01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKt 7 Aralık 1966 FRANSA'dO KAMU OYUNU YARATANLAR Dr. Hıfzı TOPUZ u son on yıl Içinde Fransa'da kımn oyuna yön veren gfiçler arasında bir takım tfeğişiklikler oldo. Transistor salgınından sonrm televizyon aldı yiirüdü. Basmdaki merkezlesme akımı devam ediyor. Büyük gazeteler küçükleri yutuyorlar. Hiikümetin etki alanı genişledi. Meclis eski önemini kaybetti. Parlâmento tartışmaları tarihe karıstı. Politik tartışmaların yeri ve alanı değisti. Teni göruşler. düsünceler şiradi nereden çıkıyor ve hangi araçlarla yayılıyor. Televizyon son yıllarda Fransa'da korknnç blr güç kazandı. Daha bes on yıl öncesine kadar televizyon bir lüks sayılıyordu. 1955 de 15 bin elan televizyon sayısı bvgün 7 milyonu aştı. Bu asağı ynkarı her evde bir televizyonun oldugunn gösterir. Fransa'da 47 milyon insan yasadıgına göre 7 kisiye bir televizvon düsüyor demektir. Milyonlarca insan televizvonun esiri olmuştur. Akşam altıdan gece onikiye kadar bütiin zamanlarını televizvon basında geciren yüz binlerce aile vardır Fransa'da. Film televiıyonda «eyredilir, tiyatro televizyonda, maç ve at yarışlan televizyonda, politik tartısmalar da orada. Hiç adı duynlmamıs bir insanı televizyon bir kac günün içinde Fransa'nın en ünlü adamı yapabilir. » ma bn televizyon Devletin yönetimindedir. * » H e r ne kadar programlarda mnhalefet partileriyle ilgili haberlere yer verilirse de televizyonun görüş açısı hüknmetç'dir. Buna rağmen nnhalefet sözcüleri, muhalif gazeteciler. hükumetin politikasını yeren profesörler zaman zsman televizyonda görünür, görüslerini, dfisfincelerlni açıklarlar. Fakat televizyonun tarafsız olmaması sık sık protestolara vol açmaktad.ır. Televizyonda ve radyoda tarafsızlıSın saglanma»ı için dernekler bile knrulmustnr (1). Televizyondan sonra kamu ovunun doğmaBinda ve gelismesinde en büyük etkisi olan çüç radyodnr. Ama radyonnn gelisme hızı televizyonnn hızı yanında çok zayıf kalır. 1955 den bn yana televisyon sayısının 50 misli artmasına karsılık radyo sayısı ancak bir misli artarak 15 milyona yükselebilnvstir. Bnna rairmen radyo Fransa'da daha özgürdür. Radyo programları televizyon programlan yanında daha liberal kalır. Hem dinlenen radyo istasyonu da tek değiJdir. Kimi devlet radyolannı dinler. kimi «Enrope No. 1» i. kimi Lüksemborg'u, kimi de Montekarlo'yn. Ama bu görüs ve yayın çeşitliligine rağmen televizyonun yanında radyo gittikçe önemini yitiren bir duruma düsmü<tnr. lere manşet olur ve bnnlar kamu oynna çesitli yönler verirdi. Besinci Cumhuriyet ise Parlâmentonun görevlerini övle bir daraltmıştır ki yılhk bütçe çahsmalan dısında Meclis yok Rİbidir. Üç bes ayda bir basbakan deviren \e bakanlan tirtir titreten parlâmanter rejim tarihe kanşmıstır. Buna karsılık Parlâmento dısı calışmalann daha fazla önem kazandığı görülmektedir. Partılerin düzenledikleri kapalı salon toplantıları, açık oturumlar ve parti kongreleri yeni görüs \e düsüncelerin tartısıldığı yer olmustur. nn •••• ESSS H H Asıl gerekli ders ayın 1. Arselin «Tarihten Bir Ders» başlıkh yazısım okudum. Yazıda tenkit edilebılecek çeşitlî yanlar var. UYazıda bize tarafsız olarak gosterılen «Melos Adası halkı» gerçekte tarafsız değildir. Bunu Melos delegesmin konuşmasından açıkça anlamak mümkün. Bakınız ne dıyor delege: «Gücümüzün vetersizliğine gelince; Bu da tspartalıların destegi ile telâfi edilraiş olacaktır. Onlar bizimle kader birliği yapacaklar ve yardımlarını bizden esirgemiyeceklerdir». Boyle olunca Melosluların tarafsızhğını iddia etmek doğru olmasa gerektir. Çünkü Melos halfanı dıs tehlikeye karşı koruyacak dostları, «Kader arkadaşlan» vardır. Bu dost Ispartaclır. Melosluların, tsparta'nm kendilerme yardım edeceklerine dsir guvenlerı tamdır. Fakat Melos yerle bir edilirken dost tsparta kılmı bile kıpırdatmaz. ence asıl ders aîıntnası gereklı nokta işte ourasıdır. Bizim de Amerıka'ya olan inan cımız sonsuzdur. «Büyük dost» a fazla güvenayoruz. O dostun Kıbrıs bombardımanı sırasındaki tutumu bir ders öğretmedi ise, Melostsparta dostluğu bize bir şeyler öğretmelidir. Dostluklara ve ittıfaklara ne denli bel bağlanacağı iyice anlaşümahdır. Q«Suursuz Batı düşmanlığı» ıddiası ise doğru değıldir. Ortada sadece bilinçsiz, davranışlarda bulunan ve sonra kalkıp özgurlük şampiyonu kesilen Amerikan yöneticılerini tenkit vardır. Turk kadın ve kızımn iffeti ile oynıyan, Türk bayrağım yırtacak kadar ileri giden üçbes Amerikalıyı protesto vardır. Sormak gerek bunun adı ne zamandanberı «Şuursuz Batı düsmanlığı» olmuştur? Kesinlikle. Masamın üstünde mektuplar var. Çoğunlukla ögretmenlerden geliyor. Kimisi sürülmüş, kimisi mahkemede, kimisi açığa alınmış. Çoluk çocuğuyla elleri böğTÜnde kalmış çok öğretmen, çoğu zaman basit bir jurnalın kurbanı olmnştur. Komsusu, arkadası, yakını saydıgı kisinin asağılık bir ihban yüzünden komik bir sorgn sual açılır : Neleri oknrsnn, kimlerle mektnplaşırsın, sol yaymlar evinde ne arıyorî Bazı gazeteleri okudukları için baskı altına alınan kişiler var Anadoluda. Türkiye tsçi Partisinden çok kişi de aynı biçimde jnrnal ile süründürülmüştür. Gaziantep'te ve Eskişehirde ve daha bir çok il ve ilçede, arkadasça bir toplantı hücre faaliyeti sayılmış, ya da kahvede rasgele söylenmiş bir söz için insanlar aylarca tevkif edilmislerdir. Bu hikâyeler eski yıllara nzanır. Bir zamanlar bugün yazılanların ellide birini kapalı odalarda konnsan nice sanatçı. «air, avdın jumal edilmLs, vıllarca hapiste yatmıştır. Korkn, tedhis, ihbar, fısıltı, dayak, hapis, iskence ve karanlık yıllar. Bazan düşünürüm bütün bunlardan gerive ne kaldı diye. Ve bnnca kahır çekraiş insanlann hepsine karsı savgı ve sevgi dnvarım. Eger onların bngün bize romant'k gibi görünen mücadelesi olmasa, bngün içinde vasadıshmız dÜ7(>vde bulnnabilir mivdîk? Her hııgünün hir diinü. bir de yarmı vardır. Dünden bugiine uzavan ve busiinden yannlara doğru giden devrimci mücadelenin gergefindp ipliîi bulunan her kişiye saygı duymak ilk ödevimizdlr. Buariinlcde Anadnlu gazetelerinde calışan bir yazardan raektup aldım. Bu dcvrimci vazar. Ağırcezada hesao verivordu. Kendisine bir yardımıra dukunamıyacağı için içtenlikle üzgünüm; ve mücadelesine saygı clnyu^rum. Yalnız ona dejHI karmea karannca devrimcî mücadeleye katılmış büyük kncuk biıtün vatandaslanma sayn ve sevgi duvuyorum. DevTİmci fiVîripri vayan kıfabmdan doları mahkum olan hSkim. şiirinden ötürü keleDçtvc vurıılan sair. Amerikayı protesto ederken coplanan genç. ıiniv«ır«it'ıde »enclere ders veren devrimcl hoca. Adalet yılmı açarken Atntiirliv Fırsa nulkunu okuyan hâkim. vatanın millî kaynaklarmı yabpncılan «ömürtmemek icm direnen ve bu viizHen çoluk cocuğuyla ortad.ı kalmayı ve etcmeğinden olmayı jröze alan devlet memuru, gazetcde ynz' ^ ızan dcvrimci profesör. nzak bir kasabnda örgütlenmeye çalışan partili, secimde oyunu bu yolda kullanan vatnndas Empervilizme karsı savaşta. ve bağımsızlık mıicadeleslnde en küçiik hir pmc"'i. en kiiçiik bir hakkı olan herkese saygı duynyorum. Sosyalizmt. doğru giden vola hir küçücük çakıltası döjeyen her Insan.i <ev?i ve *aygı du>Tiyorum. Bu savpıiın vc sevffinin içtenlikle gelişmesi ve herkesi kapsaması icîn fferpkpn ne varsa yapmayı ödev sayıyorum. Kendi henlifinin ve benciMifinin tîişmda her lîl Itücümseyen. ve kendi yaptıüı işin dısında her isi hor görenlerin. sosyalist mücadele yönün^e. în;,anları hirleşmeye deâfl. aynlıfa irtiğmi bilmeliyiz. insan kenHi yap«ığı i«i gözünde büvütmezse baskasının yaptığl iş göziinde kiiçülmez. Sosyalizme giden yolda küçük kücük cabalann birikip bibük ağırlık yaratacağmı ö&renmellyiz. Emperyalizme karşı savasa kitılan her vatandaşa olomlu gözle bakmak. devrimci mücadeleye katk'ria bulunan her kisiye hakkını vermek erdemine kavnşamadıkca sosyalist orgütun gelişip büviiyeceği umulamaz. Kendi dar çerçevesi dışındaki herst\î \e herkesi ifham ptmek mesleğine alışmış olan klşilerin kunjvup kalicnkları gtin gibi âsikârdır. Bu satırları. son günlerde kekremsl bir tada bürünen sosralizm tartısmalan hBkımmdao yazdık. Fikir forumnnda kalacağı yerde insanlan ith.ım etme'{ yolunda gelişen bu hikâye. acı manzaralara kapılar açmaktndır. Bir sosyalist örgüt, kendisinin dısında kalanlan, Anayasa nizamını yıkmak Içia karanlık plânlar ve hayaller pesmde göstermekle birşey kazanamaz. Sosyalist örgüte üye olmıyan vatandaçları suçlamak, ya da küçıımsemeye çnlışmakla da bir şey kazanamaz. Bı soy riavranış, değil sosyalist ahlâkta, burjova ahlâkmda da yoktur. Sosyalist örgüt içinde veya dısında elinden geldiğince emperyalizme karşı savaşta çaba sarfetmi; bütün insanların saygıya lâyık oldukIarını kaoul etmek devrimci mücadelenin cephesini sıklaştırmak ve gcnişletmek bakımmdan yararlıdır. Hcle MKyalist strateji tartısmalannı kişisel itişmeler plânına kaydmnak istiyanlerin sosyalizme büyük zaran dokunacaktır. Biz kendi hesabunıza böyle davranışlardan kesinlikle ozakta kalacağız. Bir gün karşımıza bir «cahilbas çıkar, onun icabma bakar ve hak ettiği muampleyi yaparız. Ama sos>alist mücadeleye katılmış kişiler hakkmda büyük küçük kim olurlarsa olsunlar bizim agzımızdan hırs*ı. hırçm hir lâfı bu kösede kimse oknyamryaeaktır. Bu mücadeleye kahlmış is'er salonda. ister kitapta, ister dergide. ister meydanda katılmış kişiler hakkmda aşağılatıcı bir söz de bizim agzımızdan duyulmıy:ıcaktıt. Bu yolda kesinlikle direnmeoin (a günlerde en büyük hizmet olduğuca inanıycruz. S Sendikalar f^ endikalar ise bep hazırlık durumundadır. *»^ Son yıllarda Fransa'da büyük ve sürekli grevler olmamıstır. Yapılanlar bep güç denemesi ve gösteri niteligindedir. Ama bu denemeler başanlı olmaktadır. Komfinist, Sosvalist, Katolik ve bağımsız sendikalar çesitli alanlarda yapılan birer günlük grevlerde çogn zaman isbirliğine giderek grev sektöründe hayatı durdurmuşlardır. Fransa'nın son yıllardaki ekonomik celismesinden isçi kitlelerinin de yararlandığını savunmak kolay değildir. Fiat artışları ile ücret artıslan arasındaki mesafe açıklıgı için sendikalar huznrsuzluk içindedir. Bn güç denemeierinden sonra sendikalann daha büyük grev lere yönelmeleri beklenebilir. Sendika çalışmalan milyonlarca isçinîn düsüncelerine, davranışlarına yön veren bir etken dnrnmnndadır. :İH •••• •••• :::= >*•• •••• iiii yayınlar yapmaktadırlar. Özellikle köylüye yönelen hizmetleri olan Bakanlık ve Genel Müdürlükler, aylık, ya da bir kaç ayda bir. halkın anhyacağı dille bir gazete, dergi çıkarmaktadırlar. Adalet Bakanlığı Yayın Müdürlüğüne gıttim, sordum, belM vardır da, ben görmemişimdir, dedim. Gerçekten üzerinde durulması gereken bir fikir, not edelim, yüksek yetkilileriraize du>Tiralım, dediler. Biliyorsunuz, hukukçularımız, 6ğ renim kürsülerinin dışmda, kendi mesleki bilgi ve görgulerini artırmak için bir takım yüksek seviyeli yayınlar yaparlar. O yaymları mes lekten olmayan kimse anlamaz. He le halk hiç mi hiç anlıyamaz. Adaletin halkın dilinden konuşmaması, halkı adalete yabancılastırmıştır. Numan ÖZDEMİR (Stenograf) *** OrtaDoğuda olmadık entrikalar çeviren, kendi pilotu öldürülecek diye dünyayı bir harbe dahi sürüklemek tehlikesinden çekinmeyen, amma her türlü gayri insani hareketlere mâruz kalan Türk Cemaaünin meşru haklarını korumak için harekete geçen Türk kuvvetlerini tehditlerle durduran bir kuvvet için böyle ılımlı bir lisan kullanmak benim garibime gitti. Bir zamanlar Almanya, Almanya diye, diye bir felâkete uğradık. Bugün sokaklarda bağımsızlık şar kıları söyleyen hakiki milhyetçiler, bu milleti şimdi de Amerika, Amerika diye. diye bir felâkete daha sürükleyenlerle mücadele halindedir. Tarihi gelişimi inceleyen her Türk anlar ki; Türkün ken dısinden baska dostu yoktur. Ne şu, ne bu. Nereye döndüysek sırtımıza bir yumruk yemişizdir. Son yediğimiz Kıbrıs yumruğu yetmez mı? Nedir bu Amerikan tutkusu? Hakiki milliyetçileri bu tutku şüphelendiriyor. Bu memlekette, sadece Türk kanunlarınm uygulanmasını istemek niçm Rus satılmış!ığı ile itham ediliyor Niçin sonra da mılliyetçilikten bahsediliyor. Millıyetçilik vatanın mukadderatmı Amerıkaya teslim etmek mi demektir? Sahir KOÇAK Siyasal Bilgiler Fakültesi B Taklit Üniversitenin rolü elelim üniversiteye, her zaman olduğn gibi bngün de Fransız üniversiteleri aydın kitleleri etkileyen ve siyasal hayata yeni düşünceler getirerek özgürlügü savunan birer organdır. Parlâmentonun ve günlük gazetelerin oynadığı rolün azalmasına karsılık üniversitenin rolü artmıştır. Bngün üniversitenin fildişi kulesine kapanan profesörlerin sayısı herhalde çok azdır. Memleketin aktüel sorunlan nzerinde söyIeyecek tözü olmayan ve yeni gelişmelere yol gösteremiyen profesör toplumla iliskisini kesmis demektir. Üniversite hocasının toplnm sorunlanyla ilgilenmesi mntlaka bir partiye girip «angaje» olmasını gerektirmez; profesörün partilerin dısında da yapabilecegi çok seyler vardır. Ünlü hnknk profesörü Hanrion «Birlesik Sosyalist Partisi» ni seçmiştir, Capitant Teni Cumburiyetçileri, Bettelbeim asın solu, Babv Lefebvre parti dısı bir sol akımı, Ravmond Aron ve Manrice Duverger de bafımsızhgı. Her biri günlük olavlar karsısmda avrı bir tepkl gösterirler. Televizyon tartışnutlarında Duverger'yi sol akımları savunurken görürsünüz. Capitant iktidar partisi içinde hükumetin tutnmunn yermekte ve veni formüller jöstermektedir. Nobel armağanını kazanan fizikçi Alfred Kastler'le ünlü matematik profesörü Lanrent Schwartz Vietnam savaşının sona erdirilmesi için düzenlenen toplantıya başkanlık ederler. Öğrenci Birliği başkanı da hocalarının yanındadır. Dünyanın önemli olaylan karşısında Sgrenci de, aydın da Roger Pinto'nun, Vedel'in, Duverger'nin, Rueff'in tntnmnnn öğrenmek isterler. Üniversite dısındaki bn görevlerini yapan profesör yeni tartısmalara yön vererek topluma yararlı olacaktır. Politikayı endüstri ve banka temsileilerinin, tarım isletmecilerinin tekeline verip profesörden politikaya karışmamasını istemek de kimsenin aklına gelmez. Fransa'da ki yeni gelismelerin içinde de üniversite toplum yaşayışına ve siyasal gelişmelere ısık tntan, yol gösteren ve kamu oynnn etkileyen en önemli organlardan biridir. G •••< •••I Basında tekelleşme |>asına gelince, Fransa'da basın da eski öne^^mini kaybeden güçlerden biridir. Günlük gazetelerin büyük çoŞunlugnnun politika dısı bir tutumu vardır. Yüksek tirajlı gazetelerin hangi partileri ve kimleri desteklediklerini kestirmek kolay değildir artık. Günlük gazetelerde polit'k yazılann sayısı gittikçe azalmaktadır. Günde 1 milyon 300 bin basan France Soir'da tek politika yazısı bnlamazsmız. Tirajı 1 milyon yakınlannda olan Parisien Libere'nin de durnmu bundan pek (arklı değildir. Ciddî politika yazılarım ancafc Xe Moade ve Le Figaro gibi bir kaç gszetede bnlabilirsiniz. 1!<S5 den bn yana gazetelerin tirajında ancak bir milyona yakın bir yükselme olmus, bnna karsılık gazete sayısı yirmi vıl içinde aşagı vnkarı yarı yarıya azalarak 100 yakınlanna düsmüştür. Bütün dünyada oldugu gibi Fransız basınında da bir merkezlesme, bir tekelleşme egilimi vardır. BüyUk gazeteler küçükleri yntmaktadır. Büvük sermayeye dayanmıyan gazetelerin bn düzen içinde yasama haklan kalmamıstır. |> asındaki bn tekelleşme akımı gazetecileri diisündüren önemli bir konudnr. Bundan birkac gün önce bu konuda bir bildiri yayınlayan Fransız Gazetecüer Sendikası şunları belirtiyordn: «Gazete her ne kadar piva«a kurallarına uymak zorunda olan bir kuruluş ise de gazetenin bir kamu görevi vardır. Bu görev ne devlet tekelinç verilebilır, ne de özel sirketlerin tekeline. Basında kurulacak tekeller okuyucuya tek yönde haber vererek dü^ünce çoğulluğunu yok eder. Düsünre ozşürlüğünün savunucusu olan gazeteciler basın endüstrisindekı merkezleşmelerin ya?ı islerini tehlikeye dü?urme«ıne karşı koyacaklardır • îste günlük gazetelerin durnmu budur. Böyle olnnca da basında çesitli düsünceleri yayma görevi baftalık ve aylık dereüere düsüyor. A>dınlar günlük çazetrlerde bulamadıklan veni RÖrü«leri, özçür düsünce ve arastırmalan dcrgilerden izlerler. Bu bakımdan politik dergilerin rolü önem kazanmıstır. «• •• • II* • ••» •••• • ••• ••*• l y D i ğ e r bir nokta, kuçuk devletlerm özellıkle jeopolıtik onemi olan ülkelerm ıttifak sıstemine gırmeden varığını sürdüremiyeceği iddiasıdır. Bu konuda da «ayın hoca ile aynı fikirde değılim. Çunku ulkesi jeopolitik oneme haız o'.an devlet öncelıkle tarafsız olmak, tüm devletlerle ıyi geçınmek zorundadır. Yoksa o ülkenın çevresinde ve toprağında fuze ram paları kurulur. Gelecek bir harpte iradesi olmadan savaşa girmek ve ktsa sure içinde harıtadan silinmek tehlikesi ile karşı karşıya kalıf;/"^"j^f '" Q Yazınm dîfer Vtr ' yerinde «tçinde buhınduğumuz ittifaklar bâzılannca yeriliyor, ondan gereği gibi yararlanmıyornz» deniyor. evletler arası andlasmalardan gereği gibi \ararlanmak için taraflar arasmda eşitlik zorunludur. Külfette eçıtlik, çıkarda eşitlik, yönetici kadroyu ısgâl etmede eşitlik. Bu eşitlik yoksa anlaşmadan }?ereği gıbi yararlanmak ümidi fazla ij ımserlik olur. Sonra bn ittifak sısteminin başı «Benim verdiğim silâhları iznim olmadan kullanamazsınızı derse Sıvın Inonü' nün dedigi gibi bu ittifakın bunyesı değısraeye muhtaçtır. Bünyesi • değişmeye rauhtaç bir ittifak sistemi ise elbette tenkit edilecektir. ayın Prof Nermın Abadan, Unesco'nun 20 yılını doldurmasına deyinerek yapılan tören sonucu müzik gecesinden şu ızlenimlerini bildirmektedir: «Aynı gece Batı müziğinin blr çeşit kültür sömüriicü araç olarak millî tnüsikilere yaptığı zarar da belirtildi... Taklit hastalığı, aşağılık kompleksi bizleri kendimizden uzaklajtırmaktadır. împaratorlukdan sıynlırk«n, tabiidir ki, Batı uygarhğma uzanan yol 1 an tıkayan düsünceleri, alışkanhklan atacaktık. Fakat kendimize öz hasletimizi, geleneklerimizi korumamız gerekirdi. Ancak biz bize benzediğimiz ka dar Türk olabiliriz. Mehmet Âkif taklit için: «Dünyası taklit, âdadı taklit, kıyafeti taklit. selâmı taklit dili konusma sı taklit, hülâsa her şeyi taklit bir milletin fertleri de insan taklidi» demektedir. Mustafa Kemal Derneğinin 10 uncu kuruluş yıldönümü Eminönü Oğrenci LokalinHe kutlanmıştı. Gü nün anlamını belirten konuşmalardan sonra, kıymetli ses sanatkârımız Safiye Ayla Atatürk'den şu hâtırayı anlatmışlardı: Yanık Ömer türküsünü bir gün yanlannda söylüyordum. Bu yurt türküsünü çok sevdikleri için gbzleri dolu derın derin dınliyorlardı. Birden yanmdakilere şöyle dedi: Şu kız bütpn Dünya'ya bu türijrü/inktefcilse.. /iktfcil vet, Hafff Batı muziği salgmı, Yanık Ömer gibi yurt türküsü heyecanlanmızı söndürmektedır. Nail UÇAB S Yasaklanan düsünce : S ayın Zehra Önal yazısınm bir kısmmda aynen söyle diyordu; •Bugün herkes fikirlerini gelecek hakkındaki düşüncelerini açığa vurabiliyorsa bu 27 Mayıs sâyesindedir.» Evet gerçekten 27 Mayıs Anayasasmda ve daha evvelki anayasada Fikir, Söz ve Basın Hürriyetme bir yer verilmiştir. Ve bu kesin hükümlerie sâbittir. Lâkin bu biikümler daima Anayasa çerçevesi içinde hapsedilmeğe mahkum bırakılmışlardır. Öyle olmasa, Aşık Öısaniden 15 yasmdaki çoeuklara kadar bir yığm insan karakollan, cezaevlerini doldunır muydu? BekJr BOYAC1 SAMSUN Çok Acı Bir Kayıp ejrafından Kalkaranzadelerden Ibrahim Kalkavan'ın «Si Zeki ve Sabahat Kalkavan'm anneleri. Ferit Tanrıöverin kardeşl, Feride Kavrakoğlu'nun birlcik ablas!, Huseyin KalkavMi'ın kayınvalideıi, All Kemal Kavrakoğlu'nun bajdızı Tülin Beyazıt, Nermin Mermereioğlu. Ibrahim ve Zerrin Kavrakoğhınun sevgıli teyzelerı, çok ivi insan D • ' ; * * * öıçürlükleri savunanlar j?*^zgürlüklerin savvnulmasında, yeni görüs ^*^ ve düşüııcelerin yayılmasında çesitli derneklerin, birliklerin ve komitelerin de geniş rolü vardır. Hükumetin herhangi bir alanda özgürlügü sınırlayan bir davranışı ertesi gün bir yığın derneğin, komitenin protestosnyla karşılanır. tmzalar toplanır, bildiriler yayınlanır, çagırılar dağitılır, gösteriler, toplantılar düzenlenir.. Pern'da bir lider idama mahkum edilmiştir; birkaç gfln sonra Paris'te düzenlenen bir kapalı salon toplantısında karşınıza Sartre çıkacak ve Peru hükumetinden idam karannın uygulanmamasını istiyecektir. Iran'da veya Ispanya'da bir adam asılmıştır; bnna karşı'en geniş tepkiyi avdınlar, bilim adamları ve sanatçılar göstereceklerdir. Çünkü hükumetin tutumu, politikası ne olursa olsun dünyanın dört bir yanındaki baskının karsısına dikilerek özEÜrlükleri savunan örgütler vardır. Baskrya, zorbalığa silâhlandınlmıs sivil halk değil, bn örgütler karşı kor. nun için, Meelisin eski önemini kaybetmesi, televizyonun devlet tekelinde olması, günlük gazetelerde düsünce yazılarının azalması Fransa'yı pek etkilemez. Ama özgürlükleri savunan örgütlerin daha kurulamadı&ı ülkelerde bn isler demokrasinin yok olması demektir. (I) Association pour Ia liberte d'expression â Ia Radio et â la Televi*=ion. Sokağa Dökülen Hıkâye TEŞEKKÜR Ailemizin çok sevgili varlığı, Türkiye İş Bankası A.Ş. Muhasebe Müdür Muavini S Mustafa TILMAZ Hukuk Fakültesi Öğrencisi , ayın Haluk Ulman'ın Amerika [ Türkiye münasebetlerini in [ celeyen objektif yaz:sını dik I katle okudum. Herkesin okuması ' gereken ve anlaması gereken millıyetperver bir yazı dizisi idi. Fakat dikkatimı çeken bir nokta yazarın oldukça ılımlı bir lisan kullanmış olmasıdır. Bugün insanları napalm bombaları ile oldüren, HAFİZE KALKAVAN Hakkm rahmetine ka^şmuştur. Cenazesi bugun saat 10 da Fe. neryolu Gazi Muhtar korusu yanında 45 No lu evinden alı. nıp Fatıh camiı şeufınde oğle namazını müteakip cenaze namazı kıhndıktan sonra Edlrnekap, Şehitligindeki eb«İİ tetirahatgâhına tevdı edilecektır. Mevlâ rahmet eyliye NOT: Çelenk gönderilmemesl rica olunur. IBRAHİM KALKAVAN ve AILESİ CAHİT SERTER'in bizleri derin üzüntülere garkeden vefatı münasebetivle çok yakın ve samimî ilgilerini gördüğümüz İş Bankası'nın kadirbilir camİDSina, Remington Rand firmasına, cenaze törenine kaülarak, çelenk göndererek. bizzat veya telgraf, tel?fon ve mektupla tâziyette bulunarak acımızı paylaşan akraba ve dostlarımıza minnet ve şükranlarımızı arzederiz. AİLESİ Cumhuriyet 14302 Hukukcu'nun görevi *** Parlâmentonun etkisi r^" ransa'da halk kitlelerini etkileme bakı* mından son yılların getirdişi en büyük değişikliklerin biri de Parlâmentonun ojnadıeı rolün aşağı yukarı sıfıra düşmesidir. De Gaulle rejiminden onceki yıllarda çesitli düsüncelerin çarpıştığı yer Meclis ve Senato idi. Parlâmentodaki çalısmalar haftanın üç dört günu gazete ••••• •••••nıt4»ıı •«•••••••••«•••••«•««•••••a •••«•••*•••••••••••••• • • • • • n ı t 4 ı ı « • • a •••«•••*• ••• !•£•••••••••••>•••••••••«•••«•••••••*••••••paaaa*>••••••••••.«• . İ l M M H M I lli Mİ M İ M N Mllt tnııa ••••••••• w •>•• ayın Fehmi Koç'un ilginç bir yazısı çıktı Hukukçularm var lıklı kimselerin hukukunu koruduklarını. buna karsılık yokEullann hukukunu gereği gıbi korumadıktarını öne süriiyor. Sayın Koç'un yazısım okuyunca, hukukçularm bir başka gorevı daha olabilece£üıi düşündüm. Hukuk kurallarını halka anlatmak. Bılmem dıkkat ettiniz mi. Bakanhklardan, Genel Müdürlüklerden Ti'j'i h^Ta hitabeden bir takım S • • • • • • • • • • GRİP. NEZLE • DİŞ AĞRISI ANTIDOT T(POMAT) M / Islanbul Ahmel Rasim Ortackul Müdürlüsünden: 1 16.300,00 liralık keşif bedelli Fatıh. Ahmet Rasim Ortaokulu elektrık tesısatı onanmı. 20 Arahk 1966 Salı gunü saat 10 da tstanbul Okullar Saymanlığı bınasında açık eksıltmesı yapılacaktır 2 Istekliler. bu ıse aıt mukavele ve eksıltme evrakı ile Bayındırlık ışlerı umumî ve hususi şartnamelerını, keşıf ve pnrjelerı ve buna miiteferrı dığer evrakı daıresinde görebılırler. 3 Eksıltıneye ıstırak edebilmek ıçın talıplerın U222) lıra (50) kurus muvakkat temtnat yatırmış olmaları, 1966 yüına aıt Tıcaret Odası belgesı ıbraz etmelen, eksıltrre gününden tatıl günlen harıç, üç gün evvel tlderı ehlıyet vesikası almış olmalan bu ışe ait evrakı ım?alama!an sartfr (Basın 23355'14277} YÛNIKLAR GÜNEŞ YANIĞI ARIBÖCEK SOKMASI ; ADALE ROMATİZMASI YARALAR, KESİH PİŞİK. KAŞINTI EKZEMA, ERGENÜK , DONUK i DERİ ÇATLAKLAI RINDA.MANİKÜR VE TRAŞTAN SONRA KULLANILIR D.A.S. Devlet Avukatları Sendıkasının, tevkalâde genel kurul toplantısı 17 aralık 1966 cumartesı günu saat 13 te Sendikamız merkezinde, ilk toplantıda yet»r sayı sağlannıadığı takdırde ıkıncı toplantı 24 aralık 1966 günü Kızılay Genel Merkezı toplantı salönunda saat 13 te yapılacaktır. Keyfiyet sayın üyelere duyurulur. Cumhunyt 14301 ÇAĞRI İlâncılık: 7325 142S4 Aylâk Musa Yüzbinlerin Okuduğu Akbaba Bugün 45 yaşında Sabırlı Âdam! YUSUF ZİYA ORTAÇ •A Haftanın Başyazısı: Tecrübeli Elemanlar Aranıyor Smaî bir müessese AlımSatışMuhaberat ve Ambar servislerinde istihdam etmek üzere tecrübeli ve referanslı Bay ve Bayan ELEMANLAR Aramaktadır İngilizce bilenler tercih edilir. Müracaatlarm kendi elyazılı ve hir fotoğrafla birlikte P.K 393 İstanbul adresine ÇELİK rümuzu ile yapılması rica İlâncdık: 7467/14286 o l u n u r . Amerikan Bandıralı YÜK Gemılerinden: Kalkış Geliş 9.12.1966 s/s ATTLEBOKO VİCTORY 8.12.1966 12.12.1966 s/s PRUDENTİAL SEAJET 11.13.1966 20.12.1966 s/s PRüDEMTtAL OCEANJET 19.12.1966 NEW YORK NORFOLK BALTİMORE PHİLADELPHIA Limanları için yük kabul etmektedir. Türkiye Acentası: G A B R t E L COOIEAÜX Karakby Kufo Han Te': 44 46 10 (llâncılık: 7471 14287) PRUDENTIAL LINESING Cafer Zorlu'nun çok güzel bir orta sayfası *** Bizim Millî Takım! Şâheser bir manzum roman Denizden Gelen! Inci Asena Niçin Dünya Güzeli olmadı? AKBABA BUGÜN İLAVELİ YAŞINDA Cumhuriyet 14260
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle