Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE İKİ CUMHURIYET 27 Ağustos 1956 MİIIİ GELİRİN Hilmi ÖZGEN Yüksek Denetlera* Kurulu Uzmanı aiı Demokrasilerlnde Millî gellrin çeşitll CPlir ;rupları arasında bblünüsü o meralekette sos\al adaletin ne derece gerçeklestiğini jösleren eıı yanılmaz bir ölçü olarak kabul edilmektedir. Biz de avnı ölcine u>arak yurdumuzda millî gelirin çesitli şelir trupları arasındaki bölüniisünii ve s c v a l adalet ilkelerinc ne derece uygun olduçunu açıklamaya çalışacajız. Prof. Enos 1962 yılı Millî Gelir hesapları üzerinde vaptıçı incelemelerle Elli mıl>ar liralık milli çelir toplamının 6 gelir srupn arasında su sekilde bölündüğiinü tesbit etmistir: 1 Düsiik pelirli tarım ürelicilerinden aile basına diisen 1.040 lira t Orta çelirli tarım üreticilerinden aile haşına düsen 7.730 » 3 Yüksek gelirli tarım üreticilerindrn aile basına düsen 41.340 » 4 Ücretliler \e küciik esnaf grupunda aile basına dü*en 3590 » 5 Memur ve hizmetliler çrupnnda *iIe hasına düsen . 6.78B » 6 Mutesebbisler grupunda aile basına düsen 94.600 » Bu sjelir dilimlerinin incelenmcsijle anlaşılacağı üzere vurdnmuzda millî gelirin en yüksek payı alanlar yüksek çelirli tarım üreticileri (vani toprak agaları) ile mütesebbisler çrupnnda toplanan büyük tüccar, madenci. ve fabrikatörlerdir. Tine Prof. Enos'un retveline çöre mfl lesebbislcr çrupunda toplanan 95.000 is adamı millî selirin 13 milvar lirasını aralarında bölüsmektedirlcr. Ancak, 1962 yılı gelir vergisi istatistiklerine göre mütesebbisler grupnnda toplanan 95.000 is adamından 90. bini yılda ?0 100 bin lira arasında net gelir saçlayan orta kazançh vcrgi ödeyicileri olarak milli gelirin 8 milyar lirasını bölüşürlerken bunların arasından: 3605 Büvük tüccar ve mali işletmeler sahipleri ile 220 Şirketin büyük hissedarları \e 1175 Büyük toprak sahibi: yani toplam olarak 5 bin kisi milli gelirin 5 m i h a r lirasını pa>lasmaktadırlar. Yukanda gösterilen gelirler merdivenindeki ortalama kazançları yardamnzda toprak dağılım ı \ e bu topraklar üzerinde yasayan nüfus oranlariyle birlestirirsek şn neticelere varırız ] l 50 dönümlük toprak parçaları üzerinde didinerek yasamaya mecbnr kalan 1.5 milyoııInk çiftçi ailesi, yani Türkiye nüfusnnnn 4 te birl aile hasına bir yılda sadece 1.010. liralık gelirle geçinmektedir. 2 Biraz daha varlıklı tarım üreticilerınin yani 50 500 dönümlük topraklar üzerinde yasayan bir milyonluk çiftçi ailesinin MİIık gelirleri «rtalaması ise 7.7SO. liradan ibarettir. 3 500 drinümle 5.000 dönüm arasında toprak ıshibi olan 57.600 orta gelirli çiftçi aılelerinin yıl hk gelirlerinin ortalaması ise 15 20.000 lira aranndadır. 4 5.000 dönümden yukarı toprakları olan \ t 1962 yılı istatistiklerine göre sadece 329 mutlu aileyi teskil eden büyük çiftçilerin yıllık telirleri a rtalaması ise 80.000. liradır. •• Sovyef Rusyadan Notlar Vietnam ve biz Her sa\asın bir nedeni vardır. Türkiye Kurtuluş Savaşının «ebebi de bellidir. Büyük Millet Meclisi Hükümetinin bildirilerinde ve Atatürk'ün çeşitli söyleyislerinde açıklanır ki : Türk Milli Kurtuluş Savası, kapıtalizmin emperyalizmıne • karşıdır. • Fransanın tarihinde böyle bir savas yoktur. Ingilterenin de oy J le Amerika, Belçika, Holânda, Italya tarihlerinde de böyle bir sa " \aşa raslanmaz. Oysa Türkiye Cumhuriyetınin temelinde böyle bir savaş var. Cezayir Devletinin temelinde de böyle bir savaş var. Meksikanın geçmişinde aynı nitelikte savasları buluyoruz. Şimdi de Vietnam, milli kurtulus savaşının içindedir. Vietnamda Amerikalılarla komünistlerin çarpıştığı söyleniyor. Ashnda, Vietnam kurtuluş savasında çarpışanlara Vietkong ki komünist çetecisi demektir adını takanlar Amerikalılardır. Milli kurtulus savaşını yapan çeteciler kendilerine Vietmin ki milliyetçi çeteci demektir adını takmışlardır. Vietnamın kurtuluş mücadelesine Budistler de katılmışlardır. Buda rahibinden fakir köylüsüne kadar bütün bir millet topyekun ayaklanmış, yabancılan topraklarından kovmaya kalkışıyor. Bunu görmemek için kör olmak gerekir. Vietnam halkı dünyanın en kuvvetli devletine karşı bir destan kahramanlıçı içinde çarpısmaktadır. Ku kahramanlığı Türk oku>ucusuna duyurmak milliyetçi her Türk >azarının ödevidir. Biz ki Atatürk'ün liderliğinde milli mücadelesini başarmış bir milletin çocuklarıyıı, nasıl olur da Vietnam halkını anlıyamayız? Aynı biçimde Cezayir kurtulus savaşını da görmezlikten celdik. Cezayirlilerin kahramanca mücadelesine sırtımızı döndük. Şimdi o halimizden utanıyor, hatamızı tamir etmek için çalısıyoruz. Eger Vietnamlıların ne yapmak istediklerini buçün anlıyamazsak, ilerideki yıllarda >üzümüze eene utancın gölşesi düşecektir. Ama Türk halkı buçün Vietnamda süren savası kimden ve nasıl öijrenmektedir? Büvük yabancı ajanslardan öğrenmektedir. Ve öncelikle Vietnamda taraflardan biri olan Amerikan ajanslarından öğrcnmektedir. Ri/im tstiklâl Harbini. tngiliz. Amerikan ajanslan dUnyaya nasıl duvurdularsa Vietnam harhini de i<ste o biçim duynrmat» çalışıvorlar. Ama sagduyu sahibi Türk halkı, Vietnam savaşının anlamını kavrayabilmek için kendi tarihinden süzülüp çelen şasmaz ölçülere sahip olmak talihindedir. Bizim ki. Cumhuriyet tarihimiz tstiklâl Harbiyle baslar. Vietnamı düsündfigümüzde karsımıza çıkan nedir? 1 Bugun V.etnamda hir kukla hukumet kurtuluş kuvvetlerine kar^ı cephe almıs, kurtuluş mücadelesini baltalaraağa çalışBi7im de Milli Kurtulus Savaşımızda îstanbuldaki kukla hükumet kurtuluş kuvvetleıme karşı cephe almıştı, ve milli mücadeleyı baltalamak için elinden ge'.eni yapıyordu. 2 Vietnam halkı ve halk ordusu yabancılan yurtlanndan kovmak için dovu«mektedir. Millî Kurtulus Savasımi7da bizim halkımız ve ordumuz da yabancılan vurdumu7dan kovmak için savaşmıştı. 3 Vıetnara kurtulus «ava^çıları, kapitalızmin emperyalizmıne karşı savasmaktadırlar. Biz de Milli Kurtuluş Savaşımızda kapitalirmin emperyalizmine karşı savasmıstık. 4 Vietnamın kurtuluşu için dövüşenler bolşeviktir, komünisttir dıye ilân ediüyorlar. Biztm Milli Müoadelemi?de aynı hıkâye ya^anmıs ve kurtulus kuvvetlerı bol«eviktir, komünı*t;ir dıyç ilân edılmıstır. 5 Vietnam kurtuluş savasına Rusu ve Çın para ve si'.âh yardımı vapmaktadırlar. Mılii Mucadelemizde Ru«ya bize de para ve si'.âh yardımı yapmıstı. Bu kadar büyük gerçekler. hu kadar büyük benzeyisler içinde yanyana te<adüfen gelemez. Vietnam kurtulus savaşını biz Türklrr anlıyamazsak kimler anlıyacaktır? Vietnam halkının mücadelesini anlıyamıyan, Türkiyenin Millî Kurtulus Savaşını da anlamamıs demektir. Ama Vietnam halkı \abancıları kovduktan «onra nasıl bir yönetim kuracak? Tek partili mi. çok partili mi? Sosyalist mi, komünist mi? Toksa kendine özgü bir başka biçim mi? Orası valnız milli miicadelesini ba.saran Vietnam halkını ilcilendirir. Dısarıdan hiç kimsenin konusmaya hakkı yoktur. Milli Knrtuln"; Savaşından sonra Atatürk çok partili rejime iltifat etmedi. Ratı kapitalistlerinin hosuna gidecek bir yönetim kurmak zorunda ıtu idi? Vielnam kurtulus savaşını yürekten destekliyoruz. Milli müeadelenin, tstiklâl Harbimizin anlamına yervüzünde yeni de?erler katacak uygun bir celisme olarak deçerlendiriyoruz. Kırk yıl önce bizim karsımıza çıkan Anglosaksonlar gene veryüzü emperyalizminin en büvük temsilcileri olarak Vietnamlıların karsısındadırlar. Ama kapıtalizmin emperyalizmi lâyık oldugn yenilfiye bir daha u|rayacaktır. •••* ••«• *••• M Eski, yeni birçok Sovyet ileri gelenleriyle tamştık S hep böyle bakımlı tutulmuş sanabilirdı. Kafkas dağlarımn eteklerine sırekiz gunluk gezımizde resml tını dayamış, nese içinde Karadezıyaretler, ziyafetler ve karşı nizi seyreden Soçi ve çevresi ise, lıklı nutuklar bü>aık yer aldı. uzun boylu incelenmeye değer Eski, yeni, bir çok Sovye: ıleri ge başka bir âlem, ihtilâlden oncelenlenyle tanışmak fırsatını bul lerı burada bir iki soylu kışınin duk. Kosigın'in Suat Hayri Ur malikânesi dışında tek dikılı taş guplü şerefıne Kremlinde verdıği yokmuş. Geçimiru sağlıyamıyan suarede yerlı, yabancı Moskovanın köyler, sıtmadan kırılır gidermiş. hemen bütün seçkinleri hazırdı. Bataklıktan geçilmiyen bir vâdiyi Başta Podgomi, Gromiko olmak ölüm vâdisi diye adlandırmış halk. üzere parti ve hükümet yönetici Şımdi ise muhteşem sanatoryomlerı, maresalier, peneraller, büyük ları. dinlenme evleri. btellen. panelçıler, yazarlar, gazetecüer, Ver sıyonları. spor ve eğlence tesislesaılles'in aynalı salonunu biraz riyle buraların âdeta İtalyan Rıandıran, fakat ayna yerine beyaz vierasını gerıde bırakmıs bir hali duvarlarına Çarhk devri yadigârı var. Bir yandan da mütemadıyen b;r suru kont, baron, prens adla yeni sanatoryomlar, yeru oteiler n kabartma barflerle işlenmış >apılıp duruyor. Bir yılda dınlenbuyuk galeriyi tıklım tıklım dol mek üzere yalnız Soçifye gelenledurmuşlardı. Rus suarelerıni Ba rin sayısı bir buçuk milyon. Paltı demokr&sılerindekilerden ayı mıyelerin, muz, zakkum ve çam aran başlıca iki fark var: Birinciğaçlarının süslediği yamaçlardan si. bura suarelerinin kokteyl için kopan temiz hava Karadenizın ibile erken sayılacak bir saatte, yoduna karıştı mı bütün yorgunbeş • beş buçuk arasında başlama luklan kısa zamanda sılıp supusı ve erken bitmesi. tkincısi de ren bir güç kazanıyor. kıyafet bakımından pek demolcratık olması. Rus kadınlan tuvalet ışini basit Uıfuyorlar. Onlara bakarak Batılı diplomat eşleri de (hiç değılse Rus dâvetlerinde'» şatafata kaçmaktan çekıniyorlar. Kremün salonlarının gıcır gıcır parkeleri üzerinde koyu mavi göm iki devlet adamı bizi çok iyi lek ve açık renk kravatla dolaşan I Itarşıladılar. Brejnev tombuldâvetliler gbrdüm. Ruslar şöyle •ca, güçlü kuvvetli, biraz dık dij'orlar: bakışlı. Mesleği mühendıslık, yani teknokratlardan. Yuvarlak lâflara başvurmadan, açık yürekle, Daireler, bürolar beşte tatil ediliyor. Ertesi günü tekrar çalış dobra dobra, sanki matematik bir mak lâzım. Suare var dıye sekiz üslupla konuşuyor. Kendi memleketinden söz ederken hiç çekınlere, dokuzlara kadar aylak aylak dolaşmaktansa, dâvet saatini her meksizin: kese uygun gelecek biçimde erke Petrol üretiminde ve ağır enne almak daha iyi değil mı° düstrıde plân hedeflerini gerçekO gün öğle yemeğinde başka bir leştiriyor, hattâ aşıyoruz. Fakat yere davetlı olmamak şartı ;le tarımda ve konut yapımında istebence pratık bir fikir. diğimız sonuca varamadık. Dedi. Bu duruma kötü hava şartlarının da az çok etki yaptığını sözlerine ekledı. Yemek sofrasında hizmet gören iki genç kız yirmi kişiye yetişemediği için Ürgüplü'ye kendi eliyle şarap ikram ederken protokol kurallarını bilmedığini ılerı sürerek özür diledi. Nıtekım balıkla kırmızı şarap, etle de beyaz şarap ıçtık. Sonra bütun şışeler ortaya konmak suretıyle herkes bildiğmi okudu. Mikoyan'a gelince. son derece zekı, sevirr.Ii ve üs^ad bir politikacı. Şakadan hoşlanıyor, gönül almasını da biliyor. Türk Sovyet jhşkılerinin geliştirilmesı konusun da çok makul sözler söyledi. Rejimin başlangıcında uzun bir süre Dış Tıcaret Bakanlığı yapmıs. Dış tioarette komunızm olmaz Karsıhklı menfaatlenmizi gozeterek pekâlâ anlaşabıliriz. Dıyor. İki memleket arasındaki mesafe yakınhğını hatırlatarak bunun taşıt masrallarını, dolaylı yoldan da maliyet fiyatîannı rekabet kabul etmez derecede indirebileceğını düşünüyor. Ekonomik ilıskilere paralel. siyasal ve kültürel ılışkilerın de artması gerektigi tezi üzerinde dııruyor Başbakan Urgüplü, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in selâmlarını ıletmesı üzerine Mikoyan tesekkür etti, karşılık saygı ve selâmlarını Gürsel'e bildırmesini nca etti ve arkasından İnönü'yü soz konusu etti. C.H P Genel Başkanını otuz üç yıl önce, Başbakan olarak Moskovayı ziyaret ettıği zaman tanımış, takdir etmıştı. Kennedy'nın cenaze törenınde ona Washington'da bir daha rastlamış, aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen derhal tanımıştı. İnönü de onu tanımış, tören boyunca bir süre görüşmüşlerdi. İnönü'ye de en iyi dıleklerini ulaştırmasını Ürgüplü'den hararetle rica etti. Sonra Mıkoyan'ın aile sofrasmda büyük kardeşı (seksen yaşınr da) oğullan, gelinlen % torunlae riyle tatlı saatler geçirdik. Soçi'ye denız motorü ile dönecektık. Başbakan Ürgüplü ve eşini tâ rıhtıma kadar inerek uğurladı. B imdi, bn gelir truplannı Bdedikleri vergiler» göre karşılastırarak «u netieelere varmaktayıı : 1 Halbuki 1963 yılından itibaren yürürlüğe giren Zirai Gelirleri Vergilendirme Kanunona göre 11.000 büyük toprak sahibi çiftçinin Devlete ödedikleri vergiler 20 milyon liradan ibarettir. Prof. Enos raporuna göre ziraî gelirlerin üçte birini vani 7 milyon lirasını böliişen büyük toprak sahipleri yılda ancak 20 milyon liralık bir vergi bisseM ile Devlet masraflarına katılırken boğaz tokluğnna calısan Devlet meranrları 331 milyon lira verşi ödemektedirler. 2 Keza, memur statüsüne girmeyen işçiler, müstahdemler ve özel isyerlerinde çalışan emek çiler 1%2 yılında de\let bütçesine bir milyar 199 mılvon liralık vergi hissesi ile katıldıkları halde MİIık ortalama gelirleri toplamı bir milyar 20 milvon liradan ibarettir. Bu neticeler göstermektedir ki yurdumuzda vergi yükünün en büyük ağırlıgi yüksek gelirli kazanç grnpları üzerinde olmayıp Devlet memur lari'le emekriler tarafından taşınmaktadır. Bu hsaba gbrc Millî Gelirden •'• 40 pay alan emekriler vergi yükünün • 60 ını tasıdıklan halde • ' Millî Gelirin ' « 6 0 ını aralarında bölüşen azınlık vergi vükünün ancak *• 40 nı tasımaktadırlar. Batılı bir bilim adamının çok güzel göylediği Ribi (Emekçilerin \ararına isletilmiyen aldatıcı demokrasilerde \ergi ve gelir dafılısına ait rakamların ters orantılı oldugunn görmekteyiz.) îîu rakamları baska bir açıdan deferlendirecek olnrsak sıı sonnçlara varmaktayız: 1 Enos raporuna eöre müteşebbişler jrupunda toplanan 95 bin yüksek gelirli mutlu kisiler yıllık Milli Gelirin 13 milyar lirasır ı aralarında bölüşnrlerken memur, emekçi, küçük »sııaf ve dar gelirli vatandasların toplandıgı 11 mil \on kisilik büyük çognnlnk Millî Gelirden ancak 12 milyar liralık bir pay alabilmektedirler. 2 Tarım alanında ise, 500 dönümden ynkan toprak sahibi olan 84.000 çiftçi ailesi tarım gelirlerinin 3 de birini yani 7 milyar lirasını aralarında bölüşerek 10 milyon kürük çiftçi ailesine düsen Millî Gelir hissesi 14 milvar liradan ibarettir. 3 Endüstri alanında, 10 işçiden fazla adam calıstıran 579? is yeri sahibiniıı yıllık net gelirleri toplamı 1 n>il>ar lira>ı astığı halde bu isyerlerinde çalısan 197.t'OO isortalı işçıye ödenen yıllık y v m i v e l e r toplamı sadece ft50 milvon liradır. Ta ni. fabrikatö'r basına düsen ortılama gelir hissesi yılda 172 bin lira olduğu halde isçi başıns düsen MİIık ücretler ortalaması 5400 liradır. Rakamların lıu korknnç açıklaması karsısında sövlenerek çok söz var ama biz bu rakamların dejerlendirilmesini okuyucularımıza bırakarak suMnaM tercih edivoruz. Bu gidisle haklı olarak endise etmekteyiz kl bnünıüzdeki seçimlerde iktidara namzet olan var lıklı sınıfların sivasî partileri yeni Meclisten 2 nvaddelik bir kanun çıkararak yordumnzda her türlü rakamın basılmastnı yayınlanmasını ve konusulmasını yasak edeceklerdir. Aksi takdirde halk deyimlerine giren 40 ların, 7 lerin \e Milli Gelir rakamlarının ortaya serdiği korknnç gercekler hicbir uykn ilâeının tesir etmiyecegi kadar uvarıcıdır. Ş • ••• • ••• Brejnev ve Mikoyan Kosigin sâkin, telâşsız bir adam YÜKSEK OGRETİM ÇIKMAZI Dr. Kevork ACEMOĞLU Hukuk Fakültesi Asistanı üksek öğretim polirikamızın bujün Içinde bulundugu çıkmaz. itiraf etmek gerekir ki geniş blcüde kendi bünyesi dışındaki etkenlerin sonucudur. Yurdumuz gelişmekte olan bir ülkedir ve butuıı sorunları en başta bu ozelliği gozonuııde bulundurularak çözülmeğe çalışılmak gerekir. Oysa yıllardır, yurdun özellikleri düşunülmeksizin, gelişmiş \e başka bir kultiırüıı mirasçısı bulunan ülkelerin orta öğretim yontemlcrine bağlı kalınmakta direnilmiş ve bu tutum öğretim politikamızın her bakımdan başarısızlığa uğramasma yol açmıştır. Öğrenciler, az gelişmiş ülkelerin cn çok tnuhtaç oldukları iş esası üzerine kurulu öğTenim alanlarına çekileceğüıc. hic bir uzmanlık »;ağlayamıyan klâsik li«e sistemine sevkedilmiş, hir zamanlar öğrencilerine yedek subaylık hakkını kazandırmaya yanyan bu kıırumlar. yüksek öğrenime devam etmiyeeeklcr bakımından bugün artık sadece birer küçük memur fabrikası haline gelmiştir. Y tiği gibi >ctiştirememesine sebep olur. Öğretmenöğrenci ilişiği kopar, sınavlar âdil olmaktan uzaklaşır. gencl öğretim seviyesi düşer. Yüksek öğretimiıı aıaştırmaya sevkedici niteliği kaybolup, ga>csi asgari bilgileri belletmeye yönelir. Kabul edilen adayların seviyesi yüksek bir nğrenim >apmaya elverişli değilse yukarıda belirttiğimiz ikinci sakmca cok kuvvetleneceği gibi, hunların şu ya da bu yolla mezun olmaları durumunda bir sürü köhi uzman türer. Kosigin s&kin, telâşsız, biraz mahzun bakışlı, kibar bir adam. Karşısmdakinı rahatsız etmekten çekinir gibi her zaman alçak sesle komışuyor. Her halınden aydın bir kişi olduğu belli. Bir ara Ürgüplü ünlü Sovj'et mareşallerıyie görüşmek ıstedi. Biraz ötelerde bir grupun arasında bulunan mareşallere doğru yürümeye davrandı. Kosigin'in ricası üzerine onlar braim yanırnıza geldiler: Üniformalan ve göğüslerini süsliyen sıram sıram nişanları ile Malinovski, Konief, Bagramian ve sivil kıyafetli olarak Voroşilov. Bu sonuncujia daha uzun boylu sanırdıra; bbürleri heybetli ve babacan adamlar. Bir süre Kafkasyada bulunduğunu söyliyen Bagramian A zeri lehçesiyle «az danişirem» diyerek çaîra patra Türkçe de konuşuyordu. Dâvet, Rusyada bulunduğumuz bütün dâvetler gibi neşeli geçti. Birleşik Amerika Büyuk elçisi Kohler (beni Ankaradan hatırlıyor) ve Yunanistan Büyükelçisi Vassimidis (bir kaç yıl önce tstanbulda eşini tanımıştım) ve eskiden Türkiyede bulunmuş bir kısım Sovjet konsoloslariyle şerefe karşüıkli kadehler kaldırdık. İyi Türkçe konuşan ve Osmanlı , tarihini çok iyi bilen Şark Bilım! leri Enstitüsü görevlilerinden değerli Türkoloğ Bayan Anna Tveritınova ile ılgı çekıcı konular üzermde görüştük. Otele dönrnek için dışarı çıkrığımız zaman ortalık hâlâ aydmlıktı ve Kremlin bahçelerınde colaşan bir kısım halk el sallıyarak bizi selâmlıyordu. Bir zamarüar buralardan kus uçurtmazlar, özel izin kâğıdı olmaksızın içeriye kimseyı almazlardı. Dedim. Rehberimız gülümsedı: Ya, işte bu da bir değişiklik! Dedi. I AKBANK KEŞAN ŞUBESİ EYLÜI 1965 Pazartesi gününden itibaren 7k r HİZMETİNİZDEDİR Bu şubad* Haaap açtıranlara Ders yılı yaklaşıyor ukarıda belirttiğimiz üç sayı lle yüksek öğrenime katılmak isteyenlerin sayısı aynı olursa, bu konuda hiç bir problem doğmaz. Ancak yurdumuzda yüksek öğrenim yapmak isteyenlerin sa yısı ilk başta belirttiğimiz nedenler yiizünden diğer üç sayının kat kat üstündedir ve her yıl okullar açılırken beliren çıkmaz. bunun sonucudur. Durum bu olunca şu yola başvurmak gerekiÖğrencinin en az 11 jıltnı yatırdığı lise öğreyor. Adaylan yeteneklermi gözönünde tutarak o niminden hayat icin gerckli hiç bir bilgi edineme alandaki elemaıı ihtiyacma ve kunımların okutaden ayrılması. yüksek oğrenim yapmak için başbilecegi sayıya göre elemek. Bu çözüm, ilk bakıjtvoranların savtsının cok artması sonııcunu dotaki son derece mantıkî görünüşüne rağmen son ğurmaktadır. Ama bunun \aninda haska bir et derece haksız sonuçlara yol açabilir. Her hangi ken daha hu sonucu hızlandırıyor. Yiıksek oğrebir kürük ilde. yabancı dil dersi okumaksızm. flnim >apmak iste>en gencler bir hakıma yaşama zik dersini ilin fen memurundan görerek yetişen şartlarun değiştirmek istcmektedirler. Kücük şehir öğrenciyi İstanbulda pahalı okullarda, üstelik hirlerden çelenler icin iini^ersitc^e cirebilmek, lıir de özcl dersler alarak yetişen öğrenciyle aviıı Ankara ya da (stanbıılda vaş.nalıilnıek. doâdııeu yarışma sınavına sokmak ve bu smavın sonucuşehre başka şartlarla donebümek. kısaca sınıf dena göre bunlardan birinin okuma hakkını elinden ğiştirebilmek savaşıdır. Bunun irindir ki yüksek almak. nasıl doğru olabilir? öğrenim adavları. bclli bir dalı değil. ne olursa Soııuc sadece fırsat eşitliğini çiğnemekten ibaolsun okumak i«temekte. bunun icin bir kişi. Tekret kalsa? dı, bu ybntem yiııe de uygulanırdı. Ama nik Üni\ersitedcn tutun felsefeye kadar. birbirleher yıl binlerre gencin açıkta kalmasımn yarataTİyle hic bir ilsisi olmayan bütıin dallara birden Tbileceği politik etkiler, hükümetleri bu konuya başvurabilmektedir. müdahalcye cağırmakta ve üniversite kontenjanıAslında bir yüksek öğretim kurumu. Kabul edecesi öğrencilerin . sayısını şu esaslara göre sı ııı yukarıda belirttiğimiz esasları bir keııara iterek. sadece anfilerinin alabileceği öğrenci sayısınırlamalıdır: ııa gore, bazan bunu bile aşarak, tesbit etmekteI. O kurumdan mezuıı olacak kişilere jurtta duı'ıir. Ama yine de yüksek öğrenim çıkmazı aşılmış yulan ihtiyac. olmuyor. Hem yurdumuz ihtivaeı olmadığı alan2. O kurumun sartlarını zorlamaksızııı okutalarda bir sürü gereği £İbi yetişememiş kötü uzbilcccği öğrenci sayısı. 3. Basvuranlar arasında o kurumun yaptığı öğ man kazaıııyor, hem de yüksek öğrenime devam etmek imkânından hiç bir şey kazanamamı; binrenimi tâkip edebilecek bilgi ve zekâ seviyesine lerce genç açıkta kalıyor. jnhip adayların sa> M. Son yıllardn kıırulan özel yüksek öğrenim kuBu esasların birincisi. gelişnıek zorunda olan rumları. bu çıkmazın cczülmesine yardımcı oluülkclcr bakımından kacınılmaz bir şarttır. Elema>or gibi görünüyorsa da, durum tam tersidir. na hiç ihtiyac bulunınayan bir alanda yeni eleBiz. yurdun o alandaki uzmanlara olan ihtivaeı manlar yetiştirmek. en azından imkânların israfıve belirli bir seviyenin altında bu'unan öğrencidır. Ne kadar cok yüksek öğrenim görmüş kisi lerin yüksek öjrrenime katılmamalan esaslarının bulunursa o kadar iyidir düçünccsinin, ne kadar çnk para basarsa o kadar cok paramız olur de ciğnenmesine fırsat eşitliği mülâhazası ile kısmen göz yumabilirdik. Ama bu özel yüksek okullar, mekten hiç bir farkı yoktur. Bu. hem yetismesi hem gerekli alanlarda değil. kârlı alanlartîa öğredevlete zanıan ve para kaybına sebep olacak bir (im yaptıkları. hem en düşük yetenekli adaylara liirü aydının çalışma alanı bulamamasına ya da bile yüksek öğreııim imkânı sağladıklan, hem de uzmanlıği dışındaki alanlarda calışmasına yol üstelik fırsat eşitliğini kökünden yok ettikleri İçin, acar, hem de elemana ihtivaeı olan başka alanlayüksek öğretim politikamizı gitgide soysuzlaştırrın boş kalması sonucunu doğurur. «Kötü para. maktadırlar. lyi parayı kovar« kuralınııı hurada bol bol uyguDers yılı yaklaştı. Çıkmaz, bu yıl da kendini lama alanı bulabileceği de ayn. sösterecektir. Yapı'acak olan sonuçları zorlamaya Yüksek öğretim kurumlarınm okutabilecegi •ayınıa üstünde öğrenci alınması ise, onlan gerek değil. nedenleri deği?tirmeye çalışmaktır. Y fosigın'ın dâvetlisi olan Türkîye Cumhuriyeti Başbakamm 1 Komünist Panisi Genel Sekreteri Brejnev ile Sovyetler Birliği Cumhurbaşkanı Mikoyan da aynca görmek istemişler, dönüş yolunda bulunduklan yerlere uğramasmı rica etmişlerdi. Bu vesüe ile Sovyet Busyanın şüphesiz en güzel sehirlerinden biri olan parklar, yeşillikler ve çıçekler ülkesi Kiev'i, Kınmm merkezi Simpferopol'u. Doğu Karadeniz kıyıların . da sayfiye ve kür veri Soçi'yi, Mikoyan'm yaz tatilini geçirdıği Pitsunda'yı da kısa bir süre olsun görmek fırsatını bulduk. tkinci Cihan Savası sırasmda şiddetli bombardımanlar ve işgal felâketleri yüzünden çok hırpalanan Kiev'in bastanbasa onanlmış manzarası ile Ukraynahlar hakh olarak öğünüyorlardı. İnsan bilmese bu şehri kurulduğu gündenberi K Soçi ve çevresi ÖZEL CEKİLİS 1 lalıhlıye 15.000 1 „ 5.000 TL TL 1 T ı l ı h ! ı y e 2.5OCI 3 TL MXX)crTL para 'Ayrıca ^Ü talih]ı\f 5 0 0 ilâ 1 0 0 lira araında çejıllı Son para yatırma tarılıi : l ö Kasım 19r».î Pazırtesi Partnın Italma mmi'ietı son gunfi : 15 Ocak 1%6 Cumartesı Çtkıhj Tanhi • : 31 O^ak 19fp6 Paıartesi Vâdclı hcr 5O.^V'âdeı/ hrr H*) lirava ayrı bir kur'a numarası. HİZMETİNİZDEDİR 4 0 . 0 0 0 Umhk S 3 HUSUSİ ÇEKİLİŞ AYRICA ikramiyeleri umumi çekilişlerde kazanma şansı ANADOLU BANKASI Reklâmcılık 3288/10174 AKBANK Reklâmcüık 3256/10178 Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi Miidürliiğünden. Merkezimizde çalıştırılmak üzere aşağıdaki şartları haiz bir tornacı imtihanla alınacaktır. 1 Askerliğini yaprruş olmak, 2 40 yaşından yukan olmamak, 3 Sanat Enstitüsü torna bölümünden mezun olmak (en az beş yıllık tecrübesi bulunan eleman). İsteklilerin 15 eylül 1965 tarihine kadar P.K. 1 Hava Alanı Istanbul adresine kısa hâl tercümeleri ile yazılı olarmk müracaatlan rica olunur. (Basm 15772/10161) f A AYŞEN BU HAFTA ACARSOY CBoduroğlu) CNAL ACARSOY Evlendi 9 Hlltor ^ Hllton .1965 36.8.1965 i DURUM Cumhuriyet 10169 DERGiSiNDE Seyahatten donmuş, hastalarını randevu lle kabule baçlamıjtır. Telefon: 4» 53 74 101IT M. KEMAL KESKİNEL PSİKANALİST Sinir Doktorn Beyaz atı sembol yapanlar, şimdi neden kızıyorlar? 46. SAYISI ÇIKTI >'enı Ajans ^ 4640/10173 Üüiülüüil