23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFEÎKÎ 27 Mart 1966 CÜMHURİTET SORUNIARIMIZ VE EĞİIİMDE İDEAUZM çinde bulunduğumuz hayatuı sosval akışına bakınca, kaygılanmamak mümkiin değil. Ortada, milletçe elele, gönül gönüle vererek, çözmemiz için kuyrukta sıra bekliyen yığın ile sorunlanmız var. Bunlar, eğittm ve ekonomik geri kalmışhğunız ile, varlığımızı ve bütünlüğümüzü yıkmak için, içte ve dışta mevcut zararlı ve düsmanca akımlar, gerici ve çıkarcı faaliyetlerdir. Bu sorunlarm çözümünde bütün ümitler, okumuşlarla. teknisyenler ve aydınlanmız üzerindedir. Dünyanın her yerinde ve her devirde. bunlar topluma yon vermişler, toplunıu va kalkındırmışlar veya batırmışlardır. Osmanlı Devleti idaresindeki Turk toplutnunu geri kalraışlıktan kurtarmak için; o toplumun ıstıraplarıyla etkilenerek yetişen. savılan belli idealist bir avuç insan Türk Milletini si>asî alanda bir çok reformlardan geçirerek, nihayet Turkije Cumhuriyetini kurdular. Bugun, o gayretlerifl bir devamı olarak geliştirdiğimiz Anayasamız ve onun müesseselerî itibaTiyle. siyasî kuruluşça ideal bir durumda sayılabiliriz. Fakat. eğitim, ekonomik ve sosyal geri kalrmşlığunızı gidermedikçe, tek başına siyasî müesseselerdeki gelişme yalın ve ruhsuz kalacaktır. DOGAN NADI •H; Hasta Adam! Hastaydı. Hastaydı ama çene de bastonla dolasabiliyordu. SağdnyusTi çalışıyor, hizmet görüyor, ayakta dik durabiliyor, gerekince gerekeni yapabilivordu. Memleketin unlü uzmanlan, çokbilır kişileri, çevrelediler onu. Muajene ettiler. Nabzına baktılar, kalbini dinlediler, inceden inceye gözden çeçirdiler, ölçtüler, biçtiler. Sonra kendi aralarında toplanıp fısıl fısıl konnstular, tartıştılar, ahkâm vürüttüler ve halkımıza açıkladılar ki : Hastanın iyilesmesi için onn Amerikalıların eline vermekten baska çare yoktur. Amerika bu teklifi büyük bir «tehalük» ve «kıvançla» karşıladı. Ve Amerikalılar : Tabii, dediler, biz tedavi ederız ona. Amerikan büyükleri sıcağı sıcağına konuşup : Hizmetinizdeyiz, siz demek biz demek, biz demek gene biz demek dediler. Verdik ellerine hastamızı. Hemen el koydular. Siz Amerikalıları Amerikalılardan değil bizim Türk uzmanlarımızdan dinlemeliydiniz. llim orada idi, irfan orada idi. imkân orada idi, ber sey Amerikavla baslayıp Amerikayla biter idi. Onlar bastayı iyilestirmek ne kelime, ölüvü diriltecek kadar güclü idiler. Bir kere bastamıza el kovmuslardı ya, tamamdı ıs. Hasta derhal kontrol altına almdı. Amerikalı uzmanlar ise basladılar. ciddivetle ve önemle Mucize bekliyorduk hepimiz. En basta çokbilir kisilerimiz. ve Amerikayı mâbet bilip Amerikalıyı evliya mertpbesine yükseltenler olmak üzere hastanın kalkınacağina inanmıslardı. Bu arada hastanın durumu hakkında birkaç söz söylemek de lüzumludnr. Hasta kusknlu idi, tereddütlere düsüvordu, kafasmda kıvnhp dutan bir «acaba?» kelimesi vardı ki, yenemiyordn ona. Ama nzmanlar vardı, çokbilmisler vardı, muteber zevat vardı arada. Onlar : Ille de Amerika.. divorlardı. tlk günler iyi çidiyordu isler Hastanın tedavisine başlanmıstı. Amerikalılar ne derseler, o yapılıyordu; ne tavsiye ederlerse tereddütsüz yerine getiriliyordn. Ama o ne? Günden çüne kötüledi hastanın durumu. Kısa bir süre sonra hastalık daha da arttı. Ve komaya girdi hasta. Amerikahlar tedbir üstüne tedbir almak üzere yarışa girmisIerdi. Dısardan yardım çerekti vücuda Müdahale etmek gerekti. Müdahale üstüne müdahale vapılıyordu. Ama komada çırpınıyordu hasta. Dısarıdan müdahale para etmıvordu. Durumu belirteu raporlar umutsuzlasıyordu günden güne . Hastanın durumu ıvi değildir... Koma devam ediyor Koma gittikçe derinleşiyor.. Ourumda detisiklik yok... Dnrum vahimdir. Durumda defişiklık yok .. Nabız yükseliyor» Durumda değişiklik yok .. Ates arttı. Koma hali devamda lyilesme yok Ama bütün bnnlara rağmen bem Amerikalı azmanlar, hem bizim çokbilir kişiler : Allahtan umut kesılmez, bekliyelim .. diyorlardı. Hasta da gittikçe kotüleşiyordu. Hastayı sevenler omutsuz, kötümser, ve sonsuz üzgünlükte idiler. Hastayı kurtarmak ıçın yapmıyacakları yoktu. Ne çare kı baska ellerin otoritesine düsmüştü hasta. Zamanla önce cılız ve sonra kuvvetli sesler yükselmeye başladı : Yapılan iş ve alınan tntum yar.Iıştır. Eğer hasta Amerikaya emanet edilmeseydi bdyle olmıyacaktı .. • Tanhs anlamayın sayın okurlar ! Çok aziz Gürsel değil, Türkiyedir anlattıjım. Cumhurbaskanlığının hastalığında bile Amerikaya bel bağlamak psikozu içinde yaşıyan çokbilmisttri» eTkıde tyfleşme» bo memleket. Sayın Gürsel simdi Ankaraya çelmistir, umut edelim ki yakın zamanda millet olarak biz de kendimize geliriz. Başa çıkamadığımız Rejim icabı O kadarını biz beceririz Başını boş bırakmak Bir sultanlığın sonu Tek olmanın çaresi Ah... bu gümrükçüler! maha yilzunden, vaziyet defıştı. Turkçe bilenler dahi arapça konuşmayı tercıh eder oldular.» Doğrudur. Demokrasi dedığimiz, bır bakıma chalk nasıl ısterse övle» rejımi değil mı' Korolası oy avcılığı. *** (Kaliforniya) Üniversitesi Akliye Enstitüsü 785 yetistdn insan üzerinde araştırmalar yapmış. Ve, kadın olsun erkek olsun, evlilerin her bakımdan, bekârlara nazaran çok daha rahat ve «hayatlarından memnun» olduklannı tesbit etmiş Böylece de bizim meşhur bekâr Iık sultanlıği, pek çok baska sultanlıklar gibi, artık taribe karış. mış oluyor. Av. Dr. Ziya AKKAYA t Kusurlu Eğitim evletin ve ailelerin büyük yatırımları ile yetiştirdiğimiz faısanlanmızın, havattaki başarı vc başansulıklan eleştirilmeli ve llmen araştırılarak ölçülmelidir. Eğitim görmüşlerimizin iyi nlyetlerine rağmen, geri kalmışlığımızı gideremeyislerindeki maddî ve mânevî eğitim ve öğretim kusur ve noksanlan birer birer bulunup saptanmalıdır. Bu araştıntıaların yokluğuna rağmen. eğitim görmüşlerimizin kusur ve noksanlıklan hakkındaki goruşlerimizi. bazı müşahedelerimizi (gözlem) hatırlayarak belirtmeğe çahşacağız. Eğitim görmüşlerimizin, kanaatımızca yüzde yirmisini geçmijecek sav.daki. azınlıkta bulunan gerçek ayduı \e idealistlcr grupunu istisna edersek; geriye kalan büjuk orandaki yetişkinlerimizde genellikle şu kusur ve noksanlan gonnekteyiz: Az çalısıyoruz, az okuyonız. Aklunızı çahştırmaktan ziyade (çok), peşin hükiimlerin. olumsuz geleneksel goruşlerin etkisinde kalıyoruz. Acaba, nasıl, niçin gibi sorularla başlıyan ilmî şiıpheciliğin ve arastırmanın yolunda yürüyemiyoruz. Bu sebepledir ki, iç ve dıs ol.ıyların goninuşüne aldanarak, onların oluşum, devam \e eelecekteki muhtemel gelişmeleri iizerinde düşunup, goruş sahibi olamıyoruz. Bu yuzden de etkili tedbirler alamıyoruz. Başka deyişle. olaylarj ve sorunlart bir butün hâlinde, üç buudu>la ve butun karmaşıklığı icinde, gorüp eleştiremiyoruz. Bir olay karşısında hemen etkilenip kabarıyoruz, fakat kısa bir sure sonra onu unutujor ve sonüveriyoruz. Fikir ve çalışmalarımızda. mücadelclerimizde süreklilik ve bilinçlilik yoktur. Iş ve ödevimizi yaparken. etrafımızdakilerle iş birliği yapamıyor, iş ve görev disiplin ve ciddiyetini yeter olçüde gosteremiyoruz. Kusurlu eğitimimiz yuzünden, kendinıize. milletiraize ve harsunıza karşı güvenimiz de sarsılmış durumda olduğundan, >abancılar ve onların tutum ve fikirleri karşısında hemen tesir altında kalıveriyoruz. Hele bazılarınıız da, >abancılar yanında aşağılık duygusuna kcndi• lerini kaptırmış balunuyorlar. Daha fenası, vioianî kanaatlerimizle, fikirlerimiz ve irfanımız (bilgi ve kultür) arasında tam bir denge ve âhenk kuramadığımızdan; va sorunlar ve olaylar karşısında pasif kalıyoruz, veja çekinme, korkma. bazan da çıkarımız itibariyle, iyi, doğru ve güzel olmadığmı bildiğimiz konularda, karşunızdakine uydu oluveriyoruz. Bu itibarla, geri kalmış bir ülke olan memleketinıiziii eğitim kurumları ve aileler yukarda saydığımız kusur ve noksanlardan âri olarak, yeni idealist nesiller yetiştinnedikçe yurdumuz kalkınamaz. Bu nesiller, kişisel çıkarlanmn toplumun çıkarlarmda bulunduğu, ve kişisel çıkarların toplumdan once gelmemesi yolunda eğitilmedikçe. >aşadığınuz hayat gidişi değişemez ve duzelemez. rek yeni bir nesil yetiştirmeliyiz. İlkokuldan üniversiteye kadar, sadece anlaşılmamış, hazmettirilmemiş bir sürü bilgi yükü ile genç hâfızaları törpülemekten vazgeçmeliyiz. Bu metod, müfredat programlan ve ders kitaplariyle. insan okumak, öğrenmek arzu ve zevkini yitirir. Imtihan usullerimiz de başlıbaşına birer başansızIık sebebidirler. Bütün bunlar, şimdiye kadar yapıldığı gibi, sorunları ve şartlan bizden başka olan memleketlerden aynen kopye edilmemeli. şartlarımıza ve iç ve dış sorunlarımıza cevap verecek şekilde adapte edilerek, onlara kişisel özelliği bulunan. bir şekil ve ruh kazandırmalıdır. Millf bir servet olan jrenc nesilleri. ruh, akıl ve biyolojik siçlıklarını bozmadan. aksinc onlan geliştirerek; eğitımde onları ana fikirler, temel bilgiler ile \e kendi kendine araştırma yollannı öğrenecek şekilde ve maksatta geliştirmeliyiz. Bir yandan onları, hayatuı butün şartlan ve durumlanna iııtibak edebilecek nitelikte yetiştirmeli ve kuçük yaşlardan itibaren >urt ve dünya sorunlannı ve bunlan cozme .vollannı oğretmeliyiz. Genç nesillerin, bilgileri kadar, battâ daha fazla eğitimlerine eğilmeli, uygulama ve hüner kazanmalan temin edilmeli. gözleri acılmalı ve iyi ve kuvvetli şahsiyet kazanmalan sağlanmalıdır. • ••• •••• Başa çıkamadığımız daha fazls, açık kaldı: Karaköy yeraltı geçidi yıkılacak. Söylijen de Trafik Müdürü «ayın Sükrü Balcı. Çünkü bu geçid hesapsız kitapsız yapılmış. Trafik Müdürlügünün fikri slınmamıs, hiçbir uzmanından isti fade edilmemiş. Trafik akımına yardımcı olmadıgı için ergeç yıkılması lâzımmış. Bir defa «yıkılmak» değil de, olsa olsa «kapatılmak» demek lâzım. Zaten veraltında olan bir şey yıkılır mı? Neyse, lâfın orasıru bırakalım. Ama. nasıl yapmış koskoca Hasim Iscan bn işi? Biz, bitmez tükenmez avlar, kazıldı kazılıyor, bitti bitiyor, açıldı açılıyor, diye yürek heveeanları çektik. Şim di, tam bitti, hadi bakalım tnt tkullanılmaza hale getir. Tabiî, onun yerine, başka bir sey yapmak lcabedecek. Belki bu sefer Sstünden bir köprü yapılır. Bu, Istanbnlnmnznn çofc eski, ve galiba artık alışıp yadırgamadıfımız, bir eski derdidir. Tapılır oîmaz, yıkılır olmaz, alçaltıhr olmaz, yükseltilir olmaz, genişletilir olmaa, daraltılır yine olmaz, Sehir dejil, mübarek, çocuk oyuncağı. Allah vermiş, biz de oynayıp duruyoruz. 0 kadarını olsun! H epimize müjdeler durnru*Çaydan şikâvet eder ya.« Mefer baks'ız mısız. Bakıo ne koeaınan başlığı göG azetedeağıım bir karış, hattâ biz beceririz rünce Idealler Eğitîmi ^£7 urdumuzun iç ve dış sorunlannı çözmek ve * yarının «Büyuk Türkıypsıni» gercekleştirmek için, eğitimimizde ülkiiculüğe buyük yer vermeli ve yeni idealler geliştirmeliyiz. Bize gore, ülküsüz ve idealsiz bir kişi veya bir millct asla gelişetnez, başarı sağlıvamaz. Bu sebepten Atalanmız: Aşk olmayınca. meşk (yazma) oîmaz» demişlerdir. Kişileri ve toplumları daha etkili. dinamik ve çalışkan yapan unsurlar: maddi unsurlardan cok, muayyen he\ecanlar. sevgiler ve kutsal değerlerin idealleridir. Bu sebeple, Ataturk'ıın 1924 yılmda ö'ğretmenlere yaptığı bir konuşmada (II: «Cumhurıyet sızlerden, fıkri hur, vıcdânı hur, ırfâru hür nesiller ıster • demesl, işte bu idealler eğitimine geçmenin zorunluğunu dile getirmekten başka bir şey değildir. Bize gdre, gerçekleşmesinl dilediğimiz Türk Millî Eğitiminin temel prensipleri, amaclan ve idealizmi, Atatürk'ün soylediği yukarıki cumlenin içinde saklıdır. diyor Tekelın Çay Müdürü: « Çay paketlerindeki tos mik tarı ne kadar artarsa çayın kalitesi de o miktarda artar. Toı çay enfestirj» Gördünüz mü işi? Mesele şimdi anlasıldı. Demek Tekel Idaresi «enfes» çay içebilmemi» için, belki de binbir fcdakârlıkla, toz çay imal ediyormus da bizim haberimiz yokmnş. Ne kadar teşekkür etsek azdır doğrusu. Bu ulema takımı böyledir. Bazan, durup dururken. abuk sabuk işlere kafa koyar. .Veselâ, ne lü zumu ve ne faydası var, bu tetkikin? Biz «bekârlık sultanlıktır» yahut «viran olası hanede evlâdü iyal var» dedikse, yeryüzünün bütün insanlan için demedik ki. . Maamafih Amerikalı profesörlere, şimdi içinde bulunduğum durumdan edindiğim tecrübeye dayanarak, bu işin bir başka şeklini de gözden ueçirmelerini tavsiye ederim: Galiba en iyisi insanın evli olraası, ve karısmın (kabilse sık sık) seyahatte bulunmasıdır. Hayat Felsefemiz oplumumuzun insaııı, şunu i>i bilnıeli ki: Bizlerın, çocuklarımızuı ve torunlarımızın saadet, refah ve huzuru; yalnız kendimiz için >aşamadığımıza inanmak ve ona gore davrannıakla mümkün olacaktır. Vâkıa, her insan kendi menfaatı peşinden vürur ki. bu olağan sayılır. Ancak, bu >ürüvüş, diğer kişilerin ve toplumun hak ve menfaatlerine karşı olmadıgı ve yalnızca kendi cıkarlarunıza gore tertiplenmediği ve o amacı sriıtmediği ölçüde normaldir. 'Yalmz ben, ve benden sonra tufan olsun1» der ve o>Ie davranırsak. biz de o tâfanın icinde boğuluruz. Işte hayat felsefemizi, bu açılardan de^erlendirmek, ve jeni nesilleri bu ileri felsefe ile eğitmek zorundayız. T Rejim lcabı ^ * eçen hafta bu sütunda Ha^ * tayda arapça konuşulmasına daır, çıkan bır fıkra uzerıne eski Hatay Devlet Reısı sayın Tayfur Sokmen'den bır mektup geldı. Acı acı dert yanıyor. Hatay anavatana katıldığı zaman. Buyük Atatürk'ün dırektıf Hattâ, kendi sahası olmadıfı için sayın müdiir temas etmemiş ama>, biz bunu daha gcnişletebi • liriz. Meselâ toz cigara da enfes. Ta toz kömür? Şüpbesiz o da enfes. Simdi mevsimi de geliyor sokaklardaki tozu da bol bol ynt malıyız. Tadına doyum olmaz. Yalnız Tekeli bir külfetten kurtarmak isteriz. Bize tozsut çay versinler, biz ona havanlarda döver, toz haline getiririz. tdareye zahmet olmasın. *** Tek olmanın çaresi *• llah kısmet eders^ bu sene lkı ^ kıraliçemız birden olacak. Bınsıni Yeni Gazete, otekıru de Mıl liyet seçıyor. Güle gule. ve muvaffakıyetle seçsirüer Ama, aaı üstünde, kıralıçş bu. Bır memlekette, ne kadar guzel olursa olsun, bır arada ikı kıralıçe olur mu? Başını boş bırakmak Qıze, ibret alınacak bır küçuk ^vak'a: Almanyada çüruk mallar gayet sıkı kontrol edılıyormuş. Bunun ıçın ayrı bır zabıta kurmuşlar. Satın aldığınız herhangı bır şeyın kalıtesı bo zuksa oraya başvuruyorsunuz. Neticede o mah yapan fırma, çok ağır cezaya çarptınlıyor. Geçen gün bir adam, eskiyen pabucunu tamire gotürmus. Al maya gıttığı zaman tamırci «bu ayakkabılar çurük, demış, ben polise bıldırmeğe mecburura. Buyurun beraber gıdelim.» Gıtraişler. Malın, fılhakıka, çuruk olduğu tesbıt edılmış ama, Alman polısı hıçbır ş»y yapamamış. Neden bır şey yaparaamıŞ o cıddi Alman polisı? Çunku. efendım, ayakkab'ların sahıbı bir Türk vatandaşıymış, ve ayakkabıları da Turkıye Romahmn Atı *r Yeni bir nesil Tnsan hayatında ve başansında çok onemli bu*• lunan vukarki kusur ve noksanlarımızı gidermek için; bir yandan eğitiluıiş biz vetişkinleri bu konularda etkiler \e eğitirken, diğer yandan da eğitim kurumlarımızda bu kusurlan giderecek nitelikte bir eğitim felsefesine ve çalışmasına geçe dalı buluıum. O, bir gün dersi arasında, bir miuıasebetle şoyle demişti: «insan yasadığı surede, gende adını andıracak bir başarı ve olumlu bir eser bırakmaz ıse, bir hiç olur, unutulur. Bır Romalı subay, kendısiyle bir çok savaşiara katılarak hızmeu geçen atı ölunce. evinın bahçesine atının bır heykelını (anıtınO yaptırmış ve altına da Savaşlarda benı, sırtında taşıyarak başandan başarıya ulaştıran, atımın hâtırasına. kitabesıni (yazısını) koydurmuştur Acaba bır insan, yaptığı hizmetlenyle sahıbıne anıt yaptıracak kadar etkide buiunan, şu Romalının Atı kadar da olamaz mı?..> Bizler de. aziz inkılâpçı ve hukukçu Bozkurt'un yukanda naklettiğimiz •Romalının Atı> fıkrasını hayat gorüşümuzde bir örnek olarak, daima hatırlamalı\ız. (1) Atatürk'ün Soylev ve Demeçleri adlı kitaptan. Tevfık Fıkret'in de bu sözleri az farkla, bir şıırınde kullandığı soylenir. • ••«•I • •m«B H Türk İnkılâp Tarihi dersinde bize anlattığı «Romalının Atı» fıkrasmı burada nakletmeyi fay îhmetli hocamız Mahmut Esat Bozkurt'un, lerıyle, orada pck çok mektep açılmıs. Âdeta bır okul seferberlığı. Hattâ, buyukler için de, gece kursları tertıplenmış. Boylece, kısa zamanda, arapça konuşanlar çok azalmıs. Bu durum 1946 ya kadar «ur.nuş «Vaktâ kı, dıyor sayın Ta.vfur Sokmen. çok partıh rejime gırdık, polıtıkacılarm eski alışkanlıklara gosterdıkleri musa Biz, matbaada arkadaşlarla, oturduk bu meseleyı uzun uzadıya konuştuk. Ve şu lcarara vardık: Cumhunyet olarak biz, Türkiye de ük defa, ve çok seneler, güzel Iık müsabakaları tertıpledik. Gu zellerimızden bir tanesı Dunya Kıralıçesi, bir tanesı de Avrupa Kı ralıçesi seçıldı. tşi ciddî tuttuğu muz da herkesçe bilinir. Onun için arkadaşlarımızın seçeceklerı ıkı kıraliçe arasında, son bır seçı mı de, «skiden olduğu gıbı, yıne biz yapalım, ve böylece, hiç de genış olmıyan, bır tahtın üstüne ikı kıraliçenın sıkışıp oturmasını ön lıyelım, dedik. Izin verirlerse tabil. *** •••••••••a Rekor yine Altın Kitaplarda Ah... bu gümrükçüler! A damın biri otomobiliyle seya^ ^ hat ediyor. Bir gümrnkte memur sorar: Deklâre edeceğiniz bir şey var mı? lok. Memur arabanın bagaj yerini açar. Bir de bakar ki içeride bir koç yatıyor. Bu ne? Ha o mu, o benim köpeğim. Böyle boynuzJu köpek olur mu? DURGUN DON 4. Cilt cıktı 3 CMtle berabcr kıtapçılara dağıtıldı. Adres: ALTIN KİTAPLAK Babıâh Cad. 39 fst. Cumhurivet 3206 DON NEHRE SAKİN AKAR MEVLID Sevgılı annem NİMET BELBEZ'in FABRİKA MÜDÜRÜ ARANIYOR İstanbula yakın bir ıl merkezınde çahşmak uzere ımalât sanayii ve iş'etme tecrübesi olan bir eleman aranmaktaHır. Ugılilerin hâl tercümesi ve referanslanle Kadıkoy P.K. 74 adresine muracaatları rıca olunur. Mahremıyete itma olunacak ve gerekli dokümanlar ıade edilecektir. . İlâncıhk: 23C7 3216 ÂKAR Tel»\i7\on anteıılerı CEYİŞAKÂR'da Bankalar Karaköy 44 65 35 Reklâmcılık 13053210 vefatınm kırkıncı gunune tesaduf eden 28 mart 1966 pazartesı gunu oğle namazını muteakıp Teşvikiye camiı serıfınde azız ruhuna hedıye olunmak uzere Mevlid okutturulacaktır. Arzu buyuran akraba. dost ve dın kardeşl'rımızın teşrıfleri rica olunur. Kızı Melâhat Atasel Cumhuriyet 3239 de ımal edılmışmiş. Bır mızah fıkrası gıbı gorunüyorsa da, değil. Gazetelenn yazdığına gdre hâdıse aynen briyle. Bizim dukkânları dolduıan, ve hemen de hıçbırı ilân edılen vasıflara uymıyan, malları yapanların kulaklan çınlasın' *** Bir sultanlığın sonu T% u sultanlık, Asya veya Afrikada son kalan küçuk snltanlıklardan biri değil. Bahsettiğimiz sultanlık «bekârlık sultanbfı» dır Hani, «bekârlık sultanlıktır» demişiz ya, işte o sultanlık. Efendim, Amerikada Berkley a• •• Beriki gayet sâkin cevap verir: Sizin, benim köpe^imin hususî hayatına karışmaya ne hakkınız var? (FranceSoır'dan) Genel Bilgiler ve Birinci Kısım 280 XX Sahife Fiatı 25 Lira Miras Hukukuna Giriş İsmail Akgün M ü e s s e s e l e r i HAK KİTABEVi Ankara Caddaai No. 4 Istanbul Telaron : 22 09 68 Ooç. Dr. NECİP Kocayusufpaşaoğlu • • • • • Behıce Besenin oğlu, Suna Kunterin eşı ve Talât ve Nur Kunter'in babaları ve Zinnur Beşe ile Mehmet Kunter'in kardeşleri eski yelken şampiyonlanndan OLUM TEŞEKXÜR Sadrazam rahmetli Kâmil Pasanın zevcesı Hanımefendının vefatı dolayısıyle cenaze merasımme katılan bizzat eve gelerek veya mektup, telgraf, telefonla başsaglığı dılemek suretıyle acımızı paylaşan dost ve akrabamıza âlenî teşekkürlerimızı sunanz. Ailesi Cumhunyet 3232 I Miras Hukukunun temel kavram ve meseleleri, açık b;r I dille, en yeni İsviçre ve Türk doktnnı ile mahkeme | içtihatlanmn ışığı altında incelenmekte, yer yer Alman | ve Fransız Hukukları ilede mukayeseier yapılmaktarJır. LAYÎKA BAYUR Cumhuriiet 4205 Hakkm rahmetıne kavuşmuştur. Cenazesi 27 Mart tarihinne rastlıyan Pazar günü öğle namazını müteakip Kadıköy Iskele camiınden alınarak Sahrayı Cedid'dekı ebedi istirahatgâhına tevdi olunacaktır. Cumhuriyet 3240 KALA]VnŞLI HAYRİ KTJNTER TANINMIS SİNEMA FİLMİ İTHALÂTÇISI BİR SİRKET • İji İngilizce bilen bir sekreter, 1c İki bayan ressam, İr Bir bayan muhasebeci ARAN^IAKTADIR. Aâres: îstiklâl Caddesi Floresan Han kat 3 No: 239 Tel: 44 65 85 Heris: 68'324l VEFAT Düyunu Umumıy» mütercimlennden, merhum Talât Bey ile Behıce Beşe'nin oğlu, merhum Bahriye Nazırı Cemal Pasanın yeğenı, Zınnur Beşe ve Mehmet Kunter'in kardeslerı, Suna Kunter'm eşı. Mehmet Talât ve Nur Kunter'in babaları, Dmçel Lâboratuan Ltd. $ti. Müdürlermden TEŞEKKÜR Annemız m olumü doîayısıyle cenaze tdrenıne katılan, bizzat teşnf ederek veya telgral, telefon ve mektupla acımızı paylaşan Danıştay mensupları ile dost ve akrabalarıraıza ayrı ajTi teşekkür edemedığimızden gazetenız vasıtasiyle vâki bu tesekkurlerımizî kabul buyurmalarıru rica ederiz. Orhan ve Süheylâ özde; (Hırl« R«k. 900 3345) ZEHRA ANDAÇ Denizcilik Bankası T.A.O. dan 45 ton (Mayi) arap sabunu 8.4.1966 günü, saat 14.00 de Bahçekapı 27 Mayıs Han kat 3 de pazarlık suretiyle satın almacaktır. Şartnamesl Malzeme Müdürlüğü Veznesinden temin edlleblllr. (Basuı: 10394 3225) Le FRAMCE Transatlantiğinde GROSSBAR PENTACONTA ıEn HAYSETTÎN KUNTER vefat etmıstır. Onazesi 27 mart 1956 pazar gunü ögle namazını müteakip Kadıköy Iskele camiınden kaldmlarak Sahrayı Cedıd kabristanına defnedılecektır. DİNÇEL LABORATUARI LİMİTED ŞÎRKETI Cumhuriyat »233 DCMTAOflMTAv sıstemınde bır telefon santralj kurulmuş hulunmaktadır. Tuıkiye Otomatık Tcler C l l I H Ü U I l I •*>; f o n s a n tralları ıçın cLE MATERIEL TELEPHOMQUE» Şırketı tarafından teklıf edı!«n otomatik telefon sistemi de CROSSBAR PENTACONTA'dır SATILIK Türkiye Hayvanlan Koruma Ceraiyetinin Osmanbey Şair Nigâr sokağındaki üç yolun birleştiği köşede bulunan kıymetli mülkü satılıktır. İsteklılerın iş günü ve saatlerinde 48 02 44 No. lu telefona muracaatları Cumhuriyet 3203 ^en emni vetli telefon s«tenndır.» tlânnlık: 2454'3242
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle