27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
F.AHIFE ; . : n 27 Eylul 1965 CUMHURÎYET ORHAN KEMAL Kısa boylu, yeşil gözlü odadan firlarken, kapıda bir an durdu: Ikl taksi çağırayım değıl mi? Evet, dedi Deve. Yalnız, arabalar yeni olsun! Tabi tabi . Kudret Yanardağ kendıni rahat bir iskemleye bırakmış, taksllen getirmeğe gıden arkadaşmın az ön ce çıktığı kapıdan yan karanlık koridora bakıyordu. Gormuyordu. Içmde tıtreyen bir korku vardı gunlerdir. Aslında gunlerdır de ğıl, yıllardır sallanıp duruyordu ama, bu son gunlerde büsbutun artrruştı. Yakalanıverecek, bıleklerıne kelepçe takılıp hapse atılıverecek gıbı gelıyordu. Korkuyordu hapsolunmaktan. Yıllarca önce, nuiu3 kâtiplıği yaptığı kasabada hapıshanesmden büiyordu hapisliğın tadını. Gunler değü, saatler, hatta dakikalar geçmez. can sıkm tısı yağmur yuklu, ağır, kara bulut yığınlanymışçasma ıçine çöker, bunalıyormuş gıbı olurdu. Bağır, bagıramazsm; deli derler, ağla ağlıyamazsın alay ederler, konuş, ne komışacaksın? îçerıye duştuğün ilk gunler butun konuşacaklarını bol bol konuşmuş, tüketmişsındir. Baskalarınm konuşmalarını dinlemek. Buna da doymuşsun, kanıksamışsmdır. Bir anIa'an en azından beş, on, yirmi sefer anlatmıştır. Her seferinde de değişık değişik. Yalan, diyemez sm. Dersen kızar, külrederler, arkandan atar tutarlar. Buysa hemencık düşmanlıklann buyüyup şışmesinden başka bir işe yaramaz. Dtişmanliklar büyür, şışer, genişler. Hiç yoktan sebepler, büyük agız dalaşmalanna doner. Bıçaklar çekiliverir, insanlar şişlenl verirler. . E, Pala\Tacı.. anlat bakalım! Gozlerini Deve'ye çevirdi. Yelken kulaklanyla kocaman kocaman bakıyordu. Bu herif de öyle sinırıne dokunuyordu ki. Yalnız bu mu? O da, öteki de, beriki de, hatta hatta cin bakışlı îdris de. Evde kanyla çocuklannm, yazıha r.ede arkadaşlannın sağmal ineği, dolap beygiri olmuştu yıllardır. Hele bu Devel ülan Kadırga'da yaptırdın kocca apartmanı. Nerd«n? Orasına Rüfâıler karışırdı. « Nerdense nerden oğlum. Sana ne?» Geldi" elini omuzuna koydu: Aniatsana be1 Onun yerınde olsa, yâni Kadırga'daki apartman gibı bir apartmanı olsa, kanyla çocuklara bıraksa, basıp gitse cânım Anadolu"nun hatır, gonül, Insanlık bilen kasabalanna. Ne, «Palavracı» diyenler, ne de kafasına öteberi atacak kadm. Iğrenç kan, bakkala da flri bin« yakm borç yaprruşta. Vermezdl, kaabü değil vermezdi Katır inadı tutmasm bır sefer. Tutmuştu gene işte. Hem de ne ınat! Deve, îdrıs'e yaklaştı usullacık: Seninki gene kara kara duşunujor! tdrıs başını salladı gülerek: E, karıdan marızi yedi mi boyle düşunur arpacı kumrusu gıbi! Fakat hayat değü bununkl be.. Kulağına gıtmesın . Herızi fena kıstırmış! Çok soyledım zamanında, dın leteraedım. O annesmı goruyor musun o annesını? Bu Şehvarı nerden bulmuşsa bulmuş, tâ haDisaneye getirdiydi. Bu da mâlum. Neymiş, paşa kızıymış. Ulan enayılıği bırak, bekârlık sultanhk dedim dinletemedim. Bekâr ol saydı şimdi. . ha? Bekâr olsa parayla oynardı şerefsızım.. Ne karıdan guldü fıkara, ne de çoluk çocuktan! Bır erkek yulan evlfidü evâle teslim etti mi, bırak! Kısa boylu adam, yeşil gözlerıyle telâşlı, geldi: Haydın arabalar tamam! Deve: Yeni mi? Pınl pınl mı? Kral mı? 956 model Şevrole Ikisl de anam avradım olsun, kız gibi! İdns ciddileşerek: Haydin, gidıyoruz! dedi. Kudret Yanardağ, Belediye mi, hukumet mi, yoksa Devlet mı, her neye bağlı olursa olsun, yüksek yetkıli, âni teftişler, kontrollar yapabılen bir heyetin başkanı çalımmı alıvermiş, yüztindeki tır mıklarla, alnınının morartılarını unutmuştu. Deve bu heyetm agzı kalabalık bir memuru. Arabaları getiren, ko caman sıyah çantasıyla «Teftiş heyetı'nin tahsıldarı», Btekilerden her biri yetkili blr memur, sekreter, doktor falan. Yazıhaneden ağır ağır çıkıldı. Korıdor, merdiven ağır ağır geçıldi, alt kata inildi, sonra 1? hamnın kapısma. Arabalar gerçekten de son model, pınl pınl şeylerdi. Biri kapkara, kocaman; öteki de kocamandı, pırıl pırıldı ama lâcivert. Her iki şofdr de, başlarında zut zııt zııt ayakkaplarıyla Kudret Yanardağ'ı «Teftiş heyeti reı^i» sanarak, direksiyonlanndan heyecanh birer saygıyla ındiler, «Beyefendi» yi selâmladılar. ötekilerin davranışı zâten zorunlu kılryordu şoförlerl böyle saygıya. Deve, kocaman boyu, kocaman elleri, ayaklanyla kostu, öndeki taksinin kapısını açtı: Buyunm beyefendfl !^ FSf BOflO'UM A M S 3 *v(M4 C S864 O, yânı Kudret Yanardağ, san çantası, roldve şapkasıyla arabaya gırdi. Şoför geç kalmış bır aceleyle direksiyona geçti: Nereye emir buyuruluyor efendım? Beyefendi'nın muavimymısçesine şoför mahalline geçen Deve, saygüı, kısık bır sesle. Levend, dedi. tdrıs, kara çanatlı ve otekıler arka arabaya gınmişlerdi. İkı ara ba birbirinin ardmdan caddeyi hızla geçtı. Kudret Yanardağ sıkıntısından hâlâ kurtuiamamıştı. Kurtulamamak şoyle dursun, sankı olume hü kumlu biriydı de, asılmağa goturuluyordu. Bunu anlamıyordu hıç kımse. Karısı sanıyordu kı, ÇOK kolay, kendilığmden oluveren ışler goruyor kocası. bınler. on bınler kendılığınden cebıne akıyor, «Herif» se namussuzlugundan, para sakhyordu. Kudret Yanardağ' ın parası olmadığma. hıç değılse onbeş yırmi bıninın bulunmadığına karısı değıl sâde, arkadaşlar». hattâ Idrıs bıle manmıyordu. Yalnız annesi.. Ne I\T kadındı bu anne! Oğlunun. velev yalan, her dedısıne hemencık ınanır, fırsat bul dukça da vavnısunun, yıllarca oncenın « Ton ton Kudrebn gıbı, babasını hatırlatan ır: ama çok biçımli başını dızine alır, saatleree okşar okşardı. Yavrusunun bu ığrenç kadmm elinde bu hallere gelmesinden kendisini sorumlu tuttuğu içın, Kudret, lçinde bır acıma kaynağıydı. Artık yetmışe yaklaşmış, omrünü tamamlamaktaydı. Bır gun «Emri hak» vâki olur da, gozlerini yumarsa... olmekten korkmuyordu. Kendisi de ortalardan silınince, «bu gudubet kan» nın yavrusunu ne hallere sokacağından korkuyordu! « Kudreeeet! Ne cehennemdesin? Çopçü geldi çopçü!» Koskoca, kapılardan sıgmıyan Kudret, Kudret'i, Kudret'çıği, bîricik yavrusu, Ikl gozü, tuvaletteyse bile palas pandıras koşar, paslı, pıs tenekeyl kapar, çöpçüye koştururdu. O sıra isterse «Ka nk oglanlar» orada olsunlar. Ne anne bu Işi onlara teklit eder, ne de onlar babalarmın elinden çöp tenekesinl alırlardı. Caddelerden ard arda hızla geçmekte olan arabalar çevıeyi telâşa vermeseler bıle, çevrenin dıkkatmi çekıyorlardı. Trafik memur larıvla yol kavşaklarmdald lâmbalarda zaman zaman durularak caddeler açıüyordu. Birinde trafik goreviısi kendini alamamış, sanki arabalardan öndekinde Baş bakan, ardmdakinde de Başbakan'ın adamlan varmışçasına selâmlamıştı. Kudret Yanardağ farkında bile olmamıştı polisin bu selâmının. t*" ^3^=. çine kapanmış, hep o « Asılma» ya goturulen» in ajsız, yıldızsıa karanhgma kendıni kaptırmış, çok:nu>;"ü taksınm koşesıne. Başka zaraanlar neyse, ama şu an, şu an ne :çın rahat bırakılmıyordu? Canı çalışmak, bir takım insanları kand:rnıak istemıyordu is e. Barr.başkavdı su an. Çocuktu, korkak, urkek. aç, beş narasız b:r hamal, becerıksız bır hırsızdı. D ın yanın butun mıskınlığı iizerır.e cokrr.uş, palavrasiyle kandırıverdl ğı her zamankı insanlar sankı büvıimus, bmunıuş. buyumu^lcrriı. Neden zorluyorlardı sanki? İ" nden gelmıyordu Geldıçı zaman .ar 9 ne oimuştu Butun ustalığını tcplavıp kafese soktuğu esnaftan sızdırdığ: naralar ne olmuştu? Alt tarafı bır apartıman katında oturmak. çeşıtlı taksıtçılere borçlar.n.a. borçlarını bdememe, borçlarını odemememn verdığı urançla kose bucak kaçıp, yol değıştırme karMİığı \ed:ğı bır, pek pplc ıkı kap jemek değil mıvdi? İs"e yıllard:r J^afasında çnnlenıp, dalîanan. budaklanan «Ev» cığı b!e ona cok gorulmus, özene be'?ne çızdıgı, s^celerını verdığı, hav?llerının er. tazelerıyle bpzediğı s«~v!er hovrat eilerde yırtılıp parçaIanmı=tı. Bır sıgara yakmak eeçtiyse de ıçinden, uşendı. Ne olacaktı? İcse de, içmese de değişecek olan nevdı' En ıvısi ölmekti galıba. Bır rieprem falan oluverse de ansrığıvla dizdi'e otururken, yıkıntılar altmda kalıp tçi kabardı. Anacığı onu bu ınsafsız dünyamn, msafsız insanları içinde bırakıp gırmemekydi O da giderse kendıni daha bir yalnız, daha bir davanaksız bulacak, yaşama gücü daha da azalacaktı Der:n bır ıç geçirdi, arabanın geçtigi çevreye korkuyla baktı. Ey\aaah, sol gozü de seyirmeva başlamıştı. Çok denemiştl sol cozunun seyirmesinl. Birinde gene böyle. ama bunun yansı kadar bile sıkılmıyordu o zaman, arkadaşlariyle bugünkU gibi «Teftiş va tahsilât» a çıkmışlardı. Oysa rolünü nasıl da oynamıştı da, teftiş ettikleri yerin sahibi yememiş, dık lenmiştl. Ya gene öyle olursa? Ya adam diklenirse? tşi uzatrrsa? Dıklenip işi uzatmaz da polise başvurursa? Beyefendl şu kahvede mol» verelım mı? Uykusundan uyandı sanki. T)&ve'ye baktı. Fena olmazdı ama, kım lnecekti arabadan? Kahvenin tahta iskemlelerine kim oturacak, kahveyl kim lçecekti? Bütün bunlara gücü yetmiyecek gibi geüyordu. Kolu kanadı kınlmış, lçindekl güç, heves, istek, iğneyle delinmış bir balon gibi Içinden uçup gıtmişti. (Arkan var) " *• * AYŞE I! 7M Sabah çayı 7.15 Türküler ve ojrun havalan 7 45 Haberier ve haoa <hırumu 7.55 Istanbulda bugün 8.00 S M eserlerl 8.15 KUçdk Hftnlar 8.20 Bu labah Bfctnle 8 40 Nertoan Tüfekçiden törlrüla 9 00 Piyano »ololan 915 Şarkılar 9 30 Kadm ve n 9 50 Muzlkll ovunlardan 10.10 Mrf haret Ylldırımd&n şarkılar 10 30 Kısa haberler ve küçük iiânlar 10 35 J. Eeisman orkestrası 10 55 Oda muîiğ' 11 20 Dıkkat traftk 1125 Konçerto saatl 12 00 Serap Tanseliden şarkılar 12 20 Kemal Guieşoğlu orkestrası 12 35 Kuçuk llânîar 12 40 Inci Çayırhdan jarkılar 13 20 Hafif sarkılar 13 40 Orkestra muzıgl 14 00 Bağlamantn telinden 14.1S Bir sült 14 40 Çocuklar içto 15 00 Kısa haberler ve kapanış. 16 55 Açılıj 17 00 Ahmet BaUn»ı v« orkestrası 17 15 Karma fasil topluluğu 17.40 Küçuk üânlar 17 45 Reklâmlar geçidl 18 45 Sevim konusması 18 55 Ara muziği 19 00 Haberler ve hava durumu 19.40 Ar» muziji 19 50 Seçlm konuşması 20 00 Ara rr.üzıgi 20 05 S«çüu konuşması 20 15 Ar» muziği 20 20 Seçiiı konuşması 20 30 Ara muzıği 20.35 Seçlm konuşması 20 45 Ar» müzigi 20 50 Seçira konuşması 2100 Açık oturum 21.40 Rıza Rıtten (arkılar 22 00 Reklâmlar getidJ 22.40 Haflf müzik 22 45 Haberler ve hava duruır.u 23 00 Ünlü yorumcular 23.30 Melodl yağmoru 24 00 Kapanı;. ISTANBUL İL RADYOSO 17J7 Açıltt 18 00 MüzlkU dakikalar 18 30 Sonat asati 19 00 Dans raOziği 19.30 Akşam konseri 30 00 Cigan tnelodilerl 20.15 PttHar arasmda 21 00 Gee« kon•erl 22 00 Caz saatl 22 30 Sololar 22 45 Hafll Batı müzlğl 23.00 Oda müzlğl 33.30 Geca v» tnUzlk 34 00 Caı «Ibümlerl 00.30 Hafil mtMk 1.00 Kapanif İ S T A N BU L A N K A R A 6 25 Açılıj 6 30 Gunaydrn 7 00 Koye haberler 7.05 Sabah mü z:ğı 7.30 Oyun havalan T.4S Haberler v» hava durumu T.55 Ankarsda bugun 8.00 Sabah konseri 8.15 Küçflk Uftnlar 8.30 Her telden 9.00 Melodlden melodlden melodlye 9 30 Ev lçln 9 50 Muazzez Türüngden ttirkiiler 10 05 Dıkkat,, trafik 10.10 Çarkılar 10 30 Kısa haberler 10 33 Ha?if müzlk lloOO Âşık Teyaelden turkoier 11 15 Çarkılar 11.45 oKnser aatl 12 15 Kıbrı» »aatl 12 25 Kuçuk ilânlar 12 30 Beraber ve solo sarkılar 13 00 Haberler ve ha\ a durumu 13 20 Öğle konterl 13 45 Kevın Akoldan türkuler 14 00 Çocuk bahçed 14.15 Mustala Safyaşardan jarkılar 14 35 Dam mudğl 15 00 Kım haberler, kapanı; 16 55 Açılı» 17 00 Mustof» G«ce\atmazdan rurkuler 17.20 Caz nauzig 17 44 Reklâm programları 18 45 Seçlm konuşması 18 55 Ara muzigl 19 00 Haberler •• hava durumu 19 40 Ara muziği 19 50 Seçim konuşması 30.00 Ara müzıy 20 05 Seçim konusman 20 15 Ara muziği 20 20 Seçim >onuşması 20 30 Ara muziği 20 35 Sefim konuşması 20.45 Ara muziği 20.50 Seçim konuşması 2100 Kısa haberler 2105 Tarihte bu ay 22 00 Nevin Demirddvenden sarkılar 22 20 MüzikU plyeslerden seçmeler 22 45 Haberler ve hava durumu 23.00 Opera albümünden 23 45 Gece yansına dogru 24.00 Kapanıs. ANKABA İL RADTOSÜ J7J7 Açılıs 18 00 Plâklar aramnda 18 30 Dlskoteğbnizden 19 00 Barok müzik 19.30 Gdnön melodBerl 20.00 Blr aolist, bir topluluk 20.30 Aksam konseri 21 00 Mnzıkli gezl 21.30 C u mflzıği 22 30 Geee konseri 23.30 Dansa çağrı 00 30 Karma srthdic 1.00 Kapanıj. IŞ SAATLERİ tstersen yemeğimi paylaşalım, senin yemek paranla da ortak poker oynıyaüm. ••••••••«••••I Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seylr ve Hldrografi Dalresl Başkauhgından bildirilmlştir; DENİZCİLERE VE HAVACILABA 80 SAYILI BİLDİRİ 28 ve 29 Eyltü 1965 tarihlerinde 09.00 ile 17.00 saatleri arannda aşağıdaİci noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, gvlanma ve bu sahanın 3200 metreye kadar olan yuksekliği can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. KARADENİZ • ŞİLE AÇIKLARI 1 nci nokta : E. 5832 No. lu Şile fenerinden 008* ve 18 mil mesafedeki enlemi 41 derece, 28 dakıka kuzey, boylamı 29 derece 40 dakika doğu olan nokta. 2 nei nokta : Enlemi 41 derece, 50 dakika kuzey, boylarru 29 derece 40 dakika doğu. Bncfl nokta : Enlemi 41 derece, 50 dakika kuzey, boylamı 30 derece, 19 dakika doğu. 4 ncfl nokta : Enlemi 41 derece, 28 dakika kuzey, boylamı 30 derece, 19 dakika doğu. DENİZCİLERE VK HAVACILARA ÖNEMLE DUYTJRULUR. 48 Bu benı çok üzdu. Jacques' a Sanac'ta yeni bir yuva kurmanın bana duştuğunü anladım. Madame Vauthıer'nın Sanac'a ıkın cı gelışınden sonra, anne oğul karşılasmalarınm seyTekleşmesının daha doğru olduğu kanaatıne vardım. Acaba yamldım nıı? Sanmıyorum. Başka yoldan gıtse ldım Jacaues ne yapacağını b:le mıyecektı, bana olan ınancı da sarsılacaktı. Halbukı ilerlemeMne devam edebılmesı içm ne pahasına olursa olsun bana ınanma sı gerekıyordu. Jacoues Vauthıer dığer arkadaşlan ıle ıyı anlaşır mı id: 9 Çok ıy... Sanac'a ılk geldıği andan berı kendmi sevdırdı. Bır kaç ay sonra elde etnöı sonuçlar herkesi hayran bıraktı Baş Savcı Bertıer; Jean Dony aömda, heps:nden yakın bır arkadası olmadı mı? dıve sordu öyle.. Jean Dony'yi Jacques'ı yalnız bırakmaması îçın ben seçmiştim. İyi duşunmuşüm. Kı sa zamanda vakın ıkl dost oldular. Evet.. Soiange Duval Sanac'a gelinceye kadar.. Jacaues'ın sınavları yakla çınea, Soiange'ın ona yardımı do kunacaguıa inanmıştım, Bir çok lyi yönlertne rağmtn, Jean Dony YALNIZ dostlufjuiııaa oldukça tvibkançtı Bu genç kızın okula yerlesmesm den fena halde sıkıldı. Yanılıyordu Kendisıne, omrü boyunca Jacques'la beraber kalamıvacağını anlatmağa çahştım. Hem az sonra, Jean yenı gorevıne başlamak üzere bızden ayrılacaktı. Soiange Duval onun yerinı tutacaktı. Jean sözlerimi gayet ıvi anladı Hattâ, Jacques evlerurken. Albı'den gelerek, kılisede org çaldı. Bas Saıcı gene soz aldı: Tanık, Soiange Duval re annesının Sanac'a neden getirtıldık lerini b:ze soyliyebillr mi? Bu kararı sadece onlardan faydalanmak kaygusu ile verdım Jacques'm eğıtimi daha bıtmeıruşti. Bir sonuca varabilmemız ıçm yanmdan eksık olmayan bır Igıye ihtiyacı vardı. Bu kimseye benzemiyen çocuğa h.r fedakârlıgı bir araya getiren blr hissi, aşkı tanıtmak gerekiyordu. Büfto sevgılerl ruhunda toplu olarak canlandırabllecek tek lnsan da Solange Duval'di Zavalh sakst Vazon. G. Des Cars Zur&çesi: Ber/n Kurtbay on sekız oğrencım gıbı, Jacques' ın hayatını yalnız geçiremıyecegıne gun geçtikçe uıanıyordum. Fıkrıni aldığım okulumuzun doktoru da benim gıbi duşünüyordu; Tabıat kanunlarma karşı gelmemek Jacques Rçısından en hayırlı iş olacaktı. Jacques'm bir gun evlenmesme hiçbir engel yoktu. İnsan yalnız başma yaşamak içın dogmamıştır. Övle yaşamayı ıstı yenler, başka bır hissin tesırı ıle hareket ederler. Sakat çocuJun hayatına Solange'ı sokan kıs metden başka bir şey değildi. Soiange her hafta Jacques'a mektup yazardı. Dıkkatle okudueum ve cevaplandırdığım mektup lan saklıyordum. Bir gün onların hepsini Braille metoduna gore çevirdikten sonra Jacques'a verdım. Aç bir insan gibi onlan kaptı. Ama değişen yalnız benım oşrencim değildi. Solange'da bır çenç kız olmuştu. Çok güzel mek tuplar yazıyordu. Pariste annesinden izin alıp verdirttığim ders lerin faydası kendlni belll ediyor *u. Bir IM yıla kadar, Jacques'a ner yonden yardım edebılecek bir eğıtım goruyordu; onunla meşgul olan öğretmenle de haberleşiyordum. Bana hakkında sürelı bilgi veriyordu. Genç kızdan gelen mektuplardan, hislerinin derinle? tığı belli oluyordu. Fakat bu his ler öylesine güzel ve temizdl ki, ıçinden geçenlerden Solange*ın bi le farkında olmadığı anlaşılıyordu. Ikisi de henüz çok gençtiler. Hıç olmazsa reşit olmalarını bek lemek gerekiyordu. Jacques yirmi bır yaşına gehnce genç kız • ırmi dört olacaktı. Bu yaş farkından aynca memnundum. Hayaîlannı asıl Soiange yöneteceğine göre, onun biraz daha büyük olmasında fayda vardı. Braille'a çevrilmış yazılan, Jacaues tekrar tekrar okudukça, Solange'ın kalbini tanıraağa başlıvordu. Durmadan «ne zaman gele cek? diye soruyordu. Bir gün, Ma dame Vauthier'nin Melanle ve kı zını banndıracak imkanı olmadıgını öğr6Q<üm. var) Sadece*" ampul demektense alırken ısrarla EDISONJsteyiniz! (Basm '.7380/11574) Imtihanla Şef ve Memur Alınacak \ TÜRKİYE KIZILAY HERNEGİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN: Devlet ve lktisadî Devlet Teşekkülleri ile bankalarda ticari muamelelerle ilgill görevlerde bulunmuş asgarî üse mezunu (Ticaret Lisesi mezunlan tercih edilir) bir ticaret şefı ile en az orta okul mezunu bir memur ve daktilo bilir bir tâkıp memuru alınacaktır. Askerliğjni yapmış bulunan isteklilerin 4 ekim 1965 günune kadar bir dilekçe ile Ankarada Kızılay Genel Müdürluğünc raüracaatlan rica olunur. İmtihan günü aynca bildinlecektır I BOL IŞIK AZ SARFİYAT Cumruriyet 11578 I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle