05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKÎ /CTTMHtrRİYET 6 Aralık 1966 DERS KİTAPLARI SORUHÜ tsmet KÜR âYÎ YÖNLERÎ: Çeşitli kıymetlerin ortaya çık•"•ınasını sağlıyabilir. Öğretmene seçme sansı tanır. Kitabını öğretmene beğendirmek gayreti içinde olmak, yazarları daha dikkatli olmağa sevkeder.. ise de, Türkiyedekl yazarlan hiç de böyle blr gayret içinde goremiyoruz. KÖTÜ YÖNLERİ: Kişilerin yazdığı ve yüzde dok sanbeş basıcı hesabına basılan kitaplarda i.vi malzeme kullanılması imkânsızdır. Çünkü kitaptan, hem yazanın, hem basanın, hem satanjn kâr sağlamak istemeleri tabiidir. Aynı zamanda muayyen bir fiyatlan fazlasını koymamak zorundadırlar. Yıl ortasmda okul değiştirmek zorunda kalan öğrenci, yeni geldiŞi okulda eok defa bütiin ders kitaplarını yeni baştan ürkiye'de bugün okutulmakta olan kitaplan almak zorunda kalabilir. Değişik kitap. ailenin dahs ele almadan önce, «i>i> bir ders kitabında bugenç çocuklarınuı da yeni baştan kitap almalarına sebep olabilir. lunması gereken nitelikleri hatırlıyalım... Dıştan içe doğru gidersek iji kitapta; (T) tyi malTek kitap. bütün okullarda. uzun süreyle, aynı Idtabın okntulması demektir. Kitaplar. Millî Eğitim z»me kullanılmıştır, (2) Resimlidir. (3) Göz sağlıBakanlığının seçeceği bir komisvon tarafmdan hazır ğını koruyacak. aynı zamanda öğrencide göz zevkini. lanabileceği gibi, kendi aralarında birlcşmiş bir grup okuma sevgisini, kitaba saygı duygusunu yarataeak, ya da tek kişi tarafmdan hazırlanabilir. Önemli olan, kuvvetlendirecek tarzda düzenlenrniş ve basılmıştır, hazırlanmıs eserler arasında en yeterlisini, gerçek(T) Öğrenciye verilmek istenen bilgi, onu yormıyaten yeterlisini seçmektir. rak. kolay öğrenmesini sağlıyacak sağlam, kesin ve açık bir Ifadeyle sunulmustur. (5) Bilgi, dil ve imlâ bakımından tamamiyle hatasızdır. Bütiin uygar ülkelerde, uygarlık yolunda olan örülüyor ki, kitap meselesi, hem öğrenci, hem ülkelerde, genç kuşaklara sunulan kitaplar. özelöğretmen. hem de öğrenci ailesini, yâni nlulikle onlann her an karsı karşıya bnlundoklan ders sun, en azından dörtte üçünü Ugilendiren, çok önemi, kitaplan. hu anlatrığımız şekilde, büvük bir dikkat çok yönü olan bir konudur.. Bu konnda uzun yıllarve yetkiyle hazırlanmaktadır. Bu tutunı. yâni genç dan beri gösterilmiş ihmalin sonuçlarmı bugün çok kuşaklann eline verilecek her çeşit kitnbı. özellikle acı bir şekilde yasamaktayız. Bu ihmal sürüp gittiği ders kitaplarını yetkill kişilerin bfiyük bir dikkat sürece. yarınların bugünden çok daha üzücü, daha ve titizlikle hazırlamalan gayet tabiidir. «Ba giinün korkutucu olacağı da âşikârdır. Şunu iyice bilmek kücüğü, yarının büyüğüdür» sözüııü bir fantazi, bir gerekir ki. •Eğitim»siz «kalkmma ve kitapsız «eği«bayramlık söz» olarak kabul etmeyen: bu söziin. batim» olmaz: çünkü olamaz. Uygarlık savaşına girmis, sit fakat cok önemli gerçeğine varan herkes. Kibu savaşı kazanmış, ya da kazanma yolunda bulutap>m, «yetişme» üstündeki etkisini göz önünde tunan uluslann, önce ders kitaplan, sonra da tümüyle tacaktır. •kitap» sorununu en iyi biçimde çözümlemiş uluslar • 3 ugfinkü ders kitaplan meseletnizi 4 yönden olduklan gdz önündedir. • * ele almak gerekir: Kitaplann kapsadığı bilgi İyice belirtmek isteriz ki, bugün Türkiye'de ders Te bu bilginin sunuluşn, Malzemesi, Ftatı, Çok kitaplan sorununa çözüm yolu aranırken, bu meselekitao • Tek kitap meselesi. nln bilgi ve estetik yönleriyle birlikte, önemli bir ekonomik yönü de olduğunu unutmamak gerekir .. D Bugün elde bulunan birçok ders kitaplan tnYâni ders kitaplanmızı eksiksiz yazdığımızı; çocuğun celenince görülür ki, bir insanın, kitap yazrnak için estetik zevkini Reliştirecek bir düzen icinde bastığımı kendini yeterli sanraası, yeterli bir eser meydana getirmek için yeterli bir neden olamıyor. Talim ve zı kabul etsek bile gene de kitap sorununu çözümlemiş olamayız. Kitap sorununun çözümlenmesi deTerbiye Kurulu'nun ineelemesinden geçmls olmalamek, ders yılı başında ailelerin üstüne bir kâbus girına rağmen, bugün okuttuğumuz ders kitaplarının bi çöken kitap masrafı» hikâyesinin de mutlu bir çoğunda, maalesef, bir yığın bilgi hatasına rastlansonuca \ardnilmasi demcktir. maktadır. Üstelik çoğu da kolay anlaşılır, düzgün ve dofru bir dil'den de yoksundur. (1) ğitimle uıakyakın ilgisi olan berkese mâlumdur ki, Türkiye'de ders kitaplan sorunu, «ğitim sorunlannın sadece en önemlilerinden biri değil; aynı zamanda eğitim sorunUnnı yaratan en önemli nedenlerdeıı biridir. Her yönüyle yeterli ders kitaplanndan yoksun olan öğrenci, başarı olanaklarının da en az yüzde ellisinden yoksun demcktir . Başarısızlık, gençlerl de, nilelerini de mânen, maddeten sarsan: toplum için az veya çok zararlı insan yerlşmesine sebep olan, en beliıli eğitim ve toplum sorunudur. ••••••••••••a İİIİ T Ü R K D 1 Ş P O L İ T İ K A S I N D A D E N G E :::: !IÜ I PRENSİBİNİN YIKFLMASI II ŞAHSEN ıı 1 ONEMLi YILLAR: »45,48,53 İbrahim ÇAMLI araçoğlu'nun Moskova ziyaretinin sonuç vermemesi ile TürkSovyet ilişkilerinde ilk büyük yara açılır. Bu noktaya varılmasında iki tarafın da kendine göre kusurlan olmustur. Türkler Sovjetleri tecrit etme hareketi içinde olan Ingiliz Fransız cephesi ile snlaşmakta be'.ki acele etmişler, dünya konjonktürünü iyi değerlen dırememisler; Sovyetler ise yeni tsmet Inönü iktidannın üçlü andlasmaya dahil ettiği 2 numaralı pro tokolle (andlaşmanın Türkiye'yi Rusya ile her hangi sılâhlı bir ıhtilâfa sürmeyeceğıne dair) her şeye rağmen denge politıkasma sâdık kal mak isteyen Türkiye karşısmda ge reken suples ve anlayışı göstermemışlerdır. Türkleri tamamen Ingillz kampına kaymış sayan Rusların bu anlayıjsızlığı gittikçe bir fobi halini alacak v e gene Andrtf Fontaine'in anlattığına göre, 1940 aralığında Mo lotof, Hitler'den. Türkiyeyi Batı etkı sahasından çıkaracak ve Bofazla rı yalnız Karadeniz memieketlerinın tahditsız geçişine açacak bir rejım isteyecektir ve bu Ribbentrop'un gızli bir prctokolu ile kabul edilecektir. E Bizim gazete dün Ankara'dan ilgi çekici bir haber verdl. Ve boylece bir süreden beri kamu oyonu heyecanlandıran, ibtılallı, darbeli, isyanlı tablolarla süslü politikacı nutuklarının esbabı da aydınlanmış oldu. Meğer iktidarın bası Demirel Ue Genelknrmayın Baskanı Tnral"ın ilişkileri son zamanlarda ?eker renkmiş. Çünkü Cemal Tural, «emeklilik» lâfından çok boznlurmıış. Oysa hükumet, «Genel Kurmay Başkanımn emekliye sevki. için zemin yokluyormuş. Bunun üzerine Tural askerî birlikleri denetlemeye çıkarken Bay Demirel de kendine göre nutuklar atarak uyarm»lara girişirmiş. Bakmışlar ki olmıyacak, şu esaslarda anla?mışUr : 1 Demirel, Genel Kurmay Başkanımn emekliye levkedileceğı habennı basına vereceğı bır demeçle yalanhyacak... 2 Tural da demokrası rejimıne bağlıhğını gene basma vereceğj bır demeçle perçinlıyecek... 3 Ve boylece iki şöhretli isım balayına gırecekler.. Nitekim anlaşmanın gereği yerine getirilmiş, enmartesi sünü basına verilen demeçle bahar havasına girilmiş, ve Demirel ile Tural kolkola Hirfanlı Barajına doğru bir geriye çıkarak balayını fiilen de gerçeklestirmisler. önce hepimize ve en basta Anayasaya geçmiş olsun deriı, Orreneral Tural'ı emekliye sevketmeyip de demokrasiyi kurtaranlan tebrik ederiz. Çünkü dâva kolay degil; Tural'ı emekliye sevketmek istediniı mi gerçekte demokrasiyi emebliye sevkediyorsunuz. Ve sonra Genel Kurmay Başkanımn emeklilitine bağlı bir demokrası içinde >asamaktan ne kadar fnnır duydn|nmnziı da ayrıca belirtmek isteriz. Simdi Cemal Tnral'ın gazetelerde çıkan rejimle ilgili demeeini gelin birlikte okuyalım. Diyor ki Sayın Knmandan : « Demokrası dunyanın en mütekâmıl rejimidir. Türkiye bu reıimı tatbık etmekle, medeni dunya içinde yerini bulmuş ve her gün itibar kazanmıştır. Ben de şahsen, bu mukaddes ülkünün benhğimi sarmış olduğuna ı^aret etmek isterim. Türkiye, engin bır istikbale namzet olarak, bu mustesna ve Atatürk'ten Cumhuriyetle emanet aldığı demokrasi rejimini daima muhafaza ve müdafaa edecektir.» Cemal Tnral şair mizaçlı, heyecanlı bir lcnmandandır. Bnnnn içindir ki, demeçlerinde mantıktan çok duyçulann kuvveti vardır. Bn sefer de, yukarıda görüldüğü gibi, «mukaddes demokrasi ülküsü» Say'in Knmandamn ««ah^en benliğini» öylesine sarmış kl, birtakım çok açık gerçekleri de unutturmuş. Üçbeş satırlık demeçte nnutulan bn gerçckler sunlardır : Bir kere Türkiye, dünvanın en mütekâmil re5imi demokrasivi tatbik etmekle dünya içinde yerini bulmus ve her gün itibar kazanmış değildir. Tersine, bu en mütekâmil rejimi en kötü biçimde Dyçuladıiımızdan, tkinci Dünya Sa%asından bn yana gittikçe itibarımız düşmüstür. Milletlerarası ilişkilerde ve Birlesmis Milletlerde Amerikan nydusu gibi davranmamız hajsiyetlerimizi günden giine hırpalamıstır. Üstelik biz, Sayın Generalin söyledifl jribi, çok partili rejimi Atatürk'ten emanet almıs değiliz. Tarihî gerçek sndnr ki, çok partili dürene Atatürk'ün ölümünden sonra geçilmiştir. Bütün bunlara rağmen, mukaddes demokrasi ülküsiinün Sayın Cemal Turıl'ın «benliğini şahsen» sarmış bulnnroasından ötürü bütün vatandaslar sevinmeli : Bizim demokrasi ülküsiıne ne kadar da bağlı bir Genel Kurmav Baskanımız var. diye övünmelidirler. Şair mizaçlı Tnral" m demokrasi ülküsüne bağlılığına biz de «sahsen» inanmak istiyoruz. Hele son zamanlarda tlhami Soysal olayına adının karışmasını bn bakımdan kendisi için talihsizlik sayıyoruz. Cemal Tnral'ın talihsizliği bn kadar da değildir. Bir vakitler orduya dağıttığı ve okntnlmasmı önçördüğü bir kitabında demokrasinin ve Anavasanın gerefi sayılan grev hakkına karsı aldığı tavır, demokrasiyle bafdasacak gibi defiidi. Dahası var: Gene bir süre önce ordnya dağıtılan bir broşürde «Amerikaya karşı çıkanlann, ve Amerikavı sevmiyenlerin komünist olduklan» yolnnda telkinlerin bnlunma<>ı. Orreneral Tural'ın talihsizliklerini artırmıstır. Bütün bn küçük knsnrlara rağmen Genel Kurmay Başkani Tnrarm birkaç tün önce verdi»i deraecin heyecanına diyecek yoktur. öyle sanıyornz ki, sn anda Genel Kurmay Baskanı da bir an önce tlhami Soysal olaymdaki gerçefcteTin ortaya çıkmssı ve *öylentilerin bitmesini arzn etmektedir. Çünkö llhami Soysal'ı Ankarada alçakca tnzağa düsürüp kahpece döven kişilerin cezalannı görmesini elbette Tnral da ister. Demokrasi ülküsü mukaddes ise. bn ülkünün temel taslanndan birinin adalet kavramı olduğu nnntnlmamalıdır. Adalet her seyden üstiindür, ve öncelikledir. Adaletin karsısında herkesin boynn kıldan incedir. Adalet olmadan demokrasi olmaz. Oysa aradan şn kadar ay geçtiği halde llhami Soysal'ı Ankarada güpegündüz kaçıranlar yakalanıp Adlive karşısına çıkarılabilmis değillerdir. Demokrasi ülküsüne Tnr a I S bi ! . l < : a n s e n * bağlanmıs nice kişi. şimdi bn dâvanın bir an önce yürumesini, snçlnlann bir an önce ortaya çıkarılmasını istemekte ve bn yolda sabırsızlanmaktadır. Biı de «şahsen» bn sabırsızlığa katılanlar içindeylz. S kiyenin istilâsı habermi beklemekle yetindiklerl bir sırada Ruslara hayır diyebilmis ve haym kabul et tirebilmişizdir. Türk dış politikasının hatası bu sonucu 1946 yı izleyen yıllarda iyi değerlendirememiş olmasıdır. Bunun başlıca misalini 1948 de görürüz. İyi kitat) T Sovyetlerde decjışme y.hn kasımmda Sovyetlerin, gayri ciddı bir hava içinde yapılmakla beraber, Türklere bır yakınlaşma teklıfi olur. Daha doğrusu Sovyetler, boyle bir yakmlaşma için zemin yoklaması yaparlar. Bu zemin yoklaması. Sovyet Büyük Elçiliği binasında, ekim ıhtilâli yıl dönümü resepsiyonu sırasında ve butun kordiplomaük önünde Hasan Saka hedef almarak Büyük Elçi Lavrişef tarafmdan yapılır. Sovyet lerin yeni davranışına, Türkiyenin Batı camiası dışında hareket edemiyeceğı ve kuzey komşusu ile roüstakil bir yakınlaşma politikasına girişemiyeceği gerekçesiyle itibar edil mer. Türk Hükumetinin tuturau, Sovyet Elçüiğindeki olaydan kısa bir müddet sonra toplanan CHP Mec lis Grupunun kapalı bir toplantısmda kararlaştırılmıştır. (1) Oysa, Türkiye o sırada nisbeten serbesttir ve kendisıni harb öncesi şartlan içinde imzalanan ve nazari olmaktan ileri gitmeyen Üçlü İttifak dısında Batıya bağlıyan yegâne bağ, ona hiç bir taahhut yuklemiyen 1947 Truman Doktrinidir. Kanımızca Türkiye 1945 de kendi imkânları ile bağım sızlığmı koruyabilmiş olduğu gerçeğini goz onunde tutarak bu durumdan faydalanır ve geleneksel denge politıkasma donmek yolunda hiç olmazsa ıhtiyatlı bır adım atabilirdi. Kaldı ki, 1948 yılı dunya konjonktürü böyle bir tutumu hakIı çıkaracak karakterdeydi. O 19451950İ Sorunun çöıümü G ;; 1 Türkiye yalnız ovyetlerm bu tutumu 19 mart 1945 de had noktasına vanr. Bu tarihte Ruslar, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği olarak hatalarının en büyüklerinden birini ıslerler ve (T) Şartlara uymadığı ve koklü değişikliklere ihtiyaç göster dıği gerekçesi ile 1925 Saldırmazlık Paktını feshederler, daha doğru5iı yenilemiyeceklerini bildirırler; (2) Aynı yılın haziranında yeni bir andlaşmanın şartları olarak Çanakkaiede üs talebinde bulunurlar ve Karsla Ardahanı isterler. Bu şartlar Türkıye tarafmdan reddedilir. Şımdi bu olayları o günkü dünya konjonktürü içine oturtalım: Bu döneme ait hâtırat ve diğer vesıkaların özlü bir toplamı olan Andre Fon taine'in kitabı ve Yapı Kredi Bankası tarafmdan hazırlatılan «19391963 Kronolojisi»ne göre: S EJ Bugünku ders kitaplarında malzeme de gayet kötüdiir. Çoğu resimsizdir. Kapaklan dahi çocuğun ilgisini çekecek. gözünü, gönlünü aydınlatacak güzel rcnklerden. iyi bir kompozisyondan mahrumdur... Kısacası bugünku ders kitaplarının, gerek muhteva, gerek şekil bakımından, öğrencide öğrenme arzusu, kitap sevgisi, kitaba saygı duygusu uyandıracak bir yönü yoktur. Sınavdan çıkan, sınıf geçen öğrencilerin bir «Kitap Yakma Töreni» hazırladıklanm ve çıtırdayan kitapcıklan büyük bir hazla seyrettiklerinl hepimiz görmüşüzdür. Eğitim sakatlıklarının, kötü kitaplann öğrencide uyandırdlği nefretin sonucu olan bu olay, üstünde dikkatle durulmağa değer nlteliktcdir. Ders kitaplarında, kötü dayanıksız malzeme kullanılması. ekonomik yönden de zararlı olmaktadır .. Okuyacak çocuklan birden fazla olan ailelerin bir kitabı, sırayla birkaç çocuğunun oknmasım istemek hakkıdır... Çok defa buna mecburdur da .. Oysa bizim ders kitaplarını bir ders yılı boyunca koruyabilmek bile maharet sayılır. Yani, kitaplann kötü malzemesi. hasıcının lehine, fakat hem ailelerin, hem de millî servetin aleyhine çalışmaktadır. Sonuc işi, ya da kişiler tarafmdan yazılıp, kâr sağ• lanıak amacıyle gene kişiler tarafmdan bastırılan ders kitaplannda. bu üç meselenin birden olumlu bir çöziıme ka\uşturulmasuıa imkân olnıadığını goruyonız. Bu duruma gore, daha önceki bir yazıraızda da (2) belirtmiş olduğumuz çibi, kitap sorununu her yonüyie cözümlemek vazlfesi, Millî Eği tim Bakanlığına düşmektedir. Tezelden sağlam bir yarışma açmak. ya da her türlü önyargıdan, her türlü hatır gonül kaygusundan uzak olarak seçilecek komisyonlara ders kitaplarını yazma görevini vermek için, Millî Eğitim Bakanlığı'nın bütün olanaklara sahip bulunduğu kanı«ındayız. • > Öğretmen lerden, velllerden gelen devamlı y ı kmmalara kulak vermek, her yıl biraz daha yükselen «başansızhk» grafiğine bir göz atraak, bu konuda hemen harekete geçmenin gereğine inanmak için kâfidir sanırız. Ders kitaplan yazdırıldıktan sonra bunları, dayanıklı, güzel kâğıtlara. çocukların göz ve zevk sağlığmı düşünerek bastırıp ciltletebilmek de ancak Millî Eğitim Bakanlığı'nın başarabileceği bir iştir. Bıitün bunlardan şu sonuca vanlmaktadır ki. bugün. özel bir ticaret metaı olarak piyasaya sürülnıek Bu, «dört başı mâmur» kitap ortaya çıkbktan sonte olan ders kitaplan, her yanlanyle. öğrencilere dera sıra. buııların çocuklara intikali işine gelir.. İşin bu ğil. fakat sahiplerinin çıkarlarına hizmet etmekteyoniınu de başka uluslar çoktan çözümlemiş, yâni, dirler. içinde bulunduklan ekonomik \e sosyal düzen ne olur E l Kitap fiyatlanna gelince .. Bir kitaptan en olsun, hemen bütün memleketler, ailcyi «kitap mas az uç kişinitı, yâni yazanın. basanın, satanın bu rafı»ndan kurtarmışlardır. Buralarda ders kitaplaarada tabii eu az kazanan en çok emeğl bulunan yarını bütün nkullara devlet gonderir. Ders yılı sozrrdır para kazandığı göz önünde bulunduruhırsa, nunda kitaplar okul idaresi tarafmdan toplanıp, ye bugunkü fiyatlann aslında pek de yüksek olduğu söy ni ders yılı başında tekrar öğreneilere dağıtılmak üzere muhafaza edilir... Boylece. zengin fakir her lenemez.. Ancak. bizdeki ailelerin ortalama hayat düöğrenci. her ders >ılı okula, kitaplarını hazır bulzeyleri düşünülünce bu fiyatlar çok yüksek gorünmanın rahathğı içinde başlar. mektedin Alınacak kitap bir olmadığı gibi ailenin de rok defa, okumakta olan çocuğu bir değildir. L'st ürkiye'de bunca masrafı, ekonomik durumu iıste gelen kitap ve diğer okul ihtiyaçlartnı karsılaailelcrinkinden pek de farklı olmayan devmak aileleri, büyük çogunluğuyle, çok zor duruma letm yüklenebileceğini düşunmek fazla hayalpecokmaktadır. Kitap. defter v.b. isteyen öğretmenlerrestlik olur. Buna karşüık, meseleyi. bir bir «toplum le. bunları alacak ekonomik güce sahip olmayan aile işi», bir «kamu ödevi» haline getirerek cözümlemek arasında kalan çocuk. çok defa okumayı terkedecck zor olmaz kanısındayız. kadar bezginlik \e çaresizlik duyar. Bütün önemli sorunlarmı. daima kendi gücüyle çözümlemesini bilmiş olan Turk ulusu, bu buyük eğitim sorununun cozumleıımesinde de elinden gelen her şe>i yapmaktan çekiıımiyccektir. ugün okullanmızda çok kitap tarzı yürürlük Ders kitaplan sorununun. olumlu bir Halk Hatedir. Yâni isteyen. kendini > etkili bulan her rekcti haline getirilerek çözümlenmesi, Millî Eğivatandaş \e>a birkaçı bir araya gelerek. bir kitap tim Bakanlığının ilgisine ve bu konuda öncülük yaphazırlayıp Millî Eğitim Bakanlığına sunabilir. Tâlim mak odevini üstüne alabilecek yeterli kişilerin bir vc Terbiye Kurulu uygun bulduğu Ukdlrde bu kitap, araya gelerek gosterccekleri gayrete bağlıdır. >azan tarafıııdan bastırılıp piyasaya sürulüı. Öğretmen. pbasaya surülmuş kitaplar arasından bir NOT:1> Gayem.z. kitaplan tek tek incelemek ve eleşt'.rmek olmadığı için bu konuda örsecıne yapıp bunu öğrencilerine aldırır. Bir yılhk nekler vermeyi, şimdilik, gereksiz buldenemeden sonra. eğer bu kitabı yeterli bulmazsa, maktayız. ertesi jıl öğrencilerine başka bir kitap da sâlık ve2* 4 ekim 1966 Cumhurıyet .. rebilir. T Çok kıtaOtek kitap B u 1948 yılı ilginç bir yıldır. O yılın şubat ayında Çekoslovakya'daki komünist darbesiyle Demirperdenin kurulması tamamlanmıştır. Bu bir bakıma 1948 e harb •Churchill 1944 yılındaki Mos sonrası Sovyet emper3'alizminin zirkova seyahatinde (kl bu ziyaretve ânı nitelığıni vermekte, fakat te Balkanlar nıi/uz sahalanna bır bakıma da, Sovyetlerin dobolunmüştür) Boğazlar rejimiKu Avrupadaki bütün niyetlerinin nin revizyonu konusunda Stalingerçeklestinlmış olmasıyla, onu bu le anlaşır. emperyalizmin duraklama anların• Şubat 1945 de Ya4ta Konferan dan biri yapmaktadrr. Bu yıl aynı zamanda Sovyet emperyalizminde sında Staîin, ChurchilTle Boğazlar bır çökuntunün başladığı yıldir. Nikonusunda olan konuşmalannı ortekim Çekoslovakya'daki darbeden taya atar. Amerika ve Ingılterenin kısa bir müddet sonra Belgrad Mosbu konuda Rusyanm karşısında olkovaya baş kaldırır ve Doğu Blomadıklan görülür. Aynı yılın mart kunda ilk büyük kavga başlar. Sovayında, yani bir ay sonra, Sovyetler yetler bunun karşısmda Yugoslav1925 Andlaşmasım feshederler. Hazi ya'yı Kominform'dan atmaktan başranda taleplerini ortaya sürerler. Ta ka hiç bir harekette bulunmazlar, lepler reddedilir. • Temmuz başında Türkiye bulunamazlar. 1948 yılında Türkiye içinde de enHasan Saka'nm bir demeci ile teresan bir siyasi konjonktüre şahit hudut tâdili veya arazi tâvizleri olmaktayız: Bu yıl içinde Amerika, nin söz konusu olmayacağmı bir Truman Doktrini ile öngörülen askere daha ifade eder. • Temmuz ortasında Potsdam Kon keri ve iktisadi yardıma dayanarak Türkiyenin bünyesine yoğun bir feransı toplanır. Boğazlar tekrar şekilde sızmaya başlar ve sorumlusöz konusudur. Stalin Boğazlarda üs verilmesi şartiyle Kars ve Ar luk duygusuna sahip Türk yöneticüerinde ilk direnmeler başgöstedahan'dan vazgeçeceğini söyler. Bir rir. Aynı yıl Amerikan askerî iş yer ara bu üssün Yunan Trakyasında lerindeki Türk işçilerinin hakları Dedeağaçta olmasını ister. AngloAmerikan'lar su geçitlerinin her tür ni kısıtlayan ilk ikili andlaşma imza lanır. Buna mukabil o yıl Sovyetlü seyrüsefere açık olması tezini sa ler, iki sene müddetle Büyük Elçivunmakla beraber, daha Rusyanuı siz bıraktıklan Ankaraya Lavrikarşısmda kesin olarak yer almış şefi göndenrler. Biraz önceki düdeğillerdir. • Ağustosta Türkiye, Sov şüncemizi tekrar ederek diyebiliriz ki, 1948 yılı Türk dış politikasında yet taleplerini kabul etmiyeceyçniden bir dengeye gitmek için im ğini bir kere daha bildirir. kânlar sağlayan bir yıldı. Oysa 9 Ve bu tarihten ancak 6 ay sonra 1948. Türkiyenin Batı Blokuna deşubat 1946 da AngloAmerikan tuvamlı bir saplanışının başlangıcı ol tumu sertieşmeye başlar, nisanda muştur. Mıssouri gelir ve ağustosda Amerikalılar ve îngilizler aynı ay içinde Montreux rejiminin tâdili için verılen ve 5. maddesiyle Boğazlar'm Türkiye ile müşterek savunmasını talep eden Sovyet notasmı reddederek Türkiyenin yanında kesin olarak yer alırlar. Bu tarıh sıralanmasından çıkan atıya saplanıs, dünya konjonksonuç ştıdur: Bugünkü müttefiklet\ırünün bütün işaretlerini hiçe rimiz vanımızda olmadıkları. Nihat sa^arak ve gittikçe yoğunlaşaErim'in bir konuşınasında soyledirak 10 yıl devam eder ve Türk ei gibi sadece radynları başında Tür dış politikasını bugün içinde bulunduğu duruma götürür. Bu 10 51lın kronolojisi kısaca şudur: 5 mart 1953 de Stalin ölür. Aynı yılm 30 ma yısmda So^et Hükumeti Türkiye ye verdiği bir nota ile hiç bir toprak talebi olmadığını resmen bıldırir. (1956 da da, Montreux"un 20 yıl lık süre«: doldueu zaman, andlaşma nın otomatik olarak yem'enrr.estne karsı olmamakla, mevcut Boğazlar rejiminı zımnen kabul edeceklerdir.) Rusya, genel politikasında, B 1956 Komünist Partisi Kongresinde Coexistence prensıpinin ilânı ve Kominform'un lagvı ile sonuçlanacak kısmi uzlaşma devresine ginniş tir. Ancak, Türkiyede 19501960 rejiminin yapısı bu durumun değerlen dirilmesine mânidır. Gerçi Türkiyenin o sırada daha bir yıl önce gir diği NATO'dan aynlması lüzumsuz bir hareket olabilirdi. Ancak, Sovyetlerle daha olumlu bir ilişkiler iklimine gidilebılir ve hiç olmazsa Türkiyenin ve dünyamn selâmeti için Soğuk Harb ortamında artık yavaş yavaş kurulmaya başlayan aklıselım adalarına bır yenısi ilâve edılebilirdı. Tam aksi oldu. ıısve etııjeuıııı uı. ı aııı arası Türk dış poîitikasında gorü'en dengesizliğin izah edilebilir taraflan vardır. Fakat 1850 hele 1953 yılından sonra olanlar affedilmez ni teliktedir. Zaten bu andan sonra olaylar galopan bir hastalık gibi geIışir. Menderes rejimi yalnız Sovyet lerin bütün yakınlaşma teşebbüslerine sırt çevirmekle kalmaz, Dünya sahnesinde Sovyetlerm yerini alma ya başlayan Amerikahlann ba^kı po lıtikasına âlet de olur. 1954 Cenevre Andlaşmaları Asyanın harb sonrası meselelerine ışık tutan olumlu kararlarla sonuçlanmıstı. Amerika Cenevre'yi sabote eder. Bu politikanm yarattığı ıstırabı insanlık bu gün hâlâ Viel.amla beraber çekmek tedir. 1955 de Bandung'da yeni bir dünya, bır denge dunyası, Üçüncü Dünj'a doğar. Amerika bu dünyayı karşısma alır. Bütün bu hareketlerde Türkiye Amerika ile beraber ve tarihi akıma karşıdır. Ve Menderes Doğu'dan uzatılan barış elini sıkacağına. Amerika ile beraber Doğuyu boğmak için kurulan SeatoBağdat Paktı hattır.ın başlıca mimar larından bırı olur. Bu arada Turkıye parça parça üsler ve diğer saldırı rampalan haline getırılmektechr. Amerikanın 1958 Lübnan rnüda halesıne katılan uçaklar tnorlık Hava Alamndan kalkar. Sovyet Rus ya üzerinde düsürülen ve 1960 Zırve Konferansrnm dağılmasına sebep olan U2 Amerikan Casus uça ğı da Incirlik'den kalkar. Türkiye N'ATO'ya Amerikadan sonra en çok asker veren ulke olur. Amerıkalıla ra ımtiyazlar artık bol keseden dağıtılmaktadır. Nereye dayandığı ki mın akdettiği belli olmayan ikili andlasmalar ıktidara bile hesabını şaşırtacak ölçude artmıştır. Bunların en korkuncu 5 mart 1959 da Ankarada imzalanır. Bu andlasmaya Amerıkaya Türkiyenin içişlerine Uzakdoğuda olduğu gibi müdahale etmek ımkânını veren «Bilvâsıta tecavüz» kavramı dahil edilir. Sonuç ürürlüğe girmesinden 14 ay sonra B. M. Meclisine getirilen bu andlaşma ile, denge politıkasının yıkılması tamamlanır ve o günkü iktidarın Türk toplumunun güvenliği ve çıkarları ile hiç bir ili; kısi kalmaz. Y SON ( i ; Bilâhare bu karar, gerekçesiy le Ahmet Emin Yalman'm bir başyazısında açıklanır. DÜZELTME : «Türk Sovyet lliskileri» baslıklı yazının 1. paragrafındakı « arbitraj » kelımesı «arbitrasyon» olarak çıkmıstır. Duzeltır, ozur dıleriz. &••••«••••••••••••••••••••••••••• • ••••••••••••ü TEŞEKKÜR Ölürnü İle beni sonsuz a n içinde bırakan sevgili annem . DCL B\TAN 10 yılın kronolojisi Raterina D'İzidoro'nun bizzat ccnazesme iştirâk eden, çelenk göndcren ve taziyette bulunan akraba ve dostlarıma a>Ti ayrı 'eşekkur etmeyi borc bilırim. Oğlıı: Mikele DİZİDOBO Uâncılık: 7466 14264 B DEROlKE DEEMAK MALTA fFEVZİPAŞA CAD. 70) ŞUBEMİZ SAYIN MÜŞTERİLERİMİZİN HİZMETİNE GİRMİŞTİR. 18 Ocak 1967 Çarşamba Saat 21 de Beyoğlu FİTflS Sinemasında İlâncılık: 7260/14247 Cumhuriyet 14242 TEŞEKKÜR KURUTEMlZLEMEv.BOYAMA FABRiKASI İlâncıhk: 7383'14244 Aramızdan ebediyen ayrılan, çok kıj'metli varlığunız BÜLENT KOZLU'nun vefatı münasebetiyle bizlere karşı çok yakın alâka gösteren, başta sa\ın L'raum Müdür Bülent YAzıcı olmak üzere bütün Iş Bankası camiasına, cenaze törenine iştirak eden değerli dost ve akrabalarımıza, mektup, telgraf, telefonla veya bizzat tejrif ederek taziyette bulunan yakınlanmıza çelenk göndermek lutfunda bulunan revata; cemiyet ve müesseselere en derin minnet ve teşekkürlerimizi «rzederiz. KOZLU AİLES1 .Yeni Ajans: 9696/14257 [ TÜRK HAVA VOLLARI ' I HOSTES IUNAUKTIR. T«I4I 31 01 (fiuıa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle