Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHÎFE tKf 13 Nlsan 1966 CUMHURÎTET ••••••• EGİTİM AİLESÎNDEKİ HUZURSUZ1UK mi Zerrin TUZUN [ îtnleketimizin temelinden sağlam bir kal• ıma düzeni içine ginnesini sağlayacak yegâne yolun, EĞİTİM yolu olduğu şüphesizdir. İçinde bulunduğumuz sosyal, ekonomik ve politik problemlere çozüm yolu aradığımız şu günlerde, uzun vadeli olduğu için, meselelerin halli çarelerini hemen getirme dunımunda olmayan eğitimi ikinci plâna atmak ise, muhakkak ki yapüabilecek hatalann en büyüğüdür. Zira, unutmamak gerekir ki, eğitim bugüne değil yarına yapılan bir yatırımdır. Ve kalkınma yolunda karşılaştığımız engelleri asabilmek, yarınımızı teminat altına almak, bu suretle geleceğimizi mutlu kılmak. ancak, sağlam bir eğitim düzeni kurup işletmekle mümkün olabilir. Bu bakımdan, eğitimi, daima dikkat ve titizlikle murakabe ve takip edilecek en önemli konu olarak gözden uzak tutnıamız, her meselesini en uıce ayrıntılanna kadar incelememiz gerekmektedir. Bugün,* eğitim sistemimizin, memleketin ğerçek ihtiyaçlarma cevap verecek durumda olduğunu ve eğitim kurumlarımızın. kallnnmamızı sağlayacak nitelik ve nicelikteki insan gücünü, tümü ile yetiştirmekte bulunduğunu iddia etmek mümkün değildir. O halde hiç vakit kaybetmeden yarınm Türkiyesini, özlediğimiz ölçüde kalkındıracak bir eğitim düzenine girmemiz, bunun için de, eğitimde başarıyı sağlayacak çeşitli faktörleri, önem derecelerine göre öncelik vererek ele almamız gerekmektedir. Bizim görüşümüze göre, eğitimin verimli hale gelmesinde en önemli rolü ovnayan fafctör ÖĞRETMENdir. Bir öğretmenin, gerekli şekilde verimli olabilmesi, meslekî araştırma ve incelemeleri yapabilmesi, kısa bir deyimle, kendini eğitime hasredebilmesi ise, geleceğinden emin, rahat ve huzurlu bir ortam içinde bulunup bulunmaması ile sıkı sıkıya ilgilidir, ki, son zamanlarda eğitim camiasının muhtaç bulundnğu bu huzurlu havayı kaybetmiş olduğu da bir vâkıadır. çük hesaplann, politik çekjşmelerra dışında rt hattâ üstünde tutmaktır. Eğitim aUestnde bugün hâkim olan görfis İse, mensup olduklan Bakanlığın bu konuda gerekli davranış içinde bulnnmadığı merkezindedir. Öğretim yüının ortasına gelinmiş olmasma rağmen, öğretmenler ve idareciler arasında devam eden nakiller, başanlı olarak Isim yapmış Millî Eğitim Müdürlerinin görevlerinden alınması, merkez örgütündeki dikkat çekici tayin ve nakil olayları, 21 Talim ve Terbiye üyesinin bu görevden ahnarak çeşitli hizmetlere atanması, Bakanlığın en önemli organı bulunan karar organının Talim ve Terbiyesi Dairesi 7 kişilik sembolik bir kurul haline getirilişi ve burada vazifelendirilen kimselerin .seçimlerindeki kıstasm bilinmemesi, sinirleri germekte, camiayı, yannlan haklanda ciddî endişelere sevketmektedir. Gerçi bir hükumetin memurlannın nakil ve tayinlerinde geniş yetkisi bulunduğu bir hakikattir. ncak, gerekçesi açıklanmadan yapılan bu ldtle halindeki nakil ve tayinlerde, politik ve hissî sebeplerin büyük ölçüde rol oynadığı, aynca, bazı derneklerin istek ve arzularının da ön plânda dikkate alındığı hakkında söylenen sözler vşe yapılan neşriyat rahat ve huzurlu bir ortam içinde, bütün gücü ile yarınlarımızı emanet edeceğimiz nesilleri gereği gibi yetiştirmeye yönelmiş olmasım istediğimiz öğretim ailesinin, muhtaç bulunduğu güven ve emniyet hissini büyük ölçüde zedelemekte, hizmette ehliyet, dürüstlük ve başannm en önemli faktörler olarak ele alınması gerefcen bir Bakanlıkta, bu çeşit olumsuz görüş ve davranışlann var olduğuns dair ortaya atılan iddialar, öğretmen ve idareci kitlesi içinde yay. gın bir huzursuzluğun doğmasına yol açmaktadır. Sunay'a ü güven dan hiç olmaz ise belirli bir miktarda beraberinde getirip götürmekte serbest olmalıdır. Bir husus da, yurt dışına çıkan bir yabancı turistin beraberinde götüre ceği esya, halı vesaire gibi imal mal larımız üzerinde fuzuli kısıtlayıcı hükümler konulmamalıdır. Zira bu adamlar bunları nasıl olsa bir para veya bir başka değer birşey vererek alabilecektir. İşte o verdiği de memleketimizde kalacaktır. Sa> güarmıla, Ispatlanmıştır Bir büyük Amerikan ajansı geçenlerde Karaşi'de yapılan geçıt , törenini anlatıyordu. Bu geçitte yabancı diplomatların dikkatini en 1 çok çeken, Pakistan ordusunun kullandığı Çin yapısı tanklar ve uçaklar ounuş. Çin daha dün Batılıların afyon sömürgesiydi. Gerçi Uzak Doğunun çok eski uygarlığım tarih kitaplarında okurduk; ipeğin vatanı Çindi, kâğıdm vatanı Çindi, Konfüçyüs'ün hikmetleri insan aklına Çinde oturmuştu. İsa'dan binlerce yıl önce devlet hukuku ve felsefesi Çinde gelişmişti. Ama çok eskilerdeki uygarhğı nice olursa olsun, Çin yüzlerce yıldanberi Batı kapitalizminin hâs sömürgeliğüıde kendini yitirmişti. Üç beş bin Avrupalı asker, yüz binlerce Cînliyi bozar, haraca bağlardı. Avrupalmın kitaplarında Çinli bizlere şöylece tanıtüırdı: Kaburga kemikleri birbirine geçmiş, avurtları çökük, sarkık bıyıkh bir iskelet afyon çubuğunu çekiyor. Kıtlıkların, açlıklann ülkesiydi Çin. İşte bu ülke, Pakistana uçak ve taıık verecek ölçüde sanayiini kuruyor, atomu patlatıyor, dünyada söz sahibi olacak disiplinli bir devlet niteliğine kavuşuyor; yalnız Amerikaya değil, Rusyaya da gereğinde zügıt çeken bağımsız bir güç kazanıyor. Asyanın güneyindeki Hindistanda ise açUk ve kıtlık eğemendir. Bayan Gandi telâşla Johnson'a koşmuş yardım dilenmiştir, ve dünyanm zengin devletlerine, yardım için çağrı çıkarılmıştır. Hindistanda birbirinden ayn bölgeler, ellerindeki azığı birbirine kaptırmamak için ölüm kalım didişmesi içindedirler. Açlıktan ölenler çoğalmaktadır. Bir topluma açlık ve kıtlık geldi mi. orada ne ahlâk kalır, ne özgürlük, ne demokrasi. Bütün ülküler açlık karşısında iflâs ederler. İşte size iki Asya ülkesinden çizgiler... ki bizim özel görüşlerimizle değil Batının büyük ajans kaynaklanyla desteklenmişlerdir. Aşağı yukarı bundan yirmi yıl önce aynı koşuüara sahip ülkelerin şimdi birbirinden bu kadar ayrı düşmelerine dikkatle eğilmeliyiz. Rejimlere övgü ve yergilerin dı.şında, politikanın çok ötesinde tarafsız bir perçekçilikle eğilmeliyiz. Çünkü bu dikkatimizden kendimiz için paylar çıkarmak istiyoruz. Bizim ülkemizde milletlerin durumları konuşulduğu zaman çoğu kişi: Efendim biz tembeliz. çalışsak her şey yoluna girer, Avrupaültvr çabşkan da ondan ilerliyorlar... diye ahkâm yürütür. Batmın üstünlüğü, Almanm. Fransızın, Amerikahmn insanhk kalitelerine bağlanır. Sömürsecilerin uzun süre desteklediği ve propagandasmı yaptıkları bir görüştür bu. Avrupalı adam çalışkandır, ahlâklıdır, üstün niteliklere sahiptir de uygarhk ona özgüdür. Bi» İse tembel yaratıklanz, geri kalmak için doğmuşuzdur sanki... Anadolunun yoksul köylüsüne bakan Avrupa görmüş kıravatlılanmız: Tembel herifler! Biz bu miskinlikten kurtulmazsak adam olmayız... derler. Batı hayranlığı iliklerimize işîemiştir. Ve Avrupalı, Türklerin barbarhktan ve tembellikten ötede bir marifeti olamıyacağına, çoğu okumuşlarımızı inandırmıştır. Kendi ulusumuzu kötülemek için durmadan dil dökeriz. Atatürk ise tam bunun zıddını aşılamaya çabşıyordu Türk ulusuna: Türk milletl çalışkandır, Türk milleti lekidir... diyordu s«y. • levlerinde. Türk öğun, çalış, güven... diyordu demeçlerinde. Eski çağda uygarhk düzeyinde söz sahibi bir millettik. Giderek «Hasta Adam» halığına girmiş, Batı sömürgeciliğinin kültürü altında ezilmiştik. Bu ezikliğin basktsmdan kurtarmak için bizi, sevgili Atatürk büyük inançla nelcr söylememişti! Şimdi artık yeryüzünde ispat edilmiş bazı şeyler vardır: Daha kırk yıl önce yan hayvan gibi yaşıyan nice ulus, sefaletin çukurundan kurtulrauş, uygarlığa doğru yol almıştır*, dün köle sayüanlar bugün dünyada söz sahibi olmuşlardır. Geri. tembel, istidatsız ve kabiliyetsiz diye damgalanan uluslar kendilerini kurtarmışlardır; uygarlık yarışında A\rupalıya endişeli günler yaşatmaktadırlar. Artık bir ulusun tembel ve geri olması diye bir efsane voktur. Sömürgecilerin az gelişmiş ülkelerin okumuşlarına üfledikleri yalanlar çoktan yıkıknıştır. Biz Türkler, sanayi uygarlığının her kesiminde en önde yarışa cak insanlar ounaya lâyıkız. Kim çıkar da yanm yamalak Avrupa görgüsünün cehaleti içinde: Efendim biz tembeliz, kabiliyetsiziz, beceriksiziz... derse bu dalalık ediyor demektir. Türk halkı tez zamanda tarihine lâyık bir atılış yapacaktır. Yürekten inanıvoruz buna. Bugünkü karmakarışık görünen kaynaşmamızdan yannki büyük Türkiye doğacaktır. Hiç şüphemiz olmasuı. A Üçüncü sebep öğretimi yıpratıcı olduğu ifade edilen bu husus, Bakan tarafından yeni bir Baş Müsteşarlık makamı ihdas edilmiş ounası keyfiyetidir. Milli Eğitim Bakanhğı bünyesinde bulunan üç Müsteşardan birini Baş Müsteşar ilân etmek, diğer Müsteşarları (İdare Hukukunun tarudığı temsil yetkisinden de mahrum bırakacak şekilde), Baş Müsteşardan emir alma durumuna getirmek ve yetkilerini geniş ölçüde sınırlandırmak şeklinde özetlenebilecek olan bu kararın, bilhassa Teknik Öğretimi zedeleyici ve hızını kesici mahiyette olduğu meydandadır. Zira, Teknik Öğretim, gelisen hayat şartlanna uygun olarak sanayi ve ekonomi ile paralel bir düzen içinde bulunmak, bir taraftan sosyal bünyenin gelişmesine çalışırken, diğer taraftan da onunla beraber gelişmek zorunda olan bir öğretim sistemidir. Bu itibarla, Teknik öğretimi klâsik ve kalıplaşmış ölçüler içinde bir öğretim düzeni kurmuş bulunan genel öğretimin yüriiyüş ve görüşüne uydurraak mümkün değildir. Esasen bu görüş içindedir ki, daha 35 sene evvel, Teknik öğretimin doğnıdan doğruya Bakandan emir alan ve kuruluşu, gelişrnesi için gerekli olduğu şekilde selâhi^ yetle yurvten bir. Müsteşarlık makamına bağlan~ ması uygun görülmüş ve bu istikamette bir kanun da çıkarılmış bulunmaktadır. Bugün, bütün dünyanm teknik gelişmeye en büyük önemi verdiği bir çağda yaşamamız, bizim de memleketin teknik ve kültürel gelişmesinde önemli bir rolü bulunan bu öğretim dalına gerekli önceliği vermemizi zaruri kümaktadır. Ancak, her fırsatta belirtilen önemine rağmen, Teknik öğretimin, bağlı bulunduğu Bakanlık tarafından, çok zaman yeteri kadar benimsenip değerlendirilmediği de bir vâkıadır. Teknik öğretim Müstesarlığı, kuruluşundan bu yana geçen zaman zarfında, birçok dcfalar, mensup olduğu Bakanlıktan, bünyesini zedeleyici darbeler yemiş. gelişme hızını kaybetmemek ve varlığını muhafaza etmek yolunda mücadeleye girme durumunda bırakılmıştır. Bugün de, ihdas edilmiş bulunan bu Baş Müsteşarbk makamının, Teknik Öğretim Müsteşannın, kanunla tanınmış. temsîl yetkisi dahil bütün selâhiyetlerini elinden alacak mahiyette olduğu, bu suretle, tamamen genel öğretimin yönetimine girmiş bulunan bir Teknik öğretimden ise, yeni hamleler yaparak gelişme imkânlan aramasını beklemenin mümkün olmadığı bütün yetkililerce açıkça ifade olunmaktadır. Bu husus, büyük ümitler bağladığımız Teknik öğretimi temelinden sarsan bir tutum olarak hepimizi rahatsız etmekte, fakat bilhassa büyük bir vazife şuuru ve hizmet aşkı içinde bulunan Teknik öğretim ailesini çok huzursuz bir hale getirmiş bulunmaktadır. olan E ğitim ailesi içinde huzursuzluğa sebepteknik üçüncü hususa gelince: özellikle, teknik öğretim ailesi içinde olumsuz karşüanan ve Huzursuzluğun nedenleri u konuda yaptığımız temas ve araştırmalar sonucunda biz, eğitim ailesini huzursuz kılan sebepleri üç noktada toplamanın mümkün olduğu kanısına varmış bulunmaktayız. Meslekte huzursuzluk yaraUn bu üç konu nelerdir? Bunlardan birincisi ve hiç şüphesiz en önemlisi, «Personel Kanununun öğretmenlere tatbüc tarzı» dır. Daha Personel Kanununun kabulü ile, sınıf tüzüklerinin hazırlanmasına başlandığı günden itibaren, ortaya çıkan bâzı olumsuz göriişlerin, eğitim camiası içinde haklı bir takım endişelerc yol açtığmı hepimiz bilmekteyiz. Ve bugün, kesinlikle ifade edebiliriz ki, sınıf tüzüklerinin toplayıcı olmaktan ziyade, bölücü bir zihniyetle getirdiği bâzı kısıtlayıcı hükümler, öğretmen ailesi İçinde geniş çapta bir huzursuzluğun doğmasında önemli bir rol oynamıştır. Bugün birçok yönleriyfe ihtiyaca cevap vermediğini söylediğimiz ve yenllenmesinde zaruret .gördüğümüz eski kanunlar bile, öğretmene hiç bir ayırım yâpniadatt, tu Hst kademeye kadir ter> K imkâm «*rmişIfcenf hirmeti, hakiki mâna ve önemi ile değerlendirmesi beklenen yeni personel kanununun, öğretmeni, sıradan bir insan niteliği içinde mütalâa ederek, en üst kademeye kadar terfiini kısıtlayan bâzı hükümler getirmesinin ve kademeler yaparak, bunlara farklı haklar tanımasının, meslek efkârında huzur sağlayacak faktörler olmayacağı meydandadır. ysa öğretmenlik, toplum içinde yapmakta olduğu esas görev itibarile her kademesi ile aynı önemi taşıyan bir meslektir. Hangi öğrenim kademesinde olursa olsun, öğretmenin, insanı yetiştirme konusunda yapmakta olduğu görevin önemi ve sorumluluğu farklı değildir. Aynca öğretmen, hangi kademede hizmet görürse görsün, esas olan «öğretmenlik formasyonu» itibariyle, ayni temelin üzerine oturmaktadır. Bu bakımdan, hizmete hazıruk için yapılmış olan öğrenim ve bu öğrenimin derecesi itibariyle bâzı taban farklarına yer verilmesi meslek mensuplarınca uygun karşılanmakta, ancak, öğretici ve eğitici vasfını değerlendirecek şekilde ve en üst dereceye kadar terfii kısıtlamayan. âdil bir sistemin kabulü istenmektedir. Aynca, tüzüklerin hazırlanmasında bu istek ve göriişlerin dikkate ahnmadığı, bu konuda çok önemli bir yeri olan «iş tahlili» ne de yer verilmediği, buna mukabil, ilpliler nezdinde daha kuvvetli bir müdafaa yapabilen gruplann,' daha geniş imkânlara kavuşturulmakta olduğu hakkında meslek efkârında yaygm hale gelmiş bulunan bir inanış da, huzursuzluğun genişlemesine yol açmış ve öğretmenlerünizi büyük bir bezginlik ve bunalımın içine itmiş bulunmaktadır. B ayın Profesör Arsel'in «Kadına Saygı» yazısı üzerine soz söyleyen sayın tartışmacüarımızın çoğu, nedense, bu fikrin karşısına, temelsiz kanıtlara, hattâ kanıtsız ön yargılara dayanarak çıktılar... Bu karşı koyuş Sayın Profesör'ü «Kadına Saygı!» diye seslenişinde bir kere daha haklı çıkartıyor. «Kadın saygı görmüyorsa saygı yaratamıyor.», «Kadın erkeğin tnaddî imkânlarına katılan asalak bir mahluktur.» diyen sayın tartışmacılarımız, asırlarca, baskı, tehdit ve engelleme atmosferi içine bir köle gibi kapatılmış, insani haklarından yoksun Haydar AYHAN kılınmış, cemiyetimizde hâlâ haMühendis reket ve gelişme imkânlan bulamıyan bir grupun sözcülüğünü yapsalardı böyle konuşabilirler miydi?! Yoksa, kadına yöneltilen her hücumun nedenleri üzerinde düsünmeyi daha mı yerinde bulurlardı? adın ve erkeğın aynı alanlarda yetenekli oluşları bir tarafın değersizlik ölçüsü olaaliye müfettişi sayın Sadi Tınaztepe'nin turizmi teşvik ala bilir mi? Bir kadına verilen denındaki yazılarım dikkatle oku ğer, onun aıleye eklıyeceğı mad' dum. Esasen Cumhuriyetin ikinci dî imkânlar ile mi ölçülür? sayfası biz okuyucular için son zaSayın tartışmacılara, Arıstokmanlarda bilhassa çok faydalı ya les Tales • Galille gibi üstün kizılarla süslenmekte ve istifade et şileri yetiştiren ve topluma kamekteyiz. zandıranların da birer kadın olSadi Tınaztepe Turizmi teşvik bâ duğunu hatırlatmuk ı,terım... buıda yapılmakta olan çalışmalar, t Kadına değer verelım mı, verturizmden hâlen elde edümekte o mıyelim mi? Buna karar verelan gelir ve ilerideki ümitleri be memek, tartışmasını yapmak XX. lurtti. Mali tedbirlefle, yapılabilecek teşvîkler| meyzua^ Dakımından asrın II. yarısınd* <ok. fülünçl .Bence, kadına Verilen değor, mevcut tıkariıkhklann gîderilmesi, kredi ve fmansman işleri ve tu kendine güvenin, olgunluğun, me rizm ticareti tedbir ve yatırımlan deniliğin, değerlilığm ta kendısihakkında maalesef hiç tafsilât ver dir... Ayten BALYEMEZ medi, bu hususta okuyuculara biraz daha bilgi vermesini rica edeöğretmen ceğim. ayın Ecvet Güresin, Sunay'ın görevinin güç olacağım be lirtiyor. Bunu herkes takdir eder. Fakat daha evvelkl Cumhurbaşkanlannı gözönüne fietirdiğimizde Sunay'a karşı içimizde bir güven doğuyor. Son seçimle beraber Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başına geçen Başkanlann sayısı be?e yükselmiş bulunmaktadır. Bu beş Başkandan dördü Türk Ordusunun içinden gelmi";!erdir. llk Cumhurbaşkanımız Atatürk, şan, şeref ve devlet idaresi yönünden, hâlâ yüreklerimizi heyecanlandıran ve bize yol göJteren bir önder olmuştur. îkinci Cumhurbaşkammız înönü, uluslararası politikada bilgi, beceriklilik ve öngörürlüğü teslim edilmiş bir şahıstır. I5 politikada yaptıklarım beğenmiyenler çoksa da, onun yaptıklarım değer olarak sönük gösterecek şekilde hareket eden bir kimseyi bu tenkidciler, üzülerek söy İemek gerekir ki, aralanndan çıkaramamışlardır. Sunay'dan önceki Cumburbaşkanımız Gürsel ise, devletin e peyc çalkantıh bir devrinde ve hasta olmasına rağmen, bir Cumhurbaşkanı olarak sağladığı denge, gösterdiği dürüstlük ve ilert demokrasi anlayışı i!e bu ulusun tarihinde her zaman şerefle anılacaktır. Kendi içind«n böyle değerler yetiştirdiği için Türk Ordusu ile iftihar ediyoruz. S R. Ahmet DORA *»* *İ* v KADINA SAYGI S rin özelliklerini taşımıyorlardı Bunun gibi, memleketimizde de birçok kanunlarla kadın korunmaktadır. Ama bu, toplumda uygulanıyor mu? Hayır, oygulanmıyor sayın tartışmacılar! Şu ana kadar bütün yazarların düşünceleri bu «yanan tablo» karşısında sathî kaldı. Bir olayı kavrıyabilmek için o olayın derin lerine tesir edebilmek şarttır. Oysa aydınlarımız bir odanın için den bütün evi gördüklerini iddia ediyorlar. Biz yazımızın sonunda da aynı ülkümüzde ısrar edeceğiz: Bugün ülkemızde kadın erkeğin kölesidir. Erkek elini uzat malı, gene kcndisinin gömdüğü kadını bataklıktan çıkarmalıdır. Türkiye'nin geleceği buna bağlıdır. Atatürk «Dünyada gördüğünüz herşey kadının eseridiı1» diyordu. Mâdem ki bu böyle, r/.emleketin eserlerine de Türk Kadını öz damgasını vurabilmeli. Kanımızca Türkiye, aydınların, bilhassa aydın Türk Kadınlarının güçleriyle ilerliyecektir!» BİLGİLİ OLMALJ 0 Tartışmacı Neclâ Omay ise <Kadına Saygı» gösterilmemesınin nedenine değinmekte ve «Kadın, ancak bilgisi ölçfisünde, GER ÇEK saygıya kavuşabilecektir. Bu bilgi ise yüksek okullarda kazanılacak bir bilgi değildir. Kadın, kendi bulunduğu yeri ve bunun nedenini bilmek zorundadır» demektedır TURİZMİ TEŞVİK GÖZ ATILSA KÂFİDİR M K O HER ŞEYDEN ÖNCE Son zamanlarda memleketimiz sanayii oldukça gelişmiş bir hale geldi. Yeni turistik tesislerimizi he men hemen tamamen yerli malı mal zeme ile inşa ve donatabilecek bir seviyeye gelmiş bulunuyoruz. Bu itibarla dışarıya döviz çıkarmadan, mesken yapanlara olduğu gibi, ma lî bir müessesenin sıkı murakabesi altında turistik bölgelere ve tercihan da senenin hiç olmazsa 10 ayı zarfında yerli ve yabancı turist müş teri bulabilecek, dolayısiyle borcunu da taksit vâdelerinde rahatça ödeyebilecek şehirlere her şeyden evvel bir yatağı ,15 lirayı geçmiyecek kalorüerli ve diğer konfo ru da haiz Avrupa standardında otel inşaatma (tercihan ve bir an evvel) kredi sağlanmalıdır. Bu kredi, insaat ve donaüm kredileri şek linde. uzunca vâdeli, az faizli ve beher ünite ve firma için beşyüz bin lirayı geçmiyecek şekilde ve inşaat kıymetirün »' 40 veya % 50 , • si nisbetinde olsa çok kısa zamanda iyi neticeler almabilir. Seyahat, bir yerde birkaç gün geçirmek her şey den evvel, temiz, rahat, emniyetli ve ekonomik, yatacak bir yerin temini ile olabilir. ERKEĞİN KÖLESİ Mİ? ikinci sebep ğretim ailesini huzursuz kılan ikinci sebep ise, Milli Eğitim Bakanlığının son zamanlarda girişmiş olduğu büyük nakil ve tayin faaliyetidir. Geleceğimizin teminatı demek olan çocuklanmızı yetiştirmek ve eğitmekle görevli bulunan öğretmenln, başanlı olarak hizmete devamını sağlayacak en sağlam yol, hiç şüphesiz ki, onu, bu olvi mesleğe yaraşacak bir ortam içinde çalışma ünkânlarına kavuşturmak, günlük kaygüarm, kü Sonuç öylece, üç noktada topladığunız bu hususlar, öğretim camiasını rahat çauşamaz hale getirmiştir. Ve bu konuda gerekli tedbirler alımnadığı takdirde yeter derecede verimli olmadığmdan şikâyet ettiğimiz eğitimde daha geniş ölçüde bir verirn düşüklüğü ile karsılaşmamız mukadderdir. Şimdi yapüacak bir şey kalmıştır: Millî Eğitimimizi, dolayısıyla geleceğimizi emanet ettiğimiz Bakanhğı nyarmak ve bu meseleleri sağduyu içinde halletmek zorunda olduklarını bir kere daha hatırlatmak. tşte biz de şimdi o vazifeyi yapmaktayız. B DİĞER HUSUSLAR NOT: Gazetemize gönderilen y azılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. •••• ••>• «•••«•••»•••••••••••••••«••••••••«••••••••••ı«•••••••••••••••••••••••••••••••••. % !••• ••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••. mm a a • •«••««•••••••••••• •>•••••••••«•••••••••* UIIII1IIIIII1IIIIIIMIIİİIIKIMIIIIII •••<••••••••••••••*•>••••••••••••••>• ikkati çekeceğim bir husus da sudur. Belki hahrlarsınız. Birkaç »ene evvel blr gemi ile îzmire gelen turistler arasında bulunan îspanyollar, kendi paralarının hiç bir yerde kabul edilmediğihi görerek çok hiddetlendiler. Parala nnı çarjıda parça parça ettiler. Yır tıp attılar. Bugün îspanya turizmden milyonlar kazanmakta, kendini kurtarmıs bir hale gelmiştir. Bu gi bi memleketlerin paraları da bir yo lu bulunup bankalarca bozulmalıdır. Sonrabir de ufakmadeni para lar meselesi vardır. Gerek bize gelen, ve gerek bizden gidenturistler olsun. Her birinde bu gibi madeni paralardan pek çok yanlarmda kalmakta ziyan olup gitmektedir. Merkez Bankası almazsa bile bu gibi bozuk paralarm diğer bankalarca veya sarraflarca alınıp satılması serbest bırakılmalıdır. Yurda gelen veya gidenler de bunlar D # Bu konuda Denizli Lisesi öğrencısı M. Sadık Aslankara' dan, Hastabakıcı Neclâ ümay'dan, Gemlik'tekı okuyucumuı Hüscyin Arıkan'dan mektup »1mış bulunuyoruz. Tartışmacı M. Sâdık Aslankara ; «Bugün için artık somutlaşmış bir konu olan «Kadına Saygı» hu susunda ikinci bir kez Cumhuriyet'in değerli sütunlarını meşgul etmek istemezdik. Oysa Sayın Istanbul İkinci Noteri Fataire Akman bizi buna zorladı.» diye başladığı mektubuna şoyle devam etmektedır: «Kadını Anadolu'da, erkeğin kölesi olarak tanjmlamıştık. Bu gerçektir. Erkek kabvede tavla oynar; kadın tarlada çapadadır. Erkeğin gönül eğlendirmeğe hakkı vardır; kadın, ksdın olduğu için bu eylemi yapamaz. Kestirmeden gidersek, kadın oğlan yerine kız çocuğu doğurur, kocası basar küfürü™ Taşra bu acılar içersinde yuğrulurken, tartışmacı Boğaz'ın eşsiz güzelliği ortasından «kadın ile erkek eşit haktara sahiptir» diye bağırıyor. Manzara bu iken ağlâmak gerek buna. Bir ihtimâl büyük sehirlerimizde belki kadın ve erkek aynı çizgidedir, Ama bu, demek degildir ki, tüm Türkiye'de kadınla erkegin hakkı eşittir. Bu fikre katı lamıyacağız. Çönkü Kadın, halâ kocasımn tuttuğn partiye oy verir, çünkü hâlâ kocasımn karşısın da düşüncesini açık açık söyleye mez. Bu yüzden de ne kadın sanatçı yetiştirebillriı, ne de düsünür. Bu işte knsnr erkeğin değil de kimin? Aynea yaııda, Anayasanm kadını erkekle eşit tuttuğn belirtiliyor. Elbette Anayasa kadına hak tanıyaeak! Aksi halde onun önemi kalmaz. Arayı soğntmadan belirtelim: Biz, isml Aydın, Mü nevver olan çok kimseye rastladık. Ama o kişiler, bu keiimele Allahsızlarî VÜSÜF ZIYA ORTAÇ AKBABA, EVİNİZİN BİR TîAFTALIK NEŞESİDİR! Bugünkü başyazısı: ıjıi;nı Corrrsponufnct 3nsıınıır Metoduyla Sız'de Türkiye'nin her yerinde, kendi kendınlze # Huseyın Aııyan da «Kadma Saygı» konusunda Prof. Arsel ve tartışmaya katılanlann yazılannı okuduğunu, Türklerin islâmdınmı kabul etmesıyle kadına ge reken saygının gösterilmediği yo lundaki fikirlere katılmadığını be litmekte ve özetle şunltrı söylemektedir: «Aslında kadına saygı göstermiyor denilen islâm dinî bu lâtif yaratığa vermis olduğu kıymeti esas ve nizamı hiçbir dinde göremiyoruz. İslâm kadına esir muamelesi yapan, saygı göstermiyen zihniyeti, irtica ve yobazlığı telin eder. Kadına saygısızlı£ı islâmiyette arayan ve bütün bu illetin müsebbibi sayan hakikatta isebuUann sembolü eehalettir. Cebaleüamfllevves kuymuna dü riHnnııiınnMıiMnUınnH••••••»••••••••••••••a«•••••••••••• sen necip milletimizin dindarlığını istismar edip kadına saygısıı lı£ı ve irticayı islâmda arayıp münevver geçinen zibniyct aslınBüyük kaybıFATMA NAFtA da itlâmın ahkâmına bir gö» tsa mız, birlcik 08kâfidir.» ^ SERMET lum. sevgili kardesimiz Hammefendinin vefatının kırkıncı güniine tfsadüf eden 14 Nisan S E Z Aî 966 perşenıbe günü öğle namazını müteakip Şlsll Camil Şeriflnde Çepoğlu'nmı aziz ruhuna lthaf edllmek iizera vefatının 52 ncl Mevüdl Şerif okunacatctır. Arzu gününe rastlayan buyuran dostlar ve sevenlerin 14 Nisan pertejriflerl ric» olunur. jembe gunü öğle namazını müteSERMET t akip Bcşikta; oç. Dr. Cavit Orhan Tıiten Slnanpaşa CaCumhuriyet 3921 miinde Hafız Zeki Altın ve argıl'in «Köyden Şehire Göç» ksdajları tarafından aziz ruhu adlı yazısı şehir nüfusunun için okunacak Mevlidl Şerife gunden güne artmasının nedentkraba, dost «rkadaşlan ile arzu lerine biraz olsun değinmesi ba•denlerin teşriflerl rica olunur. kımından önemlıydi. Ancak yazar Sevgili büyüğümü» AİLESİ bu nedenlerin sebeplerini belirtEKREM KULEN'in memiş, köylünün şehire yerleşCumhuriyet 3918 tikten sonra başlıca karşılaştığı ebediyete Intikallnin 52 ncl gününe tesadüf eden 14 Nlsan 196S güçlükleri sıralamakla ve »onuç perşembe günü (Yann) ikindl olarak da sehirleşmenin plânla namazını müteakip Üsküdar İskel* gerçekleşebileceğini açıklamakla Carnlinde Hacı Hafu Hasan AkSevgili GÜNER'imizin ebeyetinmiştir. kus. Hacı Hafız Kânl Karaca v« diyete intıkâlı dolayısiyle Hafız Kemal Tezergil tarafından Ben burada şehirlerimizin, necenaze merasimine katümak, MevUdl Serll kıraat edüecektlr. den köyden gelenlerle dolup taçelenk göndermek, telefon, Akraba dost ve dln kardeslerlşarak birçok güçlüklere sebep oltelgraf mektupla veya biımlzln tejriflerl ric» olunur. dnğunu açıklamaya çahşacağım. zat gelerek tâziyetlerini sunSehire göç sebeplerinden ilk mak suretiyle büyük acımızı KARDE5LERİ plânda gelen unsur köylerimizin paylaşan ve bizleri teselli eyaşama şartlanna yeterli olmaden bütün akraba, dost ve ya masından, toprak sıkmtısından kınlarımıza ayn ayrı teşekgelmektedir denebilir. îkinci kür imkânını bulamadığımız plânda ise sosyal ye psikolojik dan burada hepsine birden unsurlann yer aldığı görülür. minnet ve şükran duygulanBunlan tek tek inceledigimiz vaSağ ayağnnın femür kemiji mın ifade etmeyi bir borc sa kit şehre ıkının iebeplerlnden boynunda husul* gelen kırığı yıyoruz. çiviliyerek 15 gün içind* beni çoğunluğu ortaya çıkmış ol»c»kPamlr, Kapanl, Kantar, ayağa kaldıran Haydarpasa Nütır. Karabuda ve Temişçl aileleri mune Hastahanesi Ortopedi Ser llk pl&nd* gelen toprak yetervisi Şefi Dr. Fahir özden'e v« sizliği hepimizin mâlumu üzer» Asistanı Dr. Neclâ Ulusel'e, bâriz bir olaydır. Bugün köylüHastahane Baj Hekimi Dr. FaEDITUA OKTAR lerimizin çoğunluğunun elinde ruk Ayanoğluna, arkadaslarına, geçimini lşliyerek temin edebileservlj ve ameliyat hemsirelecek yeterli topraktan yoksundurrine gösterdikleri yakın alâkalar. Elinde işlediği toprak is« olarından dolayı teşekkürlerimi nu ancak çok kısa bir zaman gebildirirün. çindirebilecek kadsrdır. Bundan Mütehassm sonra da geçimini temin edebileDr. Eralr AKPAT cek yer olarak şehir gelmektedir. C^umhuriyet • S949 Böylece o köylü ailesini aldığı gibi «ehre kosmaktadır. i kinci plânda gelen psikolojik ' unsur ise onu şchre itmekt»dir. Bu ise köylülerimiı araımda lâfı edilen «sehirin taşı toprsKemaliyenin Bahçe mahal9 Nisan saat 18 ğı altındır» (Bu yalnız İstanbul lesinden merhum Hasan Kâiçin söylenmişse de bugün şehir16 Nisan saat lg sif efendinin eşi lerimizin tümü hakkında da söyFATMA ÇİZENEL lenmektedir) sloganı ile olmaktaa BİL.E.TLCR 12.4.966 günü hakkın rahmeti dır. Bunun gibi birçok psikolojik ne kavuşmuştur. TAKSİM,Sıra*<lviler 59 unsurlar da şehre akın etmeyi önCenazesi 13 Nisan Çarsamgörmektedir. Yukanda ifade ettiBAle ba günü öğle namazını müğim tebepler akınııı başlıca seReklâmcüıK ,1641/3953 teakip Şisll Camiinden kalbeplerini teşkil etmektedir. Budınlarak Haliç Sütlücedeki nun en bâriz misali az gelişmiş KAYIP Çalısma Karnemi aile mezarhğına defnedileülkelerden biri olan Türkiyemizkaybettim. Yenisiai çıkaracağım cektir. de görülmektedir. dan eskisi hükümsüzdür. Tianor Espangopulos Şimdi sonuç olarak şunu ifade Cumhuriyet 3951 Cumhuriyet 3947 edebiliriz: Blr tanm memleketi o'.an Türklyemizde köylülerimizi İSTANBUL VEREM SAVAŞI DERNEĞİ tarıma bağlamak için onlara 8nce yeterli toprağı vermeliyl» kl BAŞKANLIĞINDAN : sehre akın biraz olsun önlensin, tstanbul Verem Savaşı'nın, (Veremli Hastalara Yardım eçer bu böyle olursa plânlı gehirDerneği) ve (Fakir Veremlilere Yardım Derneği) ile bir ilgisi leşmemizin daha kolay gelişeceği olmadığırun umumî efkâra arzma lüzum görülmüştür. ve dflzenleneceÇi raümkün olabilir. Bunlann sonncu da geeekonDernegimizin alâmeti farikası sola bakan çift kırmızı ay'dn divamıı, aı da ol»», ortadan dır. Makbuzlarda bu alâmet mevcut olduğu eibi bağıs toplakalkouf •laeskiır ksnıınndarıra. «y« alttir. BirÜanif vergiler satif bedellnden ödenir. MEVLİT MEVLID KÖYDEN ŞEHIRE GÖO D MEVLID Açık Teşekkür TEŞEKKÜR VEFÂT RESITALI YENİTİYATROa