14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKt L'LMHUR1VL"1 17 Temmuz 1965 •••••••••••• •••••••••<• TARIM GELİRİ ve TOPRAK REFORMU ugüııedek «resmi tahmin» olarak yayınlanan milli gelir rakamlarına göre, Türk köyündc kişi başına ortalama gelir şchir gelirinin % 30 u kadardır. 1963 yıu için yapılan tahminlere Röre. Tiirkiycde kişi başına ortalama gelir (1961 fiyatlariyle) 1 ( 1 liradır; bu, şehirde kişi başına 8M ortalama yıllık gelir 3375 lira, köyde ise 1013 lira demektir. Türkiye nüfusunun üçte ikisi, yani 20 milyonu Uöylerde yaşadığına göre, nüfusun ezici çoğunluğu için gcçerli olan rakam ikincisidir. Ne var ki, tarım kcsimi içinde gelir bölüşümünün çok eşitsiz olması dolayısiyle. köydeki ortalama gelir seviyesi «fiktif» bir rakam olmaktan ileri gidememektedir. Devlet Plânlama Teşkilâtınca yapılan hesaplara göre. tarım kesiminde nüfusun % 90 ının tanmsal gplirin "o 48 ini. • > 10 u ise "o 52 sini almaktadır. Bununla beraber, yine resmi tahminlere göre, 1948 • 63 döneminde tarım kesiminde kişi başına ortalama gelir küçümsenmiyecek bir oranda yüksolmi'jtir. Aııcak. Devlet İstatistik Enstitüsünce vayınlanan ve resmL tahmin olarak kabul edilip tekrar edilegelen tarım geliri tahminleriniıı önemli o'lçiide «şişirilmiş» rakamlar olduğu çıın ışığına çıkmış bulunuyor. Diğer bir dryişle, tarınıda kişi haşına ortalama yıllık gelir. gerçekte, yukarula belirtüen rakamdan daha da azdır. Aşagıda açıklıyacajımız gibi, çok büyiik bir ihtimalle bu gelirin bölünüşü de daha kötiidür. Bu durum. Toprak Reformu Kanuıı tasarısıııın anlamsızlaşacak şekilde degîştirildÎEri ve sürekli olarak rrtolcndiji bugünlerde. özellikle önenı kazanmaktadır. Çünkii. «şişirilnıiş» tanmsal gelir talıminieri için gerekli tashih yapıldığında Türk köyünde gelir seviyesinin zaınan içinde sanılandan daha az arttığı, şehir • köy geliri arasındaki uçurumun ise daha da büyiik olduğu ortaya çıkmaktadır. li>60 yılındanberi Türkiveye dâvet edileıı millî Itelir hesapları uzmanları. Devlet İstatistik Enstitüsünce hazırlanan tarım geliri tahminlerinin şişirilmiş olduğunu, bu şişkinliğin de hububat tahminleriyle ilgili olduğunu belirtmiştir. Izmanların tahminine göre, hububat tahminlerindeki şişkinlik % 2033 gibi, hiç de küçümsenenıiyecek bir çapa varmaktadır. Nitekim, Devlet Plânlama Teşkilâtı, buna dayanarak 1958 den itibaren DIE tahminlerinin altında kalan seriler hazırlamıştır. Fakat. tarım geliri tahminlerindeki şişirmenin gerçekliğini açıkıa ortaya koyan. yeni vayınlanmi"bulunan «1963 genel tarım sayımı örneklenıe sonuçları • ön tablolar» ıdır. Gerçekten. bu sayım sonuçları ile 1Ü5U tarım sayımı «onuçlan karşılastırıldığında. küçüU kövlüııün sclirinde lıemeıı hiç artış olmadurı görülniPktedir. «•*• • •a* Devlet Personeli Sendikaları Batı dediğimiz Batı, yüzyıllardan beri sömür»ecidir. Pek açık ve pek ke»in »ıfatı budur. Bir avuç Avrupalının bütün yeryuzfine hâkim olması ve dünvanın dörtbir yanındaki tabii kaynaklan sömürmesi, kapitalizmin temel çizgisidir. Batının sömürgeci nitelifi üstüne teşhisimizi sağlamca koymalıyız. Abdülhamit Cevrinde Osmanlı lmparatorluğunnn ıslahı için büyük devletlerin kontrolü altında verileceği söylenen 5 milyon sterlin konusunda tngiliz Punch dergisinde söyle bir karikatür çıkmıştı : Bir duvardaki ilânda yazıyor : Osmanlı Devletinin reorganizasyonu Sermayesi : 5.000 000 Sterlin Ve Abdülhamit bu ilâna bakarak düşünüyor : Bizi limited şırket mi yapıyoriar? Paylaşmadan sonr» benl de yönetim kuruluna ahrlar herhalde... Batı medeniyeti ile Batı kapitalizminin sömürgeci ve emperyalist niteliklerini birbirinden iyice ayırdedecek kadar nyanık olmalıvız. AtatUrk bu ikisini birbirinden ayıran büyük kişilerdendi. Bunun içindir ki : «... bizi mahvetmek istiyen emperyaliznıe ve bizi yutmak istiyen kapitalizme karşı heyeti millîyece mücadeleyi caiz gören bir doktrir.i takip eden insanlarız.. > demistir. Ama Atatürk. aynı zamanda Batı müspet düşüncesini brnimsemek şerektiğini de biliyordu. Bu kavramlar arasındaki açık farkları göremiyenler ne olur? Iştf bizim İkinci Dünya Savaşından sonraki durumumnza düşer. Ve tıpkı Abdülhamit devrindeki gibi, büyük devletlerin kontrolunda Konsorsiynmlar kurnlarak Tiirkiyenin kalkınması için çabalanır. Türkiye Batı uygarlığına ancak »antikapitalist» ve «antiempeTyalİ5t> bir davranışla ulaşahilir. Atatürk'ün Türklere gösterdifi yol da bundan ba.şka bir şey değildi. Kapitalizm. Ratı medrnivetinin bir ürünüdür. Bu doğru... Ama kapitalizm. Batı medeniyeti demek değildir. Bir tarihi dönemde Batı toplumunun aldığı iktisadi ve sosval biçimdir. Ve şunu hiç unutmamak gerekir ki, kapitalizm nasıl Batı uygarlığının bir ürünii ise, sosyalizm de Batı uygarlığının bir ürünüdür. Bunun farkıns varamıyan veya varmak istemiyen birçok oknmntınmuz kafa yapısı bakımından Doğuludan da daha Doğnludurlar. Batıhlaşalım. Batılılaşalım diye tutturan birtakım •Gardrop AtatürkçüIeri>. Batı uygarlığının işlerine gelen kısmını işlemege. islerine gelmiyen kısmını yasak ilâıı rtmeve çalısarak Batılılısma hikâyesinin rezil olmasına yardım etmislerdir. Batı kapitalizminin hiç değismiyen sömürgecilik karakterini dikkate almıyan az gelismis ülkeler çıkmazdan kurtulımazlar. Batı kapilalizmi, hiçbir yere Batı medeniyetini götürmek amaciyle gıtmez. Eğer böyle bir niyeti olsa. yüzlerce vıldan beri az gelismi» ülkelerin fakir halklan kurtnlmus olurlardı. Tarihe ve günümüze bakınız! Az gelişmiş ülkelerin kurtulns savasları daima Batı kapitalizmine karşı oluyor. Türkiye Düveli Muazzamaya karşı savaşıyor, Cezavir Fransaya karşı savasıyor, Vietnam Amrrikava karşı savaşıyor, Mısır tnçiltereye karşı savaşıyor... Kongo Belçikaya karşı »avaşıyor, Endonezys Holindaya karşı savaşıyor. Bu kadar biiyük bir tarihi lâboratuvarda bu kadar zengin tecrübelerden geçtikten sonra, az gelişmiş ülke avdınlarının Batı kıpitalizmini dörtbir köşesi ile anlıyamaması dar kafalılıktan ba;k> şey değildir. Güney Amerikadan Afrikava ve Asyaya kadar insanların nyanışı Batı kapitalizmini göğüsleyecek milli şuurun uyanısına bağlanmıştır. Bn nvanısın yeryüzünde büyük lideri de Atatürk'tür. Bu bakımdan Türkiyede okumns seçkinlerin görevi ağırdır. Ama Batı kavramının ne olduğunu bilmiyen okumus seçkinler, Batı kapitalizminin bilerek veya bilmiverek Türkiye üstündeki ipoteklerini sürdünneye hizmet etmektedirler. Antikapitalist ve ıntiemprryali^t bir davranısa geçecek yerde, kapilalizmin, emperyalizmin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Atatiirkcü aydınların açık ve «ecik parolası şu olmalıdır : 1 Batının kapitalist empcrvalizmine hayır... * Batının müspet düsüncesine evet... Çünkü Batının müspet düşüncesinin son vardıjh nokta kapltaiizmin ve emperyalizmin bilimsel tenkididir. Biz Batı müspet düşüncesini kanunlarla yasaklıyarak, ve Batı sermayesinin egemenliği altına sirerek Ratılılasamavız. Açıkcası vabancı sermavevi imtiyazlarla yurdumuza davet ederek ve iktisatta müspet düsünceye varmış bütün kitapları yasaklıyarak Batı uygarlığına varılmaz. Bövle davranan milletler iktisadpn re kültürce sömürgelesir. çök»r Ve millet h»v«iveti. Rslının hfıyfık kapitalist devletleri söyle dursiın. Batının hüviik sirkeHeri karsısında hile iki «aralık olur. Işte Osmanlılığın son yılları... Ve işte içinde yaşadığımız yıllar Doç. Dr. Gülten KAZGAN Etkili olabilir mi? A İdare Hukuku Asistanl «yargı yolundan yararlanma» nın arzettiği önemi, değerini ve netice ahcı olumlu yönünü göstermekte ve tescil etmektedir. 624 numaralı kanunun getirdiği bir yenilik olan 13 üncü maddenin (i) bendindeki yolun, yukanda arz ve izahına çalıştığımız şekilde ve verdiğimiz ABD. örneğindeki esaslar dairesinde mütalâa edilerek teşekküller tarafından başvurulması için hiç bir engel yoktur; ve, kanunun böyle bir hüküm sevketmiş olması da, aynca takdire şayand:r. Y'alnız şu hususu da bekrtelim ki, buradaki takdir. yukandaki târiz ve tenkidleri ancak bir dereceye kadar hafifletebilir, fakat asla bertaraf edemez, isabetsiz hale getiremez. Sonuç olarak diyabiliriz ki: Her ne kadar kanun, kuruluş imkânlan serbest ve geniş, fakat faaliyet imkânları oldukça dar ve, genel ve mutlak grev yasağı ile kayıtlı bir sendika anlayışı ve tipi getirmişse de, bu küçümsenmiyecek kapsamh, serbest ve basit örgütlenme hükümlerinden azaml ölçüde faydalamp bir baskı grupu olarak teşkilâtlanmak: ve yasaklanmıyan faaliyet imkânlarım, özellikle 13/i'yi en geniş ve olumlu şekilde kullanmak suretiyle, yine kanunda yazılı ve ayrıca Anayasamn lâfız ve ruhundan çıkarılacak hedefe, gayelere ulaşmak: Anayasanm tanıdığı ve kanunun ilerisindeki faaliyet imkân ve vasıtalanna kavuşmak gerekir... Bu ise; Anayasanm garanti, kanunların te'yid ettiği bir temel hakkı kullanmak; Anayasanm ve plüraİist demokratik hayatm icabını yerine getirmek; ve, bu toplumsal • siyasal sistemi geliştirmek, daha sıhhatli ve dengeli işlemesini sağlayıcı bir harekette bulunmak demektir. B TAHMİNLER Türkiyede tarım ürünlerinin miktarları dulaylı bir yoldan tahmin edilmektedir: Her bir ürüne »ynlan ekili alan (hektar olarak) ve o urünün hektar başına verimi her yıl için tahnıiu edilmekte ve ürün miktarları bu ikisinin çarpımı olarak bulunmaktadır. Bu bakımdan. ürün miktarı tahminieri ekili alan ve verim tahminlerinin doğruluğuna bağlıdır. Tabiî. tarım geliri. ürün miktarlarma dayanarak hesaplandıçından. bunlardaki bir hata, dnğrudan doğruya tarım relirine intikal etmektedir. Yapılan araştırmalar. verim tahminlerinin ol dukça güvenilir olduğunu fakat, hububat ve özellikle buğday ekili alan tahminlerinin (dolayısiyie de buğday üretim miktarlarının) büyiik ölçüde şişirilmiş bulunduğunu gösteriyor. Bu şişkinliğin ne denli olduğu ise 1963 tarım sayımı ile gün ışığuıa çıkmış bulunuyor. DIE'nin yıllık ekili alan tahminlerine göre. 1963 yılında Türkiyede toplam tarla sahası 24 milyon hektardır. Oysa. aynı yıl yapılan tarım sayımı tarla sahasını 15 milyon hektar olarak göstcrmektedir. Diğer bir deyişle, DIE'nin tarım geliri hesaplanna dayanak olan ekili alan tahmini sayım sonuçlarından 9 milyon hektar daha büyüktür. Bu satırların yazarı ise. diğer bir esasa dayanarak yaptığı ekili alan tahmininde, tarla sahasının 18 20 milyon hektar arasında bulundugu sonucuna var mıştır. Bu karşılaştırmanın ortaya kovduğu gerçekler ise şunlardır: Bir kere, tarla sahası tahminlerinin şisirilmesi. tarım gelirinin şişirilmesine de yol açmaktadır. Yani. gerçekte kişi başma ortalama yıllık tarım geliri. bugünedek kabul edilen rakamın da altındadır. İkinci olarak. ekili alan tahminlerindeki şişkinliğin buğday ekili alanlarla ilgili olduğu anlaşılıyor. Bu ise. tarım gelirindeki şişkinliğin aslında küçük işletme geliriyle ilgili olduğunu göstrrir; çüııkii buğday, Türkiyede «gcçimlik» üretim yapaıı küçük işletmeîerin başlıca ürünüdür. Büyük bir kısmı piyasaya dahi gelmeksizin bu i.şletmeler içinde tüketilir. Bu da, tarım kesimi içinde gelir bölüşümünün sanıldtğından da kötü olduğunu gösterir. Vçüncü bir gerçek Türk köyünde beslenme ile ilgilidir. Bugünedek şişirilmiş buğday tahminlerine dayanarak Türk köyünün hiç olmazsa tahılla beslendiği samlırken gerçekte bunun dahi yetersiz olduğu anlaşılıyor. Nitekim, bazı yazarlar aşırı tahıl beslenmesinin zararları üzerinde dururken daha bilimsel esaslara dayanan tahminler tahıl beslenmesinin de sanıldığı seviyede olmadığını ortaya koymuş bulunuyor. Nihayet, bizim yaptığınuz hesaplâr ekili alan tahminlerindeki şişkinliğin özellikle 1955 ve sonraki yıllara ait olduğunu gösteriyor. Böylece, bu yıllarda tarım gelirinde daha önceki yıllara nazaran gözlenen artışın gerçek olmayıp, önemli kısmı itibariyle tahminlerdeki hata meyliyle ilgili olduğu ortaya çıkmaktadır. Bütün bu gerçekler, Türk köyünü kalkındırmak için bir an önce faaliyete geçip. köylüyü içinde hulunduğu sanıldığından da daha koyu sefaletten kurtarmaııın «âcil» bir hal olduğunu açıklamaktadır. Oysa. küçük köylünün iktisadî durumunun sanılandan da daha kötü olduğu ortaya çıktığı bir sırada. Toprak Reformu Kanunu 30 yıllık uykusunu sürdürmek üzere tekrar uyutulmuş bulunuyor. Vnli; iktisat tarihçisi A. Gerschcnkron bir deneme yazısında. şöyle demektedir: «Rusyanın geçirdiği deneme, anlamlı ve köklii tarım reformu yapmak yolıına gitmenin. nasıf bir ihtilâlci güç yarattığını açıkça ortaya koymaktadır.» Aym fikir, «biri yer biri bakar. kavga hıından çıkar» diyen atasözümüzde yaşamaktadır. Türk köyü, bugünedek resmî tahminlere dayanarak düşündüğümüzden daha fakirdir. daha açtır. Bu gerçekler. sortınılu kişileri uyarmalıdır: belki de hu konuda en iyi uyarıeı. iktisat tarihiniıı imelenınesi ve Türk köyünün rmsiinkii rinrımıııın bu incelemenin ısığında ele alınnıu.M olacakUr. Sait GÜRAN • •a SEMDIKACIUK VE SOSYAIİZN oplumun kalUınni3>ında Türk sendikalarına ve sendikacılanna düsecek görevler vardır. Bu sendikaların kurulduğu \e yürürlükte olduğu bütün özçür ülkelerde de böyle olmıısiur. örneğin: tsrael. tnsiltere. Batı Almaııva. tsveç, v.s... Türkive'niıı hugünkü kosullarda. hilincli ve akılcı seııdikalara olan ihtiyacı. hiıhir devrede bu denli şiddetle keııdini hissettirmivecektir. Ancak Türkiye'de cerçek anlamda doktrinrr. yani belirli bir ideolojinin ısığı altında kurulmııs sendika var mıdır? önce bunun incplenmrsi çerekir.. Sendikalizmi bir de\sirme örşüt srklindc düsünür ve yurt sorunlarına göre pratik ve ilim dışı usullerle mcmleketimizde uygulamaea kaîkarsak, günün birinde iciııdcn çıkamıvacağımız karışıklıklara yol açmıs oluruz. Sendikacılık her halde üye kaydeimek. aidat toplamak, toplu sözleşme imzalanıak. işverenin sanavicinin karsı kntbuııd.ı bulunup. hesapsız, plânsız ve hissi. hattâ reklâm erevleri diizeıılemekten ibaret nlmasa terck. O halde sendikacılık nedir? Sendikacılık ne deiildir? Kirn sendikacıdır? Kim sendikacı değildir?.. önce sendikacılışın ne olduğunu helirtmeve çalışalım.. özgür bir ülkede kanunların ışıgı altında: hakları. görevleri. sorumlulııkları, yetkileri, yine kanunla düzenlenmiş; sosyal. ruh ve kafa yapısına sahip. memleketin politik. sosyal. sanayi ve rğitim sorunlannı ?ereği çibi izliyen ve değerlendiren: sınıflar arasındaki hüviik ucurumiarı akılcı yollarla azaltmava çalısan. belirli bir sınıfm mutlak hâkimivptini. yani totaliter bir rejimi şiddetle reddeden ideolojik bir sistem dir. öncüleri de işçilerdır. esit Bunun dısında sendikacılıeın v '' taııımlamaları da şüphesiz yapılmıştır ve yapılacaktır. Sendikacılık ne değildir? Dar görüşlü, intikameı bir sistem değildir. Toplnmda çevre edinmek. pîânsız, programsız ve gereksiz şekilde favdalı yatırımı ürkütmek için icat edilmiş bir sistem degildir. Arzn edilen bir işe, ya da mevkie atiamak için şantaj aracı olarak kullanılan bir sistem değildir. Oportünist zihniyeti ve dokusu olan bir düzen olamaz. Her sendikacı sosyalist midir? Yoksa sosyalist olan herkes sendikacılık miiessesesini benimsemekte midir? Hiçbir kimse sosyalist. kapitalist veya lıerhangi bir dünya görüsüne sahip olarak doğmaz. Zira kendinin öz görüşü, düsüncesi oignnluk çağına değin yoktur. Kişi. secme. ayırma. hüküm verme özgiirlüğüne ve gücüne erişecek: aklın ve mantığın tükenmez kaynağından faydalanacak ve «sosyalist» oldu£unu sovliyecektir. Pek tahii ki, kendisi. yukarda saydıfımız kosullar içinde bulunabilmis ise... Bo nesnelerden yoksun. tesadüt'lerin ya d» bir rüıgânn etkisiyle solnğn sendikanın en iist katlannda bulan. bilmem hangi siyasi partinin dördüncü sınıf kulislerinde eörev alan hir insana sendikacı veya sosvalist demeye dilimiz varmıyacak. giicümüz yetmiyecektir. önce sosyalizmi inceleyip ona iııandıktan. onu benimsedikten sonra mı sendikacı olmalı yoksa geçmisi ne olursa olsısn. artık sendikacı oldnktan sonra sosyalist olmava mı çalışmalı?Rize kalırsa. hir spnHik»rının sosyalizmi ön •eden incelemiş olması gerekir. Î I>ıitU Yonctım Kurulu Üyesl Anıa yurdumuzda huşün gerçeğin hu olmadıçını içimiz hurkularak seyredıyoruz. Türkiyenin en hilinçli, en olgun. en tecrübeli sendikacıları diye taııınan bazı kisileri sosyalizmle bağdasamıvan siyasi tesekkiillerin secim listelerinde eörmekteyiz. Burada iki tiple karsı karşıyayız: 1 «Sendikacılığı hir ideoloji olarak değil bir ekmek kapısı olarak çördiim vc memur ruhuyla çalıstım: ;;MI Uisilijimi simdi l'uldıun. artık sosyalist ya da sendikaeı değil sadece politikacıyım.» 2 «Sendikacılıia ve Türk isçisine daha yararlı olmak icin parlânıentoya adaylığımı koydum. Orada kuvvetin hizdc olacaÇına inanıyorum; kativen oportürist de;ilim. Partinin sn isimde ya da hu ideoloiirİP olması hpni etkilemez. ben demokrat sosyalistim ve her seyden önce sendikacıyım!..» smai! CÖL den verebillrlz. Natlonal Assocldet itibariyle az olmakla bera ation for the Advancement of Cober, mahiyeti ve üzerinde dur lored People (NAACP : Renkli Irk Halkmın Gelişmesi Milli Derdugumuz nokta bakımmdan negi) adını taşi5"an ve elli federe pek büyük önem taşıj'an bu yadevlet ile başkentte teşkilâtı ve sak ve kısıtlamalar karşısmda. 380.000 üyesi bulunan bu dernek, Devlet personeli sendikaları ve kısaca, beyaz olmıyan vatandaşlaüst teşekkülleri olan Federasyon ra her türlü hak, hürriyet, imkân ve Konfederasyonlardan pek fazla ve etkiü icraat beklememek ger ve eşit muamele ile kaynaşmayı çeği bir düşünüş tarzı olur... Ma sağlamanın ve ilerletmenin önderliğini ve mücadelesini yapmaktamafih, hemen ilâve edelim ki, kadır. Bu fonksiyonu ile Dernek, nunun verdiği bazı imkânlar iyi özellikle zenci aleyhtan bölgelerkullanılırsa, gayet olumlu sonuçde, ezcümle Güney'de, çoğu zalar alınabileceği gibi, baskı grupu man federe devlet makamlan da fonksiyomı bu yoCardan yerine ge dâhil olmak üzere. büyük beyaz tirilmi'ş olur. Kanun, bir taraftan her kurumda ve hattâ bir kıs mukavemetine ve zenci aleyhtarhrnında veya, bir meslek veya uz ğına karşı, gerek Devlet organlamanhk kolunda sendikalaşma>a; rını (bilhassa federal) etkilemek, diğer taraftan federasyon ve kon harekete geçirmek, gerek kamu federasyon teşkilâtlanmasına ce oyunu uyarmak, etkilemek ve tavaz vermekle, «memurlar» ın ger rafına çekmek için, pek çok menfaat ve baskı grupunun yaptığı çekten bir baskı grupu olarak örgibi, yargı yoluna başvurmuş; gütlenmesini sağlıyacak iptidal imkânları hazırlamış, te'min et hem Devlet organlarını, hem Amerikan kamu ojoınu geniş ölçümiş demektir. O itibarla, memurlar, bu kanunun çizdiği dar faali de lehine tasarruflar yapacak ve hareket edecek şekilde etkilemiş yet sınırlan içinde kalmak kaydı ve zaman zaman icbar eylemiştir. ile de olsa. dayanağıru Anayasanm 46 ncı maddesinde bulan bu hak Nihayet, ABD. Yüksek Mahkemelaruıı kullanmalı ve sendika • fe si (Supreme Court of the US), 1963 yılında verdiği NAACP v. derasyon konfederasyon şeklinde Button kararı ile. NAACP' ın huörgütîenmelidir. Bu hareketleriyle baskı grupu olmanın ilk adımı sa kııkî yardım sağlaması faaliyetini, yılan «teşkilâtlanma» > tamamla Derneğin özel durumunu, fonkn mış, ileriki safhalar, j^ani amaç siyonunu ve yargı yoluna başvurmanın Dernek için gayesini gerlarını gerçekleştirmek, hak ve çekleştirme aracı olduğu hususumeniaatlerini korumak. hedeflerinu da nazarı itibare almak surene ulaşmak faaliyeti İçin hazırlantiyle. Anayasanm koruduğu cemimış olacaklardır. yet ve ifade hürriyetlerinin içinde mütalâa edecek kadar ileri. libeKuruluş ve örgütlenme, memurral ve gerçekçi bir görüş ve davlara bu kanunla sağlanan ve yeranışUı bulunmuştur. Bu karar, terli elemanlar tarafından yürüdar imkânlar altında çalışan ve tüldüğü takdirde çok müessir olamahkemelere müracaatm başta bilecek bir «yol» u da açacaktır. gelen mücadele vasıtası olduğu Bu yo!. kanunun 13 üncü maddeb:r menfaat veya baskı grupunun, sinin fii bendinde yer alan «ÜyeDevlet organları ve kamu oyunu lerin müşterek hak ve menfaatle«etkileme» faaliyeti bakımından rinin takibinde veya hukuki yar S ON dıma ihtiyaç hallerinde üyelerini ve mirasçılanm idarl ve kazai her nevi ve derecedeki merciler ör.ünde temsil etmek ve ettirmek, dâva açmak ve bu münasebetle açtığı dâvadan dolap husumete ehil olınak» dır. Bu ber.din anlamı, mensuplarına hulnıkl yarclımda bulunmak fm: 13,'et değil; bundan da ötede bir «yardım • katıuna dır. Mezkur bend, teşekküilere, üyelerin ortak hak ve menfaatlerinin takibinde ve istih• Beyazlanmış saçlarınızı Eski ve salinde veya hukuki yardımı getabii rengine çevirir. rektiren hallerde gerekii bilumum muameleleri (dâva dâhil) yap• Saçların dökülmesine mani olur. mak, yaptırmak ve açılan dâvalarda «taraf olmak» hukuki imkânı• Kepekleri yokeder. nı vermekle, fonksiyonlarmı bu yolla yapabilir duruma getirmişG O S Friksiyon tir. Bilhassa dâvalarda taraf olSizi gençleştirir, güzelleştirir. mak sebebiyle, bu kuruluşlar, «etkileme» faaliyet ve mücadelesini, Parfumen ve'Euantlerdea ısraria arayınız. «•••« ••• meydanlardan, sokaklardan, gazeGOS Ticaret ve sanayii Ltd. Şö. te ve dergi sayfalarından mahkedmerabit Han No. 102 lel : 4409 42 melerin huzuruna kaydırmsir suretiyle ve bu vasıtayla ve Anayasanm 132/3 maddesinin sağlaSayın doktor ve eczacılara Reklâmcılık 2758 8337 dığı garanti ile yasama yürütme idare mercileri üzerinde gayet müessir bir şekilde yürütebilirler TÜRK PHILIPS SANAYİ A.Ş. Yarsı mercilerine bas\aırma, ayrıca genel hükümler dairesinde de mümkün olduguna göre, sendika( THERAPLIX PARIS ) larla üst teşekküller bu yolu da İzmitteki Ampul Fabrikasına denemek suretiyle faaliyet ve etEcza depolarına tevzi edilmiştir. 1 Bina inşaat, tesisat ve umumî tamiratını takip ve kontrol kilemede bulunabilir. hattâ. bu ka edebilecek Elektrik bilgili İngilizce bilen MÜHENDİS, nunun kısıtlayıcı yasak hükümleİmtiyaz sahibi.SAÖLIK MÜESSESELER! T.A.O. TEL: 27 5110 2 Enstitü mezunu MAKİNE MONTÖRÜ ahnacaktır. rinin Anayasaya aykırılığı sorunu nu dahi. Anayasanm 151 incl Müracaat sahiplerinin tafsilâtlı iş hayatları ve istedikleri maddesindeki «itiraz» usulü esasmaaş ile birlikte TÜRK PİHİLPS SANAYİ A.Ş. Radyo Fabriİlâncılık: 7645 S12İ lan dairesinde ortaya atıp iptali kası LEVEND adresine vazmaları rica olunur. sonucunu elde edebilirler... Bu hususta en ilginç örneği ABD'n1 Cumhuriyet 8319 FRIKSIYON ELEMATs ARAMAKTAD1R Mycodecyl Pommade ve Poudre İSTANBUL DEFTERDARLIGINDAN: BATI ve BIZ 'ÇPtılcrHe \urdumuza ırlip seri konferans'ar ı eren Injiltere Tekstil tsçileri Federasvonu Oenel Sekreteri >lr. John Greenaleh : «Kuvvetli Türk sendikacılarının parlâmentova girmesi ve sendikalarını yüzüstü bırakması dofru dçğildir. Türkiye'de sendikacılık yeni, sendikal.ır da zayıftır. dedi. Belki dünya sendikacılık EÖrüsü yönünden verinde bir teşhistir. Fakat biz tngiliz dostumuzan bu sörüsüne katılmak niyetinde değiliz. Niçin mi? Batıda sendika seçimleri hizdc olduğundan çok daha değişik anlam taşır. Yani en kuvvetli. en ivi sendikacıyı seçmek için her türlü ortam hazırlanır. hattâ kendini yetersiz ve zayıf hissedenler. alanı. centilmence terk pderler. Bizde ise durum değişiktir. Bugün sendikaların hasında huiunan sayısız sendikacılar. kuvvetli ve o yerin mutlak adamı oldukları için seçilmezler. Seçim hilelerini, organizasyonu, propaeandavı rok iyi bildikleri için seçilirler. Gerçekten güclü ve yararlı olan kimse, kendini afise etmek hafıfligini hicbir devirde gSstermemiştir. Seeilme ve yerini alma imkânları da böylece gerçeklesemiyecektir. Dolayısiyie kendine kuvvet ve iktidar vehmeden sendikacı'anmızın parlâmentoya geçmelerinde sakınca defil tayda vardır. Sendikalar zayıflamaz: aksine kuvvetlenir... Burada paradoksal bir hnkümden kaçınmak isteriz. Cünkü kuvvetli ve bilsili diye tanınan sendikacılardan boşalan yerlerin doldurulamıvacağını sananlar da var. Türkiye'de sendikacı''k. sanıldığından da ileri durumda. tlk sendikacılık kıpırdanmaları basladıfı zaman. bir sendikacı. su görevleri üzerinde topluvordu: Baskan. Uye kavdeden eleman, aidat top'ayan tahsildar. tnüfettis, arastırman, iktisatçı. hııkukcu. v.s... Görüliivor ki. o raman bir sendi1 scı sendikasının her seyi durumundaydı. Şimdi ise en küçük sendikaların dahi, aras•ırnıa ve hukuk büroları var. Görevler bilinçli pkilde cok kücük parcalara ayrılmıstır. Bueiin 6 aylık ciddî bir sendikacılık eSitimin ''en gecmis normal bir üve. pekâlâ. sendikanın îıir katında sörev alır ve işiııi gereğince yerine ptirehilir. Sonuç olarak. Türk sendikacısı, parlâmentova girmeli. politikaya katılmalı fakat asla politi•<scı olmamalıdır. G MANNESMANN SÜMERBANK BORU ENDÜSTRİSİ T. A. Ş. US! Açık eksiltme ile 300 çeki kesilmiş kuru gürgen ve meşe odunu ahnacaktır Teminat Lira Kr. 810 00 Muhammen Bedell Lir* Kr. 10800 00 Defterdarhk merkez dairesiyle muhtelif lemtlerde bulunan vergi daireleri müdürlüklerinin odun depolanna kadar 965 966 yılı kı? mevsimi ihtiyacında kullanılmak üzere kömür yakmak işlerinde tutuşturucu madde olarak 300 çeki kuru gürgen ve meşe odununun alınıp vergi daireleri müdürlüklerinin gösterecekleri yerlere kadar taşınıp ijtif edilecektır. 28/7/965 Pazartesi günü saat 15 te Milli Emlâk Müdürluğundeki komisyonda açk eksiltme ile ihale edilecektir. Isteklilerin nihayet mezkur gün ve saat 15 e kadar yatır»caklan teminat makbuzlariyle nüfus cüzdanlan »e Tic«ret Odası belgeleriyle ve şartnamesini görmek için Levazım Şefliğine basvurmaları rica olunur. Her şekil ve eb'ad PROFİL BORU imalâtımız ihtiyacı karşılıyabilecek seviyeye ulaşmıştır. Halen seri olarak imâl edilen Profiller 4O 4O 4O 4O x x x x 4O x 2,O 4O x 3,4 6O x 2,6 6O x 3,4 (Basm: 12166/8327) Türkiye Emlâk Kredi Bankasının • Seri imalât dışında kalan profiller için ihtiyaç sahiplerinin fabrikamıza müracaatlan rica olunur. Tel : 1626 1627 Izmit P. K. 5 Izmir Alsancak G. Bloku Altındaki Dükkânlar Satışa Gıkarılmıstır İzmir Alsancak semtindeki blok apartmanlardan C Hoku «Itmdaki dükkânlar: 1 2/8/1965 tarihinde % 100 peşin bedelle 2 9/8/1965 tarihinde % 50 peşin, bâkiyesi 5 ,en= vade ve % 8.5 faizle, 3 1S/8/1965 tarihinde % 50 peşin, bâkiyesi 8 sen» vade ve % 8.5 (faizle) borçlanmak suretiyle, kapalı zarila satışa çıkanlmıştır. Dükkânlann peşin saiış fiatı 23.000. ilâ 80.000. lira. sahası 19 ilâ; 55 m2 dir. Taliplerin fazla bilgi almak için Bankamız şubelerine müracaatlan rica olunur. (Basm 12127/8325) « •••••taattıl• llllllllllllll :iiiii; jnjiiiijn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle