Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE ÎKİ CTJMHURITFT 28 Ağustos 1965 HİUEI HECIİSİ NİH "MUHAFHAKÂR.. BONYESİ Prof. Dr. ilhan ARSEL nümüzdekl Ekim ayında yapılacak olan yeçimler yolu ile İkinci Cumhuriyetin İkinci Meclisi iş başına gelmls olacaktır. Pek çatışmalı geçeceğe benzer genel seçimlerin sinirli havası daha şimdiden herkesi kendi girdabına sürükleraişe benziyor. Bir kısım vatandaşlarımız bu seçimlere büyük fimitlerle bağlanmış ve saııki yeni kurulacak Meclis ile her şeyin düzeleceğine ve «mutlu istikbal» ufuklarınm açılacağına inanmış görünürlerken, bir kısım vatandaşiarımız da, tamamiyle aksine, her şeyin daha da kötüye gideceğini ve filhakika yeni kurulacak Mecüsin. şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonra da muhafazakâr bir Meclis biinyesinde kalacağını ve bu şekliyle Türk toplumunun pek mahdııt bir azınlıîından çıkma elemanlan Uıtiva edeceğini ve böyle bir Meclisle ne siyasi ve ne de bahu.sus iktisadî ve sosyal sahalarda reform hareketlerine başvunılamıyacağını düşünmektedirler. Günliik hayatımızın hemen her anıııda ve iki nt çörüş sahiplerine rastlamakta olduğumıız bir vakıadır ve itiraf etmek gi'rekirse ikinci görüse saplansnların sayısı birincilere nazaran çok daha fazladır. Bunun sebeplerini sadece politikayı bir geçim vasıtası haline getirenlerin millet menfaatlerine karşı kaygusuz davranışlarında veya onlann Türk halkını gittikçe kendilerinden sofutan ve hattâ tiksindircn sakim tuturolarında aramak kâfi değildir. Vzerinde durulması icap eden diğer bir husus daha vardır ki o da Türk Parlâmentosunun nev'i şahsma münhasır bünyesidir ve öyle anlaşılıyor ki maddi hayat şartlan açısından «İVIuhafazakâr» diye vasıflandırabileceğimiz bu bünye. daha ne kadar zaman devam edeceği bilinmiyen bir tarihe kadar bu vasfını muhafaza edecektir. Tek dereceli serbest seçim usullerinin kabul ve tatbik olunmağa başlandıih 1950 tarihinden hu yana seçim sonuçlariyle ilgili rakamlar ve istatistikî vrriler gözden geçirilecek olursa görülür ki Türk Parlâmcııtosu mrmlcket nüfusunun çok kiiçük bir azınlığını trşkil eden muhafazakâr eğüîmli sosyal sınılların (daha doğrusu büyük toprak sahipleriniıı, sanayjti • tüccar, ve serbest meslek sahipleri, diye tasnif edilen sosyal sınıfların) etkisi altında iş görmüştür ve iş görmektedir. Burada «Muhafazakâr eğilim» tâbirini sosyal ve ekonomik düzen anlayışı bakımından ele almakta olduğumuzu söylemeğe hacet nlmasa gcrek. Filhakika 1960 tarihinde yapılan geııel nüfus sayımı dolayısiyle Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yayınlanan bir kitaptan elde edilen biİKİlere nazaran yirrnisekiz müyoııa yaklaşan nüfusumuzun (ki meslek sahihi olarak kabul edebileceğimiz onbeş yaşından yukarı olan \ataıulaşlar itibariylr bu sayı onaltı küsur milyondur) binde otuzu «Büyük toprak sahipleri» (ki sayıları 48.847 dir). binde kırküçü «Sanayici • Tüccar» (ki sayıları 69.808 dır) ve binde seksensekizi «serbest meslek sahibi» (ki sayıları 143.510 dur) olanlardan meydana gelmcktcdir. Demek oluyor ki «sosyal sınıf» diye adlandırabileceğimiz hu üç sınıf Türkiye nüfusunun vüzde ikisini bile teşkil etmemektedir (Nüfusumuzun sadece yüzde l.fil i). Sovyet Rusyudan Notlar Çöpçü olmak özgürlüğü! Miinih şebrini Türk çöpçüleri temizliyorlarmı». Böyle yazıyor gazeteler. Gazeteler böyle yazınca, ünlü ozan Fazıl Hüsnü Dağlarc» da bir şiir yazmış. Şiirin adı : Almanya'da Çöpçülerimiı. Gun ışır ışımaz ahn yazımsz parlar, Ne ahn yazısı, el yazısı be. Sökemeyiz ki. biz ilkokul aydınlığı bile gösterilmiyenler, Biz. pıs yöneticilerin mutsuz kişilerî. Süpürürüz. yaban ellerinin «okaklarım pls el, pis yürek. S!?mazken atalarım güne. yarına, Düşmüşüm vay düşmiişüm ben el kapılanna. Daha üç yüz yıl önce. omuzlarımda gök yarısı bavraklar, Eğjlirdi bu ülkelerin burçları uyşarlıgımıza. Simtîi ta Bünyan'daki üç çocuk. agızlan açlıkla büyümüş, Simdi ta Erejli'deki dört çocuk. gczleri açlıkl» iri iri, Alır. karanhklar karanl:klar ardından gönderdiğim kara lokmasın: Sığmazken atalarim güne. yarına. Düşmüşüm vay düşmüşiim ben el kapılanna. Ne duruyoruz. avlık bin yeşil mark, Varalım. daeılahm. kar'al Anadoludan yeryüzüne. Siipiireeler kocaman, çöpler kocaman, Al eünfs*en bile utanmadan. pis el. pi" yürek. Si»ma7ken a'alanm güne. yarma, Diismüşıim vav düfmü«üm b?n el kaoılanna. Almanvada cöpcülerimiz bizim millctvrkillerinin alrtıSı haflar para alıvorlarmıs. Almanlar da memnıınmiKİjr. Bizimkiler de ayda 3000 kâ?ıt almanın hazzı icinde imi<îler. Ruradaki colnk cocnk An «evinrli Cnııkii nedcr TiirUivede ciinrüliik vansavdı mohın mıısını rüva«ını?» KÖriirtlü. Kimbilir helki de bir Meriedes'Ie dnnecpk Almanvadan Peki Rizim ünlü ozan Fazıl Hiisnö kalkmıs ne diye bByİMİne acıklı bir siir yazmıs? Doirusn ben Fazıl Hiisnii've yerden eöje drk hak verdim. fstiine siir vayılası bir dramdır konn. Bir nlnsnn tarih icindeki dramı. Aldatılmıs bir halkın oajımızdaki dramı. tc ve dıs sSmürçenİPrin elele ve hashasa hazırladıkları tnraîa diismiislerin dramı. Bilirim. eimdi özeiirliik adına intanlara tek avak iistiinde bfn yalan diirenler : Sana ne! divecekler. calısma özîiirlüeü var. çalısmama özsiirlüeü dc var. t«t P V e n çöpcii olnr. isteyen olmaz; isteyen Almanyaya çider. isteven Görüniiste hu da doirıı rihi eelir: Çöpcü nlmak öz?ürlü£ü vardır TiirUivede '. Ama sorarım vatanda«larıma : Çöpçü olmamak Ö7eürliiSil df var mıdır? rtzeürlük bir secim imkânı mesrlesidir. Bir vatandas mrslek seçmek imkânından mahrumsa. onun ne ralışma özEÜrlüJü olur, ne de çalısmama Ve sorarım vatandaslarıma : Türkiyede oknma Ö7gürliiîü var mıdır? Vardır. diyenler yalan sövliyenlerdir. Rugiin milvonlarca TürU cocn*u ei'itim imkânından. yani kısacası efcifim özsiirüiSiindtn voksandıır. Ancak zen?in veya halü vakitTi ailelerin çoeuklan oknmak İmtiva7ina sahiptirler. Çöncii olanlar. cöppii olmaktan baska hiçbir sev vapamadıkları irin çöpcü olmaktadırlar. Ffer bir baska is imkânına sahip oUalardı ve ondan sonra cöpciilüiü secselerdi diyecektik ki : Evet. Bzeiir oldnklan irin. istedikleri icin röpcülii*ii sectiler Cok partili re.iimi özeürliijün temeli sibi cörenler. iıısanların bu partilertlen birini secmek hakkına sahip oldukları icin özsür olduklannı sövlerler. Peki oknl secmek. meslek secmek. is seemek ımkânına sahip olmıvanlar. nasıl olnvor da özsiir oluvorlar? tnsanlara daha küçük vastan istidatlarına f öre oknl seCmek özeurlıifiinü verehiliyor mnsun? Kahiüvetine göre is secmek imkânım verebiüvor musun? Ve insanlara her vasta yeniden okula citmek meslejini deŞisfirebilmek. veva mesleginde eütim çörerek ilerliyebilmek imkânmı verebilivor musun? Veremivnrsan özeiirlüeii de veremiyorsnn. • Cöpçü olmak özjürlügü var... Oknmak 5zKürIü*ü yok... Tuhaf bir özçürlük anlayışı!.. Zaten bizim halkımızın alın yazısı bu : Çöpçü olmak. kapın olmak. ırsat olmak. imam olmak, müezzin olmak SzçürlüSü onlann... Gazeleci olmak. doktor olmak. möhendis olmak. mütaahhit olmak ozjrürlügü de bizim. Bakınız b n özçiirlük anlavısiyle o kadar ilerledik, geliştik ki Avrupa kapılarına dayandık. Atalanmız Vivana'yı eeçememislerdi b.z Münıh'i fethettik. Münih sokaklan süpürse seslerimizle inlivor' O 99 üyesinden 98 1 de yine sosyal sınıf olarak değerlendireceğimiz «Memur • Subay» sınıfından gelmiştir. Bu sınıf nüfusumuzun aşaği yukarı yüzde üçünü f'o 3.081 teşkil ettiğine göre onu yukardaki üç sosyal sınıfla birlikte mütalâa edecek olursak Millet Meclisinin 450 den ibaret mevcudunun 419 unun Türkiye nüfusunun sadece yüzde 4.09 unu teşkil eden sosyal sımflardan çıktığını görürüz. Buna mukabil bu aynı Mecliste sosyal sınıf olarak Türkiye nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden «köylü» sınıfı (ki yukardaki esasa gore nüfusun yüzde elli dokuzudur) ile nüfusumuzun asağı yukarı yüzde yedisini (°o 6.99) teşkil eden «İşçi» sınıfınclan ve yüzde 4.66 sını teşkil eden «Esnaf • Sanatkâr» sınıfından gelme bir tek milletvekili joktur (1). Bu isterik huhrandan kurtulmak gerek ayan Trevitinova elime Literaturnaya Gazeta'nın 14 Ağustos gunlü sajısını uzattı. Parmağı ile ikinci sahifede bir yeri göstererek: «Bakınız!» dedi. Allah cezasını versin, Rus harflerini sökemiyorum ki.. bakıp da ne yapacağım. Pectopah yazarsınız restoran okur.ur, R'yi tersine çevirirsiniz Ya olur, V'yi tepe taklak edersiniz L haüne gelir. O'nun üzerine jukarıdan aşagıya bir çizgi çektiniz mi P niteliğini kazanır, sağ ve sol ayaklarına birer payanda vurunca A artık D'dir. Öğrencilik yıllarımda Semplonla B'ü garistan ve Yueoslavyadan geçerken yanlanndaki Lâtince yazılmıs istasyon adlariyle karşılaştırmak suretiyle bu kiril harflerini az çok söker, fakat öğrendiğim kadarmı sınırı aşar aşmaz hemen unuturdum. Sovyet Rusyada bu irnkân da yok. Btitün sokak adlarını, mağaza tabelâlannı, trafik levhalanm kendi harfieriyle yazıyorlar. Yabancılan hesaba katmamışlar. B Reforma karşı sınıflar jmdi, herkesce nıalumdur ki gerck büyük topI rak sahipleri ve gerek, onlar kariar olmasa bi™ lo, sanayici • tüccar sınıfı, sosyal reform hareketlerinin umumiyetle karşısındadırlar, çünkü bu çeşit harekctlerin ve meselâ toprak reformunun veya çalışanlar lehine sağianacak sosyal tedbirlerin. kendi aleyhlerine işleyeceğini düşünürler. Serbest meslek sahiplerine gelince: Millet Mec lisinin bu sınıfa sokabileceğimiz üyelerinin hemen hepsi serbest avukatlıkla. serbest doktorlukla ve serbest mühendislikle iştigal edenlerden ibarettir. Fakat hemen belirtmek icap eder ki memleketimizıie maalesef bu meslektekilerin hayatta en az muvaffak olanlan ve kazanç seviyesi en dü.şük bulunanları politikaya atılmakta ve politika sayesinde refah ve servete ka\Tişma çarelerini aramaktadırlar. Binaenaleyh bu kategoriye mensup üyelerin Mecliste büyük toprak sahipleri ve sanayici • tüccar sınıfı ile işbirliği yaparak menfaat sağlamaiarı pek tabii görülmektedir. Bu sebeple «... Par lâmentoda bu üç sınıfın (büyük toprak sahipleri, sanayici • tüccar. serbest meslek sahipleri) aynı yönde ve birlikte davTanmaları normaldir. Yalnız bu davranışta asıl gözetilen çıkar direkt olarak büyük tnprak sahibi ve sanayici tüccar çıkarıdır. Serbest meslek sahipleri sınıfı bu çıkarları koruyucu yönde yapılacak yasama tasarruflarına katılmak suretiyle onlarla birlikte, onlar için hareket etmektedirler.» (2) O halde serbest meslek, sahipleri sınıfına dahil üyelerin, Mecliste çoğunluğu teşkil edenler de bunlardır. mevcudiyeti yasama organının muhafakâr eğilimindc ağırlık noktasını teşkil etmektedir. Koyu muhafazakâr Y Halbuki 1 > seçim snnuçları itibari>le T.B.M. ! 1 H Merlisindeki üyeliklerin büyük bir çoğunluğu ve daha doğrıısu >üzde 71,15 i sadece bu üç sosyal lınıftan gelmektcdir. ele meseleyi parlâmentonun asıl karar organı diyebileceğimiz dalı bakımından, yani Millet Meclisi bakımından ele alacak olıırsak (çünkii ferek kanunların kabulü ve gcrek Hükümetin mukadderatının tayini hususlarında son sözü söylemek Millet Meclisine aittir) durumun daha da açık olduğu kendiliğinden aulaşılır. Filhakika 1961 genel seçimleri sonucunda Millet Meclisine 41 «Sanayici • tüccar, 47 «Büyük toprak sahipleri» ve 263 «serbest meslek sahipleri» sınıflarına mensup kim seler milletvekili olarak girmişlerdir. Böylece 450 üyeden müteşekkil Millet Meclisinin 351 üyeliğini, yani Meciisin yüzde yetmiş yedibuçuğunu, sadece bu üç sosyal sınıf çıkarmıştır. Meciisin geri kalan HI Köylü İşçi Esnaf'ın tek temsılcist yok... ukardaki kısa ve çok umumî izahattan çıkarabileceğuniz ilk sonuç şu olmak gerekir ki hangi partiye mensup olursa olsun, hangi siyasi mezhebi benimserse benimsesin Milletvekili olarak Mec lise. giren her üç şahıstan ikisi mülkiyet anlayışı itibariyle Meciisin koyu muhafazakâr diyebilecegimiz çoğunluk kategorisine dahil olmaktadır ve şu durum muvacehesinde parlâmentonun memleketi komünizme sürüklemesi mümkün değildir. Sol eğilimler ve «ortanın solu» şakaları siyasî partilprin program ve propagandalanna, sadece sefalete taviz verecek dozlarda. vasıta olmaktan ileri gidemezler. Meciisin muhafazakâr bünyesinin komünizmi önleyici mahiyette olması şüphesiz ki sevmilecek bir şey: fakat bir de bu bünyenin Batı anlamında ve Anayasamızın öngördüğü esaslar dairesinde sosyal rcformlara engel teşkil etmesi meselesi var dır ki bu da aynca üzerinde durulacak bir meseledir. Millet Meclisinin yukarıda belirttiğimiz sosyal sınıflar dışında bir de «memur» (askerî ve sivil) sınıfına mensup üyeleri vardır ki bu kategori. memleket aydınlarını diğer hususlarda temsil etmek dolayısiyle, ilerici ve ideoloji bakımından hamleci reformcu kuvveti ayakta tutmağa ve Meclisi bu yönde sevketmeğe çalışmaktadır. Bunu ayn bir yazı konusu yapmamız gerekmektedir. (1) Bk. Dr. Yaşar Gürbüz lüol T. B. M. Mec\M Üyelerinin Sosyal S:nıflan. (Doçentlik tezi), sh. 44 ve (1 (2) İbid. sh. 56 ve d. Bayan Trevitinova'ya başımı iki yana sallıyarak ne demek istediğini sordum. O yine parmağı ile aynı yeri göstererek «Bakınız canım, şu fotoğrafa bakınız!» diyordu. Gerçekten işaret ettiği yazının başında gözlüklil bir adamın küçük bir portresi vardı. Kim olabilirdi bu? Tanımadınız mı? Tanımadım. Yaşar Kemal! Yok canım? Yaşar Kemal ha? Evet, evet, esmer çehresi, kalın tutamaklı gözlükleri arkasında biraz zorlama ciddiliği ile bizim eşkiyanın tâ kendisi. Bir kaç haîta önce buralara gelmişti ya, Literaturnaya Gazeta muhabirine kısa bir demeç vermiş. «Sovyet okurlannın pek iyi tanıdığı Türk yazarı ile konuştuk. Geçen yıl Milliyet gazetesinde yayınladığı Akçasazın Ağalan romanından sonra şimdi aynı konunun devamı olacak yeni bir eser hazırlıyor» gibilerden bir şey. • ••{ tün NATO devletleriyle kültür ve ticaret anlaşmalan imzalamıştır. Karşılıkh alış veriş yapıyorlar, birbirlerine tiyatro trupları, sanatçılar, bilginler, öğrenciler, turistler gönderiyorlar. Rus uçakları Kopenhag, Paris ve Romaya uğrıyarak Güney Afrikaya, ya da Londra üzerınden Lâtın Amerikaya gidıp geliyorlar. Aynı normal iüşkilerin bizimle de geliştirilmesini ben yain:z ulusal çıkarlarımız değil, rejimimizin sıhhati bakımından da doğru buluyorum. Eşıt koşullar altında oîmak şartiyle bu gibi temaslann hem iki komşu memleket, hem de dünya barışma ancak yaran dokunur. Sovyet bilginleri gelir Ankarada konferans verirlerse, karşüığında Türk bilginleri gider Moskovada seminer tertipler. Türk öğrer.cileri Leningrad Üniversitesinde Arkeoloji okurlarsa, Sovyet öğrencileri de Dil ve Tarih • Coğrafya Fakültesinde Türkçelerini Uerletirler. Sovyet işçileri Türkiyede kurulacak fabrikalarda çalışırlarsa. Türk işçileri de Kiev'de staj görürler. Ne var bunda çekinecek, korkacak yani? Aman aman, olmaz öyle şey! diye umacı görmüş çocuklar gibi başına yorganı çekip tepinmek neye? Eğer Türk milletini kendi iizel çıkarları uğruna kullanmak istiyenlerin yaptığı bir anestezi şırıngası değilse bu hali kimi çevrelerimize musallat olan isterik bir buhrandan baska ne ile izah edebiliriz? Türk aydını çıkarcıları yenmek, isterikleri de şefkatle tedavi etmek görevini savsaklamadan yerine getirmeye bakmalıdır. İlk büyükelçi B • ••4 ::: !••• ••3 RADARLI SURAT K0NTR01U Sovyet halkında okumaya karşı büyük bir ilgt var. Bilim alanmda olsun, edefcfîyat ve sanat alanında olsun, dünyanın neresinde Ilgi çekici bir eser bulurlarsa hemen dillerine çevirip yayınlıyorlar. Hükümet de halkı okumaya, öğrenmeye teşvik etmek, vatandaşlarm kültür düzeyini yükseltmek hususunda elinden geleni © sirgemiyor. Sovyet Rusyada radyo ve televlzyon hizmetleri, "bir çok Batı demokrasilerinde olduğu gibi, parasız. Kitaplar ise, her istiyenin kolayca alabileceği kadar ucuz. Ayrıca, zengin devlet kitaolıklariyle. gezici kitaplıklarda okuma ihtiyacını hiç bir masrafa girmeksizin karşılamak da mümkün. Türk edebiyaünı ele alırsak Halit Ziya Uşaklıgil'den Yakup Kadri'ye, Yakup Kadri'den Reşat Nuri'ye. Reşat Nuri'den işte Yaşar Kemale kadar kalburüstü bütün Türk yazarlan Sovyet dillerine çevrilraiş, hâlâ da çevriliyor. Romancılardan Yaşarla beraber Kemal Tahir'i ve Orhan Kemal'i, sairlerden Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet'i beğeniyorlar. Rusyada eserleri en çok satılan yazanmız ise Aziz Nesin. Peki diyeceksiniz, hepsl bu mu? Ötekileri dil'erine çe\nrebilir ler mi? Bir Muallim Naci'yi. bir Eşref Edib'i, bir Orhan Seyıi'yi, bir Necip Fazıl'ı okujabilir mi Sovyet vatandaşı? Müsaadenizle ben de sorayım: Sız okuyor musunuz? ir zamanlar biz böyle değildik. Rejimlerimiz arasmdaki temel ayrılıklara rağmen Ruslan öcü yerine koymaz, onîarla el sıkışmaktan, dostluk etmekten çekinmezdik. Atatürk de\Tinde Rusyaya sık sık parlâmento, basın, bilim heyetleri gönderilir, Sovyetlere kurdurduğumuz fabrikalarda çalışacak Türk işçüeri orada stajdan geçirilirdi. Acaba gidenler komUnlst olur mu? Diye korkmazdık. Çünkü hem kendimize. hem rejimimize güvenimiz tamdı. O zamanlar daha ziyade Sovyet yöneticileri jabancılara kuşkulu gözle bakıyorlar, dün de anlattığım gibi. bunları bir çeşit karantinaya alarak Rus halkını «zararh» fikir akımlarmdan korumaya çahşıyorlardı. Bugün durum çok değişmiştir. Şimdi biz çekinirken onlar habire açılıyorlar. Sovyet Rusya, başta Birleşik Amerika olmak lizere bü ir haftatık bir süre boyunca Sovjet Rusyada edindiğim izlenimleri, başınızı aSrıtmamaya çalışarak kısaca buraya geçırdim. Yazılarıma son verirken beni çok duygulandıran bir olayı da okurlanma anlatmadan edemiyeceğim. Bakınız, kiminle karşılaştım Moskovada: Türkiye Büyükelçuiglnde Başba' kan Ürgüplü tarafından verilen kokteyle gitmek üzere hazırlanmıştım. Bana rehberlik ve tercümanlık eden Dışişleri Bakanlığı kâtiplerinden Manjosin eşmi alıp gelecekti. Onlann da dâvetli bulunduğu kokteyle birlikte gidecektik. Telefon ettiler, aşağıya indim. Arabanın kapısıru açan Manjosin: Size kimi getirdim, biliyor musunuz? Dedi. îçeride bir kadın değil, göğsü nişanlarla kaplı, hafifçe Churchiil'i andıran, gülümser jüzlii ihtiyar bir adam oturuyordu. Manjosin takdim etti: Bay Aralov. Sovyet Rusyanın ilk Ankara Büyükelçisi. Aralof. Aralof, demek karşımdaki şu sevimli ihtiyar, 1921 lerin Ankarasmda Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini ilk tanıyan iki yabancı devletten birinin ilk temsilcisi. O zamanlar ona Aralof Yoldaş denird:. Çamurlı sokaklan, kerpıç evleriyle eski Ankaranm havasunda buluverdira bircienbire kendimi. Kırk yıllık dostlar gibi el sıkıştık. Bunca yıl ihtilâlin ve devletinin emrtade çalışmış emekli bir subaydı. Ankarada geçirdiği iki görev yılını ömrünün en unutulmaz amları arasında sayıyordu. Atatürk birlikieri teftişe çıktığı zaman arada bir beni de yanına alırdı. İsmet Paşa, Aii Fuat Paşa, Recep Peker, Tevfik Rüştü, Bekir Sami, babanız Yunus Nadi. an dostlarırh! Diyor, bakışlariyle gözlerimin içim okşuyordu. (Perde Aralığından) da yazdığım satırları anlattım. Hani keman dersi için babam kendisme başvurmuştu da elçilik kâtiplerinden biri bana onun aracıhğı ile hocalık etmişti. Hatırladı. evet, unutmamıştı. Büyükelçiliğin kapısmda otomobilden inerken ayağmın sakat olduğunu gördüm, kolumu uzatarak yardım ettim. Merdivenleri, böylece yavaş yavaş beraber çıktık. Bu binaya ilk defa kırk üç yıl önce Ankaraya atandığı zaman gelmışti. Arada bir duruyor. nefes alıyordu. O zaman böyle vorgun değildı her halde Adım oaşında Atatürkten söz açmadan edemiyordu. Ne adanıdı Atatürk! Düşmanı 5'enmiş, üs*"elik knmuîanı da esir almıştı. Atatürk. Ankara, tozlu dar sokaklar, Yahudi rr.ahallesindeki iki katlı kerpiç elçilik binası. dört beş kişinin çırıl çıplak ögle uykusuna \attığı bas.k tavanlı odada keman dprsi Mi. fa. sol, lâ. si. Birden pırıl pırıl bir ufuk açılıyor onümde. Geçen akşarn Metropol otelinin danslı çay salonunda otuz y:I öncesine dönemiyen ben, şimdi daha gerilerde. on yaşımın bütün tazeliğini damarlanmda duyuyorum. Ertesi günü Aralol Yoldaştan el yazısı i'.e uzun sunuşlu bir kitap aldım: 1960 yılaıda 5raymladığı Türk İs'tiklâl Savaşı üstüne gördükleri ve düşündükleri Bu kitabı Rusya gezisinin en değerli hâtırası olarak saklıyacagım. B 1T T1 •••••••>••••••• •••IH», VELIIER İ ÖĞRENCİLER 'â Okullarla ilgrli araiıjinız her biljiyi yalnız bu kitapta bulacaksınız BUTUN K!TAPCILAP.D» ARAYINIZ t T. K. I: KVRUMIJ Tâvşanh Garp ünyitleri İsletmesi Müessese Müdürlügünden: Müessesemiz Seyitömer Bölgesinde barem harici o' a sk çahştırılmak üzere fiili askerlik hizmetini ifa etmiş Dahilive Mutehassısı veya Pratisyen hekime ihtiyaç vardır. "244 sayılı kanun hükümleri dahilinde emekli keseneğine esas barem derecelerinin üç üstü üzerinden aylık ücret ve bunun % 10 u nispetinde madenyeri tazminatı verilebileceği gibi bugünkü mevzuat hükümleri dairesinde yılda iki maaş tutarında ikramiye de ödenecektir. Aynca aileleriyle birlikte ikâmet edeceklere (işyerinde) lojman talısis edilecektir. Talipler mufassal hâl tercümeleri ve hizmet vesikalannı bir dilekçeye bağhyarak vesikahk fotoğraflariyle birlikte Tavşanhdaki Müessese Müdürlüğüne gönderebilecekîeri gibi jahsen de müracaatta bulunabilirler. (Basın 15808/10198) f A J İ A yılına kadar trafik selişmesinin bugünI U u X kü korkunç sevıyeye ulasacağına hiç • " • w kinıse inanmazdı. Keza hiç bir zaman trafik suçlarının araştırılmasında teknik bakımdan bir yardımın zarureti düşünülemezdi. Bugün anlaşılmıştır ki. Karayolunda vazife gören trafik zabıtasının elde ettiği neticeler karayolunda işlenen trafik suçlarımn teknik eleman ve cihazlarla araştırılması, kontrolunu gerektirmektedir. Bu ilerlcme çağıııda çılgınca artan motörlü araç hızlan ve sayıları, volların bugünkü hız ve yoğunluğa tam bir güvenle cevap vermeyişi yeni yeni trafik tahdit ve mecburiyetleri ihdası zaruretini ortaya koymııştur. Bu cihazlar. trafik emniyetine büyük tehlike teşkil eden çeşitli suç ve ihlâllcre karşı önleyici bir garanti teşkil ederler. A. Cihaz ve âlctler. 1. Ses ölçme cihazları. Bu cihazlar motörlü araçlar tarafından husule getirilen çeşitli sesleri tâvin ve ölçmede kullanılırlar. Bunlar arasında genel nlarak bilinen ve kullanılan «ELIT» SES ÖLÇME cihazından bahsedelim: Bu cihaz ses rialfalarının şiddetini ölçer, iki türlü kullanılır. a) Sesin işitilme drrecesmi ölçer ki bu ses her motörlü araçta aynı değüdir. b) Susturucu vasıtasiyle azaltüan sesin şiddeti ve tonunu ölçer. Bilindip gibi sesin dcği.şik mesafelerden işitilme kuvveti 15 Hertz'den 25.000 Hertz'e kadar değişir, bu hudutlar dışında kalan seslerin, insanlar tarafından uortnal şekilde farkedilmesi kabil dcğildir. Bundan baska bir ses işitilebilir bir frtkaııs lçinde bazaıı rahatsız edici hattâ tahriş edici bir halde olabilir. 2 Işık ölçme optik cihazları. Bu cihazlar farların ışık şiddetini ve hüzme mesafesini tâyin ve ölçmede kullanılır. Bu cihazlarm diğer bir maksadı da kısa ve uzun hüzmelerin doğru pozisyonunu ayarlamaktır. 3 RADYO AKl'STİK CİHAZLAR (RADAR CİHAZLARI). Bu cihazlar esas itibariyle hareket halindeki motörlü araçlardan aksedcn dalsaların cihazda lfade edeceği hız kilometresi birimi ile ölçülmesini sağlarlar. Her A»Tupa memleketi k'indi trafik kanunlanna kovdueu hükiımlerle hu cihazın işaret etfifi ve ölçtüüşii hız değerlerinden favdalanarak hız ihlâlleri hakkınrla hanunî kovuşturma yapmayı kabul etmiştir Bugün hareket halinrieki motörlü araçlardan akseden manyetik dalsalar son vıllarda mökeınmel hale getirilen radvo akustik cihazlarla sıhhatli ve Kemal OZUM dogru şekilde hızın kilometresi olarak ölçülmektedir. Bu cibazlardan en kullanışlı olanı radar hız ölçme cihazıdır. Bu komple cihaz iki kutu, bir ayaklık ve bir diyapozondan ibarettir. Cesamet itibariyle bir polis otosunda rahatça ve büyük yer işgal etmeden taşınabüir. Kontrolda ileri doğru gönderilen manyetik dalganın 100 • 150 M. dten çarptığı hareket halindeki araçta yansıtılması sonunda tekrar cihazda mil veya kilometre cinsinden taksimatlı ekranda ibrenin oynaması ile ölçülmüş olacaktır. Elektro Matic radar sürat ölçme cihazlan son derece hassas ve saniyedeki hızı dahi tesbit edebilir. Cihaz. 2455 megasikl üzerinden hın ölçülecek aracın geldiği yöııe doğru radyo dalgalan hüzmesi gönderir. Araca çarpan bu dalgaların araç hmna göre ekranria kilometre saat veya mil saat cinsinden okunrnası mümkün olacaktır. Bu cihazlarla saatte 150 kilometreye kadar hızlar ölçülebilir. Doğruluk derecesi = 3. K. M. dir, cihaz yoldan 60 metre yükseklikte dahi ölçme yapabilir. Başlıca dikkat edilecek husus, cihazın sağlam ve kurvetli bir mesnede, sehpaya oturtulması, sarsıntılardan uzak tutulması ve görünürde olmamasıdır. En iyi netice yol seviyesinden yukarıda bir yere yerleştirilen cihazla elde edilir. O anda ölçülen kilometre veya mili ekranda takip eden şalııs aynı zamanda karşıdan gelen aracı da görmelidir. Diyapozon: Çelik ses veya dalga ölçüsü çatal cihazla birlikte satılır. Bu diyapozon bir nevi kilometre ekranını ayar ve akort etmek için kullanılır, cihaz önüııde üzerine vurularak madeni titreşimi sağlandığında saatte 50 100 kilometre hızla gelen bir aracın ekranda yaratacağı tesiri yaratır. Dolayısiyle ibre 50 • 100 kilometre saat göstermelidir. Bu suretle cihaz ayarlanmış olur, ancak cihaz bu ayarlanma hali ile 5354 veya 103104 kilometre saat hızı ölçecek demektir ki 3 4 kilometrelik tolerans şoför lehine olarak cihazdaki ibrede eksik gösterecektir. Hızı ölçülecek motörlü aracın cesameti, mesafeyi ve haiz olduğu hız ölçmede tesir edici faktörlerindendir. Bir çok vasıtalann aktığı bir trafik akımı içinde hızı ölçülen cihaza en yakın olanıdır. Veya cesamet itibariyle en büyük olanıdır. Veya hızı en yüksek olanıdır. Netice olarak radarlı sürat ölçme cihazr, sürat ihlâlleri ile ilgili suçlular için münakaşa ve inkâr kabul etmiven bir delil sağlıyabilirler. Son vıllann korkunç olaylan arasında yer alan trafik kazalarında en üst noktayı işgal eden sebeplerden biri de aşırı hız ihlâlleridir. Bn itibarla radar cihazlannın trafik tcşkilâtının her ünitesinde yer alması kaçımlmaz bir zaruret baline gelmiştir. Cumhuriyet 10230 ISTANBUL SULAR IDARESInden İdare Merkezi telefon santrahnm (44 48 76 6 Hat) ve (44 54 16) telefonları Telefon İdaresince görülen lüzum üzerine Korkacak nevar? B 7 EYLÜL 1965 T;ırihir"1on itibarpn 44 48 90 (7 HAT) olarak değiştirilecektir. SAYİN HALKIMIZA DUYURULUR. (Basın 15766/10216) Hıırâcı Halcıt ve KuUanılmış Kereste Satılacakhr Şirketimize ait Bolu ve Ödemiş gemilerinde bulunan takriben 30 ton kereste ile 15 ton hurda halat açık artırma suretiyle satılacaktır. , Şartnameleri İkmal Müdürlügünden parasız temin edilebilecek bu işe ait ihalenin 1/9/1965 çarşamba günü saat 14 de icra edileceği ilân olunur. < D.B. DEXİZ NAKLİYATT T.A.Ş GENEL MİVDİJRLÜĞÜ (Basm 15722/10220) BAŞKALE ASKERÎ SATINALMA KOMİSYON BAŞKANLIĞINDAN: Başkale Taburu ihtiyacı için aşağıda cins ve miktan yazılı koyun eti kapalı zarf usulü ile satın ahnacaktır. Ihalesi 20 Eylül 1965 Pazartesi günü saat 15.00 tedir. Taüpler lüzumlu evrakları ile teklif mektuplarmı ihale saatinden 1 saat evveline kadar Komiayona vermeğe mecburdur. Buna ait şartname Ankara, Istanbul, Van ve Başkale Aı. J. Sat. Al. Kom. Bşk. hklanr.da görülebilir. C U ı l Miktan Fistı Geçioi temlnst K5. Krş. Lira Kr». Koyun Etl 14 000 Kg. 700 Kr». »150 00 (Basuı 14259 A. 9142/10206) »•••••»••••••ı **«••••••••••••••••••••••*•••••••••••••• •••••••••••••••» » • • • •• • • • • • •• • • • • • • • v ••••»••••••»•••••••• MEVLIT Kor.ya eşrafından merhum H. Hasan Suvarüdı oğlu Istanbul Tramvay Tünel ve Rıhtım eskl Hükümet Komiserl merhum Yi:k. Müh. Mehmet Nazıra Ölçerin damadı. Sabih» Suvankh'nın kıymetH eşl, Ahtnet v« thsan Suvarıkh'nın kardejl tstanbul tüccarianndan Güzel Saıtatlar Akademisi Nüdürlüğünden Akademi Heykel Bölümü ikmal işleri İle bahçe tanziml ve öğrenci gardrobu yapılması işleri 102.408 T.L.. keşil bedeli üzerinden kapalı zarf eksiltmesi ile yaptırılaoaktır. 4 Eylül 1965 Cumartesl günü saat 11.00 de yapılacak eksiltmeye gireceklerin. a) 1965 vizesinl havi Ticaret Odası belgeal. b) 6375 T.L.. geçicl teminatın yatınldığına dair makbuz, c) Eksiltrne gününden 3 gün evveline kadar Akademiden alınacak ehliyet belgesi, d) Kanunl tarifatına göı i hazırlıyacakları kapalı zarf teklil mektuplarmı belli çünde saat 10,00 a kadar Şişlide Okullar Saymanlığında toplanacak Akademi Satınalma Komisyonuna teslim etmeleri, postada olabilecek gecikmelerin nazan ltibara alınmıyacağı. bu İse ait keşrf ve şartnamenin j :esai saatleH içinde Akademi kaleminde görülebileceîi İlân 6lunur (Basın 14712/10205) t L ÂN Istanbul merkez ve mülhakat mahkemeleri ile Adalet Dairelerinde ve cezaevlerinde münhal kâtipliklere devlet memurları kanununun 41. ve 48. mnddesinde yazılı şartları haiz askerliğini yapmı? bulunanlar arasında müsabaka tl« münasipleri ahnacaktır. Lise mezunu •• daktilo bilenler tercih edilecektir. İmtihan 3 eylül 965 cuma günü saat 10 da Adliye Sarayı kütüphane salonunda yapılacaktır. lateklilerin tahsil vesikası asıl ve sureti. iyi durum kâğıdı, ikâmetgâh »enedi, sıhhat raporu ile 6x9 ebadında 6 adet fotoğraflan ile birlikte 2 evlül 1965 günü aksarntna kadar Adalet Komlsyonu kalerr.ine müracaatlan ilân oîunur. (Basın 15851/10219) HİLMİ Suvarıkh'nın vefatının 1. yıldönümüne tesadüf erien 29 8.1965 pazar günü öğle namazını müteakıp Siş'i Camli Çerifinde Kur'anı Kerlm ve Mevlidi Şerif okımacağından »rzu eden akraba dost ve din lerimizin teşrifi rlca oltınur. CuahuıirM Utm