19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFEİKl 8 Nîsan 1966 CDMHURÎTET MECLİS CALIŞNALARİNI OYALANA TAKTİ6İ Prof. Dr. ilhan ARSEL eçim sistemüıin değistirilmesinl öngören kanunun çıkmasına maul olmak gayesiyle muhalefet partilerinln giriştiklerl engelleme hareketleri. bugünlerde, kamu oyunu en zlyade 11gilendiren bir mesele hâline gelmiştir. Ancak hemen belirtmek isteriz ki gerek engelleme ve gerek engellemeyi tahrik sebebleri sokaktakl vatandaşın gözünde ikinci derecede önem taşıyan şeylerdir. Onun asıl üzerinde durduğu husus Meclis'in hiç bir iş yapamadan vaktini geçirmekte oluşudur. Ne yalan söyleyelim meselenin belki sathî gibi görünen bu cihetlyle vatandaşuı uğraşması keyfiyetini hafife almamak lâzımdır. Belki bazılarımız için muhalefet birkaç mebus az veya birkaç mebus faıla çıkarması önemlidir ama bize öyle geliyot kl verimsiz meclis çalısmalannın yarattığı maddî ve manevî kayıpların şuur altı muhasebesini yapan vatandaşın da hakkı vardır. Bundan bir iki hafla önce de bir yazımızda belirttiğimiz gibi Meclis'in her toplantı saatinin maliyeti bu millete yüzbinIerce liraya patlamaktadır; ve verimsiz çalışmaların sebebiyet verdiği bu maddî kayıplar yanında bir de vatandaşın dcmokratik müesseselere karşı olan güveninin sarsılması dolayısiyle zuhur eden manevî değer kayıpları bahis konusudur. Bu itibarla iktidar ve muhalcfetin ne yapıp yapıp bir araya gelerek meclisi, içine girdiği bu çıkmazdan kurtaracak çareleri mutlaka bulmaları gerekir. Bunu yaparken de her yerde ve herkesce malum bulunan şu noktalan hatırlamaları kâfidir. na (Speaker'e) görüsmelerl cabuk »onuçlara süriikleyecek yetkl tanıyan bir sistem kabul etmiştir. undan önceki 3 üncii ve 4 üncü Fransız Cumhuriyeti devirlerinde parlâmento çoğu zaman gensoru müessesesinin suiistimali sebebiyle âdeta ça lışamaz durumlara düşerdi. Fakat bugünkü Anayasa (V inci Cumhuriyet Anayasası) Hükumet calışmalarını ve Hükumetin Meclisten geçirmek isteyeceği kanunlan engeller mahiyetteki hareketleri önleyecek çareler getirmiştir. O kadar ki Fransa'da Hükumet, mes'uliyeüni deruhte etmek kaydiyle lsterse parlâmentonun dahi iradest hilâfma kanun çıkarabilir. Öte yandan parlâmentonun teşrii calışmalarını hızlandırmak ve kanun yapma işlerini çabuklaştırmak imkânlan da Hükumete tanınmıştır. Bunlan bu kısacık sütunlar içersinde teker teker belirtmek mümkün değil, fakat sadece şu kadannı söylemekle yetinelim ki Hükumet her iki Meclisin gündemlerin! tanzime yetkilidir ve dolayısiyle onlarm teşrii faaliyetlerine âdeta hâkimdir. Geçmesini arzu ettigi bir kanun tasarısını meclis gündeminin başına koydurtmak suretiyle maksadını gerçekleştirebilir. Nitekim Michel Debre hükumeti. parlâmento'nun gündemini hükumet tasanlariyle doldurmak suretiyle üyelerin başka konularla meclisi oyalamalan imkânlanııı yokederdi. Belçika'da gensoru önergesini veren üyenin (veya üyelerden birinin) sadece yarım saatlik bir konuşma hakkı vardır. Buna Hükumet isterse cevap verir, ve onun üzerine sadece 4 mebusa onar dakikalık konuşma imkânı tanınır. Batı Almanya'da gensoru önergelerinin meclis gündemine alınacağı günü Hükumet tayin eder. ••••>•<•••••• Memleketin manzarası Uç yeni barış merkezi: LOHÜRA, PARIS, HOSKOVA B Ibrahim ÇAMLI • *«a •••• •••• •••i ::u •••• • ••I aaaa • «•a •••• Hukuka uygun mu ? lan için tanınmış bir hak olarak kabul, ve bu çe|it hareketler (yani obstrüksiyon dediğimiz şey) genellikle hukuka uygun telâkki edilir. Florian ve Manzini gibi şöhrctler, parlâmentodaki oyalama taktiklerini ve daha doğrusu parlâmentonun şu veya bu konuda karar almasını veya kanun gççirmesini engelleyen hareketleri suç seklinde değil fakat bilâkis Meclis üyelerinin görevlerini icra edişlerlnin bir kısmı olarak göriirler. (1) Bu konuda tez hazırlamış değerli bir arkadaşımız: «Aunlık gruplan, parlâmento içindeki zayıf durumlarının çaresizliğini bu taktiklere başvurmak suretiyle gidermeğe hak kazanmış olabüirler» diyor. (2) Ancak muhalefet partilerinin de hatırdan çıkartnamaları icap eden bir husus vardır ki o da bu hakkın suiistimalinin memleket için hayırlı olmayaeağı ve oyalama taktiklerinin «devamlı ve şumullü bir men etmeyi> tazanunun etmesi halinde hukuka uygunluk smırını aşmış olabileceğidir. Oyalama taktiklerini hukuka uygun bir durum şeklinde kabul etmek demek, şu veya bu zümrenin, ve meselâ muhalefetin, parlâmentoya hâkim olmasını istemek demek değildir. Oyalama taktiği bir müdafaa vasıtasıdır ve fakat bu vasfını kaybettiği anda meşruiyeti tehlikeye girer. üphesiz ki teşrii nıeclisin fonksiyonu aley^ hindeki usüller ve bu usfillerin suiistimali bizim memleketimize has bir şey değildir. Batı demokrasilerinde de buna rastlanır. Meselâ A. B. Devletleri Kongre'sinde devamlı şekilde «obstrük, sıyon. hareketleri (Filibuster) görülür ve kongre • çalışmalarınm coğu zaman paralize hale getiril.... diği bir vakıadır. Fakat Batı'da engelleme usullei 3 Hnin suiisfimallnr bertarat edicf veya nt$ otraalsa ' azalücı tedbirler alınraıştır. İngiltere'de, XIX uncu yüzyılın sonlarma doğru Avam Kamarası, İrlandah mebuslann oyalama taktiklerinden çok zarar görmüş olduğundan 1887 tarihinde <giyotin> usulünii benimsemiştir. Bu usul gereğince her hangl bir göriişme zamanla mukayyet kılınabilir ve tartışmalar ona göre ayarlanabilir. Ayni Meclis, daha sonraları bunu da kâfi görmeyerek 1909 tarihinde «Kanguro» listeml adı verilen ve Meclis başkanı • III IIII • ••• M B ki meclis çalışmalarım oyalama taktiği, dünyanın medenî memleketlerinde, azınlık grup ir kere İktidar partisi şunu düşünmelidir Sonuç örülüyor ki bütün bu memleketlerde, aslında bilgi edinmek için değil fakat hükfi. meti kontrol etmek için parlâmentoya tanınmıs bulunan gensoru vâsıtasmm suiistimalini önleyici çareler düşünülmüştür. Halbuki bizde böyle btr tedbirin mevcudiyetinden henüz bahsedilemez. Anaya samızın 89 uncu maddesi'nin âmir hükmüne göre gensoru önergesinin gündeme alınıp ahnmayacaği hususunun, verilişinden sonrakl ilk birleşimde görüşülmesi ve bu göriişme esnasında önerge sahibinin, siyasi parti gruplan adına birer milletvekilinin, Bakanlar Kurulu adına Başbakanm veya bir Bakan'ın konaşması mümkündür. Öte yandan Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 157 nci maddesi hükmüne göre gensoru önergesinin genel kurulda okunması şarttır. Bn konuda ne Anayasada ve ne de İçtüzükte takyid edici hükümler (meselâ önerge'nin okunmasiyle ilgili hükümler) bulunmadığindan gensoru müessesesinin bir engelleme vasıtası haline getirilmesi ve bu yoldan Meclisin çalışamaz hale sokulması mümkün olabilmektedir. Nitekim muhalefet partileri bu son günlerde Meclise dört bes yüz sahifelik (yani sadece okunması on onbeş gün sürebilecekı önergeler getirmek suretiyle bu hey'etin. içinden çıkılmaz bir tıkanıklığa düşmesl yollanm açmışlardır. G •••• •••• •••• •••a • ••• • ••• • ••• • ••• »••• I Hiİ •••• • ••• •«•a :::: •••• • ••a • ••a •ıtı •••• • ••a •••• •••• *••• •••• • ••a • ••• «••a • ••• • •«• •••a Fakat hemen itiraf etmek lâzımdır ki Meclis, bu vesile ile, biraz da kendi ihmâllerinin cezasını çekmektedir. Zira Anayasamızın 83 inci maddesinde Meclislerin, calışmalarını, kendi yapacakları İç Tüzüklerle yürütecekleri öngörüldüğü halde Millet Meclisi, kurulduğu tarihten bu yana, yani beş senedenberi, kendi Iç tüzüğü'nö hâlâ hazırismamtş vfedaha doiıusu UfO ihtilâUnden önceki İç Tüzük ile idare etmeğe çalışmıştır. Tahmin ederiz ki bu son olaylar Meclisi harekete geçirecek ve yeni ve esaslı bir İç Tüzüğün hazırlanmasına vesile olacaktır. (1) Bu hususlar için bk.: Dr. Çetin Özek Siyasi îktidar Düzeni ve Fonksiyonlarının tcrası Aleyhine Cürümler. (Doçentlik tezi. îstanbul 1965), sh. 204. (2) Aynı eser, sh. 204. i •••• •••a ««•a • ••• «>•• • ••• • ••a « •• •• • • • • • • • • • • • "" • •• • • • • • • • • • • • • • " • • • • • • a • » • " • • • • • • • • • • • •"• • » • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • ••»•••••••fMltlımi"»iMIMtıı*ııı ••••••••••(•••••(•••iiılılıııııııtııifi \ • • • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • lllHlllllllr • • • • • • • • • • • • • • • • • ( • • • • • • • • • Mlll llllllli SON PARA YATIRMA 6ÜNÜ YILIN İKİNCİ ÇEKİLİŞİ 1 KİŞİYE IOOOOOL 4 0 0 . 0 0 0 lira T t rn a uaı d para ikramiyeleri ayrıca LIRA OSMANLI BANKASI Yıldız: 487/3692 MİMARSİNAN'I ANMA TÖRENİ 9 nisan 1966 cumartesi günü saat 11.00 de Süleymaniyede MİMAR SİNAN'ın kabri ziyaret edilecek ve anrna töreni yapjlacaktır. Bütün üyelerimizin ve mimarlık öğrencilerinin t ö rene katılmaları rica olunur. MİMARLAR ODASI Cumhuriyet 36S7 ile ALİ SAİT OĞUZ Eviendiler 7 Nisan 1969 liğe dayanan süratli kalkmma ve sanayilesme zonınluluğu ile karşı karşıyadır. Ve batı, sosyalistleri dahil, bu misyonu zaman zaman engellemektedir. Wilson kabinesinin genç üyelerinden, partinin ortasında sayılan Mrs. Shirley1 Wllliams da bize aynı itirafta bulundu. Mrs. Williams, İngiliz İşçi Partisine de maledilebilecek ters tutumu, çok ufak bir çoğunlukla hükumet etmenin ve genellikle iktidarda olmanın yarattığı güçlüklere bağlamıstı. Mrs. WiIIiams, Wilson'un «Amerikancı» politikasını da aynı güçlükleri öne sürerek izah etti. Mrs. Williams'a göre bu güçlüklere, bir de, İsviçre Bankalarına karşı Sterlüıg'i korumuş olan Amerika'ya karşı bağlılıktan, Dünya po i litikasmda tehlikeli bir yolda olan bu müttefiği freniemenin ondan kop | maktan ziyade onun yanmda olmak la mümkün olacağı düşüncesine ka dar giden bir zornnlnklar dizisi. binmekteydi. Şimdi Îngiliz lşçi Partisinin ezici j bir çoğunlukla tekrar işbaşına gel ! miş olması, Wilson politikasmda ! bir değişiklik yaratacak mı? New ' York Tımes'in (Mart 28) bir Radi , kal sola kayış ihtimali gören secim i öncesi yorumuna göre, evet! Ancak | gidiş ne olursa olsun, Îngiliz dıs po [ litikası geleneksel elâstikiyetini mu hafaza edecek ve hiç olmazsa Îngiliz lşçi Partisinin onu 31 Mart tarihinde bırakbğı noktanın altına düş miyecektir. Oysa, dünya olaylan tek tek ele ahnınca bu noktanın o kadar da Amerika'nın yanmda olmadığı görülecektir. Vietnam ve Uzakdojhı'dan başlayalım: va? yavaş sembolik olmaya gitmek tedir. Nitekim Ingütere, Vietnam'a Sngiliz hayatının tesatlan, sade ssker göndermemiştir. öte yandan I ce bir nükleer memleket deko Ingilterenin Çin Halk Cumhuriye* ru içinde Tudor Devri kıyafettini tanıması ve Birleşmiş Milletlerle törenler yapılması veya dün lere alınması için oy vermesi, Ame yanın en hareketii parlâmentosunun rika'nın bu devleü zorlama politi17 nci asır özgürlük mücadelesinin kası ile taban tatfana zıttır. Yâni, anılarına dayanan bir teşrifat ve Batının Uzakdoğu'da barışm korun usul ile yönetilmesinden ibaret değildir. Bir yandan Oxford gibi bir ması için müşterek sorumluluğu ol üniversitede Kaldor'un siyah gözlü duğu parolası altında Ingiltere ve Fransa'nın kendi çıkarları ile bekızından lordlarm donuk yüzlü raber Amerikan çıkarları için çaoğullarına kadar öğrencilerin ob50 sinden fazlası sosyalist olurken ve lıştıkları günler geçmektedir. Daha önceki yazılarda değindiğimiz Muhafazakâr Partinin geleneksel liderleri aristokrasi sola kayarken, gibi, her iki memlekette de, UzakU) diğer yandan îngiliz Isçi Par doğu'da sosyal oluşum zorlanmadık tisinin sendikalar kanadından ge ça ve bu oluşumun sonuçlan taraf len itme ile sağa kayması gibi da sız veya komünist hükumetler bir ha derinde olan çelişmeler de var köşeye sıkışürılmadıkça, barışın teb Hkeye girmeyeceği kanısı yaygmdır. dır. «Yeniyi eski bir kapta geliştirncak, Ingiltere bakımından, mek, eskiyi yeni bir kapta muhabu politik felsefe ile bir çefaza etmek» sanatı Îngiliz hayatmlişme gösteren bazı gerçekler daki renklilikle beraber bu tarihi adadan yürütülen esnek dünya po de vardır. Meselâ, Fransa'nın Tahiti ve birkaç Doğu Pasifik adalitikasının da izahıdır. «Güneşin sındaki romantik varlığından hiç batmadıgı» bir lmparatorluğu ufak sarsıntılarla tasfiye edebilen başka Uzakdoğu ile hiçbir maddi ve bugün Amerika, Avrupa ve ilişkisi olmamasına karşılık, InCommonvealth ile de Üçüncü Dün giltere, askerleri ile daha Malayya gibi üç ayrı çıkar halkasına (2) ziyadadır. Ve eski emperyalist bağlı olarak yönetilmek durumun günlerin kalesi Singapur üssü dada olan bu gerçekçi politika, art ha durmaktadır. lşçi Hükumefi, niyetleri ne olursa olsun, atom ça Muhafazakâr Parti devrinde yağında dünya barışının garantilerin ratılan ve bugün Endonezya'nın den biridir. Bu poliükaya bugün. kısmen haklı, kısmen haksız salbütün küçük ihanetlerine rağmen, dırılarına karşı savunulmasına bir sosyalist ve dolayısiyle insan yardım edilen bu devlet toprakcıl tutumun hâkim olması, bu ga larının ergeç terkedileceğini söy rantiyi daha da güçlendirecek bir lemektedir. Işin garibi, muhafahusustur. zakâr muhalefetin gölge kabinesinde Savunma Bakanı olan Enoch Powell, ki Uzakdoğu'yu kendi kaderine bırakmak düşüncesınin başlıca yaratıcılarındandır, Muhafazakâr Partinin 14 Ekim 1965 tarihli Brighton'daki kongre sinde Uzakdoğu'dan derhal tam Sngiliz Işçi Partisi hakkında dıj ve kesin bir şekilde çekilme teI politika incelememizin gayele zini (Disengagement) savunmuş•rini aşmamak şartile, birkaç tur. Bu tipik Îngiliz çelişmesinin söz söylemek gerekir. Îngiliz lşçi ardında tipik bir Îngiliz gerçekPartisi, özel teşebbüs elinde yeter çiliği yatmaktadır. Ve bu çelişsizliği genellikle kabul edilen çe menin sonucu ise ancak Îngiliz lik endüstrisinin bile devletleştirilmesi karşısmda olanlardan, çeliğe politikasının geleneksel esnekliğini güclendirmek olabilir. ilâveten kimya ve diğer ağır endüstnin, banka ve sigortaların devletleştirilmesini, üretim ve dağıtım vâsıtalannın kollektifleştirilmesini öngören programm 4. maddesinin »ngiliz Hükumetinin Britanya uygulanmasını istiyenlere kadar Adalarının kanı petrolün gelve ' mesetelerinîn mevcut dfizen i| "diği <lrfBdoğu'daki baskı poçinde çözületıileceğine inanan sağcı işçiden Îngiliz toplumunu daha di litikası tartı'şıjmıyacak kadar onamik, yaratıcı ve eşit bir aşamaya lumsuzdur. Ancak, bugün küre ölçüsünde barışı tehdit etmediği çıkarmak isteyen ve dünya ölçüiçin konumuz dışında bırakarak sünde hümanist bir görüş içinde olan solcu aydma kadar çok genij Batıya geliyoruz. Burada da tıpkı Uzakdoğu'da olduğu gibi Ingilbir insanlar ve fikirler yelpazesitere hem Amerika'nın yanında, dir. hem de karşısında görünmekteFakat Îngiliz lşçi Partisinin çoğu dir. NATO'nun, Amerikanın ağırkesimlerinde müşahade edilebilelığı altında bir entegre (birleşik) cek bir davranış vardır, o da şu itisavunma sistemi halinde devam raftır: Batı sosyalizminin, asırlaretmesinin bir numarah savunuca süren iç ve dış sömürmeler socusu, Fransa'ya karşı vaziyet anunda batıda meydana gelen büyük lan 14'lerin imzaladıkları deklevarhğm paylaşılması işlni, yüksek rasyonun basmimarı Ingiltere'vergi ve sosyal politika ile gerçek dir. NATO'nun kürre ölçüsünde leştirmiş ve meselelerinin birçoğubir zorlama hareketi içinde olan nu hallermiş olmasma karşılık, az Amerika'ya bu kadar sıkı bağlan gelişmiş memleketler sosyalizmi ması, NATO'ya banşı korumakbir iktisadî bağunsızlık ve devletçi A Londra'dan Oünya polılikası tan ziyade, onu tehdit eden bir nitelik verebileceği gözönünde tutulursa, Ingiltere'nin btı hareketi de, istendiğı kadar teknik savunma zorunlukları ile izah edilsin, olumsuzdur. Buna mukabil tngiltere, geçen yazımızda gördüğümüz gibi Amerika'nın Almanya'yı nükleer silâhlarla teçhiz etme eğilimine karşı koyması, genellikle Batı ittifakmda Sovyetleri kışkırtacak her türlü yeni hareketlerı onlemeye çalışması ile olumlu ve Avrupa'da barışı koruyucu bir politika içindedir. Hele lşçi Partisinin yeni kurduğu Silâhsızlanma Bakanhğı ile silâhsızlanma konusunda daha ortada, Amerika ve Rusya'nın tutumlarını telif edecek bir formül peşinde olması, hattâ, Rusya'nın Doğu'daki bazı kuvvetlerini eksiltmesi şartiyle Rapacki Plânına taraftar gözükmeye kadar gitmesi. ve nihayet Avrupa'yı sadece Ortak Pazar'm 6'ları veya onlara katılacak olan dış 7'lerden (3) kurulu bir iktisadi birlik olarak değil, fakat Doğu Avrupa komünist devletlerinin de bir gün katılacağı komple bır örgüt olarak tasavvur etmesi, Ingilterenin Avrupada barış içinde beraber yaçama düzenine samimiyetle inandığının diğer işaretleridir (4). ö zetle denilebilir ki, Londra bugün, çıkarlan ne olursa olsun, tarihî akışı anlayan ve bunu zorlamanın do|uracağı tehlikeleri bilen gerçekçi ve üniversalist bir tutum içindedir. Londra'nın, bu akısın karşısında olan Amerika'ya karsı olduğu zamanlar barışı koruyan tabiî bir baraj, onunla beraber olduğu zamanlar ise, gene barışı koruvan tabiî bir fren vazifesi gördüeünü de çenellikle kabul etmek gerekir. Bu durumIarı ile Londra. d'inya barışını koruyucu bir faktördür. Avrupa (1) Muhafazakâr Parti içinde bu akımı karşılamak için kudretli fakat biraz kültürsüz taşra sanayicilerinin Oxford ve Cambridge Üniversitelerinde eğitilmis oğullan «fo\v» grupunu kurmuşlardır. Yöneticilennden birinin bize söylediğme göre bu grup ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«kl partiyi Erhard'ın liberalizmine getirmek amacındadır. (2) Ingilizler bunlaratfbirbicjniı kesen daireler> demektşjiirler. t (3) Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA): Ingiltere, Avusturya, îsviçre, Isveç, Norveç, DaniŞirketimizin kurucusu ve eski idare heyeti bagkanı, marka. Portekiz. saym, (4) Bu görüşlerin bir kısmı VVilton Park'ta öne sürülmüştür, Konferansın kaidesine uyarak isim açıkhyamıyacağız. Buna mukabi! Îngiliz lşçi Partisi Parlâmento Grupu üyelerinden konuştuklarımız. Shirley William'dan başka, VVilliam Hamilton, Frank Allaun'dur. vefat etmiştir. Cenazesi bugün 8 nisan 1966 cuma günü Şişli Camiinden öğle namazını mütaakıp alıYARIN narak Zincirlikuyu Mezarlığmdaki ebedî istirahatSovyet Rusya gâhma tevdi edilecektir. Şu yağmurlu Nisan günlerinde güzelim tstanbul Boğazının manzarasına bir harb filosu demir atmıştır. Kıbnsa Türk çıkannasını önlemek için Yeşil Ada önlerinde bekliyen ve Akdenizde güvenlik nöbeti tutan Amerikan 6. filosudur bu. Altmcı filo, Boğazın nazlı sulannda hafif hafif dalgalanmaktadu şimdi... Türkiyede ise vatandaşlarm kafasuıda bir soru dalgalanmaktadır. Zira Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman Demirel: Türkiyede Amerikan üssü yokrur... demiştir. Aynı Süleyman Demirel Anadolu Ajansına verdiği bir demeçte Türkiyedeki komünizm tehlikesine dikkatleri çekmek istiyor. Demek ki bugün siyasi iktidarın başında bulunan kişide mantık şöyle yürüyor. Türkiyede komünizm tehlikesi \ardır, Amerikan üssü yoktur. Türkiyedeki Amerikan üslerini gidip Başkan Johnson'a sorsanız daha dürüst bir cevap alırsınız kendisinden. Aslında Rustan çok Rusçuluk, ve Amerikandan çok Amerikancılık politikası Türkiyeyi felâketlere götürecek bir tutumdur. Adalet Partisinin yöneticileri bu bakundan en kötü tantihanları vermektedirler. Memleketin her yanında Adalet Partisine oy Vermi? milyonlarca vatandaş bu bakundan uyarılmalıdır. Amerikanın çıkarLarını Türkiyenin millî çıkarlanndan önde tutmak mesleğini benimsemiş poUtikacılan Türk milleti iyice tanımaüdır. İktidar partisinin dizginleri elinde tutan kadrosu, az gelişmiş ülkelerde emsaU çok görülen tipte Amerikaya bağb kişüerdir. VIetnamda Amerika himayesine girmiş bir takım poUtikacüar vardır. Onlar da komünizme karşı mücadele ettiklerini ileri sürmektedirler. Dominikte, Brezilyada, Venezuelada ve benzeri ülkelerde aynı okuldan bir çok politikacı, yüzde yüz Amerikancı bir politikayı yürütmek için çırpınmaktadırlar. Bu politikanın esas çizgisi sudur: Komünizm tehlikesini daima ön plâna çıkarmak ve Amerikan taraftarlıgında kusur etmemek. Bugün İstanbulun sulannda Altıncı Filoyu bir kartpostala bakar gibi seyredenler, Türkiyenin genel manzarasmı da düşünmelidirler: Bugün Türkiyenin her yanıııa serpilmis Amerikan üsleri vardır. Türkiyenin her yanını ağ gibi sarmış Amerikan petrol jlrketleri vardır. Devlet dairelerinin her köşesinde Amerikalılar vardır. Türkiyenin her yanmda kollan olan Amerikan kumpanyalan vardır. Türkiyede 20.000 den fazla Amerikan askeri ve »ubayı olduğu söylenmektedir. Türk plânlamasını kontrol altında tutan Amerikan Yardım TeskJlâtı vardır. Anadolunun her yanmda faaliyet gösteren Amerikan «Banş Gönüllüleri» vardır. Türkiyenin içinde bulunduğu an durumu en açık biçimde ispatlıyacak delil şudur: Türk Kanunlarrna göre bir yabancı devlet hesabına casusluk yapmak idam cezasmı gerektirir. Hangi devlet olursa olsun, Italya, Fransa, Almanya, Rusya, Bulgaristan.... bir yabancı devlete ajanlık yapacak Türk vatandaşı darağacına çekilir. Ancak bugün hiç bir Türk vatandaşı, Amerika hesabına çalısmak yüzünden yargılanamaz. Zira devlet sırn diye bir şey yoktur Amerikaya karşı. Askerlikte, eğitimde, ulaştırmada, iktisatta, dış politikada, iç politikada, plânlamada, millet ve devlet hayatında Amerika Birleşik Devletlerine karşı sır diye bir şey düşünülemez. En gizli bilgiler onların ellerindedir. Ve Türkiyenin savunmasuıdan Türkiyenin kalkınmasına kadar T/rklere özgü bir bilgi kalmamıştır. Bakanlıklarda çift ay'lı evrak kasalarmm anahtarları Amerikan çavuşlarınııı ceplerindedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir devletle böyle içli dışlı yasamak diye bir şey yoktur. Anayasamız böyle bir durumu yasaklar. Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız Türkiye Cumhuriyetidir. Devletin güvenliğini sağlamak ve yürütmek devleti yöneten kişilerin görevidir. Böyle bir ortam içinde bir de Bay Süleyman Demirel kalkıp: Türkiyede Amerikan üssü yoktur derse Türk milliyetçileri bu gatip davranışın nedenlerini araştırmak zorundadırlar. Milletleri uzun süre aldatmanm imkânsuiığı tarih kitaplannda jazılıdır. Eğer yaşarsak, bu imkânsızlığı hep birllkte föreceğiz. GENEL SI60RTA A,Ş. DE* Sakir Kesebir ve Fransa Cumhuriyet 3'693 TEŞEKKÜR Kurban Bayramının bir inci günü toprağa verdigimlz kıymetU eşlm ve blricik kardefimiz FİKRt ÖNEŞ'in hastalığı esnasında büyük alâka gösteren Edimekapı Sağlık Merkezi Baîhekimi Doktor ATA ÜNALAN ve diğer hekim ve hemşire arkadaşlara Nişantajı İşçi Slgortaları Hastanesl 1 İnci Dahi11ye Servisi Sefl İSMAİL TARAN ve diğer personele, cenaze merasimine gelen, çelenk gönderen, mektup, telgraf ve teleforüa acımızı paylaşan Basın Üân Kunımu mennıplarına T.B.B. ne, partili arkadaslarına, akraba ve dostlarımıza ve bütün Beşiktaslılara ayrı «yrı tefekküru blr borç bUlriz. ÖNES AİLESİ Cumhuriyct 3662 TÜRKİYE KREDİ BANKASI ANONİM ŞİRKETİNDEN: Bankamız kuruculanndan v» sabık İktisat Bakanı murahhas üyesi eski ÂYİNİ RUHANI Dr. Eliz Hazneciyan'ın (ARAD) ölumunün kırkıncı gününe rastlayan 9 Nisan 1966 cuma günü (Yarın) uat 14 de Balıklı Ermenl mezarhğmd» âylnl ruhan! y«pıl»eaktır. Akraba ve doıtlarımısa duyururuz. Efl: Afop ARAD Ojtln: Garbl* Cumhuriyet SS*S Şokir Kesebir 6/4/1966 gür.ü vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle namazından sonra Şişli Camiinden kaldınlacak, Zincirlikuyu Mezarlığmdaki ebedl istirahatgâhına tevdi edilecektir. Kederll ailaBİna va banka mensuplanna başsağlıgı dileriz. UMUM MÜDÜRLÜK AGI BİR ÖLÜM Amnya esralından tsmet v« Hatice üluçelebilerin kızlan, Kumuıy Aibay Ata Tan'ın sevgill eşi, Naciya Tan'ın gelinl, Bora, Esen v« Ufuk Tan'ın blricik annelerl, Bekir ve Öğretmen Nermin Uluçelebili'nin kardeîleri 7 Niıan 1966 günü Hakkın rahmetlne kavujmu^ur. Cenazeal, 8 Nisan cuma günü (Bugün) cuma namazını müteakip Şişll Camlinden kaldırılarak Zlnctrlikuyu mezarlığına defnedilecektlr. Allah rahmet «ylesin. TAN ve CLUÇELEBİ AİLESt Cumhuriyet 3691 İsfanbul Porselen Sanayii A.Ş, Şirketimiz kuruculanndan ve sabık murahhas üyesi İktisat Bakanı eski ME V L İ T Çok levgili annemin vefatınm 40 ıncı gunüne rastlayan 9 Nisan 1968 cumartesi günü öğle namazını müteakip SişII Camünde aziz ruhu için okunacak Mevlide dost, akraba ve arzu edenlerin teşriflerl rlc» olunur. ORHAN GÖKTÜRK FATMA TAN Uzak Dotjıı ietnam konusunda Wilson Hükumetinin bu kadar Amerika 1 nın yanında gözükmesi, aslında, Amerikan tezini yüzde yüz benimsemiş olmasmdan ve Hanoi ile Millî Kurtuluş Cephesini bu tezi , peşinen kabul etmiş olarak masa başma getirmek arzusundan ziyade, prestiji zedelenmiş Amerikan devinin savaşı daha fazla yaymasına mahal kalmadan ne pahasına olur ( sa olsun bir ateskes elde etmek ve r dünya barışını korumak endişesindendir. Yoksa Ingiltere de Fransa gibi uzun süreden beri VietnamTa ' beraber Hindiçini'nln kendi kaderini kendi tây'in etmesi gerektiğine inanmıştır. Bu görüş genellikle Ingiltere'nin bütün «East Of Suez» (Süveyş'in Doğusu. yâni Uzakdoğu) politikasına hâkimc'ir. Uzakdo ğu'da Amerikan politikasının jand«rm« teşkiiitı SEATO'd» ingilU1«BI ^•riıftı rranMBiııki gibi jra Şnkir Kesebir 6/4/1966 günü vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle namazından sonra Şişli Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu istirahatgâhına tevdi edilecektir. Kederli ailesine ve Şirket mensuplarına başsağhğı dileriz. İDARE HEYETİ Cumhuriyet 3695 DOKTOR ARAMYOR Özel dispanser için, Çocuk ve Kulak Mütehassıslan aranıyor. Telefon: 48 78 68 V Cumhuriyet 3M1 GOMPANY wanta a Deniz Kenarında Satılık Ağaçlı Arsalar Moda Kalaroış Koyunda 800 m2 ve daha büyük ağaçlı parseller (Ev, Blok, Apartman, Otel ve yelken kulübüne fevkalâde elverışli) sahıbinden metrekaresi 420. liradan tediyede kolaylıl yapılır NOT: Tamamı 12.000 metrekaresi birden satüabılir. Müracaat: 49 58 38 M'EDICAL DIRECTOR To undertake control of their medical service department v.hich involves the confirmation of their medical literature and the undertaking of clinical studies. Please write with full particulars of education and experience and salary required to PK. 27 Levent İstanbul. Yeni Ajans 2884/3685 Telg^NAMLISUCUKİ İlâncılık: 2517/3684
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle