16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKt CUMHURÎYET 15 Eylul 1965 KİMİN İÇİN arma ekonomi üzerindeki tartışmalar, ortanın solu esliğinde günümüzün Türk kamnoynna mesgul etmekte. Maksat toplumumuzun içinde yaşadığı iktisadi sistemi belirtmektir. Türkiye'de de facto vanlmış olan karma ekonomi nedir, kapitalist mi, yoksa sosyalist olarak mı nitelendirilir, yada acaba karma ekonomi kendine özgü bir sistem midir? lnönü'nün ortanın solu sözünden baslavın, Kilyos seminerinden geçin, bazı gazetelerin sistemler bakkındaki vazı dizilerine kadar gelin, maalesef göreceksiniz ki, karma ekonominin ne oldugu balâ kesinlikle belirlenmemiştir. O, yorumcuların sosyoekonoraik eğilimlerine göre değişebilir. bazen kapitalist, bazen sosyalist, bazen de komünist (?) bir sistem seklinde insana gözükür. Yoramlarken a\ rı yorumlanacagı açıktır ama, yine de karma ekoromi nedır'' Her iktisadî sistemin ekonomideki kaynaklarının mülkiyet tarzına göre tanımlandığı doğrudur. Kapitalizmde üretim araçlart ve tüketira malları mülkiyeti özel kisilerindir. Sosyalizmde üretim araçlarının mülkiyeti çoğunlnkla Devletindir fakat, kooperatif ve özel mülkiyet bunun yanıbasında yasıyabilir, tüketim mallannın mülkiyeti ise kisiseldir. Bu iki sistemin aksine komünizmde mülkiyet denilen şey hepten ortadan kalkar. çünkii bütün metalar serbest mala dönüsmüstür deger kanunn görevini tamamlamıstır. (Komünizmden bahseden yazarlar bu sistemin tatbikatta mevcut olmadığını, ancak nazarî plânda geleeefce ait bir sistem oldugunn bilmiyorlar mı.) Ne var ki, bir ülkede hakim olan mülkiyet llişkileri o ülkenin iktisadi sistemini açıklamada gerekli ise de, yeterli defcildir. Aynca toplnmsal üretimin kimin için yapıldığı da biHnmelidir. Aslında, mevcut mülkiyet tarzı o ekonomide toplnmsal üretim kimin için yapıldıgını bilirler ikincisi birincisinin bir fonksiyonudur fvice versa değil) Kapitalist mülkiyet iliskileri, tarihsel olarak verilmiş servet ve gelir bölüsümünden ötürü, toplumsal üretimi para ile desteklenen talebe dogru çeker. Üretim belirli bir sınıfın, kapitalist burjuva sınıfınm, ihtiyaçlanna cevap verir (ileri kapitalist ülkelerde bu sınıfın yanında işçi sınıfının da ıhtiyaçlarının yüksek bir seviyede tatmin edildıği iddiası su basit sebepten dolayı cerhedılebılir ki, Batı kapitalist ülkelerinden halkın refahırıin yükselmesinde rol oynayan etkenlerın en önemlisi emperyalizm. yani geri kalmış ulkelerin iktişaden sömürülmesidir). Sosyalist mülkiyet iliskilerinde ise, üretim araçları üzerindeki mülkivet hakkı Devlete devredilmiş olduğundan, üretim emek ile desteklenen talebe doğru yönelir. Bn demektir ki. nilıaî hedef olarak toplumsal üretimin amacı, tüm çalısan halkın tüketimini a7amî kılmaktır. KARMA EKONOMİ Doç. Dr. Sencer DiViTÇiOGLU SECIM K pay almalarına sebep olmaktadır. Yüksek gelir ise daha fazla ve daha çeşitli bir tüketim seviyesi demek tir. Bu olgudan dolayı, az gelişmis ülkelerde hakim gurup ve sınıflann tüketim davranışları, tüketim biçimi asgarî geçim seviyesi ile sartlanan halkmkinden daha kuvvetli olarak ekonomideki kaynakların dağılış ve yaradılısını (iktisadî biiyüme) etkiler. Ekonomide toplnmsal üretim, piyasada beliren para ile desteklenen talebe yada başka bir deyisle hakim gurup ve sınıflann ihtiyaçlanna göre düzenlenir. Fakat, az gelişmiş ülkelerde bu nitelikteki tnlebi kars;!ayacak üretim örgütü henüz kurulmamıştır. Yatınlabilir fonlar azdır yada piyasa yaygın olmadığından kârlılık düsüktür. yatırım yapılmaz gibi... O vakit bu talebin nereden karsüanacagı sorulabilir. Tabiatıyla akla ilk gelen ithalât olanakları ve vabancı sermaye ile isbirliği sonucunda kurulacak sanayidir. Az gelişmenin ilk evresinde bu durum açıktır (Büyükbabalanmızın Vichy madensuyunu içtiğini hatırlayalım). Ülke içinde, özellikle tanm kesiminde yaratılan artığın büyük bir kısmı dış ticaret yolu ile ülke dısına kaçmakta, yerine ithal malları getirilmektedir, (yabancı sermayenin kârlarının dısarıy3 aktanlması da aynı anlamdadır). Fakat dikkat edilmelidir ki bu dunımu sonuna kadar sürüp gidemez. Çünkü yaratılan kâr içerdeki hakim sınıflar ile ulnslararası kapitalist çevreler arasında paylasma konusn olmaya başlamıstır. Yani, özel sermayeye yabancı sermaye ile çatışma haline geçmiştir. Bu çatısmadan baskın çıkacak taraf, kapitalist oyunun kurallarına uygun olarak, rekabet savasında kuvvetli olan taraftır. Bundan dolayı az gelişmenin ikinci evresinde hakim gnrup ve sınıflann, rekabet savasında kazanmak icin sermayesi fazla, kârlılığa aldırmayan bir müttefike ihtiyaçlan vardır. Bn müttefik Deviettir. Rundsn böyle, tüketim mallarına yada yarınki tüketimi gerçekleştirecek üretim mallarına karsı talepleri Devlet teşebbüsleri tarafından, fakat piyasa mekanizmasına uygulayarak giderilmeye çalışacaktır. Hemen söyiiyelim ki. Devlet tesebbüslerine yabancı ve millî özel sermayenin istirakleri analizi naksetmez, bilâkis pekinleştirir (Ere&Ii Demir Çelik Sanayi gibi). Millî Bakiye usulü Özkan TiKVEŞ Türkiyede yaşıyan vatandaşlann 18 milvonu okuma yazma bilmez. Bilenlerin de işlerinden, güçlerinden, dertlerinden zaman bulup petrol dâvasının nedenlerine eğilmeleri zordur. Oysa dolmusa, otobüse binen. kamvonla esya taşıtan, evinde gaz sobası ve lâmba yakan milyonlarca vatandaşın petrol dâvasıyla çok yakından ilgisi vardır. Acı gerçek sudur ki biz bugün milletçe yabancı petrol sirketIerine haraç ödemekteyiz. Bunun ödenmesine ne yazık ki bngün basımızda bulunan politikacılar âlet olmaktadırlar. Adalet Partisinin idarecileri yabancı petrol şirketlerine yardım etmektedirler. AP. seçmenleri bu isin farkına vardıkça partiden kopacaklardır. AP. li Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı, sömfirülmeyi gfirdürecek kararları yürürlüğe koymak için çırpınmaktadır. Bn yolda dengesini kaybetmis gîbidir. Bu Bakan, önce Petrol Ofisi Genel Müdürü Kenan Onat'ı değistirmek istemis, degiştiremeyince Petrol Ofisinin yeni istasyonlar açmasını yasaklamıstır. Bu Bakan, bugün Adalet Partisinin Bursa seçim listesi basında bulunmaktadır. Bursalı Vatansever Adalet Partililer ba Bakanın dnrumunu dikkatle izlemelidirler. Türkiyede dâva artık siyasî parti meselesi olmaktan çıkmış, vatan meselesi haline girmisfir. Petrol Ofis'in ve başındaki Genel Müdürün yaptıklarını ve yapmak istediklerini ögrenmek her Türk vatandasının görevidir. Türkiyede petrol ürünlerinin dağıtım ve satış işleri Petrol Ofis, Mobil, Shell. B. P. ve Türk Petrol Sirketleri tarafından yürütülmektedir. Tiirk Petrol de Mobile baShdır. ve Mobil'in yavnısndur. Petrol Ofis. daîıtım ve satıs sirketleri içinde tek millî kurnmdur. TPAO. nun Batman rafinerisi ürünleriyle, İPRAŞ rafinerisinin ürünlerini satmaktadır. Büyük sermayeli yabancı sirketler karşısında elbette zayıftır Petrol Ofisi Üstelik bağlı bulundugu Enerji Bakanı da bn millî kuruma dü.şmandır. Buna ragmen Ofis'in basında bulunan Kenan Onat ve arkadasları basarılı bir çalısma göstermiiler ve 1964 Temmuznnda 14,5 bin ton olan benzin satısını 1965 Temmuzunda 17^ bin tona ve motorin satısını da 28,2 bin tondan 33,9 bin tona yükseltmişlerdir. Bunun içindir ki Türkiyedeki yabancı petrolcüler Amerikadaki merkezlerine: Petrol Ofisin yöneticileri deçistirilmelidir .. diye tavsiyede bulunmuslardır. Bay Mehmet Turgnt, Petrol Ofis'in j öneticilerinden en önde gelen Kenan Onat ile özer Derbil'i degistirmeye ufraşmıs, defiştiremeyince de Petrol Ofisinin yeni istasyon açarak satısını arttırmasını baltalamaya çalısmıstır. Bu düpedüz bu vatanın milli çıkarlannı baltalamaktır. Öte yandan da yabancı sirketlerle Bakanlık arasındaki ham petrol fiyatlan üstüne pazarlık uzayıp durmaktadır. Oysa bundan aylarca önce. 17 Mayıs 1965 te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına TPAO. Genel Müdürlügünden söyle bir yazı yazılmıstı: «Enerii ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığma, llgi: 6 Mayıs 1965 tarih ve 01 1604 65 sayılı yazı. Daha EVVELCE DE muhtelif vesilclerle MUHTELİF MAKAMLARA BtLDÎRMlŞ OLDUĞUMUZ gibi Ortaklığımız ham petrol tıcaretıvle uğraştığını tesbit ettiği bazı firmalara 1965 yılı içinde 1.000 000 ton ham petrol satın almak istediğini bildirerek teklif istemiş bulunmaktadır. Muhtelif firmalardan gelen teklıflerin ana hatları asağıya çıkarılmıstır. Arz olunur. Teklıflerin anahatları snnlardır: Bir tngiliz firması yüzde 15.8 indirimle, Bir Japon firması yüzde 10.3 indirimle, Bir Fransız firması yüzde 20 indirimle, Bir baska tngiliz firması yüzde 22 indirimle ham petrol teklifinde bulunmnslardır. Türkiyenin yıllık ham petrol tüketimi 1963 de 34 miİTOn tondu. Bu rakam her yıl ortalama yüzde 20 artmaktadır. Eğer TPAO. nın fivat sorduçn firmalar 1 milyon tondan fazlasına bs|lansalar fiyatı daha da ucuzlatacakları acıktı. Nitekim Türkiyeye son bir teklif Libya petrolünü isliyen gruptan gelmiştir ki bu yüzde 28 indirim tanımaktadır. Ve Enerji Bakanı bu dâvayı gerçeklestirmeye calnan Genel Müdiirlerle ujrasıp. millî petrol kurumunun yeni istasyon açmasını önlemefce çslısıyor. ... . ^ Vesika yukarda açıklanmıştır. " • • •» Şu halde biz niçin kendimiz devletimiz elivle ncoz ham petrol ithal edemiyoruz da yabancı sirketlerin inayetini bekliyoruz yıllardan beri? Tek cevap: Çünkü petrol «ömürgesiyiz, Petrolümüzün nesini millilestirelim? di\e soruyorlar bazı akıllılar. Buna da tek cevap: önce petrol işlerine bakan Bakanı millilestirelim, ötesi kendiliğinden gelecektir. ıııııi Uakan'ı ıııillılı^ıirıııi'lı yerek! 1 S Itll • ••a • ••• • ••• • ••• • •«I Kimin için üretim ukarda, azgelişmis ülkelerde Devlet teşebbüsleri kurulsa bile (Devlet mülkiyeti olsa bile), toplumsal üretim sürecindeki fonksiyonun, hakim gurup ve sınıflann piyasada para ile desteklenen taleplerini karşılamak oldugnnu göstermeye çalıstık (Anahatları ile demek gerekli mi?). Eğer bu analiz doğru ise Türkiye'nin içinde bulundnğu sistemin belirtilmesinde, toplumsal üretimin kimin için yapıldığı sorunu 5nem kazanacaktır. Türkiye'de, özellikle sanayi kesiminde iktisadî kaynakların mülkiyetinin bir kısmı (ne kadar?) Devletin mülkiyetinde olabilir ve isteyen buna karma ekonomi diyebilir. Fakat, herhalde hiç kimse, Türkiye'de toplumsal üretimin tüm emeği ile çalısan halkın tüketimi azami kılınsın d i » yapıldıginı iddia edemez. Aksini savnnma, Devletin kc^jas fabrikaları varken Anadolu halkının eskiciden giyindişini, çimento fabrikaları varken kerpiç evlerde oturdugunu görmemezlikten gelmektir. Türkiye'de iktisadî sistemin belirtilmesinde mülkiyet iliskileri kadar toplumsal üretimin amaçlan da önemlidir. Sornna bu açıdan bakılınca, kapitalist (karma marma ne olursa olsun) bir sistemde yaşadığımız kolaylıkla anlasılabilir sanıvorum. Y Az gelişmiş ülkeler ktisadi sistcmlerin açıklanmasında ileri sürülen bu son öğe özellikle az gelişmiş ülkeler •için önemlidir. Şöyle ki, sanayl kapitalizmi evresine henüz geçmemiş olan bu ekonomilerde hakim gurnp ve sınıflar derebeylik sisteminden ardakalan (ya da tarihte bilinen «ikinci derebeyli|i» yaratan) toprak ağaları ve yabancı sermaye ile işbirliji yapan yerli kapitalistler ve çevreleridir. Bu gurup ve sınıflann ex delınitione tek amacı daima artan miktarda kâr elde etmektir. Kârın yaradılış süresinde, eme|i ile çalısan halkın gelirinin. toplumsal tabakalasmalarına göre, asgarî bir geçim seviyesinde teşekkül edisi, hakim gunıp ve sınıflann millî gelirden yüksek bir i SAHA1 DAVAHIZ VE SİYASİ PARTİ1ER emleketimizde bu güne kadar ihmal edilen bir güzel Sanatlar dâvası bulunduğunu ve Hükümetlerin bn dâva ile ilgili bir zümrenin varlığını gereği kadar düşünmediklerini söz konusu etmek istiyoruz. Oy adedi bakımından önemli görünmeven sanat mensuplarının, Türk Milletinin fikrî ve his«î eelismesinde kücümsenmiyecek derecede yardımcı elemanlar olmaları itibariyle gözetilmesi ve korunması icap ettijini, bizim gibi düsiinmeyenlere duyurmak faydalı olacaktır kanısındavım. Biraz gerilere bakılırsa; Atatürk'ün knrdnğu C.H.P. ilk yıllarda Plâstik Sanatlara küçük ölçüde de olsa programında yer vermişti. Hattâ tanınmıs bir ressamı Millet Meclisine üye olarak seçtirmisti. Tertiplenen gezilerle sanatçılar yurdun insanlarını. güzel manzaralannı ve mahallî âdetleri görmek, oradan aldıkları ilhamla eserler vermek fırsatını bulurlar. Halk Partisinin düzenlediği bu sanat hareketleri büyük ölçüde etkili olmamakla beraber bir baslangıç sayılabilirdi. Halkevlerindeki sanat çalışmalan da çok verimli o'nyordu. Cok parti'i devreve girildiği günlerde, zamanın Parti Genel Sekreteri, hu konuda bazı trkliflerde bulunan bir sanatçıya: «Partimiz şimdiden sonra sadece siyasetle ujrasacaktır.» diyerek sanat hareketlerine son verivordn. Bu zihnivet; mfmleketi idare etmek istiven bir partinin proeramında Güzel Sanatların yer alamıyacağını acıkca gösterivordu. Yeni doğan diğer slyasî partiler ise. daha anlavıslı olamadılar. Halbuki o zamandan beri acı tecrübelerle Demokratik tdarevi gelistirmevp çalısan Türk Milletinin Orrtu. Bavındırlık. Mülî Eğitim eibi ana aîanlar kadar önemli \e bütün bu alanlara tesir kııdretindeki Güzel Sanatlara olan ihtiyacının ZÖ7 önünde tntulması lâzım eeldiğine inanma Cemal TOLLU N İ1MZ. Bir kaç örnek vererek Plâstik Sanatlann ne kad*r ihmal edildiğini göstermek isteriz: ?fi vıT önce sanatsever bir Millî Eğitim Bakanının çavreti ile kurulmus «De\let Resim ve Hevkel Sersrisi» her vıl Türk Sanatçılarını bir araya getirmektedir. Kifavetli ödenekten mahrum bu sergiye bu vıl 200 den fazla sanatçı katılmıstır. Bu miktar sereive katılamıyanlarla en az bir misli daha arta^ilir. Sanatlan ile geçinmeleri icap eden ve bu uğurda maddî ve mânevî cüclüklere katlanan bn insanlann coğu bir eser dahi satamaz. Bn böyle iken Güzel Sanatlar Akademisinden her vıl 30 35 Ressam ve Hevkeltras diploma alarak âkıbeti meçhul bir âleme ümitsizce katılır.*Utadır. Oy bakımından önemli çörülmeyen bu insanlann yaMTisları. geçimleri, değerlendirilmesi icap eden toplum içindeki ödevleri hiç bir zaman bir Hükümet tarafından ele alınmamıstır. Gençlik atesivle sanat hayatına atıian bn insanlann çoğu, mesleklerinden tamamiv le avrı islere girmek zorunda kalarak zıyan olmakta, aynı sebeple topluma faydasız ve küskün bir hayat sonunda sönüp gitmektedirler. Halbuki; Güzel Sanatlar mensuplarının toplum hayatına yapacakları iyi tesirler pek çoktnr. Halkın sanat terbiyesine. yaratıcı zekânın gelişmesine, Türk Milletinin sanat kudretini yurt dısında tanıtmağa yarayacak sanatçıları ilgilendiren meselelerin Hükümet programlarında yer almaması karşısında; Batı Uygarlığından, Demokrasiden, Sosya! Adaletten bolca söz açan Sivasi Partiler suçlu sayılmalıdırlar. Dıs münasebetlerimiz; Milletlerarası Serçilere ve Konerelere katılamayışımıı da aynı zihnivetin ve idare makamlarının kayıtsızlıgı yüzündendir. Seksen yıllık bir Güzel Sanatlar Akademisinin memleket ölçüsünde gelişmesini sağlayacak bir Teşkilât Kanunu, 2" Mayıs Ihtilâlinden sonra tekrar ele alınarak uzun çalışmalarla yeniden hazırlandıfı halde, parti ve Meclis kavgaları arasında bu güne kadar çıkarılamamıştır. Tabiî, sanat meselesi Akademi Teşkilât Kanunu ile bitecek değildir. Bu sadece sanat efitimi bakımından önemli idi. Eğitim sonunda yetisen sanatçılara yasama alanı bnlmak lâzımdı. Devlet insaatında muayyen bir nispette ödenek ayrılarak Resim ve Heykel yaptırılmasını sa|Iayacak bir kannna şiddetle ihtiyaç vardır. Bütün medenî milletlerin uygulamakta olduklan böyle bir kanunun yokluğu; issizliği doğnrmakta ve sanatçının yasama kudreti kadar sanat kudreti de gevşemektedir. Batı Dünyası: Ressem ve Heykeltrasların Mimarlar ile isbirliği esasını kabul ederek çok verimli neticeler alırken, böyle bir kanun ile gerekli ödenek aynlmadıjından. sanat bakımından çok mesut gelismeiere yol açacak olan bn türlü bir isbirliğine imkân bulunamamaktadır. Daha da çoğaltılması mümkün örnekler, mem leketi idare edenlerin Güzel Sanatlan lüzumsuz gördükleri kanısını nvandırmaktadır. Siyasî Partiler, memleketi idare etmek amacı ile meydana seldiklerine göre, sanat meselelerinin de bir memleket dâvası olarak ele alınması lâzımdır. tse bu açıdan bakılınca; uygar bir toplum olarak Dünya milletleri arasında serefli bir yer almak istendiği takdirde Güzel Sanatlara ds Iâvık olduğn değeri vermek. sanatçılara yasama ve gelisme imkânlannı hazırlamak hükümetlerin ödevleri arasında ve dolayısıvla Siyasî Partilerin prograralannda ver almalıdır. Toplum vararnıa olan Plâstik Sanatlarla ilsrili isleri bir diizene sokmak zannedildiği kadar füç xe bü\ük bir yük değildir bn devlete. Ve sanatçıya is alanı bulunması hükümetin ödevidir. derken sanatçının devlet himayesinde güdümlü bir sanata yönelmesi lâzım geldiği mâna«ı çikarılmam&lidır. •jgğğggıggggggggmggi* rulu Başkanı, milletvekıllığir.e seçılenlen gosteren tutanağın bir iyasi parti adaylan ile ha orneğini o seçim çevresinde ğımsız adayların miüetvekil derhal ilân ettirecektir. Bu suIiğine seçilebilmesi usulünde letle seçim sayısını aşmak suönemli defişiklikler yapılmıştır. retiyle seçilenler resmen belli Yasaraa meclislerinin 10 ekim clacaktır. 1965 milletvekili genel seçımi sebebiyle tatile girmelennden kı Millî seçim sayısını sa bir müddet önce kabul olunan 17.7.1965 günlu v» 656 sayılı ka aşma suretiyle seçilme nunun 8 ınci maddesi bu konuda H MİLLt SEÇİM ÇEVRESİ: bazı değisiklikler getirmiştır. Si" Gormüs bulundafucıuz gı yasî partılerin ve bağımsız adaybı. bir siyasî partinin seçim çev ların elde ettikleri milJetvekılliresinde kazandığı oyların seçim ği sayısının hesabı ile ilgili pren sip ise, 13.2.1965 gunlü ve 533 sa sayısına bolunmtsı suretiyle o yılı kanunda yer almaktadır. A siyasî partinin kazandığı milletsağıda misalleriyl» izah edeceği vekilliği sayısı tesbit edilmektemiz bu seçim usulunün ismi dir. Ancak, bu hesap işlemleri sonucunda her partiye ait geriye «Basit harici kısmet sisteminin milli bakiyeler şekli» dir. Bu se kalan muteber oylar da butün seçim çevrelerini içine alan «Millî çım sisteminin lehinde sadece milletvekili seçileceklerin tesbi seçim çevresi» ıçerısinde topla ti için yapılacak işlemler belir nacaktır. Kısaca, ıfade edelım ki, millî seçim çevresinde, sadece sitilecektir. yasî partilere ait muteber oyların Seçim sayısını aşma sap toplamı yapılacaktır. Bu heiçerisinde siyasi partilerın seçime katıldığı bütün il'.er (sesuretiyle seçilme çim çevrelerinden) gelen oyl?r Yurürlüktekı seçim mevzuatı bir rakam halinde birleştirilecek na gore, milletvekillıği kazanma tir. Bir siyasî partinin iki çesıt nın ilk şekli seçim sayısını aş bakiye (artık) oyu milli seçim mak suretiyle seçilmedır. Bunun çevresinde toplanabilir. Parti, ka için önce seçim sayısır.ın nasıl zandığı oylarla seçim sayısını ahesaplanacağını göreliın. şamamıştır veya seçim sayısını asmakla beraber bakiye oyu kalM SEÇİM SAYISI: Bilindiği gibi, her il nüfusunun azlığı maktadır. Meselâ seçim savısı 40 na çokluğuna bakılmaksızm se bındır, fakat sivasî parti 35 bin oy almıştır. Baska bir parti, 50 çim mevzuatı bakımından bir «seçim çevresi» dır. Işte. her se bin oy almış, bir milletvekilliği çim çevresindeki muteber oyla kazanmış. fakat 10 bin oyu artrın toplamının o seçim çevresi mıştır. Işte, mi=alIenmİ7rîekı 35 nin milletvekili sayısına bölün bin oy ve 10 bin oy miüi seçim mesi suretiyle bulunan rakama çevresinde partilere aıt hesapta «seçim sayısı» derar. Örnesin, Is toplanacaktır. tanbulda 900 bin muteber oy kullanılmıssa bu seçim çevresi, 30 MİLLt SEÇİM SAYISI: mılletvekillı*i çıkaracağına söre, Milli seçim çevrcı toplamıseçim savısı 900 bin: 30=30 bın n.n her seçim çevresi için ayrı dır. ayrı yapılan ilk işlemler sonucunda bölüşülemiyerek açık ka Yine meselâ, herhangi bir ilde lan milletvekilHklerinin toplamı 75 bin muteber oy kullanılmış ve o seçim çevresi 3 milletvekilli nı teskil eden sayı ile bölünmek suretıle bulunan rakama «Millî ği çıkaran bir seçim çevresi ise. seçim sayısı» denir. Bır ornek seçim sayısı 25 bmdır. verelim: (A) Partisi seçımlere ka U SEÇİM SAYISINI AŞMA: tıldığı seçim çevrelerinden top • M Seçim sayısı, her il (seçim lam olarak 120 bin bakive ov kaçevresi) bakımından sabit bir zanmış olsun. (B) Partisi 150 bin, sayıdır. Yukarıdaki misalleri (C) Partısı 200 bin, (D) Partısı mizde Istanbul için 30 bin raka 30 bin bakiye oya sabjpse, millî mı seçim sayısını rfade eder. Se seçim çevresi toplamı 500 bindir. çim sayısını aşmak suretiyle se İlk işlemler sonucunda seçim saçilebilmek şöyle olmaktadır. Her yısı aşılmadığı için siyasi partiparti listesinin aldığı muteber oy ler arasında taksim edılmıyen ve toplamında seçim sayısı ne ka ya bagımsız adaylara ısahet et dar var ise, o partı, o seçim çev miyen açık mılletvekilli|ı sayısı resinde, o kadar mületvekilliği butun seçim çevreleri için toplam kazanmış olur. Bu hususu bir mi olarak 50 ise. millî seçim sayısı salle açıklıyalım. Farzettiğimize 500 bin: 50 = 10 bındır. göre, îstanbul için seçim sayısı p MİLLİ SEÇİM ÇEVRESİN30 bindir ve 30 milletvekilliği se** DEN DÜSEN MILLETVEçilecektir. Muteber oy sayısı ise KtLLERt: Milli seçim çevresi 900 bindir. (A) Partisi 900 bin oy almışsa 10 milletvekilliği kazan toplamı, partilere aıt bakiyelerden ibarettır. Her partinin milli mış demektir. seçim çevresinde toplanan oylaYine aynı seçim çevresmde tek rının millî seçim sayısına bölünbaşlarına seçime girmış olup da mesıyle partilere duşen milletveen az seçim sayısına eşıt sayıda killikleri sayısı bellı edilmış omuteber oy alan bagımsız aday lur. Milli seçim çevresi ile ilgili lar seçilmis olurlar. Demek ki, olarak verdiğimız mısalde (A) misal olarak verdiğimız rakam Partısı 120 bin bakiye oya sahıplara göre, parti listelerinde yer almadan seçime katılan bir ba tır. Milli seçim «ayısı ise, 10 bin olduğundan milli seçim çevresınğımsız adayın seçilmis sayılması için seçim sayısı kadar oy al den (A) Partısı, 12 milletvekilhması gerekir. Bunun rakamla i ğı çıkaracaktır. (B) Partisi 15. fadesi ise 30 bir.dir. b Hukuk Fakültesi Asistam (C) Partısı 20, (D) Partisi ise 3 milletvekilliği çıkaracaktır. MİLLİ SEÇİM ÇEVRESIN • DEN HANGİ ADAYLAR SEÇİLMİŞ SAYILACAKTIK? Önce şu hususu belırtelım kı, siyasi partilere mülî seçim çevresmden düsen mılletvekılliklerın uçte bınnın tesbit ve tâyinı doğrudan doğruya o partinin. genel merkezındekı jetkıü organtna bı rakılmıstır. Partinin bu husustakı yetkıli organı, bu milletvekillıklerıni kendı partisine mensup herhangi bir adaya veya parti lis tesınde yer alan ba.Şımsız adaya tahsis edebilir. Bu şekilde mil • letvekilliğine seçilebilecek kimsede aranan tek şart, parti lıstesınde yer almış olmaktır. Millî seçim sayısını aşmak suretiyle milletvekilliği kazanan partılerin hangi adaylannın milletvekili se çılmıs sayılacağını tesbit etmek uzere sırasiyle şu işlemler yapılacaktır: Milli seçim çevresınden partilere ısabet eden mılletvekiHıkleri sayısı belli olduktan sonra üçte iki oranındaki mılletvekillikle rınin Yüksek Seçim Kurulunca tesbit ve tâyini ilk olarak şu i«lem yapılacaktır. (Partinin yetkıli genel merkez organın üçte birinın oranındakı mıljetvekih tâ yini, bu ilk işlemden sonra olaçpktır). Qtlkönce, milletvekillikleri tamamiyle doldurulmamış her se çim çevresinde her partinin ba • kiye muteber oylarını gosteren sayının o seçim çevresinin (seçim sayısı) na yüzde oranı bulunacak ve bu rakamlar. her parti için ayrı listeler halinde büyük • lük sırasına göre tanzim edilecek tir. Demek kı, milli seçim çevresinden milletvekilliği kazanan her parti içın seçime katıîdığı bü tun seçim çevrelerini içır.e alacak şekilde birer liste düzenlenir. Bu listede sadece seçim çevrelerinin isimleri arasındaki sı • rayı her bir seçim çevresinde o partiye aıt bakiye oyların seçim sayısına bölunmesi suretiyle bulıınacak rakam tâyin edecektir M Her partinin bu listede yer alan seçim çevrelerine, baştan itibaren mevcut sıraya uynlmak şartiyle üçte iki oranındaki milletvekilükleri tahsis edilecektir. Seçim çevresine tahsis olunan milletvekilligine hangi parti ada yının seçilmis sayılacağını aday listesindeki sıra tâyin edecektir. Bir siyasî partinin listesinde yer alan seçim çevresi, diğer partilerin listesinde de yer alıyorsa, bakiye oy sayısı büyük olan partive tahsis yapılır. |Ç]Her siyasî partiye millî seçim çevresinden düşen üçte iki oranındaki milletvekillikleri »e bu milletvekilliklerini kazanan adaylar bu şekilde tesbit olun duktan sonra üçte bir oranındaki milletvekilliklerini kazanan aday lar, her partinin yetkili genel merkez organı tarafından tesbit edilecektir. Kazanan adaylann hangi illerin milletvekilligine se çilmis sayılacağını seçim çevre • lerinde partılerin bakiye oy oranı tâyin edecektir. Binaca BÜTÜN DIŞ DOKTORLARININ TAVSİYE ETTİĞİ OİŞ MAOUNUOUR. A 1132 Reklâmcıhk 3218110957 SON Istisnalar Kaide bu olmakla beraber bnnun istisnaları vardır: Bir seçim i çevresinde tek milletvekilinin se , çilmesi gerekiyorsa, o seçim çev resinde en fazla muteber oy alan siyasî parti adayı veya bagımsız aday seçilmis olur. Başka bir deyisle. tek milletvekili çıkaran seçim çevreleri için seçilebilmek nisbi temsil ile değıl, basit çoğunluk usulü i!e tesbit olunur. Ancak, seçimi kazanmamış partilerin aldıklan oylar millî bakiyeler halinde degerlendirilir. İkinci istisna ise şudur: Sadeee iki milletvekilliği çıkaracak olan bir seçim çevresinde seçim sayısı farklı bir şekilde hesaplanır. Söyle ki, iki milletvekilliği çıkaran seçim çevresinde muteber oy sayısı ikiye değıl, üçe bölünecek ve bu sayıyı aşanlar seçilmis sa3 ı]acaktır. Bu iki istisna dışında, gerek partiler v» gerekse baŞım sız adaylar için milletvekilliği kazanmanın ilk sekli yukarıda ta . rif edilen ve misallerle açıklanan seçim sayısına eşit sayıda oy kazanmak suretivle olur. p HA.VG1 ADAYLARIN SE** ÇİLMİŞ SAYILACAGl MESELESt: Görüldüğü gibi, ilk hesap ışlemi sonucunda milletvekillikleri her seçim çevresi için partiler arasında taksim edılmektedir. Yine Îstanbul için kabul ettiğimiz rakamlara dönelim. (A) Partısı 900 bin oydan 300 binini aldığı içm 10 milletveki'.üği kazanmıstır. (B) Partisi 150 bin oy, (C) Partisi 250 bin oy, (D) Partisi 95 bin oy kazanmi"> ise, ilk is'.em sonucunda siyasî partiler arasında taksim edılen milletvekillikleri şöyle olacaktır: (B) Partisi 5, (C) Partisi 8 milletvekıHiği ve 10 bin bakıye oy, (D) Partisi 3 milletvekilliği ve 5 bin bakive oy kazanmış sayılacaktır. Böyjece partilere düsen mıiletvekilliği sayısı hessplandıktan sonra, bu milletvekillerinin parti listesinde ıer alan hangi adaylara tahsis e» riileceği meselesi ile karsıla^ırız. Bu hususta kabul edilen ürensip sudur: «Pattilere düsen milletvckillifi savısı kadar milletvekili her parti listesinin basından itibaren sayılmak mretiyle seçil mis savılır». Buraya kadar gördüSümüz ışlemler, îl Seçim Kurulları tarafıadan yapılacaktır. îl Seçim Ku VElllER ÖĞREIMENIER ÖGRENCİIER Okullarla ilgili aradığınız her bilgiyi yalnız bu kitapta bulacaksınız BUTÜN K.ITAPÇILARDA ARAYINIZ lestılilı. 500 Ton Kapasiteli Kamyonlar İkı adet yükleyici ile Her mesafeye Her türlü ağır nakliyat için Her an hazır dnrumda Sanayi Çarşısı Ankara Asfalü Czeri ESKİŞEHİR Tel: 13322842 Telgraf: EMEKSİZ EMEKSIZ OGULLARI KOL ŞTI. Cumhuriyet 10956 Cumhuriyet 1095J İ L A N AZOT SANAYİİ T. A. $. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Treyler Çekicisi 30 ilâ 35 Tonluk Kamyonlu Vinç ve 4 adet Otobiis Şasisi Satınalınacaklır Şirketimi" ihtiyacına binaen, 1 Dövizi tarafımızdan temin edilmek kaydiyle bİT adet treyler çekicisi ile bir adet 30 ilâ 35 tonluk kamyonlu vinç, 2 Yurt içinden ve bedeli Türk parası olarak ödennek şartiyle 4 adet otobiis şasisi satınalınacaktır., Mezkur vasıtalara ait teknik ve idart şartname, Şirke:imjzin Ankara Ziya Gökalp caddesi 4. İşkur Handaki Merkezi ile İstanbuldaki Kardeşim Sokak No: 56 ÇBS İş Hanınlaki Büromuz Miidürlüğünden temin edilebilir. Şirketimiz şartname hükümlerine uymıyan veya şartname dışında kalan hususlan ihtiva eden teklifleri nazarı ıtıbare alıp almamakta, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. AZOT SANAYÖ T.A.Ş. (Basın 16914 A. 11213/10970) ÜKBANK İKRflMIYE ÇEKİLIŞI Bankamızın 1965 yılı yarım MİLYON liralık ikinci ikramiye çekilişi 16 Eylül Perşembe günü saat 1730 da lzmir Enternasyonal Fnarı açıkhava tiyatrosnnda dâvetli müşteriler ve noter huznrunda yapılacaktır. Sayın müsterilerimizin bilgileri rica olunnr. AKBANK T.A.Ş. UMUM MÜOÜRLÜĞÜ Eeklâmcıhk (3520) 1098»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle