansa Delta C 104/7324 ayın Mufıde Zehra Erkın'in «Bir Türk Kadını Olarak» baslıkh yazısı, bugune kadar «Kadına Saygı ve Kadın Haklan» temasmı ışlıyen yazılanndan en guzellerinden biri olarak gozı çarpıyor. Sayın yazar, bütün yazısının 6'unu teşkıl eden son paragrafınla şöyle diyor: «tster ev kadını. •ster çalısan kadın olalım, fakat, hileili ve yarçılı olarak mllli IOrunlarımıza efilelim. O laman, çocuklanmız ttstfin gençler,, koea ALTIN SESİ VERİR CBasın 15983/7349) liâncılık: 4262/7333
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle