02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE ÎKI 11 Şubat 1966 CT7MHTJRÎYET PLAN ve Prof. Dr. Ahmet KILIÇBAY konomlmiıin bn gflnflnfl ve geleceçinl çok . yakından ilgilendtren kalkınma plânı yeniden günün konusn olmustur. Plânın demokrasl ile bagdasamıyacağı, kalkınmış bir ülkenin plâna ihtiyacı olmadığı ve Devlet Plânlama Dairesinin bir iktisat müsaviri olduğn konuları üzerinde resmî ağızlardan yapılan beyanlar plân anlayışı bakımından çok llgi çekicidir. Böylece ortaya atılan meselelert enine boyuna tariıp plânın gerçek rolünü ve memleketimiz için önemini belirtmekte fayda oldnğu şüphesizdir. Banlarâan evvelu demokrasi ile plânın bağdaşıp bağdaşmadığı sorununn ele alalım. ir ülkenin liyasî rejiml ne olursa olsan iktisadî faalijftlerine bir düzen, bir intilam, bir ba^Iantı vermck, ona aklın, mantıjın aydınlaiıcı ışığını tntmak gerekir. Buçiin plâna sahip gürünmeyen Ulkelerde bile iktisadî faaliyetler arasnda koordinasyon ve tntarîılık sağlamak gereklidir. Bu ihtiyaç nıantıkî, tutarlı tedbirler manzumegi ile karsılanmaktafUr. öte yanda plânsız dydiğimiz Olkeler gerek özel •ektör faalıyetlerinde ve ferek kamn sektöründeki birimlerin faaliyetlerini planlamaktadırlar. Kalkınma plânına sahip görünmeyen B. Amerikada kamn faalivetlerinin çok büiık bir kısmı, savnnma faaliyetlerinin tamamı, en ileri en modern plânlara sahiptirler. özel scktSrde Jse büyük isletmelerin hemen hepsi. en ileri plân modelierine ve bunları çozecek eîektronik hesap makinelerine sahiptirler. Kısaeası, plânsız dediîimiı ülke kamn ve are\ sektörde çok sayıda plânlama birimlerine sahip bir ekonominin brneğini vermektedir. } Ote yanda Ingiltere, Isveç, bizimkinden farklı olmakla beraber plânın disiplinini tanımıs, bundan faydalanmıslardır. Fransa, ttalya (1) kelimenin tam mânası ile plâna sahiptirler. Ortak Pazar ülkeleri daha Kömür Çelik Birliğinin kurulmasındanberi plâna sahip olmuslardır. Bn ülkeler, biraz daha ileri giderek plânın milletlertistü bir otoriteye sahip olmasıııı münakaşa dahi etmişleıdir. Ortak Pazar ülkeleri, plânın üstünlügünü görerek bu nğurda millî hükümraniık haklarının bir kısmından feraeat etmeğe dahi rıza gösteren bir eğilime sahip bulunmuslardır. )*•• ıa»a !••• • •a Honolulu konferansı 1 :::: •*«• • ••• •»• •••• • »•• •••• E B blrlerinin daha «fimulia, daha tutarlı ve daha uzun vâdeli modera' bir örneğinden başka bir şey değildir. İktisat politikası bir sistemsizlik, fikirsizlik, kararsızlık ve tutarsızlık olarak anlasıhyorsa bu «iktisat politikası» degildir. lân, kindeki bilim, teknik ve disiplin dozlarının daha yüksek, daha sistemli, daha tutarlı bnlundnğn bir iktisat politikasıdır denilebilir. Bu hüviyeti İle plân, demokratik düzenle bağdaştırılabilen bir şemadır. Plân, bir giidücü olarak hükumete iktisat ve ekonometri biliminıin bizmetini sunan bir dökünıandır. Plân l;ısıtlayıcı nitelik taşıyorsa bunda iktisat ilminin plân halinde ortays çıkan prcnsipleri aynı rolü oynamaktadır. Her ikisinin de demokrasi ile bagdfrştınlabilecegi güphesizdir. P • ••• • ••• •••• •••• :::: Piâniama dairesinin ödevleri rulan bir dâva olnıak niteliğini mnhafjza etmistir. Evvelâ Plânlama Daircsi bir müsaıirler bürosu mudur sorusunn cevaplandırmak gerekir. Gerçekte fizerinde durulması gereken plânlama dairesi uzmanlan değil, plânın bir disiplin olarak kendisidir. Uzmanlar, modern bilimi ve plân tekniğini belll bir modele ve belll bir kalıba sokan kisilerdir. Mfitaleaları tamaıren bilimsel ve tekniktir. Siyasî kıymct hiikümlerinden nzak, hızla kalkınmamız için en iyi yoln arayan bir toplulnktur. Bilim. ışıfeırıda vardıklan sonaçlar ve öngördükleri tedbirler siyasî otoritelerinkinden farklı bulunabilir. Bu iakdirde ortaya bir mesele çıkar. Bilimsel bir arastırmaya dayanmayan, sonuçları tamamcn tartılmamıs olan siyasî hükümlerle plânın öngördüÇü tedbirler arasında seçim yapmak. Bu halde plânın tavsiyelerini tutmak, >iyası hükümraniık haklarından Aazeeçmek deiil, icraatta bilim ve teknıkten favdilanıraktan iharettir. Yalniz bnrada önemli bir hususu z'''zden kaçırmamak eerekir. [I<ikumetler, iktisadî bir tedbir Iıakkında pcşin bir karar verdikten sonra buıınn hakkında Plânlama Dairesindpn fikrini soracaklar yoksa millî bedefleri t'sbit ettiktcn sonra bnna en iyi nasıl ulasılacağını arastırmalarını istiyeeeklerdfr. Birinci yol seçildiei takdirde Plânlama Dairesi sadeee bir isme, ikinci yola çidildiji takdirde gerçek bilimsel büviyete sahip olacaktır. lânlama Dairesınin görev de tartışılan alnıış Pmesele plânkonular arasında veyerSdevleri ve ba yapıldığındanberi tizerir.d.' du •••• •••• •••• Plân demokrasi ile bağdaşır mı? • ••• P lân, iktisadî faaliyetlere düzen veren, yol gösteren, kamn ve özel sektör arasinda ahenk sağlamayı hedef tutan, tekrarları önleyen, atılan adımları birbiri ile bağdaştınp koordine eden, çelismelere mani olan bir vesikadır. Türkiye için plân, sadec« hedefler ve stratejiler nıanzumesi değildir. Plân yeni bir diBiplin, bir kavrara, bir zihniyettir. Rast^ele, başıboş, tntarsız karar ve tedbirlere paydos deyip akıl ve mantığı hâkim kılan bir vasıtadır. Plân, dcnaakratik Jtir düzen içinde halk iradesini elinden altnaı. îyi hazırlanıp, iyi uy?ulanan bir plân halka, çağımızın şartlarına uyan y^sama imkânlarını sağlar. Plân, hslkm ve onnn temsilcisl olan yaşama organları ile icracı hükuraetlerin yetkilerini smırlanıaz. Bilâkis onlafa kalkınmanın yollarını gösterir, iktisadi kayıplan önleme, kıt kaynakları kalkınma hedeflerimize oyacak kullanma yollarını açar. Uiç bir hükumetin iktisat politikasma sahip olmaması düşünülemez. Plân, iktisat politikası ted Sonuc ralık aymda Ankarada yapılan plSn modeli üzerinde yapılan bilimsel tartışmalarda Plân'.ama Dairesmin de£erli tdareci vc uzmaıılara sahip oiduğunu sevinçle sürriıik. l'.övie bir kadroya sahip olmakla ovünüp ?enç elemanların bizmetlerinden faydalanmanın ınem leket yararına olacajı süphesizdir. Hükümetle . rin lıaşarılanrnn rtiı 6k ö'âÇÜâe" ekonomik 6a%arı>a, bnnun da bilim, disiplin ve tntarlı tedbirlere mahtaç olduŞunu nnutmamak gerekir. Bnnları sağlayacak bilimscl dökümanın katkınrna plânı oldn^nnu soylemcfce lüzum yolrtnr sanınz. A I1İE hii • •M •••• (\) ttalya »plân» kalıme.sının psıkolo.uk etkisıni bilaıği ıçın buna «program» adını vermeyi terch etm'?tır. ozan'dan sonra, Türkiye siyaset sahnesinde, artık bir tkinci Adam vardır. Bu tkinci Adam, Tek Adam'ın ardında, hattâ bazan karşısında, ama, dalma janındadır. Olayların akışı, içinde kendini gittikçe, daha itirazsıa ka bul ettirecektir. Ama bu olaylar selinde, bu ikl insanm ön plânda ve yanyana belirişlerine yol açaa bir gelişmeye kısaca deginmeliyiz: Zaferden sonra Mustafa Kemal'l, hem içinde yaşadıŞı havarun, hem kpndl hal ve mızarının şartları ıçinde almalıyız. Çünkü zaferden sonra Mustaîa Kemal, nattâ kendi iradesi ile olmasa bile, insanüstü bir varlık halıne gelmiştl. Biraz ofayların akışı, biraz da kendini doğuran çevrenin ruh yapısı, böyle bir insanüstünü, ister tstemez yaratacsktı. Çünkü en az ikl asırdan beri gerileyen, aşağüık duyşulan içinde bunalan, asırlardanberi bir Kahraman bekleyen bu çevTe, kazandı^ı zaferden sonra onun ayaklarını, ister istemea topraktan kesecekti. Onu ilâhlaştıracaktı. Bulutların ortasmda, buiuttan bir tahta oturtacaktı. O nu putlaştıracak, ona tapacaktı. Bunda halkm, yerden göğe kadar hakkı vardı. Çünkü asırlardır süren çöküntüler, yenilgüer, hakaretler içinde, bir Üstün'e, bir muzaffere öylesine susamışö kl... Zaman zaman, kendini gittikçe saran, hattâ sıkan bu insanüstü'lıik çerçevesıni kırmak, bulutlardaki tahtmdan inmek, ayagını gens G^kisi fribt. günlük hayatm sert toprağına basnîsk isemiştir Mesclâ, uzun yıllar umumi kâtiplif,ıni yapan Ha?an Piza Sovak'ın hâtıralarında naklettiîi gibi. bütün gıin uyuyabilirse uyumaktan, okv.yabılirse okumaktan, akşarm ve sofrayı beklemekten, sofrada hep «aynı insanlar, ayaı çehreler, aynı sözlerle karşılaşmaktan» yakınrtuştır. Hattâ bir defasmds, Cumhurreisllğini bırakarak Başvekil olmak, sabahm erken saatlerinde bürosrna gidip, akşamın geç saatleriıie kadar, işler arasında aktıf bir is aclamı olmak araulanndan etrafın.: bahsetmistir Ama bu mümkün müydü? Elbette ki hayır! Çünkü O, artık yalnız bir Baş değil, bir Kaiuamandı. Kahramanı ise bT büronun dar duvar lan arasında. evvela onu yaratanlar yadırgar. Hulâ^a Lozandan sonra îkincl Adam, bir insanüstü ile çalıçacaktı. Bu zor bir işti. Hem şu da vardı kl, Lozandan sonra tsnıet P3şa Ankarada işine başlarken, hatta Lozanı kazanmış olmasına rağmen, denebilir ki, ona, yalruz Mustafa Kemal güveniyordu.. I Lozandan sonra tsmet Paşa, birden Başvekilliğe getirilmiş olmasa bile, artık bir İkinci Adam olarak belirtii. Harbi yapan Meclis, yani «Gazi Meclis» sulhu yapamamıştı. Birinci Millet Meo lisi gitmiş, İkinci Millet Meclisi gelmişti. Ama zaman, yeni tasfiyelere gebey zalayıp Meclise sundukları ve Istanbul yerine Ankaranın Başkent olmasmı sağlayan kanun da, hem Istanbul basınmda, hem Meclisin ve kabinenm bazı üyeleri arasın da tedirgınlilc yaratmıştı. İsmet Paşa ile; Rauf bey, Fethi bey, Riza Nur bey ve arkadaşlan arasmda Uk siyasi çelişmeler bu günlerde açıkça kendini hissettirir. Nihayet 27 ekimde kabine istifa zorunda kaldı ve buhran son haddine vardı. îşte bu sırada Gazi sahnede görünerek Cumhuriyetin ilânı iie neticelenen teklifini Fırka Grupuna verdı. Takririn hararetli savunucusu îsmet Paşa oldu: «Fırka reis'nin teklifini kabule ihtiyaç katîdir. Pünya, bizim bir hükumet şekü eöriiştüğümüzü biliyor. Bu müzakereleri bir neticeye bağlayıp ifade etmemek, zaaf ve karışıklığı sürdürmekten başka bir şey değildir. Bir tecrübedcn bahsedeyim. A\Tupa diplomat lan bu hususta beni ikaz ettiler (uyandırdıiar). Sizin d^vletin rei°i yoktur dediler. Bu^ünkü şekildoki reis, Veclis Reisidir. Demekki siz başka bir reis bekliyorsunuz dediler. Avrupa'rm diişüneesi i.şte budur.» İs, tahiî akışını takibetti 29 e kim 1923 te Cumhuriyet ilân edil di ve 29'30 ekim gecesi saat 8.30 da Gazi Mustafa Kemal, Cumhurreisi olarak ilân olundu. Simdi bu yeni devlete, yeni bir kabine ve bu kabineye de yeni bir Başvekil lâzımdı Geçici bir kabine VEKALET Dr. Cemâ AYGEN mamak gibi bir sart aranmış dcğildir. Nitekim Anayasanın 84 üncü maddesi «Mecüslerin Başkanlık Divanları, Meclisteki siyasi parti gruplarmın kuvıet!eri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlayacak Anayasanın bir icabıdır. Çünkü, Cumhurbaşkanı sekilde kurulur» demek suretiyle, bunlann siyasi Devleti temsil eder. Geçici de olsa, bu makamın bo<, oartilcrden olması gerekliğini de bclirtmiş bulunkalması bahis konusu olamaz. Bu hususu dikkat makta, ve fakat partileti ile ilişkilerinin kesileceğinazanna alan Anayasamız. şetek 192 i ve gerek 1961 ne dair bir hükürn taşımamaktadır. Ancak Başkan şekli ile bu boşluğu dolduran hükümler sevketmisve Baskan vekillerinin siyasi partilerin. T.B.M. Mectir. lisinin içinde veya dışındaki faaliyetlerine, «katı1924 Anayasasının 33 üncü maddesi, 1361 Anayaarnazlar» diye bir hüküm vazedilmiştir. »asına 100 üncü maddesindeki sebeblerle, Oevlei Şimdi durum şudur: Cumhuriyet Senatosu BaşRiyaseti Makamının boş kalmamasım "temin gayekanı, Anayasının 100 üncü maddesi gereğince, Cumsiyle vekâlet görevini verditf halde. !!>61 Anayasası, çift Meclis esasmı benimsediğinden. ayrıca s,ö htııbaşkanına vekâlet edecektir. Anayasanın 95 incl maddesi gereğince, Cumhurbaşkanı seçilen şalısm. revi Cumhuriyet Senatosu Başkanına hı.akmıştır partisi ile ilişiği ke'ilir. Halbuki, CumhurbaşkamBu husustaki Anayasanın hükmü aynen soyna vekâlet edecek olan Cumhnriyet Senatosu Başledir: «Madde 100 Cumhurbaşkanynın hastalık ve kanı partilidir Acaba. bu vekâleti esnasında. partiyurt dışına çıkma gibi geçici olarak görevinden aysindpn istifa etmesi gerekir mi, gerekmeı mi? • rılması hallerinde görevine dönmesıne kadar; ölüm. çekiime veya başka bir sebeple C'jmhurbaşkaniığı Bir görüse göre, vekâlet geçici bir devre içindirmakamının boşalması halir.de de yenisi seçilinceye ve bıı sebeple vekâlet edenin partislnden aynlması kadar, Cumhurıyet Senatosu Başkanı C'Jmhurbaşserekmez. Eğer kanun koyucu bu dıınımu arznlasa kanlığma vekâlet edet.» idi. 106 üncü maddeyi tedvir ederken, ba noktayı ihmâl etmezdi, denilmektedir. Gorüldüğü üzere madde eayet açık bir şekilde •Cumhurbaşkanhğına vekâletin Cun.hurivet Senatosu Başkamnca» yapılmasını âmirtlir. Kısaca vekâlet görevi Cumhurbaşkanlığınadır. ir bakuna bu görüse dar bir kanun anlayışı Süphes'z ki vekil. bu süre zarfında. Anayasanın ile katılmak mümkündür. Ancak, CumhurCumhurbaşkanuıa verdisi yetkileri ku'i'i'acak ve başkanlığına Anayasanın vermck istedigi göreve ve görevleri yerine getirecektir. bn görevin pıahiyeti dikkat nazanna alınırsa, böyle Bu görevleri kullanırken, vekil de ol>a. Anayabir tefsire gitmek mümkün olamaz. Çünkü kanun sanın Cumhurbaşkanhğı hakkında kdynmş olduğu koyucu, yalniz sübjektif mânâda taraisızlığı yeterli' esaslara uymakla çörevlidir. 1%) \nnyasasi yazılırçörmemiş, organik tarafsızhğı da arayarak. Cumhurken. Devlet Reisinin. politika iistü, partilcr üstü bir başkanı seçilen şahsın, «partisi ile ilışiğinin kesile hukuki statü içersinde bulunması. şeçeı tecrübecsğini» açıkça belirtmiştir. Cumhurbaşkanı için taraflerden faydalaııılarak tesbit edilmktir. Bu noktayı sız ve aynı zamanda partisiz olma esası kabul ve Kurucu Meclis tesbit edcrken. Devlpt Keisinin tabu prensip görevden dolayı esas ittihaz edildiğl rafsız kalmasını istenıiş ve Anayasanın 95 inci maddikkat nazanna alınırsa, asıl için olan bu mecbudesinin başına «Cumhurbaşoanının seçi<n;n> ve tariyetin, vekil için de cârl olması gerektiği daima rafsızhğı» esasmıı koydukt^n sonra. son fıknsında ileri sürülebilir. Bu durum muvacehesinde, Cuma.vnen so'yle bir hükiim lazetmiştir: hurbaşkanının tedavi için Amerikada bulundnğu «Cumhurbaşkanı seçi'.enın partı ile ilısıiji kesisürece kendilerine vekâlet edecek olan Cumhurilir.» yet Senatosu Başkamnın da, partisi İle ilişiği kesilmelidir. r Bu sadeee basit bir formalite meselesi değildir. Anayasanın kabul etraiş olduğu prensip ve nayasanın aıadığı maksat, Cumhurbaşkanlıruhun esasıdır. Asıl olan bu Anayasayı, penel bir ğının, yukarıda da belirttiC'i gibı, politikn hukuk deyimi ile «lâfzen ve ruhen. tatbik etmek ve partiler üstü bir durıımda tarafsız kalmasıdıt ve değerlendirmek olduğuna göre, Cumhnriyet SeNitekim Cumhurbaskanının ycm>n metninde de natosu Başkanınm. Cumhurbaşkanlığına vekâlet (madde 96) «Tarafsızlıktan ayrılmıyacağ'na» diye ettiği müddetçe partisinden aynlması ger«klidir. bir hüküm mevcuttur. Diğer taral'tan T B.M. Mec\ynı zamanda bu vekâlet süresi içerisinde Cumhu •Hsi üyelerinin yemin metnindcn bahseden 77 nci rivet Senatosu Başkanınm, Senato toplantılanna maddede. «tarafsızlıktan ayrılmıyacaâıma» diye bir liya^et etmesi de tabiatiy'e düşünülemez. Aksl halfıkra mevcut değildir. de. bir fonksiyon kansması bahis konusu olur kl, Bundan ayrı olarak. Cnnıhuıhuşkanlıpıaa vekâVnayas3mız bakımından bu durumun ihtlası da let edecek olan Cumhuriyet Senato'su Başkanınuı seıniımkün değildir. çim tarzında, bu mevki için. bir partiye mensup olAmerika'da bulunduğu süre zarfmda, kendilerine Cumhuriyet SeC umhurbaskanının, edecektir. Bu vekâlet etme, natosu Başkanı vekâlet • •«« • ••• •>•>• •••• «••• •••• •*•« •••• •••• •••• Sonuc B ağustos 1923 te Millet Mecl;si, İkinci dor.em çalışma j larına başladı. Aynı gün îsmet Paşa da Lozan'dan Ankara' ya dondü. 13 ağustosta Meclis, Gazi Mustafa Kemal'i yeniden Baş kanlığa seçti. Ali Fuat Paşa İkinci Reis oldu. 14 ağustosta da yeni kabine kuruldu. Başvekilliğe Fethi bey (Okyar) getirilmişti. Lozan andlaşmalarınm tartışılmaE! 23 ağustosta tamamlandı. 14 muhalif ve 213 muvafık oyla andlaşmalar kabul edildi. Meclistn önünde artık, barış içtade çalışma yolu açılmış b'olunuyordu. Ama rejim hastaydı. Gerçi Padlşahlıkkaldınlmış, lakat Cumhuriyet henüz ilân olunmamışü. Halife de yerindeydi. Meclis ise gene kaynaşıyordu. Kabine teşkili sistemmdeki işleyiş tarzı, bizzat Mecîisle Gazinin de arasını açmak istidadmdaydı. Gazi bu durumu bü\*ük nutkunda şöyle nakleder: «Mecliste, bizim görüş ve faaliyetlerimizle, anlaşma ve beraberlik aramaya liizurn görmeksizin, müstakil ve gizli çalışan bir hlzip belirdi. Bu hizip, saf ve iyi niyetli görünerek, bütün Fırka mensuplannı, kendi görüşleri lebine çevtrmeğe muvaffak oldu.» Kaldı ki, ortada bir partl de yoktu. tkinci Meclis, eskl Müdafaai Hukuk Teşkilâtı adına yürütülen bir seçimle gelmiştl. Gerçi birinci Meclisin tkinci Grup denilen muhalifleri, bu seçimde tama | men tasfiye edümişti. Ama yeni ' Meclisin içinde de aynı direniş istidatlan göze çarpıyordu. Nihayet 9 eylul 923 te Halk Fırkası kurulmuş oldu ve 11 eylulde Gazi, bu j Fırkanm Başkanı " seçüdi. Fakat bu sefer de Meclis bir Hükumet buhranı ile kaymyordu. Hükumet teşkil edilemiyordu. îsmet Paşa ve 14 arkadaşının 13 ekimde im « ı ekimde yeni kabine, MaI latya Mebusu îsmet Paşa tarafından kuruldu. 19 kasımda ise Gazi Mustafa Kemal, Ha!k Partisi Genel Başkanhğını İsmet Paşaya dçvrettı. Bu suretle İkînci Adam, yeni rejimde flilen ve resmen yerini aldı. Yeni Başvekilin ilk sivasî meydan savaşı, Gazi ve kendisinin en eski arkadaşlanndan biri olan Rauf beye karşı oldu. Rauf bey, genç bir deniz subayı olduğu günlerden, 1908 Genç TÜrkler Ihtilâlindenberi siyasetin içindeydi. Ama mizacı VP ruh yapısı bakımından biraz kapalı, çekingen, yahut mutedil bir insandı. Onun bu halinl 30 ismet paşa Başvekil sezen muhafazakar unsurlar, onda kendileri için bir Lider halı görerek, onun Gazı'ye kaışı direnebıleceği ümitlerini daima belirtmislerdir. Bu defa da îstanbul basmın k^lemşörleri aynı usulü kullanmak ıstediler. Rauf beyin, îstanbul'da, Vatan ve Tevhidiefkâr razetelerinde, Cumhuriyet ve rejim meselesi Ue ügili beyanlar! 5ayınlandı Ankara bu beyanları, Cumhuriyetin meşruluguna golge düsürücü şeküde aldı. Nihayet V.1 kasımda iş, partı grupunda geniş ve etraîlı bir tartışmaya yol açtı. Burada Rauf Beji suçlavanların basmda tsmet Paşa vardı. Bu suçlamalar. hakikaten sert ve müscnıahasız oldu. Rauf bey savunmasmda. rejimin esasınm kuvvetini milletten alan idare şekli olacajma, isim meselesinin önerni olmadığına değinerek işi tatlıya bağlamak istedi. Fakat İsmet Paşa kesin ve kaTF.rlıydı Raui bey ve bazı arkadaşlan îstanbul'da halifeyi de zlyaret etmislerdi. îsmet Paşa bu>ia da saldırdı: «Haliffvi zivaret meselesi halife meselesiriir. Halife ordularının bu memlpketi harabeye çevirdijini hir Devlet Adamı olarak unutamayız.» «Bir halife .zihninden bu memleketin mııkadderatma kanşmak arzusunu geçirirse, o kafayı behemehal koparırız » «Herhansi hir halife gelenek, flkir. şel*'l. ıı«ul voluyla, açık veya gizli. Tiirkive'nin mukadderatında alâkadarmıs eibi bir vazivet alm?.k isterse. Türkivp'nin devlet a«lamlanm tal»if edermiş. onlara ilt"tit edermi<! riW bir lihnivet ilc ("ısünürsp. onun ha hareketlerini '"'anq hivanet sayaca?ız » ü'âsa bu grup tartışmaları yalniz Rauf Bevin ve arkadaşİannın çelecegini m°vdana çıkarmakla kalmamıs. balifenin de C°k vakında VO'CJ olacafını VP ha lifeliSin de pad'sahlık gibi tarihe karı^acaŞını, sert. açık, kesin bir seküde orta^ kovmusti'r. î<;met Pasanm bn mpspîelerdpki mt'dpha leleri; kararlı, agır ve etkiliydi. Halife son günlerjni yaşıj'ordu. Nitekim övle oldu Ama daha o çünlerden su da belli oldu ki, Mecliste, îstiklâl Savaşmı yapan öncüler Kadrosu da artık parçalanmaktadır. Mukadder olan tasfive, yerine gelecek ve bu tasfiyeden sonra. yalniz Tek Sef ve Tek Parti değil, bu Tek Şef ve Tek Parti sisteminin içinde bir İkinci Adam, iktidann manivelâsına hâkim oîacaktır.. Honolulu denince aklımıza gök kuşağı gibi renkli Amerikan filimleri gelir. Mavi çöklere doğru kollarını açmış palmiyeler, sapsarı bir günes. yemyesil takım adalar, bakır rcnçi delikanhlar, çıplak kızlar. ananas eibi tatlı asklar, sekerkamıst lezzetinde bir hayat, sahillere köpük köpük vuran dalgalar .. ve adadaki yanardağ fcız'inliktan köpürüp Tannlann ofkesini kötü kisilerin üstüne yağdırdı mı, filim biter. tnsanlar Beyoğlu Caddesinin kalabalıgına k3nşır; kimi vitrinleri seyre dalar, kimi de filimdeki güzel yıldızlara nzanacak hayallerini beslemek için evlerine koşar... Hiç kimse. yıllar ve yıllardan beri, Amerikan kapitalizminin ipsatı beyinlerini karanlık sinema salonlarında fotoîraf kâğıdı gibı ecza küvetire sokup çıkardığını düsönmez. Polinezya adalarında yaşıyan yoçun nüfusun, beyazlar ayak bastıktan gonra nasıl bir vatasetle yok edildiüini anlatan filim seyretmemisizdir. Terli ırkın nasıl yok edildigini ve Hawai adalannın nasıl Amerikan sSmürgesi yapıldığinı bilmeyiz. Cesar Romero, Betty Grable gibi yıldızların çevirdikleri «Havanada Bayram» çesidinden filimleri mutla bir gülümsemeyle sejrederken de Köba'da nasıl bir ıstırabın ihtilâle totnurcuklandıgını bilmiyorduk. Havana deyince insan cenneti gelirdi aklımıza .. Dans. caz, şarkı, ask... Şeker ve kauçuk tarlalarında havvanlar çibi yasıjan, yok edilen nice insanın ıstırabı önüne renkli bir perde cekerdi Hollvwood . Ne zaman ki Castro ihtilâli gerçekleşti. ah K0ba, v3h Küba, yazık oldu sana Küba, diye dövünmeye basladık. Şimdi tstanbul Boğazmın mehtabına karsı Hihon'nn teraslannda Küba'ya sövenler, Küba hakkında Hollynood'dan baska kavnak tanımıvanlardır. Gerçekleri bilmek ve öğrenmek kolay defildir ba düzende . Gazetelerimizin aians haherlerinden resimli romanlarına kadar okudağumuz ve seyrettiğimiz her sev ef>(ivor bizi Basınımızda revaç balan resimli romanlara bakınız. Pek çoeunda kahraman Atnerikaiı casnslann uzak diyarlardaki möcadeielerini izliveceksiniz. Uzakdoçu'dan Afrika'ya kadar kapitalist empprval'zmin em* rinde çalışan ajanlar. resimli romanlarda rocumanmıza kahraman olarak tanıtılıyor. Lavvrens'in açtıgı çıfırda yürüyen bir süril resimli romanında ejitivoruz cocuklanmızı .. Ve sonra da hepsinde Amerikaya karsı aynı duvçular : Ben sana hayran Sen tepeme tırman Missonri harb gemisi tstanbul önlerinde demlr attıSi «aman kapıldıjımu çılgınlık bnndandı Resmî makamlanmızın Abanoz'u misafirlerimize kapntması bundandı . Kiiltiir snmürgeciliginin ardından selenler açık pazarımıza çıkarma yapmak icin hiç zorlak çekmediler. l'vanısımız çok çeç ve çiiç olnuıssa bn yü^dendir. Amerika Cumhurbaşkanı Jobnson, Honoluln'da Vietnam satılıklariyle bir toplantı yaptı. Honoluln, Havrai'ın merkezidir. Bo eski Amerikan sömiirçesi 1958'de 50 nci yıldız olirak Amerikan bayra*ına katıldı. Baskan Johnson İyi yer geçmiş satılıklarla konferans için .. Honolnlo konferansından sonra karar verildi kl, Basksfn Yardımcısı Hnbert Humphrey, Honolulo'da alınan kararlann ny?nlanması için trörfvlendirilmiştir. Güney Vietnam'da ve adı açıklanmıyan 6 Pasifik ülkesinde bn yolda incelemeler yapacaktır. (Söz açılmışken dünkü vazımda yaptıfım bir kiiçiik yanlıslıfı diizeltmek isterim. Millî kurtulus savaslarını, barutnn icadından sonra en büvük irat savmak fikri McNamara'nın degil Amerika Comhnrbaskanı Yardımcı.sı Hnbert Humphrey'nindir.) Amerikan yöneticiler'nin hppsi de knrtulus savası söziinden irkilmektedirler gerçi . Habı>rt Hnmphrev. Harb Okulunda vaptıfı bir konnsmada demistir ki: « A<îkerî bakımdan. önemi barutun kesfi ile kıvaslaracak yeni ve cür'etli bir saldırı biçimi ile karşı karsıyayız MilH kurtuluş savasından söz edivorum. Bu vfnı ve karmakarışık harb biçimi çüvenli5imİ7 için belli baslı tehlike olmustur» tsfe Honolulu Konferansından sonra Pasifik ulkelerine incelrme icin çıkacak Amerika Cumhnrba«kanı Tardımcısı bSyle düşönüyor. Atatürk'ün bütün yeryüzü ülkelerine millî knrtulus savaşı He yol güsterdifini okul sıralannda ögrenmiş bizler acaba ne düsünfljornz? Millî knrtulus savası demek, milletlerin zulnıe karsı dövüsmesi, nyanması; insanların insanlıklarına kavusması demektir. KurtuInslan için çarpısan nice ulusun kutsal savaşlarını Atatürkçülük ideolojisinin yeryüzünde yaygınlaşması olarak görüyornz biz .. . Honotaln honferansında sadeee Vietnam satilıklarnn yapılacak Amerikan yardımına dair kararlar alınmamıstır, baihntsızlıklanna yönelPn bütün milletlere karsı Amerikanın açıkça cephe aldığı ve alacagı bir daha belli olmustur. Amerika zaten devriraei hareketlere karsı tniiyarlarcs dolâr ve askerle karsı çıkmaktaydı. Honolulu kanferansı bn politikayı daha da temellestirmiş bir adımdan başka şey değildir. VARIN KADRO PARÇALAN1YOR ÖZEL AMBÜLANS Cankurtaran tö/ıü/ı her saatinde emriniidedir. •ıhhl imdat haata nakll arabsiarı TEŞEKKÜR Aile büyüğümüz Edlme Müdafll Şükrii Pasa reflkası RÜÎYLİD Kıymetli eşim ve sevgıli Babamız Emekli Kurmay Albay ZAFER RABİA EDİRNE'nin vefatı dolayısiyle cenaze meratimine lutfen katılan, blzzat evlmize kadar zahmet buyuran, telgraf ve mektupla taziyette bulunan skraba ve dostalrımıza »onsu* teşekkürlerlmlzl arzedertz. Aile* adına oğlu Osman Şükrfl EDİRNB (Basın: 8662) 1499 7Tü4& 68 86 ' Yurl içi va yurt difina »eryl» yapılır Evlere oksijen • Seromher guruptan kan ve ehfiyetli hemşire gece gündüz gönderilir. BU REKLÂMI KESİP SAKLAYIMZ GÜNÜN BİRİNDE LÂZEVI OLUB. tlâncılık: 1300/1485 eberfiyete intikalinin 52 ci gü nüne tesadüf eden 13 Şubat 968 Pazar günü 6gle namazıın müteakip Şişli Camiinde oku nacak mevlidi »erife akraba dost ve din kardeşlerimı^ın teşriflerini rica ederiz. Kılıçalp Afiesl ZtTA KILIÇALP'ın İ ŞL E T T ULUOAG SANATORYUMU T.A.Ş. BAŞ 1 adet Elektro Kardıoğraf cihazı ile 1 adet 15 MA. 85 KV. radyografi ve 5 MA. 50 KV Radyoskopi cihazı alınacaktır. Teklif mektuplarınm ve broşürlerinin şubat 1966 aonuna kadar gönderilmesi rica olunur. Ulndağ Sanatoryumtı Baş Hekbıdlği BURSA Cumhuriyet 1480 mE •• •• f F FJ M t D 10 A.Ş. Atlantik Han, Fmdıkh İSTAN'BUL Pendik Yton* Fabrikamız için «lınacaktır. Tas, toprak veya çimento sanayıinde tecrübesi olan ve en az 5 < . fiilen İşletme Müiene dürlüğü yapmıs, Almanca'ya vakıf tercihan Kimya Yüksek Mühendisi. Taliplerin hâl tercümeleri, referans ve fotoğraflanyla birlikte yazılı olarak müracaatlan rica olunur. Türk rtong Sanayii 15 TON BEYAZ ÜSTÜPÖ 10 TON PARÇA BEZ Alınacaktır Şartnameler Şirketimiz Fındıklıdaki merkezinden tamin edilir. En geç teklif verme günü ustüpfl lçin 14 fubat peoartesi, parça bez için 15 şubat salı günü aaat 15.00 dir. Şirketitniz ihsleyi yapıp yapmamakta dilediğine yapmakta serbesttir. Reklâmcıhk 5a,î/H92 1 L İSTANBÜL TEKNİK MAKİNA F&rJLTESİ MAKİNA MAILZEMFS! VE TÂl ÜSÜLLERİ İ & İ 7 mart 1966 30 Mart 1966 tarihleri arasında o de kaynakçı olarak çalışanlsr için bir tekâmü' kursıı caktır. Bu kursa iştirak etmek isteyen kaynakçıların en 1 mart 1966 tarihine kadar Enstitüye müracaatlpn ^p lidir. Kurs ücreü 50 T.L. dır. TEŞEKKÜR Oğlumuz Hakan Yurdakuier'in boğaz ameliyatını yeni buluşlan ile vapan ve ertesi günü yemek yemesi imkânıru veren Kulak Boğaz Burun Mütehassısı sayın Doktor, Ömer Dizioğlu'na teşekkürü borç büiriz. YURDAKULER Cumhuriyet 1481 o.e. Gerekir mi ççrekmez rrn? DENİZ MYiinjy T.A.Ş. GENEL MÜDmÜGÜ (Basm 8376/1469) A • •• • ••ı ••a 1965 Kalkınma İstîkrazı Tahvüleri Satışa 717 sayıh kanunla hazinece ihraç olunarak 3 şubat 1966 »arihinden itibaren bütün bankalarda satışa arzedümiş. olan % 6 faizli 1965 Krlkmma İstikraza Tahvilleri her türlü vergı ve resimden muaf olduğu gibi tstenildiği zaman geçmiş «ünler faiziyle birükte paraya tahvfl edilebilir ve Devlet ihalelerinde teminat olarak kabul olunabilîr. (Basm 8404 A. 874/1488) ALMANCA DERS ŞEKER SİZİ SIHHATINIZA İNSUYTJ KAVl'ŞTUKL'R. Lütfen bilgi isteyin Burhan ERENSOY Oluklaraltı Cumhuriyet Cadd No: 'S BURDUR cı M33 NOT: ı.azetemize gönderîîen yazılar yayınlansın lanmasın iade edilmez. veya yayuı• ••• ••'•SS Orta ve lise öğrencüerıne Atmanca ders verilir. Müracaat saat 20 den sonra telefon: 48 34 33 Cumhuriyat 1474 '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle