05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriYet BASIM A H L Â K YASASINA UYMAYI T A A H H Ü T EDER Sahibl: NAZİME NADt •• G«nel Yayın MüdOrü ECVET * GÜRESİN * Sorumlu Yazı tjleri Müdürü: EROL DALLI *• Basan ve yayan: CUMHURİYET Matbaacıhk v« Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Halkevl sokak No. 3941 KüçüksMt Meydanı, îdirne Hanı Adana Telefon: 4550 * ANKARA: Atatürk Bulvan Tener Ap. Yfnijehlr Telefoa: 12 09 20 12 09 66 12 95 44 17 £7 35 * İZMİB Gazi Bulvarı No. 18 Tel: 31230 BUROLAR ABONEveİLÂN Senelik 8 ayhk 3 ayhk Türklye 75.00 40.00 22.00 Harici 150.00 80.00 44.00 Başlık (Maktu) 2 3 4 5 lncl sahifelerde (santimi) 6 7 nci sanifeler Ni^an, Nikâfc. Evlenme. Doğum (Maktu) Ölüm, Kevlit, Tesekkür ve Kayıp arama 5 cm. Xayıp (Kelimesi) 200 Lira 40 35 75 90 1 SAYISI 25 KURUŞ (Baştarah 1 inci Sahifede) somından beri Kıbrıs'ta askerî müdahaie ihtiyacı, bu seferle beraber, dördüncü oluyor. Başından beri Amerika ile bu komıda istişare ettik. 25 aralık 1963'te ilk buhran patladığı vakit, garantör devletlerle temasa geçtiğimizde, derhal Amerika'yı haberdar ettik ve Amerika bize bu meselede kendisinin bir taraf teşkil etmediği cevabını verdi. Ondan sonra müdahaie müzakeresini Ingiltere ve Yunanistan ile yaptık ve bildiğiniz gibi, 26 aralık'ta Ingiliz komutası altında üçlü bir askerî idare kuruldu. Londra Konferansının ve Ingiliz Amerikan müşterek tekliflerinin Makarios'un tutumu yüzünden akamete uğraması ve Ada'da Türklere tecavüzlerin devamı dolayısiyle şubat ayında çok buhranlı günler geçirdik ve durumun vahametinden Amerika'yı, Ankara'yı ziyaret etmiş olan Mr. Ball vasıtasiyle haberdar ettik. Ingiliz Amerikan tekliflerinin reddi ile hasıl olan boşluk dolayısiyle Ada'da nizamı tesis için müdahalenin zaruretini anlattık ve her an müdahaie mecburiyetinde kalacağımızı size bildirdik. Hattâ sizden muayyen meseleler için teminatlar istedik. Bunlara müspet cevap verdiniz. Buna rağmen, bizden müdahaie etmememizi istediniz ve Makarios'a Birleşmiş Milletlerde lüzumlu dersin verileceğini ve Türk hak ve menfaatlerinin tamamiyle korunmasını sağlayan bir plân hazırlandığını ifade ettiniz. Bu talebinize uyduk, fakat, Birleşmiş Milletlerde arzu edilen netice sağlanamadı. Üstelik, Güvenlik Konseyinin kurulmasına karar verdiği Birleşmiş Milletler Kuvvetinin teşkili bir mesele halini aldı. Işte üçüncü defa müdahaie ihtiyacı, 4 mart Güvenlik Konseyi karanndan sonra, Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin tesekkül edip etmiyeceği hakikaten tereddüt uyandırdığı günlerde, Kıbrıs'taki tedhisçilerin cesareti artmca, tecavüzlerine karşı Türk cemaatini korumak için yeniden ortaya çıktı. Fakat, Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin en kısa zamanda teşkil edileceğini bize temin ederek, Güvenlik Konseyi karanndan sonra müdahaie yapmamamızda ısrar ettiniz. Teşebbüsümüzü tekrar tehir ederek, Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin vazife almasını bekledik. Sayın Başkan, Kıbrıs'taki mezalim devrinin, bütün tedbirleri tesirsiz kılan hususi bir karakteri vardır. Bu başındanberi emniyeti korumak için yapılan müzakereler ve geçirilen muvakkat devreler, hepsi yalnız Makarios idaresinin tecavüzünü ve tahribatını artırmağa hizmet etmiştir. Son defa Kıbrıs Hükumeti açıktan silâhlanmaya başladı ve Birleşmiş Milletleri kendi zulmünü ve Anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farzetti. Birleşmiş Mületlerin Anayasa nizammı iade ve tecavüzleri durdurmak için salâhiyetlerinin ve müdahaie niyetlerinin eksik olduğu aşikâr bir gerçek halini almıştır. Yunan Hükumetinin Kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz. Bu ahval içinde Kıbrıs'ta mezalimi durdur•r.ak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı Amerika'da sizin huzurunuzda konuşurken söyledik. La Haye'de Hariciye Nazmnıza böyle bir ihtimal için Amerika'nın bizi destekleyip desteklemiyeceğini s&rduk. Bir cevap vermediniz. Kıbrıs'ta muhtelif vesilelerle müdahaie iztirarımn kaç defa, ne suretle geçtiğini hikâve etmiş oluyorum. Her defasında sizi haberdar ettik ve sizin iyice bildiğinizi tahmin ediyordum. Birleşik Amerika'nın ittifak manzumesi içinde hususi sorumluluğunu ve ittifak manzumesinin mütesanit bir surette yürütülebilmesi için ona aynca dikkatli ve yardımcı olmak lâzım geldığini takdir ettiğimizi yüksek derecede yetkili memurlarınıza defaatle söylediğimi iyice hatırlanm. Görüyorsunuz ki, sizi tek tarafh bir kararla karşı karşıya bjrakmak istidadı bizde yoktur. Bizim şikâyetimiz, aylardanberi hâd bir surette ıstırabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve Yunanistan'la iki müttefik arasında husule gelen haklı ve haksız durumda samimî ve ciddî bir vaziyet almamış olmanızdandır. Sayın Başkan, yine mesajınızda, Türkiye'nin münferiden harekete geçmeden önce, antlaşma hükümleri mucibince diğer teminatçı iki devletle istişare etmek vecibesini tebarüz ettiriyorsunuz. Türkiye, bu vecibesini tamamiyle müdriktir. Altt aydanberi bu vecibenin icaplarını samimiyetle yerine getirdik. Fakat, Kıbnslı Rum sorumlularının, milletlerarası antlaşmaları ayaklar altına almaları karşısında Türkiye'nin bu gidişe son verme çarelerinin müştereken araştırılması için Yunanistan'a yaptığı teşebbüsleri bu devlet neticesiz bırakmakla kalmayıp bilâkis Kıbrıslı Rum sorumluların hukuk ve insanhk dışı fiillerini savunmuş ve hattâ onlan teşvik etmiştir. Yunanistan Hükumeti bizzat kendisi dahi, îmzaladığı milletlerarası antlaşıhalarm artık mer'iyette olmadığını resmen beyan; eylemekten çekinmemiştir. Bu husustaki çeşitli misaller zamanın' da Dışişleri Bakanhğınıza yazılı ve şifahi olarak tafsilâtı ile bildirilmiştir. Teminatçı devletlerden tngiltere hükumeti ile de devamlı istişare vecibemizi yerine getirdik. Bir çok hallerde tngiltere hükumeti ile birlikte Kıbrıs hükumeti nezdinde, anayasa düzenini ihyaya matuf müşterek teşebbüslerde bulunduk. Fakat maalesef bu teşebbüsler Kıbrıslı Rum sorumluların menfi tutumları yüzünden hiç bir müspet sonuç vermedi. Görüyorsunuz ki Türkiye, diğer teminatçı iki devletle devamlı istişare ve gerektiğinde müşterek hareket etme imkânlannı ciddiyetle aramıştır. Bu durumda, Türkiyenin münferiden harekete geçmeden evvel diğer teminatçı iki devlet ile istişare etmek vecibesini yerine getirmediği iddia edilebilir mi? Türkiyeye samimiyetle ve sadakatle yerine getirdiği istişare vecibesini hatırlatmaya lüzum hisseden Amerika Birleşik Devletleri hükumetinin, imzaladığı antlaşmaları reddeden Yunanistana, milletlerarası hukukun temeli olan «pacta sunt servanda» kaidesine riayet zaruretini hatırlatması icap etmez mi? Daha 15 gün evvel bizzat Sayın Dışişleri Bakanınız tarafından «American Law Institute» da irad edilen nutukta en beliğ bir tarzda «bekanın temeli» olarak vasıflandmlan bu kaide bugün maalesef NATO müttefikimiz Yunanistan ve Kıbrıstaki Rum sorumlular tarafından hiçe sayümaktadır. Sayın Başkan, mesajınızda zimnen belirttiğiniz gibi, Garanti Antlaşmanm 4 üncü maddesi hükümleri, 3 teminatçı devlete, anlaşma hükümlerinin ihlâli halinde, antlaşma ile ihdas edilen düzeni tekrar kurmak münhasır maksadiyle, müştereken, bu mümkün olmadığı takdirde de, münferiden harekete geçmek hakkmı vermektedir. Garanti antlaşması, bu anlayış bütün mümzi, taraflarca paylaşılarak imzalanmıştır. Nitekim, Türkiye ve Yunanistanm o zamanki Dışişleri Bakanlan arasında 19 Şubat 1959 tarihinde Londrada imzalanmış olan «Gentlemen agreement» de bu müşterek anlayışın bir delilidir. Diğer taraftan, Birleşmiş Milletler Teşkilâtına Kıbns Cumhuriyeti, bütün milletlerarası taahhüt ve vecibeleri Teşkilâtın üyelerince bilinerek ve hiç bir itiraza uğramadan kabul edilmiştir. Buna ilâveten, Kıbrıs hakkında 4 Mart 1964 tarihli karara müncer olan Güvenlik Konseyi müzakereleri sırasında, bir çok temsilciler arasmda A.BD. temsilcisi de, Birleşmiş Mületlerin, milletlerarası antlaşmaları iptal veya tâdil yetkisi bulunmadığını açıkça beyan eylemiştir. Mesajınızın, Türkiyenin Kıbrısa müdahalesinin Adayı taksim gayesi üe vuku bulacağı kanaatinde olduğunuza dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım. Hayretim, Türkiyenin niyetleri ile ilgili olarak size temin edilen mutalann defaatle tarafımızdan ilân edilmiş olan gerçeklerden nasıl bu kadar uzak kalabilmiş bulunmasından doğmaktadır. Üzüntümün sebebi ise, şimdiye kadar milletlerarası hukuka, taahhütlerine ve vecibelerine mutlak sadakatini, A.BJ3. hükumetinin yakinen büdiği çeşitli ahvalde fiill deliller ile ispat etmiş bulunan Türkiyenin, dış siyasetinin temelini teşkil eden bu prensipten aynlabUeceğinin müttefik ABB. hükümetince düşünülebilmiş olmasıdır. Sizi en kesin ve açık bir surette temin etmek isterim ki, eğer Türkiye bir gün Kıbnsa askerî müdahaie ıztırannda bırakılırsa, bu, tamamiyle milletlerarası antlaşmalann hükümlerine ve gayelerine uygun olarak yapüacaktır. Bu münasebetle, Bay Başkan, karanmızm tehirinin tabiatryle Garanti antlaşması 4 üncü maddesinin Türkiyeye verdiği haklara hiç bir suretle halel getirmediğini belirtmeme müsaade buyurunuz. Mektuplar resmen acıklandı Ifadelerinizin birinci kısmı Ue tam mutabakat haündeyim. Fakat, NATO müttefiklerinin birbirleriyle imzaladıkları milletlerarası antlaşmalara, yekdiğerinin ahdî haklanna, karşılıklı vecibelerine riayet mükellefiyetleri de, ittifakın aynı derecede hayati önemde bir icabıdır. Yekdiğerine karşı ahdî vecibelerini, taahhütlerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifak tasavvur edilebilir mi? Türkiyenin, milletlerarası antlaşmalarda tasrih edilmiş hak ve vecibelerine uygun olarak Kıbnsa müdahalesi halinde bir Türk Yunan harbinin çıkacağı hakkında izhar eylediğiniz endişeye gelince, Türkiye Kıbrısa karşı «askerî harekete» münhasıran antlaşmalann tasrih ettiği şartlar ve gayeler için tevessül edecektir. Bu itibarla Sayın Dean Rusk'ın gayet yerinde olarak «gayri kabili tasavvur» diye tavsif ettiği Türk Yunan harbi ancak, Yunanistanm Türkiyeye tecavüzü halinde vuku bulabilir. Müdahaie halinde bizim düşüncemiz, teminatçı devletler sıfatiyle Yunanistan ve İngiltereyi Kıbnsta anayasa düzenini ihya amacıyla. füll işbirliğine dâvet etmektedir. Dâvetimize ve ahdî taahhütlerimize rağmen Yunanistan, Türkiyeye tecavüz ederse, hasıl olacak neticelerin sorumluluğu Türkiyeye atfedUebilir mi? Ümit etmek isterim ki, bu hususlara Yunan hükumetinin dikkatini ehemmiyetle çekmiş bulunuyorsunuz. Mesajınızın, Kıbnsta girişeceği bir hareket neticesinde Sovyetlerin müdahalesine maruz kaldığı takdirde, NATO müttefiklerinin Türkiyeyi müdafaa mükellefiyetleri hususunda tereddüt izhar eden kısmı, NATO ittifakının mahiyeti ve temel prensipleri bakımından aramızda büyük görüş farkı olduğu intibaını vermektedir. îtiraf edeyim ki, bu, bizim için büyük bir teessür ve ciddi bir endişe kaynağı olmuştur. NATO müttefiklerinin herhangi birine yapüacak tecavüz, tecavüz eden tarafından tabiatiyle daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. NATO'nun bünyesi, mütecavizin iddialarına kapılacak kadar zayıfsa, hakikaten tedaviye muhtaç demektir. Bizim anlayışımıza göre, Atlantik antlaşması, üye devletlere, taarruza uğnyan üyeye derhal yardım etmek vecibesini yüklemektedir. Her üye devletin takdirine bırakılmış olan husus, bu yardımın sadece mahiyet ve vüs'âtidir. Şayet diğer üyeler, Sovyet müdahalesine maruz kalan NATO üyesinin haklı olup olmadığı, müdahaleyi kendi hareketi ile tahrik edip etmediği gibi hususlan münakaşaya kalkışırlar ve münakaşa neticesine göre yardım mükellefiyetleri olup olmadığının tesbiti cihetine giderlerse, NATO ittifakının temel direkleri sarsılmış ve mânası kalmamış olur Yardım vecibesinin mânasız olabilmesi için, bu vecibenin maruz kalınan tecavüzle birlikte derhal doğması gerekir. Bunun içindir ki, Kuzey Atlantik Antlaşmasının 5 inci maddesi, bir üyeye karşı girişüen tecavüzü bütün üye devletlere karşı girişilmiş addetmekte ve lüzumlu görecekleri harekete hemen tevessül etmek suretiyle kendilerine tecavüze uğrıyan tarafa yardım etmek vecibesini yüklemektedir. Bu münasebetle şu noktayı da belirtmekte fayda görüyorum: Kıbrısla ilgili anlaşmalar, değil 1963 Aralık ayı olaylârının patlak vermesinden sonra, hattâ Kıbns devletinin kurulmasından evvelki devreden de önce, daha Birleşmiş MUletlerde mesele müzakere safhasmda iken, bu müzakerelere muvazi olarak NATO Konseyinin tasvibinden geçmiştir. Hatırlanacağı üzere, Adadaki durum ve Kıbnsın statüsü bakımmdan antlaşmalann meşruiyete mesnet olmaya devam ettiği, bundan 3 hafta kadar evvel La Haye'de NATO Bakanlar Konseyi toplantısında da teslim edilmişti. Hal böyle iken taraflardan birinin aşikâr surette Adada hukuk dışı hareketleri neticesi bu antlaşmalar ihlâl ediünce, sanki mer'iyetten düşmüşler gibi, Türkiyenin mezkur antlaşmaya dayanan haklanndan ve vecibelerinden tegafül edilmek mânası çıkniaktadır. Yani bu temayüle göre, hâdise çıkmadığı müddetçe antlaşmalar mer'îdir. Aksi halde hükümden düşmüş sayılmaktadır. Böyle bir hukukî anlayışın benimsenmemesi gerektiğinde benimle birleşeceğinize ve Türkiyenin hiç bir suretle indi addedilemiyecek bir hareketi dolayısiyle hasü olacak durumda onun, NATO ittifakı çerçevesinde korunması hususunun bir şüphe konusu olabileceği görüşüne katılmıyacağınıza inamyorum. Aksi bir düşünce tarzı, yalnız hukuk mefhumunu ve Birleşmiş Milletler Yasasmm 51 inci maddesi hükümlerini red ve inkarla kalmaz. Fakat herhalde bilirsiniz ki, politikamız Atina'da en sert şekilde infiale yol açmış (bizim aleyhimize orada nümayişler yapılmış) ve Amerika Birleşik Devletleri ile Başpiskopos Makarios p arasında esaslı bir uzaklaşma hnsule getirmiştir. Daha birkaç | | hafta önce yaptığımız göriişme sırasında Dışişleri Bakammza da söylediğim gibi, Türkiye ile olan münasebetlerimize çok büyük 1 bir değer veriyoruz. Sizi, kendisiyle temel ortak menfaatlerimiz Ş olan büyük bir müttefik telâkki etmişizdir. Sizin güvenlik ve refahınız, Amerikan halkı için ciddi bir alâka mevzun olagelmiş ve bu alâkamız en pratik şekillerde ifadesini bulmuştur. AP birbildiri ile Coşkun Kırca'ya cevap verdi rını getirtmişler ve «bazı incele» meler» yapmışlardır. Öte yandan, A.P. Grubu önceki günkü görüşmelerle ilgili olarak şu bildiriyi yayınlamıştır : BİLDtRİ «Millet Meclisinin oturumunda kifayet takriri aleyhinde CHP Grubu adına konuşan CHP Istanbnl Milletvekili Coşkun Kırca, Sayın Başbakan Süleyman Demirel'in konuşmasını tahrif ederek (Devlet hizmetlisi zümre sini itham altında bıraktığını) iddia etmiş ve bilâhare Meclis otururnn vaktin gecikmesi sebebiyle tatil edilmiş olmakla Saym Başbakan cevap vermek imkânından mahrum kalmıştır. Coşkun Kırca'nın hakikatleri tahrif eden ve cevap verme imkânınAnkara, (Cumhuriyet Bürosn) dan mahrum kılan bu konuşmaKarma Bütçe ve Plân Komisyosının uyandıracağı tereddütleri nunda dün Çalışma Bakanlığı izale maksadiyle Sayın Basbabütçesi görüsülmüş, görüşmeler sı kanın bu konuşmasının zabıtlarasında Hüsnü Dikeçligil (AP), ra geçen kısmının aynen açıkyurd dışma kadın işçilerin gitlanmasına zaruret hasıl olmuşmesine engel olunmasını istemiş, tur. Bu konnşma aynen şöyledir: Ankara (Cumhuriyet Bürosıı) aşbakan Demırel ve Millî Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu'nun öncekı gün Meclıs'te «Tural'ın mektnbu ile ilgili sözleri» Hükumetın bu iki üyesinin dün Mecliste zabıtlar üzerinde bir süre çalışmalarını gerektirmiştir. Dün sabah MecHse gelen Demirel ve Topaloğlu, önceki günkü Meclis tutanakla B Siz ve biı, komünist dünyasının ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte dövüştük. Bu tesanüt bizim için büyük bir mâna taşımaktadır ve bunun, hükumetiniz ve halkınız için de aynı derecede bir mâna taşıdığım ümit ederim. Kıbrısla ilgili olarak, Türk cemaatini tehlikeye mârnz bırakacak herhangi bir hal tarzını desteklemeyi düsünmüyoruz. Nihai bir çözüm yolu bnlmağa muvaffak olamadık, zira bunun dünyadaki en girift meselelerden biri olduğu aşikârdır. Fakat Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin menfaatleri konnsunda ciddî şekilde alâkadar olduÇumnz ve alâkadar kalacafımız hususunda sizi temin etmek isterim. Nihayet, Bay Başbakan, en ciddî meseleyi, harb mi, sulh mu meselesini, vazetmiş bnlunuyorsunuz. Bu meseleler Türkiye ve Birleşik Amerika arasındaki iki taraflı münasebetlerin çok ötesine çiden meselelerdir. Bunlar, sadece Türkiye ve Yunanistan arasında bir harbi muhakkak olarak tevlit etmekle kalmıyacak, fakat Kıbns'a tek taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemiyen neticeler sebebiyle, daha geniş çapta muhasemata yol acabilecektir. Sizin Türkiye Hükumetinin Başbakanı olarak mesuliyetleriniz var, benim de Birleşik Amerika Başkanı olarak mesuliyetlerim mevcattur. Bu sebeple en dostane şekilde size şunn bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniş ölçüde istişare etmeksizin böyle bir harekete tevessül etmiyecefinize dair bana teminat vermediğiniz takdirde meselenin gizli tutulması hususunda Büyükelçi Hare'e vâki talebinizi kabul edemiyecek ve NATO Konseyi ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin âcilen toplantıya çağınlmasım istemek mecburiyetinde kalacağım. tNÖNÜ Saym Başkan, takip buyurduğunuz politikanın Yunanistanda infial yaratmış olmasmı bana karşı delil olarak gösteriyorsunuz. Yunanistan Kıbns meselesinde antlaşmalan tamamiyle iptal edinceye kadar her suretle tesir etmeye çalışacak bir mizaçta ve yoldadır. Biz, müttefiklerimize haklı dfivalanmız için ıstıraplarımızı ve soydaşlanmızm içinde yaşadıklan trajedinin tamiri pek güç olan acılarını anlatamıyoruz. İnfial nümayişlerinden istlfade aramamızda da mizacımız elverişli olmuyor. Sizi temin ederim ıstırabmıız derindir, haklı durumumuzu anlatamıyoruz ve sizin, meseleye lâyık olduğu ehemmiyeti verip bu meselenin bünyesinde sakladığı tehlikeleri önlemek için bütün gayretinizi ve otoritenizi kullanmanız lâzım geldlğinl kabul ettlremiyoruz. Fransa ile Almanya arasındaki dUşmanlığın bırakılması güzel bir misaldir. Fakat biz, bu imtüıanı bütün Anadoluyu yangın yerine çeviren mezaümden sonra Yunanlılarla dostluk kurmak suretiyle 40 sene evvel geniş ölçüde geçirmiş bir milletiz. Saym Başkan, vazifelerini, haklannı bilen bir millet olarak ittifak manzumesi içinde bulunuyoruz. Kıbns dâvasımn antlaşmalara riayet edilmek suretiyle hallinden başka bir gaye takip etmiyoruz. Yardımcı olursanız, Amerikan milletinin tabiatında bulunan adalet hissini kudretli otoritenizle tatbik ettlrirseniz meselenin halli mümkündür. Ecevit: Siy asi baskılarlaişçi almmamalıdır Dâvet JOHNSON Bu mesele hakkında sizinle şahsen görüşebilmemizin mümkün olmasmı isterdim. Maatteessüf, mevcut Anayasa hükümlerimizin icsbı dolayısiyle, Birleşik Ameriks'dan ayrılamamaktayım. Teferruatlı müzakereler için siz bnraya gelebillrseniz bunu memnuniyetle karsılanm. Genel banş ve Kıbrıs meselesinin aklıselim ve sulh yoliyle halli hususlannda sizinle benim çok ağır bir mesuliyet tasımakta oldnğumuzu hissediyorum. Bu itibarla, aramızda en geniş ve en samimî istişarelerde bulununcaya kadar sizin ve meslekdaşlannızın tasarladığımz her türlü kararı geri bırakmsnızı ries ederim. Hflrmetlerimle. LYNDON B. JOHNSON tNÖNtî Sayın Başkan, A.BX). nin, Türkiye ile olan münasebetlerine atfettiği kıymeti belirten lfadeleriniz ve Türk mületi haktandaki güzel aözleriniz için teşekkürlerimi sunanm. Kıbns meselesi Uzerinde sizinle görüşmek üzere Amerikaya gitmekfen İDahtiyar olacağım. 17 Haziranda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplanacaktır. Bu arada NATO Genel Sekreteri Mr. Dirk Stikker'in memleketimize ziyareti vuku bulacaktır. Aynca, arabulucu Mr. Tuomioja da Genel Sekretere raporunu verecektlr. Bu inkişaflarla1 yeni bir vaziyet hasıl olabllir. 20 Haziranı takip eden günlerde sizce uygun görülecek bir tarihte size mülakl olmak üzere seyahate çıkmaklığım mümkün olacaktır. Kıbrıs meselesi hakkında tebellür etmiş düşünce ve tasavvurlannız mevcut ise, bunlan bana şimdiden bildirmeniz, Washington'a bunlar üzerinde imâli fikrederek hazıruklı gitmem balnmmdan çok faydalı olacaktır. Bu mesajımı size göndermek üzere iken Mr. G. Ball"un Ankaraya vâki ziyaretinde kendisiyle yaptığımız açık, faydalı ve ümit verici görüşmelerden duyduğum memnuniyeti bu vesileyle belirtmek isterim. Saygılanmla. İSMET İNÖNÜ Mehmet Altınsoy (CKMP> Sendika ağalarının mevcudiyetinden bahsetmiş, Kaya Özdemiroğlu (AP) ise marksist görüşlerin Sendikalara sızdırılmak istendiğini ileri sürmüştür. BAKANLIK YETEBSİZ Şeref Bakşık (CHP), Sendikaları politika dışında tutmamn mümkün olmadığını söylemiş. top lu sözleşme ile işçi ücretlerlnde sağlanan reel artışlarm fiyat Istlkrannın bozulmasıyle ortadan kalktığını ileri sürmüştür. •Sendikalar bir ölçüde siyasete kanşabilir. Yasak olan, iktidarlann Sendikalara kanşmalandır.» diyen Bülent Ecevit (CHP), Sosyal Sigortalar kapsammm süratle daha geniş alanlara yayılmasmı temenni etmiştir. TARCVIİS KANUNU Ecevit, Tanmîş Kanununun çıkanlmasmı istemiş ve Devlet mü esseselerinin son zamanlarda Is ve İşçi Bulma Kurumu dışında j işçi aldığını söyleyerek «Ba kanunsuz durum devam ettlkçe partizanlık önlenemez. Siyasî Baskılarla işçi almmamalıdır^ demiştir. CHP. li Milletvekili de aynca. toplu sözleşmeden işçilerin sağ ladığı kazançlann hayat pahalılı ğı üe ortadan kaldınldığmı bildirmiştir. (Size şunu söyleyeyim ki, bugün bize intikal eden devlet mekanizmasınm muhtelif yerlerinden maalesef böyle haberler sızmaktadır. Arkadaşlar, devlet memurlarına vazifeleri dolayısiyle tevdi edilmiş birtakım hususların, o vazifeler görülüp bitene kadar ve o vazifelerin görülmesiyle ilgili olup da beyanat vermeye, malumat vermeye salâhiyetli olanların dışında kimsenin hiçbir şekilde beyanat vermesi veya malumat vermesi doğru değildir. Ama maalesef her gün matbuatın muhtelif kesimlerinde, muhtelif mecmualarda, muhtelif gazetelerde devlet hayatının her sektörüyle ilgili olan birtakım haberler neşredildiğini görüyoruz ve bundan müştekiyiz. Bunun ıslah edilmesi lâzımdır, diyorum. Bizim devraldığımız mekanizma bu. Bunu bu hale biz getirmedik, hiç kimseyi jurnal ettiğimiz yok, bunu siz söylüyorsunuz. Hiç kimseyi itham etmiyorum.)» Birleşmiş Mületlerin tepkisi JOHNSON Diğer taraftan, Bay Başbakan, bir Birleşmiş Milletler üyesi olarak Türkiyenin vecibeleri dolayısiyle de endişe duymaktayım. Birleşmiş Milletler Adada sulhü korumak için kuvvet temin etmiştir. Bu kuvvetlerin vazifesi zor olmuştur fakat, geçen son bir kaç hafta zartmda, Adadaki şiddet hareketlerinin azaltümasında tedricî bir şekilde muvaffak olmuşlardır. Birleşmiş Milletler arabulucusu henüz işini bitirmemiştir. Hiç şüphem yok ki, Birleş, miş Milletler üyelerinin çoğunluğu, Birleşmiş Milletler gayretlerini baUalıyâcSk olan ve bu zor meseleye Birleşmiş Milletlrr tara/uıdan makul ve barışçı bir hal tarzı bnlunmasına yardım edebileceit herhangi bir ümidi yıkacak olan Türkiyenin tek taraflı hareketine en sert bir şekilde tepki gösterecektir. Aynı zamanda, Bay Başbakan, askerî yardım sahasında Türkiye ve Birleşik Devletler arasında mevcut iki taraflı anlaşmaya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye ile aramızda mevcut Temmuz 1947 tarihli anlaşmanın IV üncü maddesi mucibince, askerî yardımın, veriliş maksatlarından gayri yerlerde kullanması için, hükümetinizin, Birleşik Devetlerin muvafakatini alması icap etmektedir. Hükumetiniz, bu şartı tamamen anlamış bulunduğunu muhtelif vesilelerle Birleşik Devletlere bildirmiştir. Mevcut şartlar tahtında Türkiyenin Kıbrısa yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin kullanılmasma Birleşik Devetlerin muvafakat edemiyeceğini size bütün samimiyetimle ifade etmek isterim. İNÖNÜ Mesajınızda, Türkiyenin Birleşmiş Milletler üfesi sıfatiyle mükellefiyetleri bakımından endişe izhar edüiyor. Paylaşamadığım bu endişenin esassız olduğunu söylersem, bilhassa şu sebeplerle, eminim ki, bana hak vereceksiniz: Türkiye kuruluşundan beri Birleşmiş Milletlerin en sadık bir kaç âzasından biri olmakla temayüz etmiştir. Türk Milleti, Birleşmiş Milletler Yasası prensiplerinin korunmasını kanını da dökerek yerine getirmiş bir millettir. Teşküâtın aksamadan çalışabilmesini teminen, malî imkânlannın en sıkışık olduğu zamanlarda dahi onu, mânen olduğu gibi, maddeten de büyük fedakârlıklar pahasma desteklemekten geri kalmamıştır. Hükümetimin Birleşmiş Milletlere bağlılığı ve ona gösterdiği itibar, son defa Garanti antlaşmasının kendisine tanıdıgı sarih yetki ve imkâna rağmen, Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarihli karannı kabul etmesi ve bu karara öncelik tamması Ue de meşhut olmaktadır. Şayet Birleşmiş Milletlere Adada mevdu vazife, mesajınızda da kaydedildiği gibi, tedricen başanlı bir şekilde yürütülebUmiş olsa idi, bugün sizi ve beni bu derece endişeye sevkeden bir durum tahassül etmezdi. Halbuki Birleşmiş Milletlerin Adadaki faaliyeti zulüm idaresini durduramamıştır. Son bir kaç hafta içinde nisbî bir sükut görülmesi, ancak Rumların yeni hazırlıklannm başlangıcıdır. Mahsur köyler devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin kuvvetleri Türkleri teskin ederken Rumlann mahsullerini kaldırmalarmı sağlıyorlar. Türklerin, mahsullerini kaldırabilmeleri için Rumların sâkin durmalarını temin etmiyor ve Eumtecavüzlerine seyirci kalıyorlar. Hayati ehemmiyeti haiz olan bu teferruat yüksek ittüâınıza gelmiyebilir. Ama biz, her gün bu facialarm hikâyesi içinde yaşıyoruz. Güvenlik Konseyi 15 Haziranda Genel Sekreterin raporuna ittüâ hasıl edecektir. Bu toplantıda, 4 Martta hep beraber uğradığımız hezimetin yeni şekline ugrayıp uğramıyacağımızdan ciddi olarak endişe etmekteyim. Makarios 4 mart toplantısmdan, muahedenin kendisi için mevcut olmadığı kanaatini kuvvetlendirmiş olarak çıkmış, Birleşmiş Milletler kuvvetlerini emri altma alarak idare etmeye başlamış, o zamandan beri rehinelerin idamı, mahsur yerlerin devamı gibi hâdiseler artmıştır. Dışişlerînde «Baştarafı 1. sahifede) le değerlendirmeleri Ihtiva eden bu mektuplann teatisinden sonra da, iki memleket arasında müşterek temel menfaatler üzerinde bina edilmiş olan ilişkilerin gelişmeye de devam ettiğini, o zamanki Başbakanımız (tnönü) nün, Amerika'yı zivaceti sırasında yayınlanan ortak bildirlnin misal olarak gösterilebileceğini, Amerika'nm Türkiye ile olan ilişkilerinin güçlendiriUnesine ve Türk Amerikan dostluguna büyük değer verdiğini ifade etmiştir.» TULGA ÇAĞLAKANGtL GÖRÜŞMESİ Dışişleri Bakanı Çağlayangil', Amerikalılarla yaptığı toplantıdan yanm saat kadar önce, Genelkurmay tkinci Başkanı Orgeneral Refik Tulga ile onbeş dakika süren bir görüşme yapmıştır. Senato'da tasarılar kendiliğinden kanunlaşıyor Ankara, (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Senatosu dün de (Baştarafı ı. sahifede) Dışişleri Bakanlığının açıklamasına göre, Samsunun 90 mil kuzeyine, Sovyet Savunma Bakanlığının gazetesi (Kızıl Yıldız) a göre Samsunun 125 mil kuzeyine düştüğü bildiril»n B57 tipi Amerikan uçağı, Moskova hükümetince «ABD nin Sovyet hududu yakmlannda giriştikleri askerî faaliyetler, tehlikeli tahrikler» olarak nitelenmiş ve durum Washington nezdinde protesto edilmiştir. 7 ocak tarihinde de Ankarada, Amerika ile aramızdaki ikili anlaşmalara göre Amerikan üslerinde bulundurulacak uçak tiplerinin tesbiti jçin Dışişleri Bakanlığı ile Genel Kurmay arasında çahşmalara baçlanmış tır. Karadeniz ^ sebeple 440 sayılı kanuna tâbi kuruluşlardan Sağ lık teşküâtı olanlarda çalışan Tabib, Dis Tabibi ve Eczacılara taz minat verihnesi hakkındaki kanun tasarısı müzakeresiz kanunlaşmıştır. Cumhuriyet Senatosu, üç gündenberi, toplantı günlerinin dışında Başkanlık Divanınca toplan tıya çağınhnaktadır. Ancak, Adalet Partili Senatörler bu kanu nun Senatoda müzakeresiz kanun laşmasım sağlamak için toplantıya kaülmamışlardır. Gündemdeki en az geçiın indirimini erteleyen kanun tasansınm görüşme müddeti de 17.1.1966 günü bitmekte ve Senato, Başkan tarafından yarm olağanüstü toplantıya çağırılmadığı takdirde tasarı, görüşülmeden kanunlaşmaktadır. Cumhuriyet Senatosunun dünkü toplantısma 79 üyesi bulunan AP Senatörlerinden ancak 12 si katılmıştır. Köksal'ın şikâyeti Diğer taraftan, Cumhuriyet Senatosu üyesi Osman Köksal Başbakan Süleyman Demirel'e ve Se nato Başkanlığına birer telgraf çekerek AP li Senatörlerin Mecliste bulunmalarına rağmen toplantıya katılmamalarmdan dolayı duyduğu üzüntüyü belirtmiş ve AP li Senatörlerin toplantılara katılmamaları sebebiyle En Az Geçim İndirimi Kanunu Tasarısının müzakeresiz kanunlaşacağını bu durumun önlenmesi için Senatonun pazartesi günü toplantıya çagırılmasını teklif etmiştir. i OLUM Semiha Arda'nın kıymetli eşi, Tezer öktem ile Patma Gürsoy'un babalan, Ayşe Öktem'in büyük babası, Emine Yanık'ın kardeşi, Prof. Süheylâ Bayrav Ue Zarife Türel'in dayılan, Dr. Özcan Öktem Ue Dr. Gencay Gürsoy'un kayın babalan, İstanbul Barosu avukatlanndan Kıbrıslı Türkleri toptan imha ederler JOHNSON Mutasavver Türk hareketinin fiilî neticelerine gelince, böyle bir hareketin Kıbrıs Adası üzerinde on binlerce Kıbrıslı Türk'ün katledilmesine yol açabileceği keyfiyetine en dostane bir şekilde dikkatinizi çekmek mecbnriyetini hissediyorum. Tarafınızdan böyle bir harekete tevessül edilmesi, infiali mucip olacak ve girişeceğiniz askeri hareketin, himaye etmeğe çalıştığınız kimselerin pek çoğunun toptan imhasını önlemeğe yeter derecede müessir olması imkânsız olacaktır. Birleşmiş Milletler Kuvretlerinin mevcndiyeti böyl e bir taciayı önliyememiştir. İNÖJît) Sayın Başkan, Kıbns dâvasının takibinde hakem ve idareci mevkiinde bulunan müttefiklerimiz esasu bir hatadan dâvayı kurtaramamışlardır. Kıbns faciası, Kıbns Cumhuriyetinin antlaşmaları iptal ederek ve anayasayı kaldırmak gibi tasmim edilmiş politikasından çıkmıştır. Emniyet tesisi, Kıbns hükumetinin üstünde bir otoritenin işlemesiyle mümkündür. Halbuki, Kıbnsta emniyet tesisi için, Kıbns hükumetinin razı olabüeceği bir tedbirle çare bulunmaya çalışılıyor. tngiliz idaresi, tngüiz Amerika teklifleri ve nihayet Birleşmiş Milletler idaresi, hep bu sakat temel üzerine kurulmuştur ve netice olarak Makarios"un razı olabileceği her tedbir en az olarak kısır kalmış, umuml olarak zulmü ve tecavüzü arttırmıştır. HALİL ETHEM ARDA TürkYunan çatışması NATO ve Sovyet müdahalesi JOHNSON Diğer taraftan, Bay Başbakan, NATO vecibelerine de dikkat nazarımzı celbetmek mecbariyetindeyim. Kıbnsa vâki olacak Türk müdahalesinin, Türk Yunan kuvvetleri arasında askerî bir çatışmaya müncer olacağı hususunda züıninizde en ufak bir tereddüt olmamahdır. Dışişleri Bakanı Rusk La Haye.de yapılan son NATO Bakanlar Konseyi toplantısında Türkiye ile Yunanistan arasında bir harbin «kelimenin tam mânasiyle düşünülemez» olarak telâkki edilmesi gerektiğini beyan etmişti. NATO'ya Utihak, esasj icabı olarak, NATO memleketlerinin birbirleriyle harb etmiyeceklerini kabul etmek demektir. Almanya ve Fransa, NATO'da müttefik obnakla yüz yıllık husumet ve düşmanlıklannı gömmüşlerdir. Aynı şeyin Yunanistan ve Türkiyeden de beklenmesi gerekir. Aynca, Türkiye tarafından Kıbnsa yapüacak askerî bir müdahaie Sovyetler Birliğinin meseleye doğrudan doğruya kanşmasına yol açabilir. NATO müttefiklerinizin tam rıza ve muvafakatleri olmadan Türkiyenin girişeceği bir hareket neticesinde ortaya gelecek bir Sovyet müdahalesine karşı Türkiyeyi müdafaa etmek tnükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim. İNÖNÜ Bay Başkan, Mesajınızda NATO taahhütlerine temas ederek, NATO müttefiklerinin birbirlerine karşı harb etmemelerinin NATO'nun ruhunu teşkil ettiğini, Kıbnsa bir Türk müdahalesinin Türk Yunan silâhlı kuvvetleri arasında çarpışmalara müncer olacağını ifade ediyorsunuz. (NOT: İnönü'nün Almanya, Fransa düşmanlığı konusuna verdiği cevap «Siz ve Biz» ara başlıklı kısımdadır.) SOĞUK ALGINLIĞI VE NEZLE BAŞLANGICINDA • •• Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 17 ocak pazartesi günü öğle namazmı müteakip Şişli camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu mezarlığına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. Eşi ve çocuklan (Cıunhuriyet: 579) VEFAT Merhum Said bey ve Kadriye hanımın oğlu, Baria Baykal'ın sevgül eşl, GOzin Konukseverin karde?l. Zeynep, Vedat ve Sedat Baykal'ın çok sevgill babalan Amerikan politikası Siz ve biz JOHNSON SSzlerimi pek fazla sert bulabilir ve bizim, Kıbns meselesinde Türkiyenin ilgisine karşı bigâne olduğumuzu düşünebilirsiniz. Dnrumnn böyle olmadığını size temin etmek isterim. Gerek alenen gerek hususi olarak, Kıbrıslı Türklerin emniyetini sağlamakta ve Kıbrıs meselesinin nihaî hal tarzımn, konuyla dofrudan dogTUya ilgili taraflarm rızasına dayanması hususu üzerinde ısrar etmekte gavret gösterdik. Amerika Birleşik Devletlerinin, sizin lehinize yeter derecede faaliyet sarfetmediği hissini taşımamz mümkündür. OPON, grip ve nezle başlangicında bir çok fenahkları önlemek bakımından faydalıdır. OPON, baş, diş, adale, sinir, lumbago, romatizma ağrılannı teskin eder. OPON, günde 6 adet alınabilir. Yeoı Ajans 4İ5/Ü73 15.1.1966 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 1611966 pazar günü öğle namazını müteaklp Söğütlüçeşme camiinden kaldırılıp Karacaahmettekl aile mezarhğma defnedilecektir. Ejl ve Çocnkları Cumhuriyet 578 CEVDET BATKAL (Prens Cevdet) Ankara, (Cumhuriyet Bürosu) Hükumetin son bir hafta içinde «İdari Teşkilâtta» giristiği çok geniş çaptaki tâyin, nak;l ve yeni atamalar üzerine YTP Genel Başkanı Ekrem Alican, «Kışın tam ortasmda böyle genel bir değişiklik yapmak yoluna gitmenin Hükfimet etme basiretiyle ne derece bağdaştınlabileceği hususu, üzerinde durulmaya değer bir konndur» demiş ve şunlan Uâve etmiştir: «Son tâyinlerin kıstaslar itîbariyle isabetli ölçülere dayandıklanna inanmamaktayım.» Türkeş de tâyin kararlannm «çok isabetsiz» olduğunu belirtmistir. Öte yandan, YTP Ortak Grupunun beş günden beri devam eden toplantıları sonunda dün bir bUdiri yayınlanmış, Demirel kabinesine verdikleri güven oylannın iktidar tarafmdan «Başka türlü tefsir» edilerek «YTP*yi ber taraf etme istikametinde çeşitli çabalar» ın göze çarptığı, bunun «Esef vericl davranışlar» olduğu belirtilmiş ve «bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen, YTP, yapıcı, memleketçi ve medeniyetçi yolda sebatla yürüyeceğini, iktidarlan doğru yolda gördüğümüz sürece destîkleyeceğimizi, hatalannda kendilerini en ciddî şekilde uyarmakta ve yol göstermekte devam edeceğimizi büdiririz.» denümiştir. Alican, son tâyinleri tenkid etti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle