21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFEÎKÎ 13 Mart 1966 CUMHURİYET DÜZEN VE İHTİLAL Dr. Nihat TUREL olitikacılarımız ve devlet adarnlarımız ne derlerse desinler, 27 Mayıs Devriminden bn yana, «düzen> ve «ihtilâl» kelimeleri siyaset keBİmimizde çok knllanılmıştır. Ve bn kelimeler tizerindeki spekülâsyonlar el'ân da devam etmek tedir. Hattâ o kadar ki, Başbakan Demirel bile, •on yaptığı basın toplantısında çeşitli sorulara verdiği cevaplarda, ihtilâl söylentilerine değinmek liizumunn duymuş, resmî ve özel görüşlerini açıklamıstır. Demirel'e göre, hükumet ve Adalet Partisi Grapu, mevcut rejimin herhangi bir ihtilâl tehdidi altında bulunmadığından emindirler. Böyle bir tehdidin varliğmdan şüphe edilirse, elbetteki Adalet Partisi Meclis Grupu, konu üzerine hasaasiyetle e|ilecektir. Başbakana göre, muhalefet partilerinin, iktidan denetleme görevlerinin if«sında, ana ve temel bağların koparılmasından kaçınmaları lâzımdır. özellikle parlâmentoyn her şeyin üstünde tutmak ve onnn itibanna gölge düşiirmemek gerekir. Demirel ayrıca, söz konusu basın toplantısında, vatandaşlan, ihtilâl teşebbüsleri ya da propagandaları karşısında hükumete yardımcı olma|a ve bildiklerini görevlilere iletmefe de davet etmiştir. Sayın Başbakanı ihtilâl söylentileri konusunda konnşraağa iten sâiklerin neler olduğunn ve varsa, bnnlann güc ve etki derecelerinin dozajını bilmemize hiç şüphesiz imkân yoktnr. erçekten düzen, başka deyişle politik istikrar ve devamhlık, toplumların politik bünyeleri bakımından sıhhat ve sağlamhk ifade eder. Devamlı ihtilâller içinde sarsılan toplnmlarda, bir toplnm sıhhatinden bahsetmeğe elbette imkân yoktar. Ancak, politik düzen kavramının geçen yüzyıllardaki anlamı ile bngünkfi anlamı arasında cok önemli farklar vardır. Geçmiş devirlerin düzen anlayışı, belirli bir azınlık hâkimiyetinin koyn ve sert polis tedbirleri ile devamı demekti. Günümüzde ise, bn anlam, toplumun çesitli kategorilerinin sosyal ekonomik ve politik menfaat dengesi içinde ahenkIeştiri?mesini ifade eder. Tani, eskiden, düzenin ve politik istikrarın kornnması için tek çare sayılan tedhiş nygnlamalan, çünümüzde. yerlerini, gittikçe yogunlaşan ve yaygınlaşan «sosyal politik ekonoraik» tedbirler mekaniğine terketmiştir. Eskiden, hafifleyen polis tedbirleri ile sarsılan politik düzen, bngün aksine, bn tedbirlerin sertliği ile boznlmakta, ekonomik ve sosyal tedbirlerin gücü nispetinde ise rievamhlıça ve istikrara kavusmaktadır. Düzen içinde gördügümüz lleri toplumların yaptıklan da gaiiba budur.. •••••••••••an1 islâm diye, islâm diye... 1 ... mi dersiniz? muş bu toplomlarda, aile ve çocuk sornmlnlugn teşekkül etmiş oldnğundan doğum miktarı da az, ölçülü ve dengelidir. Gelişmemiş toplnmlarda ise dnrnm tamamen aksinedir. Sornmluluk dnygusn gelişmediği için doğum çok fazla, sağlık ve hayat şartlan itibarı ile de yaşlanabilme şansı azdır. Yani gelişmemiş toplnmlarda, gençler, yaşlılara göre çoğnnlnktadır. Böylece, diyor Duverger, tabiatları ve eristikleri hayat seviyesi bakımından istikrar ve düzen eğilimi gösteren yaşlı ve ortayaşlılann, rtnçlere nazaran çoğnnlnkta buInndnkları ileri ve nygar toplnmlarda düzen; tabiatları gereği devamlı değişiklikten yana olan gençlerin çoğnnlukta oldukları gelişmemiş toplnmlarda da ihtilâller görülür. Hiç şüphesiı biitün bnnlar birer görüştür. Fakat şn bir gerçektir ki, dfizen ya da ihtilâl eğilimlerinln azlığı ya da çoklnğn, toplnmların ekonomik ve sosyal seviyesi ile yakından ilgilidlr. Ekonomik ve sosyal faktörler yanında, politik faktörü de, yani siyasi havanın niteliğini de gözden nzak tntmamak gerekir. tktidarların terör ve tedhiş tedbirleri ile siyasi havayı boğncn hale getirmeleri, ınsanın politik tabiatmda mevcut antagonist = karşı koyma dnygusnnn şiddetlendirdiginden, düzen kolaylıkla ortadan kaybolabilir. Bunnn gibi. hükumetlerin ve devlet otoritesinin acze düştüğü bir anarşl ortamı da, gene insanın politik tabiatmda varolan ihtilâlci ve otoriter eğilimleri güclendirir. Ve bn söylediklerimizin nzak ve yakın geçmişte sayısız örnekleri vardır. Ve gene sanırız ki, bngiin, bilimin ortaya koydugn ve politik deneylerin doğrnladığı işaretler, toplumların siyasi kaderlerini bir ayna çibi yansıtma gücüne erisebilmiştir. P Yayılıyor Bir vekilin temsilcisi Büyüklerin çocuk luğu Hesapta olmıyan etkiler Bollukta yokluk ,mi dersiniz? yornm. Adalet Partisi Aydın mllletvekili Reşad özarda'nın partiden çıkanlmasiyle mesele yine meydana kondu. Ne yapmış Reşad özarda? Bazı işlerde bir takım büyük yolsnzlnklar oldujunu haber almış, bunlar etrafında Mecliste bir açık konuşma yapılmasını, ve icabında (yani çoğunlnk isterse) Yüce Divanda tahkikini istemis. Ortada bildiğimiz kadar yalan yok, riya yok, iftira yok. Sadece bir tahkikat talebi var. Tahkikat da, adı üstünde, hakikatin anlaşılması için yapıhr. Pekiiiiiiii. Aslı esası olnp olmadıgını bilmediğimiz bn işlerin knlaktan kulağa, agızdan ağıza yayılıp gitmesi daha mı iyi? Ne var, koskoca adamı, tntnp parti den atacak? Reşad özarda'nın dnydnklan dogrn ise, sornmlnların cezalan masını herkesten önce, hükfimetin kendisi istemeli. Dogrn degilse, hem adı geçen kişiler, hem de mensnp oldnklan parti, töhmet altında kalmaktan knrtnlnr. Araa olmnyor, ve neme Iâzım, kim ne derse desin, insanın aklına, elde olmıyarak «yarası olan gocunur» sözü geliyor. disiplini» şeB nyin«parti biter? pek dencn basnnırı nedir, nerede lar, nerede anlıyamı1 Bir Büyükelçi gittigi yabancı diyarda Devlet Reisini tem•il eder. 2 Bizim Devlet Reisimiz, maalesef, nznn süredir hasts ve Amerikada. 3 Bnrada kendisine Senato Başkanı Sayın AtaMgun vekâlet ediyor. New York'ta bir grev hiç beklenmedik neticeler çıkarmış ortaya. tki ay kadar olnyor, gazetelerde hcp oknduktn. New York taşıt işçileri epeyce nznn süren bir greve başladılardı. Koca şehirde hayat, büyük çapta, felce nğramıstı. Şimdi, New York Belediyesi Sosyal Araştırmalar Bürora, bn grevle ilgili bir rapor yayınlamıs. Buna göre: 1 Kadınlar daha fazla gebe kalmıslar (geçen sene aynı devreye nazaran yüzde 17 artış tespit edilmiş) ve, 2 Boşanmalar çoğalmuş (çünkü grev yüzünden evlerine gldemiyen erkekler rastladıklan kadınlan kendi karılarına tercih ederek boşanma yolnna gitmişler.) Gazete İşçileri grev yapar g»zetesiz kalınır, fınncılar grev yapar ekmeksiz kalınır, bankacılar 4 Anladığımız kadar Sayın Hasan Işık'ın karamamesinl o imzalayacak. O halde, sillojizm denen bir mantık serisine devam edersek, 5 Sayın Hasan Işık «Moskova Büyükelçi Veküi» oldn demek gerekmeı mi?. G Büyüklerin çocuklujju Hayal ve gerçek ağımızın çok önemli bir niteligi sndnr : Her toplnra, cografî yeri, tarihi geçmişi, içinde bulnndnğn sosyal seviye ve devletinin sahip oldngn ideolojik renk ne olnrsa olsnn, daha iyiye dogrn belirli bir gelişme egilimi doğmltnsnndadır. Bn egilimin önüne geçilemez dnrnm alması, yaşadığımız yüzyılın en güclü karakteristigi olacaktır. Sosyal ve politik evolnsyonun düzen ve güvenlik içinde uygarca saglanmasını aklı başında herkesin istiyeceğinden şüphe dahi caiz değildir. Sadece hükumet değişikliklerinin, yıllar boyn, kanlı darbeîerle yerine getirildiği bir güney komşnmnzun durnmunda, hiç şüphesiz, özenilecek bir sey yoktur. Ancak bu güney komşnmuı ve benzer toplumların istiyerek bn halde bulnndnkları da iddia edilemez. Niçin böyledirler ve neden böyle olmnşlardır sornsnnun da, kendi topInmsal özellikleri içinde ciddî ve gerçek eevapları bnlunabilir. Gelişmemiş ve bnnalım içinde olan ülkelerdeki politik ve sosyal hareketliligi, çağdaş kalkınma hedeflerine dogrn kanalize etmek bizce, istikrar ve devamlıhgın, polttik güven ve dengenin, kısaca düzen içinde ileriye yönelmenin tek ve kaçınılmaz sartıdır. Ayrıca, parlâmento saygısı bir devamlılık ve düzen rejiminin teminatı sayılıyorsa. bn sayçıyı elden kaçırmamanın yollarını ve mı ve teö^bjrlerini d£ »tavıj^ bnlmak gerekir. Ç Ç Yayılıyor Q üyük Millet Meclisindeki kanlı *~ bıçaklı kavgaların kötü kötü tepkileri görülmeye başladı. Geçen gün, bizim belediyede, Fen îşleri Müdürüyle Makine Müdürü kapışmışlar. Bu hâdise etraf:nda konuşan bir Meclis üyesi «Büyük Millet Meclisir.de dahi bu çeşit kavgalara rastlanıyor. demiş. Orası, filhakika öyle. Büyük Mecliste sık sık dövüşülüyor. Ama bu örnek küçük meclislere, ve oradan, kongrelere, açık veya kapalı oturumlara, münazaralara filân yayılırsa, siz o zaman seyreyleyin gümbürtüyü. Hattâ iş sokağa bile aksedebilir. Kavgacılara şimdikinden çok daha fazla rastlamamız, pekâlâ, mümkürnJür. Birbirlerini yum ok ciddl davranılması icap eden bir konu, hafta içinde, 1415 yaşlarında bir ortaokul talebesinin tevkifiyle, maalesef, komediye döndü. Çocuğun suçu komünizm propagandası yapmak. Nasıl yapmış bu propagandayıT Atatürk'ü Lenin ile mukayese etmiş. Ama durup dururken değil, öğretmenin kompozisyon (tahrir Jti *•• ' grev yapar bankasız kalınır, hepsi iyi de, grev yüzünden böyle tnhaf sonnçlar akla gelmezdi doğrusu . Hani adam «tokadı nereyt; atıyorura, sesi nereden geliyor?» diye şaşmış ya, ona benziyor. *** ' Türk törelerinde terbiyenin yeri büyüktür. însanlar arasmdaki ilişkiler Türk islâm geleneklerine göre çok sıkı kurallara bağlanmıştır. Çoğn insanımız, babasının yanında sigara içemez, ayak ayak üstüne atıp otnramaz, kötü lâf söyliyemez. Küfretmek, iftira etmek, terbiyesizlik etmek kesin biçimde yasaklanmıştır. Hatırlıyacağınız gibi. Konya îmam Hatip Okulu Türkçe öğretmeni Bilhan Uluçay hakkmda bir fıkra yazmıştık. Bn sayın 6ğretmene «Türkçe derslerinde Hıristiyanlık propagandası yapıyor» diye iftira edilmişti. Bakanlık ve okul idaresinin yaptıfı tahkikat sonucunda Bayan Ulnçay temize çıkmıştır. Ama yobazlann düşmanlığını üstüne çekmiştir bir kere... Ve Imam Hatip Okuüarı Mezunlan Cemiyeti'nin derglsinde Bayan Ulnçay hakkmda yayın yapılmıstır. Derginin imzasız başyazısında bayan öğretmen için şn dil knllanılmıştır : € Bre iffetsiz kadın!.. Sana kadın derken bütün Müslüman Türk anasından özür dilerim. Çünkü kadın iffetin timsali, hayanın heykelidir. Sana iffetsiz diyeceğim. Çünkü sen okutmak için teslim ettiğimiz çocuklarımızı, kırk yıllık hayasızlığl içinde kendin gibi yüzsujru dökülmüş hayasız arsızlar sınıfına sokmak için aşağı indirtiyorsun. Utanmayı tarif edemiyen körpe yavruya böyle davranacağma sen iffetsizin yeri öğretmenlik kürsüsü değil dır.» tmam Hatip Oknllan Meznnlan Cemiyetl Dergisinin, snçsnz ve saygıdeger bir ögretmene karşı kullandıgı bn dil insanı dehşete düşürmektedir. Nitekim biz de bütün tmam Hatip Oknln mezunlarından sormuştnk : Hoca efendiler! Sizin adınıza yapılan bn yayını tasvip ediyor musunnz? Susarsanız, bn yayına sizin de katıldığinıı anlamına gelecektir... Aradan üç hafta geçti. Aldıfımız yalnız bir tek mektnptnr. Urfa'nın Halfeti Müftüsü Veysel Durdu, medenî cesaret föstermlş, seslnl yükseltmistir. Sayın Veysel Dnrdn şnnlan yazıyor : « Haberin kaynağından pek emin olmamakla beraber, eğer propaganda yaptığı ileri sürü'len ögretmene karşı makalede böyle bir ifade tarzı kullanılmışsa, bir tmam Hatip Okulu mezunu olarak bundan sadece üzüntü duyduğumu bilmenizi, böyle bir ifadenin katiyetle mensuplanmız arasmda tasvip görmiyeceğinin bilinmesini rica ederim. Burada propagandanm olup olmadığı bahis mevzuu değildir. Fakat yapıldığını kabul etsek dahi bu şekilde kaleme almmış bir makalenin tasvibine imkân yoktur. (...) Meslektaşlanmın böyle bir durumda ahlâkî umdeleri sonuna kadar muhafaza ederek mücadele edeceklerine inanıyor ve böyle bir hâdiseye pek ihtimal vermiyorum. Durumun tavzih edilmesini istiyorum.» Müftü efendlye açıklamasından ötürü teşekkür ederiz. Süphelerini gidermek için de yazıyı okndnğumnı dergiyi tanıtalım: Türkiye tmam Hatip Okulları Mezunlan Cemiyeti adına çıkanlan «tslâmın ilk emri Oku» dergisi. Sözü geçen yazı, derginin Şnbat syındaki 54 üncü sayısında çıkmıştır. Ama ne yazık ki İmamHatip Oknllanndan meznn binlerce kişi arasında sesini yükseltmek cesaretini bir tek Halfeti Müftüsü göstermiştir. Müslümanhk, nerede bayafı politika oyunlarına âlet edilmişse, orada dejenere edilmistir. Türkiyede Müslümanhk yirmi yıldan beri koltuk kavgasına, oy goygoycnlnğnna vasıta edilmektedir. Bnnnn içindir ki, sâf düşüncesinden uzaklaştınlmakta, bazı kirli politikacıların ayda 3500'ü cebe atması için masa yapılmaktadır. Gerçekte hangi politikacı Müslümanlığı agzına alsa gerçek Müslümanların o politikacıya : Efendi, mademki Müslümanhk aşkı ile bn kadar yanıp tntuşnyorsnn, politikayı bırak, gel! Işte camiler seni bekliyor. Ve ibadet seni bekliyor. örorünün sonuna kadar kendini dine vermen İçin hiçbir engel yoktnr... demeleri gerekir. Ne politika kürsüsü vaaz yeridir, ne de caminin mimberi miting kürsüsüdür. Müslümanlığı politikaya ve politikayı Müslümanhğa karıştıranlar, Türkiyede din eğitimini de yozlaştırmışlardır. Gerçek din adamlannın bn büyük tehlikeye karşı nyanmalan zamanı gelmiştir. Tevfik Fikret : Kannn diye, kanun diye kannn tepelendi... diye yakınıyordn. Oy goygoycnlannın tslâm diye, tslâm diye, yaptıklan nedir ki!.. Not: tktidar partisinin resmî sözcüsü bir gazetede bir fıkra yazan dünkü yazısiyle bana küfretmiş. Küfre küfürle karşılık vermek, ne benina âdetimdir, ne de çalıştığım gazetenin1... Nitekim bana küfredenin küfürlerine cevap vermiyorum: mahlcemeye veriyorum. O kişi, o yazıişleri müdürü, ve o gazete hakkmda Türk hâkimi karar verecektir. I. S. Bollukta yokluk ™F" ürkiyemizde en kolay ve bol ' şeylerden birı de, hiç şüphesiz bittir. Uzunboylu aramaya lüzum olmadan, sokakta gördüğümüz bazı kıyafetlerin altında bu hayvancıklann yuvalandığı sezilir. Zaten, bitlenmeyi mazur göstermek için «bit yiğitte bulunur» demişiz. «Adamın biti kanlandı» diy« de bır lâfımız vardır. özellikle cezaevlerimizde tertiplenen bit yanşları da pek meşhurdur. Bu koşuculan hususi bir itina ile yetiştirirler. Yani, kısacası, bit yabancımız olmıyan bir hayvandır. Hal böyleyken, Adaha " &elediyesi, ora Sıtma Enstitüsünde yapılacak bir ilâç denetnesi için, yüz tane bit arıyor ve, daha tuhafı, bulamıyormuş. Sağlık ekipleri hanları, hamamları, bekâr odalarını aramak için gece gündüz seterber edil miş. Eğer yine de bulamazlarsa, Belediye, tanesi 2,5 liradan bit satm alacakmış. Inşallah bulurlar ama, bu 2,5 lira çok az. Adana Belediyesi bitlerini getirecek olanlara, hiç değilse, helâlmdan, bir de hamam parası verseydi. İhtilâlci Toplumlar larak, bnnlan ihtilâlci olanlar ya da olmayanlar şeklinde ayırımlara tâbi tntarlardı. Meselâ, Lâtin aslından gelenlerle Slavlar, bn tarihçilere söre. ihtilâlci karakter gösterdikleri halde, soğnkkanlılıklan ile Anglosaksonlar ve aşın disiplinleri ile Cermenler, düzenci ve istikrarlı milletlerdi. Sonraları bazı sosyologlar da millefleri coğrafi yerleşme durumlanna göre, bn yolda ayınmlara tâbi tntmnslardır. Bnnlara göre, soğnk ıklim şartlarının hüküm sürdüğü nordik toplnmlarda düzen ve devamlılık, sıcak ıklim şartlarının hâkim oldnğn guneyli toplnmlsrda da hareket ve istikrarsızlık vardır. Düzen ya da ihtilâlleri seks laktörüne bağlayan düsünürlere bile raslamak mümkündür. Bnnlara göre. bir toplnmda erkeklere nazaran kadınlar çoğnnlukta ise, o toplnm daha istikrarlıdır. Zira, kadıniardaki mnhafazakâr egilimler ve istikrar istekleri. erkeklere nispetle çok fazladır. ene bazılarına, özellikle Manrice Duverger' ye göre, gelişmiş ve belirli nygarlık seviyesine erişmiş toplnmlarda, yüksek hayat şartlan, gıda ve sağlık imkânlan ile yaşlı ve orta yaşlılar, gençlere kıyasla daha fazla bir yekün tntarlar. Ayrıca, kişileri yeter derecede aydınlanmış ve hayat nimetlerinden yararlantna imkânı bnlkonnlarına daha henüı gosyologların S iyaset milletlerde antropolojikyüzyılda tarihparmak basmadıklan geçen çiler, bazı Szellikler bu :::; Sonuç ir ülkede, bizzat Başbakanın, parlâmento saygısından bahsettifi günlerde, parlâmento içerisinde galiz küfürler knbbelerden taşarsa, ynmrnklar ve hattâ snç aletleri havada sallanırsa, o ülkenin vatandaşiarına ve çesitli politik baskı grnplanna bn saygıyı telkin etmenin ve ayakta tntmanın zorlnkları kendiliğinden ortaya çıkıverir. Cnmhnriyet parlâmentosnna saygı göstermek her vatandaşın borcndur. Bnnnn çihi düzen ve güvenlik içinde kalkınmaya yönelmiş bir vatan görmek her ynrtseverin hasret doln istefidir. Fakat nnutulmamalıdır ki, şartlar ve gereği yerine getirilmeden sadece <:stek» ortamında kalan e£ilimler hayalden öteye geçemezler. Çok daha dikkatli çok daba gerçekçi olmalıyız... B G ruklayanlar, araya girecek olanlara karşı, gayet rahat «Ankara Meclisinde dövüşüldükten sonra biz neye dövüşmiyelim?» bahanesine bürünürler. • Orası siyasidir» de diyemeyiz. Zira bilindiği gibi. son ve müthiş kavga bir milletvekilinin ötekine «anası, babası belli değil» demesinden patlak verdiydi. * * * • SAYIN 86REIMEM! GÜRBÜZ SİZİN DE ÇOCUGUNUZDü mart 1966 tarihli gazetelerden şu haberi okuyoruz. •Komünizm propagandası gerekçesiyle 14 yaşında bir öğrenci tutuklandı. Namık Kemal Orta okulu 2. sınıf öğrencisi 14 yaşmdaki Gürbüz Şimşek, öğretmeni tarafından verilen bir kompozisyon ödevinde Komünizm propagandası yaptığı iddiasiyle dün tutuklanmıştır. Gürbüz Şimşek'in öğretmeni, bir süre önce (Atatürk ile dünya büyüklerini karşılaştınnız) konulu bir kompozisyon ödevi vermişü. Polisin ifadesine göre Gürbüz Şimşek, ödevinde Şovyetler Birliği ve Lenin'den bahsetmiştir. Tarih öğretmeni Nihal Özsan'm ihban üzerine yakalanarak hakkmda soruşturma açılan, Gürbüz dün ilk yargılamadan sonra tutuklanmıştır.» Bir vekilin temsilcisi dersi) ödevi olarak verdiği «Atatürk'ü bir yabancı büyükle mukayese editıiz» konusu üzerine yapmış bu mukayeseyi. Hâdiseyi, hangi yönden alırsanız alın, ciddi bir tarafını bulamazsınız. Bir defa, bir ortaokulda, tahrir vazifesi şeklinde komünizm propagandası yapıhr mı? Eğer böyle bir şey varsa, zannederim, pek dahiyâne (!) bir buluş olmalı. Hadi oldu diyelim. Bu iş, Polisin veya Adliyenin değil, öğretmenin ve okul müdürlüğünün isidir. Çocuğu karşılarına ahp, kendi sine lüzumlu sözlerle bir iki nasihat verirler, olur biter. Böylesine körpecik bir insanı, uzun uzun siygaya çekip, üstelik tevkif etmek, kelimenin tam mânasiyle çocukça bir davrams değil mi? Komünizmle mücadele edelim derken biz. galiba, komünist yaratıyoruz. Çünkü, bu yazının yazıldığı sırada hapiste bulunan ortaokul öğrencisi, komünizmin ne olduğunu bildiğinden dolayı değil, sadece içine düşen kinden dolayı, korkanm, komünist olmuştur. *** • ••••••••••••••••••••••••••••••»••••• TEŞEKKÜR Hakkın rahmetine kavuşan şirketimiz ortaklanndan KÂZIM ÜÇER'in cenazesine iştirak edenlere, tâziyette bulunanlara teşekkürlerimizi takdim ederiz» KÜK Kol). Şti. Hesapta olmıyan etkiler EMAYELİ Zarife KOÇÂK Biîlis Milletveklll o ayın Hasan Işık, yeniden, Mos^ k o v a Büyükelçilifine tâyin edildi. Allah muvaffak etsin ama, Qrevlerin sosyal hayatt» çeşit burada küçük bir nokta var. Söyçeşit etkileri olnyor. Bnnlara, le ki: az çok, bizler de alıstık. Fakat 9 EsH bir öğretmen olarak haberi üzüntü ile ve içim burkularak okudum. Kendisine verilen bir kom pozisyon ödevini en iyi şekilde hazırlamak isteğiyle çırpınan zavallı küçük öğrenciyi düşündüm. Bir Orta okul ikinci sui'fına verilen ve dünya liderleriyle Atatürk'ü karşılaştırmalan istenen bu ödev, öğretmenüı eğitim ve öğretimdeki liyakat ve derecesini ortaya koymaktadır. Çocuk seviyesine uygun düşmiyeıı bu ödevi zayıf gücü nispetinde başarmaya nğraşan bu zavallı öğrenciye. nygun görülen bu işlem insaf ve vicdan sahibi herkesi yaralamıştır. iyelim ki: Bu ödev sınıf seviyesine uygundur. Çocuk verilen bu ödevi lıazırlarken Dünya liderlerinden herhangi birini almakta özgür değil midir?. Meselâ Roozvelt, Çörçil, Hitler, Mussolini birer liderdir de, Lenin kendi memleketinde bir Ii der değil midir?... Savnnduklan fikirler, ve memleketlerindeki nygulamalan bizce bilinmiyen seyler midir?... Bu liderler hakkmda yazıhnış eserler memleketimizde oknnabildiğine göre, çocuk da belki bunlardan bir kaçmı ve belki Lenin'i okumu; olabilir. Kendi küçük bilgisiyle de bir kıyaslama yapabilir. Şimdi böyle bir durumda çocuk suçlu mudur, değil midir?.. Bu ayrı bir konudur. Adlî merciler elbette bunun hakkmda bir karar vereceklerdir. A sıl üzerüıde durulması gereken nokta jndur: • ™ Çocuk, öğrenimin hangi çağmda olursa olsun, aile kucağından okul kucağına tcslim edilir, okulda öğretmen ana ve babanın yerini alır. Şimdi bu durumda, henüz 14 yaşında, kendi çocuğu demek olan bu bahtsız öğrencij'i, sadece bir kanı üzerine öğretmenin adalete teslim etmesi. vicdanlan tırmalayıcı bir olaydır. Bu olay, öğretmenlik sorumluluğu ile asla bağdaştırılamaz. Eğer çocuk, kendisine verilen konuyu işlerken, aileden ve dışardan herhangi bir etki ile konu dışma çıkmış, ya da bir takun sapık düşüncelere bağlanmışsa, bence öğrermenin ödevi çocuğu saptığı yanlış yoldan kendi bilgi gücüne ve çocuk üzerindeki otoritesine dayanarak onu doğru yola yöneltmek. aileye ve topluma kazandırmaktır. lay, neresinden bakılırsa bakılsın yürekler acısıdır. Bugün toplumun sağ, sol diye blrbirini damgaladığı bir ortamda, görüyoruz ki vazifelilerin teşviklerine öğretmen de katılıyor. PERİHAN ET>TTB Ue REFİK BALCI Nişanlandllar 13.3.1966 Alsancak ÎZMİR VEF AT Taşköprünün tanınmış ailelerinden Osman MoUa'nın oğlu. Neclâ Calay"ın eşi. Osman Sait Calay ile Sâda Tenikal'ln babaları, Mehmet Ali Tenlkalp ve Berin Calay'ın kayınpederlerl, Azmi NUgün Tenikalp'in Mehmet Ahmet Calay'ın dedeleri EMEKLİ TCĞBAT GROSLEY BUZDOLABINI SECMEKLE EN İSABETLİ KARARI VERDİN Cumhuriyet 2668 î. TEVFtK CALAT AGI BİR KAYIP Nis eşrafmdan tüccar merhuın Ra^it Efendi ve merhume Eşref Hanımın kızı, merhum Memduh Yaşar'ın eşi, merhuın Muammer Yaşar ile Dürnev Arın ve Muadder Paker'in anneleri, Suat. Sezai, Nusret ve İbrahim Paker ile Levent Arın'ın anneanneleri, Ziyneti ve Perihan Paker'in büyük kayınvalideleri, Emeldi Hâkim Adviye A. Özdeniz ile Celile, İlyas ve Cemtl Özsüer'in halaları, Yaşar Nabive Belma Nayır ile Cahlt, Semih ve Nejlâ Akyol'un yengeleri (Sahra Topcn 1324) 8 3.1966 tarüıinde Kastamonu'da vefat edip Beytimür Ekşi kö yiindeki ebedî istirahatgâhına asker! merasimle defnedilmiştir. Bizzat iştirak ettnek, yazı ve telefonla acımızı paylaşmak lutfunda bulunan ve bilhassa askerî merasimi hazırhyarak kabrine kadar gelmeic suretiyle alâkalarını esirgemiyen kıymetli silâh arkadaşlarına bu vesileyle alenen tesekkür ederiz. AILESİ CCumhuriyet 2669 O FETHİYE YAŞAR 12.3.1966 günü sabahı Hakkın rahmetine kavuşmustur. Cenazesi aynı gün ikindi namazını müteakip Valide Camünden alınarak Kozlu mezarlığma tevdi edilmistir. Tanrı rahmet eylesln. AlLESt Cumhuriyet M71 Van Cinsi Kedi Aranıyor tki yaşına kadar bir erkek, bir dişi V A N cinsi kedi aranıyor. Sahip olanlann posta kutusu 506 Ankara adresine mektupla başvurmaları. Cumhuriyet 2640 «C «J •••• ••••«•«•••••••••••••«••••«••••••••••••••••••••a** •••••••••••••••••••••«••«••(•MMtllı •!§ £•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••»•*••••>•••«•••••••••«•*•••••••••••••••• "• £••••••••••>••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••*•*>••>••*••••••••• • »•••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••«««••••"•••••••••••••«••«'^•«•••••••«••••••••••» X ELEMAN ÂRANIYOR İhracat ve ithalât işlerini idare edebilecek tecrübeü bir eîemana ihtiyaç vardır. İngilizce ve Fransızca bilenler tercih edilecektir. İsteklilerin şimdiye kadar nerelerde çalıştıklarını bildiren referanslan ile birlikte aşağıdaki adrese yazılı olarak müracatları rica olunur. Ücret tatminkârdır. Müracaatlar gizli tutulacaktır. HATİM DUASI Refikam Prense» ZİBA TUGAY'ın ebediyete intikalinln ikinci yıW3nüiüüne tesadüf eden 18 M»rt 1966 çarşamba günü azız ruhuna ithaf edilmek üzere iklndl namazını müteakip Bebek Camll Şerlflnde Hafız Hacı Hasan Akkuj, Hafız Hacı Kânl Karaca ve Hafız Hacı Kâzım Muşabak tarafmdan Kur'anı Kerim ve Hatim Duası okunacaktır. Merhumeyi hayıria yad eden ftkraba ve dostların huzurlarını rica ederim. Eud Fuad TTJGAT T A D El Sanayii Limited . Şirkelinden: 1 Smaî Muhasebede en az beş scne çalısmıg geaç bir tnuhasebeci yarchmcısına, 2 Lise mezunu süratli daktilo yazan genç bir bayana, ihtiyaç vardır. ı İsteklilerin hâl tercümelerini ve talep ettikleri ücreti muhtcvi müracaatlarını bir adet fotoğrafla birlikte, TAD CT SANAYİİ LİMİTED ŞİRKETİ, Kabataş, Ekemen Han kat: 1 adresine göndermeleri rica olunur. İlâncılık: 2069/2653 İLERİ KİMYA SANAYİ A.S. ŞİŞLİ, FIRIN SOK. NO. 49 İlâncılık: 2030/2653 • BAYİLERİMİZDEN TEMİN EDEBİLİRSİNÎZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle