24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
;AHÎFE ALH 30 Eylul 1965 CDMHURÎTET 9CANU ADAM 60 Güneş altında sâkin, rahat bir mavilik içindeki Boğazm sula rına bakan terasında otelin sahibi emekli hâkimle, emekli vali karşılıklı tavla oynuyorlardı. tkisi de iri yan, ikisi de göbekliydi. Emekli VaK zarları salladı salladı artı: Ne o bacanak? tki bir. Dubara gibi geldi bana! Yoo.. mızıkçılık isteraem! Oyna.. Peki, şu iki, şu da bir. Oldu mu? Olmayacak ne var mirim? Al düşeşi. Tuh, şeşbeş. Ulan orada sıkıştık kaldık be... Boğaz'ın deniz kokusu sessizliği içinde hızla yaklaşıp, belki de otel kapısmda duran iki arabaya dikkat bile etmediler. Oteldi burası. Belki de yeni müşteriler gelmişü. Emekli Vali otelin idare müdürüy dü ama. kendisi koş oraya, koş buraya gidecek değildi bu yaçtan sonra. Üstelik astımı, şekeri, şnsu busu... Süreyya vardı yerine sağa so!a koşturan. Bacanağmın damadı. Doğrusu açık gözdü. Polis, Belediye, şu'hu işlerinden hınzır gibi an lıyor, gereğini gerektiğince yaparken ne şişi yakıyordu, ne kebabı! Evet bacanak.. bu se, bu de penç! Bir çift, marssın, ona göre! O çifti atmak, ah mirim ah... Bilek ister ona bilek! Emekli Vali zar tutmakia olan elinin bileğini gösterdi: Ne bu? O mu? Lâhana sapı lâhana! Kah kah kah kah... guldüler. Emekli Vali zarlan atö, 3d brr. Emekli hâkim: E, dedi. geçmU olsun ban»? Yak öyleyse bir cigara! Sağ ol.. Hâkim'in damadı şipşak aşağıya mip iki gıctr gıcn taksiyle otel kapısma dayananlann kimliğini kestirmeğe çahşmadan önce, adamlanna emir verdi: İçerdeki kadınlarla zamparalarmı arka kapıdan.. çakıyorsunnz ya? Gözleri yuvalannda ftldır fildır dönen, otuz alü yaşlannda eski bir otel işletmecisiydi. Kaymbabası emekliye ayrılıp, eline de toplu bir para geçince, kaç vakittir tasarladığı bu otel işini ihtiyarm ka fasma sokmu?. ne yapmıç yapmış bu oteli aldırmıştı. Arabadan inenlerin da\Tanışlarmdan kanliklerini kestirmeye çfllıçtyordn ama, pek bir şey aolıyamanufb. Bakıyordu, aâdece bakıyordc: Öndeki arabadan inen san çantah, zııt znt zut san iskarpinli. boylu poslu adam, heyetin ya reisi olacaktı. ya da... velhâsıl kes tiremiyordu işte. Heyetin belki de reisi olması mümkün zut znt zııt adam arabadan inmiş, arkasında elleri, ellerinde çantası, rölöve şap kası, aşağıdan yukarı otele bakıyor, yanıbaşmdaki uzun boylu, ko caman elli ayaklı adam da kınla döküle, büyük bir saygıyla ona bir şeyler anlatıyordu. Ötekiler önemsiz, küçük memurlar olmalıydılar. Biri kara çantasıyla her halde tahsildardı, öteki de... Doktor diyecekti ama, hayır. doktorluk kılık yoktu adamda. Hem ne diye doktor olsundu? Doktor olsa, Belediye'nin sağlık ekipi diyebilirdi ama, sağlık. fen işleri ekipleri gelmiş, her şeyleri görmüşlerdi. Kalıyordu polis. Polisten miydiler acaba? Polisten olsalar... yok canıjn polis böy le gelmezdi. Hooş, polisin nasıl ge leceğini de Allah bilirdi yaa.. Bas kına gelenler daha çok geceyarısı, yahut da sabaha karşı gelirler, baskm verirlerdi. Hayu, hayır, bu otelde henüz böyie bir şey olmam'.ştı. O, bunun daniskalarını, çalıştığı çeşitli otellerin idare müdür lüklerinden biliyordu. Uzun boylu, kocaman elli, kocaman ayaklı adam «Deve»ye benziyordu. San ayakkapları zııt zııt zut eden rölöve şapkalı, çantalı •Âmir.e yol gösterirken: Buyurun beyefcndi, diyordu. •Beyefendi» ağfir sRiınilarla olel kapi5ina geldi, durakladı. İçeri girdi. Kapı yanında elleri ka\nışuk bekliyen saygılı adama bakmadı bile. Bu. emekli hâkim'in tecrübeli damadı üzerinde korku yaratmıştı. «Heyet» otele girmiş. otelin ineecik kırmızı kum yolunda daha içer Iere ağır ağır ilerliyorlardı. Sürey ya en arkadaydı. Kimlikleri üzerine hie bir fikri olmadığı için, yüreği çarpıyorsa da, kadınlarla zam paraların şimdiye kadar arka kapı dan aşırılmış olacaklarını sandığı için de ferahlık duyuyordu. tster Belediye, ister poîis, isterse de hiç hesapta olmayan her hangi bir •Teftiş» kurulu üyeleri olsunlardı. Polis defteri düzenliydi; sağlık kurallarmaysa dehşetli bir titizlikle riayet ediyorlardı. Ondan ötesine gelince... Deve, alt katın tuvaletlerinden birinin kapısını itti: Bakm! • Beyefendi» şöyle bir baktı, sonra: Hafif koku var! dedi. Deve hemen hu çekti: Haklısmız beyefendi, var! öte kilere de bakalun mı? Kudret Yanardağ iri gözlerinin küçümsiyen bakışlanyla Süreyyaya şöyle bir baktı: Öteki helâlarm hepsi de böyle mi" Ellerini önünde uğalayıp duran Süreyya: Hayır beyefendi, dedi. Üst kat takiler alafrangadır! Bunlar neden alaturka? # Efendim bunlar möstahdemm ohhığu içto . Yaa.. demek müstahdemin insan değil? Kocaman defterli adama döndü: Not al! Sonra parladı: Necisin sen bu otelde? ORHAN KEMAL tdare müdür yardımcısıyun efendim. Tahsilin? Orta bej'efendi. O halde, mikrop denilen şeyi bilirsin? Biliyorum beyefendimiz.. Sâri hastahklarm mikroplardan geçtiğini, mikroplarınsa otelin asıl müşterileriyle müstahdemin diye bir ayırım yapmıyacaklannı da biimen lâzım! Hakkıâliniz var ama beyefendi ... Kocaman eli havaya kalktı: Sözümü bitirmedim daha! Özür dilerim efendim... Mikroplar hem müşteri, müstahdemin diye bir ayrun yapmazlar, hem de... Sözünün ardını unutuvermişti. Aklmda annesi, kavga, mahallelinin kahkshaları... Sözünün ardını unutunca çokluk yaptığı gibi: Efendim? dedi. Hakkıâiiniz var beyefendi.. Onun için... Kocaman defterliye döndü: Not aldınız değil mi? Kocaman defterli: Aldım beyefendi. . Pekâlâ.. Üst kata çıkalım! Süreyya önden koştu. Ardmda Deve. Deve: Dur dur, dedi. Acele etme! Süreyya bozularak durdu. «Hcrif ler» sağlık ekipi mi, polisten miydiler? Kudret Yanardağ znt zııt zııt'lar İa önden merdivene yürüdü. Yarırn adım sol gerieinde Deve, Deve'nin ardmda kocaman defterli, onun ardında kara çantalı, daha arkada ufacık ufacık yeşil gözleri cin gibi parlıyan bir kravatlı. Süreyja bu adamla anlaşabileceğim kestirdiği için, yanına sokuldu, konuşma kapısı aradı. Ablciğim, affedersiniz... Ne heyeti bu acaba? Ufacık ufacık yeşil gözlü adam öyle bir baktı ki, Süreyya tekme yemiş köpek gibi geriledi. Ulan ne tuhaf heyetti bu be! Bunca yıllık otelciliğinden gelen denemeler le biliyordu ki, ne heyeti olursa olsun, müessese sahibiyle anlaşma yoluna giderdl. gidebilirdi; gitmsse bile künliğini belirtirdi. Bir şey değil, yukanda bacanağıyla tavla oynamakta olan kaymbaba8i emekli hâkime durumu anlatsa... Olmazdı ki! Emekliye aynlma sı hiç bir şey değiştirmemişti. Herif kendini hâlâ hâkim saydığı için, cart curta başlıyacafe. hele emekli Vali bacanağı da işe tıpla tıpkısına emekli hâkiro kaymbabası gibi, kendini hâlâ vali sayarak kanştı mı, bir çuval lncirl berbat edecektl En iyisl, içi oluruna bırakıp, şişî de, kebabı da yakmamaktı! Arkalarmdan seğirttL «Heyet» ikinci kata çıkmıştı. Deve önden koştu. Sanki otelin köşesini, bucağmı, girdisinl çıktısım biliyortnuş gibi, tuvaletlerden birinin kapısını rastgele açtı: îşte beyefendi... Buyurun! «Beyefendi», zııt zut zııt, geldi, kapıda durdu. Duvarları, zemini beyaz fayans tuvalete baktı. Gerçekten de modern tuvalet tekntğine uygundu. En küçük bir eksiklik bulamazdı istese bile. Kafasmda şimşek çakarak: Bana otelinizin tarifesini getir! dedi. Süreyya hiç bir şey anlamadıysa da: Emredersiniz beyefendi, diye koştu. ? Deve sesini alçaltarak: Ulan çuvalladın, dedi. Neyin tarifesini istedin adamdan? Ne bileyim ben? Bugün tam dalgmlığın üzerinde. Ne oluyor sana? İçini derin derin çekti: Anam, anam ağır hasta... Kafasından anacığı geçti gen=: Ağır hastaydı gerçekten de. Anacığı, her şeyi. Bu dünyaya onu bağlıyan tek insan! GözlerinJ yumuverirse, Kudret Yanardağ 1çin, yaşamanın hiç bir anlamı kalmazdı. Hele karısiyle îfakat'ın da takışması tüy dikmişti. Süreyya, zııt zııt zııt adamın, « Bana otelinizin tarifesini getir!» ernri karşısında o an «hangi tarifeyi?» diye soramamanın verdiği âciz içindeydi. öyle ya! Otelin ne tarifesi? Yatak licretl mi? Yoksa lokanta kısmının yemek HjTitları tarifesi, yani liste mi? Üst kattaki terasa koştu. Kayınbabasiyle emekli vali bacanak tavla partisini kızıştırmışlardı: Kesme zanmı! Keserim bacanak, bu kadar zar gelmesi... Vallahi bırakınm! Partiler sende kalırl Süreyya elini tavlanm ortasma koydu: Bırakın şunu da gelenlere bakm biraz! Emekli vali içerledi: Oğlurn lâübaliliği sevmem! Süreyya da bu «vali eskisi» na ilk gündenberi içerleyip duruyordu. Kayınbabasının bacanağıysa ne olmuştu yani? Süreyya olmasa, ka ymbabası, herifi ailesi ile birlikte otelin bir dairesinde alıkoyacaktı. Bey amca, dedl. Birflerl geldi. benden otelin tarifesmi istediler! Ne kayınbaba hâkim, ne de kayınbabanın bacanağı emekli vaîi, «otelin f«irifesi» nden hiç bir şey anlamannşlardı. Hâkim emeklisl: Otelin ne tarifesi? dedi. EmekH vali, bir parça da öfkeyle: öyle ya, ne tarifesi? Süreyya kınla döküle: Orasını ben de anlıyamadım, dedi. Git sor, ögren, gel oğlum! Emekli vali içini çekti: Bu mu tecrübeli otel işletnıecisl, bacanak? (Arbası var) &ÖYtJZ.CE. ACK. AtJLAŞitD DEDEM DİLEMEK NE. VÇCEĞIMİ TEiaCİM \ İNTZAS» OLAN konu ve resim: Ayhan Başoğlu 1 Malkcçoğlu d ^ ı n dalgm Vc&r\ ciofudirgin a+ süren SONDÖGÜS İ S T A N B U L 6 25 Açılıs 6 30 Günaydın 7.00 Sabah çayı 7.15 Turküler ve hava durumu 7.55 îstanbulda bugıin 8.00 Saz eserleri 8.15 Küçük llânlar 8.20 Bu sabah sizmle 8.40 Ahmet Ça^andan çarkılar 9.00 Keman «oloiarı 9 15 Türküler 9 30 N. Rıza Aiuskandan tarkılar 9 50 Mfizik kutusu 10.10 Sonat saatl 10.30 Kısa haberler ve kttçülc llânlar 10.3S B. Vaughan orkestrası 10.55 Solodan soloya 11.25 Türküler 1140 Çalışırken müzik 12.00 Tülin Yakarçelikten jarkılar 12.20 Küçük orkestra 12.35 Küçük iîânlar 12.40 Recep Birgitten şarkılar 13.00 Haberler ve hava durumu 13.20 Hafif müztk 1330 Bir rekJâm 1S.40 Orkestra müziği 14.00 Dört ses. dört sazdan türküler 14.15 Konçerto saati 14.40 Çocuklar için 15.00 Kısa haberler ve kapanlj. 1«S5 Açıhş 17.00 EJlenceli müzik 17.15 İstanbul Beledljesi hajk musikisi topluiuğu 17.40 Küçük flânler 17.45 Reklamlar geçidi 18.45 Seçim konuşması 1855 Ara müziği 19.00 Haberier. hava durumu 19.40 Ara müziği 19.50 Seçim konusması 20.00 Ara müziği 20.05 Seçim konuşması 20.35 Ara müziği 20.20 Seçim konuşması 20.30 Ara müziği 20.35 Seçim konuşması 20.45 Ara müziği 20 50 Seçim konuşması 21.00 Radyo tiyatrosu 22.00 Reklâmlar geçidi 22.40 Haftt müzik 22.45 Haberler ve hava dunımu 23.00 Senfonik müzik 23.40 Haftf müzlk 24.00 Kapanl?. İSTA.VBÜL h BADYOSO 17.57 Açıhş 18.00 Sfüzikli dsklkalar 18.30 Senfonik konser 1900 Hafif Batl müziği 19.30 Sololar 20.00 Hafif müzik 20.15 Her zaman sevilen plâklar 21.00 Gece konseri 22.00 Caz saati 22.30 Sololar 22.45 Hafif Batı mü ziği 23 00 Sonat saati 23.30 Dan» müziği 24.00 Haftf Batı müziği 1.00 Kapanîş. 6.25 Açılış 6 30 Gjnsydın 7.00 Köye haber'.er 7.05 Sabah müziği 7.30 Saz eserleri 7.45 Haberler ve hava durumu 7.55 Ankarada bugün 8.00 Sabah konseri 8.15 Küçük Uânlar 8.20 Har telden 9.00 Melodid«n melodiye 9.30 Ev kadınmın isteklerl 9.S0 Turhan Karaboluttan türküler 10.05 Turizm 10.10 Kemal Öncandan çarkılar 10.30 Kısa haberler 10.33 Hafif müzik 11.00 Sahin Gültekinden türküler 11.15 Solistler geçidi 11.45 Konser saati 12.15 Kıbrıs saati 12.25 Küçük ilanlar 12.30 İki solist söylüyor 1300 Haberier ve hava durumu 13.20 Öğle konseri 13.45 Kemal Karasüleymaııoğludan türküler 14.00 Çocuk bahç«l 14.15 Ismet Nedimden jarkılar 1435 Dans mürigl 15 00 Kısa haberler, kapanıs. 16.55 Açılış 17.00 Meral ArmaİJandan çarkılar 17.20 Caz müziği 17.45 BPklâtn prograraları 18.45 Seçim konuyınası 18.55 Ara müziği 19.00 Haberler ve hava durumu 19.40 Ara müziği 19.50 Seçim konuşması 20.00 Ara müziği 20 05 Seçim konusraası 20.15 Ar» müziği 20.20 Seçim konuşması 20.30 Ara müziSi 20.35 Seçim konuşması 20.45 Ara müziği 20.50 Seçim konuşması 21.00 Kısa haberler 21.05 Tarihten »esler 21.15 Erkekler topluluğu 21.45 Sevilen melodiler 22 05 Neclâ Eroldan rürküler 22.20 Balete cağrı 22 45 Haberier ve hava dunımu 23.00 G«ce konseri 23.45 Gece jarısma dojrn 24.00 Kapanıa. ANKARA İL RADYOSTJ 17.57 Açıhs 18.00 Plâklar arasında 18.30 Diskoteğimizden 19.00 Oda müziği 19.30 Günün melodileri 20.00 Frank Pourcel nrkestrasmdan Fransız nıüziğ! 20.30 Akşam konseri 21.00 Sevdikleriniz ve sevecekleriniz 22.00 Gece konseri 23.00 Ürüü solist ve orkestralar 23 30 Dansa çağrı 00.30 Karrna müzik 1.00 Kapanîş. 51 Tanık çok üzgün, muhakkak. Ama şunu unutmıyahm ki, saııık, katüin kendi olduğunu kabul etti. Parmak izlerile de bunu imzaladı.. En ağır ıspatlan da bana gösterseniz, Jacques'ın katil olduğu na inanınam.. Başkan sözünü kesti: Sanığı en iyi tamyanın siz olduğunuzu biliyoruz, dedi. Buna dayanarak, size soracağımız bir kaç soruya cevap vermenizi rica ediyoruz. Ruhunuz ve vicdanınızla Jacqpues Vauthier'nin suçsuz olduğuna inanıyor musunuz? Ruhumla ve vicdammla bun dan eminim. Bu durumda, gerçek katilin kişiliği hakkında bizi aydınlatabilir rnisiniz? Nasıl aydınlatayım? Genç amerikahnın ölümünü ben de herkes gibi basmdan öğrendim. Susması, savunulmak isterae mesi sanığın akıl muvazenesinde bir bozukluktan olmasın? Kat'iyen susmasınuı tek nedeni, bizlere bildirmek istemediği bir ıır oluşundandır. Yıllarca yoğurduğunuz zekâsı gerçekten çok mu yükscktir? Uzun hayatım boyunca, Jacques tesadüf ettiğim en parlak ze kâlardan biridir. O halde vanlacak sonuç ba YALNIZ sıttir. Jacques Vauthier yaptıklarını isteyerek yapmaktadır. Bir so ru daha: «Yalnız» romanı hakkında görüşünüz nedir? Tarafsız okuyucular kadar ben de beğendinı. Bu eseri yalnız mı yoksa birinin yardımı ile mi yaîdı? Jacqucs bütün kitabını, Braiîle sistemi ile tek başına yazdı. Hıç bir noktasını değiştirmcden, normal yazıya çevirraekten başka bir şey yapmadım. Bu eserin, yazarın gerçek his lerinin bir aynası olduğunu sanıyor musunuz? Evet.. Biraz da ondandır kl, bazı yüksek duyular hakkında bu kadar güzel satırlar yazan bir ia sanın böyle bir hareketts bulunabileccğine inanamıyonnn. Baş Savcı: Tanığın, «güzel satırlar» diye andığı bazı yerlerde ailesi hakkında okuyuculanna garip bir tepki veren yazılar da var.. dedi. Doğru, bunlan ben de istemezdim. Fakat eserinin bazı yerlerinin çıkartılması için tek'iflî Patron memnııniyetini belli eden tiplerden değildir, fakat, benim son hazırladığım raporu beğenmediğine hiç şüphe yok. T RT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Kurumumuz tarafındsn i\nkara'da Miîhatpaşa Caddesinde kiralanan binalann pencerelerine 1. Takriben 800 metrekare kadar tutan Amerikan jaluzi, yaptırilması, 2. Kurumca verilecek perde raylarının gösterilecek pencerelere monte edilmesi, İşi kapalı zarfla teklif almak suretiyle ihale sdilecektir. 3. Bu işlere ait idarî ve teknikş aıtnameler Ankarada Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğündsn, tstanbulda Radyo Müdür'üğünden bedelsiz otarak ta ternin jdilir. 4. İlgililer Kapalı zarf içerisindeki tekliflerini en geç 15.10.1965 günü saat 12.00 ye kadar Genel Müdürlüğe verecekler veya bu tarihte ele geçecek şekilde postalanmiş olacaklardır. Postada vaki olacak gecikmelcr nazara alınmaz. 5. Kurum ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine yapmakta veya kısmen yapmakta serbesttir. (Basın 17987/116Ö3) Vazan. C.DesCars Zür&çesi: Berin Kurtbay rim sonunçsuz kaldı. Genç yazar bana her seferinde aynı cevabı verdi; «Yalnız düşündüklerimi yaz dım ve yazacağım. Yoksa kendime karşı yalan söylemiş olurum.» Teşekkür ederiz M. Rodeiec. Aramızdan aynlmadan önce, Sanac Enstitüsünde elde ettiğiniz başarılardan dolayı sizd tebrik etmek isteriz. Bu şartlar altında, boyle bir anda bunu işitmektense, bu tebrikleri hiçbir vakit duymamış olmayı tercih ederim sayın Başkan.. Yvon Rodeiec, başı yere eğik, beli bükük, kapıya doğru ilerledi. Orada yapraış olduğu sakin, namuslu, dürüst tanıklığın hâkimler, jüri üyeleri ve dinleyiciler üzerinde bıraktığı müsp«t tep kiden Yvon Rodelec'in haberi yok tu. Danielle Geny de aynı hlsleri herkesle paylaşmakta idi. Sade görüşü ve tesir edici sözleri ile, Sanac Enstitüsünün Müdürü saruğın kişiliğini başka bir açıdan ay dmlstnrştı. Uzun konuşmajnın en dokunaklı anı, parmaklarını sakat adamın ellerine yazarken samğın gözlerinden yajlar aküğı andı. Herkesin bir «acube» diye adlandırdığı adamın da her insan gibi heyecanlanabileceğinin ispab değil mi idi? Tanık, etrafı saran ince perdeyi birden yırtnuj v« bu kuvvetli görünen yaratığm da bir kalbi olduğunu salonda bulunanlara anlatmıştı. Genç kız, o ana k» dar, bir hayvan şeklinde gördügü sanığın yüzünü başkalaşmıs bulmağa başlamıştı. Hattâ, Vauthier ağladığmda ona yakışıkh biîe gel mişti. Bu hiı acaba sırf kendinin uydurduğu bir hls mi idiT Naaıl olur? O anda, sanığın yüzünd* bir ışık gördüğünden eraindi. Sanki normal insanlardan fazla işidiyor, her söyleneni anlıyor gibi yiizü mâna ile parlamıştı. ( \ rka«ı . ?r) Emniyet Genel Müdürlüğünden Teşküâtımız ihtiyaoı için Karayollan Trafik Kontrohında kuUanılmak ^xexa 6 adet Radarlı sür'at ölçme â hazı 2490 sayılı kanumm 40. maddesi gereğince pazarbkla aiınacaktır. Cihazların beherrnin 38.000 liradan 6 adedinin muhammen bedeli 228.000 liradır. Pazarlık, 21.10.1965 perşembe günü saat 15 de Ankarada Emniyet Genel Müdürlüğü Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. Bu işe ait şartnama her gün Emniyet Genel Müdürlüğü Satınalma Komisyonunda görüleceği gibi Ankara dıçındaki talipkre yazıh müracaatlarmda bedelsix olarak gönderilebilir. 2490 sayılı kanunun 20 ve 40. maddeleri gereğince kesin teminat fiat hususunda anJaşma hasıl olduktan sonra alınacağından; isteklilerin şartnamede gösterilen vesaiklerle birlikte mezkur gün ve saatte Komisyona müracaatlan ilân oiımur. fBasm 18187 A. 12041/11710)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle