16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 Nisan 1965 CUMHURİYET SAHIKE BEŞ '2 BİRAZ GEÇKALMIŞLAR Yolunu yordamını bulamıyoruzAkıllıların kulakları çınlasın Nice, nice senelere Uyusun da büyüsün O zamandan beri mi ? Biraz geç kalmışlar merikan transatlantiği Constitution ile tzmire gelen turist kadınlar ora kızlarım pek beğenmisler, ve «bunlar Amerikada olsa silâhlar patlardı» demişler. Neye demişler bunu? pek anlavamadım. Güzel kadın nğruna silâh patlatmak için Amerikaj a kadar gitmeye lüzum vok. Onu, elhak, bizler de bnrada, arada bir, patlatıvoruz. Zaten, yurdumuzun bir çok yerlerinde, bir gelenek olarak, evlenmeler silâh patlatarak tesid edilir. Sonra, silâh patlatarak kız kaçırmalarımız da mesburdur. Daha sonra hapishanelerimizin büyuk kalabalığım kadın yüzünden silâh patlatanlar teskil eder. Velhasıl, biz de silâh patlatınz ama, herhalde, Constitution yolcnsn Amerikalı kadınlar bn hususivetlerimizi bilmivor olmalılar. Talnız, haberde bir küçük nokta var: Amerikalı turist kadınların vas ortalaması 65 mis. Hımmmmm O zaman is biraz değisiyor. Bn •avın haminneler, anlasılan, tzmirli kızları görünce içlerinden, söyle bir «Ah .» geçirmisler. Belli etmedikleri bir kıskançlık. Toksa, valnız Izmirli kızlar için değil, eğer 4050 sene evvel gelseymisler, onların da içlerinden iki üç tanesi için, elbette bir kaç silâh patlatanımız bulunurdu. Kabahat bizde değil, Amerikalı tnrist kadınIarın rötarında .. * * * Ferdlerin tahakküm etmek için, allayıp, pullavıp, halka > utturdukları bir idare seklidir. Daha bö>Ie guzel sözler var, akıl hastalarının konusmaları arasında. Hani, belki baska taraflarından bir boznklukları vardır ama, demokrasi bahsinde, hepsinin bal gibi akılları başında, maşallah. * * * ava bozuk olduğu için Recep sobayı yakmıştı. saat on bire doğru hepsi kah\eye geldiler. öncc Rahmi sırasiyle herkesin elini öptü. lraam efendi: Belhüdâr ol evlâdım! dedi. Ahmet yanagından öptü Çok yaşa! Bayramın mnbarek olsnn! dedi. Nurı: Hay yasayasun! Çok nezaketlu çocnksnn be Rehmi! diye takdir etti. Konsolos elini vennek istemedi. Rahmi: Vallahi ağzım temiz! devince: Aman Hilmi Be>efendi! Ondan dolayı değil! diyerek müsaade etti ve: .. Bon fet Hilmi Bevefendi İdi Saidiniz mubarek olsun.. diye de\am etti Recep de hepsinin elini sıkarak bayramiarını kutlamıştı. Ahmet: Eyyy! Anlatın bakalım nerelere gideceksiniz? diye sordu: Rahmi, Nuri\e harıl harıl: Aman kardesim!. Benim gönlüm bulanıvor. Kurban keserlerken bakamıyorura ille de sevaptır diyorlar.. gözlerim kararıyor yahu!. Sen safralısın da ondan.. bana dokunmaz .. Ahmet lâfa karıstı: Dokunmaz mı?. Aklında mı Nuri? Bakkalın cırafı nın basını yarmıslardı sen kanı görünce bavıldındı? Bana mı dedun Ebmet?. Sana dedim ya!.. O zaman insan kanı idi. Ona sen de dayanamazsın! Hadi canım çocuğa safralısın diyorsun ama sen daha safralısın!. Eczacı Bey içeri girince lâf kesildi. Onun da elini öptüler dualar etti Rahmi devam ediyordn . Ha\\anın gözlerini bBğhyorlar, sonra bıçagı .. Konsolos: Rica ederim Hilmi Bevefendi!. Bn tafsilâta lüzum var mı bilmenı... Araa Konsolos Bey Cenabı Rabblm... traam efendi derinden derine: Allah! Çok sükür!. dedi. Rahmi tekrar: Ayaklarını da .. Derken Ahmet: Rahmi simdi alırım seni götürürum «alhanevr.. zorla sokarım içeri.. görürsün hayvan nasıl kesilir? Kes şunn be!. Ama Kurban Bayramı Anladık . Sen kurbanını kestin mi? Bana caiz değil ki.. ben fakir bir adamım . Tamarn.. bırak bn hikâyeyi nedir bn »enin me rakın!. Ben bir sey demedim agabey!. Tani ya knrban nasıl kesiliyor onu anlatıyordnm .. Bilenler bilir merak edenler de gidip görür. Senin »nlatmana lüznm yok!. Bayramda anlatacak başka lâf yok mı?, Agabey v « . Meydandakl bayram yerinde biı dönme salıncak var vallahi nçuyor binelim mi?. Sen bin... Ben yalnız binrmera agabey.. basım dSner. Kalabalık olursa .. Kalabalık olnrsa da döner ama herkesinki döndüğü için hani korkmam. . Ne biliyorsnn herkesin bası döndüğünü?. Döner agabey şu Konsolosn bir bindirelim, bak bası nasıl döner Bostan şeyi gibi .. Konsolos: Ne gibi bnyordunuı Hilmi Bevefendi diye iornnca Rahmi kendine geldi.. Bostan dolabı diyordum. Eveeet!. Nasıl binebilir misiniz salıncağa Konsolos Bey?. Monşer, six Viyanaya r/ittiniz mi?. Ben mi Konsolos Bey?. Evet zatıâliniz Hilmi Bevefendi!. Daha gidemedim Konsolos Bey... O halde Prater'i görmediniz Farkında değilim doğrusu, belki görmüsümdür.. nedir o?. Orası bir eğlence mahallesidir!. Bizim Sulnkule gibi mi?. Ne münasebet!. Luna Park.. bflyük bir Lnnı Park orada büyük roue vardır. Tani.. ne derler?. Arabalarda bulunur. Monser, Türkçemi kaybediyorum Dingil mi Konsolos Bey?. Ahmet: Tekerlek.. tekerlek . Hah bü\ük tekerlek.. monser. Kırk metre yük Bavram Haftası Yazan: Burhan FELEK var. Ben ona bindim.. küçük küçük vagonları \ ardır. Konsolos Bey.. sımdi Viyanayı bırakalım biıim «ahncağa binebilir misin?. Binerim monser, ne olacakEczacı Bey: Mirim tansiyon ne âlemde?. Eczacı Bevefendi, 14 15 .. Güzel Ahmet agabey, ne zaman gidelim?. öğleden sonra hava açık olursa gideriz .. Nuri de aralarına katılmıstı. Rahmi: Salıncağa gidelim. salıncaga! diıordu; ama salıncak, telleri sarkık hareketsiz duruyordu.. gidip sordu: Mili yağlanacak.. bugün çalısmıyor, dediler o zaman büyük atlıkarıncava yaklastılar . tçü bir sıraya bindiler. önde Ahmet, sonra Rahmi, daha sonra Konsolos. Konsolosnn arkasındaki ata Nuri bineceği sırada bir sisman oğlan bindi.. Nuri daha arkaHakine kaldı . Makine hareket etti Rahmi bagmyordu: Heeey!. Canına yandıjım.. benim ata bak be.. Konsolos Beti geçtim Ahmet agabey.. sıkı dur, yaklaşıyorum . Ne diyorsun Rahmi?. Seni de geçeceğira.. vay karakaçan!. Benim at çok kosnyor O sırada atlıkarınca hızlandı çocuklar bağrısmaya basladılar.. Rahmi de bagınyordn. Konsolos atın basına yapısmıs: Monşer, c'est fon!. Ne olnyornı lüzeye mi bindik.. diye şikâyet ederken Rahmi: Vay anam diye bagırdı. Elini ensesine götnrdü.. derken Ahmet: Rahmi ne haltediyorsun be? diye sordn Rahmi de: Durun yahu!. Benim enseme bir şey attılar.. diye sö\lenivordn. Onun arkasındaki sişman oğlan elindeki lâstik sapanla öndekilerin ensesine cebindeki leblebileri, birer birer atıvordu. Rahmi çok yakın oldngn için onun eanını yaktı.. Ahmede bir defa isabet oldu. Atlıkarınca dönüp duruyordu.. daha da hızlandı Rahmi gözlerini kapadı . Allah Allah!. diye seslendi.. Az sonr» atlıkarınca yavasladı. Biraz sonra dnrnnca hepsi indiler. Rahmi: Agabey!. Benim safram kabardı dnraroıyacağım diye yere çöktü Konsolos: Absurde!. Aptallık emekli Konsolos atlıkanncaya binsin vazifede olsam Vekâlet emrine alırlardı.. nedir bu Ahmet Bey efendi?. Ahmet: Ne gibi Konsolos Be\?. Monşer.. Baskonsoloslnk etmış bir adam, bayram yerinde atlıkarıncava biner mi?. Biner Konsolos Bey!. Nasıl biner?. tste sizin bindiğiniz gibi biner. Ben haltettim. Estâfurullah! Canınız istedl... Canım istemedi. Hilmi Beyin ısrarı fizerine bin dim, yoksa ben böyle seye. Monser bir aralık düsecektim.. göğsüm hağrım açıldı, bereket hay\anın basına tarıldım. Hangi hayvanın?. Tani iste o bindiğimiz tahta atın!. l'nutmussunuz atlıkarıncava binmeyi de .. Fena mı oldu?. Biraz basım dönüyor '• • '• Zararı yok.. geçer.. RahmiİDİb~de dlfnüyör!. Bakınız yere çöktü . Konsolos sordu: Nasılsınıı Hilmi Bevefendi?. Gözlerim kararıyor Konsolos Bey!. Ne diye benl bn ata bindirdiniz çok kaçıyordu benirakl... Konsolos güldü: Aman Hilmi Bevefendi?. Sizinki fazla mı koşu yordu?. Kosoyordu ya!. HUTSHZ harvan» hînmUlnı.. bir «• tnseme sey attılar... Ahmet: Haa! Ne idi o?. Yahu Nuri nerelerde?. Bakındılar.. Nuri biraz ötede bir takım adamlarlft çekişiyordu. Ahmet: îahu, su çocuk da maraza çıkarmasa olmaz mverek o tarafa yiirüdü. Nuri bir çocuğu yakasından tutmuş, baskaları da onn elınden almaya çalısıyordu... Nedir o Nurı?. Ne olacak. ha bn velet... Velet sensin!. Sus be!. Zaten kanım tepeme çıktı.. ha bu oğlaa elinde lâstikten sapan, elâlemın ensesine taş atiiy... Ahmet: Bu mnydu o?. Çocuk: Ben tas atmadım leblebi attım .: Nuri: l'lan leblebin var idi yesene be!. Ne atiysin elia fleriflerine Rahmi de geldi Versene o sapanı bana!. Vermem Seni polise veririm . Polis bana naaaparT. Veer!. Ben on yışındayım Ahmet: Bırakın kuzum bn dersi yuvada almış .. Anası lâfa karıştı Evlâdım. başa çikamıyorum bn çocnğnn meraku komsunun camlarını kırdı naapiyim.. bir tek evlât. Hanım sen bonu bir mektebe versene!. Vereceğiz oğlum!. Zenaat mektebine vereceğfa» tayvareci olacak . Konsolos Oh. oh!. Aman Hanımefendü. Hemen \eriniz. Ahmet de: *ma sapana merakı var .. Çocuk: Tayyarede mitraljöz var.. o zaman .; Nuri: Al cevabını da git isine!. Oğlanın elinde mitralyöz olsa hepimizi yere serecek be!. Çocuk güldü . Tok amca ben kuru sıkı atanm o zaman! dedi. Ahmet dndağını büktü . Adın ne senin?. Atillâ Doğrusn valan da değil.. dedi. Tzaklasırlarken blrisi seslendi Ağabev!. Hani fazla para verecektin . Nuri hemen: Unuttum be!. Kusura kalma!. dUerek cebindea para çıkarıp verdi . Ahmet sordu: Nedir o para?. Biz hepimiz paramızı verdikti . Bayram bahsisi verdim ona!. Biraz hızlı çevirsin diye ha bn Rahmiyi böyle .. Rahmi gözlerini açtı: Tevekkeli değil! Ben fena oldum.. kahahati de bizim havvana buldumdu. Alacağın olsun Nuri . Olsun kardasım olsun!. Sen bu fakir Konsolosn perusan etmek istedin. ben de seni böyle sersemlettim» övle de&il mi Konsolos Bev?. Mersi. çok mersi Nnrl Beyefendü. Memnun oldum tres bien Padiknva Konsolos lHan frenk olduk çıktık be!. diven Nuri güierek yürüdü^ Ötekiler de arkalarındaj^ gidivorlarken bir çocuk sesi^: *•* Hamsi koydum tavaya . Nuri: Vay hannm evladı alan nereden çaktı bennm Karadenizli olduğumu?. Devince hepsi güldüler.. Ahmet dayanamadı: Ata iyi bindiginden dedi. . Tavaş yavaş kahvenin yolunn tnttnlar. Rahmi hep: Ben bir gazoz içeyim agabey!. Hep safram kabarıvor. di»e sövlenip duruvordtı A Nice, nice senelere zar rastladığı için, doğrusu, mubarek bayram bu sene epevce uzadı. Aslında biz çok bavram vapar olduk. Dinî ve millî bavramlarımızın toplamı, her yıl, bir avı ası\or. Bunlara ilâve olarak yer yer knrtnluş bavramları, ananevi folklorlar, festivaller filan gibi «mahalli» baıramlar da caba. öteki memleketlerde nasıldır bilmem ama. bizdekiler pek çok. Bakın. meselâ, şimdi önümüzde 23 Nisan var. 1 Mayıs var. 19 Mayıs var. 27 Mayıs var. Bir aylık bir zaman içinde 4 tane bayram. Ne demisti, memleketimize gelen mütehassıs bir vabancı profesör? Sizler, demisti, 24 saatlik günde 35 saat çalısmalısınız. Adamın sözlerini yanlış mı anladık nedir, hlz neredeyse, 24 saatin 2S inde bayram yapacağız. bavram da geldi bir Çok sükür bu pazar, sonuna bir geçti. Basına pacumartesi cumartesi Yolunu yordamını bulamıyoruz ek bilmediğimiz bir şey değil ya, insan, be\az iistüne siyab, yazılı görünce, yine de. bir tuhaf oluvor. tstatistik Enstitüsünün son tetkiklerine göre. Türkiyede evlerin yüzde 97 sinde su, yüzde 70 inden fazlasında da elektrik yokmus. Bu bahiste, artık ezherlediğimiz «Anadolu gusuzluktan kıvranıvor. köylü vatandas zindan ha\atı yaşıvor» edetmatı yapacak değilim. Çünkü uzağa gitmeye lüzum vok. Şunun surasında, memleketin gözbebeği dediğimiz, sairin «bir sengine yekpSre Acem mülkii» nü feda ettiği îstanbulun içinde bile, on binlerce susuz ve elektriksiz ev var. Bizim Rumelihisarında eviere, hâlâ. kovalarla su tasınır, ve geceleri perdelerden sızan sarı ve süzgün ısıklardan. pek çok odalarda hâlâ, elektrikten baska şeyler vandığı aniasılır. Bu su ve elektrik, tıpkı, meselâ tiyatro gibi, kö>de baslayıp şehirlere gelmez, şehirlerden kövlere doğru vayılır. E, bizim büyük sehirlerimizin hâli, böylece, gÖ7Önünde iken, üst tarafını düsünmek, korkunç olmasına korkunç ama, aynı zamanda abes de. Ne çare kl böyle bn iş. Bnnnn mutlaka bir püf noktası olacak. Seneler senesi onu bir türlü bıılamadık. Bulamadığımız için de, büyük çoğunlukları, kuruluktan ıslaklığa, karanlıktan mydınlığa kavustnramadık gitti. Bir çok gerçekler gibi bn da hazin ama, ne yaparsınız, yine de gerçek. *** Uyusun da büyüsün Istanbulda olmıvan »ey yok. Bir de «Halk Sağ' lığı Eğitimi Komitesi» varmış. Bn komite geçen gün toplanmış ve, sağlığa çok zararlı olduğu için, gürültüyle savasa, bu arada klâkson yasağının devam ettirilmevine karar vermis. Tesekkür ederiz. Eksik olmasınlar. Gerçi gürültünün sağlığa nemene zararlı olduğunn pek bilemivoruz ama, tstanbulda halk sağiığı bakımından, daha evvel yapılacak, pek çok şey var gibi eörünüyor. Haydi, mikropla sularia açıkta akan lâğımları hir kenara bırakalım. Meselâ, dispanser eksikliği var, mahalle (kartiye) doktorn eksikliği var, hattâ eczane bolluğuna rağmen ilâç eksikliği var. sonra da, bu Hâçların nasıl yapıldıkları meselesi \ar. Geçen gün bizim Bedii Faik'in (geçmis olsun) çocuğu hastalanmıs. Bir difteri seromn bnlmak için sehirde. saatlerce, o eczane senin, bn eczane benim, dolasmak zorunda kalmıs. Sonnnda bnlabildiği serom da, zaten, tam serom değilmiş. Hal bövleyken, sağlık bahsinin en mühim meselesi olarak gürültüyü, onnn da en mUhimmi olarak klâksonu, ele almak tnhaf değil mi?. Kaldı ki, bizim evin önünden, her Allahın günü Nuh Nebiden kalma övle gürültülü kömür kamvonlan ve otobüsler geçiyor ki, durmadan klâkson çalsalar, insana güzel bir ninni tesiri vapacak. Tıpkı, Sağlık Komitesinin karan gibi!. P Akıllıların kulakları çınlasın O zamandan beri mi? U i l l e t Partisi Başkanı, ve T.R.T. kahramanı Os" • man Bölükbası'nın bir sınıf arkadası anlattı. Lisede>ken rahmetli Mustafa Namık Çankı hocalanymış. Her hafta talebe arasında küçük bir anket \apar, ekserivet hangi kitabı istiyorsa, yine talebeden para toplayarak o kitabı alır, böylece sınıfa bir kütüphane kazandırmak istermis. Günlerden bir gün, Osman Bölükbası ansızın ayaça kalkmıs, ve hocasına dik dik bakarak «Ben Deli mivim?» demis. Aslında çok dalgın bir zat olan merhum Mustafa Namık, talcbesinin Hüseyin Rahmi'nin meshur romanını kasdettiğinin farkına varmamis, yahut, öyle görünmeyi tercih etmis. Ve damdan düser gibi gelen bn snale karşılık, sakin sakin: Vallahi Osman Efendi, diye cevap vermis, ben doktor değilim. Şayet akhnızda bir zornnuz varsa, kendinızi bir mütehassısa rauayene ettirirsiniz!. = =1 ^= = ~~ ^ ^z = = lur olmaı her yerde, ve olnr olmaz her vesile ile tertiplene tertiplene «açık otnrum» ların nihavet bn hale düseceği belliydi. tki layın doktorumuz, Bakırköy Akıl Hastanesindeki deliler srasında, bir açık oturnm tertip etmisler. Konnsu da sn: Demokrasiden ne anlıyorsnnnz? «Bayram Gazetesi» nde bn toplantıdan hayli alâka nyandıncı notlar vardı. Evvelâ doğrusunu isterseniz, içinde ve hakkında, böylesine her kafadan bir sesin çıktığı bir rejimin, Bakırköy hastanesinde tartısılmasını, ben hiç yadırgamadım. Hattâ, tam yeri gibi geldi. Zira, siyasi rejim değil, mnbarek, mnz. Herkes bir başka niyetle yiyor. Akıl hastalannın «demokrasiden anladıkları» ndan bir kaç tanesini beraber oknyalım: Monsrside, oligarşide bir kıral vardır. Şimdi demokraside binlerce kıral var. Bngün, diktatSrlük de olsa, bn hap ve meyvanın lsmine demokrasi deniliyor. O ^ ^ ^^ == == **" ~~ ^ ^ ^ = = ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ^^ = ~~ DOKTOR ARANIYOR İstanbul dahilinde, bir fabrikada istihdam cdilmek üzere Dahiliye Mütebassısı alınacakür. Bütün gününü (saat 8.0015.00 arası) fabrikada geçirmeyi, kendisin» lojman tahsis edildiğinde oturmayı ve hariçte muayenehana açmamayı kabul etmesi şarttır. İsteklilerin P X . 666 Karaköy adresine müracaatlan rıca olunur. Reklâmcüık 1553/4260 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• SOLDAN SAĞA: 1 Vaktiyle «Hithit» ler tarafından Anadoluda kurulmuş olan bnparatorluğun bagkenti bu adı Ujıyordu. 3 Bırinl bır hastalığa tutulraaktan koruma için ona bir iliç tatbik etmi» olrnama. 3 Bir «ıfat takısı, «buğday tozunu kalburdan geçirt'» »nlanıına karma bır emir. 4 Her zaman her yerde çok para karşılığı latılabıhr Cildinizi {İki IOZ), «lâtife ve alay» ın yarısı. »Oartalama hiss«. mânasına İki güzelleştirir. •Sz. 6 Çok dofcurup yaslanmıj dişi yaratık, elbisenln koyun kısmını çevIlâncılık: 6110/4238 reliyen. 7 genlik fünlerinde bazan jKrem erfev meydan ve eaddelere kurulan. 8 Bağırsakları vucudun ust kısmından ayıran ince 8rtü. 9 Horuzun Inciy» karşı takınacağl tavrı cahil de buna kanı takınır. insan derisi ve cildi. YfKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Sinem» degil bizdekl eski beyaz perdedeki hayal oyununun kahramanlarından biri. 2 Rahmetli buyük jair Tevfık Fikretln Boğaziçindeki koşkünun adı, matematikte kuUanılan bir harf. 3 Arap harflerinden birinın okunuçu, «tılan şeyin hedefe vurması işi. 4 «Buyük spor musabakası» mânasm» iki soz, eski Mısır Tan. rılarından. S Hem guzellik hem de teknik konularını kapııyan işler grupu, grupları temsll eden nümıme. 6 Üaç1* lyl olamıyan haıUlan tatbikl zorumlu olacak İS 7 Osmanlılar vaktiyl» DUnfcfl balraacaniD Rumell yakasına onlarla jeçmışler hallcdllmls «ekb mânasına iki soz. dl, «temiz bltkiı 8 Zahmetler v« mesakkatler (eski uıul çoğul), bir soru edatı. 9 »Yanlıs hareket edecek vaziyeti hazırla'» anlamına karma bir emir. rerrtkaaı ı 117 ss s kat kaloriferi :::: Türkıyc'de ilk defa 18 Nisan 1926 tarihli Cumhurivet'ten | Mussolini'ye tavsiyemiz 1 Türk topraklarına göz i dikmemesidir •••• :::: CUlYlHUKiYKT'ln •*•• •••• BOZKIRDAKI ÇEKIRDEK 364 Bozkırdaki Çekirdek Bozkırdaki Çekirdek 365 Yorulmuşuın çok... Yediden yediye on iki... Sekiz buçukta bitti borulann örtülmesi... On üç buçuk saattir çahsıyoruz! Güneşin alnında .. Yanm saati yemek paydosuna çık... On üç saat aralıksız kazma kürek işi .. EğU kalk .. Koş buraya şuraya .. Altı metre boyundaki demir borulan taşı kilometrelerce .. Yıldızla Cimşit yumruklaşacaklardı az kalsın... Görmüyorum sandılar. Yorgunluktan . Adam yoruldu mu efkesinl gemliyemez. Müdür Beye söyledim. Yann suyun akması töreninden sonra, üç gün dinlendirecek çocukları. . Kısa kısa güldü: Ben «bir hafta» dedim, suratıma baktı. Bilirsin o bakışı. . Çince söylemiye başlamışsın gibi bakar ya, işte öyle .. «Her toplantıda, toprak işleri kalıyor, diye yamp yakılıyorsun, Eğitmen» dedi, «Biraz da bağla, bahçeyle uğraşalım, kütük yerleri açalırn, zamanı gelen fidanları dikelim, di>e sıkıştırıyorsun beni. dinlenmeye geldi mi, (üç gün yetmez) diyorsun. yeter, çok büe . Enstitü yasasmda, dinlemek: Çalışmak» diye kesti attı. Ben bilirim Müdürü... Duramaz Halim Bey Bana kalırsa üç gün de bekliyemez. Köylerine gitmeden çocuklarla. ya aşlığa başlar. ya yatakevine Karsısında dayalı duran büyük tabelâya bir zaman dalriı : Ivi vazdın öğretmenim, adımızı bu levhaya .. Adamakıllı Ovle mi?.. Demek korkmıyayım, Deli Dervişin \erdiği dilekçeden... Bakanlık kovarsa, aç t»lmam. .. "Murat Eğitmen, içini çekerek, «rezillik bu bızım işlerimiz...» derken, Esef içeri girdi. Kasketini çıkarıp başıyla sclâm verdi. Suratmm asıklığından, bir şeve çok canının sıküdığı anlaşılıyordu. Yalanarak gülümsemeye çalıştı: Yaman olmuş esdüdümüzün yazısı ögretmenim!.. Yaman ki, ne kadar .. Murat sordu: Neymis Müfettis Beyin derdi?.. Neyl nerde yitirmis de, burada aramaktaymış?.. Rezillik bn bizim işlerimiz Eğitmenim!... Esef bu sözleri, tıpatıp Murat Eğitmen gibi göylemisti: Rezillik ki dizboyu... Sezebüdin mi dilekçeyi kimin verdiğini? Kim olnr? Zeynel alçağıyla Kara Dervis namnssnzu . Diyesiler ki... Gözlerini ntançla kaçırdı: Müdür Bey atabirin satmaktaymış köylüye . «Deppoydaki atabirinleri sayın, ayna gibi meydana çıkar hırsızlık* diye yazraış, hangi dümbük yazmıssa . Molla Hıdır'ın suçunu örtmek için rüs\et istiyesi Müdürümüz . Vermediğinden koğmusuz reziliTarla alış verisinin bozulması da . Müdürümüz diyesi ki, «Gel Kara Dervis, sen bu tarlavı esdüdüye şu kadar bin liraya vermis ol . Üst yanına kansma» diyesi Şunlar lâf gibi bir lâflmr mı? Adam nasıl bir adam olmalı ki Baska?.. Baskası . Siz bizi, gece bastırınca Şirin köye salıp tarlalardan mısır, bostanlardan kavun karpnz asırtmaktaymıssınız. Fazladan bnnların pahası, deftere yazılmaktaymış da, esdüdünün k.^asından alınıp ceplere atılmaktaymıs... Domuı niyetine kursunlavınca şnnları. adam sevaba girer öyle ya eğitmenim . Esef yere bakarak sustu. Murat sessizliğin ?eterinden çok uzadığını görünce, çıkısır gibi sordu : Sonra?.. Sorası... Sorası bu Oğlnm Esef, benim bildiğim, bn dilekçe, bu kadar olabilemez. Gerisi gelsin! Biraz bekledl: Gerisi gelsin dedim, rezil, beni gflnaba sokma! Gerisi eğitmenim... Rezillik ki, nasü .. T6be Yazan: KEMAL TAHİR 366 Bozkırdaki Çekirdek hey Allah! Rakışarap lçermişsiniz, gece inip el ayak çekilince siı .. Siz, kim? Müdür, ögretmenler... Eee?.. E'si bn . Esef oğlnm, saplak gelmekte kl. gBr nasıl gelmekte... K3y adamını kendin bilmez değilsin ya, eğitmenim?.. Bizdeki rezillik givnrda yoktnr. Rakı şarap içermissiniz de, kızlar döndürürmüs kadehleri... Aynca, kızlara da içirirmissiniz zorla . Nuri Çevik, boyamayı bırakarak döndü : Hay Allah belâlannı versin!.. Ne pislik bn yahu! Bizim toprağımızda rezil çıktı mı, yaman çıkar öğretmenim! Ama benim sezinlediğim, bu dilekçenin rezilliği salt bizim rezilimizin isl değil! Buna çok alınteri katmış, Ispartanın saçlı dervisi .. Başka? Baskası bu kadar Eğitmenim .. Şart olsun bn kadar . Höst... Benim bepsinden haberim var. Baska, dedim. «Balık bastan kokar» diye yazmışlar dilekçeye .. Siz bnrda rakısarap içmekteyken, öğreneilerin birazı da, Sirlne İnip askerdekilerin erkeksiz evlerine salarmıs .. Birini ikisinl bekçi kovalamıı kapılan kurealarken fi<tlerine ranp . Tanık?.. Kendin bilmez değilsin ya eğitmenim, her kByde birkaç sütfibozuk buiunnr bSyle Islerin tanıkIığını yapacsk Ba« tanık da, hadl bil bakalım, hangi rezil? Senin Molla Hıdır eimasın?(Arkaaı rar) ULMA PROGRESS 10 000 Oalra, krk katlt •* f vıliatat içtn, tamama* otomatlV, terrnostaU yaı ktj nak tıı > ucuz DratlV ga/anlıı* gajya> vayı cuot •lAHftrler OIMER cniK.oönuM «ou ş: M u İ i l J J Ca3 12/3 Tcl 12917 Tfiş ; Oecedf Ankar4 iiâ lt&lya, BaavekUl M Mussollnl'nln fitede berlde Terdlğl beyanattan ve nzan haberlerden, İtalyanın Türklye »leyhtan bir faaliyete geçtlğl re bu cumleden olmak Uzere Yunanlılarla bir anlaşma yapmak üze. re bulunduğu anlasılmaktadır. Bu haber Italya nın Türkiye Büyüfcel. çillğl tarafmdan yaianlanmasına rağmen Mussollni'nln Trabulus. garp'takl şu sâzlerl üzerlnde dik. kstle duımak l&zımdır. İtalya Baş. TekiH. orada çlftçDere hltaben söyledlği nutukta: «Biz arazlmlzl genişletmeye mecbunız. Italyanlar dol bereketine mâlık bir millettır» demls re bu sözlerlyle Tfirk topraklannı lmi etmlştlr. Roma Imparatorlugunu Ihya hül. yası peşlnde fcoşan Slnyor Mussoll. nl"ye hâllsane tarslyeınlz, bu ge. nlsleme gayeslnl taklp ederken Türk topraklanna gös dlkmemesl merkezlndedlr. Yahya Kemal bey Varşova elçisı oldu ürta mebusu sa lr Yahya Kemal bey, Varşova elçl. llglmlze tayln o. lunmuştur. BO. yük MUlet Mecll. si dıs encümenl &zası olaratc Türk Fransız tahdidi hudut komiayo» nunda vazUe gören Yahya Kemal bey aynl zaman» da Edeblyat Fakültesl mUderrlB. lerlBden (profs» sörlerlnden) dlr. Hâlen 42 yaauıda» dır. Afyon kaçakçısı bir Çinli yakalandı Beynelmilel (mllletlerarası) af. yon kaçakçılarından meshur Çlnll Kolidon, bayramın bırıncı gunu Oalata tramTav caddeslndekl Yenl Dünya apartmanınm blrlncl fcatında yakalanmıştır. Ermeni heyeti Ankara'dan döndü Hükümetlmlz» bağlılıklannl bO. dlnnek Uzere Ankara'y» glden Kr. menl heyetl dün akşaın dönmua. tür. Türk . Ermeni heyetlnln relat Dr. Agopyan kendlslyle görüşen bl» muharrirlmlze şunlan edylemlştlr: « Ankara'dan çok memnua döndük. Gazl hazretlerlnln ellnl opmeye muvaffafc olduk. Mllll hu. dutlar İçinde Ermenllerln slmdllUe yalnız Bursa. Yakacık, Alemdag v« Talovaya serbestçe gldlp gelmela. rlne lzln Terllmlştlr.> Dr. Agopyan bu Iznln Bum y Musevllere de teşmll olundugunv «ozlertne tlave etmlştir. Sarayların 4 1 teslimi Adajıa: Perznu Te&zuJt, relefon: 34 23 BURSA: TankB TesUat Bürosu 3 Telefon: 37 03 < IskHehlr: Kalorl Tedsat < tıtanbul: T. UtUı. Meıut Bren 3 Telefon: 40 33 « İ Iznlrı T. MUh. Ekrem Bultran j Telefon: 33 094 Samımo: MAKTES T'.caret Komandlt Ştl. Telalon: İT 07 Reklâmcılık 1322/4226 DIŞABIDAKİ TÜRKLER Tttrkiyeye Turlılü G«d T»rÖpl«rlnl» Telefon 33 58 •* Yıldız re Çırağan saraylanmn Defterdarlıkt&n Sehremanetlne (B« lediyeye) teallml muamelesl bugun fapılacaktır. Sayın Doktor ve Eczacılara LİBERTİN ( Chlorobenzodiazepoxyde ) Psikoregülatör ve rölaksar» mg. 40 drajelik tüplerde piyasaya arzedilmiştir. Numunt ve Literatür İçin miır.ea.t : P.K. 217 Ş151.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle