15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE İKÎ CUMHURİYET 16 \isan 1965 NUHTAR KURUMIAR ALERIİSİ merikan ve Fransız thtilâlleri, «Mıllet Temsilcüiğı» raüessesesini bir üstün anlama kavuşturmuştur: Millete ait emretme iktidarının gerçekleşmesinde, millet egemenliğini kullanma gücünün icrasında «bütün mılletin adına» irade belirten ve bu iradesi mutlak smırsız olan yetkili.. Millet adına belirteceği irade böyle gınırsız olan, bovle pek üstün bir olay teşkil eden bu yetkili, önce, bir kişidir. Bir kişisel varlıktır. Tani, nihayet, bir «fânı» dir. Ama, derîiğimiz gibi fistun bir irade sahibidir; kişisel iradesinin içinde, arkasmda «Millet fenomenıninın iradesi» vardır. Bunlar, bir araya gelirler, bir başka yetkili organ kurarlar: Parlâmento.. O zaman, bu «Ustun irade» kavramı, busbutun belirir. Parlâmento ile milletin moral kişiliği arasında mutlak bir ayniyet ortava çıkar: Emretme giıcü, egemenlik bakkı milletindir, denir. Millet adına egemenlijp kullanan, emreden de parlâmentodur, denir. Bizzat millet, bu giicu kullanmada ne kadar serbest Ise, onun adına irade belirten, emreden millet temsilcisi kişi ve organ da, o kadar serbesttir, sınırsızdır, denir. ~ şte, milletvekülerinde, böyle üstün bir irade sahibi olma şuuru vardır. Onlar, böyle bir şuurun itişi ile düsunürler. Davramslannda, böyle bir şuurun getirdiği mutlaklık ve üstünlük belirtileri gözükür. Hele, heyet halinde bir araya gelince, iradelerini, önüne geçilmez bir yücelik içinde görurler. Bu iradelerine rakip, eşit, hattâ benzer bir başka irade tasavvnrunu, rihinleri almaz. Kendilerinin ve Parlâmentonun karşısında bir baska muhtar irade duşünmek ve ileri sürmek, onlartld, sonsuz bir psikolojik rahatsızlık yaratır. Işte bu psikolojik rahatsızlık, Parlâmento üyeIerinde muhtar muesseselere karşı gittikçe elle tutulur bir hal alan bir alerji yaratmıştır. Eğer, ülkenin bütun yapıcı ve ağırbaşlı kuvvet mihrakları bu alerjiye karşı şimdiden direnip, onu, itidale Betirmezlerse. bazı Anayasa buhranlanna kadar düşebüiriz. Bir Anayasa buhramna düşuldüğü vakit de milletin, scçme seçilme, temsil etme • edilme konularmdaki teori edebiyatlarma değil, demokratik geli$me yönünü açanlara itibar ettiği, deneme ile belli olmuştur. O halde. demokratik gelişme açısından bu muhtar müesseseler ka\Tamına ve sonuç olarak bu muhtar müesseselerin kendilerine • nasıl gelindiğini; sonra da. onların karşısında duyulan bu alerjinin doğuracağı âkıbetleri halırlatmakta bir yarar vardır. 1 BtR IŞLER DEMOKRASI MEKANIZMASININ PRENSIPI: odern demokrasi Amerikan ve Fransız îhti • lâlleri ile vaşıttır. Batı ülkelerinin çoğunda, bu tarihlerden beri işlemektedir. Fakat, gene bu tarihlerden beri «mesut bir şekilde işler bir demokrasi mekanizması» bulma problemi, tam olarak çözıilmuş değildir. Her iılke, bunu kenriıne gore aramaktadır. Bununla beraber, bunun prensibini gösterme• miz mümkundür, Avrıça gereklidir. Bu prensip şudur: «Iktidar IktMann kontrolü» dengesinin kurulması.. Hükümet şekli ne olursa olsun, mesut bir çekilde işler bir demokrasi, iktidar ile, iktidar ameliyeleri ile, iktidar belirtileri ile, iktidann kontrolü ameliyeleri ve müesseseleri arasında bir denge kurulması ile mümkün olur? Bu denge kurulmazsa; seçimden gelen ve seçimle giden iktidarlar olayına ulaşmış olsa bile, geniş bir hürriyetler yelpazesine ulaşılmış olsa bile, mesut bir şekilde işler bir demokrasiye varılmamış olur. Işte. bizzat Batılı bilim ve siyaset adamlannın şahadeti ile, Batılı parlâmentarizmlere baktığunız zaman orada da, bu dengenin bâlâ arandığını görüruz. Batı Avrupa, ihtilâlin hurriyetçi esprisi üzerinde, klâsik parlâmentarizmi bnlmuştur. Fakat mekanizmayı, meclisin üstünlüğü esasında kurmuştur. Bu suretle, iktidar iktidann kontrolü dengesini, kontrol tarafını ağır bastırarak bozmuştur. Dinamizmden yoksun bir icra eli ile, olumsuz sonuçlara düşmüştür. Demokrasisi zaafa >••• İşçi Partisi ve ötesi •*•• •••• Prof. BAHRI SAVCI İİİ! A ( M ugramıştır. Bundan kurtulmak için bazı ülkeler, bu sefer icrayı egemen ve üstün duruma getirme dengesine girmişlerdir. Fakat bu sefer de, dengenin bu yeni bozulusu karşısında, kontrol müessiriyetsizliği gelmiş ve demokrasi gölgelenmiştir. 2 TÜRKIYE'DE BU DENGETI AIUMA VE KURMA TEŞEBBUSLERI: ürkiye, Batılı işleme biçimi içinde demokrasi uygulamalannı, yeni yapmaktadır. Buna 1924 Meclis üstünlüğü sistemi içinde girmis olmasına rağmen, siyasal açıdan az gelişmişlik dolayısiyle, şöyle bir efflimin içine düşmüştür: Siyasal gücü, muhafazacı kuvvet akımlannın elde etmesi; siyasal gücü, parti oligarşisinin ellerinde toplıyarak, bu oligarşi marifeti ile, bir mutlakiyet içinde kullanma.. Böyle olunca, artık, bir isler demokrasi mekanizmasının prensipi olan «iktidar iktidann kontrolü dengesi» soz konusu olacak bir varlık gosteremez. Bir parti oligarsisi, parti disiplini yolu ile her şeye hâkim olur. Ancak, onun şahsi, indî, mutlakiyet iradesi yürür. Demokrasinin seçim vetiresi, Meclisin varlığı, bir şekilden ibaret kalır. Bütün kontrol ve denge müesseseleri kırüır, bir kenara itilir. Türkiye, böylece kurulan bir şahsî indî • keyfi • mutlakiyet iktidanndan ve onun getirdiği iktidar • kontrol dengesizliğüıden, bir ihtilâl ile kurtuldu. 1961 Anayasası ile de, bu iktidar kontrol dengesini kuracak bir sistematik meydana getirdi: Bir parti oligarşisi elinde bir iktidar temerküzünü önlemek için bir yandan iki meclisli, şahsiyetli bir parlâmento yarattı. Ote yandan da parti merkez organlarının elinde kalacak olan siyasal iktidar icralarını itidale, hukuka irca edecek bağımsız veya muhtar müesseseler sistemine gitti. Bunlar; siyasal iktidar icralannı hukuka ulaştırmak üzere: i Adlî ve idarî kaza görevinin bağımsızlığmı ısağlıyarak «iktidar • kontrol» dengesinin kontrol unsurunu teşkil eden yargı bağımsızlığı ile, ü Bir oligarşinin «"gemenliği altında çalışraa zorunluğundaki bir iktidar grupunun yasama plânına yansıyan faaliyetlerini denetliverek gene bu dengenin kontrol unsurunu teşkil eden Anayasa deneti müesseseleridir. Ayrıca, siyasal iktidar icralarını • taarruz edebilecekleri belli başlı üç müessesede • bu taarruzdan alıkovarak itidale götürmek ve bu suretle «iktidar • kontrol» dengesini kurmak üzere bağımsız veva muhtar muesseselere gidilmiştir. Bunlar da: i Hür Basın, ii Muhtar tJniversite, iii Muhtar Radyo ve Televizyondur. Bağımsız veya muhtar olan bu iiç müessese, parti oligarşilerinin egemenliği ve etkisi altındaki siyasal ve idari iktidar icralannın tasarruf alanı dışında tutulmuştur. Bu suretle, kamu işlerinin tüm mütalâasında, incelenmesinde, değerlendirilmesinde objektiviteye ulaşılarak, geniş bir plânda, «iktidar kontrol» dengesinin kurulmasına yardımcı yapılmıştır. Fakat, işte şimdi. kendı iradelerini her şevin üstünde sayma geleneğinden hâlâ kurtulamıvan bazı siyasal kadro menstıplan, kendilerini, indîlik sahsilik keyfilik • mutlakiyet usulleri ile gerçekleştirecekleri menfaat yollanndan alıkovarak objektiviteye uymaya mecbur bırakan bu bağımsız veya muhtar müesseselerin Anayasa zırhlarını gevşetmek istiyorlar? Son günlerde, kitap toplatmalar, Basın dâvalarını çoğaltmalar yolu ile yapüan Basuıa müdahaleleri; Üniversiteyi ve Üniversite gençliğini dışardan düzenleme kımıldamaları göstermeleri; yüksek tansiyon içinde bir Radyo Televizyon meselesi ortaya çıkannaları, sözünü ettiğimiz alerjinin sıtmalan saymak gerekir. Böyle bir alerjinin ateşi karşısında bağımsız ve muhtar müesseselerin âkibeti çetin gözükmektedir. Fakat onlan, bövle cetin bir âkıbete düşurecek bütün tasarruflar da, bir Anayasa ihlâli olmaktan kurtulamıyacaklardır. Eğer onlan Anayasarnız muhtar kümış ise, bu, şu demektir: Bu muesseseler, bizzat kendilerinin. kendi içlerinden sececekleri kendi organlan eli ile yönetilir. denetlenir, sorumlu kıbnır. Bu eerege uymayan herhaııgi bir yönetim biçimini onlara zorlamak, bu muhtar müessesplerden cok, bu zoru yapana zarar verecektir. llllllllllllllllllltllllililllllllllllllllltllllllllMIIIIIllllllllllllllllllllUIIIMIIIIIIIIIMIllllllllllllllllllllllllllllllllllllll Türkleri fldadan yok etme amacı güden bir formül Prof. Dr. Fahir H. ARMAOĞLU irle<:mı= Mılletler Kıbns Arabuıucusu Galo Plaza'nın, geçen ekırn ayı başından «ubat sonuna kadar, Kıbrıs meselesiyle ilgılı taraflarla yapmıs olduğu temaslar sonunda hazırlamış olduğu uzun rapor nıhavet 30 mart gunu yavınlardı Raporun yajırlanmaM ile bırlıkte Kıbns meselesi de yeni bır safhaya, daha doğ rusu yeni bır buhran safhasına gırmıs*ır. HaİDukı mılletlerarası hukukta, anlaçmazlıkların barısçı yollarla çozumlenmesı vasıtalarından bırı olarak, Arabuluculuk muessesesının temel amacı, anlaşmazhkları çıkmaza sokmak değıl, aksıne, gergınlıklerın azalmasına hızmet etmektır. Galo Plaza ise, raporunda benimsemiş olduSu tutnmla, kendisine verilen görevi vuzüne bulastırmıs ve Kıbrıs meselesini veni bir gerginlik safhasına sokmustur. T B •••• »••• •••• •••• • ••• • ••• raflardan her birinde, dığerının teklifini .kıymetli olup olmadığı esasından değil ve fakat suphe ve itimatsızlık sebebiyle, olur olmaz reddetmek ve bır zaaf alâmeti sayılacağı kanaatiyle kapıları, tahakkoku mümkün ve anlasmanın muzakeresine girismeden kapamak bususunda aynı temavül mevcnttu* (Par. 53), demektedır Bütün bunlar, tarafların psıko'.ojık atmosferini ve ıkı tarafın bırbirinden ne kadar derın uçurumlara avrılmış bulunduğunu çok açık bır şekilde gostermektedır. Boyle olunca, yetkisini aşarak da olsa, makul ve mantık olçulerı içinde duşunen bır arabulucunun, ortaya atacağı çözüm formulunde, a., rıl.k pıüı, hıç oır ortak nokta mevcut aeğıldır. Bizzat j apmış o'duğu kısısel tema^lardan sonra ou nokta'.arı belirten bır ınsanın, gorüşler arasır.dakı aynlı^ı ve azlaşmazlığı gormeme«ıne ımkân yoktur. Kaldı kı, yine bizzat Arabulucu, 118 mcı paragrafta, «Bövle bir durumda, ber iki eemaat lıderlerının. kabule savan bir bal tarzına varmak üzere, karsılıklı, esaslı tâvizlere yanasma arzuları mevcut değildir ve gercekten, bov le bir arzu ızharı imkânı da pek mabdnttnr» demektedır. Bu sozler de gosterıyor kı, «Kabule şayan bır hal tarzma varmak içm., «karsılıklt esaslı tavızlere yanasma» şarttır. Halbuki bunun ımkan Türkivede bir Kcı Partısı var. Bu partınin özelliği toplumculuktur. Sosvalıst eğılımlidir Isçı Partisi Türkivede sosvalızm zabıta vakası olmaktan çıkalı çok zaman geçmedı. Daha da sosvalızm devınce bazı muteberler mide fesadına uğramıs gıbi yüzlerını burusturup : Tam nasıl bir sosvalızm? derler. Ne cevap vermek gerek? Sövle salcalı biberli cinsinden ml olsun? Toksa perhiz yemeğı ?ibı sade suya kavnamış mı? Beyefendilerin mide rejimi hançısinı hazmeder. ne bilesiniz? Bunun için işler karısık gorünür. Sonra sosvalızm kelimesi dile gelince akla ihtilâl gelivor. Çunku sosvalist efılim. Türkiyeye demokrasiyle gelmedi, ihtilâlle geldı. Gercekten San Francisco demokrasisiyle yayılsaydı toplumcu fikirler, belki de simdı baska bir düzeyde olacaktık. Ama ne yazık ki San Francisco demokraMsi. Türkiyenın sayısı pek az sosyalistlerıni hapishanelere sokup kapıtalizm özentisi ile baslavıp kapitalizm özentisi ile bıten bir acavıp düzenden baska sey olamadı. Öyle bir özenti ki, Batının en asağı yüz yıllık fikir havatına kapılannı kapamak üstüne çok partili rejim uydurmacası .. Parlâmentova çirmis partiler arasında bır fasizm muvazaası. Buçünlerde bile viiz ellı vıl once Fransada vazılmıs kitabı dilimize çevirdi diye bır profe^örümüz hakkında 15 vıl hapis cezası üstünden kovnsturmaya geçtijimize göre, o türlu demokrasinin mirasım sırtımızdan atabilmis değiliz. Her nevse . Sovut demokrasivle Türkiyeye giremiyen sosyallst fıkirler 27 Mavıs Ihtilâliyle çırdi. \ e 27 Mayıs Anayasasiyle hukuka bağlanıp, kanun drsteği sağladı. Gerçek bndnr: Türkivede toplnmculuğa açılan kapıları bir ihtilâl omuzlamıstır. 27 Mavıs, fikir Szgurluğü ve demokrasinin koklesme«i icin yapıldı diyenler, 27 Mayıs öncesinde sovlenemıven fikırlerın neler olduğunn düsünürlerse ihtilâlin eetirdiei özgürluğun anlamını daha iyi kavrıyabilirler. Şimdi sosvalızm denince : Tam nasıl hir sosvalizm? divenlerin sorularını karşılıyacak birtakım adımlar da atılmıstır Türkivede . Bir tsçi Partisi var. Beğeniriz, beğenmeyız, avrı mesele. Ama demokrasi mi, özgürluk mü, Anavasa mı, kanun mu? Ve bütün bunların üstüne : Nasıl bir sosvalızm?.. sorusu mu? Alırsınız tsçi Partisi programını okursunnz. Orada «Nasıl bir sos.valizm?» sorusunun karsılığı var. Beğenirsiniz. Veya beğenmezseniz avrı bır sosjalizmin pesine düser. onu savunnrsunuz. Ama bütun bunları bir vana bırakıp : Hımm Isçi Partisi filân ivi de, ben Mehmet Ali Aybar'ın bıvıklarını begenmivorum. Stalininkine benziyer .. dediniz mi, buyurun demokrasinin cenaze namazına, Aslında hazıları da Sulevman Demirel'in fotojraflarına bakıp : Hıh demıs Musolininin barnnndan düsmüs diyorlar. Ve uç av once Morrison fırmasının temsilcisi idi Demirel Ama sımdi Mıllî Emnivet'le toplantılar v apıp demeçler veriyor. Ve arada tscı Partisinın bilmem ne il merkezine zabıta baskın yapıp delil aramaya kalkısıvor. Kim kimden delil arıyacak? Niçin Adalet Partisinin veva Millet Partisinın merkezlerine baskın yapıp deliller aranmıyor da, tsçi Partisinin üstüne gidilivor? Toksa gene San Francisco markalı demokrasi mi? Sosvalist egilım Anavasava çöre teskilâtlanıp siyasi parti oldu. Partisivle. prosramıvle. uvelerivle, vavın organlarivle kannn içre çalısır Hâlâ : Tani nasıl bir sosvalizm? Cadı kazanı kaynatılır da kavnatılır, zaten Türkiyeden kaçıp Anıerıkava gitmek vatanseverlik olduğu halde kaçıp Polonyava eilmek vatan ihaneti! Parasız pulsuz Macaristana gittiniz mi nesınİ7? Vatan haıni' Fakat önce mılvonlan tsvirre bankalarına istif edip. sonra Almamada licaret \ apmak icin kaçmak vatanseverlik!.. Bu biçimde Mkarmıs hevinlerle tsçi Partisi üstüne gidip, demokrasivmis. Anavasavmıs, kanunmus, hak. hnkukmus bir vana itersiniz Ve ille de Mehmet Ali'nin bıvıklan!.. Geçmisten bu kadar ders alamıvanların gelecekten nasipleri var mıdır? Kapıtalızmin Amcrikadaki ilâhları daha susamıslarsa bilsinler ki, Türkivede coktan erozvon baslamıstır. Ve birtakım ovnnlara niv etlenenlerin sapkalarını önlerine kovup düsünmelrrı zamanıdır. Ola ki, baskasını mahkum etmek isterken kendıleri hakkındaki bir karara imza atıvorlardır. Çelişmeler Rapor dıkkatlı bır ıncelemeden geçırıhnce Arabulucunun gorevını kotu bır sonuca gotürmesının sebeplerı derhal goze çarpmaktadır Raporun birinci özelliği, Arabulucunun, meselenin mahiyetini anlamamasından dofan çelismedir. (kincisi, milletlerarası huknk kurallarına aykırı olarak, haddini ve vetkilerini asmıs olmasıdır. Üçüncüsü de. bu ikincinin bir sonucu olarak, tarafların hiç bir zaman ortak noktalarını teşkil etmedi^i halde. Rum ve Tunan görüslerini benimsiven ve Kıbrıstaki Türk toplumunu ortadan kaldıran bir çözüm formulünü âdeta empoze etmeve kalkısmasıdır. Bır kaç yazı dızısı içinde bu noktaları teker teker tahlıl etmeye ve incelemeve çalışacağız. Uzun ve 173 paragrafı kapsayan raporun ılk 87 paragrafmda, >ari raporun :)k yarı«ı ıçmde Arabulucu, 1959 subatındakı Zurich \e Londra Anla<;malanrdan, kendısinin Arabulucuk gbrevini lizerıne aldıgı tarıhe kadar Kıbns'a cere\an eden'erı arlatmaktadır. Butun bu açıklamalan sırasında uzerinde durduğu bır tek nokta vardır Kıbrısta yaşayan ıki toplum. gerek çok eskı zamandanberı gprek =on Kıbrıs olayları dolayısıyle, bırbirınden kesin bir surette ayrılm.stır ve bırbirlerıne karşı tam bır husumet ve du^man lık duyguları içinde bulunmaktadırlar Meselâ raporun 17 ncı para'rafındakı şu sozler tamamen Arabuhıcu Plaza'nın sozlendır: «Bu baslıca iki topluluk, asırlar bovunca karısmalara rağmen, pek çok hakımlardan avn kalmıs ve ırkî ozelliklerini muhafaza etmıslerdir. özellikle, her biri kendi dinine sadık kalmıs. bunun vanında eğitim sistemlerinı, büyük olcude ilk ve orta riğretimde, avrı tutmus, kanunlar, evlenme ve sahıs hukuka bakımından örf v e âdetlerini devam ettirraiglerdir. tki topluluk, her iki toplumda da iki dili bilen pek çok olmasına vr 83 yıllık tngiliz idaresi neticesi lııgilizce konnsmasına rağmen, kendi dillerini muhafaza etmislerdir. Daha az hissedilmekle beraber, her iki topluluk ana vatanları ile ırkî ve hissî bağlarını ve menfaatlerini onemli bir derecede devam rttirmistir. Kıbrısın nesiller bovu Turkive ile Yunanistan arasındaki kader ıliskilerinden kendisini tamamen knrtarabilecesi veva kurtarmak isteveceçi sdvlenemez.» DıŞer noktalara değınmeden hemen su kadannı soyle<ehm kı bu müsahedevi kendisi ^apan Arabulucu. raporunun sonunda, Rumcayı Adanın tek dili haline eetirmevi edzeten bir formul tekhf edecek'ır. Keza. Rum topluınunun Yunanistanla ve Turk toplumunun da Turkive ile b?ğ!arını kesmesmin beklenemıveceğ'nı belırnığı halde Turk 'oplumuiun Tıirkıye ve Turkivenın de Turk toplumu ile bağlarının korjTiası sonucunu verebilecek bır formülıi ileri surmekte tereddiıt gdstermiyecektı uzun vıüarın ve sert duygularının bırbırınden ayırdıcı iki toplumu zorla bırleştırmek yerıne, bu aykırı duyguların çatışmasını onlemek ıçın, bu ıkı top lumun temasını azaltan ve ancak ıkı topluma dayanan bır devlet varlığının gerektırdıği olçude olarak temas kuran bır sistemi ortaya atması gerekırdı. Arabulucunun, iki toplum arasındakı derın ayrılıkların varlığını belırtmesıne raeraen bunun gerektırdıği sekılde hareket etmeme»!. kendi kerdısıyle çelısmeve du^mesı kadar bır bakıms samımn etsızlığını de ıfade etnıektedır sız gorunduğunu vıne kendısı scıvluvor Buna rağmen. raporun 58 mcı paragrafında, «uzerınde mutabık kalınacak bır hal tarzma» ulasılmasmda kendısınm umıtli olduğunu sovlemeîi ve bu ümıdı makul ve hakh go^terecek delillerı ortava kovamama^ı. herhalde lehıne kavdedılecek bır çeh'me detıldır. fihavet >me raporunun 126 Daragrafında Arabulucu, «Bundan sonra izleveceSim usul. Kıbns Rum ve Kıbns Türk cemaatlerince savanı kabul olmıvan hiç bir hal snretinin mümkün bulunmadığı esasına müstenid olacaktır» dedığı halde, Kıbrıs Turk toplumunu Adadan sılme amacmı guden bır formulü ılerı ^urme'i, artık çelismelerin çok otesınde ahlâk kurallarına savgı mesele^ini soz konusu edebilecek kotu bır davranış ol=a aeektir. N R Kötü bir davranış aporda. mevcut anlaşmalann kurduğu duzen ile bundan sonra kurulması gereken duzen konu<=unda, 62 69 ve 91 96 ncı paragraflarda Rum toplumunun ve 70 76 ve 97 101 paragraflarda da Türk toplumunun duşundüklen açıklanmaktadır Her ıki tarafın, me=elemn havati noktasını te=;kıl eden duzen konusurdakı goru^'erı arasında. tıpkı karşılıklı munasebetlerındekı fııli YARIN ELDE EDİLEN HAKLARI BİR KALEMDE SİLİYOR 0T0 LASTİGİ SATIN ALINACAKTIR 6 50x10 16 kat 6 00\ 9 14 kat 6 50x12 12kat 6 50x13 14 kat vermek ımkânında 6 Takım (DışİçKolan) 6 Takım (DışİçKolan) 12 Takım (DışIçKolan) 10 Takım (DışIçKolan) ŞEHİR KANALLARI PROBLEMİ Akif GÖKSEL Yuksek Muhendıs sislerin takribi tutarı 213 mılyon, tasfiye tesisleriııin takrihi tutarı ise 388 milyon lira olmak uzere cem'an 2 milyar 221 milvon liraja ihtiyaç çostermektedir. Tathikatı 20 31) sene sürecek olan modern kanaüzasvon tesislerinin ayrıca bakım. onaıım ve işletmesi de yapılacaktır. Halen Belcdive )myuk bir vekun tutan kanal tesislerini karsılıyacak malî imkânlara sahip bulıjnmamaktadır. Kaldı ki. 5237 savılı Belediye Geürleri Kanununa gore cuz'i olarak alınan kanal ıştirak pavları ile bu tesislerin tahakkuku da munıkün gorulmeınektedır Bu sebeplerle kanallarla ilgili fennî, malî ve ıdari yonden butun hu^usatı halletmek üzere Profesor Kehr tarafından lazırlaııan kanal kaıııın tasansına ait proje İstanbul Beledi>esi tarafından 1%4 >ılı Fkim avuıda l'i^leri Bakanliff\na takdim kıhnmıştır. Bu tasarı kanunlaştığı takdirde Halk'tan kanal ve tasfiye 'osisi yapınıı icin birer defaya mahsus ıştirak payarı ile. bakım. onanm ve işletmesi icin de istihâk edilen temiz su miktarına gore devamlı oladk pis su kullanma ucreti alınmak suretivle ka'alizasvon tesislerinin hir plân ve program dahitinde insası ve işletmesi yapılacak, Irnar Kanunu' ıun 35. 36 ncı maddelerinin tatbikatında raslanıııı mıışkuller de ortadan kalkmış olacaktır. Diğer taraftan İstanbul'un su ve kanalizasjon tıevzunda Sağlık ve Sosval Yardım Bakanlığınca lunva Saslık Teskilâtmdan uzman celbi hususun1a Beledive Sular tdaresi kanalı ile vapılan teşeb lıus uzerine gelen uzmanların tetkikatı neticesi. Master plan. Fızıhilite raporlan, Ön muhendislik ıalışmaları ve etudler icin Birleşmis Milletler Ozel Ponundan yardım temini icin bir talepname hazır'anmi!)tır. Bu talepname Başbakanlık Devlet Plân lama Teşkilâtı ile Enerji ve Tabii Kaynaklâr Bakanlığı ve Hukumetimizce de en j"üksek priorite terildiği belirtilerek Dışişleri Bakanlığı tarafından 1964 Aralık avuıda Birleşmiş Milletler Özel Fon mumessillerine tevdı edilmiştir. Projenin kabulü üzerine kısnıı azamı hibe şeklinde yapılacak ^ardımla gelecek olan uzmanlarla Temmuz 1965 tarihinden itibaren muşterek çalışmalar yapılacak hr Bu calışma ve Master plânın üç senede tamam lanarağı tahmin edilmekte ise de, esasen proje bakımuıd?n ileri hir durumda bnlunan kanal işcri için bir senelik caiısma sonunda yattnma esas vlan yakın gelecekteki âcil ihtiyacları karşılıya.ak Fizibilite raporlarmın tekemmul ettirilerek iıcvnclmilel teşekküllerden »7 faizle yatırım kredisl alınabilmesi imkân dalıiüne girmlş olacaktır. I'tanbul kanalizasyon kanun projesinin kanonlaşnıası da hu krediler icin hir garanli sa> ılabilecek İstanbul Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü Satınalma Komısyontı Başkaniığından Aşağıda cınai, mıktarı, tahmin ve geçıcı temınat bedellerı yazılı Depolar Mudurluğunde mevcut bozuk otoklavların onarımı hızasında açıklanan gun ve saatte İstanbul ll Sağlık Mudürlugü Satınalma Komısyonunda 2490 sayılı kanunun 51. maddesıne gore muteahhıt nam ve hesabına açık eksütme usulüyle eksıltme ve ıhalesı yapılacaktır. tstekli'erin 2490 sayı'ı kanunda >azılı belgelerı \ermeleri şarttır. Sartnamesi tttanbul. Ankara ve Izmır Sağlık Mudürluklerınde goriı'ebilir Cinsi Bozuk OtokUv oocuuıu Miktan 10 adet Muham Geçici İhale gunu nıeıı bedeli teminatı ve saatl 2US0G. 1560. 28/4/1965 günü saat 11 de (Basın 4585'4144) Temin etmek veya proforma faturas' olanların 49 39 00 49 39 01 49 48 65 numaralı telefonlardan Satınalma Servısi ile temaslan rıca olunur. Reklâmcıhk: 1385'4155 EMEK INSAAT YE İSLETME A.S. Emek Insaat ve İşletme A.Ş tarafından Ankarada inşa edılecek Stad Otelı tesıslerine lüzıamlu 755 ton muhtelif kuturda St. I ve St. III B demın 30 '4/1965 cuma gunü saat 14 30 da Stad Oteli Kontrol Şef'ığınde kapalı zarf usulu ile tekhf alınmak suretıyle satın alınacaktır. Geçici temınatı 50 000 TL olan bu işe ait şartname ve mukaveleler 10 TL. mukabihnde Ankarada Ulus Işhanı E blok 3 üncü kat 309 numarada kaım Stad Oteli Tesislen Şantıye Şefliğinden temin edilebilir. Şırket ihaleyı yapıp yapmamakta ve dıledığıne vermekte serbesttir. < Basın 5740 A. 3340/4138) Betonarme St Dentiri Satın Alınacaktır * • f H alkın kanal'za^vonla olan münasebeti bu tesisleriıı ck'ikliği me>dana cıktıktan sonra ol ınakta \e bu hakik.ıt ekseri>a nuyük çapta bir ihti>.uın ıfadcsi olarak kendisini gostermektedir. Toprak altında ka!d;;ındaıi îozc hitabctmiven mecra tcsisleıiııın fonksivonu. selıır sağlığı bakımından çok onemlidir. ^ehirlerde sarî hastalıklann onüne geçmek için en radikal tedbir, fennî biı kanaüzasvon tesisine sahıp olmaktır. Bu husu^ turizm bakımından da onemlidir. Osmanlı devrindc Istanbul'ria \apılnıağa başl.ı nılan mecralar hilhTsa son biriki asır zarfındd hızlanmıştır Tnlıı "^(l J«n Klnı. kadar tahmın edilen hu e^kı kRiiallar «ik «ık ârıza vapmakta \ı çoğu uzun spnolprMi tesiıi\ Ip h.ı\.u.ı usramış buîuntraklariır K^nal teknî^i hakın>ından da onemi ni kaAİjotmis bulunaıı hu c*kı kanalların anc;ıV r 50 Klm. îık kı*inwnri :<ı ı^tiîa lp sa*;lanması muın kun gorulmek'ctlıı r):™cr tarjftan vapılaıı fcnm kanallar da 2VI • ?M Klnı. ^i bulmaktadır Bına lardan gelen \c sanaMİn pis «ularını tasıvan hu tün bu kanallar dcrelere \e denizlere akmaktadıı Bilhassa gerek Halıt \e gerokse Kurbağaiıdere'dı suyun akı; suratı cok az oldugundan pis «ularm tefessuh edıci nıaddeleıi kola^^^ cokmekte \e bir takım çazlar neşıetmektedır V^rıca şehrin talımi nen Oo25 alanına >a.>ılmış bulunan ıtıevcut kanallardan istifade eden nufus takriben ' «30 35 nispe tinde bulunnıakta ve kanaldan favdıitanamıyanlaı fos ve fosseptiklerden i^tıfade etmektedir HalK arasında fosseptik labir cd'len fos'lar kanalizas>or tesisleri japılınrava kadar \n7ife ^orocek olar 1 tnuvakkat tpsıslrr olnu ça"\ ıiîktı^iHt ıp sravrfcıM çozuın şekillcridir tstanbul'un mahallî ^artlaıı. akaısu \e deui/ lerinin durumu vağmur ve pis su kaııallarının aynk sistemde vapılmasını icabettirmektedir. Fılhakika şehiıde >ağmur sularını verebilecek birçok akarsular mevcuttur. Diğer taraftan Marmara Eahilleri ve derelerin temiz tutulması iein de pi1suların biyolojik tasfivesi vapılacaktır Ayrıca iktisadi yönden dunvanın her tarafında olduğu sibi yağmur sularına ait kanal maktaları, .vağması muh temel çok şıddetli yağışlara gore ^esaplanmadığından zaman zaman kanalizasvon tcislprini «u bamasına mâni oluııamaz. Gelecekteki uc mılvonluk şehır nufusuna u U kat sayısına gore takriben 3M Klm. kanahı <W ihtiyac olacaktır B.ına sorp şehır nufu«u uc miiyon oluncaya kadar inşa edilmesi icabeden kanal tulü takriben "SO<\ Klm. dir. Sehrin kanalizasyon tesisatının rnaliyel hesabında kanallarm takrihı kıtarı 1 nıilvar 62<J mılvon, ponıpaj ve hususi te !••• •••• Yuk Mımar DlTiGU EBBIL ile uumnık ve Tekel Bakanlığı Mufettış Mv. ÜĞUR ÇVTBAŞ NijanlandıUr İstanbul 15 4 1985 J Cumhuriyet 4187 V EF A T Merhum Muderriszade Abduı rahman Asım Bev ve merhume Sadberk Hammefendının oğulları, merhume Melek Tandoğan'ın eşı, Prof. Dr. Haluk Tandoğan ve Perihan Tandoğan'ın sevgılı babaları, eskı Ankara Valisi merhum Nevzat Tanrioğan'ın kardeşi, Lâle ve Reha Tandoğan'ın bırıcık dedelerı, merhum Dr. Salâhi Durusoy, merhum Orgeneral Ali Fuat Erden. Emin Âlı Durusov ve Dr. Esat Durusov'un yeğenleri, Haldun ve Ahmet Tandoğan ile Fitnat Şahinbaş, Melek Karayalçm, Dr Fıkret Durusoy ve Aylâ Ökmen'ın amcalan TC. Merkez Bankası tstişare Kurulu Üyesi Bir bakıma samimiyetsiz A ::: rabulucu, bır buçuk jıla yakın bır zamandanberı devam eden =on buhran içinde Adatiakı Runıların Turk toplumura karsı u\ guladıkları sıddet tedbırlerını ve bu durumun Turk toplumu uzermdekı teDkilennı açıklarken de. su yargıda bulunmaktadır Büvük cemaatin küçük cemaati sıttikçe daha fazla tahakkum altına alnıa rub hâletine ve tutumuna vol açan bir durumdakı avlarca süren uzun bayat, üzerinde mutabakata varılmıs bir hal sureline varılması için itimad ve anlasma\a ihtiyaç dnvulan \erde, ancak itimadsızlık ve uzlasmazlık meydana getirebilirdi» 'Par 5H Nıtekım bu karşıhklı şuven^ızliğın sonucuna da deîınen Arabulucu, tarafların hıç bırınde btrbırlenni gorıiclerini kabul kon ısuirta bır egılıin de hulunmadığına ı^aret ederek , «Bırı tarafından serdedilen noktaı nazarı, dıfceri hiç bir zaman sukunetle ve maUnl hlçüde mutalea OĞUZ KUŞ Nıkâhlandılar 15 Nısan 1963 Bandırma Fahri Tandoğan 14 Nısan 1965 gunu Hakkın rahmetıne kavuşmuşrur 16 Nısan 1965 günü Ankarada Hacıbayram Camıinde cuma namazını mutaakıp duası yapüarak ebedî istiraha*gâhına tevdı edıleeektır. AILESI Cumhuriyet 4157 (Reklâmcıhk. 1495) 4156 Mehmet ve Fatma Usta'nın oğulları, Melâhat Usta'nın eşi, İncı Ayşıl ve Fatoş Usta ile Yeşim Yonter'ın babaları, Akın Yönter'm kayınpederı, Mehmet, Ferhat Yonter'm dedesi, merhum Bulent Ussta, merhume Atij'e İşmen, Mıslıye Gurdoğan, Edibe Kazmirci, Nebahat Uçer ve Şohret Harma'njn kardeşîeri O S. 1 Eski Umum Müdür Muavini Yüksek Mühendis TEŞEKKÜR { Oğlumuzırn dunyayı gelişlnde • eşım FIGEN EHTUÖVAT'a goster : dıkleri yakın llgl ve ıhtımamla î bıze sıhhatlı bır evlât kazandı J ran Çamlıca Doğumevı sahıbı ve • Başhekıtıi Sa> ın • Dr. CELÂLET Dörunezer : Ie Doğumevı hemşıre, hastabakıcı ve dıger personelıne mınnet ve 5 ıkranlarımızı bıldırırım 1MEHMFT FRTVĞVAT Cumnurıj'*! 41M OSMÂN BED! USTA 15 '4 '1965 perşembe sabahı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 16/4/1965 cuma gün3 (bugun) oğle namazını mutaakıp Hacıbayram Camiinden kaldırılacaktır. etmemif ti». Belirttitimls (ibi. tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle