28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKÎ CUMHURİYET 28 Ekim 1966 ORTANIN SOIU VE SİSTEM MESEIESİ t sim olarak ortaya atüdığı tarihten itibaren gerek fikir gerefc politika alanında gittikçe •oğunlaşan tartışma ve tahlillerinin konusu olan «Ort&nm solu» meselesi yine günümüz aktüalitesinin ağırlık merkezi oldu. Ancak, çeşitli açıUrdan ortaya komnasma rafmen meselenin tam fcydınlandığı ve yerine oturduğu pek söylenemez. Bazı tereddütler, deyimi ileri süren ve bunu benimseyen partide bile süregelmektedir. :::: :::: •••• :::: •••• •••• • •M • ••• :::: •••• • ••• • ••• • «•• •••• I Gene sanatçıya düşer... Plânlama ve Devlet Plânlama Teşkilâtı: 2 Dört yıl kadar önce Belçikada idim. Flamanlarla, Valonlann mücadelesi o günlerde pek knışmıstı. Bildiğiniz gibi Belçikada halkın bir kısnn Cennen asıllı Flamandır, kalanları ise Lâtin kökünden Valondur.. Flamanlann kendilerine özgü dilleri, gelenek ve görenekleri vard»r. Valonlar Fransızca konuşurlar. kendiierini Fransızlara yakm sayalnr. Bu iki grup arasmda bir mücadeledir sürer gider. Brükselde bir pazar günü Flamanlann gösteri yürüyüşünü seyretmiştim. Dövizler, bayraklar, trampetler vesaire ile on binlerce klşt sokaklara dökülmüştü. Ama bir tiyatroyu seyreder gibiydhn ben... Olayın heyecanuıa katılmaktan uzaktım. Soğnkkanlı gözlemlerin ardında kaldım. Aklım başka yerlerde idi. O sıralar Türkiyede Ismet Paşa, Adslet Partisiyle gerici plânda bir uzlaşmaya girişmisti. İki yıl önce bu mevsimde Araerikanm Maryville kasabasmda bir rugbi macı seyretmiştim. Bir Presbiteryen papazu uzun dualarla maçı başlattı. Kasklı, dizlikli, zırhlı oyuncnlar birbirine girdiler. Taraflann bandolan çalryor, borazanlar ötüyor, rengârenk elbiseli kızlann çığlıkları heyecana katışıyor, tribünlerdeki seyirciler dalgalanıyordu. Ben kalabalığm arasmda meraklı gözlerle çevreye bakan bir soğuk seyirciydim. Çevremdeki insanlar birbirine girerken düşünüyordum: Aeaba şu anda Türkiyede neler oluyor? Içimde bir rahatsızlık vardı. Türkiyeden yollanan gazeteler dört beş gün sonra buluyordu beni. O sıralar Adalet Partisi Başkanlık seçimine doğru gidiyordu. Bay Süleyraan Demirel'in adı piyasaya yeni sürüfmüstü. Koskoca kıt'anın göbeğinde, otel odalannda, gazeteleri yatağın fistüne yayıyor. düşünüyordum: Aradan birkaç yıl geçtikten sonra knvvetle hatırlıyorum bütün bunlan . Çiinkii yalnız Türkiyede değil, dısarlarda da; yalnız çalışırken değil, uyurken de kendimizi bazı meselelere kaptırmış gidiyoruz. Ru dnrumda olan yalnız ben değilim. Sayısı çok vatandaş var ki, sabah . •ksnm pek İyi bildiğiniz bazı dâvalardan başka şeyle ilgilenmezler Oysa ilgilenilecek başka şey yok mudur? Aziz Nesin'in son hafta çıkan bir yazısını okuduktan sonra yazıyorum bu satırları. Bulgaristanda milletlerarası bir mizah yanşması düzenlenmiş ve Aziz Nesin bu yanşmada birinciliği Erich Kastner adında Batı Almanyalı.bir yazarla paylaşmıştır; ödül olarak bir altuı kirpl kaz^nmıştır. Ne var ki bu olayla Türkiyede kimse ilgilenmemiştir. Kimse kamu oyuna bu başarıyı gereği gibi dnyurmamıştır. Aziz Nesin, başarısını kendisi duyurduktan sonra yazısını şöyle bitirlyor: « Ne yapaiım, koşucu olamadık, futbolcu. ya da güreşçi olamadık. Oksüz oğlan örneği, kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.» Aziz Nesin haklıdır. Yazısını okuynnca, eski yıllara, on yıl öncesine doğru uzandım. Sanırım 1956 idi. ttalyada Bordhigera'da düzenlenen milletlerarası bir yanşmada Aziz Nesin birinciliği kazanınca nasıl sevinmiş, nasıl heyecanlanmıştık. Aziz, o zaman Harbiye'de oturuyorda. Haberi alınca sabah karanlığında evin kapısına dayanmıştım. Çoluk çocuk bayram ettik. Bu sevinç dar çevrede kalmadı. Bütün Babıâli çalkalandı. Basın ve toplum olağanüstü önemle bu başarıyı kntladı. Peki, şimdilerde niçin kimsenin kılı kıpırdamıyor? Yalnıs Aziz Nesin için değildir bn! Genellikle sanata karşı bir ilgisizlik toplumumnıda yoğunlasıyor sanırım. Edebiyatçılann çoğn durumdan yakınıyor, ve nedenlerini «rıyor. Bir lamanlar bu memlekette Nurullab Ataç öksürdü mü yankılan en nzak kasabalarda duvulurdu. Nerede simdi o günler? Memleket aydını başka şeylere dalmıştır. Benim Briiksel'de, va da Amerikanın bir ncnnda nnntamadığım kaygılar içinde, gazeteleri açmış, olayları kavramak, fidişe bir anlam vermek için çırpmmaktadır. Sanatın rüzgârları, aydınlan eskisi gibi ilgilendirmiyor. Okuyucu, sanat olaylanna karşı soğuk gözlemlerin ardından bakmaktadır. Bir Şevket SBreyya'nın Tek Adam'ı on binlerse saUrken. Sabahattln Selek'in «Anadoln fhtilâli. tekrar tekrar basılırken; siir. hikâye ve roman konusunda eskl neveean kalmamış gıbıdir. Bn gelismeden Btörfl tabiî kimseyl snçlamak gerekmez. «ıcak olayın nedenleri flzerine dikkstle efilmek ysrarlıdır. Türkiye pek önerali bir dönemi yaşamaktadır. Bnndan on yıl Snce Türklye, Amerikan kapltalizmlnin tartışmasız blr nydnsn ı A m W * m e r i l c m h > k k l n d a tek lâf söylemeye cesaret edemez. wyleaiği anda vatan naini sayılırdı. 27 Mayıs 1960tan sonra gelisen mıllî şnnr ve iktisadi tenkid yeteneği Türkiyede blr büyük •yanışa yol açmıştır. Amerikan kapitalisti ile yerli komprador ittıfakına karşı bir knrtnlnş mücadelesi başlamıştır. Dikkat ediyornm. sanat ve edebiyat ancak bn rüzgânı uyduğu oranda tepki yaratmaktadır. Bugün Türkiyede esen rüzgarlara denk düşmiyen bir sanat olayı. ne denli önemli ve degerU «Inrsa ,o'«un yankı uy»ndınnıyor. . •.»,.•:•• . „ Bn bale üzülmek mi gerek, sevinmek mi? bilmiyorom. BenlmRJ,wnece Wr gSilem. Sanata ilgisiıliğin hiçbir kisiyi v» Mçbir tonInmn yükseltmiyeceğini iyi bilirim. Ama, şnnn da iyi bilirrm ki sanatın blr toplumda öneminl kaybettiği çağlann gerçek anlamıni sezmek de gene sanatçının Işi v# yara tıcı gücîinön görevidir Doç. Dr. Yüksel ULKEN tığı ve yayıldığı devrelerdir. Komünizm, kurulu düzenin kaldırılması için nihai olarak bir isçi fhtilâli fikrine dayamr. Bir işçi nıtüâllnin gerçeklesmesi toplumdaki gerilimlerin devamlüığına sıkı sıkıya bağlıdır. İktidara geçen sosyalist partilerin sosyal dengesizliği giderme yolundaki reform faaliyetleri ve böylece toplumdaki gerilimleri azaltması komünist partilerince hoş karşüanmaz. Zira, nihaî ihtilâl şansı gittikçe azalmakta, imkânsız bir seviyeve inmektedir. IJdnci Dünya Savaşından sonra Avrupada komünist partilerin gelişmesi savaş sonundaki sefaletin, açlığın sonucudur. Bir tesadüf değildir. Bizce, «Ortanın solundayız, fakat sosyalist defiliz» diyenlerin bu gerçekleri bilmemesine imkân yoktur. Burada, sosyalizm'in, rakiplerince komü. nizm şeklinde istismar edilmek korkusu hâkim bir rol oynamıştır sanıyomz. Hete bir «sol» kelimesi bu kadar gürültüye sebep olnrsa!.. • ••• •••• Teşkilât yapıcı gücünii ve dinamizmini kaybediyor Dr. Baran TUNÇER ÖCTİSADÎ PLÂNLAMA DATRESİ ESKİ BASKAN1 Gelişmeler lkin, iktisadi sistemlerin devamlı bir gelişim içinde olduklan ve uygulamada teorik çizgilerinden aynldıklannı belirtmek gerekir. Bu, gerek kapitaüst ve gerek kollektivist sistemler için ortak bir eğübndir. Bir ikfısadi sistemin saf uygulanması, ban ufak denemeler hariç, pek görfilmüş değüdlr. Bilindiği gibi, iktlsadî sistemler insan refahını gerçekleştirmek peşindedir ve kendi metodlannm bu refahı en etkili biçimde sağlıyacağı iddiasmı taşırlar. Etkinliğin teorik tartışmasııu daha önceki yazılarımızda yapmağa çalışmıştık (*). Burada hatırlatmak istediğimiz bir nokta var. İki sistemden birinin gelecekte ortadan siltneceği ve bir diğerinin dünyaya hâkün olacağını ileri sünnek sadeee «sistemin taassubu» na sabip olanların tipik bir davramşıdır. Her iki sistem, karsıtının oygnlamada daha etkin görünen âletlerini kendine uydurarak almakta ve böylece «sistem yakınlaşması» bir vakıa olarak ortaya çıkmaktadır. Hayat seviyesi yükselen toplumlarda sistem meselesi önemlni kaybetmektedir. Zira, refahı artan kişiler, ayrı toplumlarda olsa bile, genellikle benzer davranışların sahibidirler. Bu açıdan bakılırsa, gelecekte tek bir sistemin hâldmiyet kurması yerine, iki sistemin karşılıklı tâvizlerle birbirlerüıe yaklaşması ve «genelleşen ekonomi» adı altında aynı bir sistemin iki kotn durumuna geçmesi beklenebilir. Bu görüşün günümüz iktisadi sistem tahlillerinde ağırbklı bir yeri vardır. Yalnız, her zaman söylediğimiz gibi, bu durum iki karsıt sistemin «ikiz» olacağı, birbirlerini seveceği demek değildir. ÇıkarUnnı bağdaşttramazlarsa savaş bile edebilirler. Bunlar tamamen ayrı meselelerdir. Demek istenen, uygulamada bir eğilim olarak gözüken yakmlaşma hareketi sonucunda her iki sistem içinde çeşitli ortak noktaiarm bulunacağıdır ve bunun incelenmesi devri artık başlamıştır. I CH.P. ye gelince iyasî hayatımrzm ilrinci büyük partisi C. H. P., son Kunıltay karanyla parti olarak, ortanın sohınu tamamen benimser dnruma girdi. Hiç süphesiz. bu kararı bütün Halk Partflilerin hazmedeceğini beklemek fazla bir iyimserlik olur. Halk Partisi gibi vaktiyle bütün sınıfları temsil etmek gibi bir hüviyet taşıyan ve tek parti şeklinde uygulama devirleri geciren bh siyasî tesekkülün dinamik bir fikir sahibi gözükmesi, ilk ve özellikle kendi taraftarlannı yadırgatması normaldir. Ashnda genel başkan yeni bir şey söylememiş. sadeee partisinin yerini belirtmek istemiştir. Ancak, buna rağmen Genel Başkan «Ortanın solundayız» dememiş olsaydı, şimdiki parti için tartış maların bir kaç yıl daha su üstüne çıkması belki önlenebillrdi. diye düşünmek mümkündur. Çünku, bir parti üyesi olmak aslında bir fikrin savunucusu olmak demektîr. Dayandığı fikrin memleket için en olumlu olduğu iddiasmı tasunası demektir. Ve bu sebeple, demokratik bir rejimde çeşitli partiter vardır ve bunların fikir kaynaklan tabiatiyle farklıdır. Fakat. o zamana kadar, üye olduğu partisinin yerini düşünmek gayretini göstermeyen veya bu yetenekten yoksun kişilerin gözünde önemll ve yeterli olan «Milletvekilliği» sıfatı ilk sırayi tutarsa, bu tip partllilerde bfiyle bir sözün bir «şok» etkisi yaratması sürpriz sayılmamalıdır. Genellikle milletvekiUerinin bir fikrin temsilcisi olarak kendiierini görmedikleri iddiası, siyasî hayatımızdaki partilerarası yoğun «transier» faaliyeti ile veterince ve devamlı olarak doğrulanmakı istemlerin bu yakmlaşmasım ve fanatik dav tadır. İngiltere'de İşçi Partisi ilk bir buçuk yıl iktidar devresini 34 ve hattâ 2 klşilik çoğunlukla ranışlardan gittikçe sıyrılmasını, az gelişmiş ülkeler için bir şans sayanlar vardır. Zira, bir geçirdi. Millet Meclisinde bir yılda 230 ye yakın blok'a dahil olmak, bir taraftan o blok*un lider transfer hâdisesinin geçtiğl memleketimizde bunu düşünmekten bile, istisnalar bir yana, maalesef devletinin büyük ölçüde etkisine girmek rizikosuhenüz uzağız. Ancak zamanla, demokratik rejime nu yaratır. Diğer taraftan, o sistemin klisik uyüstünlük ve prestij sağlayan bu moral kaidesinin gulanışı halinde, hâtâlann daha doğrusu zayıf tayerleseceği şüphesizdir. Halk Partisi. seçmenlere, rafların tekrarlanması tehlikesi kendini gösterebipartiler yelpazesindeki yeri konusunda samimiyelir. Yalnız bu arada, az gelişmiş ülkelerin özeltini kabul ettirmesi halinde yaşama ve tekrar geliklerini ve iktisadi kalkınmada Devletin Iticl kuvlişme ümidine sahip olabilir. Bu ümidi ise daha vet rolünü unutmamak gerekir. Devlet müdahahomojen bir idareci kadrosunun israrlı ve inatçı lesi sol âletlere daha fazla ihtiyaç gösterir. Bu seçalışmalan arttırabilir. Yerini beğenmeyip sağa beple, demokratik bir rejimde ve fakat Devlet veya daha sola kayarsa, yine eski yerine dönmek müdahalesi altında sol âletlerin ağır basacağı bir istiyeceği muhakk^ktır. Zira. gitmek istediği yer'•modeli, az gelişmiş ülkelerin kalkınması için ideal saymak tnüınkündür. . „ ~^v.t r^^. ..ler sahipjenmiş dıtrumdjLdır. i'alruz, döndüfuode . bnaktığı yerin başkaları tarafından doldurnlduğunu görmesi çok muhtemeldir. Ancak o zaman, C. H. P. nin «partiler yelpazesindeki yeri» değil «tarihteki yeri» tartışmaların konusu olabilir. Uinmek gerekir ki, sosyalizm bir iktisadl sistem değildir. Bir doktrindir. Kapitaîist ve kollektivist gibi iki sisteme karsılık sosyalizm çeşitlerini sınıflandırmak çok zor, hattâ imkânsızdır. Zira, yüzlere, binlere kadar sosyalizm çeşitleri sayılabillr. Çünkü, her doktrin gibi kişisel yargüarı yansıtması. bir sınıflama yapmak imkâahatça denebilir ki, Genel Başkan bu deyinını kaldınr. Kısaca denebilir ki, bir kollektivist mi ortaya atarken partisine yeni bir hüviyet sistem mutlaka sosyalisttir, fakat bir sosyalizm vermek isterniş değildir. Sadeee, programı ve gemutlaka kollektivizm değildir. Bu açıdan bakılırsa, nel olarak icraatıyla partiler yelpazesindeki yeriortanın solu da. binlercesi arasında, bir sosyani kısaca ve zamanında belirtmek amacını gütlizm çesldi kabul edilebilir. Demokratik rejimi temüştfir. 1946 seçimleri arifesinde C. H. P. nin res'mel sayan, mülkiyet hakkını ancak «toplum yarami yayın organianndan «Vakıt» gazetesinde Asım rına aykırı» olduğu zaman kısıtlayan ve kalkınmaUs imzasmı taşıyan ve üç sütuna yayılan bir başda devletin itici kuvvet rolünü özellikle benirnsemakale şu ismi tasıyordu: «Evet! C. H. P. sol bir yen bir model, sosyalizm çeşitleri arasına girepartidir.» bilir. Bu durumda ortanın solu, yukarıdaki temel 20 yıl önce kuUanıIan aynı «sol» kelimesi o ilkeler altında (demokrasi ve mülkiyet bakkı), zaman pek büyük bir tepki yaratmamtştı. Insanın sol âletlerin ağır basacağı «demokratik sosyalizm» sorası geliyor: Acaba toplum olarak gittikçe tolekalıbı içine rahatça sokulabilir. ransımız mı azabyor; yoksa siyasî mücadeleler mi atı siyasi hayatmda sosyalist ve komünist seviyesini kaybediyor?. partileri birbirlerinin daima en büyük rakipleri olarak görülmüslerdir. Bunun sebebi açık(*) Bk. «îktisadî Sistemler ve Kalkuıma» tir. Komünizm için en uygun ortam. sefaletin art Cumhuriyet; 1, 2, 3 Mayıs 1966. S A* h ülkeler Ortanın solu ve sosyalizm B Kabahat « Sol» kelimesinde mi ? R HANGİ KÖY1ÜNUN SATIH A U U GÜCÜ ARTT1? H. Avni ŞANDA yarın üstünde bir para ödenmıştir. Bunun dışında, tficcar tarafından. mahsul avansı adı altında üreticiye ödenen parayı da gözönünde tutacak olarsak, köylünün eline geçen paranın, birbuçnk milyan çok aştığı sonucana varabiliriz. Bütun bu incelemeler, satıcı piyasada yapılmakta ve iiretid köylünün, satın alma gücüne dair bir fikir edinilmektedir. Bilindiği gibi mahsnlün noksan oldnğu yıllarda, ortaya daba değisik karakterde meseleler rıkmaktadır: Ziraat Bankası borçlannın geri bııakılması, yabancı piyasalardan hububat ve nebati yağ ithali, dış tediye zorlukları gibi buna benzer bir sürü meseleler... Bn yıl mahsul, normalin biraz ustünde elde ediidigi için, kıtlık yıllarmdaki meseleler babis konusu olmamakta ve nreticinin satın alma gücü hesap edilraektedir. ilindiği gibi. herhangi bir malın pazarlama meselesi, sevk ve idare usullerinin başında celen bir istir. Bu hesapları yaparken, kesin hükümlere saplanmamak, hangi bölgelerde ve hans't köylü tabakalan arasında. satın alma gücünün arttığını iyice hesap etmek lâzımdır. Turdnmuıun çok çeçitli mahsuller yetistiren ve tabiat «artlan birbirinden ayrılıklar gösteren bölgeler<*en ibaret oldnğunu hatırdan çıkarmamak ve tahminler yaparken. bu mesnetler üzerinde durn.ak zorundavız. Bu eibetlerin çözönünde tutulmadığı yıllarda, tarım ürünlerine ait rekolte tahminlerinin, çok defa yanlıs çıktığı, mahsnlün noksan oldugo anlasılmıstır. Meselâ: Alasehir'de C Kuru üziim mahsuliinün noksan olması gibi... Izmir bölçesindeki Ç. kuru iizüm rekolte haberi geç öğreniiirse, Docu'daki dağ kövlerinden elde edilen raahsnl miktarını. ne zaman öğrenebiliriz? Bütiin bunlan gözönünde tutarak, bu yıl, köylünün eline çok para çeçiyor diye, köylünün satın alabilecegi esyaya dnrmadan zam yapmak, ne dereceye kadar sevk ve idare usullerine nygnn olabilir bir harekettir? 1965 TIII Mayıs ayından bu yana, doknma maddelerine yapılan ı ı m l u u ı nispetl, *ıJ0 dnr. lıcî piyasa ne anhyornz? ra geçti? Resmi izahlara göre, yalnız piyasa, üretici tüketim BMabsullerince, hnbubat alımlanna, birTop A de, alıcîsatındeyincekasabaköylülerin Her balrak rail maddelerini aldığı çarşılanndan iban yıl, üretici köylünün eline ne kadar paret değildir. Alıcı piyasayı meydana getiren unsurlar arasında, tkinci Dünya Savaşı'nda resmi lisana giren <Dar Gelirli» kimselerin de bulnnduğunu unutmamak lâzımdır. üretici köylünün gelirinin artması kâfi değildir. Kasaba ve setairlerde toplaoan nüfusun da gelirinin ne dereceye kadar arttığını iyice hesap etmek sarttır. Konjönktürün seyrine göre, çeşitli sebeplerin tesir altında, genel olarak, fiyatlann ilerleme kaydeltiği görülmektedir. Satın alma gücü hesaplannın yapıldığı sırada, fiyat sartlarının, tüketici üzerinde yapacağı tepkileri de düşünmek zorundayu ötedenberi, alıcı ile (yani üretici köylü) satıcı tüccar arasında fiyat dengesi meydana gelmektedir. Meselâ: Üretici, 1 kilo fındığı 500 ku rusa satarken, bununla ne miktar ihtiyaç eşya c alabileceğini hesap etmektedir. Bu denge, Bretir aleyhine olarak bozuldnğu zaman, kredi bank? lan, fiyatları düsürmemek için kooperatifler yo Inyla destekleme alımlanna girismektedİTİeT Bu suretle, değisim mekanizmasının işlemesi, ga ranti altına alınmaktadır. Bn bakımdan, snsar» fireticisinin, snsam fiyatlanna zam yapmasmı vr bnna karsı doknma fabrikalannın fiyatlan ar tırması gibi olayları «Ticaret Hayatmda Gelişme ler» diye telâkki ederek bnnlara karşı seylrei ka lıvoruz. ir memlekette ekonomik ilişkiler, firetir köylü ile tüccar arasında kurulan bir köp riiden ibaret değildir. Her iki taraf arasında ma' değisimi bakımmdan bir denge sağlamakla, n e sele çözülmüs olmnvor. Tnkarıda belirttiğimir sibi, şehirlerde oturan ve gelirleri artmıyan kimseleri de hesaba katmak lornndavız. Fakat liberal eörüslü iktisatçılara bakacak olarsak, ortada hicbir mesele mevcut değildir. Fiyat hareketleri rekabet kannnlariyle kendiliğinden halledilmektedir. Bakalım, önümüzdeki aylarda, rekabet ka•mnlan, fiyatlardaki artışı nasıl önleyecek? Bunu. Ticaret Odası'mn fiyat endekılerinde göreceğiı. taimesi, teskilitın bazı kademeleuruîu? kanununa göre, Devlet rinde diğer bütün sorumluluklaPlânlama Teşkilâtınm yüküm rın önüne almmıştır. Bu arada aynl malar oldukça, yerleri hemen «velü olduğu görevlerden birisi ve kiNlerle doldurulmuştur. Bugün en önemlisi, iktisadi ve sosyal po Devlet Plânlama Teşkilâtında müsütikanm tâyininde hükümete yar teşarhk, tktisadî Plânlama Dairesi dımcı olmaktır. Gerçekten, bu ö Başkanlığı, bu başkanlığa bağlı üç nemli görevi yalnız plân ve prog şube, genel sekreterlik vekâletle yö ram hazırlıkları ile stnırlı olarak dü netilmektedir. Müşavirliklerin çoşünmek mümkün değildir. Böyle ğu boştur. Işin bilincine varmış teşbir görev, aynı zamanda ekonomi kilât mensuplan bu gidişten huzurnin gidijinin yakından izlenmesini, suzluk duymaktadırlar. Bu duruortaya çıkacak durumların dikkat mun bu kimselerin iş yapma gücünü le incelenmesini, gereken tedbirle etkilemediği söylenemez. rin zaman geçirilmeden alınması Bugün Devlet Plânlama Tesjciliiçin görüş bildirilmesini gerektirir. tında bazı önemli kadrolar, plân ve Devlet Plânlama Teşkilâtuıın bu çok önemli görevi bugün tamıunen plânlama konulannda fazla bir bil unutulmuş gibidir. Cari ekonomik gisi olmayan kimseler tarafından • ••• konularda kararlar, genellikle bu doldurulmaktadır. Bu kimseler iyi •••• • ••• kuruluşun görüşüne başvurulma niyetli bile olsalar. Devlet Pllnla • ••• ma Teşkilâtmı yararlı bir şekilde • ••• dan ahnmakta, ya da teşkilâtla so yönetmeleri beklenemez. • ••• • ••• • ••• rumlu makamlar arasmda yakın bir •••• Böyle bir ortamda teşkilât yapıcı • ••• • ••• bağlantı kurulamadığı için hızla ka rar alınması gerekli hallerde tlgili gücünü ve dinamizmini gün geçtik ler kararsız kalmaktadırlar. tçinde çe kaybetmektedir. Büyük emekler •••* le yetişmiş bazı uzmanlar ayrılma bulunduğumuz çağda. bu derecede tercihini yapacak olurlarsa, bunla• ••• önemli konularda uzman kimsele nn yerlerini doldurmak çok güç • ••• rin düjünce ve tavsiyelerinden ya olur ve zaman alır. Öte yandan bu •::: rarlanılmaması düşünülemez, Bu durum, tkinci Beş Yıllık Plânm za konularda. kanunla görev verilen marunda ve beklenen mükemmelDevlet Plânlama Teşkilâtının görü likte çıkmaması sonucunu dogurur;ü almmadığına göre, ekonomik ka sa boşuna zaman kaybedilmiş olur rar alma mekanizmasının işletilme ve aynı zamanda bundan Türkiyesinde hangi kuruluş ve özel kişile nin itibarı zarar görür. rin fikir ve görüşlerinden yararlazellikle zamanlama konulatuldığının kamu oyunca da bilinmennda, hükumetin görülür bir sinde zorunluk vardır. rahatlık içinde olduğu anlaşılmaktadır... Hazırlıkları. bir ayı aşan bir süreden beri tamamlanmış • ••• •••• •••• bulunan 1967 yılı programı, Yüksek Plânlama Kurulunda görüşülememektedir. Oysa ki 30 kasımda Yüksek Meclislere getirilmesi zorunlu •••• olan 1967 yıh bütçesinin, bu prog•••• •••• rama göre hazırlanması gerekmektedir. Aynı zamanda 1967 yılı proger'i kanunlar, yönetimin nlhal ram yardımlannın zamanında sağ•••• •••• •••• sorumluluğunu Bakanlara ve lanabilmesi için, programın kasım Başbakana vermiş olmakla ayı başında Konsorsiyum'a göndebirlikte, yine aynı mevzuat bazı ka rilmesi lâzımdır. Bu durumda, zamu kuruluşlannı bu kararlara yar dımcı olma görevi ile sorumlu kıl•••* •••• )••• mıştır. Bu hususun, Devlet Plânlama Teşkilâtuıın yöneticilerince ve diğer makamların sorumlularınca göz önünde tutulmasında çeşitli yönlerden sonsuz faydalar vardır. 21/10/1966 günü vefatı Ue Devlet Plânlama Teşkilâtınm et | bizleri sonsuz acılara garkedere* ararmzdan etrtSdiyei*" ayrlkili birşeRiiae küllanilmaması, bu •laj!' kıymeftH •buyütflmuz • ş •'İurulus"mensüp4anhın,"h5kumetçe yeterli bulunmadığı ve beğenilmeYAHYA GRANİT'm digi sorusunu akla getinnektedir. Gerçekten, mevcut kadro daha ön cenazesine bizzat gelen, çelenkÇiçek göndermek sııretiyle kaceki hükumetler zamanında bir atılan, evimlze kadar gelerek raya getirilmiştir ve saym Başbakan başsağhğı dlleyen, telefon, telbir yıl kadar önce bu kadroyu tak graf ve mektupla acımızı payviye etmek istediğini ifade etmiştir. lasan akraba, dost ve yakınlaAncak o tarihten bu yana Devlet nmıza ayrı ayn teşekküre btiPlânlama Teskilâtı takviye edilmek yük acımız mâni olduğundan ve destek görmek bir yana, mevcut gazetenizin tavassutunu rica kadrosuyla anlasılmaz bir yalnızlık ve ilgisizliğin içinde bırakılmışür. ederiz. Aüesl nce teşkilâtın, bu işlerden an lıyan herkesin saygı duyduğu, Eşi ve Çocuklan bilgili ve tecrübeli müsteşan, izahı mümkün olmayan bir usutle (Cumhuriyet: 12608) görevinden uzaklaştırılmıştır. Bunu tâkiben üç hafta gibi uzun bir süre bir vekil bile bulunamamıştır. Daha sonra, iktisat ve plânlama ko nulanna yabancı olduğunu ve çok kısa bir sürede görevi asli sahıbine Hazik elleriyle yaptığı amellteslim edeceğini her fırsatta ifade yatla beni yeniden sıhhate kaeden birisi. teşkilâtın başına müste vuşturan müstesna tosan, kıyşar vekili olarak getirilmiştir. Devmetli Operatör let Plânlama Teşkilâtmdaki bu ge•••• •••• Doç. Dr. SELÇUK çici yönetim sekizinci ayma eirmiş tir ve müsteşar vekili artık geçici KANATLI gibi hareket etmemektedir. Teşkiya sonsuz mirmet ve şükranlalâtın ikinci bej yıllık plânm hazırnmı sunanm. tıklan ile meşgul olduğu. her şeAsıme Şehsuvaroğla yin bir saat düzeni ile işlemesinin gerektiği, gecikmelere tahammülü olmayan bir dönemde, Teşkilflbn (Cumhuriyet: 12607) bir anlamda başsız bırakılmasının ve bu statünüa devam ettirümesinin hiç bir olumlu izahı olamaz. 1%6 Türkiyesinde Devlet Plânlama Tesküâtma bir müsteşar bulunama kullanılmamış açık gri fevkalâde ması üzüntu veriddir. beyaz tilki gece etolü. Tel: 55 59 K man kalmâdığı için program, bir İki gün içinde oturulup görüşülürse. bunun anlamı en azından programa önem verilroediği ve yalnızca bir formalitenin yerine getirilmek istendiği olacaktır. 1967 programının görüsülmesinde çok geç kalınmıştır ve bunun olumsuz sonuçlan kısa za manda duyulacaktır. Plftnlama ve Devlet Plânlama Teş kilâtı konulannda bugün çok önemli bir noktaya gelinmiş bulunmaktadır. Türkiyenin hızla kalkınması. sosyal ve ekonomik problemlerine çözüm yolu bulunması yönlerinden vaz geçilmemesi gerekü bir araç olan plânlama konusunda açık ve kesin bir tutum almanın zamanı gelmiştir. Plânlama Teşkilâtında cahşanlann kişisel çabalan ile. şim diye kadar olduğu gibi program ve hattâ plân dökümanları ortaya çıkabilir. Ancak yukarıda özetlenen şartlar düzeltilmedikçe ve plânlama nm asgari kaideleri yerine getirilmedikçe. plânlı kalkmmadan söz etmek güç olur. Sonuc evlet Plânlama Teçkllltmm bir müşavir kuruluş olduğu, dolayısiyle yalnız sorulduğu zaman fıkrini söyleyebileceği gerek çesi ile. bu kuruluşun bir kenara itilmesi ve kamu yönetimindeki etkinliğinin asgariye mdirilmesini. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın Kalkınmanm plânla olacağı ve bunun için de bir Devlet Plânlama Teş kilâtı kurulacağı konusundaki 41 ve 129 uncu maddeleri ile telif etmek kolay değildir. Eğer bugünkü durum bilinçsu bir tutumun sonucu ise, zaman kaybet meden bu tutum değiştirilmelidin çok eğer bilinçli bir politikanm sonucu ise kaybedilen zamana yazık olacaktır. O Yalnızlık ve ilgisızlık Ö M S ON TEŞEKKÜR Merhume Emriye ve K Suphi Artel'ln oSullın, Ayien Artel'ln eji. Efdaleddin ve Melih ' ağabeylert. Takuhl ve Artal'in kaymhit»#«lrri. Nurh«n Artel'ln *mc«sı, Tomrts ve Suna'mn 0. babaları. Ercan Yın'alı ve ömer Salur"un kayınpederieri, Güzel S*natl«r Akademl«i Yük»ek Mlraart B81ümO Öfcetim Üyelerlnden ve Franıız Türk Mühmdisleri Dostlufc Cemly«ti tstanbul Seksiyonu Baskanı Yiik. Kimva Mühfndisl U. L. kısa bir hastalıgı müteaklp vefat etmlçtlr. Cenazesi 28 Eklm 19«6 cuma günü ögle namazmda Fmdıklı Camünden kaldınlaratc GüJft Sanatlar Akademlslnde yapılaeak meraslmden sonr» Zincirlikuyu mezarlığma defnedilecektir. Ailcsi adına MELİH ARTEL Cumhuriyet 12625 V EFA T Prof. TARIK ARTEL TEŞEKKÜR Vefab ile bizleri sonsuz acılar içinde bırakan seveilj babamız aile büyüğümüz. (Bursalı Kuyumcu) O YANİ MAVROMATİ'NİN cenaıesine iştirak etmek, çelenk Köndermek, hayır müesseselerıne tebemıda bulunmak, mektup, telefon ve telgrafla acılanmızı paylaşmak lütfunda bulunan akraba. dost ve sevgili arkadaşlarımıza teşekküre teessürümüz mâni olduğundan gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Çilingiroğlu Mavromati Konstantanidis Aileleri TEŞEKKÜR KİRALIK KAT B»şiktaş meydanında her turlü konforu haiz bir apartıman dairesi kiraya verilecektir. Telefoa: 49 95 37 Cumhuriyet 12622 TEŞEKKÜR 26 ekim 396S çarşamba «ünü toprağa verdiğimiz kıymetU varlığımız SON MOD vizon manto, vizon etol ve 14 1 kasıma kadar. Cumhuriyet 12621 EMİNE KARABURÇAK'IN Bağlardaki zayıflama •••• •••• •••• • ••a •••• •••• • ••• • ••• • •>• • ••• :::: •••• •••• •••• • llf >>•• • >•• •**• •••• >••• •«•• Mühendis Alınacaktır Merkez Teşkilâtında çalıştınlmak üzere lüzumu kadar İnşaat ve Makine Yüksek Mühendisi veya Mühendisleri alınacaktır. tsteklilerin Genel Müdürlüğümüze müracaatlan rica olunur. ET ve BALIK KTJRCMC Genel Müdürlüğü (Basın: 22394 A. • 14180 12611) vefatı münasebetiyle. Jterek r>izzat cenaze törenine katılmak, gerekse eve gelmek. çelenk, mektup ve telgraf Röndermek veya telefon etmek suretiyle tâziyede bulunan bütün yakmlarımıza, dostlarımıza ve tanıdıklanmıza ep derin teşekkürlerimizi sunanz. Eşi : İhsan Cemal Karaburçak Çocuklan : Bedii Karaburçak, İlhan Akova Yiikcpl KaraburçaV Cumhuriyet 12642 ine bu «geçici» statüdeki yöne tim devresinde Teşkilâtm çeşitli daire, şube ve kademeleri arasmdaki bağ önemli ölçüde zayıflamıştır. Yukan makamlara hoş görünme arzusu ve yazısmalann mümkün olduğu kadar ilgili kuruluşları tatmin edici bir şekilde yürü Y Sekizinci hafta Spor Toto İkramiyesi kazananlann nazarı dikkatine Sekizinci hafta SporToto ikramivesi ödemelerine devam edilmekte olup Başbayiliğimize bağlı bayilerden oynayarak ikramiya kazanmış olanların 15 gün zarfmda ilgili Şubelerimiz gişelerine müracaatla ikramiyelerini almalan rica olunur. Taşra bayilerinden oynayanlarm ikramiyeleri P.T.T. ve Ziraat Bankası vasıtasile adreslerine gönderilmiştir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası A.O. İstanbul Şubeleri (Basın 21916/12614) • ••• •••• •••• SUADİYE SAHİL SİTESİNDE Mevsim Sonu Satısları Az sayıda kalan 2, 3 ve 4 odalı daireleri mutlaka görünüz. :::: / Tenzilâtlı T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünden 1 Sandığımıza ait Foça ve Kuşadası tatil köyleri (ektrikle ısıtılacak şofbenlerinde kullanılmak üzere mevut sartnarnesine göre. 800 adet termostatlı etektrik rezistansı, 50 adet yedek termostat Ue 100 ade bakır çonta îapab zarf teklif alma suretiyle satın alınacaktıı 2 Bu işe girebümek için 17.500, lira maktu teminat yatırılacaktır. 3 Şartnameler Sandığımız Malzeme ve İstanbul Sirked Nur Han İrtibat Müdürlükleri Ue İzmir ' Büyük Efes Oteli 10/A da Foça ve Kuşadası Tatil Köyleri tnşaatı Kontrol Şefliğinden bedelsiz oiarak temin edilir ve fikir verecek nümune mesal saatleri dahilinde SandiK Malreme Müdürlüğunde görülür. 4 Şartnameye göre hazırlanacak teklif mektubu ile nümune en geç 2 kasım 1966 çarjamba günü saat 17,30 a kadar verilmiş olacaktır. (Bann 21873 A. 13748A2603) Sadiye Sahil sitesi Suadiyc plâjı bitişiğindeki Çamlık koruda inşa edilmîştir. Her Dairenin sitenin özel plâjmda bir kabinesi vardır. Müracaat: İzzet Şefizade. SUADİYE Sahil sitesi 1 :::: Reklâmeılık 14247) 12618
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle