05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAIIİFE İKİ t Mayıs 1968 CTJÎVIHTJRİYET ARDINDAKI MONTBEUX ANLAŞMASI Bu bakımdsn, son iki olayın ve Amerikahların Montrem hükümlerinden yakındıkları raporun 1966'ym rastlaması, ilgi çekicidir. 1945 Potodam Konferansında alınan kararların arasında «Amerika, Rusya ve îngiltere'nin Boğazlar statüsünde yapılmasını diişündüklerl değişikliklerl Türkiye'ye doğrudan doğruya bildirecekleri (1)» kaydının buAmerika'ya alunroası, Montreuı'de taraf olmayan 'da hareket Imkânı vermekte, Boğazlar meselesinin önümüzdeki günlerde gelişeceği Lhtimalini güçlendirmekttdir. r Atomun tetiği ve teftiş fırçası UKfÖSAVt) StJSZ&nCSR 198 Çok satışlı bir sabah gazetesinin büyük rnntolarls oturtulraus dünkü manşetini okurken çeşitli duy^ulara kjpıldım. Ağlamak mı gerekti, gülmek mi? Zira gazetenin başkös«ni şn lıaber kaplamaktaydı : «Millî Savunma Bakanı açıkladı: Türkirdeki a t o m sılâhlannın tetiği elimizde.» Meğer şu sırada lngilterede bulunan Abnet Topaloğlu, gazetenin Londra muhabirine bir demeç vermis, «Turkıvedekı bütün nükleer silâhların kullanılmasında ilk soz ; zde olacak» demiş. Millî Savunma Bakanı böyle bir şey söylem», midir? E | e r söylemişse, aklıbaşında kisiler okusunlar da giilanlcr d i v e mi haberi manşete ffeçirilmistfr bilemeyiz. Bildiğimiz «T. orta halli bir gazete oknyucnsunun böyle bir iddiaya kahbhalarla güleceğidir. Atom silâhlan konnsunda hiçbir fikri olmiTjn v a t a n d a ş bile şöyle düşünebilir : Bu adamlar bize «NATO'nun verdiği klâsîk s i l â h l a n Izinle knllanaeaksınız» derlerken, nasıl oluyar da atom silârılarının tetigini elimize veriyorlar? En basit mantık ile bulunacak çerçefi Mllî S a v u n m a Bakanının demecinde kaybeden bir toplum mu oldıu? D ü n y a nedir, dünya politikası nedir, Amerika nedir, Bnsya nHir. a t o m nedir, atom silâhı nedir? Çok faraflı nükleer kuvvet nedir? Batı î l e Doğn arasında ve Batı nın müttefikleri arasında bu yolia ne tartışmalar yapılıyor? Savnnma Bakanı ajans haberlerinder de mi dünya politikasını izlemiyor? O izlemivorsa gazeteci arfcıdaşlarımız niçin izlemiyor? Yoksa balkı aldatmak ferçeji söylemektdi daba çok mu bu topluma faydalı? Aynı gazetedeki bir başka baber, yasad^ımız perisan politikayı belirtmekte daha büvük hizmet gSrüyor: Oknyoruz öğreniyornz ki Sanayi Bakanı. Bahcekapıdaki Siimtroank s a t ı s kurumuna baskın yapmış. Ve bakmıs ki saat 9'da memnrlann çoğu işlerine gelmemis. Bunun üzerine küplere binmis Bakan . Zaman zaman bunlara benzer haberlerf raslarız çazetelerde Hırsız vakalamaya kalkısan Emniyet Genel Müdürii. domates satmaya beveslenen Belediye Reisi. yol yapnuva çıkan Bayındırlık Bakanı. sınıfta ders vermeye eirisen Millî Eiitim Bakanı, ve daha bir sürii cocııklnk Bir Bakan sabah 9'da daire teftisine cıtap küçfik bir şefin veya müdürün isini eörmeye kalkıstı mı. biliniı ki p u s l a y ı adamakıllı şaşırmıstır. Bazı Bakanlar öteden beri çjhskan eorünmek için şabab saat 7'de islerinin basına gidip sıita » l ı t e l e f o n , cart enrt ile vakit geçirin bir is yaptım sanırlar. Oreanizasyon ve plânlama denilen kavramlardan habersiz didinir dnmrlar. B a alatorkalık içinde bicbir is yapmadan çeçer gider gfinltr.. 16 Ekim seçimleriyle isbasına geçti ba iktidar. Mayı» ayına giıdik. Demek ki sekizinci a v ! Gerive baktıîımi7 z a m a n olumlu hir tek i» çöremiyoruz. SafsaU. dedikodn. bsır nücadele, havanda «o dövme. parlfimentoda itis kakış, haksıı tâyhler. s a ç m a sapan kovusturmalar. yazar ve sanatçı avında Uban tepmekle geçen kıymetli zamanlar.. Ve saat 9'da daire teftisi... Böyle kisise! çıkışlarla Türkiyenin dâvaUn arasında ne miinasebet vardır? Bir idraksizlik daleası içinde firpınmahtadır siyasi iktidar. Açıkca söylemek gerekirse. H»lk Partisinin en kıtıpiyoz Bakanı bile devlet sorumunu bunlardan Jıha iyi vüklenmesini bilecek capta idi. Adalet Partisinin kadrosu, kasaba parti toplantısında politika yapar çibi devlet yönetneye kalkışmıştır. Peki doğru dürfîst yönetse ne olur? «Siyasi iktidar iyi çalısmıyor» diyenlere bizim Ooğan Avcıoglu'nun püzel bir sözü vardır : Çalışsa ne olur? Türkiye için bugün gerekli temel refornlan yapmadan en iyi çalışan iktidar bile çıkmazlardan kurtulamH. Türkiyenin büyük dâvaları önünde basan ancak Türkiyenin mthtaç olduÇu reformlara yönelmekle mümkündür. Kır at'lı partinin Bakanlan ise bir varrfan komünizm proparandası yapıyor diye çoluk çocnğu kovalarktn öte yandan din sömuruculüğüne kayacak ve Atom silâhlamm tetiği elımizdedır. diye komık demeçler verip, saat 9 d a dairdtrde m e m u r teftisinr çıkacaklar . 1 Metodlarla kallcınnıa •••• KAPiTALiST Açıkça görüldüğü gibi, Türkiye dinamik bir likir ortamuıa gjrmiş durıımdadır. Bu arada çeşitli uç fikirler \e doktrinler giinlük konuşmalan besleyen ve renklendiren başlıca kaynaklar arasındadır. Özellikle iktisadî kalkınma ve buna sıkıca bağ lanan iktisadî sistem tartışmaları ortalığı kaplamıştır. Demokratik bir düzenin gereği olarak bu durura tamamen olağandır ve hattâ sevln diricidir. Zira, az gelişmiş bir ülke niteliklerine sahip Türkiye'nin iktisadî kalkınması. memlekete yayılan bu fikrî ortamdan kamçılanarak hızını ve hevesini arttırabilir. Şahsen bu yönden son derece iyimserim. Ancak, bu yoğun tartışma ve yayınların çogunlukla sağ veya sol. fakat bir uç açıdaıı ortaya konduğu dikkati çekecek kadar belirgindir. Bir iktisadî sistemin kusurları sa yılırken meziyetleri; meziyet İeri ortaya konarken kusurlari genellikle ihmâl edilegelmektedir. Fakat meseleleri sadece sağ veya sol giizle gör mek her halde bir kusur sayılma gerekir. Bu yazi serimizde. sistem ve kalkınma llişkilerin, bu kusurdan uzak olarak incelemeğe çalışacağız. Dr. Y. V. S ktisadi sistem meselesi zamaI nımmn en ihtiraslı konuların• dan biridir. Dünyamn fiilî olarak iki büyük sistemi temsil eden iki kampa ayrılması iktisadî sistem problemini daima artan bir hızla günümüzün konusu yapmıştır. Hele az gelismişler dünyası, içinde bulunduklan kötü durumdan kurtulmanın mücadelesine başlayınca, sistem meselesi önemini ve ağırlığını son dereceye çıkarttı. Zira, hâ len dünyanın 2/3 si az gelişmiş durumdadır. Giriştikleri iktisadi kalkınma mücadelesinde âlet olarak se çecekleri «istem», derhal dünyanın dengesini değiştirebilecek bir çaptadır. Bu bakımdan, az gelismiş ülkelerin kalkınması dâvâsı, ashnda iki • büyük gistemin kaderinde belki de en etkili role'sahiptir. Zamanımızda, «üçüncü dünya» diye nitelenen az gelişmiş ülkelerin iki büyük bloktan gördükleri ilginin kaynağı budur. Şimdi, sistem kavramı üzerinde de biraz durmak gereklidir. Bu kadar aktüel bir konu olmı.sına rağmen. günlük dilde ve hattâ bilimsel yazılarda dahi bu kavramın açıklıktan yoksun olduğu ve bazan yakm kavramlarla karıştırıldığı gö rülmektedir Özellikle slstemrejimstürüktür terımleri bu karıstır manın kurbanı olmaktadır Insanlarm iktisadi (aaliyetlerinı düzenleyen hukukî kaidelerin bütünü ile iktisadî rejim ortaya çıkar. Jnsanların eşya ile münasebetlerinde «özel mülkiyetkamu mülkijeti» bahis konusu olurken: insanlann insanlarla olan münasebetleıinde ise iktisadî hürriyet problemi kendini göstermektedir (liberal veya müdahaleci.) Stürüktür ise. bir iktisadî üniteyi karakterize ederek ona •fizyonomisinı kazandırır. isteme gelince, bımun her şeyden önce teorik bir kavram ol duğtmu belirtmeliyiz. I»ratikte bir sistemin ideal şemasma göre uygulandığı iddia edilemez. Çeşitli stürüktürlerle (teknik, siyasî, psikolojik v.s.) biçimlenen ve «mü tecanis bir kompleks» olan sistemler, uygulamada değişik şekillere bürünmekte ve teorik çizgilerinden uzaklaşmaktadır. Teorik veya ideal tipine göre sistemler realitede tam anlamıyla işleyememekte ve stüriik türlerin kompleks karakterleri karşısında teorik temellerinden sapmaktadır. Kısaca, sistem sosyal ha yatın «Idealize» edilmiş taslağı stü rüktür ise «portresidir. tdeal olarak ele alınan sistemleri «soyut sis temler», uygulamada ortaya çıkan sistemleri de «somut sistemler» diye isimlendirmek ve incelemek zorunluluğu, bu dunımda açıktır. cek, kısaca iktisadi faaliyetlere yön çizecektir. Bu durumda, kapitallst piyasa ekonomisi mekanizması iktisadî dengeyi meydana getirir. (2) Toplumun ihtiyaçları, bîr tereih sırasına göre, merkezî bir otoritenin kararlarıyla tâyin ve tesbit edilir. İstihsal edilecek mallara aynı otorite karar verir. Böylece, iktisadi dengenin sağlandığı bu meka nizma ile de kollektivist plân ekonomisi karşısındayız. Demek ki iki büyük sistem vardır: Kapitalizm ve kollektivizm. Ka pitalist ekonomi piyasa mekanizma sı ile. kollektivist ekonomi ise plân aracıyla iktisadî dengenin sağlanacağmı ileri sürerler. Bu arada bir noktaya daha dikka ti çekmek gerekir. Genellikle, kollektivist sisteme eş anlamda olmak üzere sosyalist veya komünist sistem konu edinilir. Bu durumun bir ahşkanlık, ihmal veya kavramları karıştırma sonucu ortaya çıktığı ileri sürüîebilir. Zira. «sosyaliznı bir doktrindir» Her doktrirı gı bi kişisel yargılan yansıtır. Bu sebeple sosyalizm çeşitleri son derece boîdur ve bir sınıflama yapabilme bile çok güçtür. Komünist sisteme gelince, hem istihsal araçlan ve hem de istihlâk mallan için özel mülkiyet kesinlikle bahis konusu değildir. Herkes ihtiyaçları nı «yığın»dan alarak giderir. «Bolluk» sistemin varlığmın temel sartıdır. Simdiye kadar bazı ütopik ya zarların (Campanella, Thomas Morus^ ve çok ufak çaplı denemelerin konusu olmuştur. Aynca, Marksist sistemde. varılacak nihai ve ideal safha olarak kabul edilir Ve bu son safhaya varmak için de geçici veya sosyalist bir devreden mutlaka geçmek gereklidir. Hangi iktisadi sistem kalkınmada daha müessirdir? Bu girış niteliğini taşıyan açıklamalardan sonra, mevcut iki iktisadi sistemin, yâni kapitalizm ve kollektivizmin iktisadî kalkınmadakı etkenlik derece lerini teorik ve pratik yönlerden in celemek arzusundayız. ^ merikan 6. Filosuna ait iki geminin, Mon* » treuı Anlaşmasının Türkiye'ye tanıdığı egemenliği ayrı ayrı zamanlarda ihlâl ederek uluslararası bir gerilime sebep oldufumı, arkadaşumz Sait Terzioğlu. gazetemizde çıkan yazılaruıda anlattı. Anlaşma hükümlerinin daha iyi kavranması ferekçesiyle AmerikalıUnn hazulattıfı rapor da. aynı yazılarda yer aldı. Montreux anlaşmasının izahından çok bir şikâyet niteliği taşıyan bu rapor »on tecavüz olayları ve Montreux"nün diğer maddeleriyle değerlendirilince, Türkiyenin önemli gelişmelerle karşı karşıya bulunduğu anlaşılmaktadır. Doç. Dr. Yüksel ÜLKEN Böylece •arzm talebe, istihsalin ihtiyaçlara intibakı derhal gerçekleşmez» Kapitalist sistemin temel ku suru, uygulamanın gösterdiği gibi, burada ortaya çıkmışür. Sözleşmemizi toplarsak, az gelişmiş ekonomilerin bünyesel karakteri. sermaye teşekkülünün yön ve mahiyetini tâyin ederek dengeli bir kalkmmanın gerçekleşmesine engel olmaktadır. **f * •••• •••• •!•• • ••a • ••P Davranışın nedenleri merikan gemilerinin Montreuı Anlaşmasını bümemeleri imkânsız olduğundan, son davranışlar, iki ayn nedene bağlanabilir: £ Amerika, son olaylara dayanarak 30 yü önce İki geminin hareketi ariplikler, egemenliğimizi ihlâl eden gemilerin gösterdiği mazeretten doğmaktadır: Bir •avaş gemisinin gizlice Marmara'ya girmesi, Türk makamlarının ihtanna ragmen çıkmaması, sonra «geri dönüyorum» deyip dönmemesi: bir diğerinin Ise izin almaksızın gece vakti Çanakkale'ye girmek istemesi, «Montreux Anlaşmasının hükümlerini bilmemekle» izah ediletnez. Söz konusu hüküntler bir kere okumakla anlaşılacak kadar açık ve seçikt'r. Boçazlara gireeek yabancı savaş gemileri konumnda Tfirkiye'ye mutlak egemenlik tanınmak ta, gemilerin önceden izin almaları ve gece seyretmeraeleri şart koşulmaktadır. İki Amerikan gemisi kaptanının bu kayıilardan habersiz olmaları, kaptanlara emir veren Fflo Amiralinin anlaşmayı yanlış yorumlaması, hatta Washington'daki üstlerinden emir almadan bu işe girişmesi imkânsızdır. Montreuı Anlaşmasının hükümlerini ünlü 6. FUonun amirzl ve kaptanları şöyle dursun, Türk karasularına giren en küçük ticaret gemisinin kaptanı bile ezbere bilir. Nitekim Amerikan araştırma gemisinln ihtarlanmıza rağmen Marmara'da dolaşmaya drvam etmesi. bu iki olayın ardında bâzı düşüncelerin yattığmı, basit bir yanlışlıkla nitelenemeyeceklerini göstermektedir. A Başarıiı örnekler • Teorik açıdaıı yetersiz görülen kapitalist sistem, tatbikat yönünden başarılı örnekler vermiştir. O halde geçen yüzyılm az gelişmiş ül kelerine basarıyla uygulanan bu sistem zamanımızın az gelişmiş eko nomilerine niçin uygulanmasın? Bir yetersizlik varsa, sebepleri nelerdir? Biz, bunun cevabını değişen tarihsel sebeplerde arayacağız. Zira Batı ülkeleri örneğinde bir kalkınma modeli bugünün az gelişmiş eko nomileri için düşünülemez. Şöyle ki; % MtJTEŞEBBİS YÖNÜNDEN: Gelişmiş ülkelerin kalkınmasında en büyük rolü oy nayan yaraücı ve mücadelecı özel teşebbüs tipine bugünün az gelişmiş ülkeierinde rastla mak zordur. Yüksek ve çabuk kâr getiren, özellikle kolay ka zanç yolarını seçerek ve vergiden kaçmayı düşünen kısır görijşlü mütesebbis tiplen az gelişmiş ekonomilerin çok tipik niteliklerinden biridir. Elde etükleri kârlar müstahsil yatırımlar yerine çoğunlukla gayri tnenkul alımına ve id dihara akmakta veya dışarıya kaçırılmaktadır. G Davranışın nedenlerini araştırmadan önce. Montreır» Anlaşmasının niteliğini ve bu anlaşma açısından «1966 yılının» taşıdığı özel durumu incelemeye çalışalım. Montreux ve « 1966 » yapüan Montreuı Konvansiyonuna Türkiye, Sovyetler Birligi, Avustralya, tngiltere, Bulgaristan, Fraıısa, Japonya, Romanya ve Yugoslavya katılmıştır. tmzalanan anlaşma gereğincc: O Türkiye Bogazlarda askeri tesis kurmak hakkını elde etti, A Boğazlarm yönetimi, Lozan Anlaşmasının öngördüğü «Kontrol Komisyonu»ndan alınarak Türkiyyye verildi, Q Karadeniz'de kıyısı olan ülkelerin savaş gemileriyle ilgili bazı önemsiz kayıtlar kondu, O Karadeniz'de kıyısı bulunmayan ülkelerin savaş gemileri için ise bunların sayısı, ağırlığı, geçiş Izinleri ve Karadeniz'de kalış süreleriyle ileili önemli snıırlamalar getirildi, Ticaret ReTnilermin davranışlarını ve savaş zamanının gereklerini de düzenleyen anlaşmamn «sona erişiyle» ilgili maddeler, karasularımızdaki son olayların açısından, a y n bir önera taşımaktadır. Montreux Anlaşması 20 yıllıfc bir süre için lmzalanmıştı. Bu sürenin bitiminde, eğer itiraz yoksa, anlaşmanın kendiliğinden uzaması öngörülmekteydi. Nitekim itiraz olmamış ve anlaşma, 1956 dan sonra da yürürlükte kalmıştır. Tapılabilecek değişikük teklifleri ise, «1956'yı Izleyen her 5 yıllık dönemin son yılında ileri süriUebilim şeklinde. zaman bakımından sımrlanmıştı. Yani. 1961. 1966, 1971 yıliarında değişiklik teklif etanek ve buna gerçekleştirmek mümkün olmaktadır. imzalanan bir anlaşmanın yetersiz olduğunu ve günümüzün şartlanna uymadığını ileri sürmek, bir değişiklik teklifi için ortamı hanrlamak amacındadır. O Sovyetler Birliği'nin çok hassas olduğu bir konuyu deşmek, dünya politikasındaki gelişmelerden ötiirü, onun başma yeni bir dert sarmak isteğindedir. Montreus Anlaşmasının Karadeniz'de kıyısı bulunmayan ülkelerin savaş gemileri için koyduğn sınırlar Amerika'ya dar gelmektedir. Nitekim son raporda da bu durumdan şikâyet ediliyor. Savaş gemilerinin Boğazdan geçebilmek için bâzı şartlara bağb olmalannın yanı sıra, Karadeniz'de kalabilecekleri süre (üç hafta) ve ağırlıkları (Toplu olarak 45.000 ton) Binırlandırılmıştır. Amerika ise, çeşitli nedenlerle Kamdeniı'e bol «ayida gemi sokmak, Boğazlardan raoatça geçmek «rrusundadır. Bu isteğl gerçekleştirmek, değişikliğin yapüabilecegi 1966 nlmda bulunuşumuzdan faydalanmak için Amerika'mn »on hadiseleri bilhassa yaratmıs olduğu, akla yatan bir ihtimaldir. Difer ihtimale gelince: Amerika ile Sovyetler Birli&i arasında bir süre hüküm süren bahar havası, fdttikçe soğnmaktadır. Özellikle, Kuzey Vietnam'a verilen So\yet askeri yardımınm hergün biraz daha artması Amcrika'yı kuşkulandırmakta, Sovyet yapısı Mig uçaklan, Amerikan Hava Kuvvetleriyle sık sık savaşa turuşmaktadır. Lluslararası politikadaki gelişmenin sonucu olarak Amerika'mn Sovyetler Birliği'ne yeni bir güçlük çıkartmak istemesi ve bu amaçla hareket etmi», olması, ihtimal dahilindedir. Boğazlar meselesinin yeniden doğması, Sovyetleri başka konularda tâviz venneye zorlayabilir. iii İ • ••I İİİİ •••• •••• •••* ••«• İİİİ • ••• •••• • ••• •••• Türkiye acısından merikahların hazırlattığı raporda ileri «ürüldüğü gibi «Anlaşma kurallanna uyan gemi leri bile Sovyetlerin protesto etmeleri» bizi ancak dolaylı olarak ılgilendirir. Valnız. egemenliğimizin son olaylardaki gibi hiçe sayılması ve Montreux Anlaşmasını deiiştirmeye yönelen çabalarla raporlar, herkeaten önce bizim meselemizdir. Amerika ve Sovyeöer BirUfi'nin, Türkiye'yi vasıta yaparak birbirlerine çifmalanna, izin veremeyiz. Boğazlar üzerindeki egemenliğimizden herhangi bir devlet lehlne tâviz vermemiz söz konusu olamayacağı gibi, Türkiye'yi soğuk harbe bir araç olarak kullanmaya ne Amerika'mn, ne de diğer ülkelerin hakkı vardır. Nitekim Türk hükumeti ve Silâhlı Kuvvetleri, son iki olayda anlaşmayı kesinIikîe uygulamış ve muhtemel tehlikeleri gözönünde tutarak hareket etmistir. A :: :: :: :: iiii •••• •••• *••• ::: •••< • ••I • ••1 «••I • ••I ••• mmmm • ••• Kap'talist ka>k nma apitalizm, bir sistem olarak, bu günün az gelişmiş ülkelerme iktisadî kalkınmalarını sağlamak için yeterli midiı? Bu sorunun cevabmı yalnız teorik*5«çıdan değil, ta^ihfel Sonden " de ^|rmek gereklidir. Zira, günümüzün gelişmiş sayılan batı ekonomileri çoğun lukla bu yolu seçerek kalkınmala rını sağlamışlardır. Bu tarihsel ba şarıya bakarak, az gelişmiş ülkelerin kalkınması için liberal suratlı kapitalist sistemi seçebilir miyiz? • Sistemin teorik şemasmı genel çızgilerle şöylece belirtmek miimkündür: C Özel tesebbüse açıktır. # Serbest piyasanın düzenleyici rolün° inanır; 0 Devletin rolünü asgari seviyede tutar; 0 Dıs finansman kaynaklarına büyuk önem verir: Bu niteliklere sahip olan ve liberaliznıe dayanan bu tip bir kapl talist ekonomide İktisadi kalkınma nın büyük aracı müteşebbislerdir. tktlsadi hayatın motörü ve hatta gayesi de en dolgun kânn sağlanmasıdır. Denebilir ki, kapitalist sis temi temel olarak niteleyen kârdır. Bu arada, âzami kâr peşinde koşulurken müstahsil veya müteşebbislerin, ihtiyaçları tatmin etmek için bir tercih gözettikleri dikkati çeker. Diğer bir deyişle, istihsale yön veren ihtiyaçların yoğunluğu ve ön celiği değildir. thtiyaçlarm karşılanmasmdaki düzenin ilk sırası mü teşebbisin gözünde «ödenebilir fhtiyaçlar»a ayrılmıştır. Yâni, ihtiyaçlar «öncelik esasma göre değil rantabilite sırasına göre» tatmin edi lirler. K •••a Wı •••• •••• •••• P NÜFUS YÖNÜNDEN: Günümüzün az gelişmiş ekonomileri nüfus problemi yönünden de çok daha kritik durumdadırlar. Yeni tıbbi buluşlar sayesinde ölüm nispetleri düşerken tabiatiyle nüfus artış haddi hızlanmış ve böylece, bugünün az gelişmiş ülkeleri düşük hayat standartlarını bile muhafaza edememek durumuna girmişlerdir. Sanayileşmenin ilk safhasında doğum hadlerinin yüksek olmasına karşılık. ölüm hadleri de yüksekti. Bugünün gelişmiş ekonomileri bu Personel reformu çıkmayınca memur tetisine çıkılır, ve Türâo'eta kendiliğinden sağlanan, tabii klyedekii Amerikan nslerine girileme.vüıce ı. : dengeden yararlanarak n\Si\ih bas k " p ! ^ | B | [ | ^ B S a t t r ı f l . r â t a « r i D i n t e t f ö elcnizde d i y e desteksiı kısım çok az hissettiler. Aynca, bu gShsız atılır. Haydi bakalım: Karavamra d e v a m ! sürede Avrupa memleketlerinde nü fus hareketleri serbestti. Diğer kı talara milyonlarca göçmen taşındı. Zamanımızın az gelişmiş ülkelerinin nüfus fazlalıklan için böyle bir imkân bugüne hemen hemen >•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••naaı kalmamıstır. O GELtl: VF. SERVET PAY LASIM1 YÖNÜNDEN: Az gelişmiş ülkelerin bu yönden de durumları gelişmiş ekonomiIrrin saMa.vilejme safhasındaki dnrumlarından çok farklıdır. Bircok memlekct sanayileşme hareketine geçmedeıı önce veya hareketin başlaması ile beraber. zlrai reformlarını gerçekleştirmişlerdir. Denebilir ki. İsveç ve A.B.D.. feodalizmi hiçbir zaman görmediler. Hattâ. «bu günün ileri memleketlerinin hiçbiri, iktisadi kalkmmalarma başladıkları zaman. aşırı sosyal ve iktisadi eşitsizlikleri ve bugünün a7 gelişmiş ülkeîerine has sınıflar bünyesinin son derece sert. donuk karakterini taşımadığı» şnhretli iktisatçı Myrdal tarafından ileri sürülmüştür. Böylece, hu ülkeler kalkınma hareketini engelleyen ve az gelişmiş ekonomilerin fakirlikteki ısrannı besleyen <gelir paylaşımı çemberi» nin olumsnz etklsint daha az hîssetme avantajına sahip oldular. Bugünün az gelişmiş nıemleketleri ise cşitsiz gelir paylaşonı çemberinfaı yarattığı korkunç bunalım Içindedirler. O DIS TtCARET YÖNÜNDEN: Geçen yüzyıldaki çok taraflı bir ticaret sisteminin varlığı, gelişmekfe olan memleketîere gerek mamul maddelerine piyasa bulmak ve gerek ihtiyaç duyduğu ziraî ve ham maddeleri ithal etmek kolaylığmı ve imkânlannı sağlamıştı. Aynca, o devrin milletlerarası sermaye piyasası sanayileşen ülkelere daha avantajlı şartlarla ikrazda bulunuyordu. Nihayet, sömürgelerin emek ve tabii kaynaklar yönünden istisman da sanayileşme yoluna giren memleketlerin iktisadî kudretlerini artırmıştır. Günümüz az gelişmiş ekonomileri için ise bu tür imkânlar arük bir hayaldir. Aynı tutumu bu olaylann yaratacağı gelişmeler karşısmda da devam ettirmek, bizim için tek doğrtı yoldur. (1) Britannica Ansiklopedisi, cilt 21, «Boğazlar» bölümü. HEKIMLERE!. Şeker Hastalığı Konusunda «5 inci Diatet Tekâmül Bursa: 31 Mayıs 2 Haziran 1966 Müracaat: Türk Diabetikler Cemiyeti Haniye ....i Kursu» T e l : 47 51 20 • ••••••ıııliMM«ıiitH(iıııl*t>ftıt*ııııtııtttif«a»ı«tı*»«ıııııı«tfiı*t*ata * S * * TELEFON DEGİŞİKLJGİ Yeni telefonlartnuzın NEŞE VE SAAOETİNÎZ İÇİN Jelvit, S S1DIKA ıle MERSİN Ç { , i ECZANELERDE Dâncüık: 2933/4772 TURHAN TEZCAN (qjf~ (Sümerbank )~Nljanlandılar cıdllar > İZMİR 30.4.1966 Gi KABŞIYAKA „ 47 96 Ofi 47 96 18 olduğunu sayın müşterilerimize a ederiz. ÇİFÇİLER TİCARET ve SANAYİ T.A.Ş. İlâncıhk: 3285/4768 Cumhuriyet 4804 Etibank Genel Müdürlügünden İstintlak İlunt Oosya No. 4 5 7 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 Vilâveti: Istanbul Malik, Alâkah, Zilyed Mevkii Kazası: Bakırkoy Cilt Sahife Sıra Cinsi İstimlik No. No. No. sahası Zilyed > » ' m S Sümerbank Yiinlü Sanayii Müessesesi Müdiirlüğindeı: 1 Defterdar fabrikasında tnevcu' »ahminimiktarı 16113 Kg. olan köhne kol yaka parçaı 2033 pamuklu 5'5/966 günü saat 14 de açık pazirlıkia stılacaktır. 2 Talipler mallan ve şartnameyi şörmek iizere en geç 5/5/1966 günü saat 14 de kadar Fabrkamıza müracaatları 3 Muessesemiz eksiltme v» artıra kanununa tâbi olmadığından saüşı yapıp yapmamakta 'e dilediğ?ne satmakta serbesttir. Basın 11968/4795) Sermayenın akışı iğer taraftan, gelişme ve kalkınmanın büyük aracı olan mü teşebbisler, az gelişmiş ülke lerde ilk elde çoğunlukla dışardan ge len yabancılardır. Yabancı sermaye, tabiî olarak, en çok rantabl olan larda yatınmlara girişir. Rantabl olmayan alanlara yabancı sermaye nin gelmesi de, normal bir mantıkla, zaten beklenemez. Bunlar ge nellikle az gelişmiş ülkelerin ihracat sanayiinde yoğunlaşırlar. Mese !â, ortadoğuda yabancı yatırnnla rın ü/o5O si petrol alanmdadır. Az gelişmiş ülkelere giden Amerikan özel sermayesinin */a 90 ise (ortadoğu ve Venezüella) yine petrol istih saline akmaktadır. Aynca, memleket gelirinin büyük kısmını sağlaraasına rağmen potansiyel kaynakla rın çok küçük bir kısmını işletmektedir. Meselâ. Venezüella'da petrol, memleketin emek gücünün ancak 0 ,o2 sini istihdam eder. Bu durum gelişme ve kalkınma hareketinin bütün millî sektörlere yayılmasım sağlayacak bir ortam yaratmasını önlemektedir. Koyü: Şamlar lrtifak hakkı 873 M2 252 M2 780 M2 1065 M2 1335 M2 1350 M2 300 M2 592 M2 765 M2 2990 M2 1140 622 1155 650 M2 M2 M2 M2 D 20 21 22 24 25 26 27 28 29 30 32 33 35 36 Yaşar Aykut Şaban Çıvı Alı Osman Aker Mehmet Özer Ismail Vural Sabri Vural Emin Yıldırım Sadık Öçal Ahraet Dağlı Nurettın, Seiat, Kadir Küçükkara, Şeref Şener, Emine Ueveci Raşıt Demirezen Tahır Babacan Ahmet ö t ü n Lutfı Çayır. Yaşar Kaya Necmettin Ça\ır Tahır Babacan Kadır Çırpan Refık Başanr, Izzet Başarır Şeref Şener Mehmei Ölün Hakkı Kurt Mehmet Keskin Muammer Dikici Hamdı Gürsov Mehmet Akbulut Saffet Küçük Mehmet Çolak Ahmet Aykut Emın» fîölbası K.ağaçdere • « > > >» ı, > • Mandırad^re a • » » Tarla , > » » > » » > > > > > » » > > > , 4 Ml 4 M2 4 M2 9 M2 4 M2 4 Mî 4 M3 9 M2 9 Mî 4 Mî 4 M2 4 M2 25 Mî » * Kavakdere » > • > > > ı ' 1190 M2 660 M2 1350 M2 670 M2 2070 M2 184 M2 1515 M2 1540 M2 İ086 M2 3050 M2 2395 M2 1158 M2 l l « 0 M2 1668 MZ > 1> 1• Millî iktisadî faaliyetin içinde geç tiği genel bir kadroyu belirten sis temlerin gayesi, iktisadî dengenin sağlanmasıdır. •istihlâk ve istihsal veya mallar ve ihtiyaçlar arasındaki dengeyi. en iyi şekilde gerçekleştirmek iktisadî sistemlerin iddia sıdır. Ancak, bu iktisadi dengeyi ideal şekilde elde etmek için ileri sürdükleri çareler ve âletler farklı dır. Bu farklıhk ise, iktisadî sistem lerin «kapalı ekonomi sistemleri» ve •mübadele ekonomisi sistemleri» olarak sınıflanmasma yol açar. Müstahsillerin yalnız öz ihtiyaçlan için faaliyette bulunduklan ve bu yüzden ihtiyaç ekonomisi niteliği taşıyan kapalı ekonomi sistem leri (aile ekonomileri, ziral feodal ekonomiler v.s.) artık genellikle ta rihin malı olmuşlardır. Toprak Mahsıdleri Ofisi Genel Müdürlüğimden (Amerikadan Buğday NatJeltirilecek) Amerikadan memleketimize ifıal (Secek 1 0 mayıs 30 haziran 1966 yüklemeli 100.000 ton hldaydan takriben 60.000 ton kadarı Türk ve yabancı bayr.ii s e m i l e r l e taşıttınlacaktır. İşbu nakil >ine ait muka^e tasarısı Ankarada Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Mıürlüğü Nakliyat Müdürlügünden ve İstanbul Bölge Mücr'.üğünden bedelsiz olarak temin edilebilir. 1 İhale 10 mayıs 1966 günü Wash:şton s a a t ı y l a saat 19.00 da Washington'da (Türkish Suppl 'd S h e p p i n g B reau 2523 Massachusetts Avenue N.W. Tashington D.C. U.S.A. mektup ve Türk Büro Washingte D.C.) tel adresindeki heyet marifetiyle yapılacaktır. 2 Teklifler doğruca yukanda çiiîrilen ihale saatine kadar birinci maddede belirtilen areste bulundurulacak şekilde yapılacaktır. 3 Türk armatörlerinden ihaleye nrak e t m e k isteyenlerin bu işe ait geçici teminab en ge<" m a y ı s 1966 günü Türkiye saatıyla saat 11.00 e kadar İsaiul B ö l g e M ü dürlüğümüze yatırmalan şarttır. 4 Washington'daki heyet tarafınız teklifleri kabul edilen Türk armatörlerle mukaveleler hnbul B ö l g e M ü dürlüğümüz tarafından akdedüecektir. 5 Ofis 2490 sayılı kanuna tâbi oaadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapnkta serbesttir. 3asın 12224/4808) Maym undere . > » 1 » • » N ETİBANK tarafından tesis edilecek HADIMKÖY AZATLI su enerji nakil hattı ıçın yuka1 anlaşılan gayrirıda \ 'asıfları Eösterılen muhatapların mülkiyetinde olduğu, alâkası bulunduğu menkullerin ıstimlâki. muaddel 6850 sayılı kanun hükümlerı tahtında ETİBANK Müdürler Kurulunun 22121965 eün ve 2358/10 sayılı karan ve Enerji ije Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2(1/1/1966 gün ve 609/1739 sayılı tasdiki ile lüzumlu görülmüş oiuo işbu gayrimenkullerin BAKIRKOY KAZASl Kıvnret Takdir Komisvonu tarafından 161751966 gi nü kıymetleri tesbit olunacağından mezkur günde malik ve alâkahların mahallinde bulunmaları aynı kanun'ia 11. maddesi gereğince ilân olunur. (Bssın 120164799) O ZAMAN» YÖNÜNDEN: Zamanımız dünyası artık son derece kiiçülmüştür. Herkes birbirinden haberdardır. tleri hayat seviyelerinden haberdar olan az gelişmiş ülkelerin halklanndan batı ülkelerinln srercekleştirdikleri uzun Bilindiği gibi, az gelişmiş ekono«üreli. vavaş ve sabırli kalmiler bünyesel vönden ikicı (düakmmayı beklemek zordur. list) bir nitelik taşırlar. Geri ve faZira. az gelişmiş olsa bile, kir bir ziraat yanında çok ileri tek tâbir yerinde ise. görgüsü arnikle çalışan sanayi dalları vardır. tan halklar hızlı blr kalkınBu durumda kapitalist düzenin yamayı siddetle anolamaktatatıcılığı besleyen karakteri engelübadele ekonomisi sistemlerindırlar. de istihsal istihlâk dengesi, bü lenmekte ve yaratıcılığın olumlu et Kapitalizmin bir sistem olarak kileri memlekete yayılamamaktatün toplum ıçinde yaratılmak kalkınmayı sağlamak için bugüdır. istenir. Kendi ihtiyaçlarından fazla nün az gelişmiş ülkeîerine teorik istihsalde bulunarak dışarıya satVe nihayet ihtiyaçlarla istihsal ve pratik yönlerden yetersiz kalmak ve çeşitli ihtiyaçtannı bu yol iıasındaki denge, serbest fiyat medığını göstermeye çaljştık. Yarınla gidermek imkânlannı arariar k< kanizması ile sağlanır. Ancak buki yazımızda, kollektivist sisteihtisaslaşma ve mübadele böylecr nun sağlanması ashnda istihsal fak min aynı açılardan tahlilini ele kendini gösterir. •örlerinin tam bir «seyyaliyeti»ne alacağız. bağlanır. Reel hayatta ise istihsal Mübadele ekonomisinde mallaria ıhtiyaçlar arasındaki denge iki yo faktörlerinin, özellikle az gelişmiş YARIN ülkelerde. «donukluğu» intibakların dan sağlanabilir: gerçekleşmesini geciktirir. Gerek (T) thüyaçlar bir piyasada ortaya KoUektivist Metotlarla sermaye, gerek emek, •fiyat baroçıkar. thtiyaçlaruı belirli bir talep Kalkınma metre«lnin l»«retlerine derh»l uy•Itında götükmsi «\r)i zamanda (i mak <»»»M>^»M aahip d»İUl«rdir, kanaiiyla u n lekültndir* Mübadele Ekonomisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle