19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE ÎKt CUMHURIYE1 2 Haziran 1965 Tulonaklor ve ödenekler Baha ARIKAN iDetrekilleri ödenekleri meselesi, bütçe kanununa bu husus için ödenek konması dolayısiyle. yeniden günün meselesi halini alnuş hulunmaktadır. Bu mesele Temsilciler Meclisi tutanaklariylc halledümiş olmasına rağmen, üzerinde neden bu kadar ısrarla durulduğunu anlamak, hukukî anlayış bakınıınrtan, oldukça güçtür. Tutanaklara geçmeden evvel. dâvanın asunı kısaca anlatmak gerekmektedir. Dâva şudur: Anayasanın 82 nci maddcsi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yolluklarını tesbit etmektedir. Buna göre Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödeneklerinin aylık tutarı, birinci derecedeki devlet memunınun aylığmı, yolluk da ödeneğin yansını aşamaz. Şu halde bir T.B.M.M. si üyesi, birinci derece devlet memuru aybğı olan 2700 lirayı aylık olarak alacak, kendisine bu meblâğın yansı olan 1350 lira da yolluk olarak ödenecektir. M İlk devre senatörlerinden bir zat, Arzuhal Encümenine bir istida vererek, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin aylıklarından gayri ayda sekiz yüz lira da ödenek aldıklannı, binaenaleyh, birinci derece devlet memuru maaşı 2700 lira olmayıp. 3500 lira olduğunu, kendilerinin ödeneklerinin de bu suretle hesaplanarak, 3500 + 1750 = 5250 lira olarak tediyesini istemiştir. Encümen, bu iddiayı muvafık görerek bu yolda karar ittihaz etmiş ve mezkur karar, geriye de yürütülmüştür. Millet Meclisinin de bu kararı tasvip etmesi üzerinedir ki, bütçeye farklara ait tahsisat konulmus bulunmaktadır. Yargıtay ve Danıştay üyelcrine verilen ödenek bir makam tahsisatı makamındadır. Nitekim, Arzuhal Encümenine başvuran zat, biraz beklemış olsa idi, birinci derece memur maaşının 3500 lira olmayıp, 4250 lira olduğunu iddia edecekti. Çünkii yakınlarda çıkan Devlet Şurası Teşkllât Kanunu, üyelerin almakta oldnkları 800 lirayı, maaşın yüzde altmışına iblâğ ederek, 1620 liraya yükseltmiştir. Görülüyor ki mesele, Anayasanın kullandığı «ödenek» tâbirinin tefsirine kalmakta ve «birinci derece devlet memurunun maaşı» kaydından ne kastedildiğini anlamaya inhisar etmektedir. elliyi tecavüz etmemesidir. (1). Kemal Turkoğlu «Arkadaşlar, Meclis ne patronlar yeridir, ne de zenginler yeridir. Ve ne de bir geçim vasıtasıdır. Görülen bir hizmetin karşılığı olarak milletvekillerine verilen bir ücrettir. Maddede ödeneğin birinci derecede devlet memurlarının aldığı miktar kadar alınacağının tesbit edilmiş olması doğrudur. Ancak yolluk ödeneğin bir misli olarak kabulü fazladır. Bugün en yüksek devlet memuru 2700 lira almaktadır. Bundan 900 lira kesildikten sonra 1800 lira kalıyor. Bu durumda miUetvekillerine verilen 1800 lira aylık ve 2700 lira yolluk olmak üzere yıllık 54 bin lira para arkadaşlar. Yolluk vergisiz olduğu için 3700 lira olacaktır. Bunu 12 ile çarptığımızda 32.400 lira eder. Bir milletvekilinin. vatandaşlar arasında çok gezmesi vesair sebeplerle diğer devlet memurlarına nazaran fuzuli masraflarınm bulunduğunu kabul ediyoruz. Fakat senede 32.400 lira yolluk alınması nı da hakikaten çok bulmaktayız. Bu itibarla ödenek kısmı aynen kalmak, ancak yolluk kısmı, ödenek kısmının yansını aşmamak şartiyle kabulünü ihtiva eden bir önerge takdim ediyorum. Kabulünü istirham ederim.» (1). Rıza Işıtan «Muhterem arkadaşlar, bu madde B.M.M. si üyelerinin ödeneklerine taallük etmektedir. Maddeye göre üyelerin ödeneklerinin aylık tutarı birinci derecedeki devlet memuru ay. lığının, yolluk tutarı da en yüksek dereceli devlet memurunun ödeneğini geçemez. Halbuki son bir kanun teklif ettik. Bununla devlet memurlarına zam yaptık. Büyük bir feragat hissiyle Y'üksek Meclisimiz bu zammın Meclis üyelerine teşmil edilmemesini karar altına aldı. Fakat almamış olsaydı, bugün hirinci derecedeki memurun aylığı demek olan 2700 lira ki, son ayda 2700 lira oluyor, demek ki. gelecek devrelerde milletvekili aylıklarının tutan, 2700 ayhk, 2700 de ödenek, yekun 5400 lira olacaktır. Bu memleketin millî gücü bunu kaldırmaya kâfi değildir. Bunun için bir önerge takdim ediyorum. Aylıklann, birinci derece memur aylıklarının aynı olmasını ve fakat ödeneğin bu aylığın yansını aşmamasını temin etmek istiyorum.» (1). Şefik Inan Bundan önceki yıllarda bu mevzııun uzun münakaşalara yol açmasının başlıca sebebi, milletvekillerinin kendi ödeneklerini kendilerinin günün ihtiyaçlarma göre tâyin edip, memurun. ücret erbabının kaderi ile hiç meşgul olmamaları idi. Memurun ve ücretlinin durumunu unutup sadece kendi durumlarını tashih edip, ondan sonra etrafı o şekilde görmek itiyadma kapılmaları idi. Gürültülerin başbca sebebi bu idi. Şimdi ne olacak? Birinci derece memurun kaderi ne ise, o olacaktır. Onun eline geçen parayı alacaktır. Bu yetiyor ise, memurun aldığı kâfi ise, milletvekilinin aldığı da kâfi olacaktır. Memurun aldığı kâfi değil ise, milletvekilinin de aldığı kâfi gelmiyecektir.» (1). Şefik İnan. beyanatımn bundan sonraki kısmını yolluklara hasretmektedir. (.ürülüvor ki, referandum ile kabul edilmiş bulunan Anayasayı yapan Temsilciler Meclisi, 8'i nci maddedeki «Ödeneğin ayljfc tutarı birinci derecedeki devlet memuru aylığı» ibaresini, hiç bir tereddüde yer vermiyecek bir açıkbkla izah etmiş,' bunun 2700 lira olduğunu tesbit eylemiştir. Konuşmalardaki ihtilâf unsuru yolluk olarak ödenen ödeneklerin 2700 lira olup olmamasına matuf bulunmaktadır. Nitekim yolluk mahiyetindeki ödeneklerin, aylık ödenek olan ve birinci derece devlet memuru maaşı bulunan 2700 liranın yansını aşamıyacağına dair verilen önergeler kabul olunmuş, maddeye «yolluk da ödeneğin yansını aşamaz» şeklinde geçmiştir. Tutanakların bu açıklığı, başka bir deyim ile kanun koyucunun iradesinin ne olduğunun belirtilmiş olması karşısında, maddeye kanun vazıının aklından geçmiyen mânalar verilmesinin, hukuki düşünüşle bir alâkası olnıasa gerektir. 111 Temsilciler Mechsı Tmanak Dergisi. Cılt: 3, S.: 449 453. TURK PETROLU rum. Bazı siyasilerimizin yabancı sermaye ve yabancı şirketleri öven demeçleri bizi haklı olarak endişelendirmektedir. Bu demeçler yabancı sermayeye inanmalarından ziyade şahsî çıkarlannın olmasından ileri gelmektedir. Siyasilerimizin böyle davranışlan hiç bir şeyin yabancı sermayesiz yapılarruyacağı intibaı uyandırmak amacındadır. Türkiye'de petrol istihsal ve tüketimi matematik rakamlarla gün ışığına çıkrnış, gerçekleri önümüze sermiş durumdadır. Rasyonel bir ifadeyle petrol politikamız milli menfaatlerimize uygun değildır. Bundan böyle petrol kanununun değiştirilmesini ıstiyen aydınlanmıza komünistlik damgası yapıştırmak, matematiğe başvurmamanın aczdnden ileri gelmektedir. Millî hâkimiyet iîkelerine aykırı olan petrol kanunumuzun bir an evvel değiştirilmesi elzemdir. Salih KAYNAK l.C. tktisat Fakültesi KABAK DOLMASI Başbakan Yardımcısı ve Ticaret Bakanı, Odalar Birliği toplantısında konuşmalar yapmışlar. Bu konuşmalarda. Bay Süleyman Demirel «Özel sektörün savaş zamanı geldi» demiş. Ve Ticaret Bakanı ise işverenlere dönüp detniş ki: Hepinizin huzurunaa sunu söylemek isterim ki. sizleri sevmek, yani özel teşebbüs erbabmı sevmek ve sa^oınmak fazilettir, fazileti sevmektir. Bır takım hasta fikirlerle sınıf kavgası yaratmak istiyenlerle mücadele etmek ve bırle^mek zamanı gelmiştir. Şak, şak, şak, şak .. diye alkışlamışlar bu incileri özel teşebbüs erbabı. Bu inciler. gazetelerin haber sayfalarında kaybolup gidiyor. Her biriyle teker teker meşgul olamıyoruz tabii... Oysa politika tarihine geçecek lâf salatalan hunlar Ne demek özel teşebbüs erbabı? Patron demek. işveren demek . Ticaret Bakanı Zeren açıkçası: Patronları sevmek fazilettir. . diyor. Süleyman Demirel ise: Patronlann savas zamanı geldi diyor. Ve bu zatı şeriflerin ikisi birden bir takım «hasta fikir» lere hücum ediyorlar. Bizim politika edebiyatımızda fikirleri sıfatlandırmak merakı ötedenberi vardır. Simdi biz bu merakın sonuçlarını şöylecc elden geçirip. kaç türlü fikir olduğunu bir araştıralım: 1 HASTA FİKİRLER Bu hasta fikirler memlekete hastalık getirir. Meselâ: Patronlann savaş zamanı geldi. kalkın ey işverenler... dedîniz mi. sıhhatli bir fikirdir bu! .. Hattâ isterseniz bu fıkirlerin başına hükümet tabipliğinden bir de sağlık raporu iliştirebilirsiniz. Fakat: İşçilerin savaşı gerekir!.. dediniz mi, bu hasta bir fikirdir. Aman bu hasta fikirleri yurda zinhar sokmıyalım ve karantinaya alalım. Hasta fikirler. mikroplu fikirlcrdir. Bunlar işverenler arasında yayılamaz. Çünkü patronlar paralı olduklanndan kendilerini her zaman verli ve yabancı en iyi doktorlara çösterip sağlık tedbirlerini alabilirler. İşçiler öyle mi ya?.. Bunun içindir ki işçi kardeşlerimizi hasta fikirlerden korumak gerekir. 2 SAKAT FİKİRLER Bu sakat fikirlerin de yayılmasını önlemek gerek. Bazı fikirler vardır ki çolaktır, solaktır, topaldır. aksaktır. Bazılan burunsuz. kulaksız. kambur olur. Böyle sakat fikirleri de yurda sokmamak gerek. Çünkü bizde zaten veteri kadar sakat vardır. Binlerce cüzzamlı ve trahomlu vardır. Sokaklarımızda sakatların dilenmesinden geçilmez. Hattâ bazı kişiler çocııklan küçük ya.ştan sakat edip dilencilik piyasasına sürerler. Memlekette zaten bu kadar sakat varken, ve bunlarla Beledive Zabıtası basedemezken, bir de sakat fikirleri yurda sokmak ne demek? Adam kalkmıs: Sosyalizm ivi bir şeydir .. diyor. İşte bu sakat fikirdir. Ama: Kapitalizm iyi bir seydir .. dedi mi, işte sakat olmıyan bir fikir söylemiş olur. 3 ÇARPIK FİKİRLER Bu fikirlerin de gönyesi bozuktur. Fikir dediğin 45 derece olmalıdır. 90 derece oldu mu çarpıktır. Yani dikleşiyor demektir. Dik fikirlerden memlekete hayır gclmez. Fikir dediğin yatkın olmalı, maü olmalı . Meselâ Ticaret Bakanı Zeren'in dediği gibi olmalı. Ne demiş Zeren: Özel teşebbüsü sevmek fazilettir.. demiş. tşte bu fikir masallah tam bize göredir. Ama biri kalkıp da: Devlet teşebbüsünü sevmek fazilettir... dedi mi olur mu? Bir kere halk şaşınr. Sonra devlet teşebbüsünü sevmek fazilet olur mu! Ama kalkıp: Kıymalı börek sevmek fazilettir . dediniz mi zararı yok. 4 TEHLİKELİ FİKİRLER İşte bunlara da dikkat! Bazı fikirler çok tehlikelidir. Aman uya nık olmalı. Meselâ: Bu memlekette kim kaç para kazanıyor? diye sordunuz mu çok tehlikelidir. Sormamak gerek. Özellikle işçiyi köylüyü uyandıracak fikirler çok tehlikelidir. Böyle fikirlcre rastladığımız zaman ateş bacayı sarmadan itfaiyeye haber vermeliyiz. Şımdi demokrasinin ve fikir özgürlüğünün gelişmesi için hep Bay Süleyman ve Bay Zeren gibi konuşmahyız. Bir kere şu lâfın güzelliğine bakın sizin: Özel teşebbüsü sevmek fazilettir... Artık etli kabak dolmasını sevenler bile faziletli olmak için kabak dolmasından vazgeçip başka şeyleri seveceklerdir. S a>ın senatör Suphi Karaman'ın 24.5.1965 tarihli yazısına aynen iştirak ediyo larda birbuçuk mılyar liraya çıkarılmalıdır, ve bu tesekkül milletimizce desteklenmelidir. Avukat Rüştü OKŞAR " vatandaşlar davet edilerek Türkiye çapında teşkilâtlanmalıdır. Osman ORHAN Doktor • TEDBİRLER IDDIA VE CEVAP azetelerde aylardan beri hemen her gün çeşitli yurt dâ\alarini ve bu arada petrol meselesini ele alan sütun sütun yazılar çıkıyor; tenkitler yapuıyor ve birtakım iddialar hattâ isna:lar ileri sürülüyor. Hepsi de bılgiye. araştırmalara, istatistiklere dayanan bu yazıların muharrirleri arasında üniversite öğretim üyeleri, her partiye mensup senatörler, millet vekilleri ve daha birçok yetkili kalem sahipleri de var. Hal böyle ıken birgüne birgün ilgililerden bir zat çıkıp «Hayır, böyle bir durum yoktur. İddia edilenler baştan sona yanlış veya yalandır» diye kesin bir tekzip şöyle dursun, şöyle yarım ağızla ıkisi ortası bir düzeltme yahut ta açıklamada bulunan bile olmadı. Meselâ «Yabancı şirketler tarafından bize satılan petrolün fiat farkı yüzde otuzbeş değil, sadece yüzde yirmialtıbuçuktur. İnşallah ileride bunun da çaresine bakacağız» falan gibi birşeyler söyleyene dahi rastlamadık. O halde yabanc.larla aramızdaki alış verişın insaflı ve muvazeneli olduğu yolundaki iddialar hangi bilgiye ve hangi mantığa istinat ettirüiyor acaba11 G MECLİS TUTANAKLARI anun metinleri elâstikiyet arzettikleri hallerdc yoruma gidilir. Vorumun en büyük yardımcısı ise, o kanunun müzakeresi esnasında kanun koyucu olan rnilletvekillerinin, söylediği sözlerdir. Onun içindir ki biz, birinci derece devlet memuru aylığından ne anlaşıldığını, kendi görüşümüze göre değil, Anayasanın 82 nci maddesinin, Temsilciler Meclisindeki müzakerelerine dayanarak izah etmek istiyoruz. Bu husustaki konuşmalann önemlileri şunlardır: Hızır Engiz «Maddede ödeneğin aylık tutarı, birinci derecedeki devlet memurunun aylığı ile mukayese edilmektedir. Devlet memurunun aylığı brüt 2000 lira idi. Son defa yüzde otuz beş zam gördü. Bugün 2700 lira oldu. Bu 2700 lira, kanuni tevkifattan sonra milletvekiline verilecek demektir. Yolluk da ödenek kadar verileceğinc göre 4000 i geçecektir. Arkadaşlanm, falan ecnebi mcmlekeüe mebus çok para alırmış, bilmem ne olurmuş. Bizim mebuslarımızın alacağı paranın tutarı, Türk cemiyetinin millî gelirinin, varlığımn üstünde olamaz. Milletvekiline ne kadar çok para verilirse, o zaman, o milletvekilleri, liderlerinin esiri olurlar. On senelik tatbikatta bu maaş meselesinin büyük rol oynadığı aşikârdır.» (1). Reşat Tardu «Arkadaşlanmın da söylediği gibi, aylıklar 2700 lira, yolluklar da 2700 liradır. Her şeyden önce şunu arzetmek isterim ki, elbette bu ödeneklerden biz faydalanmıyacağız. Yalnız, gelecek iktidarlar diyecekler ki, bu ödeneği Kurucu Meclis münasip görmüştür. Eğer bir vebal varsa onların üzerinedir. Muhterem arkadaşlar, Istanbul tasarısının 82 nci maddesinde şöyledir: (üyelerin ödenekleri en yüksek dereceli devlet memurunun aldığı maaşı, yolluklar da bir yıllık ödenekleri tutarının yüzde kırkını aşamaz.) Bunun normal şekli, birinci derece memur maaşlarını aşmaması ve yollukların da nihayet yüzde K ayın Suphi Karaman'ın Türk Petrolü yazısı petrol kanununun niçin değişmesi gerektiğini çok iyi açıklıyor. Türk petrol kaynaklarmdan daha iyi faydalanmamız için yapılması gereken değişiklikler için ise bu yazıda bir şey yazümamış. Kanaatimce, düşünülen çeşitli yollardan bugün için en uygunu ve nisbeten az itirazla karşılaşacak olanlar öncelik sırasına göre şunlardır: 1 TPAO'nun arama ruhsatlarındaki tahdit kaldırılmalıdır. 2 Yabancı şirketler için olan tahditler devam etmelidir. 3 Devlet payı olarak üretilen Türk petrolü kânndan alınan pay °o 35 den yukarıya, o'o 60 75 e çıkarılmahdır. Zaten yabancı şirketlerin üretimi az olduğu için fazla itiraza haklan olamaz. 4 Üretilen Türk petrolünün kârından yabancılara verilen "o 7! tükenme payı kaldınlmalıdır. Çünkü tükenen bizim malımızdır. 5 Petrol ithal fiyatlarındaki °o 35 fazlalık kaldırümahdır. Bu beş maddedeki hususlar gerçeklendirildikten sonra yapılması gerekenler ise şunlar olmalıdır. 6 Yabancı şirketlerin yeni satış istasyonlan açmasına müsaade edilmez. Eskiden açılanlar çalışmalarına devam ederler. 7 Yabancı şirketlerin yeniden rafineri yapmalarına müsaade edilmez. Mevcutlar faaliyetlerine devam ederler, fakat genişletilemezler. 8 Yabancı şirketlerin arama yapıp da yeter derecede üretim olmadığını iddia ettikleri, fakat Türk teknisyenlerce yeterli bulunduğu tahmin edilen her bir ruhsat bölgesi kamulaştınlır. Yani o ruhsat bölgesinde yabancı şirketin yaptığı bütün masraflar ödenerek ruhsat bölgesi devlet tarafından satın alınır. Galip ÇAYIR memur S KARŞI KAMPANYA akikatleri halkın önüne seren devrim yazarlan, millî menfaatleri cesurane savunan Türk gençMği ve işçileri aleyhine bazı çevrelerüı açtıkları kampanyalar gün geçtikçe artmaktadır. Türk Petrolünün Millileştirilmesinin karşısında olanların gerekçeleri, kendi kapasitemizle petrolculugu başaramıyacağunız ve yabancı şirketlerin varlığı ile petrol ihtiyactmızın çok kısa bir zamanda giderilebileceği iddia edümektedir. Halbuki, Suphi Karaman'ın da belirttiği gibi yabancı şirketler Türk Petrolünün istihsalini artırmak için hiç bir faaliyette bulunmayıp ancak kendi malları olan başka ülkelerdeki ham petrolü kullandıklan ve bunu da Oo 35 fazlası ile sattıkları anlaşılmaktadır. Petrol Kanununun 35 inci maddesi ile Türk Devletinin sınırları dahilindeki petrol arama yetkisinin kısıtladığı dolayısiyle de hâkimiyet hakkmın çignendiği meydandadır. Bu gerçekler bize Osmanlı devri Kapitülâsyonlarmm hortlatılcu ğını, Millî menfaatlerin çiğnetildigini göstermektedir. Ben de Suphi Karaman'ın fikrine iştirak ederek. petrolün millileştirilmesini milli çıkarlarımıza uygun buluyorum. Abbas İZOL Ankara İ. ve T. İ. A. E. ÜNVER (Öfrenci) S. Demirel'in petrol meselesindeki tutumuna değinmekte ve bu tutumun milli menfaatlerimize aykırı olduğunu ileri sürmektedir. H Ozel sektör Sayın Prof. Dr. Besim Üstünel'in Özel Sektör hakkınaki fıkirlerini paylaşmamak mümkün değil. Türkiye'deki ı özel teşebbüs, genel olarak, komisyonculuk, apartmancılık, gazozculuk gibi b:r takım önemi az işlerle meşgul olmaktadır. Türkiye bugün büyük bir kalkınma çabası içindedir. Özel Sektörün gayretleri bu duru ma paralel olmalıdır. Bugün, Özel Sektör mensuplan haksız hücumlar karşısında kaldı ğını söylemektedir. Fakat yıllar danberi takındığı tavır, bu hücumlara sebebiyet vermiştir. Yalnız şu var ki Türkive'dekı bütün Özel teşebbüs sahipleri: hırsız, dolandırıcı, vergi ve döviz kaçakçısı değildir. Sermaye çok ürkek bir varlık olduğu için bütün Özel Sektöre toptan saldırmak hiçte doğru değildir. Dürüst olan teşebbüs sahipleri desteklenmeli, diğerleri ise kesin bir su reHe engellenmelidir. Ozel Sektör, Türk ekonomısi ıçin küçümsenmiyecek bir kuvvettir. Biraz daha şuurlu ve aktil hareket etmesi halinde Türk ekonomisı büyük faydalar sağüyabilir. Karma ekonomi sisteminde Özel Sektör tam mânasiyle yerini almalıdır. Haydar BALIN Öğrenci * • PETROL DERNEĞİ KURÜLMALI ' ürk petrolleri üzerinde oynanan bütün oyunlann meydana çıkmasında, Türk halkının sömürülmesinin her sene dışanya akan yüz milyonlarm 5nüne geçmek için basında ilk mücadeleyi açan bütün Türk aydınlarma, mücadeleyi destekleyen talebe derneklerine, İşçi teşekküllerine ve vatansever Türk basınına evvelâ minnetıarhgırnı ifadeyi bir borç bilirırn. Yalnız. açılan mücadelenin hedefini teşkil eden petrol tröstlerınin kuvvetini, zenginlığini ve mühim mevkilerdı? bulunan satın ahnmış adamlannın tesir derecelerini hesaba katarak mücadeleyi tesirli. uzun süreli ve genis tutturabilmek için, donanma cemiyeti gibi bir demek kurulmahdır a) Bu demek petroller millileştirilinceye kadar mücadelesine devam etmelidir. b) Bu derneğe, programında petrolün millileşmesinı alan butun partiler, bu fikre iştirak eden talebe, işçi, esnaî, memur teşekkülleri ve partili partisiz bütün T EUÇDKESAT SUBEMİZ Yann sabahtan itibaren Sayın halkımızın hizmetine giriyor Yalnız bu şubemize mahsus ÇOK YANU DIŞ POUTHtA Oğuz Kâzım ATOK General lEm.) ir memleketin dış politikası her bakımdan güvcn ve yarar temelleri üstüne oturmuşsa o memleket politika olgunluğuna erişmiş demektir. Yüz seksen yılık hocalamamızın başlıca nedeni, dış politika rotasını ana görüşü olmayan bir bunalım içinde akıntılara bırakmamızdandır. Öyle karanlık çağlar örgüsünde kalmışız ki ne güveni, ne de yaran düşünür olmuşuz. Çöküş dönemimizin ve Düyunu Umumiye rezaletinin acı yargısı budur. Bugün güven konusu. da ideolojilerin üstüne çıkan. dünya pazarlarına eğemen olmayı hedef tutan ve yararlanma ortamı daba ağır basan bir stratejinin içinde değerlendirilmektedir. Güveni bu özde mütalaâ etmeyen dış politikalar zararlannı görmekte gecikmemektedirler. Aslında bugünkü kosullar içinde tüm bağımsız bir dış politikanın da anlamı yoktur. Bağımsız çığır tutanların da dostluklar kurma bilincine itibar etmekten kendilerini kıırtaramazlar, askerî anlaşmalan olmadığı halde bir çok ilişkilerin, birtakım vecibelerin örgüsünden kendilerini sıyıramazlar. Türkiye Cumhuriyeti de NATO'ya girmeden önce karma bir politika güdümünü sürdürüyor ve dünyanın kaıılı. soğuk savaşlı. istikrarsız düzeni içerisinde böyle bir politikayı güvenine ve yararına daha uygun görüyordu. NATO"ya girmekle neler eldc ettik, neler yitirdik. bunların muhasebesi düşündürücüdür. NATO ana devletinin yardım ve destek fonksiyonunun 1954 den. özellikle 1960 dan sonra ne değer ve özde işlediğinin. buna karşılık bu devlete kavnaklarımızdan ne türlü yararlar sağladığımızın kesin rakamlan hepimizin elinde ve Kıbns dâvasındaki umulmaz tutumun bilânçosu da eözlerimizin öniindedir. Bugün Üçüncü Dünya Devletlerinin hiç biri bu denli haksızlığa uğramamıştır. Çok yönlü bir politika izleseydik, kendi çabamızı da daha ciddi seferber etmek suretiyle ilerlemede bugünkü durumumuzun üstünde bir düzeye kavuşabilirdik gibimize geliyor. Belki o zaman daha çekimli çağrılarda ağır basardık. İş işten geçmiştir, kendimizi NATO'nun kadcrine bir feragat örneği verircesine bağlaımş durumdayız. Bir bloku kuran devletlerin siyasal. ekonomik. kültürel. sosyal konularda perçinleşmesiyle gerçeksel bir blok doğar. NATO'dan özlenen bir Avrupa Birliğri doğsaydı Türkiyenin bu feragati karşılıksız kalmaz ve dostluklar bu denli yozlaşmazdı. Bazı yazarlar petrol işi. gemi işi gibi dâvalarda halkı tahrik edici yabancı aleyhtarlığı yapıldığından şikâyetçi. Bunlardan «gemi ışi». Cumhuriyet gazetesi tarafından açılan bir kampanya ile ortaya atılmış, hem Cumhur Başkanmm hem de hükumetin geniş ölçüdeki müzaheretiyle halkımızca benimsenmiş ve günün konusu haline gelmiştir. Sözii uzatmak istemiyorurn, fakat insaf edilsin, bu gemi işi durup dururken mi ortaya çıktı? Ve buna da «yabancılar aleyhine halkı tahrik» damgası vurmak uygun mudur? Memleket dertlerini dile getirerek elden geldiği kadar halkı uyarmak başka. tahrik etmek başka şeydir. Yersiz ve asüsız isnatlar, karşılıklı küfürler, maksatlı tahrikler elbette yakışmaz ve zarardan başka birşey getirmez. Ancak, gerçekleri umursamamak veya bilmemezlikten gelerek herşeyin rahat taralını seçmek; memleket dâvalanna kendi mizacımıza uygun gülpembe «sentezler» arayıp işi tatlıya bağlamak gayreti de bu dâvaların çözümüne >ardım etmez sanırım. Avukat Hasan SEZER 25.000 LİRALIK GARAHTİ BANKASI Reklâmcıhk 21366195 Hususi Çehiiiş B B Yeni Politika ugün artık gelişen gerçekler içinde, gene NATO anlaşması çerçevesinden çıkraamak üzere, kendimize çok yanlı bir politikanın felsefesini çizmeye. ulusal güven ve yararımı/.a yeni yönler bulmaya çaiışıyoruz. Bu vesileyle biz bu yazımızda Blok içinde çok yanlı bir politikanın yararlan üzerinde duracağız. Böyle bir politika: (T) Katılaşan, sertleşen Bloklann düşmanlıklanm yumuşatır. Bir üçüncü Dünya Savaşı belki de olmayacaktır. Bu dünya yülar yılı yay gibi gergin, soluk soluğa yaşayacak değil ya. Elbet bir gün İkinci Dünya Savaşının bıraktığı sorunların çözülmesini öngören barış bilinci ağır basacak. İşte böyle bir bilinci hazırlıyacak ortamlardan biri de bu gibi perde yırtmalar olacaktır. (7) Dondurulmayan bir ortam içinde kendi çabasını zorlamak, ana kaynaklarını elinde tutmak, teklifleri daha geniş ölçüde değerlendirmek, kişiliğini her baskuun üstünde egemen kılmak gibi özgür bir devlet onurunun işlemesini sağlar. (?) Blok gereği uydurması açık • kapalı karışmalara karşı dikelme gücünü verir. özgür bir olusum ve gelişimin nimetlerini toplatır. (Tı Blok içinde uğranacak herhangi bir haksızlığı, hirtakım düşünceler örgüsünde, sükutla geçiştirmez. en ciddi tedbirlerle zamanında önlendirilmesi imkânını hazırlar. (?) Üçüncü Dünya dediğimiz memleketlerin de, iyimser tutumun gelişimi ölçüsünde, siyasal desteklerine eriştirir. (6) Dünya olaylarını daha serin kanlılıkla inceletir. Birleşmiş Milletlerin katı bir üyesi olmaktan çıkartır. (T) Blok içinde kendini ayarlamasını bilen çok vönlü bir dış politikanın isabetli güdümü meyvasını verdikçe aşağılık komplekslerin de rengini değiştirir, aşırı sağ sol akımların shTİ tepelerini düzeltir ve zamanla ulus varlığını birliğe götürür. Bloklann açılamayan gizileri vardır. Blok 1 çinde bir devletin böylesine bir tutumu gizilerden sızmalar yapmaz mı, sorusn akla gelen Uk kuşkudur. Ne var ki. Bloku ile ana bağını çözmemiş bir devlet, yarınki savaşta kimleri karşısında düşman göreceğini duygusallıkla gözunden ayırmaması gerektir: ayırırsa devlet varlığınm onuru kalmamış demektir. Bu bakımdan sarunma fconusundaki duygulu tutumun bünyesinde delikler • • çılacağı söz konusu olmaması icap eder. Bir de karşı Blokta ana devletin ereğini iyi değerlendirmek bu çok yanlı politikada yaşamsal bir konudur. Bizce bu çok yanlı politika sanatının güdümü. Blok içinde körükörüne yumulan kapah politikadan çok daha incelik isteyen bir iştir. Bu. simdiki koordinasyon hükümetine ve gelecek dönem işbaşma gelecek hükümetlere düsecek çok ciddî bir problemdir. • İNSAAT ILÂNI 1) 2) GELECEK KUŞAKLAR ğer yeraltı servetierimizi işletecek paramız yoksa, onlardan yabancıların istifadesi pahasına mahsul beklemeye de hakkımız yoktur. Gelecek nesilleri yeraltı servetleri tükenmiş bir Türkiye bırakamayız. Bu milletin hükümetinin bütçesini zenginleştirme istikametine gidelim. Zengin devletin gelecek kuşaklan. vatanın öz malını, kendi öz gücü ile değerlendirebilir Memleket menfaatlerinin söz konusu olduğu yerlerde, seçtiğimiz her vekile düsen vazife, partiler. şahsiyetler üstü bir görüşle meselelere eğilmektir. Erdoğan KASAROĞLU (İşçi) t,* BİR TALİHLİYE 3) 4) E 5) 6) 7) BİR TALİHLİYE Et ve Baük Kurumu Zeytır.burnu Et Kombınası bınala nnda sıva ve badana ışlerı vaptırılacaktır. Tahminî keşif bedeli 72.000, TL., geçici teminatı 4.850. TL. dır. İhale, kapalı zart usulü ile 17/6/1965 perşembe günü saat 16.00 da Bahçekapı Yeni Valde Han tstanbul Bölge Mudürlüğü katmda yapılacaktır. İhaleye girmek istiyenlerin 1965 yılına ait ticaret odası belgesi ibraz etmelen ve Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek ihale gününden üç gün evvel yeterlik belgesi almış olmalan şarttır Teklif mektuplan 17/6'1965 günü saat 12.00 ye kadar Bölge Müdürlüğü Yazı İslerine verilmiş olacaktır Vâki olacak gecikmeler kabul olıınmaz İhale dosyası Bdlge Müdürlüğü Fen Kurulu Başkanhğında çalışma saatlerınde her gün görülebilir. Kurum. yeterlik befeesı verip verme.nekte: :hale>i vapıp yapmamakta vey& isi dilediğine ihale etmekte sorbesttir El VE BALIK KLRUVIt İSTANBUL BÖLGE Mt D İ R L L Ğ t (Basm 89786173) PETROL DÂVAMIZ etrolün bir milletın saiunma gücünde ve ekonomik hayatındaki büyük önemi bu konuda yapılan tartışmalar ve yazılarla ulusca daha çok bilinmiş ve anlaşılmışUr. Petrol kanunu değiştirilsin, Petroüerimiz millileştirilsin tartışmaları devam ederken, bir nokta Üzerinde önemle dumlması lâzundır. TP.A.O. nun kendisine tevdi edilen görevi daha iyi daha güçlü başarması için malî kudretininde bugünkü sermayesinin birkaç misli ve her yü artacak şekilde çoğaltılması icap etmektedir. T.PJV.O. nın sermayesi 1964 yılında 500 milyon liraya çıkanldı ise de bu kâfi değilcür, ulusca istediğimiz gelişmeyi sağlamaktan uzaktır. Şu halde ne yapmalıdır? T.P^.O. nın sermayesi şimdılik bir milyaı lııay», mUtealtip yılr P TURK TİCARET BANKASI ! SON PARAYATIRMA TARİHİ 5 Haziran CUMARTESİ J Muş Merkez Bölge Yatılı Okulu Müdürlüğünden 116 2 kalem yiyefek maddeleri 30 haziran 1965 Ç.nrşamba günü saat 11 de İlköğretim Mülettisiik Odasında kapalı zarf usulü ile teklif mektuplan ahnarak satın alınacaktır. Yiyecek maddelerinin muhammen bedeli 6^S17.44 lira olup muvakkat teminatı 4791.71 liradır. İhaleye iştirak edecekler 2490 sayılj kanunca istenen belgelerle teklif mektuplarını ihaleden bir saal evvel Satınalma Komisyonu B^şkanhğma venlecektir. Posta gecikmelerinden mesuliyet kabul edilemez. Maddelerin miktar değişiminde Satınalma Komisyonu serbesttir. Şartname ve yiyecek maddelerine ait listeler mesaı zamanlannda Okul Müdürlüğünde görülebilir. (Basm 9027/6194) Reklâmcıhk 21426196) Kadıköy Asliye Birinci Hukuk Hâkimliğinden: Esas N o : 961/1124 Dâvacı Hazine Vekili Av. Halil Ceysey tarafından dâvah Übeyt Çınar aleyhine açılan dâvanın yapılan durusması sonunda: Dâvanın reddine dair verilen 14/12/1964 tarih v e E. 961/1124 K. 964/932 sayıh kaıar, dâvacı Hazine vekili tarafından 28/5/1965 tarihinde temyiz edilmekle, dâvalıya temyiz dilekçesi tebliğ yerine kaim olmak üzere ilân olunur. • • • • • • • • • • « •••••••••••••• • • • • • • • • • • •i 3 4 5 6 (Baıın : 9023) 6193 !.,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle