23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKİ 30 Mayıs 1966 CUMHURÎYET ARDINDAKİ HARMA EKONOMİ özel sektörün yapamadığmı devlet yapar gö~ rüsünü savunan partilerln arasında özel sektöriin davranısmı kontTol etmek bakımmdan bazı aynlıklar vardır. Fakat hareket noktalan aynıdır. I 1965 SEÇiMLERiNiN TAHLiü 1965 SEÇİMLERİNİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ • • • • ••• ••• •*• ••• Ne bekliyebiliriz kiL Adalet Partili senator adayı, Pamnkovada kürsflye çıkıp : « Türkiyede bir ihtilâl daha olmaz. Çünkü daha önceleri bu avuç »erseri grupunun yaptığı hareket artık tekrar edilemez. Çünkü «izler kazmanızı. küreğinizi, çapanızı bu serserilere karşı kullanacaksınız...» diyor. Adalet Partili milletvekili, Adanada kürsüye çıkıp : « Onların topuna tüfeğine bizim yumruğumuz kâfi gelecekör...» diye konnşnyor. Bnnlara benzer bir sürü lâf, her gfin çaıete sayfalannı doldurnrken politikacılar radyoda bos dunnuyorlar, üstü kapalı ve açık Allab ne verdiyse atıp tutuyorlar, seviyesizliğin şaheserlerini yaratıyorlar. Türkiyede demokrasi Ezanın Arapça okunması, kadınlann çarşaf giymesi gibi çok önemli konulara kapılar açmıstı. Bu edebiyat şimdi de aynca devam ettnekte ve 19 Mayısta kızların siydigi şortlar üstüne önemli tartısmalar yürümekte . Manzaraya bakanların mideleri bulanmakta .. Ve iki paralık politikaeılar 27 Mayıs'a lövdfikee aeısı yüreklere otnrmakta... Oysa bütün olan bitenler tabii karsılanmalıdır. 196« Türklyesinde hiçbir kannn, 27 Mayıs'a hücumlara duvar çekemez... Hiçbir kanun, Atatürk'e hücumlara ençel olamaz . Hlçbir kannn, devrimlerin nutuk kürsülerinde iki paralık edilmesine karşı duramaz.. Zira mekanizma açık seçik Işlemektedir : Tedbirler Kanununa göre suç isliyenler, Meclise tnrdikten ionra kendilprini af edecek kannnn kendilerl çıkanrlar. Işte böylece millî irade tecelli etmis olur. Daha açık konusalım. Bir adav çıkar : Ismet Pasa komünist. Lozan hezimet! Atatürk tâikliŞi ilân edip milleti dininden imanından ettl! V) Mayıs'ı yapanlar bir •vnç sereeridir .. diye konnsur. Bn konusma sırasında genatSr adavı ise, Savcılık harekete seçip desyavı tezffihlayıncaya kadar, Meclise girer. Ve doknnnlmazlıği vardır artık o küfürbazın .. Adslet Partisinin 88 donyası, doknnnlmazlık denen slhirll «em«lyenln no ksdar çok Hsivl hâkfmlerin rahmetinden korudugnnu Kösteriyor. Kendilerinl affetmek vetkisl kendllerind* olduğıına R5re, bn politikacılar artık kannnlara meteiik verirler ml? Batılı demokrasi iste Tflrkivede bövle vfirfimektedir. Ve bByle Tflrnvflsfine sasmak lcin hir sebep voktur. Barıdan aldıgımis rejim elbeUe Tarkivenln lkti«adl kurumlarina ve Tfırkfvenin tariht eerceklerine nyarak. Batıdakindrn çok daha baska biçimde işllyecektir. Bn biçimde Isüvett blr demokrasi ortamında her geçlm «onnonnda hayal kınklıjhna ujramak içln de bir sebep yoktur. Bir toplumda cecimlerin sonuçlarını seçmenler defll, tontnmnri Iktinadi ve sosval knrumlan tSyin ederler. Bir toplumun eöze batan knrumlan, ağslık. bevllk. srvhlik. sevvitlik. vancılık, ortakcılık, komprador/uk, tefeeüfk, kapkaççılık flstüne düzenlenmis ve saîlamlasmıssa. « toplnmun insanlan da bu dnrumlann içinde sartlanmı» demektir Bneön Türkivede öncmli olan «ecim öüriirlüJünden çok fikir ««rflriaMdör. Cflnkfl fikir BıçüHüfünü sflrdürecek olanlar »ydmlardır. Bir toplnmda, vasadıfı kosullann yarattıfı sartlanmayı kıracak fikir gücünö aydmlar BÖsterirler. Ardınlann geclnı konnsnnda oy sayilan azdır, ama Mr toplnmun kalkınma ve yaşama dâr»lan fictfine ısık tutma ırücleri çoktnr. Türkiyede seçim mücadelesi. coH» W?lnln sintrlerinl kıracak kadar sevivesiz ve perisan vflrümektedlr. tftir», dematfoil, eatnnr atma, küför, yalan. dedikodu. secim vansmaüinda kullanılan tabii vasıtalardır. Memleketin hiçbJr dâvasma definmiven politikacılar nntnk kürsülerinde Atatürk Tfırklvesinin temelîne dinamit kormava nivetlenmis anarsistler fibi ate«H soylevlfr vermektedlrler VI Mayıs Dtvriminîn tretirdiklerine küfiir etmek Adalet Partili adavlann tabii meslekleri haline eirmistir. Bn manzaranın ortara cıkacak «ecim sonnçlannın degerlnl daha «imdlden tenhit «•«!« mnhakkaktır. Ancak 1366 Turkiyesl seçim kürsüsünde baslavıp geçim aandı»ında blten bir Türkiye deRildir. Ve demokragi denllen rejlm. «eçim kflrsuleriyle »eçim sandıklannın Stesinde de dtvam eder. Bugün memleketin gerçek dâvalarına e|ilen, TOrklyenin nasıl kalkınacagım ve nasıl knrtnlacagım düşüneo, bn konuyu kendlne amaç edinmis nice kişi politika çamnrlannın dısında gece ründü? çahsmaktadırlar. Seçim kürsülerine baktıkça karanlıklasan nmntlanmız, onlara baktıkra ısımaktadır. 5 Haziran'da politikacılar bir ellerinde aecim sonnçlan, bir ellerinde suç desyalan pariâmentoya yönelirlerken her balde kendilerinden beklediğimiz bir şey yoktnr. n Mayıı devrimcilerine »erseri diye küfreden ve : Onlann topuna tüfeğine bizim yumruğumuz kftfi gelecektir.. diye milleti orduya karşı kıskırtan fornnunzlardan ne bekliyebiliriz ki ! Doç. Dr. Nermin ABADAN ni istedikleri maddl ihtiyaç v e **lepler, öte yandan modern devlet telâkkisi ile bağdasmayan manevi tatminler peşinde koşmağa başlamışlardır. Son seçimlerde irrasyonel (Akıl Dışı) özlemleri seçmene hiç bir külfet yüklemeksizin gerçekleştirme yarışında ön plânda yer alan AP nin nisbi temsil usulüne rağmen başarısı bu sosyopolitik gelişime bağlamakta hata yoktur. Bu sonuç aslmda bütün m gelismis ülkelerde siyasi partilerin karşı karşıya kaldıklan çıkmazdır. Bu yüzden ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlarım etkiü şekilde çözebilecek rasyone) tedbirleri savunan partiler, geleneksel, tutucu ve irrasyonel dilekleri destekleyen kuruluşlara karşı güçlükl» karşı koyma durumundadırlar. ısmî senato leçimierl yaklaşırken partUerin bazı iktisadi kavramlan halâ anlamss blx sekilde kullanmaları dikkatl çeklyor. •Karasa ekonom)» genato seçim propagandasında da •ık ele alman bu tür kavramlardan blri. Hemen her partl bu ekonomlden yana olduğmnu söylüyor. Oysa, blr partinin karma ekonomiden yana olnp olmaması anlam taşımaz. Zira bazı ek tanımlamalar ve açıklamalarla nitelenmedikçe karma ckonoml dünyanm istijnasız her ülkesinde geçerU olan ve mohtemelen geçerll kalaeak bir kavısmdu. Aynı anlamsızlık ve karışıklık «Özel sektör, hür teşebbüs, devlet lektörü» glbi kavramlarda da var. Bu tür deylmlerto yenl yenl kamuoyuna maledilmesi ve tartışılması anlamsızlığm bas nedenL Açıklığa kavuşmalan lcjn yeterinee çalısılmaman ise bazı partilerln bn anlamsnlıktan yararlanmaianndan ileri fellyor. * K Toplumcu görüş ncülüğü devlet tektöıünün yapacağı bir karma ekonomi düzeninin de kendi içinde çeşitli ayınmlan vardır. Toplumcu iktisat görüşünde asü olan toplumun elindeki üretim araç>rmm çoğalmasıdır. Bu karma ekonomi türü iki ana bolüme ayrılabilin Birincisinde, özel sektörde kaLması sadece iktisadi verimlilik ve sosyal nedenlerden öturü gerekli görülen üretim araçlan özel sektörde bırakılıp, diğerleri toplum mülkijetine geçirillr. Bu, genlş çizgileriyle, sosyalist bir karma ekonomi düzenidir. Ikinclsinde, devletin ekonomiyi yönetmesi için elinde bulundurması gerekli olan özel sektör kuruluşlan toplum mülkiyetine geçer, diğerleri özel sektördeU yerlerini rouhafaza ederler. Bn gene geniş çizgileriyle, sosyal demokrat bir karma ekonomi düıenldir. O iiii •••• •••• •••• a İki ayrı sektör arma ekonoml, fael »ektör ile devlet sektörünün beraberce yaşayıp çalıştıklan bir iktisadî düzeni belirtmek için kullanılır. Bütfin partilerimiz bu dfizenl benimsediklerml beIlrtmektedirler. Ancak bu benimseyiş, partilerln niteliği bakunından bize hiçbir açıklık getirmedlği gibi, onlarm arasmda ayınm yapmaya yetmez. Karma Ekonomi, Toplumun mülkiyetinde •hnasını öngördüğii üretim araçlannm nlteliği, bn yargıya varmak için kullandığı ölçü ve çeşitII etkenlerden ötürü liberal, sosyalist gibl blr özelllk taşır. Sadece «Blz karma ekonomieiyiz» demek, bir takım seylerin glzlendiğinl, rihmlerln bulandırılmak istendiğinl gösterir. Türkiyedekl partUerden çoğu karma ekonomi anlayışlarını «Özel sektöriin yapamadığmı devlet yapar» geklinde ifade ederler. Burada, önee «özel •ektör» deyfani üzerinde dnrmak gerekir. özel •ektör, hür teşebbüs gibl kelimelerle belirtilen, bizde çoklukla sanüdığı gibi esnaf, bakkal, küçük eiftçi, vs. değildir. Özel sektör büyük çiftllk sahipler), sermayedarlar, büyük ticaret yapan araalar, fabrika sahipleri, vs. dlr. «Devlet sektörü» ise, halkrn tümünün eşit bir fekilde ortak oldugn, gayesi halkın tümüne yararlı olacak yatınmlan yapmak, bu yatınmlar 1çln gerekli sermayeyi yaratmak yahut halkm tümünii ilgilendiren görevleri yerlne getlrmek olan işietmelerdir. Şimdi, partilerin sık sık sözünü ettiği Karma ekonominin anlamı, ekonomiyi büyük sermayenin isteğlnee düzenleyen kurumlarla (özel «ektör), toplumun çıkannca düzenleyen kurumların (devlet sektörü) aynı ekonomik düzen içinde varolmasıdır. Partilerin arasmdaki farklılaşma ise bu ikl sektöre hangl ölçfide öncelik tanınacagı üzerindedir. Tanl Tüjrkiyenin iktisadına amacı toplumun yaran olan kurumlar mı, yoksa sermaye •ahiplerinin çıkan olan kurumlar nu hakJm olacak, ve hangi ölçüde haklm olacaklar. Bir filkede, bazı iktisadi görevler kaçmılmaz fekilde devlet tarafından yapılacağından, «Özel sektöriin yapamadığmı devlet yapar» demek, gayesl ekonomiyi büyük «ermayenin lsteğtnce düzenlemek olan kurumlara o ülkede öncelik tanimakbr. Örneğin posta teşkilatuu devletin kurması; 'çok büyük yatınm gerektiren, kârlı olmayan tylerl devletin görmesl özel lektörcü bir lktisadın kaçmılmaı gerekleridir. Ve btr düzend* bu tür ijl*w rln devlet» düameri • duzenm asıl nlteliğinl de •••• ••«• •>•• •••• K Başka bir deyişle, sosyalizmde prensip büyük sermayenin toplumun elinde olmasıdır. îstisna, sosyal ve iktisadi nedenlerle özel sektörde bırakılan sermayedir. Sosyal demokraside İse prensip büyük sermayenin özel sektörde kalması; istisna, devlete öncelik tanıyan bir düzenin kurulması için gerekli üretim araçlarının toplum mülkiyetine jfeçmesidjr. (Ömegin sosyalDemokrat bir düzeni savunan İngiliz işçi partisi devletin ekonomiye hakim olacağı blr karma düzen kurmak İçln demiı eelik gibi kilit sanayiln toplnm mülkiyetinde otmasmı öngörür.) Türkiyenin durumu izdeki partiler yelpazesmde AP, MP, YTP v« CKMP özel sektör olarak tanımladığıma knrumlann Türkiyenin yaşayışında önceliğe sahip olmalannı kesmlikle savunuyorlar. CHP aynı görüşün, içine sosyal demokrasiden unsurlar alan bir jeklini benimsiyor. TİP ise kısmen sosyalizme, kısmen sosyal demokrasiye dayanan bir ekonomik sistemin Türkiyenin şartlanna uygun olduğu görüşünde. Yani, bürun partiler, pek tabii olarak, karma ekonomi düzen inin değişjk fekillerini savunuyorlar. B tiftinnez. Her ülkenin sözü geçen Reniş sınırlar içinde kendi bünyesine uygun bir iktisadi düzeni vardır. Türkiyede özel sektöre öncelik tanıyan düzen, bu öncelik imkânlar oranında genişletilerek 100, 134 yıldan beri uygulanmaktadır. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, son lamanlarda yapılan bazı genis mcelemeler Türkiyede iktisadi güçlerin hep söylendiği gib ','• 61 oranında devlete ait olduğunu değil, tam aksi, % (i0'> 70 oranında özel sektöre ait oldugunu göstermektedir. Şimdi, ülkemizin son yüz yılda gösterdiği geHşmenin, Yunanistandan Yugoslavyaya, hatta Afrikanm Gana'sma kadar çeşitli ülkelerin, hem de asırlarca sömürge olan ülkelerin son yirmi yıllık gelismesiyle kıyaslanırsa, bizimkinin pek küçük kaldığmı kabul etmek gerekir. Bu sonuç, aramızda çejitli benıerlilUer olan, diğer az gclişmi} ülkelerin kalkmma çabalanyla ve gözlemlerle birarada değerlendirdiğinde özel"feşebbüsün ağır bastığı bir ekonomi ile kalkınmaya Türkiye jartlarmm elvermediği meydana çıkmaktadır. Bu gerçeğl gözden ayırmamak, ilerinin hesaplarını bu gerçeğe göra yapmak, zorundayız. 1 Herhangi bir ülkede yapılan genel leçimlerde, leçmenlerin oy verme davramslarını etkileyen tyellibaşlı faktörler fu dört esa» etrafmda toplsnabilir: Seçmenlerın tercih ettikleri siyasl partilerden birisiyle özde$me haline gelmeleri (party identıfıcatıon); Güdülen milli siyasete ait dâvalarla (issue) ilgilenmek suretiyle fiyasl bir tercihts bulunmalan; Adaylann şahsî niteliklerini ön plânda tutmak «uretiyle oy vermeleri; Seçmenlerin mensup oldukl a n losyal grupun ftandartlarını gadakatle benimsemeleri. Bizım incelememiz açısından dört ana faktörden hangisının 1965 seçimleri sırasmda daha önemli oldugunu belirtmede fayda vardır. Tahlili, tasviri ve amprik metodlar yardımı ile değerlendirmeğe çahsUğımız 1965 genel seçimlerinin verileri, bizi Türk «eçmenlerinin daha geniş ölçüde belli bir parti ile özdeşmek eğilimi ile siyasî kararlarını verdikleri sonucuna yöneltmektedır. Seçmen kitlelen çoğunluğunun sıyasi partilerin programları, seçim kampanyasının başında halkoyuna sunulan esaslarla seçim bölgelerinde gösterilen adayların kışıliklen ile fazlasiyle ilgilenmeyip. kendi görüş ve kanaatlerine uygun buldukları partiyı eleştırmeksızin benimsedikleri anlafiilmaktadır. Başka bir deyimle Türk seçmenIerinin, tercih ettikleri parti ile özdeşme (ayniyet) haline gelme yolnnu tuttukları görülmektedir. Dolayısiyle Türk seçmenlerinin yansından fazlası, bazı «dâvalar» ya da belll «sahısslar iehine oyunu kullanmamıs, daha çok «unuttuğu parti»yi desteklemi» tir. B B O Siyasal Bilgiler Fakültesi Bfretim fiyelerinden Doçent Dr. Nermin ABADAN, Tür•kiye'de ilk defa olarak normatif, tarihçi analitik, davramsçı ve istatistikî metodlar yardımı ile 1965 genel seçimlerinin çeşitli yönlerini tahlile tâbi tntmnstnr. «Anayasa Hukukn ve Siyasî Bi ' Iimler açısından 1965 seçimlerinin tahlili» başlıklı 420 ıshifelik kitabının en finem11 Mnnç kısımlsrını bîr se ( ri şeklinde okuyncularımı ( za ranmayı faydalı buluyo i nu. } mijtir. Esasen bu yüzdendir ki zamanın batılı siyasî bUimcileri, «ideolojl çağının sona ermiş» oldugunu israrla savunmaktadırlar. Ancak az gelismis ülkelerin yoğun bir siyasî dinamizme ihtiyaç gösteren sosya] ve ekonomik yapılan, üst üste yığılmış sayısız toplumsal sorunlarm çözülmesi için siyasi dinamizme ihtiyaç gösteren sosyal ve ekonomik yapıtlan, üst üste yığılmış sayısız toplumsal sorunlarm çözülmesi için siyasî alternatifler arasında çeşitli ideolojik görüşlerin de sokulmasmı zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden demokratik sistemin pürüzsüz bir şekilde islemesini sağlayan sosyal uzlasma (consensus) çok daha güç lükle kurulabilmektedir. Hattâ siyasi ortam çok defa aksi yönde gelişmektedir. Ekonomik alanda az gelişmiş olan veya yerleşmiş bir demokratik ortamdan yoksun olan ülkelerde aşın çözüm sekillerini savunan fikir akımlarının belirmesi ile birlikte, siyaset sahnesinde sosyal yapıyı sarsma tehlikesi taşıyan gerginlikler doğmaktadır. Nitekim Weimar Cumhuriyetinin anayasa hukukçusu Carl SCHMİTT, bu durumdan mülhem olarak siyasî mücadeleyi «dost ve düşman. (Freund Feind) ayınmının farklı bir meşruluk ve kanunilik anlayışına bağlamıştır. Bu siyasi görüşün dış politika açısından savunabilir bir esasa dayanmasına karşılık, iç politika anlayısmda demokratik ilkelerle bağdaşmadığı meydandadır. Türkiyenin 1965 seçim mücadelesinde başta iki büyük siyasi kurulus olmak üzere, siyasî yarışmaya kaülan bütün partiler, olağanüstü siddetli bir ideolojik savaş atmosferi içersinde hizmet amaçla rını belirtme yoluna sapmışlardır. .Bıınuıt «onucu: bir yandan tnantıkî düfünceye ve normaî demokratik oyun kaidelerine iltıfat etmeyen, belli stereotiplere dayanan bir «senben> çekişmesi, öte yandan yurttaşlık sorumluluğunu ihmal edenlerin siyasî göreve katılmaktan kaçınmalan olmuştur. ideolojik çatışma ve dinî duygularm farklı bir şekilde değerlendirilmesi yüzünden Türk toplumu içinde belirmiş bulunan bu çetin kutuplaşma (polarisation) asıl etkisini seçimden sonra göstermiştir. Nitekim yurt yüzeyinde seçim öncesi belirmiş olan bu gerginleşme, seçimden sonra yalnız parlâmento hayatını değil. genel siyasî vetireyi de etkileyen bir siyasî verimsizlik ve sosyal huzursuzluğun esas kaynağı haline gelmiştir. MHIî irade IV Bütün seçim kampanyası boyunca, A.P. lideri ve yöneticileri propagandalarını, Millet Meclisinde salt çoğunluk elde etme mih rakında toplamışlardı. Bunun ardmdan «milli irade» ile iktidara gelenlerin vaad ve dileklerini kanun yolu ile gerçeklestirme, başka bir deyimle istediklerini kanunlaştırma, beğenmediklerini değiştirme veya düzeltme yolunu denemeleri beklenen bir sonuçtur. Bu eğilimi destekleyen nazari temeli îse, 1789 Fransız ihtilâlinin ideolojisini çizen J J . Rousseau'nun «genel irade volontö gene1ral» formülüne hağlamak mümkün ve kolaydı. Nitekim 10 ekim 1965 de kazanılan genel seçimlerden sonra, AJ1. nin koalisyon çap razından kurtulma dileğinin nedeni ve amacı hemen gün ışığına çık mış bulunmaktadır. «Millî irade» ile iktidara gelen AP., elde ettifi parlâmento çoğunluğuna dayatıarak kanunlarda dilediği değişiklikleri yapmak îstemektedir. Aslmda «Millî irade» kavramı, Rousseau'nun genel iradesinin karşıhğı olan metafizilc bir tassvvurdur. Bu kavram Montesquieu' nün «Kanunların ruhu. ndan ilham alan ve Alman .arihçi mektep yolu ile «Volksgeist Halk ruhu» veya millî ruh anlamında ferdl iradelerin üstünde ve dışmda toplum otoritesinin mutlak hâkimiyetini meşrulaştırma vasıtasıdır. Bu anlamda Rousseau'ya göre genel irade, vatandaşların, istedikleri dısında benimseme ve uy gulama zorunluğunda bulunduklan kamu dileğinin ifadesidir. Sukadar ki Rousseau vasıtasız bir demokrasi savunucusu olarak, millî iradenin oluşumunda meclis gibi aracı organlara yer vermez. Bu bakımdan oylama ve seçimlerle beliren meclis çoğunluğu hiç bir zaman gerçek anlamda millî iradeyi temsil etmez. Bu görüş açısından Rousseau'nun geliştirdiği genel veya millî irade formülü, siyasî literatürde kayıtsız jartsız eşitlik ilkesine dayanan ve ferdî hürriyetleri toplum içersinde eriten aydm bir totalitarizm sistemi olarak nitelendirmektedir. Modern demokrasi ise hürriyetle eşitliği bağdaştırma volundan sosyal, siyasî ve iktisadi kuvvetler arasında muvafakat ve uzlaşmaya dayanan bir denge sistemidir. Böyle bir dengenin kurulması ve kararlıhğı, milf iradenin, ancak çoğunlukla azınlık arasmda bir muvafakat ve uzlaşma sonucu olarak belirebileceği bilinç ve inancına dayanır. Bu sebepledir ki anayasa mız, «Siyasî partilerin Ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar, demokratik • siyasî hayatın vazgeçilmec unsurlan (Mad. 56, F. 3) olduklannı» herhangi bir tereddüde yer vermeyen bir açıkhkla belirtmiş bulunmaktadır. Bu açıklama ışığında son seçimlerde çoğunluğu kazanan iktidar partisinin millî irade kavramını kendi yaranna kullanma eğiliminde olduğu görülmektedir. Aslında ancak smırlı ve dar bir teorik temele dayanan ve anayasa hukuku kavTamının geniş halk kütlelerine mal edilme teşebbüsünün, sonunda çok farklı ve değişik sonuç ve yorumlara yol açması, plebisiter demokrasinin kaçını*maz ve o nispette tehlikeli sonucudur. KITAPLAR ŞİİRIER SIİRIER ••• Türker ACAROGLU Fransızca Bölümü öğrencisi Metin Köse'nin ilk şiir • ACIBADEM ÇİÇEKLEBİ {1X6). HakJp kitabı, Ankara'da basıldı (33 s^ 2 lira). Ozan şiirleTılmaı Konyalıgil'in jürleri, Ankara'da S. Osmanrini yalnu «bâtıra» olsun diye bashrdığmı bildirioğlu yaymlarının onuncusu olarak basıldı (48 s^ yor. Çoğu, M$isel duygulan dile getiren küçücuk 250 krs.). Kitapta, lerbest olarak yanlmış 22 »evgi şeyler... fiiri var. 0 HARRAN OVASINDAN MEKTUPLAR • ALICI KUŞ (1966). Arif Damar'm (doğ. (1965). «AjansTürk şiir antolojisi» nde şiirleri 1925J beşinci siir kitabı, F. Onger yayınlannın (Çayayınlanan ozanlar arasında yılın ozanı (1964) seçiğunızın şiiri) dizisinin ilki olarak çıktı (32 s^ 250 len /J. Bnb. Fazıl Bayraktar'm şürleri, Ajans krş.). Çoğu, küçük küçük şiirler 1951'de (Arif BaTürk tarafından 1.000 sayı bastrnlarak ozana armarikat) imzasiyle «Yeryüzü» dergisinde yayınlanan ğan edildi (44 s.. 3 lira). Necdet Evliyagil birkaç uzunca «Dayamlmaz» çiiri, kitabın sonuna konulsözle ozanı ve eserini sunarken, ozan da kendi kamuştur. lemiyle hayat hikâyesini anlatıyor. Kastamonu'nun • AŞK ELÇÎSİ (1965). Öhan Berk'in (doğ. bir köyünde dogmuş (1928 ?). Harran Ovası bozkır191$) şiir antolojisi, Ankara'da Dost yayınlannın larına tutkun olan O2an, susuz topraklarm çıleli (Şiir dizisi) nin ilk kitabı olarak basıldı (XIII . 260 adamlanm içtenlıkle seviyor. Değişik çevrelerin des., 10 lira). Başlangıcmdan günümüze kadar, yani ğişik konulanndaki şiirleri, «gerçek bir yaşantının Yunus Emre'den İlhan Berk'e kadar 42 ozanın yazizlenimleridir» dığı sevgi şiirlerinden seçmeleri içine alan eserde, ozanlarm hayatlan ve eserleri üzerine olan bilgiler • KORKU DLVAR1 (1966). DSI Etüd ve B. Necatigil'in kitabından aktanlmış. Divan şiirinin Plân Dairesinde hidrolog Orhan Vlukan'ın (doğ. metin denetimini S. N. Özerdim ile M. F. Ozansoy, 1934) üçüncü şiir kitabı. Ankara'da basıldı (52 s., yeni şiirimizin metin denetimini de Ş. S. İlter yap3 lira). Çeşitli sanat dergileriyle gazetelerde, antomıştır. Hazırlayan eski, yeni Türk şiirlerini kanşlılojilerde yaymlanmış, yenidcn yazılmış, ilk kitabı rırken sevgi üstüne yazılmış, güzel bulduğu. sevdi«Siyah • Bcyaz» da basılmış bazı şiirleri biraraya ği şiirleri toplayan bir defterini yayınlıyor. (Evvel getiriyot. zaman aşklan, yakın zaman aşkları, şimdiki zaman • NABLJKAHVE'DE DELİ DÎV.\NE (1966) aşklan; diye üç bolüme ayrılan kitap, şimdiye kaSıtkı Yırcalı'nın (doğ. 1908) üçüncü şiir kitabı, Andar bir örneğini daha görmediğimiz biçimde güzel, kara'da Yet yayınları erasında basıldı (85 s , 5 liyararlı bir antolojidir. ra). Dört bölümde 34 şıiri içine ahyor. Birkaçı Balıkesir Bandrrma'cia haik ağzıyla yazılmış, derli • BARIŞ İÇİN ÜZAYDA TÜRK BAYRAĞI toplu. güzel parçalar . (1963). Nuri Kırcıoğlu'nun üçüncü şiir kitabı, • SEV BENİ Iİ966). Ibrahim Zeki Burdur(Cyrano, Mecnun, Hayyam misali seslenişler, Öbür lu'nun (doğ. 1922) onbirinci şiir kitabı, Izmir'de yadünyaya mısralar, Her renkten manzumeler) gibi yınlandı (64 s^ 3 lira). Bu 42 şiirin çoğu, sevgi ve bölümlerde 36 şiiri biraraya getiriyor (96 s , 250 krş.t. mutluluk üstüne dörtlüklerdir. Eski, yabancı soz• DENİZDEN SESLENİŞ (1965). A. Fikret cükleri hiç sevmeyen ozan, artık sanatının olgunluk Ertuğrul'un şiir kitabı; denizle. denizcilikle, özleraçağına erişmiş. iyi ve soylu bir sanatçı oldugunu isle, sevgiyle, yalnızlıkla, bekleyişle, mehtapla, anıpatlamıştır. Masal kitapları, eğitici öğretici kitaplaria ilgili 40 şiiri içine alıyor. Bir denizci olduğu lar, ders kitaplan, antolojiler de hazırlayıp yayınanlaşılan ozan 1950 65 yılları arasında yazdığı bu lamaktadır. fiirleri deniz şehitlerine adamış (63 s^ 3 lira). • ŞEY (1966). N. Abbas Sayar'ın şiirleri, • DtLSİZLER KENTİ (1966). Bn. İrfan SaYozgat'ta basıldı (32 s., 100 krş.). Ozanın beşinci kinca'nın ilk şür kitabında 30 sevgi şiiri buluyoruz tabı, minicik bir şey... Şiirler de birer beyit ya da (48 s., 250 krş.). Ayrılık, yalnızlık, bekleyiş, istek dörtlük biçiminde, birer nükte ya da buluş nitelive başka konulan işleyen bu şiirlerde artık eskiğinde. mi^ sözcüklere de raslanabilmektedir. • • ÖLÜ NOKTA (1966). Musevi ozan Jozet • GERÇEKÇİ BEKTAŞİ (1966). Ali Kudret Habib Gerez'in (doğ. 1926) sekizind şiir kitabı. kenMansuroğlu'nun manzum Bektaşi hikâyeleri, Andi kapak kompozisyonu ile, İstanbul'da basıldı (64 kara'da basıldı (160 s , S lira). Bektaşiliğe kısa bir s.. 5 lira). Yimüdokuz şiiri içine alan kitap, (Bubakıştan sonra, Bektaşi edebiyatının bir kolu olan gıinler ve ötesi, Duyular ve düşünceler, Sevilerin fıkraian manzum olarak sunan kitap, hazırlanırken, getirdikleri) başlıklı üç bölüme aynlmış, iki kâğıda eldcki yayınlarla yetinilmiyerek, gezilere çıkılmış, güzelce basılmış. Ozan. eski ve yeni sözcükleri sebazı erenlerle konuşulmuş, araştırma yapılarak yeve seve kullanıyor. ni fıkralar derienraiş. Gerçeklere en çok uyanlar • YALNIZLAB RIHTI1VIINDAKİ SEN (1966) ele alınmış. Yazar, aynca, Bektaşilik üstüne en Ozan, hikâyeci, aktör Emin Gümüşkaya'nın (doğ. doğrn, en geniş bilgileri verecek «Anadolu'da dost 1946) ikinci şiir kitabı, Bursa'da basıldı (46 s , 250 bağı> adında bir kitap hazırlamaktadır. krş.). Eski bir askerî okul öğrencisi olan ozan, sev0 GEÇİT VER, KAMÇ1 (1964) Rahmetli gi ve ölüm üstüne küçük şiirlerini biraraya getiroıan ve yazar Mehmet Behçet Perim'in (1896 1965) miş. (Hazan) gibi bugün artık kullanılmayan pek jiirleri ve destanlan, tzmir'de dördüncü kez basıldı eski sözcükleri de şiirlerine alabiliyor (43 s., 2 lira). Ozan Uluğ Turanlıoğlu'nun eserin • YASAK (1960. Bn. Sennur Sezer'in ikinci 3. basımı dolayısiyle yazdığı bir sunuş yazısından şiir kitabı, Habora kitabevince (Şiir dizisi) nin ilki sonra, yazar bir anısını anlatıyor. Bundan 4 0 5 0 olarak yaymlandı (48 s., 3 lira). Altı bölümde 24 yıl önce yazılmış ulusal, didaktik manzumelerin şiiri içine alan kitapta, daha çok kişisel ulusal ardmdan Bulgaristan Türkleri üstüne bilgiler verşiirler var, bir de destan. Bu şiirlerin duru dili, övmektedir. (Kamçı), Bulgaristan'da bugün de bu gülere değer. Türkçe adı taşıyan bir ırmakür. Ozanm bu şiirleri, • PARSELLİ KALBLER (1966). (Ulu Ruh> Bulgaristan'da bulunduğu sırada ilkin orada çıkan takma adıyla yayınlanan bu kitapta, sevgi üzenne Türkçe gazete ve dergilerde yayınlanmıştı. Onbeş yazılmış 24 şiir var (56 s., 5 lira). Her şiir bir dosta manzumenin çoğu sade, pürüzsüz bir dille söylenithaf edilmiş, her başlığın altmda bir vecize Eski miş. Ozanın coskun bir yurtsever, ulussever olduile yeni sözcükler yanyana Imlâ yanlışları sikça ğu bellidir. • GİZLİCE (1%5). Gazi Eğitim Eııstiliısü Gene de okundukça sevilen bir kitap, bu. Böylesıne bir oy verme davranışı, çeşitli siyasî partilerin, yurdun kamusal sorunlarım çözümlemek üz«re sunduklan tekliflerin ya da seçimin muhtemel gonuçlannın önemsenmediğini belirtmekte; aksine seçmenin duygululuğunun sad«ce belli bir partinin görüntüsü (image) »e onu canlandıran lider üzerine toplanmakta oldugunu göstermektedir. Seçim sisteminin en kuvvetli partiye tekbaşına prim vereceği yerde oylan adalet esasına göre değerlendirmcsi yüzünden adayla~XiV îahsiyeti ancak olağan Slçüde 'DI oynamıştır. Dolayısiyle parti, Jiderlerinin kişilikleri dısmda listelerde yer alan adaylar, sınırlı öl çüde oy *verme davraniîinı etkilemişlerdir. Aynca anayasa sistemimizin ön gördüğü siyasî düzen, Devlet Ba?kanının genel oyla seçilmesini veya kanunların referandum yolu ile balkoyuna sunulmasını beninısemediği cihetle, iktidarm sahsileştirilmesini teşvik edeceği yerde. siyasî iktidarı dengeli bir şekilde bölüştürme esasını koymuştur. Nihayet kuvvetli bir partiye men sub olma duygusu ile hareket eden bir seçmenin kararlı oy verme davranışına karşılık, çeşitli çapraz baskılara maruz kalan diğer bir kısım seçmenin tereddüd ve kararsızlığı anlamlı bir oy vermeden kaçınma şeklinde belirmıştir. Türkiye'nin En Büyük Kültur Mecmuası Avkırılık m Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kendi mücadele arkadaşlannın da kısmen katılmadıklan bir seçkinler grupu ile o zamana Türkiye'nin henüz benimsemediği ve benimsemiyeceği ilkeler üzerine kurmuştur. Benimsenmeyen ilke. lerin başında saltanatçı, teokratik bir devlet geleneğine bağlanan kitlelerin inançları ile bağdasmayan lâıklik ilkesi yer alıyordu. Atatürk'ün ikinci seçmenler. yolu ile beliren ve bir yetistirme amacmı güden demokratik denemesini uygulayan bir parlâmentonun hâkimiyeti devam ettikçe, «de jure» ve «de facto» (Hukuka göre; gerçeğe göre) durum arasındaki aykırılık, siyasî vetirenin gidişıni fazlasiyle etkilememiştir. Ancak 1946 da tek dereceh seçime ve çok partili sisteme geçilince, siyasi organların tayininde rol alan geniş halk yığınlarının geleneksel tercihleri kendini gittikçe duyurmağa başlamıştır. Halk yığmları, siyaset alanında elde ettikleri büyük gücün bilincine ulaşmca, bir yandan süratle gerçekleştinlmesi Havat TARÎH MECVIU "Asgari uzıaşma,, H Eşit bir rekabet ortamı içinde idare edenlerin yer değistirmesi veya vekâletlerinin tazelenmesı anlamını taşıyan genel seçimler, demokratik düzenin ana unsurların dan biridir. Bu seçimlerin banşçı ve olumlu bir şekilde cereyanı için siyasî rakipler arasında siyasî oyun kaideleri konusunda asgarî bir uzlaşmanın 'consensus) varlığı şarttır. Şu kadar ki bu genel uzlaşma düzeyine kolaylıkla erişilememektedir. Nitekim bu uzlaşmanın en köklü ve sürekli şekilde yerlesüği batı demokrasilerinde, ideolojife izafet çerçevelerine başvurmayı zorlayan sosyal ve ekonomik derin anlaşmazlık ve ger ginlıkler, az duyulur bir hale gel ASI 5. Sayı Çıktı Bu Saytda: • ••ı Hii • •• •••• • •«• Türk Basınında yeni bir hâdise! Mimar Sinan'ın Hâtıraları ve Yahya Kemal'in 5 0 yıl önce yazdığı bir makale aaaa YARIN: HUKÜKÎ YÖNDEN 1965 SEÇİMLERİ Çamlar Altında Musahabe Aynca: Yıktoz Sarayı Röpertajı, Eyup Camii, Türk Gürefinm Tarihi, Deniz Dibi Efsaneleri, daha birçok yazı, çok renkli lablolar, neşredilmemiş vesikalar. 100 SAYFA 250 KÜRUJ SAYIN 1 DOKTOR ve ECZACILARA Karaciğer • aaı VEFAT iurdumuzda kauçuk ve kablo sanayiinin kurucusu, büyüğümüz ve şirketimİ2 ortaklanndan sayın hastalıklarının tedavisinde kullanılan yeni müstohzartmız YERVANT ÇiZMECi'nin vefat ettiğint teessürle bildiririz. Cenaze merasimi 30 Mayıs 1966 bugünkü pazartesi günü saat 14 te Beyoğlu Bahkpazarı UçHoran Ermeni Kilisesinde icra olunacaktır. ÇİZMECİ KAÜÇÜK ve KABLO S A N A K İ KOMANDİT ŞİRKETI nâncılık: 3746/6090 (Reklâmcıhk: 2243) 6083 ATLAS SİNEMASINDA * * Bugün Matinelerden Son macera filml Renkli Sinemaskop Ttibaren derece heyccanlı bir Ampul Şurup PİYASAYA ARZEDİLMİŞTİR Birleşik Alman İlaç Fab. P.K. Knoll Bürosu 15 Teşvikiye İst ~ SONDAJ İŞLER! YAPILIR SU, TEMEL, DRENAJ ve ENJEKSİYON SONDAJLARI İÇİN MÜRACAAT P6LAR MADEN ve SANAYİ A. Ş. Atatürk Bulvarı No: 84 ANKARA Telefon: 12 56 02 12 «5 96 (Tuna 235/6U2) ŞEYHİN İNTİKAMI KİRK MORRİS DİNA LOY RED ROSS Seanslar: 1200 2.15 4.30 6.45 9.15 Eadar Reklâm: 313/6081 â 2 a * â > * ' B * a a s s * a a a a a f l s a a a * a a > s a * a > * B B S a a B * * a " a s B K B a " a a c ! * B S < ı a o a ' t B " " a • • • • • • • • • " «• (§•§••••••••••«•«•• ••••••«••••••••••••••a••»••••»••(•••••»•»•••••••••ı**** • *«••••••••••""••"••••••••••••••••••••••• k a a a s a a a * a M H I •••••••••••••••P•••••••••••» Uiâncılık: 3714) 6089
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle