28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE İKf 14 Nisan 1966 CUMHURÎYET GÜNÜMÜZÜN SAGLIK SORÜNIARI Dr. Nurettin SÖZEN | leri ülkeler sağlık konulanna ynrdnmuzda •* olduğundan daha faıla önem vermektedirler. Bn sebeple sağlık problemlerini öncelikle çö«ümlemiş durumdadırlar. Anayasamızın 49. maddesi «Deviet, herkesin . beden ve nıh sağlığı içinde yaşıyabilmesini ve tıbbî bakım görmesini sağlamakla görevlidir. demektedir. Ancak bütçesinin '»3,9 unn sağlık hizmetine ayıran filkemlzde Anayasanın devlete yüklediği bn görev yerine getirilememektedir. Türkiyedeki sağhk konnlarına karşı bn ilgisizlik değil ileri ülkelerde, az gelişmiş ülkclerde bile mevcnt degildir. Aşağıda gösterilen bazı ülkelerin sağlık harcamalarının tüm bütçeye olan oranı bn düşüncemizi doğrnlamaktadır. Seylânda •'•15,4, Şili'de ',17,2, tsrael'de • İ10.7, îsveç'te «.30,4. 1966 Sağlık ve Spsyal Yardım Bakanlığı bütçesi geçen yıldan 120,5 milyon fazlaslyle 841566.191 TL. dır. Yurdumuzda şahıs başına dttşen tedavi harcaması 20 TL' dır. Şahıs basına düsen ulnsal geliri bizden daha düşük olan Seylân'da bu miktar 29 TL., îsveç'te ise 32 TL. dır. Bu anlayııın eseri olarak sağlık personelinin ve hasta yataklannın sayısı da hiçbir zaman ihtiyacı karşılıyacak seviyeye nlaşamamıstır. Sağlık konularının yeteri kadar incelenip değerlendlrilmemesi dolayısiyle sadece personel ve hasta yatak sayısmın yetersizliği değil, mevendnn dağılışındaki dengesizlikte kendini göstermektedir. Ist. Üni. Tıp Fak. Asistam merkezlerde toplanması çok aayıds yurttasın hastahanelerden yararlamnasına engel olur. Hastahanelerde ancak merkezde oturanlar ile merkeze ulaşabilme gücüne sahip olanlar tedavi görürter. Mevcnt hastahaneler ise türlfi imkânsızüklar sebebiyle rasyonal bir çalışma düzenine girememişlerdlr. Gerek personel sayısındaki ve gerekse hasta yataklan «ayısının dağılışımn bu düzensizlik ve adaletsizlik sosyalizasyon uygulanmasmın ynrt sathında tamamlanması ile ortadan kalkabilir. Tiirkiyede sağlık merkezleri ve hastahaneler çok çesitli kurum ve örgütlere bağlıdırlar. Bu durum farkh hastahanelerde farklı yönetim ve çalışma anlayışlannın hâkimiyeti sonucunu doğurur Yurdumuzda hastahaneler deviet, İşçi Sigortalan üniversite, belediye, vakıf, Kızüay, Verem Sava» Derneği, Çocuk Esirgeme Kunımu, Deviet Demiryollan, P.T.T. ve benzeri gibi resmî veya özel örgütlere bağlıdır. Bu kadar çeşitli sağlık politikasına sahip, farklı yönetim anlayışmdaki sağlık kurumlanna dünyanın başka hiç bir yerinde rastlaneğerli yazar Nadir Nadi'nin, «Gençliğin görevi» başlıklı yazuıını çok dikkatli okudum. Sayın Yazar, yüksek öğretim gençliği arasındaki iklliğin tek mesu1U olarak T.C. nin muştalı ve tornavldalı milletvekillerini göstermektedir. Biz de kendileri İle aynı fikirdeyiz. Çıkarılan kavgalar hiç bir zaman Millet Meclisinin dahilinde kalmamaktadır. Çünkü, gazeteleri okuyan gençlik, bu olaylar üzerinde tartışma ve yorum yapmaktan geri kalmıyorlar. Bazı polittkacılar fakültelere kadar gelip, kendl fikirlerini bizlere aşılıyarak Atatürkçli gençliği birbirlertae düsürüyorlar. Bunların en canlı örnekleri son gürüerde meydana getirilmiştir. llâhiyat ve Yüksek tslâm Enstitüsünün bazı öğrencileri «Milliyetçi gençlik» maskesi altmda S.B.F. ve T.M.T.F. na baskın yapıyorlar. Bu arkadaşlar her halde milliyetçüiğtn mânasını bilmiyorlar? O halde biz aklımızın yattığı kadar bu kavramı tarif edelim: lHilliyet^ çilik, memleketimizi yükseltmek, menfaatlerimizi ber seyin üstünde tutmak, tabiî zenginliklerimizi ken dimize mal etmektir. TJkI.T.F. na yapılan tecavüz bambaşka bir durum arzetmektedir. Bu Atatürkçü örgüt YANKEE'lere savaş açtığı, yabancılann tekelinde bulunan ma denlerimizi kendimize mal etmek için «millîleştirme» yi savunduğundan dolayı «komünist örgüt» damgasını yiyerek tecavüze uğramıştır. onuç olarak, Atamızın izinde yürüyen ve daima yürüvecek olan Türk gençliğini böyle tecavüzlerle yıpratacaklannı zannedenler, çok geçmeden kafalannı taştan taşa vuracaklardır. Anayasayı hiçe sayarak «Deviet benim» divenlerin her zaman ve ber yerde karsısmdayız. Çünkü. Ebedî Şefimiz Cumhuriyeti yobazlara değil. bakikî millivetçi gençliğe emanet etti. Görevini gayet iyl bilen Türk gençliği. en az Japon, Endonezya ve tüm dünya gençliği kadar şereflidir. ••••••••••••I Gençliğin görevi ö D hemen ekliyor: «Nitekim bugüne kadar bn açıdan gerçeklere bakılmadığı için köylülerimizin yani nüfusumuznn büyük çoğunluğu bir ortaçağ ve hattâ taş devri hayatı yaşamaya mahkum bırakümıştır.» Sayın Birerçin'in gerek toplumun refahı için ileri sürdüğü, toplumcu bir görüşle gerçeklere eğilme fikrine ve gerekse, kdylerimizin yaşantısı için kullandığı bir ortaçağ ve hattâ taş devri hayatı görüşüne katılmamak mümkün de gil Türkiyenin kurtulması yani uygarlık düzeyine ulaşması köylerimizin kalkınması ile olacaktır. Bu bir gerçek. Ancak, köylerin kalkın ması nasıl olacak? Bütün mesele bulunabilecek ve uygulanması mümkün olabilecek çözüm yollarında. Biz, Sayın Birerçin'in çözüm yollan için ileri sürdüğü fikirlere katüamıyoruz. bilir. Onun için köy liderinin o muhitten atanmasınm yahut seçilmesinin verimlilik bakımından daha olnmln sonuç vereceği inancındayım.» Uyu yavrum. Herifin biri gecede on okka yemek yer ve seher vaktine kadar hatim indirirmis. Âriflerden biri bunn işitmiş : Söyleyin o herife, yarım ekmek yeyip sabaha kadar nynsa daha erdemli olur... demis. Şeyh Saadi, Gülistan'ında anlatıyor bn hikâyeyi. Demek ki Missouri Üniversitesinden Dr. Chafee'nin öğütlerinden çok önce, uykunun büyük faydalannı anlamışlar Doğulu bilgeler. Amerikalı bilim adamı Dr. Chafee ise bu konuda daha cür'etli. Dünyanın karşılaştığı beslenme problemi karşısında yoksnl ülkelere «Kış uykusu» tavsiye ediyor. Ekmek sıkıntısı kapıya dayandı mı bir ülkede, insanlar ilâçlar alıp Kış uykusnna yatacaklar. Biz diyelim birkaç hafta, siz deyin birkaç ay. Uyku süresinde vücudnn yiyecefe olan ihtiyacı yüzde 80 oramnda düşüyormus. Böylece bir ulns bufün yediğinin yüzde 20'si ile yaşıyarak koskoca bir Kış'ı atlatmak imkânlarına kavusacak. Doğrusu Batılı zengin ülkelerin az gelişmiş ülkelere birbiri ardından çok parlak nasihatlar verdiklerini görüyornz. Bu bakımdan Türkiyemiz de nasibini slmıştır : Kalkınma hızını yüzde 6'ya düsürün. Sanayie boş verin, tanma önem verin. Çoeuk doğurmayın. Ve şimdi de : Kıs uykusuna yatın ! Oysa biz ne istiyorduk? Halkın uyanmasını! Vaktiyle Türkiyede «Bır Millet Uyamyor» diye bir filim çevrildi idi. Ve ikide bir : Uyanalım arkadaşlar, uyumıyalım; dünya milletleri ilerliyor, biz ise uyuyoruz . diye nutuklar atılırdı. Sömürücülüğe karşı uyanmak, gericiliğe karsı uyanmak, uyanık bulnnmakt.. Meğer yanlış düsünüyormuşuz. Şimdi is tersine dönüyor. Bundan sonra TRT sabah akşam ninni çalmalı, ve : Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın... cinsinden ne kadar nyntucu edebiyat varsa hepsini en uyutucu spikerlerin hım hım sesleriyle tekrar tekrar yayınlamalı. Artık memurların sekerlemesi bir vatan 8devi sayılmalı, her sokağın basına da bir levha asılmalı : Gürültü etmeyiniz, uvuyanları uyandırmayınız. Amerikalı bilim adamı Dr. Chafee'nin öğütleri Türkiyenin her yanında dalgalanmalı. Vecizeler, vatandaşlan uyarmak için beyaz bezlere kırmızıyla yazılıp sokak başlarına asılmalı s Vyuyan millet aç kalmaz. Vatandaş, vatanını seviyorsan uyu. Açıkgözlere lânet olsnn. Gözü kapalı millet olmalıyız, Gözlerimi kapanm, vazifemi yaparım. Bir Türkiye düsünün ki, eczahanelerde uykn hapları deviet tarafından bedava dağıtılır, Amerikan gemileri uyku kampanyasına yardım için sandık sandık uyka ilâçlannı taşırlar, insanları nyandırmakta ısrar eden bütün borozların başları kopanlır, uykuyu destekliyen propagandaya hız verilir. Uyuyamıyanlara uyumayı öğretecek knrslan memleketin her yanında açmak kültür merkezlerinin baslıca faaliyeti arasına girer. Ve bu yolda çeşitli kitaplar : On derste Kış uykusu. Pratik uyku dersleri. Uynma sanatı. Böylece büyük bir horultn içinde nurlu nfuklara yöneliriz. Bakınız, Hindistanda açlıktan adamlar ölüyor. Çünkü Hint milleti uyku ne demek bilmiyor. Uynmasını bir öğrenseler, açlık da kalmıyacak, kıtlık da. Oysa simdi Hindistan Kerala eyaletinde gunlük pirinç istihkakı 140 gram olarak tesbit edilmiş. Ve iktidar partisi kongresinde Kerala delegesi 1.90 boynyla ortaya çıkıp bir avnç pirinci üyelere göstererek : Benım bovumda bir hayvan, bu kadar pirinçle yaşıyabilir mi? diye baçırmış. Şimdi Batı nzmanlanna dayanarak bn zata : A hayvan, sen de öteki hayvanlar gibi Kış uykusuna yatsana! demek hakaret deçil, bilim olmaktadır. Plânlama Başdanışmanımız Prof. Tinbergen, Türkiyeyi de açlık tehlikesinin beklediğini haber verdi. Öyleyse simdiden tedbirlerimizi almalıyız. Batılı uzmanlara göre : Kalkınma hızını düsüreceğiz, sanayi kurmaktan vazgeçeceğız, çocuk doğurmıyacağız, Kış nykusuna yatacağız. Işte gelecek beş yılhk plân revizyonu! Haydi hayırhsı! NEDEN BEKLİYORUZ 9 Tartışmacı Mustafa Esen «Neden bekliyoruz?» başlığı altında. yazarın fıkirlerine aynen iştirak ettiğini belirtmekte «Toprak reformu kapsamma giren ve arazi mükellefiyeti o köye ait olmak üzere her köyde bir arazi işletme kooperatifi kurulması artık zarur! hale gelmiştir.» demektedir. • Alaşehir'in Dereköyünden tar tışmaya katılan Mahmut Gungördü de Mukbil Birerçin'in görüşlerine katıldığını bildirmekte ve emekliye aynlan subaylarımızın lider olabilecekleri fikrini ortaya atmaktadır. *** Manevî yapı ürkiye sağlık durumunun maddi yapısındaki bu eksiklik ve bozuklukların yanında rnanevl yapısı da büyük bir çöküntü arzetmektedir. Türkiyede hekim olmak istiyen tıp fakültelerine giremeı. Tıbbiyeye giren öğrenci kanşık ve verimsiı müfredat içinde şaşkın bir durumda fakülteyi bitirir. Fakülteyi bitirenlerden ihtisas yapmak istiyenler istediği halde ihtisas yapamaz. Tesadüfün gösterdiği yoldan ilerliyerek bir mesleğe kavuşanrwy ürkiye'de 10.517 hekim bnlnnmaktadır. Bular bir de mesleğin asgari yasama avantajlannı •• nun 3.593 ü (S34) 8.S.Î3., 3.732 si (Ş36) • bulamayınca büyük ölçüdeki moral yıkıntısı U> # diğer kamu sektöründe, 3.134 ü (S30) ise serbest yurt dışına çıkmak ister. Yurdun ihtiyacı olan praçalışmaktadır. Bn miktann dısında 2000 hekim ise tisyen hekimlerin ihtiyaca cevap verecek şekild» ynrt dısında çalışmaktadır. yetistirilememesi bir yana ihtisas yapanlar da cidTürkiye'nin çok sayıda doktora ihtiyacı eldn dî ve olnmlu bir yetisme programına bağlı olmağu açık bir gerçek iken 2.000 doktorun ynrt dışı dan ihtisas sürelerini doldururlar. thtisas yapmakta olan çok sayıda asistan yirmi yıllık gibi na çıkışında ekonomik sebep dısında bir sebep bnlnnamaz. Başka sebep arayanlar hekimlerin ge uzun bir öğrenimden sonra 700 lira ile yasayıslarının sürekliliğini sağlamak mecburiyeti Ue karşı ri dönmesini sağhyamadıklan gibi yeni gidişleri karşıya kalırlar. Toplumun sağlık anlayışı kültür de önliyemiyeceklerdir. Yurdumuzda 3000 kişiye bir hekim düşmekte seviyesi yüksek olmıyan toplumlarda insan haya dir. Fakat hekimlerin yurt sathında dağıhşının bfi tının değeri küçüktür. Hekime ne zaman başvuru yük bir adaletsizlik göstermesi dolayısiyle İstanbul lacağı ve sağlık için gerekli masrafın göze alında 550 kişiye bir hekim düşerken Eskişehir ve De ması konusunda sağduyu henüz doğmamıştır. Böyle toplumlarda tedaviyi komşusunun tedavilerini nizli gibi illerde 5.000 kişiye bir hekim, Adıyaman anyanlar, üfürükçü nefesinden şifa bekliyenler çove Gümüşhanede ise 2025 bin kişiye bir hekim düşmektedir. Nüfusumuzun 17 milyonu köylerde ğunluktadır. yaşıyan yurdumuzda sadece 200 hekim köylerde Yurttaşların sağlık durumlan da yürekler acıbekimlik yapmaktadır. Mevcut hekim sayısı 11 sıdır. Yüzbinlerce yurttaş bulaşıcı hastalıklar ve milyon yurttaşın ihtiyacını karşılamakta, 23 mjltehlikeli hastalıklar bakımından teminat altında deyon yurltaşa sağlık hizmeti götürülememektedir. ğUdir. Tehlikeli ve salgın hastalıklann gittikçe arHer yıl ortalama 750.000 kişinin arttıği da düsünii tışı toplumun kültür seviyesiyle sağlık merkezlelütse her yıl yeniden 750 hekime ihtiyaç vardır de rinin yoğunluğu ve bu merkezlerin çabşmalartnm mcktir. Mevcut 4 tıp fakültesinden mezun olan olumluğu Ue yakından ilgilidir. Yurdumuzun çok hekimler, artan nüfusun hekime olan ihtiyacını yerinde doğum merkezleri veya doğuma müdahale güç karşıladığına göre 22.000 hekime olan ihtiyaç edecek bir ebe bulunmadığı için her yıl yüzlerce bu gidişle çok uzun zaman sonra bile karşılana anne ve yavruyu kaybetmekteyiz. Köyünden kasanuyacaktır. Yurdıımuzun hekime olan ihtiyacı tıp baya, kasabadan şehire ulaşmak yeteneğinde olfakültelerinin sayısımn 12 ye çıkması ile ancak mıyanlar hastalığı ile başbasa bırakılmakta ve kagiderilebilecektir. dere terkedilmektedir. ı: ' Hekimln en" büyük1 yardıihcısı olan hemşire saDünya Sağlık Teşkilâtının yaptığı bir incele 9vı.T»»Kind» d& ayıu öloüde efcsiklik vardır. Tiirkiyede meye p#re doktora beg tdlomeöfeden uzak mesafe2.000 diplomalı hemşire mevcuttur. İleri ülkelerde de bulunan köylerde doktora başvuranlann oranı bir hekime dört beş hemşire düşerken Tiirkiyede 1/1000 dir. Bu oran yurdumuzdaki sağlık problebir hemşireye dört, bes doktor düşmektedir. minin büyüklüğünü göstermesi bakımından değer taşır. Şu rakamlar da durumun acılığını ortaya kovmaktadır: Yurdumuzda doğan her 1000 çocuktan ürkiyede hasta tedavi örgütleri (hastahane, dispanser; v.b.) ve hasta sağlığı ile ilgili di 165 i 1 yıl içinde ölmektedir. Nüfusumuzun '« 2.5 ğu veremlidir. ğer örgütler yetersizdir. Bu hastahanelerde 6* 700 hasta yatağı bulunmaktadır. Yataklann 34.800 ü Sağbk ve Sosyal Yardım Bakanlığma, 3.200 ü İşçi SigortaJarı Kurumuna, 20.500 ü diğer kamu kuruluşlanna, 5.200 ü özel sektöre aittir. Bu duruma ütün sağlık problemlerinin çözümlenmesi öngöre 524 kişiye bir yatak düşmektedir. Bu yetersiz celikle bu konulan topluma ve sorumiulara miktann % 30 u ise ya kullarulamamakta veya ulaştırmakla yani problemlerin ağırhğının ve bürasyonel çalışmamaktadır. Personelin dağılışında yül^lüğünün toplum ve sorumlular tarafınrian kaki dengesizlik hasta yataklan için de söz konusu bul edilmesi ile mümkün olur. Bu merhaleden sondur. Şöyle ki: ra saydığımız problemlerin çözümü. bu konulara gönül vermiş sağlık personelinin ve hıı knİl sayısı Yatak oranı ııulara gönül vernıiş yöueticilerin aşırı çabaJarma 15 ilde on binde 1 5 bağlıdır. Yönetim anlayışı değişmeli, sağlık hizme34 » » » 610 tinin tck elden yurttaşa ulaştırüması sağlanmalı 13 » » » 1145 dır. Hükümet ve Meclis yurdumuzun bugün içinde 11 » » » 1628 bulunduğu kötii sağlık şartlannı gözönünde bıılun4 » » » 20 den yukan durarak sağlık için ayrüan tahsisatı arttırmalıdır. Hastahanelerin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi T KÖYÜ TANIMIYOR üfusun artmasım önleyici tedbirleri yani aüe plânlamasmı bir aczın ifadesi olarak kabul etmesi, sanayileşme konusundaki fikirleri bir tarafa; köylerde kalkmma hareketlerini organize edecek kooperatifler ve bu işleri yürütecek köy liderleri için ileri sür dügü düşünceler. Sayın Birerçin'in köyü ve köylüyü hiç de tammadjğmı gösteriyor. Bir defa, nüfusun artmasını önleyici tedbirleri, az gelişmiş ülkeler meyanmda biz de alacağız. îstatistikler, özellikle geri kalmış ül kelerdeki nüfus artışı dolayısiyle dünyanın hızla açlığa dogru gittiğini göstermektedir Sanayileşmede, kamu ve bugünkü özel sektörün yani sıra, bütün vatandaşlann ortak olabilecegi bir sanayiin kurulması, uzun vadeli de olsa hükümet tarafından organize edilmeüdir. Meselâ, dıs ülkelerde işçi olarak calışanlann tasar ruflannm uygun görülecek bir yüzdesi ile tasarruf bonolannı baş ka bir şekle sokarak sağlanacak gelirler yeni bir sanayi kurulabilir; mutlu azınlığm sahip olduğu özel sektör yanmda. Doktor sayısı M Boçjaz trafigj S Hastaneler T T YABAHCIGOZUYIE TURKİYE Türker ACAROĞLU • THE EMERGE.NCE OF MODERN TURKEY (1965) Bernard Lcvfis'uı eseri. Oıford Cniversitesi yayınlan arasında. İngiliz Uluslararası tlişkiler Enstitüsünce bastınldı (511 s., 7 plânş. ciltli, 75 lira). TÜTk uygarlığının kaynaklan üzerine bir girişten sonra, iki bölümde, çağdaş Türkiye'nin ortaya çıkışmın ilk dönemleri ile devrimler anlatılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı karşısında Batının tutumu, Osmanlı reformu. istibdat. Kemalist Cumhuriyet. Atatürk'ten sonra Cumhuriyet konulan ilk bölümde araştırılmıştır. Ulusal birlik, Deviet ve Hükumet. dia ve kiiltür. aydınlar ve sınıflar konulan da son bölümde incelcnerek Türk devıiminin sonuçları gözden geçirilmiştir. Seçme hir bibli>offrafya ceıin souuııa eklenmiştir. 1792 ve 1908 deki Osraanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti hartaları ile eser sona ennektedir. İlk basımı 1961 de vapılmış olan escrin. bu diizeltmeli iiçiincü basımıdır. 9 HISTOIRE DES TURCS. DE L'EJIPIRE A LA DEMOCRATTE (1965) Türkiye'de on yıl gazete rrrhabirliği yapmıs Alman aslından Amerikalı yazar Richard F. Peters'ten Lucien Piau'nun Fransızcaya çevirdiği tarih kitabı. Paris"te Payot yavınevinin 'Bıbliotheoue historique) dizisinde çıkt] (253 s., 52.50 liraV Stuttgart'ta yaymlanmış olan Alrr.anca orijinali «Geschichte der Türken Türklerin tar:hi» baş'nğını taşır Osmanlı İmparatorluğundan 27 Mayıs de\Tİmine kadar Türk tarihi, bîr tanhçi gözüyle görülüp bir gazeteci kalemiyle yazılmış Fransızca çe%nrisine yazdığı önsözde. Türk tarihinin ar.cak on ciltlik büyük bir eserle anlatılabileceğini be'.irten yazar, kitabının yalnızca bir «fragment> ya da bir ^essai. olduğunu kabul eder. Kitabm ağırlık merkezi. XIX. yüzyıl Türk tarihidir Esasen bu dönemdeki tarihimiz Fransa, İtalya ve Meksika'nın aynı dönem tarihiyle garip bir muvazilik gosterir. Yazar, bir Avrupalı gözüyle, Türk tarihini tümüyle bir hüniyet mücadelesi çerçevesine oturtmayı denemiştir. Dış kapağı Atatürk'ün güzel bir portresiyle süslü olan eser, beş bölümde, Orta Asya'nm Turanlı kavımlerini, Osmanlı Devletinin yükseliş ve çöküşünü, Osmanh Anayasalarım, Kemalist devriminin gerçekleştirdiği işleri, Demokrasi müradelesini, Kıbns sorununu, 27 Mayıs devrimini ve yeni Anayasamızı anlatır. « D1E NEUE TL'RKEI (19«3) Karl Krügerin • *•» a** :•: •••• •••• •••• eseri, Berlin'de Safari yayınevmce bastınldı (244 »., resimli, hartalı, ciltli, 52.50 lira.) Bugünkü Türkiye'nin coğrafyası, turizmi, nüfusu, savunma gücü. eğitim sistemi, ulaştırması. enerji kaynaklan, tarın» ve ormanlan, endüstrisi, deviet ve halk yönetiml, îslâm dini. Türk dili, en eskl kültür beşlği olarak Anadolu, Osmanlı ve yeni Türk tarihi, bu arada Atatürk ve eseri, demokrasi akunı anlatılmaktadır. • POLITICAL MODERMZATION IN JAPAN AXD TURKEY (1964) Robert E. Ward ile Dankwart A. Rustow"un yayınladıklan bu eser, Amerika'da Princeton Ür.iversitesinin (Studies in political developmenti dizisinde basıldı (VIII502 s., ciltli, 115 Iira.1 Esere yazı yardımı yapanlar arasmdi Halil înalcık, Kemaİ H. Karpat, Arif T. Payaslıoğlu gibi Türk profesörleri de var. Ford Vakfının Sosyal Bilimleri Araştırma Kurumunun Kıyaslı Politika Komitesince çıkarılan eser, Japonya ile Türkiye'nin siyasi bakımdan değişip çağdaş duruma gelişinı konu edinmiş. Batılı olmayan iki ülkenin modernleşme yolundaki nispi başanlan nasıl elde edil di? İki ülke arasındaki çeşitli aynlıklar nedir? Geleneksel topîumun içyüzü, yerli ve yabancı yardım ve yatırımlar, ekonomik ve politik modernleşme eğitim, halk, sivjl bürokrasi, ordu, siyasal partileı konuları incelendikten sonra bir sonuç, bir de bibliyografya ile eser tamamlanıyor. Tarihsel bir perspektifle gözden geçirilen konular, daha önce, 1014 eylül 1962 de New York'ta toplanan uluslararası bıı konferans için hazırlanmıştı. Amerikalı, Japon ve Türk 18 profesörün söz aldığı konferansta okunaı tebli^lerdir, bunlar. , • DIE TURKEI, VERGANGENHE1T UNIJ GEGENAVART (1958; M. Philips Price'dan Lola Voeggerath'ın Almancaya çevirdiği kitap, Nümberg'de H. Carl yayınevince çıkanldı (216 s., ciltli, 25 lira.) İngilizce orijinal başlığı; A History of Turkey, from Empire to Republic. Londan, G. Allen • and Unwin Ltd., 1956. Osmanlı İmparatorluğundan ••• Cumhuriyet dönemine kadar Türkiye tarihini ve ••• yeni Türkiye'yi anlatır. Osmanlı Devletinin kurulup İİİ yıikolmesi, reformlar, Genç Türk İhtilâli. ulusal ihtilal, yeni devletin doğuşu, Cumhuriyetin llânı, ulusal önder Mustafa Kemal, siyasi ve adlî devrinıler. Türkiye'nin endüstri ve mallyesi, memleket ve lıalki. sosyal politikası, dbı ve tnezheplerl ayn ayrı inrelenmistir. r er köyde bir kooperatif. Evet. Kooperatifler, köyün ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasını sağladığı gibi. üyelerinin i? ahlâkmı ve kendine güvenme duygusunu yükselteaek •yararlı birw t«ş»Mcüll«tart Amacana ulaştı*ı takdirde, köylerimizi de yaşanılabilir hale getirecekler ve böylece köylerden şehirlere akın b:r dereceye kadar duracaktır. Fakat, kooperatiflerl köyde kimler vürütecektir. Mükellefiyet tesis etmek ayın tlhan Selçuk'un, mutlak suretiyle köylerde bir süre hizmet surette üstü kapalı kalmış bir görecek aydınlar mı? Hiç sanmam. sorunumuzu gün ışıfma ulasKöy liderleri, köyde doğmuş, köytıran, »Parlâmentoculuğu yıkan de büvümüs. özel olarak kurslarda 1ar» başlıklı makalesini 7evk ve o yetişmiş ve tekrar köyüne dönnurla izledim müs kimseler ohnalıdır. KapılarıGerçekten şu anki yaşantımızCa ra kilit vurduğumuz köy enstitüleönemli bir yer kapsayan, ama b.r ri bu yolda atılmış önemli bır atürlü gereksirraeyen, gereksiyerle dımdı. Bütün bir yıl köyünde kari belirli şekilde isnatlanan bir labilen, okulu ve öğrencileri yanısoıudur aslında. Parlâmentonun sıra, bağı, bahçesi ve tarlası olan mânevi kişiliğini farkmda olmabır öğretmen Tanmsal bilgisı. dan veya olarak yıkan, kaprisle çevre sağlığı bilgisi ve koopera'ıfrine hâkim olamıyan, tutucu, not çilik bilgileri ile mücehhez bir öğralist görüsten. bilimsel metodun retmen. tşte gerçek köy lideri .. alfabesinden yoksun, mületvekiîi Ayrıca, yazıda. köylerin kalkmadı altmda o sorumlu sandalvel'î masmda, üretimi de arttıncı tedri işgal eden bfr • iki görüş muh birleri içine alacak bir toprak retacının acıklı hallerini gerc^kler ö formundan söz edilmemesi çok bu nünde teşhir eden bir yazıdır bu. yuk bir eksiklik. Sanıyorum. BıFikre saygı ilkesinı hiçe sayarak, rerçin, gerçekten köyü tammıyor. «ben dümenime bakanm» felsefeÖmer GÜNER sini geçerliğe koymak istiyenl^rjn TRABZON bir perdelik dramıdır bu. Pasif ülkülü, bilinçsiz bir • iki Çankaya eLiderlik için kurs fendisüıin, gerçek kimliklerini ayeterli değil çığa \Tirduklan bir konudur bu. rtaya fikir atılır; neden, sonu; # Bu konuda Dr. Rafi Bensan'münasebeti kurularak tartışılıp dan. Dereköylü Mahmut Güngörhükme vanlacağı yerde, ne dü'den ve Biga'dan okuyucumuz densiz yere bagınlır. Fikre fik'rle Mustafa Esen'den mektup almi1? karşı gelinir. Güya fikir samrlar bulunuyoruz. karularınca, dişlerini gıcırdatarait Tartışmacı Dr. Bensan, Mukbil söyledikleri yakışıksız ve klişeleş Birerçin'in memleket gerçeklerine miş sözleri. İkna ederek hatırlatır değinen ilginç yazısmı zevkle okuHayrettin MÜKÂN sarnz bu tutumlarının yakışıksızlı duğunu, fakat ekonomik gelişmeîe Uzak yol kaptanı ğını: En fena lâübalilikten, en kö re esas olan diğer sorunlara deği• Tartışmacı Ünal Tapan da tü ukalâlıktan yararlanarak kedi nilmediğini belirtmekte, eğitim ko Sedat Çiner'in teklifine katılmakgibi atılırlar üzerine. Meclisin nusunda Ömer Güner'le birleşmek ta ve «Bu konunun hal çaresi, geprestijinı yererler, ama tüyleri tiuy tedir. Dr. Bensan, liderlik yapacak çişin muhakkak tek istikamet ümaz. Mukaddesatçı, millîyetçi ge kişilerin sadece muayyen bir süre zerinde ve 4 veya 6 saatlik postaçinirler, ama tarife sığmaz bu mu kursa tâbi tutulmalarının beklenen lar halinde olması, kılavuz kapkaddesatçılan, milliyetçilikleri. Bir randımanı vermiyeceğini söylemek tansız geçişe müsaade edilmemetürlü oluşum salhasuıa girmez te ve şöyle demektedir: «Zira, her si. yüzer havuz v.s. gibi manevra oluşum safhasına girmez memle bölge veya mahallin • toprağmın kabiliyeti olmıyan teknelerin veya ket sonınlan. Sırf bu kötümser tasının. sulanmn, ormancıhk, hav çok büyük tankerlerin geçişten en tutumlarmdan, karamsar fikirlevancıhk ve bitkisel ttkinlik bakı aşağı 12 saat önce durumlannı telrinden. Gerçek yönüyle nitelendir mından ekime. tanma. ormanoılı sizle bildirmelerinin ve müsaade mezler olaylan. Koşullariyle, ola ğa, hayvancılığa v.s. elverişli olup almalannın zorlanması ve tahmin naklariyle incelemezler, tartışmaz obnadığı bilhassa o bölgenin sâden başka bir şey değildir» demeklar fikirleri. Çünkü, demagojileri, kinleri tarafından daha iyi biline tedir. fiyaskolan ortasındarj yarılı karpuz gibi teşhir edilir. Bir olumsuz luk faktörü teşkil eder aslında bu ONARIM VE TADIL ILANI çocuksu tutumlan. Bu tutumlan 1 Ankarada, Ordu Yardımlaşma Kurumu Genel Müyine bir tür sofistliktir çoğunluk için. Ve bu farfaralar oportünist dürlüğü binasında yaptırılacak bir kısım tadilât işi kapalı zarf zihniyetlidirler. Ve asla prodüktif usulü ile eksiltmeye çıkarılmıştır. kişi olamazlar. 2 İşin keşif bedeli 47.00 TL. sıdır. Bu acı gerçeğin ise asıl sorum3 EksÜltme, Ankara Ziya Gökalp caddesi No: 64 Ordu luluğunu, gerçek nedenini, halkıYardımlaşma Kurumu Satınalma Komisyonunda, 28/4/1966 permızın üçte ikisinin allabesiz olmaşcmbe günü saat 16.30 da yapılacak ve teklif mektupları' aynı sında ararsak yanılmamıs oluruz; gün saat 15.30 a kadar kabul edilecektir. sanırım. 4 Bu işe ait eksiltme şartnamesi (ve ihale e\Takı) Turan SÜRCÜ 18/4/1966 tarihinden itibaren Kurum İnşaat Müdürlüğünde NtKSAR görülüp tetkik edüebilir. 5 Eksiltmeye girebilmek için en az 47.000 TL. hk bir işi yapmış ve kabulünü yaptırmış olduğuna dair belge ibrazı şarttu*. Bu belge teklif mektubu ile verilecektir. 6 Eksiltmeye girenler muvakkat teminat olarak keşif bedelinin % 7,5 ğunu nakit olarak veya banka teminat mektubunu Kurum veznesine yatıracak ve Kurum veznesinden alacakları makbuzu ibraz edeceklerdir. (İVoplumcu bir görüşle gerçek7 İhale Ordu Yardımlaşma Kurumu Satınalma YönetI lere eğilinmedikçe, memleke meliğine göre yapılacak olup, Kurum ihaleyi yapıp yapmamak1 timizl iktisaden kalkındırmata ve dilediğine yapmakta serbesttir. va, topluma asgari bir refah gevi8 Telgrafla müracaatlar ve postada vâki gecikmelpr vesine ulastırmaya lmkân ve ihtikabul edilmer. ORDU YARDIMLAŞMA KURUMU mal yoktur» diyor Saym Mukbil GENEL MÜDÜRLÜĞt' Birerçln, «Köy kalkuunası ve U derlik» konulu vMiıuıd». Va bu düsunoMtm peklaçtirmek lçüı de Cumhuriy»t 3971 Cemal SAVAŞKAN KİM YÜRÜTECEK Parlâmenttöbulugu yıkanlar özel tktisadî ve Ticarl tlimler Yüksek Oktılu ŞtŞLt * * * H S O oğaz trafiği ile ilgili olarak Dz. Alb. Sayın Sedat Çınar'm imzasım taşıyan bir yazı yayımlandı. Sayın Albayın görüşleri gayet olumludur. Fakat bunlara bazı ilâveler yapüması yerinde olur kanısmdayım. Hattâ, Montreu* mukavelesinin değiştirilmesi için zorunluk duyduğumuz bugünlerde diğer meslekdaşlann da fikirlerini açıklamalan çok yerinde olur. Sayın meslekdaşlanmı bu konu üzerine eğilmeye ve lüzumlu hassasiyeti göstermeye dâvet ederim. O Günün 24 saatini 6 şar veya 3 er saat olmak üzere bölerek tek yönde geçişe «ONEWAY» ayırmak yerinde olur. Ancak, kılavnz alma mecburiyetini kabul ettirebilmemiz şüpheli olduğu için bu usulün kabulünden sonra konvoy şeklinde yapılacak geçişlerde gemilerin pek çoğunun kılavuz almak liizumunu hissetmiyecekleri de nnutulmamalıdır. Tek geçiş üzerinde karar kılınır sa. zaman faktörünün rok önemli olduğu kurtarma işleri ile kamu ödevi gören Sehir Hattı gemilerinin (büyük gemilerin geçişine enjrel olmıjacak şekilde) bu kaidenin dışında bırakılmast zorunludur. #) Sis, pus ve tipi gibi görtlş mesafesini azaltan durumlarda ve . çok Jaıvvetlj orkoz sul|rmın mevJ(. cut oldugu âurumlarda .gecis.. yşsaklanmalıdtr. D Boğaz dahilinde gelişi güzel demirlemeyi önlemek ve Boğazda beklemek zorunda olan gemileri bağlamak için trafik düzenini bozmıyacak yerlere şamandıralar koy mak elzemdir. O Şehır ışıklan ile sahillerdeki gazino ve reklâm ışıklan arasında ayıredilmesi çok güç olan deniz fenerlerinin daha seri çakarı ve kuvvetli bir hale getirilmesi ile buna ilâve olarak burun başlannın (Ortaköy Arna\rutköy • Rumelihısarı Yeniköy • Kandilli Kanlı ca • Selviburnu ve Anadolu Kavağı) kamufle edılmiş ışıklarla aydmlatılması çok yararlı olur. & Sürat kısıtlamasınm zorunlu olduğuna da işaret etmek isterim. 10 milden fazla sürat Boğazda daima tehlike doğurur ve ayrıca sahillerde bulunan küçük teknelerin hasara uğramasına sebep teşkil eder. O Boğazın her iki tarafına müsaıt yerlere (Meselâ Haydarpaşa mendireği ile Telli Tabya) «Geçiş serbesttir» ve «Boğaz kapalıdır» anlamına gelecek işaretler verecek tesisler yapılmahdır. A Bazı hallerde geçiş yönünü deçiştirebiune yetkisi de almmahdır. Netice: Hiç de küçümsenmiyecek bir yekun tutan (hem de döviz olarak) kılavuzluk ücretlerinden vazgeçilebildiği takdirde «Tek geçiş» usulü. Kazaları belirli bir şekilde azaltacaktır. B V EF AT Merhum Naıme Ozbaş'm eşi, Ümit ve Çelik Özbaş Ue İnci Uzunâlimoğlu'nun kıymetli habaları, Ayten; Meşkure Özbaş ile Halim Uzunâlimoğlu'nun kayınpederleri, Eyüp, Zeynep Adviye; Tevfik Özbaş ile Ayşe; Naime Uzunâlimoğlu'nun sevgili dedeleri; Hakkı ve Faruk Özbaş'm ağabeyleri: Reşat Özbaş: Sefa ve Sevim Balcıoğlu'nun enişteleri; Söke'nin çok sevilen mümtaz ve faziletli insanı • Hacı Ha'il Paşa tori'f»" Eyüp Sabrı müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıvank 12/4/1966 salı gunü Söke'de vefat etmiş, cenazesi 13.' 56 carşamba günü Sokede aıle k;.bristanmdaki ebedi ıstirdhatgâhına tevd; olunm u ş t u r ' Cumhuriyet 3996 ÇOK ACI BİR KAYIP Çemberlitaş Şubemiz Şeflerinderı Bankamızın, çalışkan, kıymetli vefakâr, faziletli, dürüst, çok sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz arkadaşımız HAKKI CEYLAN'ı anî ve vakitsiz denecek yaşta 12 '4 ı 1966 salı günü ebediyen kaybetmiç bulunuyoruz. Cenazesi 14/4/1966 perşembe günü (bugün) öğle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldmlacaktır. Merhuma Tanndan rahmet ve bütün yakınlarına bas sağlığı dileriz. TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A. Ş. UMUM MÜDÜRLÜĞÜ Reklâmcılık 1659/4005 dor tiyatrosu. TURGUT BORALI 25. SANAT YILI jt'BİLESİ YARIN GECE DOR.MEN TİYATROSU'ND* Jübileye katılan sanatçılar: Dormen Tiyatrosu sanatçıları Yıldız ve Müşfik Kenter, Gülriz Süruri ve arkadaslan, Ayıâ A l g a n " T o t o Karaca ve İstanbul Tiyatrosu sanatçılan. DÂV'ETtiELER DORMEN TİYATROSU GİŞELERİNDE N °T Dormen Tiyatrosu yalnız bu gece için ŞAHANE ZÜGÜRTLERİ orijinal kadrosuyla oynayacaktır. ReklâmcıliK 1661/4006 Köy Kalkmması ve Liderlik İs Yerinde Satıhk Arsa Cağaloğlunda Sultanmektebi sokağı ile Hoca Hanı eaddesı kosesinde tamamı inşaat müsaadeli, 12,5 metre irtifa ve ^ekms k ( imar durumlu, 336 metrekare arsa, üstündeki »ıhçiD konak v< gnrajı ile aatılıktır. Telefon: 22 30 17 Cumhurivet 3973
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle