30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFE fKt 7 Şubat 196C •••••••••••a DOŞÜNCE ÖZGÜRIÜGÜ ve AYDINLAR İSMET ÎNÖHÜ Yazan : Şevket Süreyya AYDEMİR •••• •••• •••• Ord. Prof. Dr. H. V. VELiDEDEOĞLU rkanuzda kalan iki haftanın Snemli sosyal, politik ve bilimsel çeşitli olaylarından biri de iiniversite öğretim üyeleri tarafından. ayrı »yrı konularda ve ayn ayn yönlerde bildiriler yayınlanması oldn. îktidar sahibi politikacılar bu bildirilerden bazılanm bir dudak büküsü ile küçümseyerek karşıladılar. tktidar yazarlan da bazı bildirilere imza koyanlara en açır hakaret, itharn ve küfürleri savurnrken, başka bir bildiriye imza koyanları, en büyük vatansever olarak göklere çıkardılar. Bir insan veya bir toplulnk, bir düşünceyi begenmiyebilir; onun tersi bir düşünce taşıyabilir ve bnnn da açıklayabilir. Bundan daha tabiî bir şey olamaz. Fikirler muhteremdir. Her aydın bunu böyle düşünür ve böyle bilir. Fakat düşüncesini beğenmediği kimseJere küfür ve hakaret yagdıran kişi, eli kalem de tutsa, hattâ güzel şiirler de yazsa «aydın» sayılamaz. Bu memleketin son bir kaç yüı yıllık tarl hinde, devrine göre ileri fıkir taşıyaulara «münafık.. reform isteyenlere «zındık», Ordnda reforra yapm's bir padişaha «gâvur padişah» denilmistir. Fikir özeürlüğünden bahseden Türk aydınlan kara knvvet veva siyasî iktidar tarafından hep tehdit edilmis, hapse tıkılmış, surülmüş, öldürüimüstür. Fakat fikir akımları dnrmamıs, yürümüş ve gene yürümüştür. Esefle görüyornz ki bngün de bazı iktidar yazarlan ve bazı politikaeılar, düsüncelerini begenmedikleri aydınlan kücük görmekte, tehdit etmekte, hattâ onlan, 31 Mart Irtica hareketinden sonra nnntnldu sanılan «zındıklık» sıfatiyle nitelemektedirler. Ben 1918 mütarekesindenberi bazı rnhların bnçünkü kadar kabalaştı»ı ve o nispette de köleleştigi bir devir hatırlamıvornm. ı ona üstün gelemiyeceğin» eminsiniz; bu böyle olduktan sonra hiç bir şey onu asla ortadan kaldıramıyacaktır. Medroso Hayır, yalnız o bir hiçe indirilebilir; düşünce sahibi olmak yüzündendir ki, îsveç, Danimarka, sizin bütün adınız, Almanyanın yansı artık Fapa'nın tebaası olmamanın korknnç felâketi içinde inliyor (3). Şayet insanlar «ahte imanlarına göre harekette devam ederlerse yakında sadece Tannya ve fazilete tapmakla iktifa edecekleri söyleniyor. Cehennem kapılan bn kadar üstünlük temin ederse inqnisition mahkemeleri ne olacak? Boldmind Eğer ilk Hıristiyanlar düşünc» hürriyetine malik bulunmasalardı, Hıristiyanlık olmıyacaktı. Doğru değil mi? Medroso Ne demek istlyorsnnuz? Sizi hiç anlamıyomm. Boldmind Demek istiyorum ki eğer Tiberîus'ün ve ilk imparatorlann, ilk Hıristiyanlan kalem ve mürekkep kullanmaktan meneden Yakubi'leri (4) bulunsaydı, Roma împaratorluğu içinde uzun zaman serbestçe düsünmeye izin verilmeseydi. Hıristiyanların naslarını tesis etmeleri imkânsız olurdu. Şu halde ancak düşünc» hürriyetiyle teşekkül etmiş olan Hıristiyanlık nasıl bir tezat ve nasıl bir haksızlıkla yegâne mesnedi bulunan o hurriyeti bugün boğmak istiyor? Size menıaatli bir iş teklif ettikleri vakit bir hüküm vermeden önce uzun uzun muhakeme yapmaz mısınız? Bu dünyada bizim ebedî saadet veya felâketimirden daha ehemmiyetli ne vardır? Yeryüzünde yüz türlü din vardır ki, mânasız ve müşrik telâkki ettikleri akidenize inandığınız takdirde sizi cehennem azâbma mahkum ederler. Şu halde bu akideleri tetkik ve muhakeme etsenize! Medroso Onlan nasıl tetkik ve mnhakeme edebilirim; ben Yakubî değilim kü. Boldmind însansınız ya, bu yeter. Medroso Heyhat! Siz benden daha çok lnsansınız, Boldmind Düşünmeyi öğrenmek sizin elinizdedir; siz bir zekâ ile doğmuş bulunuyorsunuz: fakat inquisition'un kafesi içinde bir kuşsunuz; inquisition mahkemesi kanatlarınızı kemirmiş; fakat onîar tekrar meydana gelebilirler. Hendeseyi bilmiyen onu öğrenebilir; her insan bilgi edinmeye muktedirdir: Paranızı emniyet edemiyeceğiniz kimselerin eline ruhunuzu bırakmış olmanız ayıptır. Kendüiğinizden düsünmeye cesaret ediniz. Medroso Eğer her insan kendi kendine dflsünecek olurea bnnnn garip bir kanşıkhk olacağı söyleniyor. Boldmind Tam zıddı. Tiyatroda bir temsil seyrolunurken herkes fikrini serbestçe söyler ve sükun bozulmuş olmaz; fakat fena bir şâirin küstah hâmisi, zevk sahibi kimseleri kötü gördüklerini iyi bulmaya icbar etmek isterse, o zaman ıslıklar yükselmeye başlar, ve bir kere Londrada olduğu gibi, iki taraf birbirlerinin başlarına elma atabilirler. Ruhlan zîncire vuran müstebitlerdir ki dünyadaki felâketlerin bir kısmma sebep olmuşlardır. Biz Ingilterede ancak herkesin fikrini söylemc hakkjndan serbestçe iş$ifa4e edebildiği gündenberi mesuduz. v. t Medroso Biz'aei Mç Vır sahsın fikrînî soyliyemediği Llzbon'da tam bir sükun içinde bulunuyoruı. Boldmind Sükun içinde yaşıyorsunuz. Fakat mesut değilsiniz; bu sükunet, sessizlik içinde âhenkle kürek çeken mahkumların sükunetidir. Medroso Rnhnmnn küreğe mahkum oldugunu mn sanıyorsnnnz? Boldmind Evet ruhunuzu ondan kurtarmak isterdim. Medroso Şayet ben kürek cezasını lyi buluyorsam? Boldmind O halde, ona mahkum olmaya lftyıksınız..» iyaloğ burada bitiyor. Evvelce (biri 1946 seçimlerinden sonraki «Milli Şef» li ve diğeri özellikle 1954 ten sonraki «Beyefendi» li demokrasimizde olmak üzere) düsünce özgürlüğünün çeşitli yollardan sınırlanması, din taassubunun ve bazı aydınlarda görülen fikir köleliğinin ahp vürümesi üzerine, hemen hemen onar yıl ara ile, yine bu sütanlarda, Voltaire'nin bn diyalofundan iki defa söz açmıştım. Şimdi yeni bir on yıl daha geçti. 27 Mayıstan sonraki kimsesiz demokrasimîzde de dönüp dolaşıp tekrar aynı noktaya geldik. Eğitimde, sosyal ve iktisadî düzende köklü reformlar yapılmadıkça; halkın kntsal duygularının sömürülmesine kesin olarak son verilmedikçe; yavaş yavaş, Osmanlı tmparatorluğunnn son devirlerini hatırlatan Düyunu tlmumiye'li yan sömürgelik uçurumuna ynvarlanmaktan kurtuInp, Atatürk devrindeki gibi silkinerek sözüne değer verilen bir devlet haline gelmedikçe, daha bir çok on seneler aynı noktada yerinde sayacağımız muhakkaktır. tnsanların gezegenlere uçmak üzere olduğn bn devirde «yerinde saymak» demek, füze hızı ile geriye gitmek demektir. Bn gerçeği görmiyen, göremiyen aydınlara acırım. Fakat görüp de görmek istemlyenlere ne diyeyim!. Bir toplnmda «aydın» sıfatını taşıyan kimseler, bir çok güçlükler, yoksnllnklar ve hattâ ıstıraplar pahasına da olsa, bağımsız, düşünceli bir kişilik sahibi olarak yasamayı göze almazsa, öyle bir toplnmda düşünce özgürlüğü denen nesneden eser olmaz ve aydınlan bn nitelikte olan «her millet, lâvık olduğu idareye malik olur.» «Meşhurdur ki fisk ile olmaz cihan harab» «Eyler ânı müdâhenei ftliman harab». Tepedeki karargâh S ırtında köhne bir er elbisesi ve ayaklarmda her tarafı dağılmış postallarla 19 mart 920 de Istanbuldan ayrılan Albay Ismet Bey, 9 nisan 920 de Ankaraya varır. Yollarda kendisine, Istanbuldan kaçan mebuslardan bir de küçük kafile takılmıştır. Ankarada Büyük Millet Meclisi 23 nisanda açılacaktır. Mustafa Kemal karargâhmı, Ankaradaki eski Ziraat Mektebinde kurmuştur. O zamanki bu iki katlı uzunca bina, Ankaradan Kalaba köyüne giden yolun solunda, bir küçük tepe üstündedir. Fakat Meclis açılifindan önce Ankara ve karargâh en buhranh günlerini yaşarlar. Ismet bey derhal, karargâhm kurmaylık işlerine el atar. Fakat tepedeki karargâhta Mustafa Kemal ve arkadaşları, sanki bir muhasara altında gibidir. Öyle anlar yaşanır ki, karargâhı ?ehre bağlayan telefon teli de dahil olduğu halde, bütün telgraf, telefon tellerinin kesildiği olmuştu. Hem de böyle anlarda, Ziraat Mektebini saran dere içlerinden, bağlardan, bahçelerden cayır cayır silâh sesleri gelir. Adnan bey (Adıvar) «halkın ayaklan altında ezilmemek için» zehir hazırlamıştır. Etrafa konacak doğru dürüst nöbetçi bile yoktur. Ankara şehri, hele geceleri, Altındağ kayahkları arkasında bir sır gibi kendi içine kapanırdı. Ankara kapılarım döğecek büyük isyanların ilk rüzgârlan havada eser. Nitekim Ismet beyin gelişinden dört gün sonra Birinci Düzce isyanı patlar. 8 Mayıs 1920 de Izmit Adapazarı Lefke arasmı Ahmet Anzavurun Kuvayı Inzibatiyesi sarar. Az sonra da îkinci Düzce ve nihayet Boluya, Ankaraya kadar yayılan isyanlar alevlenecektir. O günlerin en heyecanh şahidi, Halide Edip'tir. öyle geceler, öyle sahneler anlatır ki, hiç kimse, ertesi sabah doğacak günesi görüp göremiyeceğinden emin değildir. Halide Edibe göre bazan öyle olur ki, her şey bitmiş gibi görünür. Hattâ bizzat Mustafa Kemal bile ümitsiz anlar yaşar. Hani Mustafa Kemal'in, bütün felâketlerin sebebinin kendisine yüklendiğini sayarak şu beyanlarda bulujjduğaı günler var ya : «Hem kendimi bn teessürden, hem de fiıSyle flüşunenleri" tevehhümden knrtannak için, o giine kadar elde edilen tarihî vaziyetin ve bn vaziyetin o günden sonraki safbalannın mesuliyetini, dijer bir arkadasa devrederek bir nisyân ve inzivâ köşesine çekilmeye karar verdim.» (1) îhtilallerl buhranlar besler. thtllfillerde bnhranlar, sahsiyetleri yoğuran ve liderleri sekilleştiren çileli imtihanlar gibidir. Bn imtihanlar geçilmedikçe, çıkılan yolda mesafe »Imak kabil değildir. Fakat gaileler bunlarla bitmez. Bu sefer bir de Kumandanlar buh ranı patlar. Fevzi Paşa henüz Anadolu hareketine katılmış değildir. Istanbulda Harbiye Nazırıdır. Anadoludaki Kumandanlar ve birlikler, en üst rütbeli kuman danın şahsında Padişahın emrine girmelidir. O zaman doğru bildiği bu yolda, 23 25 ve 28 mart emirlerini yayınlamıştır. Tepkileri meydana vurur. Tepedeki karargâh çok heyecanh günler yaşar. Fakat 26 nisan akşamı bizzat Fevzi Paşa, Lefke Boğazında Ali Fuat Paşa cephesine gelip Anadolu hareketine katıhnca, îstanbul, bu büyük kozunu da kaybeder. gâhta geçer. Paşanın odasmda, Fevzi Paşa, Îsmet bey, Çerkes Etem ve kardeşi Reşit bey vardır. Îsmet bey derhal vaziyeti özetler: Yozgat tarafı ateşler içindedir. İsyan genişlemektedir. Yozgathlan bekleyen yerler de vardır. Mustafa Kemal susar, Fevzi Paşa her zamanki düşünceli hali içindedir. Ve söz Çerkes Etemindir : •••• •••• • ••a Çerkes Etem konuşuyor? « Hayret ediyorum ki Sıvas'ta Heyeti Temsiliye ve Ankarada Millet Meclisi sıfatiyle içtima ve teşekkül olunalı bir seneyl geçtiği halde, bu müddet zarfında koca Anadolu'da hareketi milliyemiz namma neden esaslıca bir hareket görülmedi. Ve niçm merkezinizi takviye eylemediniz. Ve sonra en mühim ve esas olan cephelere ait, şimdiye kadar bir himmet eserine ve yardımınıza dahi sahit olmadık, desem itiraf buyurnlur zannederim. Görülüyor ki Anadolu'nun ortasınaa îstanbnlia ve hiçbir ecnebi ile irtibati kalmayan Tozgat isyanını söndürmekten acizsiniz. Anladığım şudur ki, baştanberi hâlâ vaziyeti kavramadınız. Yahnt şahsî ve daha ehemmiyetsiz şeylerle meşgulsfinfiz. Ve belki de Heyeti Temsiliye, yahnt Ankara hükumeti namına yaptığınız tebliğler, tamimler, konferanslarla her şey olacak sandınız. Bn serzenişim, bu gafletler bir daba tekerrür etmesin içindir... Ben, bn kalan isyan meselesini de, emriniz üzerine uhdeme alıyorum. Ve sizleri bu gaileden kurtaracagınu ümidediyorum...» Bu sahneden sonra Yozgata giden ve isyanı bastıran Çerkes Etemin, eski jandarma çavuşluğunu unutarak kendini bir millî kahraman saydığı bir gerçektir. Nitekim onun Yozgattan, Ankarada bazı dostlarına : Ankarada Mustafa Kemal'l Meclisin kapısına asacağım! diye haberler yolladığını, büyük nutkunda, bizzat Mustafa Kemal nakleder... •••• •••• •••• •••§ •••• •••• •••• •••• *••• • > • • * •••• ••stst IIM •••• *••• • «•* • ••• idama mahkum edilirler ma bu defa da Padişah harekete gelir. Anadoluda yalnız isyanlar uyandırmakla kalmaz. 20 mayısta Mustafa Kemal'in, 25 mayısta Fevzi Paşanın, 6 ha ziranda da Ismet beyin ve diğer önderlerin idam hükümlerini imzalar. Tepedeki karargâht» şöyle konuşulur : Mustafa Kemal, Dr. Adnana döner : Bizi mahkum edenlerin hiçbir siyasi kıymeti yok. tdam'a mahkum olmak boşuma gitmedi, sen ne düsünüyorsun? Benim de hoşnma gitmedi. Halide Edip baska türlü konuşur : Bn karar, «öhretimizi artıracaktır... Miralay îsmet bey o fikirde değildir : Bilâkis. Onlann memlekette siyasi knvveti vardır. îstanbul ve tzmir gibi vilâyetlerde bize karşı mnhabbet artsa da, henüı kararlarını vermemiş olan halk arasında fena tesir yapar. Bilhassa ihtilâl halinde olan yerlerde. Padi«anın ve tngiliılerin teveccühünü kaMnMak ieteyenler «fteatts gev çeceklerdir. Biz, tstanbnl gazetelerinin bn günlerde Anadoln'ya girmelerine mâni olmalıyız... Hülâsa çileli buhranlar bunlarla bitmez. Ankarada gerçi Meclis açılır ama, Ankarayı saran isyan cıların, Ayaş beli taraflarında, hattâ Meclis pencerelerinden görünür gibi olduklan anlar yaşanmıştır. Mustafa Kemal yanındakine döner : Mebnslar dnymasın, müzakereler devam etsin. Elimizde kaç silâhlın var? 70 kişi!.. Derhal üzerlerine git ! Bereket \Tersin o sırada ufukta tozu dumana kaldıranlar, isyancılar değildir. Ama bu sefer d« Yozgat isyan etmiştir. Karargâh gene karışır. Meclis de dahil olduğu halde, herkesin ümidi Çerkes Etemdedir. En garip konuşma sahnesi, gene tepedeki karar Sokrattan beri ... lât satırına teslim olunmns, bogdurolmuş, hattâ odun yığını üzerinde yakılmıştır. Fakat onlann Insan hürriyet ve haysiyeti hakkmdaki düşünceleri bin yıliık Ortaçag boyunca, karanhk bir zindanın dqvarındaki küçük bir delikten sızan güneş ışınları gibi, insanlıgı aydınlatnıakta devam etmistir. O zindanın buçiin emniyetli ve rahat bir ynva ve duvanndaki küçücük deligin de o yuvaya hava ve ışık getiren koca bir pencere haİine gelmesini biz. yüzyıllar boynnca dnsünceleri nfcruna canlannı vermekten yılmayan bn fikir borçluyro. A T kımdan, aynı yollardan geçmiş, Sokrat'tanberi nice fikir adamları «ehirlenmiş, asılmış, cel arihte başka memleketler de, bir başka ba Mmmm • ••• ::!: ••«a •••• •••• :::: •••• >••• ••>«• •••• •••• •••• •••• •••• •••• *••• »••a •••a L Iğri oturup doğru konuşalım : Süleyman Demirel de heplmizi J hayal kırıklığına uğrattı. Oysa bn gidiş iyi gidiş değil. Bir şeyler jj yapmalıyız. Meselâ son günlerde çok konnşulan bir teklif var : Ş Alican'ı Hükumet Baskanı yapalım diyenler çoğalmaktadır. a Devlet yönetmek kolay is değildir. Hem Alican ile Süleyman • arasında devlet yönetmek bakımından önemli ve derin görüş ayn J lıkları var. Süleyman Demirel : S MüJetçe silkinmehyiz... diyor. • Eh, enerjik adam. Milletçe silkinmeyi kalkınmak için lüznmln • metot buluyor. A/na Alican bnnun tam karsisındadır. Dünkü parti • toplantısında o da metodnnn açıkladı : S Toplumdaki çalkantı durdurulmalıdır... dedi. S Şimdi iki büyük lider arasındaki bu derin görüş farkı ortaya S çıkınca, memleket aydınlan da kendilerine düşeni yapmalıdırlar. Ş Meselemizi şöylece vazedcbiliriz : • Türkiye acaba nasıl kurtulacaktır? Milletçe silkinelim mi? • Yoksa çalkalamayı durduralım mı? " Süleymancılarla Alicancılar arasındaki fikir tartışmasının mem 1 leketi olumln yönlere götüreceği muhakkaktır. Bu iki vatansever S lider de solculuğa ve sosyalizme karsı... Ama gelgelelim kendi ara • lannda anlaşamıyorlar. Demirel'in fikri yabana atılır fikir değil • gerçl : J Milletçe silkinmeliyiz... diyor. Atalanmız «Nerede hareket, • orada bereket» demişler. Milletçe silkinirsek piyasada dargnnlnk S kalmaz. S Üstelik Süleymancılann iktisat otoriteleri diyorlar ki : S Toplumdaki çalkantıyı dnrdurmak fikri temelinden yanlış • tır. Tersine bütün vatandaşlanmız çalkalamalıdırlar. Biz ancak • çalkalayarak kalkınabiliriz. Bir kere çalkalamak geleneklerimize S nygundur. «Çalkala yavrum çalkala» sözü ruhumnza işlemiştir. Ba S kınız Mısır sosyalist olunc» ne yaptı? önce eöbek dansını yasak etti S Nâsır. Demek ki çalkalamak sosyalizme karsıdır. Nâsır, Mısırda « çalkalama hürriyetini yokederek memleketini felâkete sürüklemiş ; tir. • Bannn içindir ki çalkalatnayı durdurmak Mısır nsulfl bir fellâh " zihniyetinin Türkiyede tatbikatına ve sefaletine yol açmaktır. Biz S tersine bütün vatandaslarımızın, özellikle kızlarımızın çalkalama S yı ögrenmesini memleketin iktisadi kalkınması bakımından tarnri • görürüz. Kurslar ve dershaneler açarak çalkalamayı milletçe ge • liştirmek gerekir. Sonra çalkalamayı öğrenen kızlanmızı Amerika J ya yollarız. Orada çalkaladıkça para kazanırlar. Sonra kazandıkla S rı dolârlan Türkiyeye getiririz. Bakınız bir tek Neclâ Ateş Ameri S kayı altüst etti. Tabancı diyarlarda bize şan kazandırdı. Onun izin S den giden lokumlar şimdi Amerikada serefle çalkalıyor ve memle • ketin iktisadi kalkmmasına yardım edivorlar. Doktorlanmı», işci J lerimiz, raühendislerimizden sonra çalkalamasuıı lyi bilen vatan S daslanmız sayesinde Avrnpa ve Amerikayı yenibastan fethedebi S liriz. Atalanmız, Viyana önleriıiden dönmüslerdi. Biz Viyanayı gö S bek ata ata geçer, Amerikada çalkalaya çalkalaya nurln nfuklara S yöneliriz.. S Fikirler parlak ve cilâlı görünüyor. Bunun İçin Alican daba bir • süre Süleyman Demirel karsısında tutunamaz. Ama Süleyman De J mirel de doğrnsu düsündügümüz gibi çıkmadı. Talnıı bizim fikri S miz değil bu! Süleyman Demirel üstüne yatınm yapan bütün çtv 1 reler şimdi pi.s pis düsünüyorlar. S Çaresiz ama Daha bir süre çalkalama ve silkme metotlariyle ; idare edilecek memleket .. Sonrası Allah kerim. • Süleymancılar ile Alicancılar ) '••"•••»•••••••••••••••••»•»•••»•••»••«»••••••«««»•••»••ı.aa Özçürlük Enkizisyon ransada mntlakiyetç! kırallıgın, aristokrasinin ve kilisenin ortak menfaatlerini sürdürmek için elele verdikleri karanhk devirde bunlara karşı fîkir 5zgürlügü bayrafını açmıs ve Slünceye kadar bu oğurda kalemi ile savasmış olan ünlü fikir kahramanlarından biri de Voltaire'dir. Onnn özgürlük, insan haysiyeti ve hoşjrörü fizerine yazmış oldugn eserler bngün hâlâ bir meşale gibl insanlıgı aydınlatmakta devam *diyor. Devrinin'aydınlan, Voltaire'in Slflmünden 8nce, bn ihtiyar fikir savaşçısına (Voltaire 84 yaşında ölmüştür) dünyada pek az fâniye nasip olan samimî ve mnhteşem gösterilerde bnlnndnlar ve başına, düşünce 5zgürlflğüne »şık büttin Insan gönüllerinden derlenen çiçeklerden yapılmış sükran çelenginl taktılar. İKTİSAT VE MALİYE DERGİSİ 1.1.1966 c'an itiharen yüriirlüğe giren F YENİ VERGÎ CEDVELLERrıti «Yürürlüteki GELİR ve KURUMLAR VERGİLERİ KANUNLARI ile VERGİ USUL KANUNU ve ORTALAMA KÂR HADLERİ» adlı kitaplarile biriikte ilâve olarafc vermeğe başlamıştır. Bahçekapı Vakıf İş Hanı kat 3 No: 19 dan veya başlıca kitabevlerinden arayınız. Tel: 22 74 02 27 49 48 Cumhuriyet 1340 Çankayaya çıkan : • ••a • ••a A! •••• ••!• aaaa aaaa •aaa •••a »••a • ••a Voltaire, fikir kölelifinin ne demek oldagnnn «düsünce ö'zgürlüğü» adlı bir diyaloennda, özgür düşünceli bir tngiliz Lordn ile, kendini korkunç Enkizisyon idaresinin emrine vermiş bir Portekiz Kontnnn konnşturarak âdeta somut bir şekilde meydana koymuştur. Düsünce özçürlügünü kısa cümleler içinde, hariknlâde veciz ve nefis bir şekilde ifadelendiren ve fikir köleliSini bir ressam fırçası gibi tasvir eden bn özlü konusmayı, değerli ve aziz dostnm ve meslektaşım Refet özdemir. bundan yirmi yıl kadar önce çok güzel bir dille Türkçeye çevirmistir. Tordnmiızda bugün bazı çevrelerde hüküm sflrmekte olan fikir ve din taassnbn içinde belki bazı kafaları aydınlatır umuduvla bn diyalogu. oldnğn gibi aşagıya ?eçirmevi nygon buldnm: • ••« •••• • ••• D B • ••• >••• • *•• • ••a ıai« aava aaaa aaaa aaaa aaaa •••• Bu silâhlar niçin patlıyor ir de şu subayı dinliyelim : j Bu subay Şerif (Güralp) bey' dir. Ta Denizli taraflarından Refet Paşanın, derme çatma 120 askerle Ankaranın imdadına gönderdiği bir Süvari alayı Kumandanı! Mustafa Kemalle Îsmet Paşayı tepedeki karargâhta görüşünü bakın nasıl anlatır : «Mnstafa Kemal Faşanın bnlun duğu Ziraat Mektebi binasına git tim. Paşanın kapısım vnrarak içeri girdim. Paşa ile tsmet bey dar, çıplak bir tahta kanapenin üstüne yanyana oturmnşlardı. Va ziyet aldım. Fakat Mustafa Kemal birden kolumdan yakaladı. Beni çekti. Ikisinin arasına otnrttu. Sıkıştık. Şasırdım. Fakat O bağırdı. : Bırak simdi bunlan... Şurada üç kişiyiz, ne yapacağız? Onn düsünelim!.. Elime bir de sigara tutuşturdn. Ben şaşırmıştım. Bn telâşın sebebini anhyamıyordnm. Îsmet bey bana hemen şu emirleri verdi : Şimdi derhal askerlerini topIıyacaksın. Bu binanın etrafı, bu tepe tahkim edilecek. Akşam üzeri tahkimatı teftiş edeceğim!.. Daha çok şaştım. Bu tepenin tahkimi? Peki iyl ama, kime karşı? Niçin.. Hemen tabkimata giriştik. Akşam üzeri îsmet bey geldi. Siperleri ineeden Inceye tetkik etti. Ateş istikametlerini, görüş sahalanm inceledi. Tapılanlan befendi. Sonra emrini verdi : Hemen nöbetçilerini çıkar. Çok dikkatli ol! Akşam karanp da geee basınca, bu telâslann sebepleri anlaşıldı. Bnlnndngumuz tepeyi saran bahçelerin içinden silâh seıleri gelmeğe basladı. O gece sabaha kadar Mustafa Kemal Paşanın birkaç defa, kucagmda filintası ve gündüz kıyafetiyle kendini binadan dısan ve kazdığımız siperlere attığını gördüm!» ma sonra ne olur? Olanlar [malumdur: Bütün bu buhranMar içinde pişen Mustafa Kemalin ve arkadaşlarının önsezi, mantık ve meşruluk duygusu olarak özetliyebileceğimiz en güclü silâhları; hem Padişahı, hem isyancıları, hem Çerkes Etemi, hem istilâcıları yener ve bu neticede; o tepedeki karargâhın şimdi, çok şeyler söyleyen, heyecan verici bir sessizliği vardır. Ben öyle samyorum ki, Çankaya'ya çıkan yol, bu Tepedeki Karargâh'tan geçer... 1) 23 nisan 1921 de Hâkimiyeti Milliye beyanatından. Samsun Koleji Müdürluğünden Clnn Ekmek Koyun eti Sığır etı Mıktan 40.000 Ariet 4.50ü Kg. 4.00U Kg. Tahmin edilen Geçlcl tutarı Lira 28.UO0 38^50 26.000 teminat Krş. 2100.00 3868.75 1950.00 YARIN BU ADAMA DİKKAT EDtN Voltaire' in diyaloçu Yukanda yazılı üç kalem yiyecek maddesi kapalı zarf usulü ile satın ahnacaktır. İhale 242966 Ferşembe günü saat 10 da Kolej binasında yapılacaktır. Şartnamesı, U saatlertnde okulda görülebilir. tsteklilerm Tıcaret Odası belgelerinı teminat, vezne mafcbuzlannı kapalı zarflarına ekliyerek aynı gün saat 9 a kadar makbuz mukabılmde okul ıdaresine vermiş olması şarttır. Posta gecikmesi kabul edılmez. (Basın 8231/1329) »HER ŞAHESER ROMAN KİTAPLIĞINIZA YENİ BİR OEĞER KATAR* 1707 yılına doğru îngüizlerin Sirakuza muharebesini kazandıklan, Portekizi himaye edip, bir müddet için kendi adamlarmdan biiini Ispanyaya Kıral yaptıkları sırada yaralanmış olan General Müord Boldmind, Bareges kaplıcalannda bulunuyordu. Muharebe meydanmdan bir buçuk fersahlık mesafede yük arabalarının gerisinde attan düşerek yaralandığı için kendisi gibi orada sulardan faydalanmak üzere gelmiş bulunan Kont Medroso'ya tesadüî etti. Korıt Medroso, «inquisition» cu idi Boldmind ancak sohbet esnasında tekellüfsüz olnrdn: Bir gün içtikten sonra Medroso ile şn konnşmayı yaptı: Boldmind Demek siz, Dominicain'lerin (1) çavuşusunuz? Ne kötü bir sanat icra ediyorsunuz. Medroso Doğrudur. Fakat ben onlann knr; banı olmaktansa hizmetkân bulunmayı, ve biz.zat yanmaktansa hemcinsimi yakmak felâketini tercih ettim. Boldmind Ne menfur bir seçis! Hurafelerinizle taaffun etmekte sizi serbest bırakmış olan o mağribilerin boyunduruğu altında yüz kat daha bahtiyardınız; o mağribiler ki galip bulunduklan halde ruhlara pranga vurmak hakkını, o korkunç hakkı, benimsemek istememişlerdi (2).^ Medroso Ne yapmamızı istiyorsonoz? Bizim ne yazmamıza, ne konusmamıza, hattâ ne de düsünmemize müsaade vardır. Konnstngıımuz takdirde sözlerimiz istenildiği gibi tefsir olunoyor, artık yazılanmız için ne mânâ verilmez ki! IS'ihayet gizli tasavvurlarımızdan dolayı bizi ateste yakamıyacaklan için. onlar gibi düşünmedigimiz takdirde bizzat Tanrının emriyle ebediyen yanmış olmakla tebdit edivorlar. Aklımız hâkim olnrsa, devletin yanıp kül olacağına ve milletin yeryüzünün en bahtsız millcti haline geleceğine hfikumeti ikna etmisler. Boldmind Avrupanın bir ucunda sızın için muharebeler kazanmaya gelen ve denizleri gemilerle kaplayan biz tngilizleri bu kadar bahtsız mı buluyorsunuz? Sanıyor TT>usunuz ki Hındıstanda keşfettiğini7i hemen hemen bütün yerlerı sizden kopanp alan ve bugün hâmileriniz arasında bulunan Holândalılar, matbuata tam bir hurriyet verdikleri ve insan riüşünceleri teatisi yaptıkları için Tanrının lânetine uğramış ohunlar? Çiçero'nun serbestçe yazmıs bulunması yüzünden Roma Imparatorîugu daha mı az kudretli olmustur? Medroso Bn Çiçero da kimdir? Bn adam hakkında konnşulduğnnu asla isitmedim; burada mevznn bahsolan Çiçero değil, mukaddes babamız ve aziz Padovalı «Antoine» dır ve ben daima, insanlar düsünmeye koynldukları takdirde Roma dininin vok olacaSını dnydum. Boldmind B"na inanmamal^ınız; zira siî dinınızin ılâhî olduğuna ve cehennem kapılarınm aaaa aaaa ••aa aaaa •<•• •••a ÖZEL AMBÜLANS Cankurtaran •ıhhl imdat h«»t. nakil arabaları her saatinde emrintzdedit. î CRONIN 9 68 86 •«•• aaaa • aaa aaaa aaaa • aaa •••• •aaa yurt dı*ına aanrls fapılır HBİRACh7 >; . ŞARK| keşfedecek! romonı«y h e r k e s e ka dar b l I m e d l 9 1bb r di r u h u n u n j E vler»xıie>ffen~ S«om>ber~ gumptan kan * va •hliyetlj hemşîr» gece gündUz 'gönderilir. BU REKLÂ3D KESİP SAKLAYINIZ. GÜNÜN BİRİNDE LÂZIM OLUR. «HER ŞAHESER ROMAN KİTAPLIĞINIZA YENİ BİR OEĞER KATAR* Üâncdık: 1286/1344 aaaa aıaaa !••• aaaa • aaa :::: llâncılık/1323 Sonuç akat ben modern Patrona Halinerin, Kabakçı Mnstafa'ların veya modern Derviş Vahdeti'lerin bütün tehditlerine rağmen aziz Türkiyemiz için asla kötümser değilim. Atatürk'ün dediği gibi, «Türk halkmın henüz meknuz olan büyük kabiliyetleri» vardır, ve hamdolsnn bn memlekette bn kabiliyetleri aydınlatıp mntlnlnk yolnna götürecek aydınlar; kişiliginden hiç bir saretle fedakârlık yapmayacak ve «hak bellediği yolda, yalnız da olsa, yürüyebilecek» idealist insanlar, sanıldığından çok fazladır. Unutmıyalım ki bu fâni hayat ancak eğilmiyen bir baş taşıyarak rnh asaleti ile yasanabilirse, bir anlam ve değer taşır!' F :::: IIM • III Tirkiye Zîraî Donattm Kınnmı Eskişehir Bölge Kütahya Az»t Fabrikasından 3000 ton Azotlu gübr* Samsun ve civanna sevkedilecektir. Buna alt şartname Eskişehir Bölge Müdürlüğümüzden ve Istanbulda Galata Rıhtım caddesinde Gümrük Yolfama servisinden temin edilir. İhale kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. Teklif verme müddeti 8/2/1966 sah günü saat 14,00. • kadardır. 2490 sayılı kanuna tâbi olmayan Kurum ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğina vermekte serbesttir. (Basm 8459 E. 39/1330) 400 H$ Sfin'î Mantar Satın Ahnacaktır. 1 Kurumumuz tarafından cins ve miktarlan şartnarnelerimizde belirtilen 400 m3 sunl mantar satın ahnacaktır. 2 İstekliler, işe ait İdarî ve teknik şartnameyi Ankara'da malzeme, İstanbuTda Bahçekapı Yenl Valde Han'dakl Bölge Müdürlüklerimizden bedelsiz alabillrler. 3 Tekliflerin en geç 15.2.1966 günü saat 15.00'e kadar kapalı zarf içinde (Et ve Balık Kurumu Bölge Müdüriüğü tSTAÎ^BUL) adresine verilmesi veya bildirilen gün ve saatte e!e geçecek şekilde postalanması şarttır. 4 Kurum ihalenin tamamını veya bir tasmını yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. aaaa ET ve BALIK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Basm: 8484 . A • 972 1333) (1) Dominicain^r, Hıristiyanlığın bir nıezhebine sâlik olan papazlar olup, o devirde Portekiz idaresinde hâkim durumda idiler. Bunlar, guya din namma (!) en feci işkencelere cevaz veren enkizisyoncu zümreyi teşkil ediyorlardı. (2) Voltaire bununla, Endülüs Islâm medeniyetinin Ispanya ve Portekizde hâkim olduğu devirlerde Hıristiyanların vicdan hürriyetine müdahale edümediğine isaret ediyor. (3) Bununla. din reformuna katılmıs olan memleketlerin halkları kastediliyor. (4) Yakubi'ler bu adı taşıyan ve XII. yüzyıl başlarında kurulmuş bulunan mütaassıp bir Hıristiyan tarikatına mensup rahiplere verilen isimdir. Bunların Pariste SaintJaques sokağmda bulunan manastırı, Fransız Ihtilâli zamanında, 1790 da yıktırılmıştır. •••• •••• •••• •••• •••• SATILIK SE 196* MERCEDES 220 MODEL Telefon: 13 47 47 . 12 20 35 ANKARA Çeşitli Malzeme Satılacak Bankamıza ait olup cins ve miktarlan aşağıda yanlı çeşitli malzeme kapatılmış zarf içinde teklif almak suretiyle satılacaktır. Son teklif verme tarihi 18/2/1966 dır. Fazla malumat ve şartnamesl Bahçekapı 27 Mayıs Handa MALZEME MÜDÜRLÜĞÜNDEN almabilir. 1 adet SİS DÜDÜK CİHAZ ve TEFERRUATI (Komple) CAN FİLİKASI 8 BORDA MERDİVENt 1 VİNÇ 8 BTJMBA DİREĞİ 3 HİZMET FİLİKASI 2 DEN'İZCİLİK BANKASÎ T.A.O. (Basın 8496/1334) P L A S T E L PLASTİK VE KAUÇIISANAYİ1 A.Ş. Numaralı Satış Mağazamızın Telefon Numaralan 7 Şubat 1966 pazartesi gününden itibaren (Cumhuriyet 1343) 22 33 00 ve 22 95 69 27 72 50 (Çift Hat) l l l l aaaa DERS ARAÇLARI Sergimizi geziniz Kdtdiog isteyiniz İNKİLÂP ve AKA KİTABEVLERİ OlAncılık: 1406) • 1325 ÜSTÜN KALİTEÜ iiii olarak değişmiştir. Bütün müşterilerimizin bilgilerine arzederiz. Reklâmcüık 531/1319
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle