23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKt riJMHUKİVtT 4 Aralık 1966 ilk şart. AMACI irkaç yıi önee, yansı gerçek sanatla, yarısı da sanatçı adı altında günlfik politiksyla Ugili elli arkadasla beraber beni de Ankara'ya çağırdılar. Orada özellikle ve ivedilikle tiyatro okulu ele alındı ve bir yara deşiMi. Millî Eğitimin en yetkili ağzından biricik tiyatro oknlnmnZDII gerçek darunmnu öğrendik. Bn acı açıklamamn izi kalmaması için. işliyen ses alm» raakinesi bir emirle durdurulmuştu ama söylenenler yüreğimize kugın bir mille kazılmıstı. Bn dağIamada benim dnydnğnm acı başkalanndan daha derin olmnstu, çünkü bu okulun açılmasında ve knrnlmasmda benim emeğira ve payım oradaki dinleyioilerden daha çoktu. Bizdeki bn toplantıları bilirsiniz. Konusulnr, konuşulnr, sade konusulnr. Çok geçmeden ortaya belirli meydancılar çıkar, bunlann agızlan her tezgâhta iri iri lâf yapar, üstelik çene menteşelerl de boşa isiemeye alısıktır, bir başladılar raı susmazlar, ipe sapa gelmez nice çifte çignenmiş çareler saçarlar, soııunda ipin acn düğümlenir, hiçbir bofnın çözümlenmeden yollnklarla beraber toplantı da dagilır. Boş sözlerle küçük dillerine kadar tıkanmıs bn aklı başında elli kisi, neye uğradıklarını bilraez bir halde, dnmanlı salondan çıkarken birbirlerine sorarlar: Ne oldn? Neye karar verildi? diye. Ama çoğn da bilir zaten! Dostlar alışverişte görsünler diye, sözüm ona, bir sanat toplantısı gerekiyordu, işte o yapıldı! Kalan lonoç: Küller re izmaritler. Bu toplantının üzerinden yıllar geçer. o nesterlenen yer yine işlemektedir, ama bir daha kitnse artık onnn üzerine eğilmez, o konnyu ağsına almaz. KİM KİME... " Muhsin ERTUĞRUL lunraazdı. Biz ara Riedy'ye; en beğendiğim öğrebnenlerden birinin adını söylediğim zaman söyle dedi: «O hâlâ her yıl, en az iki ay, bilgisini yenilemek ve artbrmak için kendi parasıyla Paris'e gider ve yıllık tâtilini (Jacques Lecoque)ün öğretmenler için açtığı kursa katılarak geçirir.» Görülüyor ki öğretnıenler için de bilginin sonu ve sınm yok! Bu yıl Almanyada bütün bütçelerde kesinti yapıldığı, hattâ bu yüzden kabinenin bile devrildiği için okulun bütçesinden de yüklü bir indirim yapılmış, bunun için direktör çok üzülüyordu. Fakat çok geçmeden bu üzünrüyü duyan buranm (Rotary) klübü, bu açığı kapatmak için gereken parayı kendilerinin vereceğini bildirince yüzü güldü. BOCHUM'da bir hafta kalmak, bir öğrenci gibi derslere katümak, tiyatro eğitiminde bana yeni göruşler sağladı. Riedyle tekrar Venedik'te bulusmak üzere okuldan aynldmı. :::: liyakatli liyakatsiz binler>.2 memur beslemezler. Sonra, tamırleri yenjsinden kat kat faziaya mal olan köhne gemileri senelerce bavuzlarda sıraya koymazlar. Daha sonra, oradan buradan «arkalı» dır diye, her seferde. 100 yolcndan 20 sini bedava taşıroazlar. Velhasıl bir çaresini bulur, işlerini idare ederler. Yoksa, devlet, zarar ettiği raüesseseleri özel sektöre vermekle, bu kanşık meselelerini halledive B Cürüm ve ceza Zarara ortak aranıyor Çocuğun adını koymalı Can pazanndayız Bu da cabası İ T I nin toplantısı • enedik'te ne var? UNESCO'ya bağlı (MiIIetlerarası Tiyatro Enstitüsü)nün, kısaltılmış adıyla (İTt)nin her yıl düzenlediği fAktörun mesleki eğithni) konulu dördüncü toplantısı bu yıl Venedik'te yapılryor. Bu toplantıların amacı; çeşitli milletlerin tiyatro okullarında uygulanan prog ramlarla öğrenciler uzerinde vanlan sonuç ve bn sistemlerin üstünlük ve aksaklıkları. Bu yolda ilk toplantı 1963 te Bruıelles'de, 1SC4 le Bukreste. 1965 te Essen'de yapıldı. Bn sehirlere dünyanm en nnlü tiyatro okullan öğrendleriyle, oğrebnenleriyle geiiyor ve gösteriler veriyorlar, sonra bunlar üzerinde genel tartısmalar açılıyor. Bu yıl 24 millet katüdı. Basta ev sahibi ttalyanlar olmak üzere Roma'dan, Londra'dan, Manchesterden, Paris'ten, Bclgrad'dan, Çekoslovakya'nm Bmo şehrinden gelen tiyatro okullan öğretmenlerile bera bcr öğrencilerini de getirraişlerdi. Bir eğitim programının kâğıt üstünde Incelenmesi yeteri kadar aydınlatıcı olmadığı için uygulanan sistemle vanlan sonuçlan, canlı örnekler halinde, gençler üzerinde görmek gerçekten daha etkili oluyor. Çesitli öğretim metodlan arasmdald üstünlükler ve aksaklıklar böylece, elle tntulnrcasına, beliriyor. Bu bir hafta içinde öğleden önceleri sırasıyla Romadan gelen Orazio Costa. Londradan gelen Prof. Leo Baker, Manchester'den Colin Chandler, Paris'ten Jacoues Lecoqoe. Belgraddan bayan Milicevic. Brnodan Rudolf Kratky öğrencilerinin oyunlarmı gösterdıler Her gösterinin arkasından, öğleden sonraları, ıncelemeler, eleştirmeler, tartısmalar yapıldı. Bu gosterilerde yalnız öğretmenler değil, öğrenciler de birbırlen arasındaki ayrmtılan gördülcr, nedenleri. nın bılmcine vardılar. Bence bu toplantıların sailadıg, en yararlı nokU. tek amaca yönelmiş gençlerin daha oknl sırannda birbirlerile tanısmalanydı. «fhr k "w K y a n 5 m a y m l » P b i « e w bn gosterilerde en buyuk basanyı Belgrad Tiyatro okulu öğrencileri kazandı ve onlann gösterileri Televizyona almdı. Lstunde durulacak önemli noktalardan biri öğret"f".." o*™1*11" arasındakl sevgi ve bağlılık' Burnkler kuçüklerin üstüne titriyor. küçükler de' .cak bır ^vg, havas. içinde öğretmenlerine tapıyor! lardı. Bence basannm tılısımlı anahtan bu! , u toplantınm en şaşırtıcı yönü; çesitli ülkelerden gelen bu SğrencUerle Venedik'l gezı t< ' r*u f**10 * e n ? l e r •r»SI'"laki derin aynIIKI.. uereit oı Ş gorüniis, gerek birbirlerine karsı davranıs bakımmdan bu gençlerin incelik ve H. barükları ne kadar ölçnlnydü. D e n e b u i r H bu ayn ayn bes milletin gençleri sanki bir ana babamn cocnklan gibi esit büyumüş uslu öğrencUerdi. Bir sanat ıdealınin kanatlanna aanlmış, kendilerini yaşadıklan zamandan ve topraktan yüksekte duyan buyülü gençlerdi bunlar! Jean Caunun dediği gibi bunlar «EUertade LSD damlatılmış bır kesme şeker yalıyan ve atom tersanesirdn kızgm danunda hora tepen uzun saçlı. kirlı sakallı gençler» değildi, bunları sokaktaki yaşıtlarından ayıran sanatın büyüsüydü. Bunlar daha şimdiden kendilerini, renksiz ve kokusuz zebir sisesi sunan şeytana değil, tiyatro tanraına adamıs mutlu gençlerdi. • enedikte bir hafta süren toplantı bugün sona eriyor. Bir Venedik'e gehnek beni Romaya, Londraya, Manchester'e, Parise, Belgrada, Brno'ya kadar uzanmaktan. oranın tiyatro okullannı, programlarmı inceleraek çabasından kurtardı. Yarın artık bu güzel şehirden uzak olacağım. Söylediklerine göre Venedik, bu yü en verimli ve en gelirli bir turist baskımna uğramış. Gerçekten de sabahın dördünde rıhtım bir karınca yuvası gibi gelenler ve gidenlerle kaynaşıyor, el arabaları bavnllar getiriyor, valizler götürüyor ve bu gece yarısına kadar böyle sürüyor. Denebilir ki dünyamn hiç bir şehrine boylesine mutlu ve sürekli bir akın ofanamıştır. Adma (Turizm) denen, her renkten banknot alatan bu dev çafhyanm gücünü kavramak için bu yıl Venedik'te olmak, şehre gelenlerle gidenleri, istasyonda inenlerle binenleri, iskelelerde girenlerle çıkanlan görmek gerek. Bnnu gördükten sonra başka şehirlerin rurizm diye gevelemesi insana tekrnk lekesi olan sinek kâğıdını hatırlatıyor. Venedflç'in parlak bir gecesinde Lido'daki (Perla) tiyatrosnndan dönerken tstanbuldan ayrıldığım Boğazdaki mehtap gecesini anıyornm. Venedik'i selâmlarken, bu güzeDikleri bir daha görememek kuşkusuyla insanm içi burkuluyor. doyamadan bir daha, bir daha bakıyorsunuz, gözlerinizle âdeta içercesine! •••• •••• •••• İİİİ •••a •••• İİİİ •••• • ••• •••• •••• •*•• Çıkar yol peşindeyım ne yoılaşmasındaki nedenleri kafamda arastınnm. Bnla bnla, yeni tiyatro okullannın programlannı getirtir, ineeler, bizimkiyle onlar arasında karşılastırmalar yapanm, böylelikle bn tepe aşagı düşüşün egitira programından mı, yönetim yetersizlifinden mi, yoksa knrnlus bozuklnğnndan mı ileıi geldifini aydmlatmıya nğraşırım. Kaldı ki, bütün bnnlann hiçbiri yflzünden ak»amasa bile, otnz yıl sonra ber ders programının tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Tannın tiyatrosunn isletecek gençlerin artık eskimis metotlarla eğitilmesine elbette ki göz ynmulamaz. Almanya'da bütün okullardan sınıf sisteminin bile toptan kaldırılması, uzmanlar arasında tartışıldıgı bn günlerde biz hâlâ otnz yıl önceki yerimizde sayamayız. Türk tiyatrosnnnn gelecegini ellerine bırakacağımız gençlere, bngünün anlayışına göre, ileri bir yetiştirme prorramı hazırlamak borcnmnzdnr. tşte bütün bn düsüncelerin etkisiyle, kendi kendime, bir çıkar yol arama pesindeydim. bngün bu iç acuı O gün güztl knrnmun otuzüstünde düşünüriim. Bn yıl içinde böylesi D ir taraftan «Almanyadaki işçilerimizin sayısı yüz bini geçiyor», «Almanyaya gitme kçin bir kaç yüz bin işçi sıra bekliyor». «Almanyaya Işçl göndennek işsizIiğin bir çareai değildir» gibi önemli meseleler komışalttrken, bir taraftan da. bu îsin hemen hemen bütün ötekileri unutturacak, yepyeni bir çeşnisi çıktı ortaya. Şöyle ki: Millî Türk Talebe BirIiği (M.T.T.B.) salomında biriken, ve 30 okul öğrencisinin katıldığı kalabahk bir laz toplantısmda «işçilerin Almanyaya çttmesi yüzSnden bizim kızlann kocasn kaldıklarmdan» acı acı şikâyet odilmis, Hattâ bazı kızlar «geri dönenler bile, para biriktirme derdinden, vücutça zayıf geliyorlar» noktasına bflhassa mim koymuslar. Bu toplantıda konuşan kızlar aynı eksikliği bissetmekte midirler, bilmiyornz ama, ne olursa olsun, mesele mühim. Ne yapsın evlenmefc istiyen kızlar şimdi? Bize kalırsa pek bir şey yapmasınlar. Biraz uslu riurup sabretsinler, kâfi. Çünkü son gelen haberlere göre, Almanyadaki iktisadi krizden dolayı, işçilerimiz. grup grup, tekrar memlekete gelmeye başlamışlar. Bunlar çoğaldıkça, ki öyleye benziyor, kızlann da bu büyük dertlerine (!) kendiliğinden, bir çare bulunmuş olur. Meşhur bir sözümüz vardır ya, hani «kasap et derdinde, koyun can derdinde» demişler. IVIefer, hiç de, boşuna söylenmiş bir lâf değilmiş. *** recek olsa, her şeyden evvel, orUda koskoca bir bütçe var. Bu zihniyetle, onu da, toptan, özfl sektöre devredip açıkları kapatmak, pekâlâ, düşün&lebilirdi! Çocuğun adını koymalı J annederim, yanlış kullandığı*• mız bir kelime de şu: Müstakil. Size bir siyasi gazete açıyorum. Başlığının hemen altında «Günlük siyasî müstakil gazete» olduğu yazılı. Onun yanıbaşında sahıbinin adı: Kemal Pekün. Ve aym sahifede bir resim: Adalet Partisi Istanbul îl Başkanı Kemal Pekün büyük kongrede delegelerle konuşuyor. Gazetenin ikinci sahifesmde bir fıkra. Her gün Orhan Seyfi Orhon yazıyor. Üstadın A.P. milletvekUi olduğunu hep biliyoruz. Üçüncü sahlfede bir başka fıkra. Onu da her gün Tekin Erer yazıyor. Ve onun da A.P. li milletvekili olduğu malum. Demek ki bu gazete siyasetini AJ». ye bağlanuş. Bellibaşlı elemanlan, sahibinden baslıyarak, o Cürüm ve ceza Nasıl bnndan altı yıl önce bir kıyıdan öbür kıyıya Amerikayı dolasarak çesitli Üniversitelerdeki Tiyatro öğretimini inceledimse bu sefer de Avrupa'nın, özellikle Almanya'nın tiyatro oknl•larını ve orada son uygulanan eçitim metotlarını förmek amacıyla yola çıktıtn. Bu arada jftreeeğim yeni piyesleri de dağareığım için bir kazanç •ayacagım. İlk durak + lk durağım BOCHTTM oldn, Almanya'mn kn* zeybatısında dörtyüz bin kisilik kfiçficfik bir sanayi şehri. Bnranın belediyesi üç yıl önce şehrin açıklık bir tepecigine yepyeni bir tiyatro oknlu kondnrmus. Batuıın en yeni tiyatro oknln. Yemyeşil çimenlik ortasında siir gibi bir yapı! Okuyncnlarımın belki adını hiç duymadıkları bu şehir benim için bir eski gözağrısı. Tiyatrosnnun sanat alanındaki ünü tkinci Dünya Savasından önce yabancı sınırları asmıg, bize kadar nlaşmıstı. Nitekim ben 1934 te Shakespeare Festivali dolayısiyle bnraya gelmis, bir haftada bes ayn piyesini görmüştüm. Tiyatronnn basında, şetarin adını doğudan batıva kadar dnynran, nsta bir rejisör vardı. O bugiin artık bir sokak sdı oldn: Saladin Schmidt! Tetistirdiği (Busch. Horst Caspar) S'bi büyük sanatçılar simdi bn ismi sokak tabelasından tarib sayfasına aktardılar. Ikinci Dünya Savaşında bnrası da tıraş edilm!s. tas tas üstünde kalmamıstı. Fakat her schirde oldnğn gibi burada da önce tiyatroan yapıldı. Hettı de eskisinden çok daha ıpizel olarak. Tanılmıyorsam yapan mimar Prof. Granbner, bizim opera mimanmız Dr. Hayati Tabanlı'nın hocasıdır. Şimdi büyük tiyatronnn arka yanına küçflk bir Studio yapıldı ve geçenlerde (Mazimilian ScbeU) in yazdıgı bir pivesle açıldı. Yedi sekiz yıl önce basında çok övülen bir îbşşen terasili için ben tekrar buraya gelmiş vc (Yaban Ordeği)ni seyretmistinı. İşte BOCHUM boylesine küçuk bir şehir! Tiyatro okulunu eski bir tanıdık. Panl Biedy yönetiyor. Alroanyanm büyük şehirlerinde rejisörlük etmiş. sonra kendisini öğr*tmenliğe vermiş, kazanca sırt çevirmiş bir idealist. Okulu da bir inci gibi! . Eğitim sabahlan sekizde başlı>or. son dersın bitiş saatini de kimse bilmiyor. Bazı akşam dokuzu geçe çıktığım oluvordu. Okuldan ayrılmak bir sevgiliden a>nlmak kadar güç geliyordu. Bu okulda rastlanan özellik. öğrctmenlerin başka başka şehir lerden getirtilerek kendilerini, bütün varlıklarij Ie yalnız bu okula bağlamış olmalanndaydı. Hiç bi riııin dışarda başka bir ek görevi yoktu. Kendilerini ögrencilerine ve bu okula adamışiardı. Onlarm her şeylerile ilgileniyorlardı. ğrenciler de, bütün Avrupa sokaklannda rastlanan uzuıı saçlı. kirli sakallı. hırpani özentili gençlerden değildi. Dun>anııı akısma oınuı silkcıı, derslerl kaytaran. boşlukta sallanan tek bir geııç yoktu aralarında. Hepsinin kişilüi daha şimdiden kalıplarmdan fışkırıyordu. Belli ki bu diyarlarda iilkücülere enayi daragası daha vurulmamiî. Yoksa paralı ve nzun süreli, güç başarılı tiyatro okullarına boylesine seçkin aday bu •• • • p aris Match dergısinde, iki sahifeyl birden kaplıyan, koskocaman bir fotoğrai: 13 lük bır rugby (bizim «Amerikan futbolu» dediğımiz) maçında alınmış. Yerde boylu boyuna uzannuş bir hakem yatıyor. Ağzı açık. Yüzü ıstıraptan bumburuşuk. Belli kı, partiyi kendi fikirlerine uygun bulçektigi acıdan, bangır bangır ba muşlar, girmişler, sevümişlı ğırıyor. "iömişler, seçilmisler. ResmiD altındakl kısa yazıdan etmişler. Bizim buna söyliyecek hiç bir sözümüz yok. aniıyoruz ki, mağlup durumda balunan ve bu yüzden sinirlenen bir Ama, gelgelelim, o «müstakil» ne oyuncu, adamın Karnma bir kafa oluyor? Siyasette, hem bir parüye atmış. Ve, Federasyonun sıcağı sı bağlanmak, hem, üstelik de, onun cağına. şıpşak verdigi karar: Bu en yüksek kademelerine kadar çıkoyuncu blr daha hiç bir Fransız mak, hem vanyla yoğuyla onun sahasına çıkamaz. propagandasına hizmette bulunBizim spor âleminde (spor demak, hem de ben «müstakil» im yince, artık, futbol anlaşıbr oldu) demek, doğrusu, yataşık almıyor. hakem dbvmek, benim çocukluînsan, hele siyasette, ya byle olmalı, ya böyle. Dostlanmız darılmasınlar ama, iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çahşmaktansa, bir tanesini alıp, dogru durüst taşımak, galiba, daha münaslp olacak gıbı. ğumdanberı, âdeta, bir an'ane halindedir. Her mevsim hakemlerimiz, oyuncular taraiından, iki üç defa okşamrlar. Öyle ki bemen hemea, futbolcu dayağından geçmemiş, hakem de pek yoktur bizde galiba. Bu gidişle de olmaz. Çünkü. Türkiyede hiç bir oyuncuya, Fransız Federasyonunun, yukarıda bahsedilen tipte, verdıği cezanın bir benzeri verilmemiştir. Hele bir veren çıksa, hele hele profesyonel olduktan sonra, hakemlere el kaldıracak babayiğit biraz zor bulunurdu. *** '< Türkiyedeki sosyalistler arasınd» bir süreden beri «Türkiyede . ! sosyalıst "stratejinın esasları ne olmalıdır?» konusunda bir tartışma . ! sürüyor. Bn tartısmayı TÖN dersisi açmıstır. Fakat tartışmamn ; ! çerçevesi YÖN dergisinin sınırlarını çoktan aşmış, bnyuk günluk ! gazetelerin fıkra, yorum ve başyazı köşelerini de kapsamıştır. Ab . ! di Ipekçi arkadaşımız da dünkü Milüyet'te «Durum» koşesını bn . İ konuya ayırdı. Sayın Abdi tpekçi .Sosyalist kampta çatıçma. baş . ! hklı yazısında şunları yazmaktadır : S ! «Türkiyedekı sosyalıst kampta bir süredir bırbmyle çatısan ; ! iki görüş son zamanlarda ortaya açıkça çıkmıştır.» • j Ve Abdi Ipekçi bn iki görüsü şöyl e özetlemektedır : . • 1 Birinci görüşe inananlar : , ,. S snstau filân gibi şeyler, yok he • « .. demokratik yolu ve parlâmanter düzeni benımsemektedır • sapta. I ler. (' .) Türkiyede sosyahzm tepeden inme ve zorla kurulmaya • Gün geçmeden, üstüste, işlenen I çahşıhrsa başarıya ula?amaz. En sağlam yol, sosyalizmi halka, Ş cinayetlerden bunun böyle olduğu, • özellikle emekçılere anlatmak, onlann benimsemesım saglamak . zaten, belliydi. Belliydi ama, res • ve onlann oyu ile iktidara gelmektir.. (...) Ortada sosyalıst partı . mî bir yazıda görünce, insan, ne • niteliğını taşıyan tek örgüt olarak gözüken T1P.'ın yonetıcılen, . de olsa, bir tuhaf oluyor. ; sosyalist kamptakı bu görüş çaUşrnasmda birinci tezden yanadır ; Düşünün bir kere. Bir sokağa S lar. Ve bu yüzden kısa yoldan iktidara gelmek tezini savunanlar ; çıktığınızda kaç yüzlerce adama 5 tarafmdan itham edilmektedirler.» .• rastlarsınız? Ve her yüzde birinin S 2 İkinci görüsü savnnanların düşüncelerini ise Abdi Ipekçi . cebinde, ne yapacağı bilinmiyen, • şöyle özetliyor : S bir tabanca. Bana mı atacak, size «Karşı görüsü savunanlar ise bu yolun çok uzak hattâ hayal ; mi? Yoksa bir üçüncüyü nişanlar £ ken sizinle beni mi yere serecek? • oldugunu düşünmektedirler. Onlar, bu yüzden kaybolacak yıllar . S yerine sosyalist düzenin bir an önce kunılması gereği üzerinde • artık orası Allaha emanet. • durmaktadırlar. Bunun için buyük kitlelerin sosyalist fikri be • Dabası var: Yukarıki istatistikte hesaplanan silâhlılar arasında, hiç • nimsemelerim beklemeden «orta tabaka aydınlan» ile işbirliği ya • şüphesiz, polisler ve jandarmalar 5 parak «ılerici çevreler» in harekete geçmeleri görüsü ileri sürül J da yok. Halbuki son zamanlarda, S mektedır. Bu hareketten neyin kastedüdıği açıkhkla belli olma J onlann da, bazılan boş durmuyor S makla be aber, büyük kitlelerin onayını beklemeden girişılecek Ş • 1ar. Yaradana sığınıp tabancasına, • bır teşebbüsün demokratik yollarla ilgisi şüphelidir.» Abdi Ipekçi arkadasımızın bn özetlemesinin gerçeklere nygun ; tüfeğine sarılanlar. gittikçe, çoğal • • düsmediğini belirtmek zorunda oldugumuz için bn fıkrayı yazıyo • maya başladı. Bu konuda iki kisiye acımak ge • rnz. Bir tartışmanın yararlı olabilmesi için önce iki tarafm düşün J rek: Biri bizim pek sevimli Em ! celerini sıhhatle tesbit edebilmek gerektiğini Abdi Ipekçi arkada Ş niyet Mfidfirfi Haydar Özkın. Ne S sımız bizden iyi bilir. j yapsın adamcağız? Öteki de, ikide S Şimdi bu tartısmayı drrçisinde açan ve tartısmanın koşullan • bir «âsayiş yerindedir» diyen pek S nı ve amacını açıklıyan YÖN Basyazan Doğan Avcıoğlu'nun bu • • konnda ilk yazısından başlıyalım. Bn tartısmayı başlatırken diyor • • ki Avcıoğln : S • « Sosyalist düşünce ve sosyalist eylem, iyi niyetle ve dostça S S yapılacak tartı;maîarla zenginlesecek, güclenecektir. Bu düşunce • S ile YÖN, konu ile ilgüenen herkesın katılmasını arzuladığı geniç • S bır tartısmayı başlatma ümtdindedir. Bir noktada sanınz ki tered J • dıide yer yoktur: T.î P . Anayasaya titizlikle bağlı kalarak parlâ • J manter sistem içinde faaliyet gosterme durumundadır. Mesele, bu J güler yüzlü Içişleri Bakanı Fanık J ırnkândan en iyi sekilde yararlanma ve mücadeleyi hayale kapıl S J madan, doğru yönde yurütme nokta=ında toplanmaktadır. Yavaş • Sükan. Ne desin adamcağız? Hani, nerdeyse, onlara üzülmek S yavaş anlaşılmaktadır ki, sosvahst mucadele, çok çalışma, sab'.r. • ten kendimizi düşünemez hale gel • ciddiyet ve doğru teşhis isteven uzun vâdeli bir çabadır.» (Tön, • S sayı 168. Basyazı) S dik! » Bundan sonra da aynı fikrln titizlikle ve tekrar tekrar savn • *** • nnldufu görülmektedir. Tazılanlar ortadadır. Sosyalist partisinin S • Anayasa ve çok partili rejim içinde çalışacağı zaten tartışmanın S " temel çerçevesidir. Ama : S • Bu çerçeve içinde T.I.P.. sosyalist stratejiyl tesbit ederken j T urizm derken «endüstri» keli • hatalara mı düşüvor. yoksa yanlış yolda mıdır? sorusuna cevap • mesıni de beraber kullanmaıs ; aramak üzere tartışma açılmıştır. S moda oldu. Fakat. Almanyadan, 2 öteye gitmeye ne zahmet. daha bu hafta çıkan TÖN'ön son S Mıllıyet arkadaşımıza, verilen bir i sayfasında «Buyuk Kongresinden sonra T.I.P.» başlıklı yazıda Do S habere bakarsak, Türkiyemizin bu S ğan Avcıoflu şnnlan yazmaktadır : S bahiste, diğer memleketlerden bir î « Bir noktada en ufak tereddude yer yoktur: T.Î.P., Anaya • adım daha ileri gittiği anlaşıhyor j sava sıkı sıkıya baglı kalarak Anayasa düzeni içinde faaliyet gös • Filhakika bizim buralara sık sık gelip giden bir Alman ailesinin • termek zorundadır. T.Î.P. yöneticileri bu gerçegi iyi değerlendir • Munih'te açıkladığına göre «Tür • mışler ve bunda hattâ lüzumundan fazla başarılı olmuşlardır. " ldyede yabancı turistlere antika î Dıkkatle izlediğimiz Tj.P. Büyük Kongresinde aksi iddiada bulu S S eşya satışı âdeta yeni bir endüstri ! nan tek delegeye raslamadık.» " Görülüyor ki, Abdi İpekçi arkadasımızın Anayasa dısı hare • halini almakta» imiş. öyledir. Memleketimiz bu ba • ketlere kaymakla itham ettiği taraf bn konnda pek titizdir. Bi* ; kımdan çok zengin. Nereye kazma • Abdi tpekçi'nin objektif olmaya ve tarafsız kalmaya değer vere J yı vursanız altından mutlaka bir • ceğini umut ettigimiz için bn yanyı yazdık. Samyornz ki fpekçi, S şeyler çıkıyor. Hattâ, yıne Alman ; son zamanlarda dı« gezilerde bnlnndntnndan, tartısmayı dikkatle S lann söylediğine göre, bu ticaret I izliyemedi. ve kendisine sıhhatli özetlemeler yapılamadı; hata S S öyle bir dereceyi bulmuş kı, satı • buradan dofmaktadır. Sosyalist stratejide açılan tartıjaıamn ertlrdeftr^^sosyaliTme j lan sütun parçaları, üterleri yazılı • taşlar, ve kuçük küçtfc heykeller • giden yol nzerinde «ara tabakaf>nn>, «öğretraen, memur, sivil ve • dışarıda, başlıbaşına bir müze ; asker avdınlann» «trrnmlarını ışığa Ttavnstfifma* mesetfcsinde top S ; lanmaktadır. Emperyalizme karsı savaşta, ileri güclerin işbirliğini S bile kurulabilirmiş. Orası da öyledir. Ama ne yapa l ve genis eephe hareketini parlâmentocnlnk düzeninde yürfitmek S lım? Memleket dediğiniz de bir e • mümkün ve geçerlidir. Bn hareketi «demokratik yollarla ilgisi ; vın bahçesi değil ki ötesine beri • şupheli» olarak nitelemek, ya da «kısa yoldan iktidara gelmek. • • istiyenlerin davranısı saymak, bilmeylz ne dereceye kadar doğru • • dnr, ve ne dereceye kadar baklıdır. • Bu da cabası Gan pazanndayız stanbul Emniyet Müdürlüğünün geçenlerde yayınladığı istatistikli bir rapora göre, şehrimizde (siz şuna bütün Türkiyede deyiverin) her yüz kişide bir kişi silâh taşımaktaymış. Bu sOâhtan maksat tabanca. Saldırma, şis. ••«• •••• •••• *••• •••• • III • ••a •••a • ••• •in • ••• »••• • ••• • ••• • ••• • III • ••• •••« • ••• • ••« • ••• • III • an • ••• •••a •••a •lır sıne kaş göz olalım. Koskoca yer. Kazan kazaı, satan satar tabit. Hem, neme lfizun, pek de fena bir iş değil doğrusu. Herkes deniziru, plâjını, dağını, yani bir kelımeyle, «yerin üstünu» veriyor vabancıya, biz, bütün bunlara ilâve oîarak, bir de «yerln altını» veriyoruz. Turizm denilen bu büyük rekabet âleminde, dedim ya, pekâlâ bir ileri adım işte. Bu cömertliğimız dünyaya daha iyi duyurulursa, şüphesiz, turist sayısı çok artar. Blll • ••I • ••I • ••I • •Bİ • • • • • • 1966 NOBEL 1 [BIR GECELİK MİSAFİR bivat ödüiunu Kazanan Kitap (S. J. AGNON) Çeviren : ••I •Bİ •• ••I ••1 ••I Zarara ortak aranıyor n enizyollannın devamlı zararı karşısında, Ulaştırma Bakanlığı düşünmnş taşmmış, bu işin içinden çıkabilmek için, 32 vapurunu ve tersanelerini özel sektöre devretmenin yollannı aramaya başlamış. Bakanlık gibi, biz de düşündük tasmdık, ama, bu projeyi bir çıkar yola benzetemedik. Bir defa ne demek bu? Maksat zarardan kurtulmaksa, rarar eden bir müesseseyi kimse satın almaz. Alacak bile olsa, çok ncuza ahnak ister ki, bunu da devlet yapamaz. Yok, eğer bu şekilde özel sektör teşvik edilmek isteniyorsa, o da böyle olmaz. Tek bir madde ile «vapurculuk serbesttir» dersiniz, «gemisini kurtaracak kaptan» lar çıkar ortaya. Çıkarlar da ne yaparlar? Bir defa yüzleri maaştan maaşa görülen, Turistin getirdiği n satırlan makineye geçirirken bn arada korkunç sn baskımna uğrıyan güzel şehri televizyondaki acıklı baliyle görüyorum. Kim derdi ki binlerce turistin on binlerce güvercine yem attığı San Marco meydanı bir kaç bafta sonra böyle çamurlu snlar altında kalacak! Kim derdi ki yüzlerce turistin eşlerini kucaklıyarak resim çektirdikleri ağır gondollar balçıkta yüze yüze kaburîaları kınlmış bir halde, kaldırımlarda yatacak! Kim derdi ki bin yıD(k tarihte rastlamadığı bu sel, güzel şehre. bizim paramızla otuz milyar lirahk zarar verecek! Yazık ki turist baskınının getirdiğini su basıını götürdü. •>!• B DÜNYA ANSİKLOPEDİSİ PEK YAKINDA ÇIKIYOR Cumhurivet 14166 BUYUK HAYRULLAH ÖRS ALTIN KtTAPLAR BÜTÜN BAYİLERİMİZE POSTALANMIŞTIR. Lüks ciltli Fiatı 12,5 Ura. • Cumhuriyet 14162 TEŞEKKÜR Sevgili kızımız, f> ESHER ÖZGEN'in yakalandığı şifasız hastalıkla mücadelede sarfeden çok kıymetli hematoloğ, büj'ük bir gayret • • •a< • ••ı ••I PfOf. Dr. MUZAFFER AKSOY KiREÇLi SULAR İÇİN ANBERLİT SU TASFİYE CfflAZLAKI İthal malı reçim ve yüksek kimya mühendısleri tarafmdan hazırlanan bu cihazlar 5 sene garanti olmakla beraber 45 FranEIZ sertliğine kadar bütün suların kirecini tamamen süzüp senelerce saf su verir. 40 ton kapasiteli bir cihaz 7500. liradır Her kapasitede imâl edilir. Sıhhat ve Sanayi için tavsiye edilir. Gürkan kazan atölyesi, Kâğıthane, Cendere caddesi Avazma sokak No. 36 Tel: 47 87 34 Ormanoğlu Cumhuriyet 14161 Müşfik Dr. Muzaffer Öner, sayıa Asistan Dr. Kayhan Aydoğmuş, örnek hemşire Aktan Hanım'a, bizi teselli eden bütün dost ve akrabaya, çelenk ve telgraf gönderenlere teşekkürii bir borç biliriz. AİLESI Ilâncıhk: 7453 1967 68 ders yılında iyi Ingilızce bilen ilk. Orta Lise ve Meslek Okulu idareci. öğretmen ve mirfettişlerme Amerika d& tetkıklerde bulunmak uzere S aylık bur» verilecektir. Adaylık sartları: . 1. Turk vatandası olmak, 2. Yapılacak Ingılizce imtlhanında başarı göstermek, 3. Halen öğretmen t bulunmak ve en az 3 yı] aralıksız ögretaenlik yapmış olmak, 4. 4489 sayılı kanunla veya her h»ngi bnjka bir bursla yurt dışına çıkmamış bulunmak, 5. 25 . 40 yajları arasında olmak. 6. Millî Eğitim Bakanlığı kadrosunda bulunanların Bakanlıklarınca kendılerine bursa talip olma müsaadesi verildiğıne daix belge almij olmaları gerekir. Müracaat müddeU 10 Aralık, 1986 «ks«mına kadardır. Müracaat tormlın ve fızla bilgi a?«*ıdakl adreılerden temin edilir. Genel Sekreterük: G»zi Murtafa Kemal Bulvarı 7/13, Aokata, S«kreterlik: 132 tıtikltl Caddetl. Btyojlu. tsUnbul. (Hu: 2889 14172) ÖĞRETMENLER İÇİN FULBRİGHT BURSU • Behçet Kemal Çağlar'ın imza 5 aralık pazartesi, 10 aralık cumartesi Oğle sonu saatleri 14 18 arasında «Benden İçeris ve «Kur'ânı Kerimden İlhamları adlı kitaplannı istiyenlere imzalıyacaktır. İmza yeri: Minnetoğlu Kitabevi . Cağaloğlu meydam Cumhuriyet 14190
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle