24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFEtKİ 19 Nisan 1966 CUMHURİYET SOFTALIK NOOASI Kenan cSENGiN oplumumuzda, medeni cesaretle, ugrunda savaşüması, kurbanlar verümesl gereken ciddi fconular vardır. Dünyanın hlçbir önemli dâvası mücadelesiz, savaşsu, zahmetsiz çözümlenemez. Bizde savaşüacak bu konulardan birisi ve en başta geleni softalıktır. Din adamımn çoğu softadır. Politikacının çoğu softadır. Din politikanın bir aracı, poütika dini kötüye kullanan bir meslek haline gelmiştir, islâm dinini politikanın kirU emellerine vasıta yapmak isteyen softa politikacı ve cahil din adamlarına karşı ilk tepki aydin ve gerçek din adamlarunızdan gelmektedir. Büyük Ataturk'ün en ileri görüşlerinden biıisi de yüzyıllar boyunca Türk milletinin başına belâ olan bu zihniyeti yıkmaktı. Cehalet ve sefaleti yürütmek ve devam eltirmek için sbftahğa sarümak, toplumun düşünüş ve tüm davranışlannı ilkel yönlere ve karanlığa doğru götürmek, değerleri yok etmek, softahğı hâkün kılmak cahil din adamlan ve menfaatçi politikacılar için bir taktik olarak daima kullamlmıştır. Bugün de aynı yol izlenmektedir. I ••••«• Hardal ve plâk I Zonguldak Milletvekili mıştır. Burada softahk iki renge boyanmıştır. Bir yandan yirminci yüzyüın sonunda yasadığımızı •öyler, bir yandan demokrasi ve lâik devlet ilkelerinden bahseder, diğer yandan her çeşit sorunu akıl yolunun dışında ve memleket menfaatlerinin üstünde bir kafa hastahğı ile ele alırsak hiçbir gerçeğe erişmek mümkün olamaz. Uçurumlar derinleşir, düşmanhklar devam eder, yüksek duygular yerini süfli, aşağıhk düşünce anlayışlara terkeder. Hele bu fenalıklara pob'tik menfaat ve ihtlraslar için de baş vurulursa durum daha tehlilıeli olur. Köy Enstitüleri tecrübesi : 2 T Enstitülerin sosyal ve Ekonomik alandaki etkileri Doç. Dr. Covit Orhan TÜTENGiL Ne yapmalı? ütün bu fenahklara karşı softa topluluğunda birbirine bağh obnanın verdiği bir ferahlık görülmektedir. Bu aşağıhk davranış hepsini birden coşturur. Çünkü hepsi aynı kafa hastalığına uzun zamandan beri tutulmuşlardır. Bunu gelişmemiş toplum ve siyasi tesekküllerde daha çok ve açık olarak görebiUriz. Toplumu bu kafa hastalığından kurtarmak için çok ciddi bir savaş açmak zorundayız. Memleketin düşünebilen kendi varhğından kuvvet alan faziletli aydınlan, din adamlan ve kurumlan bu mücadelenin öncüleri ohnahdırlar. Softalann ve softahğın varhğından güç alarak politika yapmak, yüksek makamlara çıkmak ve bu makamlarda oturmaya heves edenler çoğalmaktadır. Tehlikenin ve çöküntünün endişe verici büyük yanı buradan geliyor. Bu bakundan da mücadele etmek, korkmadan yılmadan bu zihniyetin karşısına dikihnek, üstüne doğru yürümek ve bu softalara hasta olduklarını toplum için zararlı bulunduklarını söylemek büyük önem kazanmaktadır. Aynca onların kafalannı yıkamak, ışıklandırmak ve ruhlannı da darhktan kurtaracak sistemli bir çalışmaya thtiyaç vardır. Bu yönde savaş heyecanı duyan aydtnlann, devrimci gençlerin ve din adamlarımızın devamlı fikir ve davranış mücadeleleri yapmalan ve olumlu örnekler vermeleri gerekir. B Ü •aaa Russe//'/n görüşü ussell, softahk İçin, «Bir lnsan bir konuya her şeyi hiçe sayacak kadar aşırı bir önem verir ve ona gelişi güzel bağlanırsa o adama softa demek yerinde olur.» diyor. Sonra, «insan topluluklanrun yakalandığı en korkunç kafa hastalıklanndan blrıdir bu...» demekle softahğı gerçek anlamıyla açıklıyor. Evet gerçek şudur ki, cahil din adamlan ve politikacılar yüzünden bizim toplum böyle bir kafa hastahğına tutulmuştur. Particiliğimiz bir softahk halindedir. Din konularımızı bu kötü hastalıktan kurtaramıyoruz. Fikirlerimizi, kanılarunızı hatta inanışlarımızı saftalığın etkisi dışma çıkaramıyoroz. Ondan menfaat umuyoruz. R •••• •••• •••• •••• •ill •••• ••*• •••« Memleket sorunlarını bu softahk ve kafa hastabgı yüzünden gerçek yönüne kanalize edemiyornz. Siyasî partiler, her çesit medeni münasebetlerhniz fazilet duygularmdan ve yüksek düşüncelerden bu jüzden uzaklaşmıştır. Düşmanhk, kin, yalarv. ı<uraalcılık ve menfaat oyunları her davranısın v. hedefe ulaşmanın esas aracı olmuştur. Her meaeleyi tek yönlü olarak görmekteyiz. Yine Russell, bu hastahk için ne güzel söylemiştf; «Tarihte softahgın iyi işlere kaynak olduğu görülmemlştir, her zamsn kötü işlere yol açmıştır..» Doğru. Çünkü tek yanlıdır. Çünkü İşe kindarhğın hâkim ohnaması mümkün değildir. Çünkü softalar bu hastahklannı paylaşmıyan Insanlara ister istemez düşman olurlar. Bunun için softa her şeyden önce menfaatçi ve korkunç partizandır. Karşısında olana düşman gibl bakar. Kendi fikrinde olmıyanlara her şeyi yakıştırmaya kalkar. Softa tek yönlü ve hast» olduğu için bu düşmanhğı her çeşit ahlâk, hukuk ve kural dışı araçlara baş vurarak yapmakUn çekinmez. En çirkin taktiklerle saldtrır, saldırtır ve yok etmeve çalısır. Denebilir ki, dünyanın ve çeşitli topJum ve kurntBİarm Içinde insanların uğradifi kö«tülüklerin eof» fcüyük ölçüde bu softalardsn geimiştir. Bizdeki siyasi softalık bir cephesiyle de Wr çesit menfaat. puta taparlıgı haline çıkarü Unutulmamalı mamız gereklidır. Softahk millî bünyemizi tahrip etmektedir. Din ve politika softalığından ileri gelen kafa hastahğı bütün teşekkü] ve kadrolan gittikçe sarmaktadır. Hele bugünlerde softa görünmek moda olmaya başlamıştır. Oysa gerçek din \e devlet adamlannın bu hastahktan nefret etmeleri gerekir. Insanlan daraltan basit ve aşağıhk duygu ve düşüncelerin etrafında körleştiren tek yönlü softahklan hiçbir topluma fayda gelmemiştir. Bu konuda sorumlu kişilerin hos görüldüğü menfaat ve ikballeri uğruna tavizler verihnesinin gelecek için büyük tehlikelere yol açacagı da unutulmamahdır. lan her gün gören ve ızdırabını duyanlar bu iki yönlü softahk Ue savaşmanm zamanı geldiğini bütün düşünebilen aydınlara, gerçek din acbunlarunıza,'sorumlu kişilere haykırmak istiyorlar. Bu yolda kudretünizin yettigi kadar ve her araca baş vurarak her yerde mücadeleye devam etmekten kaçınmamahyıs. ir sortahk bir kafa bastalığı devri yaşadığıByaşıyabılmemiz bakımındangörmekteyiz. kurtulmızı çeşitli örnekleriyle İnsan gibi bundan m •••• • ••• • ••• • ••• •••• •••• •••• •••• •••• *••• •••• •••• HUKÛMETTE DEĞİŞIKIİK ĞİŞI •vw Jhumttte değışiklık yapılacagı haberleri•*•*nin gazeteleri doldurduğn su günlerde, iktidarın bocalama ve çelişmelerine sebep olarak Demirel'in basansızlığını, kadronun yetersizliğini yahut Bakanların uyuşukluğunu çörmek hatâlıdır. Bilâkig bu kadro, kendi niteliğini ve fel* •efesini, geçmiş iktidarlann aksine, cesaretle ortaya koymuştur. Bocalama, AP nin savunduğu felsefe ile, yani ağırlı£ı özel sektörde olan bir kalkınma felsefesiyle, Türkiyenin şartları arasındaki çelişmeden doğmaktadır. Ancak bu gerçek, yanhş kurulmus demokrasimizin verdigi ahşkanlıklar ve sathî rejim kavgaları arasında kaybolmakta, mesclelerin nedeni ve çözüm yolları, yanIış bir sekilde kisilerin niteliklerine bağlanmaktadır. uygulamaya başlamıştır. Şimdi, eğer Türkiye'de bazı işler aksıyorsa, bunu kişilerin tecrübesiıliğine bağlamadan, iktidann uyguladığı felsefe ile Türkiyenin şartları arasındaki ilişkide aramak gerekir. Türkiye, güçsüz sermayedarları, kendi çıkarınca kullanamadığı kaynakları, nüfus artısına yetisemiyen hububat üretimi, gelir dağıhmmdaki eşitsizliği, okulsuzluğu, hastanesizliği, topraksızhğıyla devletin ekonomiye büyük çapta müdahalesini gerektiren az gelismis bir ülkedir. Devletin, gelirini en genis ölçüde artırması, bu geliri balkın çıkannca kullanması gerekir. :::: SİIİ :::: *••• •••• •••• •••• •••• •••• •••• *••• •••• •••• •••• •••• •••• ••>• •••• •••• •••• •••• •)<•• •••• ••>• •••• • •I • >••• O Koy Enstitülerine hücum eden pohtıkacı tıplerinden bıri olan Emm Sazak'ın gerekçesı, Enstıtülen bıtırerek koylerde gö rev alanların «kendilerini birer Atatürk sanmalan» idı. Sadece bu gozlem bıle, Koy Ensfıtulerının başarısını tesçil etmeee yeter. Koyden çıkan genç, eıkek \e kadınlann öğretmen, saijlık memuru ve ebe olarak koylerde «kurtarıcı» bir mısyonla i^e sa • rılmaları. olsa ol^a bir eğıtım MS teminın gereklıliğinı ifade eder. Edebıyat, fikir, sanat ve eğitim alanlarında kalemlerini ışletenlerin aynı görüsü paylasmaları A Isveçlı iktısadcı G. Myr ise görev anlayışının akıl Jcöküne bağlı olduğunu göstermektedal'ın «Büyük Uyanış» adım verdir. dığı ve az gelışmiş ülkelerdeki canlanmayı ifade etmek için kulO Köy Enstitüsu tecrübesine landığı terim, Türkiyedeki Koy yürekten ba.flı olanlarda iki fark Enstitüsu terrübesiyle başka bir lı görüş sezilmektedir. «Roman • «muhteva» kazanmış olmaktadır. tikler» diye adlandırabileceğimiz kümede bulunanlar, Köy Enstıtü Gerçekten, çeşitli bakımlardan lerinin ilk ve eski şeklivle ele bizim için önemli olan «köy» ve «köylfl» konuları bu deneme ile yalnız birinci plâna çıkmakla kal mıyarak, belki ölçüde bir «itibar kazanms», kendini tırfı'mâ ve kabul ettirme dönemıne de girmiştır. Ataturk devriminin zumanla unutulan bir konusu, yurdun e iendisinin hakiki üretici olan köylü olduju gerç»ği, bu tecrubenin ışığında yeniden ele »lınmıştır. Tek dereceli genel seçimle,r de bu gelişmeyi desteklemek tedir. O Köy şehir arasındaki farkları kendisine hareket loktası yapan Köy Enstitüsu denemesi, bir yandan koyde yaşayanların «istek» ve «ihtiyaç» lannı arttırırken, bir yandan da şehir ha yatına karşı bir özlem uyanmasını etkilemiş görünmektedır. Köyden şehre göç hareketinin sebepleri dah» çok iktisadf olmakla birlikte bu psikolojik faktoriin de olayda bir yeri olduğu samlabilir. (S ölçüyü aşan zorlamalar (oknl yapımı, deneme bahçesi, öğretmen evi), çok partili mucadele içinde meseleyi kasıtlr ortaya koyuşlar ve istismarlar. çev rede kişisel menfaatlerinin de vamı ile Koy Enstitülerinin gelı<= mesı arasında karşıthk görenler ve bunların sebep olduğu güçluk ler bir yana bırakılacak olur«a Koy Enstitüsu tecrübesi, etkileri bugüne kadar sürup gel^n sosyal muhtevah bir •eğıtım hareketi olarak kabul edilmekt» dir. *' çüncü kümede de Köy Enstitusü tecrübesinin «sosyal ve ekonomik alanlarda ki etkileri üzerinde durulacaktır. Bu etkilerin alanı «scsyal» kelimesıne çizilecek sınıra bağlı olarak geniş letilip daraltılabilir. Ekonomik alandaki etkiler ise, uygulama süresinın kısallğı ve ölçrae güçlükleri sebebiyle, sınırlı kahnaktadır. (T) «Köy Enstitülerine toplumsal bir hareket özelliği veren yan lar> arasında «ulusçuluk» anlayısı başyeri almaktadır. Uygarlık anlayışıyla esdeğer olan devrimcilik, «halka doğru> diye de adlandırabileceğüniz «Halkçıhk» anlayışının yanı sıra «nluv çnluk» şöyle özetlenmektedır: «Ulusçulann nlusçulnğn ile Köy Enstitülerinin lugçulnğu arasındaki fark, birincinin yapmadan söylediğini, ikincinin göylemrden yapmasıdır» (1). «Eylem milliyetçiliği» diye nitelendirebileceğı • miz bu tutum ve temelini bu anlayıştan alan «hak», «görev», «sorumluluk» ve «yetki» kavramlannm uygulamalan, Köy Enstitüsü tecrübesinin tartışma konusu yapılan yar.lanndan biri olmuştur. «Düşünce» ile «eylem» arasında tutarhk ve bağlılık kurroak isteğinin tepki yaratması çok dusündürücüdür. yandığı temel ilke olmuştur. O Türkiye nüfusunun dörtte üçü köy koşullan içindeki yerleş me noktalanndadır. Gelışmenin iki önemli ölçüsü olan «saııayi • lesme» ve «şeh/rleşme» bu oranı gelişmış ülkelerde tersıne çe\ırmistir ve Türkiyedeki gelısme de başka bir doğrultuda olacak değildir. XXI. yüzyılın ikinci yarısında köyşehir nüfuslan arasında bugünkünün tersıne yeni bir denge kurulunca «Köy Enstitüsu teerübesi» tarihin malı olacaktır. Fakat yeni denge kuruluncaya kadar «köprii» ihtiyacı kendini hissettirmekte devam edecek, bu da dünün başarılı denemesini yeniden tartışmalara konu yapacaktır. alınmasını savunmaktadırlar.<Ge*. çekçiler» diyebileceğimız ikinci gruptakiler ise yeni krurumların yeni koşullar içinde ele alınma sını, Koy Enstitüsu tecrübesinin gozden geçirilmesini uygun görmektedirler. Bıze kahrsa, belh bir zaman ve koşulların etkısınde yuriitulmüş olan bir tecru beyi yeni bir işleyişe aynen model olarak almak «tutucu» luğun bir başka türlüsü olur. Meziyetlarinin yanı sıra kusurlan da bu lunan bir tecrübeyi, daha ılerı götürerek günün koşullan içinde gerçekleştirmek herhalde yerindedir. Sonuç örüldüğü gibi Koy Enstıtülerini zaman zaman gunun konusu haline getiren temel • deki sorunlardır. Bunlar, mevcut kaldıkça ve çözum yolu gösterılmedikçe «Köy Enstitüsu tecrübesı» umutla hatırlanacaktır. Dun • ya pedagoji literatürüne, Turk eğıtimcilerıne ve milli eğıtımıne şeref veren bir terim olarak girmış bulunan «Koy Enstitüsu» biz ıstesek de, ıstemesek de yaşamakta devam edecektir. önemli olan, köyde eğitim ve öğretm sorununu kısa vâdede çözmek ı • çin ne kadar etkili olduğu bılınen bir kurumun, ihtiyaçların zorlamasma rağmen yurt yönetıcılerince bilinmemekten gelinmesıdır. Böylesi bir tutumun en çok kıme zarar vereceği ise meydandadır Halktan yana olmak «lâf» ile degıl «iş» ile belli olur ve elbette seçmen çoğunluğunun bunu anlıyacağı günler de gele • cektir. Romantikier Gerçekçıler G Itıbar kazanma dönemı Efendim ben Grupta zaten söylemiştim... Biraz hardal beyefendi? Teşekkür ederim. Oooo ne güzel hardal böyle? Amerikan bardalı beyefendi, bizim hanım meraklıdır. Haaaa... çıktım söyledim, memlekette komünizm tehlikesi vardır, dedim. Kaldırımlarda komünistlerin kitaplan satılıyor, nedir o, Babuf mudur, Babof mudur?.. Baböf! Ne lüzumu var efendim, sol yayınları yasak etmelit Hakkı âliniz var beyefendi, biraz daha hardal? Alırım, doğrusu çok güzel hardal? Bizim hanım meraklıdır beyefendi, simdi doğrusn teslim etınek gerekir ki ağzının tadına meraklı olan, bakkallard» her şeyi bulabiliyor. En filâ Amerikan peynirleri, en filâ rokfor, ananas konservesinden türlö reçellere kadar, eh çok sükür kaıanıyornz. Geçen gün bir solcu gazetede okudum: Kaçak gıda maddeleri Türkiyeyi sardı diyordu. Peki beyefendi, efer gâvurlar lyisint yapıyorlarsa ne yapahm? Açacaksın trümrükleri, dolaeak Içeri mallar. bizimkiler de ona uyacaklar Tabii canım, ben arkadaslara her zaman söylerim: Liberalizm gcrek diye... tnşiltere böyle kalkınmjş, Amerika böyle kalkınmış. Bırakınız yapsın, bırakınız geçsin, demis adam. Aklı yok nin onun? An» ille de şu solcular yok mu? Ne diyorsunuz beyefendi, mektebe giden komünist oluyor. Blıira velet bile başlamıs. Geçen gün elinde bir kitap: Baktım ki sosyalizmi oknyor. Hemen çektim kulagım: ülan, dedlm, aklını basına topla! Ayagınm altına «por araba çektik yetmedl, kıcına aenız motoru çektik, yetmedi, simdi de komünistlik ml istiyorron! öıye bır ıvı hasladım beyefendi. Hocaları da bunlarla ilgilenmiyor. ounca para d5küp Amerikan mektebine çönderiyoru», »ararlı eereyanlar oraya kadar işlemis. Çocugun gözü artık ne kız gBröyor ne araba, ille de memleketi kurtaracakmış. Tasaklar az geliyor oeyefendi. kanun maddelerinl degiştirmeli. eezalan agırlastırmau. Kusura bakmayın bu mevzu açıldı mı hırslanıyornm. Boyun kadar evlât büvüt. oknt. kalksın sana kafa tntsun! Hakkınız v a r efendim, satolsunlar biztm arkadaşlar lçlnde tehlikenin büvüklüîünü idrak edemiyenler var. Biraz ananas rica etsem? Aman ne güzel sey bu? Hanım meraklıdır dedim ya efendim? Kösedeki bakkalda satılıvor. Ama kafakmıs. k.icak oldafu ipin de tabii pahalı oloyor Allah sizi inandırsın, gecende bizim felin bir mavo almı» »ekİ7 yüz lira! Amerikan pazarları da ate» pahası bevim, açmalı jümrükleri. Bakın fiyatlar nasıl düser, o zaman. Bir kavanoz hardala dönv3nın parasım ödüvoruz. «Bırakınız vapsın, bırakınıı geçsin» beyefendi. Buvnrdugunuz eibi Amerika böyle kalkınmış. tnffiltere bövle kalkınmış. gümrükte malımız var üç aydır cekemedik Bin törlü formalite. Memleket bövle mi kalkınacak! Do|rnsv v» «iz vabancı savılmarsınız. «övliveyim: Biz sizi desteklerken b5yl» mi konnsmnstnk? Bir kahve?» Teşekkür ederim. Hakkınız var. ama «olculan unntmayın' Herıfier cok te^kilâtlı! Her verde elleri var. bir yaıan terkif etmeye kalksan kivameti koparıvor. bir hardak suda fırtına kopanyorlar. Gecenlerde bizimkiler Rusvadan trelen plâklan topladılar diye ortalık birbirine tirdi. Bunları «u«turmak ISzım 5nee... Elbette bevefendi. «nstnrmak lâzım... Ama malumunuz sartlar Cok dikkatli olmak meebnriyetindeviz. Bilivnrsunuz cesitli «e^irler. çevitli kuvvetler var... Bilivorum. hilivorum. ama «erimlerl kazandık bevefendi WOIî irade bu. ister«e kitan toplar. Nterse plâk, isterse muharrir Millr \rndfve kim ne rtivebîHr. demokrasl ya vardır, ya yoktnr Bir pnro bevefendi? Havanadır! Ve böylece kacak Amerikan hardalı He acımtrak, kaçak ananas kompostosuyla tatlımtrak bir sohbetin lezzetinde konnsmalar koynlasır da koynlasır. Bir yanda, büyük şehlrlerimizin vltrinlerinf tıklım tıklım dolduran kacak riyira ve viyim esyası dururken, kanunlara ve anlaşraalara röre ithal edilmis plâklann pesinde kosan Cnmhnriyet Savrısı ve polisi... öte yanda «muasır medenivet seviyesine erismek» Için sadeee Işkembe metaında çavret gösteren bir mutln azinlık. . Resmî anlaşmalarla döviz ödevip •^tirdiÇimlz. ve sonra Emniyetin mahzenlerine tıktıfımız Bach. Beethoven. Chopfn plâklan Yazıyı sflyle bltlrelirn : . ,. ,,,.. Törkiyenm bu haarln manzarası bür, sfir<t4tha dçva/n, edecek T4 ki kompradorların Iktidan iflâs edinceye kadar... Ba sfyasi !ktidardan baska tijrlö vönetim beklemek armnt ağacından elma beklemek gibi bir şeydir. + (1) F. Kirby, adı geçen kitap, s. 254. (2) «Yeni Türkiye, Istanbul 1959» içinde HA.Yücel'in yazısı, Türkiye Maarifi. s. 325. SON ••••••• • •••••• GÜL IŞIK Dr. VAİFBO SABATELIİ yalnız 50 lirs odeyerek siz de PHILISHAVE tras makinasına sahıp olabilırsinız. PHILISHAVE 12 döner bıçağı sayesinde en sert ve karışık sakalları dahi kolaylıkls traj eder. PEŞIN: FIAn: Tl. 192 TAKSİTIE : TL. 210 (50 lırıptvn, •¥<'«40lir.l D A NT E Bütün dünyada 700 doğum yıh kutlanan şairin hayatı, siyasi mücadelesi ve bütün eserlerinin incelenmesini toplavan orijinal tetkik resimli 6,5 Lira. FAHİK OVGER YAYTVLARI PK. 918 İSTANBUL Dağıtım: UĞRAK Beyazsaray, Beyazıt Cumhuriyet 4208 V EF AT Merhum Osman ve Al'ye Kuzu'nun oğ,lu, merhum Pertev Nezih Kuzu, Seyfi Olcay, Mihriban Kibar, Bedriye Neyir va Ismet Şarman'ın, kardeşi, Demir Güzekin'in babası, İnd Güzekin'in kaympederi Bora ve Gülçin Güzekinin büyük babalan, Siret Güzekin'in eşi, Şeker 5irketi eski Ziraat Müdürlerinden KENAN «İÜZEKİN Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 19/4A966 »alı günü öğle namazını mütaakıp TeviJriy» Camiinden kaldirjaeaktır. Tann rahmet eylesin. (Reklâmalık 1726/4203) Amaç devletin yerine sermayedarlan koymak, iktisadi kamu kuruluşlarını onlara satmak, yatırımlan öncelikle onlara yaptırmak ve yine onlara, devletin geri kalması pahasına bile olsa, fazla para kazandırmak amacındadır. Bu, AP nin meşru hakkıdır ve feçim öncesi kesinlikle belirttiği bir görüştür. Oysa, Türkiyenin şartları, bu görüşü reddetmektedir. önce Türkiyede, temel iktisadî sorunlar, ancak her bakımdan güçlü bir devlet tarafından çözümlenebilecek güçlüktedir. Bölgesel farklılık, okulsuzluk, V.b. gibi... Sonra, Türkiyede kalkınmayı önemli çapta etkileyecek güçte sermayedarların sayısı, hayli azdır. Hele bunların içinde, Batı kalkınmasmı etkileyenler gibi devamlı ve uzun vâdeli yatırım yapmak amacında olanlar, taribî ve iktisadî sartlardan ötürü yok denecek kadar azdır. Nitekim, bizdeki özel sektör yatırımlarının, her yıl a'ı50 oranında apartman yapımı gibi verimli olmıyan bir alana Jönelmesi; yahut tekstil sanayii gibi 'ı40 50 randımanla çalısan sanayii kurması, bunu apaçık gösteren örneklerdendir. Başarılı bir devre A Köy Enstitülerinin, çesıth bakımlardan, iktisadi hayata yeni değerler katmıs olduğu ko layca söylenebilir. Kuruluş döneminde öğretmenöğrenci işbirliğiyle yapılmı? olan binalar, tanma açılan toprak lar, ise yaramaz sanılmış yurt köşelerinin şenlendirilraesi, çevredeki tabiat ve tarih zenginliklerinin korunması bu arada sayılabilir. Ayrıca, egitmen ve öğretmenlerinden bazılannın olsun yeni teknikleri, cinsleri, tanm sa natlannı köye götürmek »uretiyle üretimi etkilediklerini de kabul etmek gerekir. Sözün kısası. Köy Enstitüsu tecrübesi, büyük bir millî egitim cimizin söyledifi yibi «.. Türk milletinin yapıcılık ve kumculuk tarihinde Brnek bir gayretln bahtiyar ve başanlı bir devresi» olmuştnr (!). « Aile kavgası » • j t m f n bütün dofu ülkelerinde olduğu gibi, • * * kişileri büyütüp onlardan medet ummak geleneği, bizde de var. Padişahlıktan arta kalan, Atatürk döneminde güçlenen, sonra anlamını kaybetmesine rağmen süregelen bir niteliktir bu. Demokrasinin Türkiyede bir seçkinler zümresinin içinde kurulması ve yıllar boyunca bu zümrenin bir aile kavgası şeklinde gelismesi, balkı partiIerin, genellikle es olan tutumlarına göre değil, liderlerine göre seçim yapmaya zorlamıstır. Halk, kendini ilgilendirmiyen rejim konulannda ayrı görüşleri savunan, çocuğunu, ekmeğini, toprafını, isini ilgilendiren konnlarda ise es görüşleri paylasan partilerin arasındaki ayırımını, tabiatiyle, liderlerinin niteliklerine göre yapmıs ve «iyi adam kötü adam» ikilisi günümüze kadar siyasette hâkim unsur olmuştur. Her seyi kişilere bağlamak geleneği, aynca, gerçeklerin gizlenmesi açısından çok etkili olmuştur. Halk, isin esasını araştırmak yerine, kendisine benimsetilen tembellikie kişileri snçlamalc rabatlığına saplanmıstır. Demirel Bilgiç ikilisine, AP deki çckismelere ve kabinede yapılacak değisikliUIere bu açıdan bakmak ve fazla önemsememek gprekir. Hele, AP gibi ilkelerini seçimden önce acıklıkla h f!irtmiş bir partinin davranışlannı ölçerken, bu ilkelerin Türkiyedeki çeçerliSini gözönünde tatmak gerekir. AP, Modern erkeğin traş makinası DAHA PHILIPS PHILISHAVE ÇABUK,DAHA Yl TRAŞ EDER A t24l DAVET İslanbul Teknik Üniversiiesi Rektörlüğünden: Teknik Üniversite Günü, 21 nisan 1966 perşemb* )îünü saat 10.30 da Teknik Okulurmızun Maçkadaki binasının yeni «nfisinde kutlanacaktar. Istanbulda bulunan saym Senatör ve Milletveküleriyl* mezunlanmmn bu tGün» e jeref venneleri rica olunur. Reklimeıbk 1679/4189 Bayındırlık Bakanlığı Korayolları Genel Müdörlütjü 4. Bölge Müdürlüğünden Ankara Eskişehir Yolu KJm. 258+500260+300 «ran Kanlıpmar Varyantı toprak işleri, sanat ympılan va fijt yapı temel tabakası ifi kapab zarua ihaley* çıkarttlmıstır. Keşif bedeli 644^04.03 llra olup, geçid taminata 29.546.16 liradır. Kksiltm* 7/5/1966 eumarteM günö saat 11 < U BS1gede yapılacaktır. Kapalı zarflann ihsleden bir aaat ayv«l Koaüayoa Başkanhğına verilmesi sarttır. Şartnam* Yapım Şefliğlrde v« tatanbul L Bölged» görülebilir. İsteklilerin 4/5/1966 çarşamba günü saat 16 ya kadar Bölgemiza verecekleri dilekçelerine bu isin öneminde (B) grupu müteahhitlik karnesi, 51.592.32 liralık mall yeterlik belgesi, Plân ve Teçhizat, Teahhüt ve Teknik Personel Beyaıuıameleri, 1 liralık pul ve bir adet fotoğrah ekleyerek ihaleye iştirak belgesi almalan jarttır. Postada vâki gecikmeler kabul edilmez, 2490 sayıl) kanuna göre müracaat olunmajı. (Bajın 11352 A. 3766/4194) (Basıs 10603/4195) Açıkhk siyaset tarihimizde görüslerini apaçık söyleyip iktidara gelen tek partidir. Kalkınma felsefesinde kime öncelik tanıdığını, köylüye topralt daîıtmıvaragını. petrol \e madenler konusundaln tatumu eibi hcmen her konuda neler yaparagını anlatnııstır. tktidara feldikten sonra parti, bu görüslerini samimiyetlr Bu ve benzeri sartlar içinde, «Ille özel sektBre öncelik vereceğim» deyip, ba ngurda devleti zayıflatan bir politika gütmek, tabiatiyle dnrgunluğa ve gerilemeye sebep olmakta, neticede de Türkiye, yerinde saymaktadır. AP iktidarımn ilk aylarında yaratılan siyasi gerilım de, sözünü ettiğimiz çelismenin sonucudur. AP, özel sektörün istedigi ortamı mümkün mertebe yaratmak için iktisadi tenkid üzerine dolaylı bir baskı yapmaya baslamış, ber an büyük tehlikelerden söz etmis, fakat sonuç olarak bu baskının, ortamı büsbütün gerginlestirmesi ve sermayedan tedirgin etmesiyle ka^sılaşmıştır. Zira fikre karşı baskı yapmak, 1 « Türkiyesinin 9G sartlarına uvmamaktadır. AP iktidannın görüsleriyle Türkiye sartlarının arasındaki çelişmeler, sanki sebep onlarmış sibi bir takım bakanlara hattâ Demirel'e yüklenmekte, basarısızhğın asıl nedeni de, bu söz b arasında, nnutnlmaktadır. Könröler Köy Enstitüsu tecrübesinin iyice değerîendirilebilmesi için su dört noktanın üzerinde durul ması verinde olur: A Ünlü îngiliz tarihçisi Toyn bee, geçen yıliarda Köy Ensfitülerinden birkaçını ziyaret ettik ten sonra düsüncelerini ?öyle özetlemisti: «Türkiyedeki Köv Enstitüleri sehir ile köy arasındaki uçurum üzerine kurnlmu* olan köprülerdir». Gerçekten, şehir gerçeği üe köy gerçpği ara sında bir derece farkı yerine bir mahivet farkı bulunması iktisadî. sosyal ve kültürel alanlarda bir uçurum me\dana Eetirmıî bulu nuyordu. Krivü canlandırrnak «uretiyle sehirle arasindalfi farkı bir derece farkı haüne ge^irmck iki sosyal v*pı ar»sindt bir kBp rü olmtk, K6y Enıtltültrlnln da TÜRKİYE ZfRAİ DONATIM KURÜMU GENEL MÜDÜflLÜGÜNDEN: Kurumumur merkezi ile İstanbul Bölge Müdürluklerimirde mevcut şartname esaslan dahilinde, a) 255 adet kuru tozlu yangın söndürme cihazı, b) 23 adet doldurma adaptörü, c) 1630 Kg. yedek toz, satınalınacaktır. Teklifte bulunmak isteyen firmalaruı sartnameye tamamen uygun olarak hazırlayacakları tekliflerini engeç 16.5.1966 pazartesi g^inü saat 15X)0 e kadar Genel Müdürlüğümüzde bulundurulması ilân olunur (Basın 11450 A. 3908/4207) jjjj
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle