16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖRT 4 Mart 1966 CDMHURITET James Band A FATİHİlf/^^Y Ansızın korkunç bir başka ses doktorun mistik sesini ve ortalığı titretti. Masadan devrilen Ayşeyi, Ahmet el çabukluğu ile kucaklarken, Akile, doktorun ellerine yapıştı. Tümü de dizleri üstünde yere kapandılar! Bir kaç dakika sonra ne olduğunu anlamışcasına birbırlerine bakınırlark'en, Ayşenin de gözlerini açtığını, merakla bakmdığı nı gördüler. Bir bomba patlamıştı yine.. Ayşeyi uvandırraıştı gürültüsü.. Ayşe vücudünde, kocasınm güvenç verici kollarını se zince, koğuşlardan yükselen çığlıklan işitmemiş, ayağmdaki a • cıları sezmemiş gibi çılgınca söylendi: «Ahnvedim yanımdasm ha! Türklerin veri değil mi Durası? Hepimiz Türküz burada değil mi? Sakın gıtme, yanımda kal..» «Kansı sağdı.. ayıktı ha! Ayakta canlı bir desteği vardı. Şu anda duyduğu mutluluğa başkalarımn da erişmesi için gitmeliydi buradan» Sinirden olanca kuvvetıyle gerilraiş dizlerini bir çırpıda gevşeterek, tesekkür dolu bakışlarla doktora yanaştı: «Gidiyorum, dedi. Kanm tüm yaralı Tiirk kadınlan gibi size emanet olsun. Benim de sarmak istedigim yaralar var..» Fırtına gibi uzaklaşan Ahmedin arkasından Ayşe. dili tutul muscasına kekelemeğe başladı. «Gitme.. yakahyacaklar senı Ahmet.. bari oğlumuzu getirseydin yanıma..» Onun incecik sesi. odaya dolan lann çıghğına kanşırken, Akile, küçük bir çocuğu heyecanla kucaklıyarak, Ayşenin kapanmak üzere olan gözlerinin önündren geçirdi. «Bayıldı» dedi; «tekrar bayıldı. Hiç değilse Tosunun hayalini gdrerek sessiz birkaç dakika geçirecek!» KISIM IV Bomba sesi duyulunca. hastane kapısındaki gençler arabayı çalıştırarak harekete hazırlanmışlardı. Ahmet bir zıplayışta onlara yetisti. Direksiyona sım^ıkı «an Müfide Zthra ERKİN 6 lan gencin korkusuzluk dolu göz lerine şöyle bir baktıktan sonra bakışlannı, heyecanla kıpırdayan diğer gençlere çevirdi. Onlann yuzunde de aradığı gücü görünce ce derince bir nefes aldı. Direksiyondaki gencin elini kavnyarak: «Adm ne arkada;, çabuk söyle!» dedi. . cAli Cemal derler bana abi.. başka bir deyeceğin?» «Yapacağını bilmelisin kardaşım. Sen iyi araba kullanıyorsun. Diğerlerinden de kullanan var mı?» «Hepimiz abi.. kullamnk hepimiz...» Ahmet başını sallıyarak; «Tamam» dedi, cherbiriniz bir kamyon edineceksiniz. Elinizde üç silâh göruyorum. Benimkini de vereceğim, oldu dort. Bulduğunuz kamyonlarla saldırıya uğrayan Türk mahallelerıne gideceksiniz. Karşınız düşmanla dolu da olsa vatandaşlarımızı kurtarmağa çalışacaksınız. Onlan Rum saldınsına uğramamış, guvençlı Türk mahallelerıne götüreceksiniz. Sinemalar. okullar uygun yerlerdir. Polisin korumasını düşünmiyecek sıniz gayri.. Hepimiz polis, hepimiz askeriz bugun. Süâhı olmayan pazusuna güvensin ve Rumların odlek olduğunu Türk sesinden tazı gibi kaçtığını unutmasın. Haydi Allaha emanet olun.» Kamyondaki onsekiz, ondokuz yaşındaki gençler büyük bir heyecanla cevap verdiler : «Birkaç saat sonra sokakta tek koşuşan kalmıyacak. Canımızı disimize takarak onlan koruyacağız abi!. Sen de Al'aha emanet ol... Ahmet, arkadaşlarının arkasından bir süre bakarak için için soylendi : «Hepimizin benliğine gelen bu eşsiz korkusuzluk, silâh gücünden değil birbirimize olan bağlılık ve inanç bütünlüğündendir. Allahım.. silâhsız kolumuza en üstün kuvvetini gönder..» Bağrından taşarcasına mırıldanışları kendi kulaklannı doldurdu: içinden söylediği sandığı duayı ne kadar yüksek söylediğını izliyerek, çevik adımlarla yürümeğe başladı. Bomba sesinden sonra bu Türk mahallesindeki evlerin pancurları sımsıkı kapanmış, sokaktaki şaşkın halk önlerine gelen kapıdan içeri dalmıştı. Tıs yoktu etr ^iia, şu an., Pancur arkalarında kalbler titreşerek gözyaslan için için akarken, kulaklar Türk mücahitlerinin tek tük atılan kurşunlanndaydı. O aralıklı atışları duyanlar evlerine saldıracak olan canavarın öldüğünü sanıyorlardı. Fakat şu an Türk siperlerinden en ufak bir silâh sesi duyulmuyordu.. Ne olmuştu mücahitlere! Tümünü yutmuş muydu canavar? Bu korkuya kapılanlar ellerindeki ekmek çıkısını bırakmıslar, her ihtimale karşı arkalanr.a aldıklan battanıyeleri rasgele fırlatıp, atmışlardı. Tümü gözlerini karanlıklarda yolunu arayan yolcular gibi açarak, pancurların kısık aralıklarına dayamışlardı. Ahmet de aynı ürpertiyle konu şurken onlar kadar umutsuz değildi; «Mutlaka önemli bir durum var siperlerde. Bomba sesi Koşklüçiftlik yönunden geliyordu. Saray önündeki arkadaşlar oraya mı koştular acaba! Fakat, topu birden siperi boş bırakamaz lar ya.. Osman; «Sen gelinceye dek siperden ayrılmıyacağım. Saray önünü boş bırakamayız Lidra tarafından kolayca sızar sonra Rumlar» demişti.. «Sakın yaralı olmasın!» dij'e düşünerek konuşuyordu. Birden ayaklarma bir şey dolaştı. Elinde olmadan durarak, bakışlannı hızını alamıyan bacaklanna çevirdi. Bacaklannın arasında küçücük bir çocuk belirmişti. Beş yaşlarında tombul bir erkek çocuğuydu, bu. Elındeki pastayı mızmızlıyarak geveleyen çocuk Ahmedin bacaklarından ürkmüscesine pastasını arkasına gizlemiş, gözlerini korkuyla açmıştı. Kaybedecek tek dakikası olmadığını bilen Ahmet onu bir hamlede kucakladı. «Üstü başı tertemiz olan bu yavrucak nereden gelmekteydi! O da ortalıkta kalan öksüzlerden biri miydi? Bu yüzü bir yerde görmüş gıbivdı..» Fakat bir türlü kime benzediğini, kimin çocuğu olduğunu anlıvama dı Onun korkmakta haklı olduğunu düşünerek, sesini tathlaştırmağa çalıştı. Okşarcasma sordu; «Oğlum, adın ne? Baban kim çabuk söyle.. seni evine götüreceğim.» Tombul çocuk söylenenleri duymayan bir sağıra benziyordu; Sorulara cevap vermeden dişlerini gıcırdaUyor, olanca gücüyle tepinerek Ahmedin kollanndan sıvışmağa çalışıyordu. Ahmet, korkunun küçük çocuklan ne hale getireceğini bildiğinden.bagka soru sormadı Kollanyla onun tombul omuzlannı sararak: «Üzülme yavrum, dedi; seni şimdi bir yere yerleştiririm..» Ahmet, okşayışlanndan daha çok ürken çocuğu kendi oğluymuş gibi bağnna bastırarak, girdiği dar köşeden geri döndü. Kösenin sağında küçücük. demir tokmaklı bir kapı vardı. Buranm bir fınn olduğunu iyice biliyordu. Kapı sımsıkı kapalıydı. Ahmet tokmağı kav rayarak, «Hacıbaba aç.. Türküm, aç kapıyı... diye bir yandan bağınyor, bir yandan yumrukluyordu. Birkaç sendeleyici ayak tıkırdısından sonra tahta kapı usuîca aralandı. Bembevaz seyrek saçlannı küçük bir takkeyle kapamış olan Ha cıbaba. önündeki deri önlüğü çekiştirerek. gözlerini Ahmedin kucağına dikti. Korkuyla çıarpman çocuğa acı bir gülümseyişle baktiktan sonra Ahmedin elini okaadı; «Gel içerl oğlum, bir emanetin var galiba! getir onu da buraya..» Hacıbabanın titrek sesine nereden çıktığı izlenmiyen bir sürü cı vıltılı çocuk sesi karıştı. Seslerin duyulacağı endişesine kapılan ihtiyar fırıncı, elini burnuna koyarak karşı kapıyı işaretledi; «Çabuk yerinize girin yavrulanm. size bir arkadaş daha geldi, bakın Kilerden çıkmamak, hızlı koşmamak, sesli konuşmamak sar tiyle kürek ve oklavalarla oynaya bilirsiniz. Biraz sonra hepinize birer çörek vereceğim..> Ahmet. kucağında inatla tepinen ve kendine yanaşan çocuklan tekmeleyen tombul çocuğu işaretleye rek; «Çocuğu hastahaneye yakın bir yerde buldum, dedi; Korkudan ismini bile söylemedi zavallıcık! Evvel Allah o da sana emanet olsun Hacıbaba. Bu mahalle şimdilik güvençlidir, ilk fırsatta çocuk lan daha emin bir yere taşıyacağım. Tokmağı üç kez vurunca benim geldiğimi anlar onlan toparlarsm, haydi Allaha emanet olun.» Hacıbaba; «Elbette oelum» der gibi, başmı salladıktan sonra. dudaklannı ısırarak, zayıf ellerini Ahmedin omzuna koydu. Sezileriy le; «Dur evlâdım, dedi; omuzlann ge niş ve heybetli, ama etlerin yumuşak. Karnının aç olduğunu anladım. Elhamdülillâh, bir haftalık unum var. Al bu çöreği de hem koş, hem de ye.. Bu çıkıyı da arkadaşlanna götür. Aç insan ne dek korkusuz olsa, yeterince kuvvetli olamaz, he pinize çörek yetiştirmeğe calışaca ğım, Allaha emanet ol yavrum» Kapı kapanır kapanmaz, Hacıbaba, ı tavuklan kümeslerine sokmak istercesine çocuklan kışılamağa başladı. En büyuâü onbir yaşında o!an. ondört çocuk. istemeye istemeye, dış kapıdan büyük bir taşlıkla aynlan kilere kapandılar. Büyüklü, küçüklü fırıncı küreklerini. oklavaları yakalayarak, harb oyunlan oynamağa başladılar. Ahmedin getirdiği tombul çocuk. eline verilen okla\ayı var gücüyle diğer çocuk'.ara fırlatmca, çörek ha murunu yoğuran Hacıbaba, onu bir hamlede kucaklayarak. yatağın yanına götürdü; «Uyu oğlum, dedi, uykusuz çocuklar sinırli olur lar.. Arkadaşlannm seslerine alışa rak, uyumağa çahş ve sakın bu ka pıdan dışanya çıkma. Her istediğinı söyle, sana vereceğim..» Tombul çocuk, bu tatlı sözlerden hoslanmamış gibi ellerini hırsla uzatarak, tırnaklarını Hacıbabanın etsiz ellerine batırdı. Yatırıldığı yataktan atlıyarak, kilenn bir koşesindeki tahta kerevetin altına sıvışıverdi. «Lâhavle« diye söylenen Hacıbaba, diğer çoeuklara cıddiyetle bakarak tem bih etti : «Oyununuzu daha EÜrültü«Û7 oynayın be evlâtlar.. sesinizi duyan olursa sizi kurt gibi yutm^>k ister. Bir köşeye oturup, bırbirinıze masal anlatın, e mi.. Ben de dinleyeyim hem.. Allah baba \ aramaz çocuklan sevmez, onlann annecikleriyle, babacıklarını gen göndermez, bilin..» Çocuklar «anne ve baba» «6zünu işitır işıtmez, seslerını keserek. ellerindeki sopaları yere attılar Herbiri bir köşeve sinerken Hacıbaba ettiği nasihata p>sman olmuş gibi başını önüne eğdi Kuru elleriyle yalaktaki hamuru hızla yuğururken, sanki kendi kendini cezalandırmak. ellerini acıtmak istiyordu; «Onbra her istediklerini verebilsem '• diye düşündü. Onlan cetiren genç; (Devamı var) FpUCAT KEHDt t2.OtCE.Tl, ATOr*A SİUÂUI O • • • • • • • • • • »•••**• » •••••••••••••••a ••••••••••••••a* Trffany Jones •••••••«• • • • • • • •• IVFARY JONES Elif hanım • • »• • • • * •« • • • •i • lllltlllidlllıııııııı,! ••••••••••••••••••••••••a ••••••••••••••••••••«•••• • « • • • • • • • •• • * •• • • • • • • • « • a • ••••«••••••a • • • • • ! . ! • ! " ! " • • • • • • • ••••••«•••••••••••••••••••••••••a* konu ve resim: Ayhan Başoğlu • İLONA Sayın Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in devam etmekte olan rahatsızlığı dolayısiyle Türkiye radyolan normaJ profframlannı yayuılayamamaktadırlar. Normal profframlara dönülünceye kadar radyo proffrasmlarımız ya\Tnlanmıvacaktır. MiHî Piyangonun 1966 Yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye kazanan tâlihlilerden bir kısnu aşağıda gösterilmiştir. Millî Piyango İdaresi şanslannın devamını diler: 2.000.000. Lira Kazanan : Besni Atatürk Cad. 22 de dokumacı Mehmet Gölbaşı. 1.000.000. Lira ECazananlar Çumra Baraj Cad. Kahveci Mehmet Kaya, Çorum Teslim Köyü Öğretmeni Satılmış Sâdık Tunca, Mudanya Aydmpınar Köyü bekçisi Bekir Sargm, Polatlı toptancı halde komisyoncu Hüseyin Haymanalı, Kadıkdy Rasim Paşa Mah. Recaizâde Sokakta isminin neşrini istemiven bir tâlihli. 500,000. Lira Kazananlar: Kargı Orta Mah. Çiftçi Ahmet Can, Nıksar Derebeğ Mah. 110 da Niyazi Özcan. Zonguldak Asma Pavyonlarmda işçi Murat Çelik, Şile Övezli köyünde rençber Ahmet Yazgan. SÂATLERi 26 Müzik olmıyacak. En aşaJı bir çeyrek saat beklemek lâzım.... Belki de daha fazla! Org SİMENON cu kim bilir nerelerdedir. şimdi. dedi Kilisey« insanlar giriyor, bir Çeviren: SEMİRAMİS pöz atajHR etrafa ve sonra da çıiup jfldiyordu Brown'a gelince, sünün altından babire gözlerlni mi! Neden bilmiyornm ama, ben Nitekim Glader'nin terasmda O, dimdik ayakta dnrmuş, sakin silip dnrnyordn. Anası merak i böyle olacağını tahmin etmemiş gözlerini yan kapadı. Güneş göz Mr" teeessüsle etrafına bakınıp çerisinde sornyordn: Oğlny tim doğrnsn Haniya nerdeyse kapaklannı pişiriyordu. Birbirleduruyorda. rlne girmiş kirpikler bir nevi par. du, her balde, değil mi?.. öyle ağlıyamıyacaktım bile™ Af duası orgsuz ve taanendesiz tahmin ediyorum ki villaya da maklık meydana getiriyordu ve Ve asıl şimdi heyecanlanmıya bu parmaklığın arasındaki insanolarak sessiz sedasız yapıldı. gelmek istiyecektir™ başlamıştı. Kabristana bakıyor Mnkaddes su dağıtıldı. Sonra Mümkün, ama bümiyornm ve garip bir sıkıntı geçiriyor lar ve cisimler perivarî bir veche dört kişi tabutu götürdü. ahyorlardı. Meselâ, şişko Jaja'yı, diye cevap verdi Maigret. dn. Sokakta hava ıhklaşmıya basotokara binmek için itercesine yar Biz sizi bugün göreceğiz, Hattâ hfizünlü bile olmadıü. dun eden Joseph'i görüyordn. Son lamıştı. Bir berber dükkânının Sanki neredeyse.. diyeceğim ge ra, beyazlar giyinnüş, kafasuıda önünden geçiyorlardı. Beyaz değil mi? Fakat gözünfi Jaja'dan ve Syl liyor ki. gömlekli komi kepenkleri açıyor kolonial şapkası bulunan ve mor da. Adamın biri evinin açık pen vie'den de ayırmıyordn bir türlü. dilli bir chowchow köpeğini sü Senkisi ne?... ceresi önünde tıraş oluyordu. Iş Şimdilik sadece onlarla ilgileni Ne bilevim .. Sanki gerçek bir rükliyen ufacık bir beyi göriilerine giden insanlar hayretle bn yordn. yordu. Nereden de çıktılar, muba defin dejjilmi? gibl... minnaeık korteje dönüp bataBaşka hayaller de gerçeğe kaHıçkrrarak ağlamaya başladı, yorlardı. Zira bn birinci sınıf rekler! Doğrnsn bn kabil mahsonra gözlerini knrnlayarak Syl rışıyordu: Eski arabasınm diıekcenaze arabası ile bn gülünç es luklara mfisaade etmemek gere siyonnnda William Brown, sırtmWe'ye döndü ve: kort arasında bir münasebet gö kirdi™ da, pardösüsünün altma giydiği Gel, Joseph bizi bekliyor. remiyorlardı. âdî bir pijama, ve yanaklan traşBntün ağaçlarda knşlar ötüyor sız olduğn halde iki kansmı dükdn. Sylvie'nin yfizü sap sarı idi, • Antibes'li iki ksdın ve Cannes* Jaja labırsızlanıyordn. Maigret kâna götürüyor. Siz ne dersiniz bn lşe? U iki kadın bep aynı sırada yü ile konuşmak için öteki iki kadıBoutignes düşünceliydL O da Bu saatlerde Provençal'e dönrflyorlardı. Aralannda sadece nın gitmelerini bekliyordn. Sıbir metrelik mesafe vardı. Boacaktan bnnalmıştı, terini silip dn işin içinde bir aksaklik olduğunu miiş olan oğul Brown, stil bir apartman dairesinde bir taknn yabir taksi arkadan geliyordu. Me rnyordn. Ayakte guçlükle dnr düşünerek üzıilöyordu. Malgret si zılar dikte ediyor, telefonlara cegarasını yaktı ve: rasimin bütün mesuliyetinl yük dnğn belliydi. vap veriyordur her halde. Karn Benim anladığrma göre Wil ve rauntazam adımlarla beş aşağı lenmiş olan Bontigues çok linir Evet!.. Birazdan sizi gelip liam Brown katledilmiş, dedl. U idi. beş yukarı gidip geliyor olmalı. göreceğim^. Oıası muhakkak! Ne dersiniz! Bir iskandal fl Sükutu sevmiyen Bontignes içlSiyah Brtfilüler çıkış kapısına Sokaklarda gezinmiye ba;I^^ı. ni çekerek söylendl: lân olnr mn acaba? dogra ilerliyorlardı. Jaja (erah Oysa ki hiç bir iskandal olma bir nefes alarak sordn: Bn ka lar. Vitrinlerfn tenteleri gerilmiş Ne garip bir istir bn! Ne yadı. Mezarlık, bütün çiçekleriyle, dınlar onlar mıî Gerçekten evli ti. Sabah berberi, kapısınm önü zık orkçnya haber vermeyi unotne orarmoş gazetesinl okuyordn. tuk.. pazar yeri kadar neseliydi. Me miydüer? Mac£ meydanında iki Cannes*!) fer, rahip ve koro çocnğu da oMaigret, bn Işln içinde bir dram Sylvie arkada kalmış, kablre kadmla Joseph otobiis bekliyor oldnğuna kendini inandırmak mak rsya gelmislermis. bakıyordn. Bontignes'de kendi lardı. sadiyle habire tekrarlayıp durnDefileden lonra Harry Brown, hesabına ginirlenip dnrnyordn. Boatigues: Set kahvesinde bir yordu, şn cümleyi: Evet! Wllbekliyen bos taksiye bindi. Maig Konnşmalan gelip dinlemiye ce şeyler içsek, dedL liara Brown katledilmis... ret ile Bontignes blraz Stede dn saret edemiyordn. Maigrct kabnl etti. Çok ezlci bir Kolalı kıravatı boynuna «ıkırnyorlardı. Sylvie ile Jaja onla Tabntnn parasmı o|ln mn tembellik kaplamıştı her tarafmı. yordu. Alnı nemlenmişti. Bardara veda etmeden pitmiye eesaret Karma kanşik bir takım hayaller ğında yüzen kocaman buz parçasıedemiyorlardı. Matem kıyafetll venniş? gözlerinbı önüne geliyor, fakat Jajanın keyfl yerinde degildi: bunlar arasında bir nizam yapma na Iştiha ile bakıyordu. kadınlar da Bnden gidiyorlardı. Gina Martini ağlıyordu, ve Brtfl Ne tuhaf bir cenaze merasi ya Iöznm bile görmüyordn. (Arkası var) 300.000. Lira Kazananlar: Ordu PTT Md. Memur Dursun Ali Günaydra, Espiye Yağlıdere nahiyesi tlkokul Öğretmeni Hüseyin Kul, Üsküdar Kabaklar Külhani Sok. No: 25 de Necdet Yazıcı, Bursa Soğanh köyünde doğramao ka'fası Hu=eyın Turgut, Çivrıl Topça köyünde çiftçi Nurettin Tura, 200.000. Lira Kazananlar: Kızılcahamam Verimli Köyünde çiftçi Ali Alkan, îzmir Cumhnriyet Kız Enstitüsü Dikiş Öğretmeni Şadnnan Atakan, Kütahya Cumhuriyet Cad. Benli Ap. da Ahmet Benliay, Van Nuhpalas Oteliade Ömer Polatoğlu, Ceyhan Irmaklı Köyünde çiftçi Hüseyin Seymen, Ank. Akşam Tekniker Okulunda talebe Ismet Tokomat, Ordu Belediye Evlendirme Memuru Mehmet Nuri Acar, İst. Feneryolu Bağdat Cad. No: 166 da Nerime Ertalay, Kula Şehitli Göl Köyünde rençber Mehmet Ali Akay, Zile Ayvalı köyünde Kadir Akay, Artov» Çıkrık köyünde Mehmet Çiçek, İzmir Boğaziçi 2208 Sok. 46 da Hasan Leblebici, Turhal Cumhuriyet İlkokulu Müdürü Mustafa Yılmaz. Ank. Is Bankası Sigorta Sandığmda memur Ismet Bolkona, Batman Yenirafmeri teneke fabrikasında işçi Sait Özdenir. 1 f luc. Syndmlt. inc. 1964 Evettt... Bütün belirtileritamam... tşten usanmış sıvışmaya bahane any orsunuz. Ergani Bakır İşletmesi Moessesesi Müdürlüğitnden MADEN Müessesemizin hastane servisi IDt imdat merkezinde çalıştoılmak üzere bir Pratisyen Doktora ihtiyacı vardır. Tâlibme, İktisadl Devlet Teşekküllerinc» Doktorlara aygulanan statO hükümleri dahilinde Ccret ve tazminat verilecek, evli ise ikametfae tenvir ve teshln edilmi| mSbleli lojman tahsis edilecektir. Mn tsteklilerin yukandaM olunur. adresimlı» mflracaatlan lürumu (Basm 9209/2283) 100.000. Lira Kazananlar: Kızılcahamam Çamkoru Jandarma Karakolu Komutaıu Mehmet Yıldız, Ank. Devlet Su İşleri Etüt Plân Dairesinde Ressam Kenan Güney, îst Nişantaşı Aktarma Sok. No: 23 de tomacı Hamit Demir. Batman'da Manifaturacı Selahattin Çiftçi, Zonguldak EJCİ. de Maden Başçavuşu Cemal Kaya, İst. Yıldıztabya Hülya Sok. 172 de memur Salun Kaplan. Ünye Karhtepe köyünde Çiftçi Şakir Kale, Bursa Fadıllı köyde çiftçi Ibrahim Tanrıkulu, Üsküdar Salacak Iskele Cad. No: 33 de tomacı Ekrem Yusuf Angun, Keban Etibank Işletmesinde işçi Yusuf Doğan, İzmir Tekel Idaresinde işçi Veysel Aydemir, tst Bali Paşa Mah. 932 de M. Salih Şensoy, Karagümrük Kabakulak Sok. 74 de nalbur Bayram Mehmet Eren, Hakkâri Karayollannda Mecit Terkan, Ank. Paris Cad. 64/1 de ögrend Aüf Başeden, İzmir Mithat Paşa Cad. No: 629 da Şoför özkan Tiner, Muğla Hacı Rüstem Mah. Hacı Abdi Sok. 14 de Şükrii Korkmaz, Eskişehir Zincirlikuyu köyünde şoför Osman Yalçm, Ardahan'da Tüccar Şahin Avjar. Çamardı Celâller köyünde çiftçi Hasan Çöl, Adapazan 32 Işçi Evleri Zerafet Sok. 11 de kaynakçı Zülfi Neşeli, Kozan Hacılar köyünde çiftçi Yaşar Tutar, Çubuk Yiğitli köyünde öğretmen Talât Altan. Kayseri Efendi Ağa Hanı No: 6 da manifaturan Memij Karagözlü Vezirköprü Sekicek köyünde yumurtacı Hasan KesJdn. (Basm: 9036> 2293 TÜRKIYE KIZILAY DERNEĞINDEN Demeğimlzce 7 mUyon doz Sabin veya Koprowskl tipi ağızdun verilen c nh Attenue Polio aşısı satın ahnacaktrr. Şartnamesi Ankara'da Genel Merkezden, İstanbulda Kızılay ıstanbul Müdürlüğünden temin edilebilir. Tekliflerin *n geç 17. 3.1966 günü saat 16 ya kadar Derneğimize tevdi edilmiş olması Ifizımdır. Postada vaki gecikroeler aazarı itibare alınmaz. Cumhuriyet 2286
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle