28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAIÎİFE İKf 28 Nisan 1966 CUMHURÎYET FAŞİZM NASIL BAŞIAR? Dr. A. Uikü AZRAK (Ist. HUKUK FAK. AStSTANLARINDAN) ve sosyal sornnların eskisinden yoğun olarak tartısılT ürkiye'de siyasal dahaözellikleolan komünizm dığı son yıllarda, iki nçtan biri faatler sagladıklan, bizzat bu firmalarda çahsmış olan tanıkların ifadeleriyle ispatlanmıstır (bk. Bernd Naumann, Auschwıtz, 1965, sh. 221). İN ADAMLARtYLE tŞBtRLtGt : Almanya'da nazi devrinin baslarında, nasyonal sosyalist partinin parolalan, bazı katolik rahiplerin vaazlarında da sık sık yer almıştır. Hattâ bunlardan Paderborn baspiskoposn, katolik cemaatine vaydığı bir bildiride «Islâv ırkmın ınsanJıgın asağıhk jaratıklanndan ıbaret olduğu» nn iddia edeeek kadar ileri gitmişti (bk. Guenter Lewy, Dıe Katohsche Kırche und das Drıtte Reıch, 1965, sh 255) Italya'da derebeylik sistemi altında ezilen köylerde katolik rahipleri, dinsel inançlarından baska bir seyi bulunmayan koylüleri ve tarım isçilerini, fasist partıyi desteklemeğe davet etmislerdir. Bovlece klerıkal ve radikal kıtleler de fasizme genış oiçüde destek olmuşlardır. ücerine bol bol yazıldı, çizildi, akla aykırı birtakım vorumlar yapıldı ve neredeyse ayağa kalkarak her yanı kasıp ka\iıracak bir komünizm ucubeginin Türkiye'nin kapısını çaldığı, bizzat simdiki iktidar partisinin öncüleri tarafından kafalars islenmek istendi. Bu konuda sojleyecek başka «eyleri kalmadığı ıçin de, artık aynı sozleri teknrlayıp durmaktadırlar. Lâkin diğer uçtaki faşizmin üzerine ısık tutan bir minik kitapcık (Fasızm, M Sarıca R Aybay, 1962) dısında, fasizmin ne oldnğnnu ortaya koyacak ciddî bir çalışmaya raslamıyoruz. Oysa Türkive'de şo son günlerin terör hareketlerini jönetenlerin ve desteklevenlerin bilerek ya da bılmiverek takındıklırı iftiraeı ve saldırgan tavır, faşizm tehlikesını, Türkiye için aktttel bir sornn olarak ortaya kov muştur. Fas'zmin, kendine özgü (sui generis) bir sistem olduğu ve daima avnı niteliklerle ortava çıktıjh söylenemez. Bu, faşizmin teshısini onemli surette gücleştiren bir etken olmakla beraber, fa•ıst rejim tiplerinin siyasal ve sosyal psikolojıl; •çıdan tarihsel oluşumu ve isleyısı, genel çizgileri içerisinde ele alınırsa, bazı ortak niteliklerin varlığı sçıkça förülebilir. Biz burada, Ortadoğunun, Afrikanın ve Gunej Amerikanın bazı ulkeleriyle tspanva ve Portekız'deki ne vonde gelısecekleri henüz pek bilinmiyen faşıst benzeri (pseudo fasciste) rejimleri bir jana bırakarak, çeyrek yuzvıl öncesinin Italyan ve Alman ornekleri fizerinde bu nitelıkleri açıklamak istivoruz. BK gK :H:r~:~ Sjjjjfj! K:: •••• •••• •••a S j&£.~:: ^ir~»"":rr. AVARE GENÇLIK fle dokunulmuş bulunuyor. Biz, fıkranın politik hayatımızla ilgili kısımlanndan ziyade bır öğretmen gdzüyle^ eğitim anlayışına işaret etmek istiyoruz.. Fıkradan beğendiğımiz ve benım sediğunız şu fikri alalım: « okullarda sanat, spor eğlence ve ilmî vakıt geçirme verleri ve ımkânları hazırlamak Millî Eğitim Bakanlığının üstüne duşen en mühim bir vazifedir kı şimdiye kadar ihmal edilegelmıştirj. Hic şüphesiz üstadın bu fikırlerine iştirak etmıvecek kimse voktur. Evet. Millî Eğitim Bakanlığının ihmal ettiği belki de şartlanmıza göre dahd uzun yıllar öz lemini çekeceçimiz okul içı ve okul dışı kuruluşlarımız olmayacaktır 15 binden fazla kövümüz bir okul çatısından bile voksundur imdı gelelım Fıkranın en önem1 li eğitim gorüşune Sayın B. FELEK hocalık vıllanndan \e inzibat meclisi üvelığinden bir olay nakleder»k kabahatli bir oğrenci icin: «Biz, çocuğu tokatladık işi kapattık.» divor Ve «Dıveceksiniz ki davak vasaktır eav riinsanîdir. Siz (tene övle deviniz Davak olsa bunlar olmaz.» kesip atıvor Gordünuz mü rarevı" va da çaresizliği!.. Biz ne diyelim9 Rahmetli ömer Sevfettin'in «Falaka» adlı meşhur hikâyesini okuyanlarla, falakadan geçraiş olanlann kulaklan çmlasın!.. Sayın B. FELEK fıkrasını şöyle bir espri fle bağlamış: «Ne eeri kafalıyım, değil mi?» Bu soruyu okuvuculara sorduğuna eöre sövUyelim: Havır çeri kafalı olan siz olamazsınız tnzibat meclisindeki davranışımz bu acı bir hâtıradır Bugün başka eçi tim tedbirleri vardır ve uğraşmak ister Gercek geri kafalılar bu ku çücük olavı bu kadar büyütmeve sebep olanlardır Aslında «Avare Gençlik >oktur. Onlara iyi ornek> olamavan >etişklr>ler vardır..» sına göre yürütulur. Evlâttan çıkaı beklememek ıfadesındeki gerçek, bır yaşlılık rahatlıği yatırımıdır. Burada samımı>et gözetılse bile •vemedim. vedirdım. Içmedim. içirdim» ıfadesınde de gorulduğu gıbı verılenler arasında gerçek bır ahlâk \e fazılet mefhumunu, kışılık kazandırmayı goremıyonız Hangı anne hangı baba, çocuğuna mıllıyetçıhk duygusu, ınsanlık \e \atan 7 sevgısı aşılamıştır Onlar zaten bu mefhumları bılmi \or dı\eceksınız Doğrudur Kokten egıtılmemış bır toplum var kar^ımızda A OKULDA EGİTIM: Bu tur bır oıtamda gelışen kışılıksız ve fikri tekâmulden yoksun genç, ıstıkba) varışının hızlandığı daha doğrusu ıstıkba] kaygusunun yavaş yavaş başladığı orta oğrenim devresıne gi rer Bıraz da bu devrenm koşullarma bır goz atalım Mıllı Eğitim Bakanlığımız var Alı neden Mılli Oğretım Bakanlığı deeıl* Çunku talebeje basmakahp şevler oğretmekten başka çok daha deâı«ık gaveler vardır Ama bızde yoktur Oğretım uvelerının karakterıstık potansıjelı çok fazla olmalıdır Yânı butun bır sınıf, oğretmenın kışılığıne gore kalıplanacağına, oğret menın kendi kışılığınden sıynlıp sı nıfın psıkolojısıne uyması gerekır Cunku eğıtılen öğretmen değil. talebedır Ovsa kı bır öğretmen hem ıyı bır pedagog, hem de kalıtelı bır psıkolog olması gerekır Ama ortada boyle bır duı um yoktur Hem aıle, hem okul gereğı gıbı ılgılenmıjor bızlerle Sonra da yakı noorlar «Gençlik nereje gidijor» dıye Oysa kı gençlığin nereye gıttıği bellıdır «Senin gittiğin jere!» Gençlik için. 28 Nisan için yazmak istiyorum buçün. tnsan 38 Nisan'ların anlamını kavramak için Ataturk'e basvurmalı. Masamın üstunde Bujuk Nutuk durınor. Açıyorum. «Turk gençlıgme bıraktığım ernanet> başlığı altında sovle konusnyor Atatürk : « Bugun vasıl olduğumuz netıce, asırlaıdan berı çekılen mıllî musıbetlerm ıntıbahı ve bu azız vatanın her koşesını sulajan kanlann bedelıdır. Bu netıceyı Turk gençhğıne emanet eduorum » Kurduğn devleti gençliğe emanet eden bir başka lıder var mı yeryüzünde? Lenin. Sovyet Cumhurn etini Rus gençliğine emanet etmedı; Uashıngton, Amerıka Birlcsık Devletlerını Amerıkan gençliğine emanet etmedi. Mao Çe Tung, Abdulnâsır. Gandi, kurdukları devletleri uluslannın gençhğıne emanet etmediler. Demek ki Atatürk'un. Türkıve Cumhuriyetinı Türk gençhğıne emanet etmesi özel bir anlam taşır. Buna rağmen çençlığin memleket dâvalarnle ılgilenmesınden korkanlar vardır. Onlar ısterler kı, gençlik, ne petrol dâvasıvle ılgılensın, ne madenlerle, ne vabancılara verılen uslerle, ve ne de ikili aniasmalarla Eğitim dâvası, Koy Enstitülerı konusu, toprak reformu, kbvlünün sefaleti, kompradorların rezaleti, dıs tıcaret sovgunu, Türkiyenın kalkınması, Kıbns ve bağımsızhk konularından uzak dursun gençlik! Sınıftan eve evden sınıf a varan bır volda, ders kitabının ezberi dısına tasamıyan bir kukla olsun' Gençlik parklarda âvârelik etse, dans, çay, koktevl, sınema ve pıknık arasında mekık dokusa. pek rahat edeeek ve geceleri rahat uvuyacak kısıler vardır Pekı gençlığin memleket dâvalarından uzak durup oy govgovculannın isteklerı uzerıne bıcılmis sinameki bır kalabalık halıne girdiğını düşünelım Atatürkun açık ve kesın bır emır gibi gençliğe yuklediğı gorev ne olacaktır? Gençlik, memleket dâvalarının içinde yaşamazsa memleketın çeleceğmden süphe etmek gerekır. Gençlik memleket dâvalarının heyecanında yasamasa 28 Nisan olmazdı, 28 Nisanın olmadığı >erde 27 Ma\ıs olmazdı. Gençhk memleket dâvalarının içinde vas3maz<îa 4tatürk'un emanetıne hıvanet etmıs olur. Her an dıkkat içinde bulunmak, ve bu memleketın politikacısını olağanustu bir titizlikle izlemek zorundadır Ataturk gençlıği Çiinkıi : « memleketın dahılınde ıktıdara sahıp olanlar, gaflet ve dalalet \e hattâ hıyanet içinde bulunabılırler. Hattâ bu iktidar sahıpleri şah«i menfaatlerını mustevlılerın sıyası emellerıyle tevhıt edebılırler ( ) Ey Turk ıstıkbalının evlâdı tşte bu ahval ve şeraıt içinde dahı vazıfen, Turk ıstıklâl ve cumhuriyetinı kurtarmaktır • diyor Ataturk. Ataturk'ün vasiyeti açık ve kesindir. Turk gençlıği görevınj hakkivle yapabilmek için her an tetikte olacaktır. Iktidara sahip olanlann «gaflet. dalâlet ve hattâ hı>anet içinde» bulunup bulunmadıklarını gençlik daima araştırmak zorundadır. Turk gençlıği elbette Ataturk'ün kendisıne verdıği bu ağır gorev i bütun zorluklara rağmen yürütecektir. Mustafa Kemal bu memleketi polıtikacılara değil, gençliğe emanet ederken, bu noktadakı hassasiyetinı olağanüstü bır biçimdf ıfade etmıstır. Gene Atatürk söylevinde söyle konnşuyor : «pek guzel bılırsınız kı, padışahlarla hahfelerle yonetılen ulkelerde vurt ıçm ulus ıçın en buyuk tehlıke, padışahlann, halıfelerın dusmanlarca satın alınmalarıdır Bu, çoğu zaman kolaylıkla sağlanabılmıstır Meclı^lerle vonetılen ulkelerde ise en yıkıcı durum kımı mılletvekıUerının yabancılar adına ve çıkarına çalınmış satın alınmış olmalarıdır Mıllet Meclıslenne dek gırmek yolunu bulabılen vatan haınlerıne raslanabıleceğıne tarıhın bu konudakı orneklerıvle ınanmak zorunluğu vardır» Görülüvor kı Atatfirkün polıtikacılara karsı şüpheleri sonsuz dur. Ve Türk gençlıfinı sorumsuz polıtikacılara karsı bır temınal gibi vazifeye bağlamıstır. Jımdı kendi sahsî çıkarlarını vabancılarla birleştırmış olduk lanndan süphe edilen bırtakım pohtikacılar : Gençler polıtıkavla ıleılenmesın, sınıflarından dışan çıkma sınlar dive bosuna çırpınmaktadırlar. Turk çençhŞı ve öncelikle Üniversite çençlıği, kendi tutumu hakkında kendisi karar verebılecek durumdadır, hele profesyonel poiitikacgarın veşa/etme ıhtiyacı yoktur. GçnçHk, nerede^ ne zaman ve ne vapacağım kendi toilir. kararlannı kendisi alır. 28 Nisan'da böyle olmuştur, şimdiden sonra da boyle olacaktır. •• •••• •••• D İİİİ s: : Faşist örgütlenme itle orgütlenmelerine ihtıvaç duvmaksızın • avakta dnrabilen geleneksel otorıter ve dıktstoryal rejimlerin aksine, fasist rejimlerde mistik elemanlarla karısık bir şövenizm, demokratik kurumlara açıktan saldın ve özellikle emekçıleri kih kandırarak, kâb yıldırarak kendi kadrosu içerisine alma gibi metot ve ilkelere davanan bir örgütlenme göze çarpar. Bu örgütlenme, faşist kadronon deviet ıktidarını ele geçirmesinden sonra daha da hızlanır ve bir terbr dalgası kısa zamanda bütiın ulkeyi kaplar. Bu şımdıve kadar bövle olmuştur. Gerek ttalva'da, gerek Almanyada fasist bareket, görünuste belli sos>al sınıflara davanmıvor ve çeşitli sosyal sınıfların birbirınden farklılığını inkâr ederek biıtun halk kitlelerinden kuvvet almağa çalısıyordu. Ama gerçekte belli sınıf veya grupların aktif desteginden favdalanmaktav dı. Bunlar, baslıca ordu kadrosu dısına çıkanlmıs eski askerler, bazı sermaye çevreleri, özellikle ttalys'da büjük toprak sahıpleri (bk. Theo Pırker, Komıntern und Fa«chısmus, 1965, sh 112), issiz kalmıs emekçiler, küçük burjuva çevrelerinden telen ve ırk üstünlüğü kompleksine kendini kaptırmı* olan üniversite öğreneileri (bk. Paul Serıng Jenseıts des Kapıtalı^mus, 1946. sh 115) ve bazı ütopist entellektüellerdi. RMAYE ÇEVRELERtTLE ÎSBIRLtGl : özellikle Nasyonal Sosyalist Partinin Almanya'da daha iktidan ele geçirmeden önce birtakım vaadler karsılığı sermaye çevrelerinin mali desteğini kazandığı, bugun Almanya'da kimse tarafından inkâr edilmemektedir. Savaşın son gunlerınde nazı hükumetı mensnpları, Maliye Bakanlıfındaki bütün belgeleri ımha etmiş bulundukları için, nasyonal sosyalist partiye hangi firmaların, ne miktar yardım vapmıs olduklan kesın olarak tesbit edilememis, fakat Frankfurt Ceza Msbkemesinde hâlâ devam etmekte olan «Ausch«ıtz olum kampı sanıkları» nın duruşmagında, bazı bOyfik firmaların nasyonal sosyalist partiri ve onun rejimini malî bakımdan destekledikleri ve bunun karsıhğında da büyük men olarak çıkmış olmasına rağmen parlomanter demokrasi denemesinde başarı kazanamamıs, birbırıni izleyen sivasal krizler butıin umutları kırmıstı. Sosval demokratlar zavıf olduklarından, radikal sağcı bir etflimin «iivaspt alanında «ritfide >ayılmasını onleyememişlerdi. Kara mintanlıların unlu Roma yuruyuşunden sonra iktidar 1923 te fasıstlerin eline geçmiş ve kısa hir zamanda demokratjk kurumlar tasfiye edilmiştir. Almanya'da ise \Veimar cumhurij eünde sosyalıstler ve sosyal demokratlar hajli kuvvetlivdi. Komunistler ise cumhurivetin kuruluşundan sonra şanslarını hemen hemen knvbetmişlerdi. Fakat Almanja'nm içinde bulunduğu ekonomik buhran demokratik rejimin kuvvetlenmesine engei oluyor, hukumetler avakta duramıyorlardı. Bunun halk ıızerinde jarattığı olumsuz etki ve umutsuzluk, parlomanter rejimin aleyhine olmuş \e nazilerin isine > aramıştır. DEMOKRASİNİN LlGlNDAN FATDALANMA: Italva, 1 inci P ARLÖM4NTER Alman>a'nın aksine,ZAYIFDunva Savasından, şahp Komüniit av* itler'in 1933 te iktidan ele jreçirmesini izleven günlerde Berlin'deki parlâmento binasında van Lubbe adinda bir akıl hastasımn çıkardığı yangından sosyalistler sornmlu tutulmuş ve bu fır«attan faydalanan Hitler. otedenberi propaeandasını >;ıptıgı bir komunıst avına. girişmistir. Bir >etki kınununa dayanarak Anavasadaki özgurlukleri, tu7iıklerle ve fiilen ortadan kaldıran nazi hukumeti, 1931 ten 1938 e kadar «komunıst avı> bahanesiyle hemen butun parlomantarizmin savunucularını. sos>al demokratlan, sosyalistleri, yazarları ve rejime direneu butun universitelileri yakalıyarak, •komunızmı koğuşturmakla» gorevIendirilen olağanustu mahkeıneler onunde olum cezasına çarptırmıstır. Bu devlrdeki jurnalcılığın, ailc içine kadar giren rirkin iftiralann. Alman toplumunu nasıl ahlâksızlığa sıirukledigi hâlâ unutulmamtstır. H Sonuc w~>u acıklı kıssadan çıkanlacak hısse şudur : •C'Buınin cezbeye totulmu; gfb» safa sola komunlst lekesini gönlünce bulastiran, komunizmin ne olduğundan haberi olmayan kişılen birbirine iftira etmeğe ve jumalcılığa tesvik eden bir zumre, Anayasanm uzerinde tepınip duruyor. Komunizmin kanunlarla yasak edilmiş olduğunu \e bu yasağı izlemcnin de, Anavasa duzenine gore sadece adlî mercilerin gorev ve yetkisine gırdiğini bunlara hatırlatacak bir hukumet sorumlusu çıkmaz, aksine saldınlarmı daha da artırabilmeleri için bunlara Devlet kasaları aeılarak. halkın binbir güclükle odediği vergilerin geliri bunlann ceplerine akıtılmakta devam edilirse, Türkiye'nin, orgutlenmiş bir faşizmin ağına duşmesini ancak bir mucize onleyebilecektır. Gozlerimizi açalım, McCartby'cilerln, irtiraa pey surenlerin \e bilgisizliğin karanlığında >aşayanlann elbırliğijle hazırladıklan bir tarihsel dramın perdesi açılmak uzeıedır. aym B. Felek'ın «Avare gençlik» başlıklı yazısını buyuk bır dıkkatle okudum. Ve bu değerli yazının da, başka kalemlerden çıkmış, benzeri nıce yazılar gıbı beklenen tepkıyı gostermeden unutulup gıdeceğını duşunerek, uzuldüm Halbukı, sayın yazarın ele aldığı genç kuşaklanmızın boş zamanlarım değerlendırme konusu, hepımizl fazlasıyle alakadar etmesı lâzımdı. Ne yazık kı, bugünku toplum bu gıbı problemlere karşı adeta sağır gorunmekte, herkes sadece kendi şahsı ışuıe dalmış, kabuguna çekılmış, yaşayıp gıtmektedır. Oysakı boş zamanları değerlendırme problemıne, memleket çapında onem vermış olsaydık Mılll Eğıtımde, sağlık, sosyal ve turızm alanlarında gorunen aksaklıklan kısmen olsun gıdermış olurduk Ne yazık kı, bu ılgısızlıkten en fazla zararlı çıkan, yarın yurdun sorumlulugunu omuzlarına yuklenecek olan genç kuşaklarımızdır Bu acı gerçeğı gozonunde tutan Turkıye Halk Eğıtımi ve Sosyal Gelıştırme Derneğı: «Zararın neresinden dönülurse kârdır» duşuncesıyle kollannı sıvarnış ve ük plânda, ilk okul ogrennlenyle ılgilenmeye ve onlan yaz aylarında sokaktan kurtarmaya azmetmıştır Boş vakitlerın değerlendırümesmde gençler ıçın de bazı tavsıyelerımız olacaktır. Şoyle ta: • Orta ve lise öğrencileri için düşündüklerhniz: Kannca yuvasının benzen, fakat daha teferrüatlı ve şumullü bır programla öğrencüeri «An Kovanlan» dıye adlandırabUecegimız bır teşekkulde toplamak mumkündur • Genç üniversiteli kızlanmız için: Yarının annelen. genç kızlanmız içın bir staj yen olacak çocuk yuvalannda da ıster gonüllü. ıster ucretlı vazıfe almalannı teklıf edıyoruz. • Erkek üniversiteli gençler için: Tatıl aylarında gruplaşarak profesorlerı, doçentleri, asıstanları hatta mıllet vekılleriyle beraber her öğrencinın kendi ilının bır koyünde 1,5 ay kalarak koylenmızın kalkınmasında vazıfe almalannı teklıf edıyoruz • Emekli ve boş zamanları bulunan diğer vatandaşlar da kendi semtlerınde karşılıklı yardımlaşmayı sağlayan, «Mahalle Teşkilâtlan» kurarak, faal vazıfe alabılırler. , ,,„ aacak tmpımlzin gayret ve fedakârlığıyla gerçekleşecektır Râna ÇAK1RÖZ S Ş Comprador? ayın Ilhan Selçuk kendi koşesınde gunun çok kulianılan ve belkı de memleketımızde ilk defa kendisi tarafından ortaya atılan «Comprador kehmesının ızahını yapmıştır Sayın Selçuk, bu kelımenın aslı Lâtınce olan (Comprare) kehmesmden meydana geldığını ve hazırlamak ve sağlamak mânâsmı ıfade ettığını bıldırmıstır Halbukı Lâtıncede tComprare) kehmesı voktur (Comprare) Italvancadan \.e satınalmak mânâsmadır Lâtıncede sağlamak, hazırlamak mânâsına gelen kelıme (Compa rare) dır Gazeteye gççniUrken d;k katsızlık netıcesı (p ıje r) harfı arasındaki (a) harfınm unutulmus olacağmı sanmaktayım Duzeltıleceğmı umıt ederım. S BUNALIMI\ SEBEPLERİ 0 tartışmacı Alı Sami Alkış ise orta oğrenım gençlığının sorunları konusunda yazar objektıf bır değerlendırme yaptığını belırlmekte, gençlığin bu halının sebeplerı konusundaki fıkırlerını ıkı grupta ozetlemektedır Soyle kı. O AİLE VE TOPLUML'N ETKtNCILfGl: «Dayak cennetten çıkmadrr polıtikaaınm çocuk psıkolo]isı üzerındeki etkının ilk belırtılerı, ergınlık çağında, ozgur olabıl menın özenülerı içinde gelışır. Cemıyeün ruhsal aktıvızmıfertlerın karakterıstık ozellıkleri ne olursa olsun onu, kendınce ozgur olabıl me yollannın zorlanmasına ıster ıs temez surukleyecektır Bu devrede aılerun kapalı terbıye pohtıkası, zaten ozgur olabılme nın çalkantısı ıçmde bocala>an gen cı soz dınlemez bır duruma getıreceğı gıbı, hıç bır maddı ımkândan esırgenmıyen, serbest jasam koşullaıı içinde bırakılan bır gençte aynı deıecede aılevi bağlılıklara ılgı sız kalır. Muhafazakâr çevrelerde çocuk ye tıştırmenın ana prensıbı, açık sovlıyehm, >a muruvvet gorme, ya da yaşlılıkta «koşe>e kurulabilme» zemınmın şımdıden hazırlanması esa DİĞER TARTIŞMACILAR • Aynı konuda Hukuk Fakultesı oğrencısı Tamer Yağcıoğlu'ndan Uskudardaki okuvııcumuz Kemal Ustün'den Pertevnıyal Lısesı oğrencısi A Sami Alkış'dan U mektup almış bulunuyoruz Tartışmacı Tamer Yagcıoglu, gençlık problemının mevcut oldu ğu konusunda Yazar ve Çakıroz' le bırleşmekte, bu probleme egımlmedığı ıçın de yakınmaktadır. «Ne yazık kı aydın kalma çabasında bulunan öğrenciler de kapkara bir leke ile karşıkarşıvalar» dıyen Yagcıoglu ozetle şoyle devam etmektedır: Bu vesıle ıle sayın tlhan Selçuk tan her zaman gozumüzün onunde bır soru ısaretı olarak duran, fakat temas edılmesmden çekınıldığını tahmın ettığımız bu (comprador) ke lımesı ıle ılgılı bır hususta bızı aydınlatmasmı rıca edeceğım: Batılı somuruculer (comprador) dur Kabul edıyoruz Fakat Doğulu Ruslann da, Bulgarıstan, Macanstan, Çekoslovakya Romanya gıbı peyklennı somurduklennı gazetelerde okuyoruz, oralara gıdıp gelenlerden oğrenıyoruz Bu jazılanlar ve duyulanlar doğru ise yalnı? Batılılar mı (Comprador)dur' Saygılarımla . S. T. Kadıkoy ••••••• »•" • • •••••••••.••....,......«., TESEKKÜR Kıymeth varlığımız, sevgılı Babamız OS\UN TOPÇU'nun YENI YAYIHIAR Türker ACAROĞLU • ADEMOĞLC, NERDEYDIN? (1966). Çağdaş Alman yazarı Heinrich BöU'den (Doğ. 17.12 J917) Zeyyat Selimoğlu'nun dilimize çevirdiği ilk eser, (Yirminei yfizyıl klâsikleri) dizisinin ikinci kitabl olarak yayınlandı (184 s., 6 lira). Tahir Alangu'nun yazar ve bu romanı üzerine tanıtma yazısı .yararb bilgiler veriyor. Bir er olarak katıldığı ikinci Dıinya Savaşını, yalnız cephelerde değil, insan ruhunda da yaptığı yıkıntılarla gozlerimizin önüne seren yazarın bu eseri, savaşın anlamsızlıgını belirten en iyi romanlardan biri olarak tcabul edilir; bütün Batı dillerine çevrilmistir Roman kahramam savaş boyunca çok acı çekıyor, savaş bitince de evine dönüşte, esikte can veriyor. Yazar, bu ilk unlu romanını bir hıkâyeden geliştırmiştir. Kendi açısından, savaşın ınsanoğlunun yasantısına karsı saçmalıklarım, dokuz tablo balinde gostennektedır. 1951 de yazılan romanın adı, Theodor Haecker'in 1940 ta yazdığı bir kitabından alınmadır. Eserlenne «savaş sonu kuşaklanntn otobiyoğrafyası» denilen yazarın butun romanlan hep aynı konuyu, çeşıtlı yonlerden, ele alır. Bunlara, bütfinü ile bir cçağ eleştirmesi» denılebilir. • AŞKIN SOMJ (1965) Ingılız yazarı Graham Greene'den (Doğ. 1904) Gonul Smeren'm çevirdiği roman, Altın Kltaplar Yaymevmm (Meşhur romanlar sensı) nın 66 kıtabı olarak basıldı (303 s , cütlı. 12 50 lıra) Asıl adj «The End of the affair» olan eserin konusu 1946 da başlar Yazar ıyı ıle kötunün çatışmasıyla ılgılenır • DON KIYISINDA HASAT (1965) Nobel 1965 Edebiyat Armağanını kazanmıs olan Sovyet yazan Mihail Şolohov*un romanı Zeyyat Özalp san'ın çevinsıyle, Nobel yayınlan arasında basıldı (408 s , 10 lıra) Yazarın 1960 ta vajınlanan son buyuk romanı, dılimıze Ingılızce «Harvest on the Don» adlı, 1962 baskısından tam olarak çevrılmıs Amerıka, tngıltere Fransa Almanya başta olmak uzere, bır çok ulkede yaymlanan kıtabın baş tarafına, yazarın kısılığı \e eserlerıyle Ugılı uzunca bir yazı konulmuş Daha 1936 da sazar bu romanı «Novi mır Yeni banş» adlı edebiyat dergısıne gondermıştı. Yayıncılar eserin bır kez daha gozd#n geçinlmek uzere yazara gerı gonderıldiğıni dergıde açıkladılar Kıtabın gun ışığına çıkmak ıçın tam çejrek yuzyıl beklemesi gerektı. Stahn polıtıkasının haylı açık bır eleştırmesı sayılan e serın yayınlanması, ancak dıktatorun olümünden sonra mümkun olacaktı Partı barajına çarpan yazar, yayınlannuyan eserını rafa kaldırdı Arada başka eserler vazdı 1955 te aynı dergıde baslıyan tefnka, bırden durdu 1960 ta romanın gerı kalan bolümü «Pravda» da tefrıka edıldı sonra kıtap ha linde de çıktı Aynı yıl Lenm odulunu aldı Aslında b'r tragedya ıle sona eren eserin Kruçef'in ricası U7erme. polıtık bır melodram hahnde bıtırıldığı ııstüne soylentılerın hâla ardı alınamanuştır. O sırada Amerıka yolculuğuna hazırlanan Kruçef, yazan koyunde zıyaret ederek, romanın kahramamnı, musveddede olduğu gıbi hapıste değıl, ıhtılâle karşı ayaklanmış olanlarla kanramanca savaşırken olürülmesini nca ve onu bu biçıme razı etmıstı. • DURGUN DON (1965 • 66) Sovyet yazan Mihail Şolohovun (Dof. 1905) en buyük, en ünlü romanı, Tektaş Ağaoğlu ile Mete Ergin ve Gani Yener tarafından ayn ayn iki kez dilimize çevrilerek, Ağaoğlu Yayınevi Ue Altın Kitaplar Yayıne\i tarafından dörder cilt halinde bastınldı. Ağaoğlu çevirisi «Ve Durgnn Akardı Don» adını, ErginYener çevirisi de «Don Nehri Sâkin Akar» adını taşıyor. Asb ise, kısaca «Tihiy Don Durgun Don» adını taşır. Yalnız Sovyetler Birliğinde 179 kez basüıp 5 milyon satılan eserin îlk Türkçe çevirisi için bir araştırma da yayınlandı: «Ve durgun akardı Don adlı yanlış çevıri üzerine bır ınceleme» (Haı. Mete Ergin Gani Yener, tst. 1966. 96 s., Z lira). Burada iddia edildiğine töre, Ağaoğlu çevırisinm ilk cildi tngilizce nüshanın Moskova baskısından değil, bu baskıdan daha kısa başka bir baskıdan çevrilmiş. Ama. aralannda ufaktefek kısaltmalardan baska, esaslı bir fark vok. Karsılaştırmaya ikinci cilt esas olarak alınmıs .418 sayfabk bu çeviride. 2^65 yanlış bulunmuş. Bunlardan en seçme 270 kadarını ıçine alan broşürde, şöyle bir sıra var: Türkçe vanlıslan. çewri yanhşlan, atlanan yerler, eklenen öğeler dikkatsizlikten ileri gelen tipik vanüslar «Don nehri sâkin akar» çevirisinin son cildini Behzat Cumagil ile Semih Demir dilimize çevirdikleri gibi «Ve durRun akardı Don» çevrisinin son cildi de bugünlerde vayrnlanacaktır. Eserin aslına geünce, 1928 de yayınlanan ilk cildinde, Don ırmağı kıyılarında yaşıvan Kazakların, yüzyıUar boyunca kurulmuş geleneklere bağlı, Çarlık donemindeki hayatı ele alınır. 1929 da basılan ikinci cildinde, Don Kazaklannın Birinci Dünya Savaşındaki 1917 Kerenskiv devrımindeki durumları anlatılır: General Kornilov olayı, Kerenskiy'in devrilişi, 7 Kasım 1917 ihtilâli tasvır edilir. 1933 te çıkan üçüncü, 1940 ta çıkan dörduncü ciltlerüıde ise, Kazaklann ayaklanması General Krasnov'un Don bolgesınde bağunsız bir cumhurıret kurması, General Deniken ordusunun Don bolgesini istilâsı. uzun ve cetin savaşlardan sonra Sovvet düzeninin kesin olarak Rusyada yerleşmesı olavlan hikâye edilir. Göriıldüğü üzere. geniş bır tarıh süresini kapsayan bu büyük roman tam 14 yılda vazılabılmış. daha tamamlanmadan ilk cıldı değişikliğe uğramış, vazan ilk yazdıklarını beğen mijerek eserinin plânında değışiklikler vapmıştır Kazaklann Sovyet thtilâlindeki roUerini belirten bu güzel roman, büvük ve epik bir tragedya nite ligi taşımaktadır. • ••• • ••• •••• •••• • ••• •••• BİR HATA YAPMIŞTIR •••• •«•s •••• •••• •••• •«•• •••• •••• •••• •••• •••• •>•• •••• iii: :::: • ••a • •«• • «•• • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• •••• •••* •••« •••• •••• • •a • •« • •a «Sayın Felek, bir aydın için skandal sayılacak Gurbüz Şirnşek'in, tevkifi olavmı pek de hakikat olmayan ön yarçı ile kesıuleştirmiştir. «Buna pek şaşmamak lâzım» derken yazısında izah etmek istediği ana fikirle tenakuza duşmustür. \na fikir olarak. talebenin okul dışı saatlerini kendisıne pek favdalı olmayan bir şekilde harcadığmı. bir avarelik içinde bulun duçunu anlatmak istemiş. Oysa GURBÜZ okul saati dışın da kendisi ıçin en faydalı şe>ı yapmış Atalanndan bu yana kendisıne duşmanca bir zihnıyet beslemış bır ulkenın sergısinı gezmış Duşmanının sanat fıknnı ofrenmek ıs temış Yann duşmanının kulturel sahada kendisıne tecavuzu halınde hazırlıklı olmaya çalışmış. Oysa Felek boyle musahhas bır hâdıseyı kendisıne ağırlık merkezı teşkıl ederek gençlığin avarelığıne değmmış, aydın olma çabasmda bulunan bır gencı «Avare Gençhk» ısmınj yakıştırdığı yazı sının ıçıne alarak kabılı tashıh ol mayan bir hata /apmıştır» 34 Adet Oto Dış Lâstiği Satın Alınacaktır 1 Kurumumuzun ıhtiyacı olan 34 adet oto dış lâstiği kapalı teklıf alma suretıyle satınalınacaktır. 2 Şartnameler Baheekapı Yenı Valde Han kat 5 de Bolge Mudurluğunden bedelsız alınabılır 3 Isteklilerın teklıf mektuplarını 14/5/1966 gunu saat 10 a kadar Mudurluğumuze vermelerı veya bu tanhte ehmıze geçecek şekilde postalanması lâzımdır. Postada vâkı gecıkmeler dıkkate ahnmaz. 4 Kurumumuz ıhaleyı vapıp yapmamakta veya dıledığme yapmakta serbesttır. rahatsızlıgı sıras.nda kıymetlı alâkalarını esırgemıyen Pa^abahçe Hastanesı sajın Sağlık Personelıne ve bılhassa buyuk bır ıhtımam ıle tedavı edebılmek ıçın butun ımkânlannı kullanan 4 uncu Dahılıve Şefı Sayın Doç Dr tlhamı Nasuhıoğlu ıle Sayın Dr Özden Vural ve Bevlıve Mutehassısı Sayın Dr Sureyya Ataman ıle Narkozıtor Sayın Dr. Orhan Toydemıre; aynı servıs hemşırelerı De dıger butun personelıne hastaneye bizzat gelen veja telefon eden; cenaze merasımıne istırak eden, telefon, telgraf ve>a bizzat teşrıf suretıyle acılarımızı pajlaşan butun dost, arkadaş. akraba, komsu ve tanıdıklarımıza tesekkurlerımızı ayn ayn bıldırmeje buyuk acımız mânı olduğundan, mınnetlerırmzı gazetenız vasıtasıyle arzederız. TOPÇU Aılesı adına \hmet Topçu ve Dr. Vasıf Topçu (Reklâmcılık: 1843/4579) SON KIRK SENE\I\ DEV ESERİ ÇIKT1. TÜRKİYEnF CAĞDAŞ DÜŞÜNCE TAKİHİ Yazan Ord. ProL HILM1 ZIYA ÛLKEN Turkıyede ideolojık çatışmalar bu eserle ayduılığa kavusmuştur. Çunkü Tanzımattan, gunümuze kadar Turk duşuncesuıın sıstemh tahhli yapılmış ve Turkiyedekı etkılı ıdeolou mensuplannın ılim muvacehesmdekı yen, Batı, Doğu, Kuzey veya Guneyın tesın altında ise bağlı olduğu ekol v« bunu toplumumuzdaki temsı) şeklı ve gucu açıklanmıştır. FIATI Tamamı iki cilt 1. mci cilt, 11 Lira 2 nd cilt 11 Lıra nAĞITIM: SELÇUK YAYINLAR1, TUZCÜLAR İÇL KONYA Reklâmcılık 1810/4574 Et ve Balık Kurumu İstanbul Bölge MüdürlüğU (Basın 11884/4590) BINGÖL VALİLİĞİNDEN 1) 2) 3) 4) 5) A) B) C) Kığı Hce Merkezinde ınşa ettirilecek 4 daireli öğretmen lojmanı ınşaatı 2490 sayılı kanun hukumler.ne gore kapalı zarf usulu ile eksıltmeye konulmuştur. Işm keşıf bedeh 249 51510 liradır. (İki yiiz kırk dokuz bın beş yuz on beş lıra on kuruştur.) Eksıltme Bıngol'de Bavındırlık Mudurluğu eksiltme komısyonunda 18 mayıs 1966 çarşamba gunu saat 15 te yapılacaktır. Eksıltme şartnamesı ve dığer evraslar mesaı saatlen dahıhnde mezkur Mudürlukte gorulebılır. Eksıltmeje gjebılmek ıçın ısteklılerden: 13 726 00 hralık geçici teminatııu 1966 yıluıa aıt Tıcaret Odası belgesi Plân ve teçhızat beyannamesi, teknık personel beyannamesi, teahhut beyannamesi ve ışın keşıf bedelının °o 8 ı tutanndaki referansını muracaat dılekceleri de birhkte bu ışin teknik önemınde bır işı iyi bir şekilde başarmış olduklanna dair belgeyi bu işin keşıf bedeli kadar C grupu müteahhıtlik karnesine eklemeleri ve buna gore Bayuıdırlık belge komisyonundan alacaklan yeterlık belgesıni teklif mektuplan ile birlikte zarfa koymalan lâzımdır. Istekh)er teklıf mektuolarmı 18 mayıs 1966 çarşamba gunu baat 14 de kadar makbuz mukabilinde ıhale komısyonu baskanlığma vereceklerdır. Muracaatın son tarıhi 14 mayıs 1966 cumartesı günu mesaî saati sonuna kadardır. Vekâletle, telle muracaat ve postadakı vâkı gecıkmeler kabul edılmez (Basm 11944/4586) Vefatıyla bızi sonsuz elemlere garketmış bulunan TESEKKÜR TESEKKÜR Eşım Zülâl Baysalın müzmın mıde ülsert ameliyatını Guraba Hastanesi 4 üncü Cer rahisınde büyük hazakat ve başarı ile vapan Sayın Profes3r Dr. BEKIR BÜLENT BARAN'ın gerek Doktorlanna gerekse hastahğı sırasında kendisıne nazık ve yakın ıhtımam gosteren Seniye Santur Klınığı sahıbı Abdı Santur'a klınık personelıne ve cenazesınde hazır bulunanlara, çelenk ve telgraf gonderenlerın hepsıne ayn ayn teşekkure acımız mani olduğundan gazetenızın tavassutunu nca ederız. AİLESİ İYİ ÖRNEK OLMIYAN YETİŞKİNLERİıMİZ • Tartışmacı Kemal Üstun'de Burhan Felek'ın vazılannı zevkle okuduğunu, yazann kalemını ustalıkla kullandığını, ancak bu us talığın vamsıra oazı hatalara du şüldüğünu soylemekte ve ozetle şunları yazmaktadır : «Meselâ, su meşhur Gürbüz Sım şek olayını. yazdığı birkaç fıkra vesilesiyle ele aldı. Fıkralar incelendıği zaman görüşlerinde büyük isabet pavları bulunmakla beraber nedense bazı önemli gorüş hatalanna ve çelişik fikirlere de rastlanıyor. • Sayın B. FELEK bir fıkrasında bu gıbi olavlann veya benzerlerınin bn çağda, yani «delikanlılık» ta olağan sayılması gerektiğinı ea yet isabetli mantık ölcüleri ve psı kolojik çizgilerle "«çıklıyor ve ken di gençlik hâtıralarından hevecanb örnekler veriyor «Avare Genç lik» başlıklı fıkrası ise daha başka duygular ve düşiinceler sonu cu. ele alınmıs bır kalemlp onem " ve cüclü hrmen biıtun egıtim meselelerine birer ıkiser cümle SINASı H EREL'e ve yardımcılan As. Dr Mukadder Çayırlı, As. Dr Edıp Kurklü As. Dr Sevgı Kökleşmışefe, Hemşıre Husniye Yağıza ve eşımın hastahanede yattığı surece şefkat görduğü butün Personele tçten Teşekkur ve Mınnettarlığımı saygıyle ulaştırınm. Muzaffer BAYSAL TÜRK HAVA YOLLARI A.O. dan: Muhtelif tarihlerde, uçak, istasyon ve terminallerimizde gıyıro eşyalan, goziük, şemsıye, baston, şapka, çakmak, fotoğral makinası ve doğışık cmsıe kullanılacak eşya unutulmuştur Bu kabil eşyalarını kavbeden yolcu ve zivaretçilenmizin 30 mayıs 1966 tarihine kadar (TÜRK HAVA YOLLARI) Tlcaret Trafik Mîidürlügü Kayıp Eşyalar Uzmanlığı, Gumüşsuyu caddesi 96'5 Taksim istanbul, Telefon. 49 38 03/05 odresme şahsen, mektupla veya telefonla muracaatlan ılân olunur. (Basın 11741/4587) 6) 7) 8) • ••' • ••> İilliiii !(!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle