Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFEİKİ 5 Ekim 1966 CUMHURİYET YİNE PETROL BORU HATTI Sadi KOCAŞ SENATOR ••••••••••••• Müslümanlıkezan rof. Reşat Kaynar'ın «Din Adamı ve Ezan» başlıklı yazısını, aynı konuyia ilgili, tartışma sütununda Sayın Dr. t. Rıfki'nın yazısını okudum. Cami hoparlörlerinin gürültüsünden si* * * kâyet eden vatandaşları, Istanbul Muftüsunün «uykulannı, mübarek ezana feda edemiyen Müslümanlar» olarak çok ayıpladığuu da gazetelerden öğrendim. Ben beş vakit namazında olan bir vatandaşım. Geçen Ramazan ayının başında vazifeyle Gazıantep'e geldım. Oturduğum yer, Bu konuda açılan tartışroanm bırıbirine yakın yedisekiz camiçok uzaması üzerine gelen meknın bulunduğu bir mahaldeydi. tupları yayınlamıyorduk. AnSabah ezanından ikiüç saat evcak «Türkiye Sağbk Memurlan vel, yani gece yarısını az geçe, Sendikası Yönetim Kurulu» adıbu on minarenin hoparlörleri ana gönderilen bu mektubu bir çılıyor, çirkın ve acayip sesler defaya mahsus olmak üzere neşbağıra bağıra Arapça ilâhîler, rediyor, bu konudaki tartışmaya sozde mevlitler, türkü mü, ağıt son veriyoruz. mı ne olduğu anlaşılmayan şeySendika Yönetim Kurulu adına ler okuyorlardı. Bazılan basbagönderilen mektup aynen şdyleyağı Arap yalelı çekiyorlardı. dır: Aynı anda her kafadan bir ses •• eslekler, toplum hayatındaçıkıyor, tüyler ürperticı, dehşet f f f I I ki ış bolümünün zorunlu bir verici, acayip çığlıklarla son del l l ' l neticesı olarak doğmuştur. rece iptidai bir gürültü surup giHer mesleğin toplumda ayrı bir diyordu. Bu fasıldan sonra ezanfonksiyonu, kendine has özellıği lar başlıyor, biri bitirip biri başve onemı vardır. Yine her meslamak suretiyle âdeta konser velek mensubunun görevinı yaparnyorlardı. Bildiğimız ezan maken bırçok zorluklarla karşılaşkamına benzemeyen keyfe göre ması tabiidır. yalelli, uzatmali, ağdalı ezanlar. Yurdun en ücra köşelerinde Dinimizin büyükluğü ile bağdaAtatürk ülküsüne ve Anayasa ılfamıyan, lâübali, basıboş, yüz kelerine bağlı olarak, her türlü kızartıcı, hele yabancılara irahı mahrumiyetler içensinde yanyamümkun olmayan bir haldi bu. na çalışan, birbirlerıne yardımcı Hastasıyla, yorgunuyla, erken olan Sağlık Memurlan ile tlkkalkıp işe gidecek ısçısıyle bütun okul Öğretmenlen arasında meshalkın istirahat saati olan geceleklennın münakaşasının yapslnin bu ilerlemiş vaktinde hem masını yersiz buluyoruz. de ezan vaktı gelmedığı halde «Sağlık Memuru ve Ofretmen» bu korkunç gürültü çok asap bobaşlıkh yazısında saym tartışzucu idi. Gerçek bir Müslüman macı Abdullah Çelik, Türkiye1 olarak tnübarek Ramazam azap deki tüm Sağlık Memurlannın içinde geçtrdim. Perşembe ve görevlennı sadece ığne yapmacuma günleri yatsı ve öğle vakit ğa hasrederek, «Köylerde gezer lerinde de bu durum devam etdolaşır, baska bir şey yapmazlar, çoğu zaman köylere çıkmazlar» ti. Şehrin her tarafında Belediye diye bir ithamda bulunmasalarhoparlörleri bulunduğu halde, dı, bu açıklamayı yapmak zorunbiri öldü mü, sabahın dördünde luğunda kalmıyacaktık. inanımz, altıda, yedide değil, tam dörtte camilerin hoparlörSağlık Memurunun asıl görevi leri birbiri arkasuıdan patlıyor, iğne yapmak değildir. Bu ise 1219 uzun salâlardan sonra ölüm iltsayılı Tababet ve Şuabatı Sanatnı yapıhyordu. Feci bir moral elarının Tarzı tcrasına Dair Kağitimiydi bu. Para mukabili yanun gereğince kendilerine verilpıldığını öğrendiğimiz bu ilânlamis yetkılerden biridir. Sağlık Memurunun asıl görevi koruyucu rın hiç olmaz";a sekizden sonra hekimlik dediğimiz, vatandaşları yapılması hakkındaki temaslarıhasta yapmamak için yapılan sağ mız netice vermedi. lık hiztnetlerindeki çalışmalarıdır. etrol boru hattı hakkındaki yazımız flzerine, bir hafta içinde bir hayli mektup aldık. Tesvik ve teşekkür mahiyetindeki nezaket mektuplarına teşekkür edcrek sorulan, izahı istenen bazı hususlan yeni bir makale ile açıklamak ta fayda gördük. Sayın okuyucular haklıdırlar. Konu, bfitün teferrnatı ile öğrenilmeye değer nitelikte bir büyük milli dâvamızdır. Ancak takdir buyurulur ki, bu kadar büyük ve önemli bir konuyu bütün teferruatı ile bir ild makaleye sığdırmak mümkfin değildir. Biz, ancak genel bir fikir vermeye çalışıyoruz. Bu makalemizin konusu, genllikle (Petrol boru battı özel teşebbüse, dolayısiyle yabancı şirketlerin kontrolüne intikal ederse ne olur?) soruBiınan aydınlatıünası mahiyetinde olacaktır. Bu hususa basit bir besapla girmek istiyorum. Hesabımıza esas olmak üzere, Beşinci bölgeden Akdenize tankerie nakledilen ham petrol miktarını senede ild müyon ton (ki gelecek yıUarda çok d»ha fazla olacaktır), ton başına ödenen nakliye ücretini de 130 T.L. kabul edelim. Bu demektir ki, senede 360 tnilyon üra nakliye ücreti ödenmektedir. İstihsal arttıkça bu miktar da artacaktır. Boru hattı tahminen 200 milyonu döviz olmak fize re 350 milyon liraya mal oltnaktadır. O halde yatınmın kendisini ödemesi iki sene dahi sürmetnektedir. P 75 milyonluk tasarruf T akliyatın tankerie yapılması halinde, döviz' le sağlanan vasıta ve akaryakıt masrafları senede takriben 75 milyon lira tutar ki, boru hattı inşaatına ödenecefc 200 milyonluk döviz 3 yılda kendisini ödeyecek demektir. Bu hesap boru hattının ne kadar kftrlı bir teşebbüs ve yabancı şirketlerin neden bu işle bu kadar vakındao flgüi olduklanru açıkça göstermektedir. Bitmek üzere olan (Batman İskenderun Petrol Boru Hattı) nın yülık ham petrol taşıma kapasitesi takriben 6 milyon tondur. Bu suretle Türkiye PetroUeri Anonim Ortaküğı (TPAO) kendi istihsalinden gayri MOBİL ve SHELL şirketlerinin bu bölgeden istihsal edeceği ham petrolü de, Petrol Kanununa göre makul bir fiatla İskenderun'a nakledecektir. Nakliyat için ödenecek bu miktar, yabancı sirketlerin transfer edecekleri dövizlerden indirilecek, aradaki fark memleketimizde kalacaktır. Aksi halde, yani boru battı başka bir şirkete devredilirse, TPAO kendi imkânlan ile yaptırdığı boru hattına nakliye ücreti ödeyecek ve bu şirkete dolaşık yollardan ortak olan yabancı şirketlerc kftr vermis olacaktır. Petrol Kanununa göre, petrol boru hattı makfil bir ücretle ham petrolü nakledecek demiştik. Bu makulün bududu kanunda tesbit edilmemiştir. Bu iicret < tankerie nakliyat ücretine yakın olursa senede 200 250 milyon liralık bir gelirin önemli bir kısmı yabancılara bırakılmış olacaktır. Diğer taraftan tanker nakiiyatına çok yüksek ficret ödeyen sirketler, ham petrolden elde edilen ürünlerin gümriik vergisinden muaf oluşu, fakat vergi »ermişçesine piyasaya sürülmeleri dolayısiyle ödedikjejü bu yiiksek masrafa rağmen büyiik kâr sağlayabilmektedirler. Boru hattı ile yapılacak nakliyat ücreti tahdit edilirse, bu defa sirketler çok 37 nakliye ücreti ödeyerek büyük kâr sağlayacaklardır. Halbuki, boru hattı inşaası düşünülürken, bu işletmenin memleket ekonomisine ve özellikle dış tediye muvazenesine çok büyük, müsbet etkilerini hesaba katıyorduk. Bu gün düşünülen sekü bu imkânı asgariye indirmektedir. Bu işin sadece kâr tarafıdır. Bir de Milli SaTunmamızla, güvenliğimizle ilgili yönü vardır. Bu boru hattı inşası sayesinde olağanüstü hallerde boru hattı ve Batman rafinerisi petrol ihtiyacımız bakımından yegâne güvenilir istinadgâhımız olacaktır. Kontrolüne, bu gibi işleri çok iyi bilen yabancılann da dahil ve hâkim olması halinde bu durumun ne derece emniyet verici olabileceğinl hesaba katmak zarureti vardır. Bu yüzden Millî Güvenlik Kurulu'nun meseleye önemle el atması gerektiği kanaatindeyiz. tan başka bir mânası olamıyacağını yazmıstık. Buna rağmen okuyuculanmızdan aldığımız mektuplardan bir tanesinde gerçek mânasını tam anlıyamadığım bir soru var. Bir vatandaş soruyor: (Siz memlekette sermaye birikimine ve sirketlesmelere karşı mısınız?) diyor. Gittiğimiz her yerde, gerek idarecüer, gerek vatandaşla konuşurken savunduğumuz en önemli konulardan biri budur. Kooperatifleşmek ve bölge anonim şirketleri kurmafc suretiyle gtiçlerimizi birlestirmeğe teşvik ettiğimiz, tahakkuk etmiş örnekleri olan bir Tâkıadır. Biz, Türkiyenin kalkınmasında bu yolun büyük rolü olacağına inananlardanız. Neşredilmiş yazılarunu da var bu hususta. Ancak, biz bu işin, halka açık, hisse senetleri borsaya kote edilmiş, muhtaç olduğumtu bir çok kollara yatınm yapacak yeni teşebbüsler seklinde yapümasma taraftarırz. Devletin parası ile tahakkuk ettirilen, Bes Yülık Plânın en önemli ve en kârlı, hem iktisadi, bem stratejik bir yatınmını, tam işletmeye açacağunız sırada özel teşebbüse ve hele özel teşebbüs maskesi altında yabancı petrol şirketlerine devretmek suretiyle bazinenin böyle bir hak ve tesisten mahrum bırakılnıası fikrinin elbetteki karşısmdayız. Tatbik edilmek istenen bu işin içinde, izah etmeye çalıştıklanmız dan gayrı da, bizim anlamamıza ve iştirak etmemize imkân obnıyan maddl, şahsf veya siyasî, pek özel faktörler bulunduğu ügili çevrclerde söylenmeğe başlanmıştır. iz, bu tesislerin ve bu vesile ile zikretmekte fayda gördüğümüz dördüncü rafinerl tesislerinin şu veya bu yolla yabancı müesseselere kaptırüması halinde petrol dâvamızda muvazenenin aleyhimizde bozulacağından, hâkimiyetin kaybedileceğinden, ileride düzeltiünesinin dahl çok büyük fedakârlıklan lcabettireceğinden ve bilhassa yeni problemler doğuracağından endise ediyoruz. Kanaatunız odur kl, boru hattı inşaatına müstakilen veya ortak olarak el atamayan yabancı sirketler, ileride istediklerini başka yollarla sağlayabilmek kapılannı açık tutmak için, şimdilik hiç olmazsa kontrolün devlet elinde olmaması ve ücretleri düşük tesbit ettirerek aradaki büyük farkın kendi ellerinde kalması ve transfer edilmesi hususlannı sağlayabilmek imkânı peşindedirler. Eğer ilgililer ikazlarla uyanmazlarsa, şu anda istediklerini başarmak üzeredirler. Hisse senetleri nama muharrer bile olsa, bu sirketler bu gibi açık kapılardan istifade etmesini çok iyi bilirler. Kuru mülkiyeti hisse senedi sahibine bırakarak diğer rhaklara tesahüp etmek suretiyle idareye ve kontrola hâkim olmak her zaman mümkündür. P dort bir köşesinde, «salyalı, kırmaklı, kopartmaklı» bıldiriler yazmaktan daha dinî ve ahlâkî vazifeler beklemektedir. Din kisvesi altında oynanan âdi oyunlann neticesı olan tâvizler asıl yıpratıcı tesirini dmimiz üzerinde göstermektedir. Din konusundaki lâübalihk, cahıllik, başıboşluk gerçek müminleri üzmektedır. Necati YURTTAN •••• • ••• Sağlık memuru ve ögretmen • ••• dır. Dahası var, her 10.000 nüfusa 1 sağlık memuru düşmekte, mevcut Sağlık Memurlannın 1000 kadarı da şehırlerımizdeki sağlık hızmetlerinde çalıştırılmakta olup, 2100 kadarı da köylerımizdeki sağlık hızmetlerinde çalıştırılmaktadır. Bu duruma göre ortalama her 2530 köye, yurdumuzun bazı bölgelerınde de 50100 koye bır sağlık memuru düşmek tedır. Işte Sağlık Memurlan ken di takatlarının kat kat üstündekı görevlennı yapmağa çahşmaktadırlar. Hal böyle oiunca, Sağlık Memurlannın görevlennı ıfada bırıncı plânda, memleketımızdeki bulaşıcı ve salgın hastalıklann çıkmasına ve yayümasına mâni olunması gelmektedır. Bugün bır çıçek, bır tıfo, bır tıfüs ve dığer bulaşıcı ve salgın hastalıklann görülmemesl ve salgın halını amaması. 2 yıldır hudutlarımızda bulunan kolera salgınının yurda gırmemesı, trahom, frengı, verem gibi sosyal hastalıkların mevcudunun azalması, he'rhalde kendıliğinden olmuyor. Bu da gosterıyor kı meslektaşlanmız, kendilerine verılen görevi tam olarak ye rine getirmektedırler. vet, sağlık memuru kendısıne duşen köy sayısına gore, her köyün ayda bır zıyaret edıimesi icabı, her koyde ancak bırkaç saat kalabılır. Fakat koıuyu cu aşı kampanyalannda koylerımizde Sağlık Memuru gunlerce kalmaktadır. Yol, ıklım ve ıskân durumlarımn ıyı olmaması sebebiyle Sağlık Memurlannın göıevlerini nasıl yaptıklarını, karşılaştıkları güçlüklerı sızlenn takdıri ne bırakırken, görevlerını yaparken suda boğularak. yolda do narak ölen meslektaşlarımızın olduğunu da belirtmeden geçemiyeceğız. • Hitler devrinin iki ünlü harb suçlusu Von Schirach re Albert i Speer bir kaç gün önce cezalarını bitirip tahliye edilince, RndobT • Hess hapishanede tek başına kaldı; şimdi ünlü Spandau zudanında • Vietnam savaşının haberlerini okuyarak müebbet cezasını doldur • maya bakıyor. Şu içinde yaşadığımız dünyada bir tek Nazi'nin harb • suçlusu olarak demir parmaklık arkasında bulnnmatn karikatürcfi • lere lâyık bir konudur. S Harb korkusu Ikinci Dünya Savaşından bu yana eksilmemiytir. S Bu korkunun süregelmesinde, silâh ve araç sanayiiııin geüşmesinde • çıkarları olanlar bulundukça da cksilmiyecektir. Faşist, ya da Nazi • diye sıfatlandırılan kişiler, gerçekte birer paravanadan başka şey • değillerdir. Bu kişilcrin ardında bulunan gerçek suçlunun kim oldu • ğunu iyi bilmek gerekir. • Bu konuda aydınüklar getirdiği için sözünü açmak istediğim bir S kitap var: İzlem Yayınevinin çıkardığı «Direnen Faşizm». Ceza Hu S kuku Doçenti Dr. Çetin Özek'in yazdığı «Direnen Faşizm» in özelliği S her kattaki okuyucunun anlıyacağı biçimde bir kitap oluşudur. Hit Ş lerlerin, Mussolinilerin toplumun hangi güçlerine dayandığmı bil • mek, Faşizmin ne olduğunu bilmek demektir. Çetin Özek «Direnen • Faşizm» de, övgüye lâyık bir biçimde faşizmin temellerini ortaya • koymaktadır. Diyor ki Çetin özek: • «Faşist yazarlar dahi, faşizmin burjuva sınıfına dayandığını be S lirtmektedirler. Buna göre, Çihan Savaşından sonra güvenliği kay S beden burjuva sınıfı, faşizra sayesinde yeniden ruhunu kazanıyor ve ! kesın bir birlik duygusuna vanyordu. Milliyetçilerin lideri, Enrico J Gorradini, burjuva sınıfmın önemini ve faizletlerin belirtiyordu. (...) S Faşizmi savunanlara, faşizmin burjuva zenginliğini korumasiyle ö S vünüyorlardı.» S Çetin Özek, Birinci Dünya Savaşından sonra kapitalizmln dab» • da güçlenerek İtalyada devleti büsbütün ele geçirdiğini anlatıyor. • İtalyan kapitalizminin dünya ölçüierine göre zayıfuğı duşünülürse J Amerikan sanayicilerinin bugünkü durumuna şaşümaz. Artık herke • sin üstünde birleştiği nokta. Amerikayı iş adamlannm yönettigi ger J çeğidir. Bu hikâyenin bir minyatürü Birinci Dünya Savaşından sonra • italyada şöylece yürürlüğe girmiştir: ; « 1907 yılmdaki ekonomık çöküntüde başlıyan, büyük sanayün • kuvvetlenmesı ve tekele gitmesi eğılimleri, küçük teşebbüslerin bü • yukler tarafından silinmesi savaştan sonra da gelişti. özellikle ILVA • grupu. Ansaldo, Fiat, Breda kapitalıstlen ile bunlan destekliyen bü • yük bankerler ve bankalar savaş sonrasının tekele gidlş olayını ger • çekleştıriyordu. Özellikle Banca di Commerciale, Banca di Sconto, • Credito d'Italia. ll Credito d'İtalıa ve Banco dı Roma savaş içinde • ve savaş sonrasmda kendisini gösteren ekonomik gidişi destekliyordu. ; Yapılan bütün araştırmalar göstermiştir ki, Italyamn savaşa glr ; mesını sağlıyan ınterventısmo harekeü, sadece yeni bır doğuşun ia • terik ruhunu taşıyan milliyetçilerin eserı değüdır. Harekeü milliyet • çiler gerçekleştirmişler ve fakat büyük sanayi ve büyük kapital dür • tülkemış, mılliyetçıleri belırlı yone süruklemiştir. Bu şeküde mil • liyetçiler, sağcılar, kapitalistler ortak bir tekelci toplum grupu yarat • mışlardır. Savaşa gırişın gerekli kıldığı savaş ekonomisi de kaplta • lın tekelleşmesi yolunu geliştirdi. Kapitallerın birbirinin içine gîrişi, • bankaların güçlerini birleştirişi, ekonomik güçler arasında organik • bir bağ yarattı. Bu guçler, devletin bürokratik kuruluşunun dahl e • mılmesı imkânmı kazandı. Orneğin dort yıllık savaş sırasında An • saldo'nun çalıştırdığı ışçıler 4 000 den 56.000 e yukseldi. Ansaldo'ya • bağlı dığer tezgâhlar da hesaba katılırsa, Ansaldo'nun çalıştırdığı is ; çiler 110.000 e vanyordu. Yine Ansaldo'nun sermayesi 30 milyon ü • retten 500 milyon hrete yukseltilmişti. (...) Fiat'ın 1914 yüında 4646 • olan yıllık otomobıl yapım ortalaması 1917 yılmda 19.184 e yüksel S mıştir. ILVA da bütün maden üretımını ve ithalini tekelıne geçir S miştır. Kapitalıst grupların guçlenmesı, kendi uğrasılannın dışında • top'.umu etkıleyıcı bazı güçleri de ellerıne geçirmeleri VB siyasi Ik ; tıdar ustünde baskı yapabilmelen yolunu açmıştır. Meselft Ansaldo' • nun sahıplerı Perrone kardeşlerin sahıp olduklan H Messaggero ga • zetesi savaş sonrası bünyesınde çok etkili olmuştur. (...) Messaggero • gibi, Giornale D'Italia» Corriere della Sera, La Stampa gazetelen de, ; kapitalin sözcüsü durumuna gırmişlerdır. (...) S Savaşın son yılında üzerinde durulması gereken dlğer bir etken 5 ortaya çıktı. Bazı büyük endüstri gruplan, büyük bankalann hisse se • netlerını geniş ölçüde satın aJdılar.» • Görülüyor ki faşizmin arkasında burjuva sınıfı ve kapiUliatler S vardır. Milliyetçi akım ise faşist gelişmenin mânevi ortamını yarat S maktadır. Sanayileşmiş ülkelerde faşizm böyle kurulur, re fasistler S böyle birleşirler. S Ancak Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde durum nedir? • ttalyan faşizminin ardında Ansaldo var, Fiat var, Dv» var, ttel S van burjuvası var .. j Türkiyede taşizmin ruvasını gerenîerln' afdın'da n* yar? S Hemen söyUyelim: Sanayici yokr; tökfi dıySTida yirket var, ya • bancı kumpanyalar var, kompradorlar var. • İtalyan faşizmini İtalyan milliyetçisi destekliyebilir; çunkfl Ital 5 yan faşizmi İtalyan olan kurumlarla kurulur. Türkiyede ise milliyetçi S kişiyim diye ortaya çıkan gafiller sırtlarını yabancı kumpanyalara ve S kökü dışanda şirketlere dayamışlardır. Böylesine gülünç milüyetçilik 5 hareketi olamaz. Kökü dışarıda desteklerle milliyetçilik bağdaşamaz. S Çetin özek'in gerçekten değerli kitabını okurken msan bu ger S çekleri daha iyi anlıyor. S «Direnen Faşizm» | E ^ B • ••• :::: • III • ••• •••• •••• ••••) •••• Anlayamadığımız işler ütün bu gerçekler ortada iken bu anormal isteğin doğrudan doğruya şirketlerden veya hükumetten değil de, işin hakiki sahibi olan TPAO'dan gelmiş olmasını biz anbyamadığımız ve izab edemediğimiz gibi, bu konuda uzman hukukçu ve iktisatçılara da izah ettiremedik. Nedendir anlıyamıyoruz, gerek ticarî, gerek sosyal, gerek rejim konusunda, hangi müsbet işe bel bağlamışsak son dakikada bir şeyler oluyor. Bir oyunlar dönüyor ve biz yine ortada kaUyor, bir adım ileri gidemiyoruz. Anlayamıyoruz Türkiye'nin kaderi hep böyle mi sürüp gidecektir? tşte biz elimizden geldiği kadar bunun karşısmda olmak karanndayız. Bundan evvelki yazımızda, (böyle bir harerke» te teşebbüs edenler ağır tönmet altında kalacaklardır) demiştik. Aldığımız mektuplardan bir çoğunda (Ya siz bilmiyorsunuz, ya nezaketen açıkça yazmıyorsunuz. Ancak bu işin altında yatan milyonlardan bir çok kimseler haberdardır) mânasına, ne demek istendiğini hakikaten anlıyamadığımız iddialar da var. Bir okuyucum da soruyor: (Siz, dünyada flnansmanı sağlanmış .bitirilmiş, çok kârlı ve işletmeye açılmak üzere olan bir yatınmı başkasına de\Teden bir müessese, hem de ticari bir müessese, bir anonim şirket gördünüz mü?) diyor. Hayır görmedim. Eğer güçleri yeterse, eğer sağ duyulan galip gelmez de isteklerini tahakkuk ettlrirlerse, bu işi ilk defa TPAO yapmış olacaktır sanırım. B •••« ••>• •••• •>•• ŞU VAR Kİ B «••• •••• •••• •••• •*•• •••• •••• ••>• •••• • •«a • ••• • ••• en bu durumların hak ve hürriyetlere tecavuz olduğu konusu üzerinde durmuyorum. Şu var ki, Müslümanhk bu gibi davranışlarla baltalanıyor, küçük düşürülüyor. Ezan ise mukaddestir, Gaziantep Müftülüğü her mınareye çıft hoparlör taktıracağına müezzinler için ezan kursları açtırmahdır. Dın muessesesinin en buyük merauru Diyanet Işlen Başkanını ise, Müsluman Türkıve Cumhurivetinin İSTATİSTİKLERE [ GÖRE ayınlanan resmt Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının istatistiklerine göre, her 1000 kışiye 1 sağlık memurunun dusmesi gerekmektedir. Buna göre de memleketimizin 32.000 Sağlık Memuruna ihtiyacı bulunmaktadır. Halen 6000 Sağlık Memurunun diploması Sağlık Bakanlığınca tescil edilmiş olup, bunun % 53 ü yani 3100 kadarı Sağlık Bakanlığı emrinde çalışmakta Bilhassa köylerımızın bırçoğun da yuznumaraların olmaması, gubrelenn açıkta olması, Sağlık Memurlannın görevlennı yapmadığına ışaret sayılmaz Meslektaşlarımız, bırıncı plândakı görevlerı dışında bu konularda da meşgul olmaktadırlar Henuz şehirlerimizin pek çoğunda yapılan evlerde iskân şartları aranmazken, köylerde hiç aranmamaktadır. Mevcut kanunlarımızda da iskân şartları noksan evlerın ikmâlı için ahnacak zorunlu tedbirler belirtilmemiştır. Bu ış tüm aydınlarımızın, sağlık memurlannın, öğretmenlerin, köylülerimizi eğitmesı ile mümkun olabilir. Yine de meslektaşlanmı zın verimli çalışmaları, öğretmen lerimizin yardımcı olmaları saye sinde pek çok köylerımızde helâlann yaptırıldığı gıbı, septik çukurlar da yapttrıtjnı^tır." . f* , Y B elki bir Sağlık Memuru gö" revini yaparken ıhmalkârlık edebilir. Netekim köylerdeki öğretmenlerimizden bir kaçı, dersı bırakıp komşu köylere gezmeğe, ava gıtmekte olduklarını biliyoruz. Bu tek tük hâdiseler için tum Sağlık Memurlannı, tüm öğretmenlerı görevlerını yap mamakla mı ıtham edeceğız? Hayır hayır tüm Sağlık Memurları, tüm öğretmenler, yurdumuzun kalkmmasında kendilerine düşen gorevleri yapmamaktadırlar.» •••• •>•• •«•• •••• ••>• ••»• •>•• •••• •••• ••*• Özel teşebbüs düşmanlığı mı? oru hattının '• 51 hissesini özel tesebbüse devretmek istiyenlerin ileri sürdükleri sebepleri geçen yazımrzda incelemiştik. (Sermaye birikimi olmıyan, özel tasarruf ve sermayelerin bir araya getirüemediği memleketimizde de böylesine kârlı bir işe vatandaşı ortak yapmak Buretiyle teşvik etmek). Ancak, bu ilk bakışta makul ve iyi niyete dayanır gibi görünen sebebin bu gün için tatbik kaİıiliyeti olmadığını, böyle bir teşebbüsün sadece yabancı petrol şirketlerinin yüksek menfaatlerine hizmet etmek ve Türk petrol dâvasını baltalamak Sonuç f T ^ ' 1 3 A f k D U Sttne kadar yabancı pet•M. MT t \ . KJ rol şirketlerine ve gelmiş geçmiş hükümetlere karşı direnmesini bilmiş, kendi çıkarları yanında milli çıkarlan ve Türk Petrol dâvasını koruyabilmiş bir müessesedir. TPAO ve bu sakim yolda kendisini teşvik edenler bu tutumlarını değiştirmez ve Türkiye'nin başına ileride büyük gaileler açacak böyle bir tatbikata imkân verirlerse, senelerce süren mücadelelerde sağladıklan prestiji bir anda yıkacak, Türk petrol dâvasma inanmış bütün vatandaşlarv karşısına alacak ve eninde sonunda bu tutumunun hesabını vermeye mecbur olacaktır. .«•««••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••••••••••a* • • • ! • * » « • » » # • • » « « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ^1 • • • • • • « • • • • • > • • • • • • • • • • • • • • • • • • • * > • • • • • • • • • * • * •i• • • • • * * < • • • • • • • * • • * • * (ll• * • • l • * tlI • • > lalal > 1> l aH<a aaalllliil l İSMET PAŞAYLA İOYIL (27 Mayıs 196027 Ekim 1961'devresi) B MENDERES, POLATKAN ve ZORLU AZAK Gönül Ulkü^'Gazanfer Ozcan Sülüman Bacanak Adapte Eden: MELİH VASSAF KOMEDİ 3 PERDE Sahneve Koyan: ZİYA KESKÎNER 'Numarah Biletler Saülmaktadır. Tel: 22 62 «• ••••••««•••«••••••»•* * " *'* *ı '* ** * * ' ""* ** EMRİ İLE KALORİSHELL Kaloriferinize İdeal Akaryakıt Bugün 16.15 den itibaren Herış 276/11649 Kartal Maltepe As. Satınalma Komisyonu Başkanhğı ndan Aşağıda cıns ve mıktarlan yazılı yiyecek maddeleri hızalannda gösterılen gün ve saatlerde 249U sayılı Kanunun 31 ıncı maddesı gereğınce kapalı zarf usulü ile KARTAL/MALTEPK'de bulunan eskı Beledıye bınası karşısındakı Komısyonda satın alınacaktır. Evsal ve jartnaLevazım Amirlıklerinde göriilebilır. Her kalern melerı bu Komısyonda ve ASKARA, İZMİR yıyecek maddesı ayn ayrı ıstekhlere ihale edilebilecektir. îsteklilerin teklil mektuplannı ihale saatınden bu saat oncesıne kada r Komısyona vermeleri şarttır. Postada vâki gecikmeler kabul edilmez. Teılim Ihaleni n Geçicl Tenu Munammen MtKTARI Bedeli (Lıra) Lira Krs. Günü Saati Garnizonu C İ N S İ KURU SOuAN PIRASA HAVUÇ PIRASA HAVUÇ PIRASA HAVUÇ LİMON PORTAKAL LİMON PORTAKAL 4Ü0U0 Kgr. 13000 9000 8000 6000 7000 5000 Ad. 360OO 11050 8100 6800 5400 5950 4500 25000 28800 12500 16000 12500 KALORİSHELL BÜYÜK MENFAAT • • • SİPARİŞ ÎÇİN: İstanbul: Ankara: İzmir: Ucuzluk Muntazam servis Teknik yardım • Bayan Menderes eşinîn idam hükmflnün infazından bir gün evvel Bayan Inönü'ye geldi ve Bayan Inönü, ağlıyarak, ismet Paşayı iki defa bir yere gönderdi. NEREYE? Bütün vesikaları ile' İsmet Inönü'nün Nf.B.K» ldaresivle ilişkileri... Bir polis romant kadar meraklı ve heyecanlı bir devrenin bütün hikâyesini 1 2700 828 607 510 405 446 337 ıouooo LtMON PORTAKAL 18000 50000 10000 50000 8000 Kgr. Ad. Kgr. Ad. Kgr. 1875 2160 937 12800 1200 937 960 75 50 25 50 50 50 18/10/1966 20/10/1966 20/10/1966 20/10/1966 20/10/1966 20/10/1966 20/10/1966 24/10/1966 24/10/1966 24/10/1966 24/10/1966 24/10/1966 24/10/1966 11.30 MALTEPE 11.00 MALTEPE 11.00 MALTEPE 11.30 ALEMDAĞ 11.30 ALEMDAĞ 11.45 GEBZE 11.45 GEBZE 11.00 MALTEPE 11.00 MALTEPE 11.30 ALEMDAĞ 11.30 ALEMDAĞ 11.45 GEBZE 11.45 GEBZE (Bıauı 20962/119Z1) kaleminden 5 Ekimden itibaren METİN TOKER'in Tel: 48 57 4547 32 772173 79 Tel: 17 56 8813 20 70 Tel: 34413 AKIS Mecmuasında okuyacaksınız. Cumhuriyet 11639